sevgi - Turkish English Dictionary

sevgi

Meanings of "sevgi" in English Turkish Dictionary : 30 result(s)

Turkish English
Common Usage
sevgi love n.
No one must be exempt from training in love of peace and respect for the law, especially Heads of State.
Başta Devlet Başkanları olmak üzere hiç kimse barış sevgisi ve hukuka saygı eğitiminden muaf tutulmamalıdır.

More Sentences
General
sevgi affection n.
To maintain a friendship, there must be mutual affection.
Bir arkadaşlığı sürdürmek için, karşılıklı sevgi olması gerekir.

More Sentences
sevgi liking n.
sevgi affinity n.
sevgi amity n.
sevgi compassion n.
sevgi sympathies n.
sevgi sympathy n.
sevgi dearness n.
sevgi attachment n.
sevgi favor n.
sevgi fondness n.
sevgi dilection n.
sevgi fancy n.
sevgi agape n.
sevgi endearment n.
sevgi favour n.
sevgi affectionateness n.
sevgi regard n.
sevgi aloha [hawaiian] n.
sevgi aroha [new zealand] n.
sevgi chierte n.
sevgi woo n.
sevgi loo n.
sevgi lou [scotland] v.
sevgi loo [scotland] v.
Chat Usage
sevgi luv n.
Literature
sevgi lurve n.
Archaic
sevgi tendre n.
sevgi benevolence n.

Meanings of "sevgi" with other terms in English Turkish Dictionary : 253 result(s)

Turkish English
General
sevgi bağı attachment n.
I feel a strong attachment to this house.
Bu eve güçlü bir sevgi bağı hissediyorum.

More Sentences
karşılıksız sevgi unrequited love n.
The meaning of life is the pure tears of unrequited love.
Yaşamın anlamı, karşılıksız sevgiden doğan tertemiz gözyaşlarıdır.

More Sentences
derin sevgi deep love n.
Their deep love for each other was unequivocal.
Birbirlerine duydukları derin sevgi çok açıktı.

More Sentences
sevgi ifadesi endearment n.
As a term of endearment, she called him "honey" or "sweetie."
Sevgi ifadesi olarak ona "tatlım" ya da " canım" diyordu.

More Sentences
sevgi eksikliği lack of love n.
All human offenses are the result of a lack of love.
Tüm insan suçları sevgi eksikliğinden kaynaklanır.

More Sentences
sevgi ve barış love and peace n.
I radiate Love and Peace to erase all mistakes and break down barriers.
Tüm hataları silmek ve engelleri yıkmak için Sevgi ve Barış yayıyorum.

More Sentences
sevgi ve saygı love and respect n.
There was love and respect.
Sevgi ve saygı vardı.

More Sentences
sonsuz sevgi endless love n.
I cannot bear her endless love.
Onun sonsuz sevgisine dayanamıyorum.

More Sentences
koşulsuz sevgi unconditional love n.
However, we are initially incapable of attaining unconditional love because by our nature we hate one another.
Ancak, doğamız gereği birbirimizden nefret ettiğimiz için başlangıçta koşulsuz sevgiye ulaşma konusunda yetersiziz.

More Sentences
uyandırmak (nefret/sevgi vb'ni) inspire v.
Terrorists have no power if they do not inspire fear.
Teröristler korku uyandırmadıkları sürece hiçbir güce sahip olamazlar.

More Sentences
sevgi istemek want love v.
Tom wanted love.
Tom sevgi istiyordu.

More Sentences
sevgi dolu affectionate adj.
She is always very affectionate with her relatives.
O her zaman akrabalarına karşı çok sevgi doludur.

More Sentences
sevgi dolu loving adj.
I was trying so hard to live a life of love.
Sevgi dolu bir hayat geçirmek için çok çaba harcadım.

More Sentences
sevgi ile lovingly adv.
They embraced lovingly.
Onlar sevgi ile kucaklaştı.

More Sentences
sevgi gösterisi demonstration of affection n.
sevgi gösterisi demonstration of love n.
sevgi tavrı lovingness n.
arkadaşça sevgi companionate love n.
özel sevgi partiality n.
taşkın sevgi gibi hisleri açığa vurma emoting n.
şefkat içerikli sevgi affectionate love n.
elle hafifçe vurma (takdir/sevgi belirtisi olarak) pat n.
taşkın sevgi gibi hisleri açığa vuran emoter n.
sevgi dolu olma warmheartedness n.
kardeşçe sevgi brotherly love n.
yumuşakça vurma (takdir/sevgi belirtisi olarak) pat n.
platonik sevgi platonic love n.
sevgi ilişkileri sympathetic contacts n.
geçici sevgi passing fancy n.
kardeşçe sevgi sisterly love n.
karşılıklı sevgi ve saygı mutual love and respect n.
aşırı sevgi overlove n.
haddinden fazla sevgi excessive love n.
haddinden fazla sevgi overlove n.
aşırı sevgi excessive love n.
sevgi gösterisi display of endearment n.
-e sevgi attachment for n.
sevgi belirtisi endearment n.
büyük sevgi flame n.
aşırı sevgi adoration n.
yakınlar arasındaki doğal sevgi ve şefkat ilişkisi natural affection n.
gerçek sevgi real love n.
kişinin kendi çıkarları doğrultusunda bir şeyi elde etmek için gösterdiği sahte sevgi cupboard love n.
sevgi ve saygı affection and respect n.
sevgi boncukları love beads n.
sevgi dolu olma warm-heartedness n.
barış, sevgi, birlik ve saygı plur (peace, love, unity, and respect) n.
karşılıklı sevgi ve saygı çerçevesinde gerçekleşen yüzleşme carefrontation n.
(tatlım/canım gibi) sevgi sözcüğü term of endearment n.
sevgi sözcüğü term of affection n.
(tatlım/canım gibi) sevgi sözcüğü term of affection n.
sevgi sözcüğü term of endearment n.
duygu/sevgi seli flood of emotions n.
anne babanın çocuklarına duyduğu sevgi familial love n.
anne babanın çocuklarına duyduğu sevgi storge n.
doğal sevgi storge n.
doğal sevgi familial love n.
sevgi kanunu law of love n.
kullanılmış kitaplara karşı hissedilen garip sevgi vellichor n.
sahte sevgi fake love n.
sevgi sözcükleri address n.
aşırı sevgi adorement n.
köpeklere karşı aşırı sevgi duyan kişi canophilist n.
saf sevgi agape love n.
doğal sevgi agape love n.
insanlığa duyulan sevgi charity n.
yoksullara sevgi/şefkat charity n.
sevgi hissi tendresse [obsolete] n.
(takdir/sevgi belirtisi olarak) yumuşakça vurma tig [scottish] n.
sevgi gösterisi tumble n.
özel sevgi acceptance of persons n.
özel sevgi acception of persons n.
bir sevgi ifadesi asthore n.
sevgi göstermeme unlovingness n.
sevgi dolu olmama unlovingness n.
bilgiye duyulan aşırı sevgi epistemophilia n.
sevgi dolu bakış belgard [obsolete] n.
sevgi dolu bakış chierte n.
aşk veya sevgi temelli olmayıp çıkar veya uygunluk temelli olan evlilik mariage de convenance n.
sevgi ve ilgi isteyen kimse mash n.
sevgi gösterisi lovingness n.
sevgi ifadesi handsome n.
kadınlar ve çocuklar için kullanılan bir sevgi sözcüğü hinny [dialect/scotland] [uk] n.
geçmiş ile ilişkili şeylere beslenen yoğun sevgi retrophilia n.
geçmiş ile ilişkili şeylere yoğun sevgi besleyen kimse retrophiliac n.
sevgi ısırığı love bite n.
sevgi gösterisi love feat n.
gözün sevgi ile aydınlanması lovelight n.
saygı veya sevgi işareti garland n.
beğenilen erkeğe hitaben kullanılan bir sevgi sözcüğü dad n.
dini sembollere duyulan sevgi iconophilism n.
özel sevgi odds n.
mektubun imzadan önce saygı, sevgi bildiren kısmı complimentary close n.
mektubun imzadan önce saygı, sevgi bildiren kısmı complimentary closing n.
ebeveynine duyulan sevgi filial love n.
yoğun sevgi fire n.
öz sevgi self-charity n.
birinin kendisine duyduğu sevgi self-charity n.
kişinin kendine duyduğu sevgi self-love n.
elle hafifçe vurmak (takdir/sevgi belirtisi olarak) pat v.
aşk, sevgi gibi hisleri açığa vurmak emotionalise v.
aşk, sevgi gibi hisleri açığa vurmak emotionalize v.
yumuşakça vurmak (takdir/sevgi belirtisi olarak) pat v.
sevgi gösterilerinde bulunmak cheer over v.
sevgi gösterileriyle karşılanmak be greeted with cheers v.
sevgi ile muamele etmek cherish v.
sevgi gösterileriyle karşılanmak be welcomed with cheers v.
sevgi göstermek exhibit love v.
sevgi duymak have a strong liking for v.
sevgi beslemek have a strong liking for v.
sevgi beslemek love v.
sevgi duymak love v.
büyük sevgi beslemek hold in high esteem v.
biraz sevgi göstermek show a little love v.
(takdir/sevgi belirtisi olarak) yumuşakça vurmak tig [scottish] v.
sevgi pıtırcığı olmak turtledove v.
coşkulu sevgi gösterileri yapmak turtledove v.
(sevgi gösterisi olarak) burnunun ucunu sıkmak tweag [dialect] v.
(sevgi gösterisi olarak) burnunun ucunu sıkmak tweak v.
sevgi ve saygıyla bağlanmak attach v.
(köpek vb.) sevgi gösterisi yapmak fawn v.
sevgi duymak yearn v.
çok sevgi beslemek cherish v.
(bir şeye) sevgi göstermek much [dialect] v.
büyük sevgi duyulan hearted v.
aşırı sevgi gösterisinde yapmak gush v.
(hayvan) sevgi gösterisi yapmak flatter [obsolete] v.
sevgi dolu full of love adj.
taşkın sevgi gibi hisleri açığa vurmuş emoted adj.
sevgi dolu warmhearted adj.
sevgi dolu warm adj.
sevgi dolu adoring adj.
sevgi gösteren loving adj.
sevgi dolu soft adj.
sevgi dolu exorable adj.
sevgi dolu fond adj.
sevgi dolu warm-hearted adj.
sevgi gösteren affectionate adj.
koşulsuz sevgi gösteren agapeic adj.
sevgi dolu tender adj.
sevgi dolu amorant adj.
sevgi dolu fain [scotland] adj.
sevgi dolu loveful adj.
sevgi dolu lovely [obsolete] adj.
sevgi dolu lovesome adj.
sevgi veya yakınlık belirten bir kelime old adj.
sevgi dolu cooing adj.
hareketlerimiz ardındaki esas motivasyon veya anlamın öz sevgi olduğuna inanan selfish adj.
sevgi dolu bir halde warmly adv.
sevgi dolu bir şekilde dotingly adv.
sevgi dolu bir halde adoringly adv.
sevgi dolu şekilde tenderly adv.
sevgi göstermeden unlovingly adv.
sevgi dolu olmadan unlovingly adv.
sevgi belirten bir sözcük macushla [ireland] interj.
bir sevgi sözcüğü muss [obsolete] interj.
bir sevgi ifadesi leeze me expr.
Phrasals
sevgi duymak care for v.
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az sevgi ve saygı göstermek place behind (someone or something) v.
daha az sevgi ve saygı göstermek place behind v.
Phrases
sevgi her şeyden üstündür love conquers all expr.
aşk/sevgi her şeye üstün gelir love conquers all expr.
aşk/sevgi her şeyin üstesinden gelir love conquers all expr.
sevgi paylaştıkça çoğalır love increases when shared expr.
sevgi bütün kalpleri yumuşatır love makes all hearts gentle expr.
sevgi emektir love is hard work expr.
sevgi paylaşmaktır love is sharing expr.
Proverb
sevgi sevgiyi çeker love begets love
sevgi sevgiyi doğurur/besler love breeds love
iyilik/sevgi bulaşıcıdır love breeds love
karısından saygı ve sevgi bekleyen adam önce kendisi saygı ve sevgi göstermelidir a good husband makes a good wife
kocasından saygı ve sevgi bekleyen kadın önce kendisi saygı ve sevgi göstermelidir a good jack makes a good jill
karısından saygı ve sevgi bekleyen adam önce kendisi saygı ve sevgi göstermelidir a good jack makes a good jill
Colloquial
aşırı aşk/sevgi gösterisi love bomb n.
(aşırı) aşk/sevgi gösterisi love bombs n.
aşıkken söylenen hoş ve sevgi dolu sözler sweet nothings n.
aşıkların birbirine söylediği sevgi dolu sözler sweet nothings n.
sevgi kelebeği social butterfly n.
sevgi gösterisi love-in n.
derin sevgi beslenen kimse honey bun n.
derin sevgi beslenen kimse honeybun n.
derin sevgi beslenen kimse honeybunch n.
birbirlerine yoğun sevgi besleyen çift lovebirds n.
sevgi adı altındaki aşırı korumacılık smother-love n.
sevgi göstermek make love to v.
sık sık dokunarak veya öperek abartılı sevgi gösteren kissy adj.
sevgi belirten bir ifade bless [uk] interj.
her şeyin başı sevgi/aşk love comes first expr.
önce sevgi gelir love comes first expr.
erkek köpekler için kullanılan sevgi sözcüğü boy expr.
Idioms
göstermelik sevgi gösterisi cupboard love n.
sürekli sevgi isteme love-tooth in the head n.
sevgi/aşk uğruna yapılan iş a labour of love n.
sevgi ve nefret arasında ince bir çizgi a thin line between love and hate n.
sevgi dolu kalp warm heart n.
birisine karşı sevgi/şefkat duymak have heart go out to v.
büyük sevgi beslemek hold in high esteem v.
birine/bir hayvana karşı sevgi dolu/şefkatli olmak have a soft spot (in one's heart) for someone or an animal v.
bir hayvana karşı sevgi dolu/şefkatli olmak have a soft spot for or an animal v.
(birine) büyük sevgi beslemek hold (someone) in high esteem v.
(birine) büyük sevgi beslemek hold (someone) in high regard v.
güzel/aşk dolu/sevgi dolu sözler söylemek lay some sweet lines on v.
(birine) güzel/aşk dolu/sevgi dolu sözler söylemek lay some sweet lines on (one) v.
sevgi dolu bir öpücükle mühürlenmiş swalk (sealed with a loving kiss) adj.
(birinin/bir şeyin) sevgi dolu ortamında in the bosom of (someone or something) expr.
bir şeyin sevgi dolu ortamında in the bosom of something expr.
Speaking
bu nasıl sevgi? what kind of love is it? expr.
bu nasıl sevgi? what kind of love is this? expr.
ihtiyacımız olan tek şey sevgi all we need is love expr.
sevgi nedir? what is love? expr.
sevgi herşeydir love is everything expr.
küçük çocuklar için kullanılan bir sevgi sözcüğü chickabiddy expr.
Law
nazikçe iyilik, sevgi veya nüfuz kazanma insinuation n.
kurnazca iyilik, sevgi veya nüfuz kazanma insinuation n.
Politics
devlet yerine topluma duyulan sevgi matriotism n.
Psychology
köpeklere karşı duyulan aşırı sevgi canophilia n.
denize karşı olağanüstü sevgi thalassomania n.
dostça sevgi companionate love n.
fallik sevgi phallic love n.
kutsal sevgi agape n.
öz-sevgi self-love n.
öz sevgi self-compassion n.
özgecil sevgi altruistic love n.
rubin sevgi ölçeği rubin's love scale n.
üretken sevgi productive love n.
böceklere duyulan aşırı sevgi entomomania n.
yaşama duyulan sevgi biophilia n.
suya duyulan aşırı sevgi hydromania n.
Social Sciences
çin kültürüne ve insanına karşı derin ilgi ve sevgi duyan kimse sinophile n.
çin kültürüne ve insanına karşı derin ilgi ve sevgi duyan kimse chinophile n.
eski adet veya geleneklere duyulan sevgi antediluvianism n.
Linguistics
sevgi sözcüğü hypocorism n.
sevgi dolu hypocoristic adj.
sevgi sözcüğü oluşturan (son ek, kısaltma) hypocoristic adj.
History
antik dönemlerde sonsuz sevgi ve bağlılığı simgeleyen düğüm nowes [obsolete] n.
Religious
isa'ya duyulan sevgi agape n.
isa mesih'in sevgi ve fedakarlığı simgeleyen kalbi sacred heart n.
Philosophy
tanrıya karşı beslenen zihinsel sevgi amor dei intellectualis n.
Art
biblolara ve sanat eserlerine duyulan sevgi virtu n.
biblolara ve sanat eserlerine duyulan sevgi vertu n.
Slang
sevgi içeren sevişme honey fuck n.
sevgi dolu sevişme honey fuck n.
(sevgi sözcüğü olarak) serseri mayın bleeder n.
bir sevgi sözcüğü honeypot [obsolete] [us] n.
yaşça büyük erkek arkadaşa hitaben kullanılan bir sevgi sözcüğü daddy n.
(özellikle yahudi kullanımında) erkek çocuklar veya genç erkekler için kullanılan bir sevgi sözcüğü boychik [dialect] interj.
evcil hayvan, çocuk veya sevgili/eş için kullanılan bir sevgi sözcüğü schnookums interj.
British Slang
ikizlerden biri için söylenen sevgi gösteren ifade twinnie n.
Modern Slang
sahte sevgi adabana n.
birine karşı arkadaşlıkla aşk arasında beslenen bir duygu/sevgi alterous attraction n.
sağlıksız sevgi anemic love n.
hastalıklı sevgi anemic love n.
sevgi dolu affectious adj.