sefalet

Meanings of "sefalet" in English Turkish Dictionary : 20 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	sefalet	misery n.
I have visited a number of refugee camps in south-east Turkey and seen the human misery for myself. Türkiye'nin güneydoğusundaki bir dizi mülteci kampını ziyaret ettim ve insanların yaşadığı sefaleti bizzat gördüm. More Sentences
2	Common Usage	sefalet	poverty n.
When poverty comes in at the door, love flies out the window. Sefalet kapıdan girince aşk pencereden uçar gider. More Sentences
General
3	General	sefalet	penury n.
They take terrible risks with their lives and the lives of their children in order to escape persecution or penury. Zulümden veya sefaletten kaçmak için hayatlarını ve çocuklarının hayatlarını korkunç risklere atıyorlar. More Sentences
4	General	sefalet	squalidity n.
5	General	sefalet	indigence n.
6	General	sefalet	the gutter n.
7	General	sefalet	dog's life n.
8	General	sefalet	distress n.
9	General	sefalet	squalor n.
10	General	sefalet	extreme poverty n.
11	General	sefalet	calamity n.
12	General	sefalet	beggary n.
13	General	sefalet	squalidness n.
14	General	sefalet	wretchedness n.
15	General	sefalet	sordidness n.
16	General	sefalet	seaminess n.
17	General	sefalet	want n.
18	General	sefalet	hell n.
19	General	sefalet	povert n.
20	General	sefalet	puirtith [scotland] n.

Meanings of "sefalet" with other terms in English Turkish Dictionary : 24 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	sefalet kaynağı kimse	scourge n.
2	General	sefalet çekmek	starve v.
3	General	sefalet çekmek	live in misery v.
4	General	sefalet çekmek	suffer privation v.
5	General	sefalet çekmek	rough it v.
6	General	sefalet içinde olmak	languish v.
7	General	sefalet kokan	miserable adj.
8	General	sefalet çeken	miserable adj.
9	General	sefalet içinde	rock adj.
10	General	sefalet içinde	wretchedly adv.
11	General	sefalet içinde	miserably adv.
Colloquial
12	Colloquial	sefalet/yoksulluk içinde kimse	skid-row bum n.
13	Colloquial	sefalet/yoksulluk içinde kimse	stew bum [old-fashioned] n.
14	Colloquial	sefalet içinde yaşamak	live in squalor v.
Idioms
15	Idioms	sefalet (içinde/yuvası)	beggar's bush n.
16	Idioms	sefalet çekmek	live rough v.
17	Idioms	sefalet çekmek	rough it v.
18	Idioms	sefalet içinde ölmek/son bulmak	die like a dog v.
19	Idioms	sefalet içinde	as poor as a job's turkey expr.
20	Idioms	sefalet içinde	poor as a job's turkey expr.
21	Idioms	sefalet içinde	on skid row expr.
22	Idioms	sefalet/yoksulluk içinde	on skid row [us] expr.
Trade/Economic
23	Trade/Economic	sefalet endeksi	misery index n.
Literature
24	Literature	sefalet ve baskının hüküm sürdüğü hayal edilen yer veya toplum	anti-utopia n.