English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | peacetime n. | barış dönemi | ||
Even in peacetime, she was not powerful enough to defend her empire against everyone. Barış döneminde bile imparatorluğunu herkese karşı korumaya yetecek gücü yoktu. More Sentences |
||||
General | peacetime n. | barış zamanı | ||
I am thinking of the nuclear reactor at Osirak which was destroyed by the Israelis in an aerial attack during peacetime. İsrailliler tarafından barış zamanında bir hava saldırısında imha edilen Osirak'taki nükleer reaktörü düşünüyorum. More Sentences |
||||
Military | ||||
Military | peacetime n. | barış zamanı | ||
Even in peacetime, she was not powerful enough to defend her empire against everyone. Barış zamanında bile imparatorluğunu herkese karşı savunmaya yetecek kudrette değildi. More Sentences |
||||
General | ||||
General | peacetime n. | barış | ||
General | peacetime n. | hazar | ||
General | peacetime adj. | barış dönemine ait | ||
General | peacetime adj. | barış dönemine özgü | ||
Military | ||||
Military | peacetime n. | sulh dönemi |