permanent - Turkish English Dictionary

permanent

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "permanent" in Turkish English Dictionary : 23 result(s)

English Turkish
Common Usage
permanent adj. daimi
I am speaking on a personal basis, but also as permanent rapporteur for the financial perspectives.
Kişisel olarak konuşuyorum ama aynı zamanda mali perspektifler daimi raportörü olarak da konuşuyorum.

More Sentences
permanent adj. kalıcı
Is the idea of a more permanent structure in Iraq and for the region viable?
Irak ve bölge için daha kalıcı bir yapı fikri uygulanabilir mi?

More Sentences
General
permanent adj. devamlı
I found a permanent job with a decent salary.
İyi bir maaşı olan devamlı bir iş buldum.

More Sentences
permanent adj. daimi
The European Union seems to be in a state of permanent IGC.
Avrupa Birliği daimi bir IGC durumunda görünmektedir.

More Sentences
permanent adj. kalıcı
This means building in a permanent compromise, rather like the permanent grand coalition in Austria.
Bu da Avusturya'daki kalıcı büyük koalisyon gibi kalıcı bir uzlaşmanın inşa edilmesi anlamına geliyor.

More Sentences
permanent adj. sürekli
In fact, it is even enjoying a phase of permanent expansion at European and global level.
Aslına bakarsan Avrupa'da ve küresel düzeyde sürekli bir genişleme evresinin keyfini çıkarmaktadır.

More Sentences
Politics
permanent adj. daimi
Our proposal is to create three permanent control centres for our southern maritime border.
Bizim önerimiz güney deniz sınırımız için üç daimi kontrol merkezi oluşturmaktır.

More Sentences
permanent adj. sürekli
They are in a permanent learning process, through which they achieve a considerable growth in experience.
Sürekli bir öğrenme süreci içerisindedirler ve bu sayede deneyimlerinde kayda değer bir artış elde ederler.

More Sentences
Technical
permanent adj. daimi
Like the Swedish Parliament, the Moderate Party opposes a permanent Presidency of the Council.
İsveç Parlamentosu gibi Ilımlı Birlik Partisi de daimi bir Konsey Başkanlığına karşı çıkmaktadır.

More Sentences
permanent adj. kalıcı
It is the posts which should possibly be made permanent and not necessarily those employed on a temporary basis.
Geçici olarak istihdam edilenler değil, muhtemelen kalıcı hale getirilmesi gereken görevlerdir.

More Sentences
General
permanent n. perma
permanent adj. temelli
permanent adj. kalımlı
permanent adj. yerleşik
permanent adj. permanant
permanent adj. değişmez
permanent adj. baki
permanent adj. sabit
permanent adj. daima
permanent adj. asil
Trade/Economic
permanent adj. bordrolu
Technical
permanent adj. düzgün
permanent adj. sürekli

Meanings of "permanent" with other terms in English Turkish Dictionary : 432 result(s)

English Turkish
General
permanent solution n. kalıcı çözüm
The best permanent solution is upgrading to a more modern web browser, if possible.
En iyi kalıcı çözüm, mümkünse daha modern bir web tarayıcısına yükseltmektir.

More Sentences
permanent damage n. kalıcı hasar
The din can cause permanent damage to the ear bones, and brain and lung haemorrhage.
Gürültü kulak kemiklerinde kalıcı hasara, beyin ve akciğer kanamasına neden olabilir.

More Sentences
permanent residence n. daimi ikametgah
The introduction of the right to permanent residence is a concrete example of this.
Daimi ikamet hakkının getirilmesi bunun somut bir örneğidir.

More Sentences
permanent address n. daimi adres
Tom has no permanent address.
Tom'un hiçbir daimi adresi yok.

More Sentences
permanent member n. daimi üye
When the permanent members quarrel, these difficult decisions are left to countries such as Ghana, Cameroon and Angola.
Daimi üyeler tartıştığında bu zor kararlar Gana, Kamerun ve Angola gibi ülkelere bırakılıyor.

More Sentences
permanent damage n. kalıcı hasar
The din can cause permanent damage to the ear bones, and brain and lung haemorrhage.
Dinleme, kulak kemiklerinde kalıcı hasara, beyin ve akciğer kanamasına neden olabilir.

More Sentences
become permanent v. kalıcı hale gelmek
Moreover, it could give rise to the expectation that the experiment would become permanent.
Dahası, bu durum deneyin kalıcı hale geleceği beklentisine yol açabilir.

More Sentences
non-permanent adj. daimi olmayan
This raises the point of your 500 non-permanent posts, which we are going to have to examine in detail.
Bu durum, detaylı bir şekilde incelememiz gereken 500 daimi olmayan pozisyon konusunu gündeme getirmektedir.

More Sentences
Trade/Economic
permanent employment n. daimi istihdam
In Sweden, permanent employment is the rule.
İsveç'te daimi istihdam kuraldır.

More Sentences
Politics
permanent peace n. kalıcı barış
I believe that history will justifiably acknowledge her contribution, if the present negotiations bring permanent peace.
Mevcut müzakerelerin kalıcı barışı getirmesi halinde tarihin onun katkısını haklı olarak kabul edeceğine inanıyorum.

More Sentences
Technical
permanent deformation n. kalıcı deformasyon
Constant overload and misuse may cause permanent deformation.
Sürekli aşırı yükleme ve esnetme yapmak kalıcı deformasyona sebebiyet verebilir.

More Sentences
Military
permanent staff n. kadrolu personel
It was unacceptable for workers in Germany to be earning up to 40% less than the permanent staff.
Almanya'daki işçilerin kadrolu personelden %40'a kadar daha az kazanması kabul edilemezdi.

More Sentences
General
permanent address n. ikamet adresi
not on the permanent staff n. kadro dışı
permanent income n. daimi gelir
permanent press n. ütü istemez
permanent wave n. permanant
permanent building society n. daimi inşaat firması
permanent revolution n. sürekli devrim
permanent wave n. perma
permanent chairman n. daimi başkan
permanent water area n. sürekli su alanı
permanent job n. sürekli iş
permanent memory n. kalıcı bellek
permanent address n. tebligat adresi
permanent disability n. sürekli sakatlık
permanent disability n. devamlı sakatlık
permanent office n. merkez büro
permanent makeup n. kalıcı makyaj
permanent address n. devamlı adres
permanent mission n. daimi görev
permanent mission n. diplomatik görev
permanent enemy n. daimi düşman
permanent representation n. daimi temsilcili
permanent settlement n. yerleşik düzen
permanent member n. asil üye
permanent reason n. daimi sebep
permanent address n. sürekli adres
permanent acceptance n. kati kabul
permanent disability n. kalıcı sakatlık
permanent settlement n. yerleşik hayat
permanent tattoo n. kalıcı dövme
non-permanent membership n. geçici üyelik
permanent vegetative state n. bitkisel hayat
permanent vegetative state n. bitkisel yaşam
permanent lipstick n. kalıcı ruj
permanent red n. kan kırmızısı
permanent red n. pigment kırmızısı
permanent situation n. kalıcı durum
permanent causality n. kalıcı nedensellik
be permanent v. daim olmak
cause permanent damage v. kalıcı hasara neden olmak
be permanent v. baki olmak
make something permanent v. daim kılmak
make something permanent v. kalıcı hale getirmek
make something permanent v. kalıcılaştırmak
be a permanent member v. daimi üye olmak
on the permanent staff adj. kadrolu
not on the permanent staff adj. kadrosuz
not listed as permanent adj. kadrosuz
semi-permanent adj. yarı sürekli
non-permanent adj. geçici
non-permanent adj. kalıcı olmayan
Speaking
nothing is permanent but change expr. değişmeyen tek şey değişimin kendisidir
there is nothing permanent except change expr. değişmeyen tek şey değişimin kendisidir
nothing is permanent except change expr. değişmeyen tek şey değişimin kendisidir
Trade/Economic
permanent personnel n. asil personel
permanent asset n. aşınıp eskimeyen varlık
permanent asset n. aşınmayan sermaye aktifi
permanent employee n. bordrolu çalışan
permanent employee n. bordrolu eleman
permanent employment contract n. daimi istihdam sözleşmesi
permanent income n. daimi gelir
permanent asset n. daimi varlık
permanent establishment n. daimi işyeri
permanent income hypothesis n. daimi gelir hipotezi
permanent disability n. daimi yetersizlik
permanent investments n. daimi yatırımlar
permanent supervisor n. daimi nezaretçi
permanent representative n. daimi temsilci
permanent residence n. daimi ikametgah
permanent invalidity n. daimi maluliyet
permanent disability payment n. daimi maluliyet ödemesi
permanent employee n. devamlı çalışan
permanent disability n. daimi ehliyetsizlik
permanent disability payment n. daimi maluliyet maaşı
permanent establishment n. devamlı müessese
permanent staff n. daimi kadro
permanent asset n. doğal kaynaklar
permanent general expenses n. genel değişmez giderler
permanent licence n. kalıcı lisans
permanent license n. kalıcı lisans
permanent asset n. sabit kıymet
permanent facility n. sabit tesis
permanent asset n. sabit varlık
permanent assets n. sabit aktifler
permanent file n. sabit dosya
permanent asset n. sabit varlıklar
permanent file n. sabit kayıt
permanent audit file n. sürekli denetim dosyası
permanent investments n. sürekli yatırımlar
permanent asset n. süresiz varlık
permanent government loan n. sürekli hükümet borcu
permanent disability n. sürekli yetersizlik
permanent file n. sürekli dosya
permanent income hypothesis n. sürekli gelir hipotezi
permanent income n. sürekli gelir
permanent employment n. süresiz istihdam
permanent appropriation n. sürekli tahsisat
permanent asset n. toprak
permanent income theory of consumption n. tüketimin sürekli gelir teorisi
permanent investments n. uzun vadeli yatırımlar
permanent general expenses n. umumi sabit masraflar
permanent worker n. sürekli işçi
permanent employment contract n. sürekli iş sözleşmesi
Law
permanent disqualification to hold public office n. amme hizmetlerinden müebbet memnuiyet
permanent abode n. devamlı ikametgah
permanent domicile n. daimi ikamet
permanent executor n. daimi vasiyeti tenfiz memuru
permanent zones n. daimi bölgeler
permanent lockdown n. daimi tecrit
permanent abode n. devamlı konut
permanent fixture n. daimi demirbaş
permanent search warrant n. daimi arama kararı
independent and permanent right in immovable n. gayrimenkul üzerinde müesses müstakil ve daimi hak
permanent injury n. kalıcı sakatlık
permanent injury n. kalıcı şekilde sakatlık
permanent injunction n. kati mahkeme emri
permanent improvement n. kiracı tarafından yapılan sabit ilave ve iyileştirmeler
permanent authorization n. müstemir yetki
permanent jurisdiction n. müstemir yetki
permanent statute n. süresiz olarak yürürlüğe konulan kanun
permanent court of international justice (pcıj) n. uluslararası daimi adalet divanı
permanent court of international justice n. uluslararası daimi adalet divanı
permanent court of international justice n. uluslararası sürekli adalet divanı
permanent alimony n. (boşanma sonrası kadına bağlanan) daimi nafaka
permanent injunction n. davaya ilişkin kapatma kararı
permanent injunction n. davaya ilişkin kesin hüküm
Politics
european union permanent delegates’ committee n. avrupa birliği daimi temsilciler komitesi
committee of permanent representatives to the european communities n. avrupa birliği daimi temsilciler komitesi
eu permanent contact point n. ab daimi temas noktası
deflected permanent revolution n. aksayan sürekli devrim
permanent resident n. daimi oturma izni olan kimse
permanent representative n. daimi temsilci
permanent court of arbitration n. daimi arabuluculuk konseyi
permanent staff n. daimi kadro
permanent international secretariat n. daimi uluslararası sekreterya
permanent representative n. daimi temsilcilik
permanent neutrality n. daimi tarafsızlık
permanent total disablement n. daimi iktidarsızlık
permanent residency n. daimi oturma izni/hakkı
permanent court of arbitration n. daimi hakemlik mahkemesi
permanent delegation n. daimi delegasyon
permanent secretariat n. daimi sekreterya
permanent representation n. daimi temsilcilik
permanent membership n. daimi üyelik
permanent seat n. daimi üyelik
permanent rooms n. daimi odalar
committee of permanent representatives n. daimi temsilciler komitesi
permanent committee n. daimi encümen
permanent delegate n. daimi temsilci
permanent committee n. daimi kurul
permanent migration n. daimi göç
permanent committee n. daimi komite
permanent zones n. daimi bölgeler
permanent consultative committee n. daimi istişare komitesi
permanent court of arbitration n. daimi hakem divanı
permanent residency n. daimi oturma izni
permanent residency n. daimi oturma hakkı
permanent committee for employment n. istihdam devamlı komitesi
permanent resident n. kalıcı oturma izni olan kimse
permanent observation plots n. kalıcı gözlem noktaları
permanent under-secretary of state n. müsteşar (ingiltere)
permanent secretary n. müsteşar (ingiltere)
permanent staff n. norm kadro
permanent end to fighting n. savaşa kalıcı çözüm
permanent appropriation n. sürekli tahsisat
permanent appropriation n. sürekli ödenek
permanent revolution n. sürekli devrim
permanent neutrality n. sürekli tarafsızlık
permanent residency n. süresiz oturum hakkı
pus (permanent under secretary) [uk] abrev. müsteşar
Institutes
eu permanent contact point n. ab daimi temas noktası
office of financial counsellor to the permanent representation of turkey to eu n. ab nezdinde (brüksel) türkiye daimi temsilciliği maliye müşavirliği
deputy permanent delegation to european union n. avrupa birliği daimi temsilci yardımcılığı
permanent representations of ministry of finance n. daimi maliye temsilcilikleri
permanent representations n. daimi temsilcilikler
permanent representatives committee n. daimi temsilciler komitesi
office of financial affairs counsellor to the permanent representation of turkey to north atlantic treaty organization n. kuzey atlantik antlaşması teşkilatı nezdinde (brüksel) türkiye daimi temsilciliği maliye müşavirliği
office of financial counsellor to the permanent representation of oecd n. oecd nezdinde (paris) türkiye daimi temsilciliği maliye müşavirliği
Insurance
total and permanent disability insurance n. daimi ve tam maluliyet sigortası
permanent life insurance n. birikimli hayat sigortası
permanent disablement n. daimi sakatlık
permanent health insurance n. daimi sağlık sigortası
permanent total disablement n. daimi tam maluliyet
permanent general expenses n. genel sabit masraflar
permanent health contracts n. sürekli sağlık poliçeleri
Tourism
permanent immigrant n. kalıcı göçmen
Technical
permanent means of access n. daimi erişme vasıtaları
permanent equipment n. daimi teçhizat
permanent hardness n. daimi sertlik
permanent memory n. daimi hafıza
permanent water level n. değişmez su düzeyi
permanent water level n. daimi su seviyesi
permanent load n. daimi yük
permanent filtration n. devamlı filitrasyon
permanent structure n. daimi yapı
low pressure permanent mould casting n. düşük basınçlı kokil dökümü
permanent magnet n. doğal mıknatıs
permanent deformation of filling material n. dolgu malzemesinin kalıcı şekil değişikliği
permanent change in dimensions on heating n. ısıtmayla boyutlarda meydana gelen kalıcı değişiklik
permanent change in dimensions on heating n. ısıtma sonucu boyutlarda oluşan kalıcı değişiklik
permanent strain n. kalıcı uzama
permanent dipole n. kalıcı ikiucaylı
permanent dipole bond n. kalıcı ikiucaylı bağı
permanent connection n. kalıcı bağlantı
permanent shuttering n. kalıcı kalıp
permanent set n. kalıcı deformasyon
permanent offset n. kalıcı reglaj sapması
permanent water level n. kalıcı su düzeyi
permanent shared objects n. kalıcı paylaştırılmış nesneler
permanent storage n. kalıcı bellek
permanent strain n. kalıcı biçim değiştirme
permanent crease n. kalıcı plise
permanent magnet alloys n. kalıcı mıknatıs alaşımları
permanent magnet lens n. kalıcı mıknatıs merceği
permanent deflection n. kalıcı sapma
permanent finish n. kalıcı apre
permanent buckling n. kalıcı buruşma
permanent hardness n. kalıcı sertlik
permanent dipole n. kalıcı dipol
permanent white n. kalıcı beyaz
permanent deformation n. kalıcı şekil değişikliği
permanent colour n. kalıcı renk
resistance to permanent deformation n. kalıcı deformasyon dayanımı
permanent change in dimension n. kalıcı boyut değişikliği
permanent fortification n. kalıcı sağlamlaştırma
permanent ground anchors n. kalıcı zemin ankrajları
permanent threshold shift n. kalıcı eşik kayması
permanent stress n. kalıcı gerilim
permanent filtration n. kalıcı süzme
permanent linear change n. kalıcı boyutsal değişim
permanent deformation n. kalıcı şekil değiştirme
permanent strain n. kalıcı gerinim
permanent elongation n. kalıcı uzama
permanent deformation n. kalıcı bozunum
hardness permanent n. kaynama ile giderilemeyen çözünmüş kalsiyum ve magnezyum kiorürler gibi tuzların varlığı nedeniyle suyun sertliği
permanent mould n. kokil kalıp
permanent form n. ölü kalıp
permanent load n. sabit yük
permanent file n. sabit kütük
permanent mould n. sabit kalıp
permanent mould casting n. sabit kalıp döküm
permanent deformation after dynamic fatigue stress under constant load n. sabit yük altında dinamik yorulma gerilmesinden sonra kalıcı şekil değişikliği
permanent hardness n. sabit sertlik
permanent magnet n. sabit mıknatıs
gas permanent n. sabit gaz
permanent echo n. sabit eko
permanent mould n. sereğen kalıp
permanent gas n. sıvılaştırılamayan gaz
permanent mould n. sürekli döküm kalıbı
permanent magnet n. sürekli mıknatıs
permanent load n. statik yük
permanent-magnet loudspeaker n. sürekli mıknatıslı hoparlör
permanent hard water n. sürekli sert su
permanent water level n. sürekli su düzeyi
permanent discharge n. sürekli deşarj
permanent magnet alloy n. sürekli mıknatıs alaşım
permanent contactor n. sürekli kontaktör
permanent change in dimension of shaped products on heating n. şekillendirilmiş ürünlerin ısıtma ile boyutlarında meydana gelen kalıcı değişiklik
permanent hardness of water n. suyun kalıcı sertliği
permanent filtration n. sürekli süzme
permanent load n. sürekli yük
permanent error n. sürekli hata
permanent deformation n. sürekli deformasyon
permanent damage n. sürekli hasar
permanent loading strength n. tekrarlı yükleme mukavemeti
permanent loading n. tekrarlı yükleme
permanent loading resistance n. tekrarlı yükleme mukavemeti
vacuum permanent mould casting n. vakumda kokil döküm
semi-permanent connection n. yarıkalıcı bağlantı
permanent strength n. yorulma mukavemeti
permanent resistance n. yorulma mukavemeti
determination of the permanent filtration of x-ray tube assemblies n. x-ışını tüp sistemlerindeki kalıcı filtrasyonun belirlenmesi
permanent strength n. yorulma dayanımı
permanent resistance n. yorulma direnci
Computer
permanent magnet moving coil instrument n. doğal mıknatıslı devinen sargılı alet
permanent deletion of files n. dosyaların kalıcı olarak/tamamen silinmesi
permanent magnet n. doğal mıknatıs
first permanent font n. ilk kalıcı yazıtipi
permanent deletion n. kalıcı olarak silme
permanent connection n. kalıcı bağlantı
permanent link n. kalıcı bağlantı
permanent storage n. kalıcı bellek
permanent file n. kalıcı dosya
permanent error n. kalıcı hata
permanent name n. kalıcı ad
permanent link n. kalıcı link
leased line permanent access n. kiralanmış hat sabit girişi
permanent-magnet moving-coil instrument n. sabit mıknatıslı devinen sargılı alet
permanent file n. sabit kütük
permanent error n. sürekli hata
permanent mode n. sürekli modu
permanent deletion n. tamamen silme
semi-permanent connection n. yarı-kalıcı bağlantı
make permanent expr. sürekli yap
Informatics
permanent fault n. kalıcı arıza
permanent virtual circuit n. kalıcı sanal devre
permanent connection n. kalıcı bağlantı
permanent memory n. kalıcı bellek
permanent error n. kalıcı hata
permanent file n. sabit dosya
permanent ip address n. sabit ip adresi
semi-permanent connection n. yarı kalıcı bağlantı
Telecom
permanent circuit service n. kalıcı devre hizmeti
permanent virtual circuit n. kalıcı sanal devre
permanent connection n. sürekli bağlantı
Electric
permanent connection n. sürekli bağlantı
Textile
permanent crease n. kalıcı plise
permanent pleats n. kalıcı pile
permanent finish n. kalıcı apre
Construction
permanent form n. kalıcı kalıp
permanent interstory displacement n. katlar arası kalıcı yerdeğiştirme
permanent way n. yol kaplaması
permanent way n. yol üstyapısı
Lighting
permanent supplementary artificial lighting n. sürekli tümler yapay aydınlatma
Dyeing
permanent green n. griye çalan donuk bir koyu yeşil tonu
permanent yellow n. sarımsı turuncu bir renk tonu
Automotive
permanent magnet excited synchronous electric motor n. sabit mıknatıs uyarmalı senkronize elektrik motoru
permanent magnet n. kalıcı mıknatıs
permanent magnet synchronous motor n. sürekli (kalıcı) mıknatıslı senkron motor
Traffic
permanent road marking materials n. kalıcı yol işaretleme malzemesi
Railway
permanent way n. demiryolunun tamamlanmış ray hattı
permanent-way staff n. yol personeli
permanent way depot n. yol malzeme deposu
permanent-way equipment n. yol ekipmanları
permanent-way area yol alanı
Aeronautic
permanent air traffic service route n. kalıcı hava trafik hizmet yolu
Marine
permanent ballast tank n. daimi safra tankı
permanent line n. sabit hat
permanent progressive waves n. sürekli ilerleyen dalgalar
permanent waves n. sürekli dalgalar
permanent ballast tank n. sürekli safra tankı
Medical
permanent dental restoration n. daimi diş restorasyonu
permanent low pulse n. daimi yavaş nabız
permanent coma n. kalıcı şuur kaybı
permanent neurological damage n. kalıcı nörolojik hasar
permanent immunity n. kalıcı bağışıklık
permanent neurologic deficit n. kalıcı nörolojik defisit
permanent loss of neuronal function n. kalıcı nöronal fonksiyon kaybı
permanent visual disability n. kalıcı görme bozukluğu
permanent vision loss n. kalıcı görüş kaybı
permanent treatment n. kalıcı tedavi
permanent paralysis n. kalıcı felç
a permanent damage n. kalıcı bir hasar
permanent pacemaker n. kalıcı kalp pili
permanent complications n. kalıcı komplikasyonlar
permanent disease n. kalıcı hastalık
permanent bone deformities n. kalıcı kemik deformiteleri
permanent coma n. kalıcı koma
permanent brain damage n. kalıcı beyin hasarı
permanent leucopenia n. kalıcı lökopeni
permanent hypocalcemia n. kalıcı hipokalsemi
permanent impairment n. kalıcı sakatlık
permanent supraventricular tachyarrhythmias n. permanent supraventriküler taşiaritmi
unilateral permanent recurrent laryngeal nerve palsy n. tek taraflı kalıcı rekurren laringeal sinir paralizi
non-permanent adj. sürekli olmayan
Psychology
permanent memory n. sabit bellek
Dentistry
permanent dental restoration n. daimi diş restorasyonu
young permanent teeth n. genç daimi dişler
Parasitology
permanent parasite n. sürekli asalak
Physics
permanent gas n. ideal gaz
permanent gas n. sürekli gaz
permanent axis n. kalıcı eksen
Chemistry
permanent fast yellow ncg n. sarı renkli disazo bir organik pigment
Biology
permanent tissue n. değişmez doku
Marine Biology
permanent current n. sürekli akıntı
Agriculture
permanent crops n. çok yıllık bitkiler
permanent wilting percentage n. daimi solma yüzdesi
permanent agriculture n. kalıcı tarım
permanent grassland n. kalıcı çayır
permanent agriculture n. permakültür
permanent pasture n. sürekli otlak
permanent wilting point n. sürekli solma noktası
permanent crops n. uzun ömürlü bitkiler
Breeding
permanent pasture n. daimi mera
Forestry
area of permanent forest estate n. daimi orman mülkiyet alanı
Education
permanent learning n. daimi öğrenme
permanent learning n. kalıcı öğrenme
permanent marker n. tahta kalemi
Environment
permanent population n. asıl nüfus
Geography
permanent settlement n. sürekli yerleşme
Meteorology
semi-permanent pressure systems n. yarı durağan basınç sistemleri
Military
permanent duty station n. asıl görev yeri
permanent station n. asıl görev yeri
permanent duty n. asıl görev
military committee in permanent session n. askeri temsilciler toplantısı
designated permanent storage site n. belirlenmiş daimi depolama mevkii
permanent fortification n. daimi tahkimat
permanent station n. daimi görev yeri
permanent total disability n. daimi sakatlık
permanent safety zone n. daimi emniyet bölgesi
permanent duty n. daimi görev
committee of permanent representatives n. daimi temsilciler komisyonu
permanent working group n. daimi çalışma grubu
permanent emplacement n. daimi mevzi
permanent food handler n. daimi mutfak personeli
permanent party n. daimi kadro personeli
permanent post n. daimi garnizon
permanent duty station n. daimi görev yeri
permanent pay record n. daimi maaş kayıt formu
permanent field house n. daimi sahra eğitim ve dinlenme yeri
permanent zone of security n. daimi emniyet bölgesi
permanent directive n. devamlı yönerge
permanent appointment n. daimi atanma
permanent total disability n. daimi maluliyet
permanent grade n. esas rütbe
permanent rank n. esas rütbe
permanent station n. esas görev yeri
operational permanent evaluation n. harekat devamlı kıymetlendirme
permanent latrine orderly (plo) n. kadrolu tuvalet temizlik görevlisi
permanent total disability n. kalıcı genel sakatlık
permanent partial disability n. kalıcı kısmi sakatlık
permanent property n. sabit ordu malı
permanent library n. sabit kütüphane
permanent appropriation n. sürekli tahsisat
permanent restricted area n. sürekli yasak bölge
permanent record imagery n. sürekli görüntü kaydı
semi-permanent fixed bridge n. yarı daimi sabit köprü
permanent library n. yerli kütüphane
semi-permanent joint task force n. yarı daimi müşterek görev kuvveti
semi-permanent joint task force n. belirli bir alanda sürmekte olan operasyonlara belirsiz bir süre için tayin edilmiş müşterek görev kuvveti