| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | rehearse v. | prova yapmak | ||
|
They're not quarreling, but rather rehearsing a play. Kavga etmiyorlar, bir oyunun provasını yapıyorlar. More Sentences |
||||
| Common Usage | rehearse v. | prova etmek | ||
|
Most of the reasons have been well rehearsed before and we have heard some of them again this morning. Nedenlerin çoğu daha önce iyi bir şekilde prova edildi ve bazılarını bu sabah tekrar duyduk. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | rehearse v. | sayıp dökmek | ||
| General | rehearse v. | prova etmek (oyun/müzik vb'ni) | ||
| General | rehearse v. | tekrarlamak | ||
| General | rehearse v. | ezberden okumak | ||
| General | rehearse v. | nakletmek | ||
| General | rehearse v. | yinelemek | ||
| General | rehearse v. | anlatmak | ||
| General | rehearse v. | (insan veya hayvanı) oyun, şov, vb. için eğitmek | ||
| General | rehearse v. | ayrıntılarıyla anlatmak | ||
| General | rehearse v. | tekrarlatarak öğretmek | ||
| General | rehearse v. | ezberden okumak | ||
| General | rehearse v. | tekrarlamak | ||
| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| Phrasals | ||||
| Phrasals | rehearse for v. | için prova yapmak | ||
|
Sami was rehearsing for his big show. Sami büyük şovu için prova yapıyordu. More Sentences |
||||
| Phrasals | rehearse for something v. | bir şey için prova yapmak | ||
| Phrasals | rehearse for something v. | bir şeyin provasını yapmak | ||
| Phrasals | rehearse for v. | -in provasını yapmak | ||
| Computer | ||||
| Computer | rehearse new timings n. | yeni zamanlama provası | ||
| Computer | rehearse-advance on mouse click expr. | prova-fare tıklatıldığında ilerle | ||
