ruin - Turkish English Dictionary

ruin

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "ruin" in Turkish English Dictionary : 67 result(s)

English Turkish
Common Usage
ruin n. harabe
She photographed the ruins of a castle.
Bir kaleden kalan harabeleri fotoğraflamıştır.

More Sentences
ruin v. mahvetmek
The storm ruined our camping trip.
Fırtına kamp gezimizi mahvetti.

More Sentences
ruin v. bozmak
This would ruin the balance between the institutions.
Bu, kurumlar arasındaki dengeyi bozacaktır.

More Sentences
General
ruin n. yıkım
Science and research without a conscience would be humanity's ruin.
Vicdanı olmayan bilim ve araştırma insanlığın yıkımı olacaktır.

More Sentences
ruin n. iflas
The struggling artist was on the verge of financial ruin.
Mücadele eden sanatçı mali iflasın eşiğindeydi.

More Sentences
ruin n. mahvoluş
I hear his business is on the verge of ruin.
İşinin mahvolmak üzere olduğunu duydum.

More Sentences
ruin n. bozulma
Telling you now would ruin the surprise.
Şimdi sana söylersem sürpriz bozulur.

More Sentences
ruin v. yıkmak
Those people ruin their government, but they don't know how to build it again.
O insanlar hükümetlerini yıktılar ama onu tekrar nasıl inşa edeceklerini bilmiyorlar.

More Sentences
ruin v. harap etmek
Drinking was his ruin.
İçki içmek onu harap etti.

More Sentences
ruin v. mahvetmek
We know that protecting only the environment while ruining the economy is no use to consumers.
Ekonomiyi mahvederken sadece çevreyi korumanın tüketicilere hiçbir faydası olmadığını biliyoruz.

More Sentences
ruin v. bozmak
Eat before you drink, kid, you'll ruin your stomach.
İçmeden önce bir şeyler ye evlat, mideni bozacaksın.

More Sentences
ruin v. tahrip etmek
It's people like you who are ruining our country.
Ülkemizi tahrip edenler senin gibi insanlar.

More Sentences
ruin v. berbat etmek
You always ruin everything.
İşleri hep berbat ediyorsun.

More Sentences
ruin v. helak etmek
He was ruined by an addiction to gambling.
Kumar bağımlılığı onu helak etti.

More Sentences
Idioms
ruin v. berbat etmek
Tom will ruin his clothing.
Tom elbiselerini berbat edecek.

More Sentences
General
ruin n. virane
ruin n. helak
ruin n. çöküş
ruin n. çok kötü durum
ruin n. kalıntı
ruin n. viran
ruin n. batırma
ruin n. yıkkın
ruin n. yıkılma
ruin n. haraplık
ruin n. çökme
ruin n. tahrip
ruin n. harabelik
ruin n. perişanlık
ruin n. harabiyet
ruin n. ören
ruin n. yıkıntı
ruin n. batkı
ruin n. batış
ruin n. tarihi harabe
ruin n. yıkım sebebi
ruin n. tahribat faktörü
ruin n. muhrip
ruin n. yıkıcı şey
ruin n. yıkıcı kimse
ruin n. zarar
ruin n. hasar
ruin n. bozukluk
ruin n. kadının ahlaki veya toplumsal çöküşü
ruin n. iflas, kriz gibi çöküş yaşamış kimse
ruin v. iflas etmek
ruin v. iflas ettirmek
ruin v. benzetmek
ruin v. batırmak
ruin v. kül etmek
ruin v. yakmak
ruin v. becermek
ruin v. kızlığını bozmak
ruin v. perişan etmek
ruin v. paçavraya çevirmek
ruin v. rezil etmek
ruin v. yazık etmek
ruin v. belini bükmek
ruin v. canına okumak
ruin v. bekaretini bozmak
ruin v. viran etmek
Idioms
ruin v. çorba etmek
ruin v. eline yüzüne bulaştırmak
ruin v. içine etmek
Tourism
ruin n. ören yeri
Archaic
ruin n. kadının evlenmeden bekaretini yitirmesi
Slang
ruin v. kızlık bozmak

Meanings of "ruin" with other terms in English Turkish Dictionary : 77 result(s)

English Turkish
General
fall into ruin v. tahrip olmak
The tower fell into ruin.
Kule tahrip oldu.

More Sentences
go to ruin v. mahvolmak
If Tom shows up, it's going to ruin Mary's day.
Eğer Tom gelirse, Mary'nin günü mahvolur.

More Sentences
fall into ruin v. harabeye dönmek
The town fell into ruin.
Şehir harabeye döndü.

More Sentences
fall into ruin v. harabeye dönüşmek
The town fell into ruin.
Kasaba harabeye dönüştü.

More Sentences
wrack and ruin n. harap
rack and ruin n. yıkım
rack and ruin n. harabiyet
historical ruin n. tarihi kalıntı
blue ruin n. harabe
blue ruin n. (içki) cin
something or someone that has suffered ruin or calamity n. musibete uğramış şey/kimse
go to ruin v. harap olmak
fall into ruin v. haraplaşmak
ruin oneself in vain v. kendini boş yere harap etmek
ruin somebody's family v. ocağına incir dikmek
fall into ruin v. dökülmek
go to rack and ruin v. mahvolmak
bring to ruin v. mahvetmek
go to rack and ruin v. harap olmak
bring to ruin v. batırmak
go to wrack and ruin v. bakımsızlıktan harabeye dönüşmek
bring to ruin v. perişan etmek
bring to ruin v. berbat etmek
go to rack and ruin v. harabeye dönmek
go to ruin v. yıkılmak
be ruin of somebody v. mahvetmek
ruin someone's reputation v. itibarını yerle bir etmek
take over a ruin from v. enkaz devralmak
ruin (someone's) reputation v. iki paralık etmek
ruin one's reputation v. itibarını zedelemek
ruin one's reputation v. itibarını yerle bir etmek
get into ruin v. vadesi gelip geçmek
go ruin v. başaramamak
ruin the team v. takımı mahvetmek
ruin one’s new year's eve party v. yılbaşı partisini mahvetmek
ruin one’s wedding day v. düğün gününü mahvetmek
ruin someone's plans v. planlarını bozmak
ruin [obsolete] v. kökünden sökmek
ruin [obsolete] v. kökünü kazımak
ruin [obsolete] v. yere sermek
Colloquial
ruin of n. -in enkazı
ruin of n. -in bıraktığı enkaz
ruin someone's plan v. planını bozmak
Idioms
ruin of someone n. (birinin bıraktığı) enkaz
ruin of someone n. (birinin) enkazı
the primrose path (to ruin, destruction) n. zevk ve sefanın sürüklediği yıkım
the primrose path (to ruin, destruction) n. zevk ve sefanın sonunda yaşanan felaket
the ruin of (someone or something) n. (birinin/bir şeyin) yıkımı
the ruin of (someone or something) n. (birinin/bir şeyin) çöküşü
the ruin of (someone or something) n. (birinin/bir şeyin) düşüşü
the ruin of (someone or something) n. (birinin/bir şeyin) yıkılışı
the ruin of (someone or something) n. (birinin/bir şeyin) başarısızlığı
go to rack and ruin v. bozulmak
go to ruin v. bozulmak
go to ruin v. gerilemek
go to rack and ruin v. enkaza dönmek
go to wrack and ruin v. enkaza dönmek
go to rack and ruin v. harabeye dönmek
go to rack and ruin v. harap olmak
go to wrack and ruin v. harap olmak
go to rack and ruin v. gerilemek
go to wrack and ruin v. harabeye dönmek
go to ruin v. mahvolmak
ruin somebody's family v. ocağına incir ağacı dikmek
ruin one's family v. ocağına incir ağacı dikmek
go to rack and ruin v. mahvolmak
on the road to ruin/disaster expr. felakete, faciaya sürüklenen
Law
regulation on excavation, construction, ruin waste control n. hafriyat toprağı, inşaat ve yıkıntı atıklarının kontrolü yönetmeliği
Politics
try to ruin the secular order v. laik düzeni yıkmaya çalışmak
Psychology
fear of ruin n. enkaz altında kalma korkusu
fear of ruin n. göçük altında kalma korkusu
fear of ruin n. göçük korkusu
Statistics
ruin problems n. iflas problemleri
gambler's ruin n. kumarbazın iflası
Ottoman Turkish
go ruin v. muvaffak olmamak
Slang
ruin one’s name v. birini iki paralık etmek
ruin your shit v. içine etmek