|
Category |
English |
Turkish |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
shell n.
|
kabuk |
|
They turn it into an empty shell.
Onu içi boş bir kabuğa çeviriyorlar.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
shell n.
|
kaplumbağa kabuğu |
|
Do turtles change their shells?
Kaplumbağalar kabuklarını değiştirir mi?
More Sentences
|
3 |
General |
shell n.
|
kovan (fişeğe ait) |
|
The shell fell into the ammunition depot, which provoked a series of explosions.
Kovan mühimmat deposuna düştü ve bir dizi patlama yarattı.
More Sentences
|
4 |
General |
shell n.
|
yumurta kabuğu |
|
I am shelling eggs.
Yumurtaları kabuklarından ayırıyorum.
More Sentences
|
5 |
General |
shell n.
|
deniz kabuğu |
|
What I'm holding in my hands is a fossilized shell.
Elimde tuttuğum şey fosilleşmiş bir deniz kabuğu.
More Sentences
|
6 |
General |
shell v.
|
ayıklamak |
|
My sister shelled the beans.
Kız kardeşim fasulyeleri ayıkladı.
More Sentences
|
7 |
General |
shell v.
|
bombalamak |
|
The Union army shelled the city.
Birlik ordusu şehri bombaladı.
More Sentences
|
8 |
General |
shell v.
|
kabuğunu soymak |
|
I am shelling eggs.
Ben yumurtanın kabuğunu soyuyorum.
More Sentences
|
9 |
General |
shell v.
|
kabuğunu çıkartmak |
|
Tom tried to get Mary to come out of her shell.
Tom Mary'yi kabuğundan çıkartmaya çalıştı.
More Sentences
|
10 |
General |
shell adj.
|
kabuklu |
|
I'd never wear a shell suit.
Asla kabuklu bir takım giymezdim.
More Sentences
|
Technical |
|
11 |
Technical |
shell n.
|
kabuk |
|
That would make the directive an empty shell.
Bu, yönergeyi içi boş bir kabuk haline getirecektir.
More Sentences
|
Telecom |
|
12 |
Telecom |
shell n.
|
kabuk |
|
They turn it into an empty shell.
Onu adeta içi boş bir kabuğa dönüştürüyorlar.
More Sentences
|
Construction |
|
13 |
Construction |
shell n.
|
kabuk |
|
Minior has a heavy, hard shell and an internal core.
Minior'un ağır, sert bir kabuğu ve iç çekirdeği vardır.
More Sentences
|
Food Engineering |
|
14 |
Food Engineering |
shell n.
|
kabuk |
|
Minior has a heavy, hard shell and an internal core.
Minior'un ağır, sert bir kabuğu ve iç çekirdeği bulunur.
More Sentences
|
Hunting |
|
15 |
Hunting |
shell n.
|
mermi |
|
Last Saturday, Israeli shells once again fell on a Palestinian refugee camp.
Geçtiğimiz Cumartesi günü İsrail top mermileri bir kez daha Filistin mülteci kampına düştü.
More Sentences
|
General |
|
16 |
General |
shell n.
|
kik |
|
17 |
General |
shell n.
|
dış görünüş |
|
18 |
General |
shell n.
|
havai fişek roketi |
|
19 |
General |
shell n.
|
dış kaplama (gemi, uçak) |
|
20 |
General |
shell n.
|
kabuk (sert) |
|
|
21 |
General |
shell n.
|
içi yok olmuş bir şeyin dışı |
|
22 |
General |
shell n.
|
yarış kayığı |
|
23 |
General |
shell n.
|
yapı iskeleti |
|
24 |
General |
shell n.
|
top mermisi |
|
25 |
General |
shell n.
|
kabuk (midye) |
|
26 |
General |
shell n.
|
bomba |
|
27 |
General |
shell n.
|
kavkı |
|
28 |
General |
shell n.
|
kapçık |
|
29 |
General |
shell n.
|
gülle |
|
30 |
General |
shell n.
|
kovan |
|
31 |
General |
shell n.
|
yarış teknesi (kürekli) |
|
32 |
General |
shell n.
|
bina iskeleti |
|
33 |
General |
shell n.
|
kaba ahşap tabut |
|
34 |
General |
shell n.
|
geçici kullanım için olan ahşap tabut |
|
35 |
General |
shell n.
|
esas tabutun içinde yer alan ince malzemeden yapılmış tabut |
|
36 |
General |
shell n.
|
deniz kabuğuna benzer şey |
|
37 |
General |
shell n.
|
deniz kabuğu şeklindeki yemek pişirme veya servis gereci |
|
38 |
General |
shell n.
|
iç malzeme ile doldurulan yiyecek |
|
39 |
General |
shell n.
|
sihirbazlık numaralarında gizlice esas eşyanın yerine konulan, önceden hazırlanmış içi boş nesne |
|
40 |
General |
shell n.
|
astarsız dış giyim eşyası |
|
|
41 |
General |
shell n.
|
astarı takılıp çıkarılabilen palto veya ceket |
|
42 |
General |
shell n.
|
deniz kabuğu şeklindeki kadın şapkası |
|
43 |
General |
shell n.
|
küçük bira bardağı |
|
44 |
General |
shell n.
|
dokuma tarağının oturtulduğu tezgah parçası |
|
45 |
General |
shell n.
|
desenli yapışkan kağıt kaplama ile örtülen desensiz karton |
|
46 |
General |
shell n.
|
içi boş kılıf |
|
47 |
General |
shell n.
|
pantolon veya eteğin içine sokmadan giyilen kolsuz ve desensiz bluz |
|
48 |
General |
shell n.
|
gerçek duyguları gizlemek veya tehlikelerden korunmak için takınılan tutum |
|
49 |
General |
shell v.
|
gülle yağdırmak |
|
50 |
General |
shell v.
|
kabuğunu çıkarmak |
|
51 |
General |
shell v.
|
soymak |
|
52 |
General |
shell v.
|
bombardıman etmek |
|
53 |
General |
shell v.
|
top ateşine tutmak |
|
54 |
General |
shell v.
|
koçanından ayırmak (kurumuş mısır tanelerini) |
|
55 |
General |
shell v.
|
top ateşiyle dövmek |
|
56 |
General |
shell v.
|
(yüzeyi) deniz kabuklarıyla kaplamak |
|
57 |
General |
shell v.
|
kabuk gibi dökülmek |
|
58 |
General |
shell v.
|
pul pul olmak |
|
59 |
General |
shell v.
|
ince parçalar halinde kopmak |
|
60 |
General |
shell v.
|
başçık veya kabuktan ayrılmak |
|
61 |
General |
shell v.
|
deniz kabuğu toplamak |
|
62 |
General |
shell v.
|
mutlak yenilgiye uğratmak |
|
63 |
General |
shell adj.
|
kabuğu olan |
|
64 |
General |
shell adj.
|
kabuklardan oluşan |
|
65 |
General |
shell adj.
|
kabuk içeren |
|
66 |
General |
shell adj.
|
deniz kabuklu |
|
67 |
General |
shell adj.
|
kabuklardan yapılmış |
|
68 |
General |
shell adj.
|
kabuklarla süslenmiş |
|
69 |
General |
shell adj.
|
deniz kabuklarıyla yapılmış |
|
70 |
General |
shell adj.
|
deniz kabuklarıyla süslenmiş |
|
71 |
General |
shell adj.
|
kaplumbağa kabuğundan yapılmış |
|
72 |
General |
shell adj.
|
deniz kabuğuna benzeyen |
|
Trade/Economic |
|
73 |
Trade/Economic |
shell n.
|
paravan şirket |
|
Technical |
|
74 |
Technical |
shell n.
|
dış kapı |
|
75 |
Technical |
shell n.
|
mermi kovanı |
|
76 |
Technical |
shell n.
|
üst yüzey pürüzlülüğü |
|
77 |
Technical |
shell n.
|
palanganın dış çerçevesi |
|
78 |
Technical |
shell n.
|
palanganın kasası |
|
79 |
Technical |
shell n.
|
içi boş kabaşon |
|
80 |
Technical |
shell n.
|
(metalurjide) kalıbın dış duvarı |
|
|
81 |
Technical |
shell n.
|
cam zımparalamada kullanılan bir alet |
|
82 |
Technical |
shell n.
|
galvanize klişenin yüzeyini oluşturmada kullanılan kalıpta biriken ince bakır veya nikel tabakası |
|
83 |
Technical |
shell n.
|
delikli tuğlanın dış duvarı |
|
84 |
Technical |
shell n.
|
motorlu araç gövdesinin ve radyatörünün çekirdeği ile yakıt depoları etrafında bulunan metal çerçeve |
|
85 |
Technical |
shell n.
|
at postunun uç kısmı |
|
86 |
Technical |
shell n.
|
içi boş ince silindir |
|
87 |
Technical |
shell n.
|
silindirik kazanın tamburu |
|
88 |
Technical |
shell n.
|
matkap kovanının tırtıklı dış parçası |
|
89 |
Technical |
shell n.
|
çukur zımpara taşı |
|
90 |
Technical |
shell n.
|
genellikle yarı bitmiş olan kupa şeklindeki sac levha parçası |
|
91 |
Technical |
shell n.
|
oluklu keskiye benzeyen ve delgi kolu ile kullanılan bir delme aleti |
|
92 |
Technical |
shell n.
|
taş plak üretilebilen metal anayapı |
|
93 |
Technical |
shell v.
|
(dondurarak kurutmada) kabın iç yüzeyinde kabuksu çözelti tabakası oluşturmak |
|
94 |
Technical |
shell adj.
|
çubuk yerleştirecek uzunlamasına bir deliği olan (alet) |
|
Computer |
|
95 |
Computer |
shell n.
|
işletim sistemi ile çalışan ve komutları girip uygulatmak için kullanılan program |
|
Textile |
|
96 |
Textile |
shell n.
|
patiska üzerine renkli karışık figürler işlemede kullanılan oymalı bakır silindir |
|
97 |
Textile |
shell n.
|
deniz kabuğuna benzer kavisli bir kenar oluşturan ilmik |
|
Architecture |
|
98 |
Architecture |
shell n.
|
genellikle bölmesiz geniş mekanlar için kullanılan ve yalnızca kendi ağırlığını taşıyan betonarme kubbeli veya kemer çatı |
|
99 |
Architecture |
shell n.
|
genellikle döşeme veya dekorasyon içermeyen bölmesiz yapı |
|
100 |
Architecture |
shell n.
|
kubbe çatılı stadyum |
|
101 |
Architecture |
shell n.
|
içe bombeli saha |
|
Dyeing |
|
102 |
Dyeing |
shell n.
|
turuncumsu bir sarı tonu |
|
Automotive |
|
103 |
Automotive |
shell n.
|
far yuvası |
|
104 |
Automotive |
shell n.
|
gövde |
|
105 |
Automotive |
shell n.
|
muhafaza |
|
Traffic |
|
106 |
Traffic |
shell n.
|
tarak (köprü) |
|
Marine |
|
107 |
Marine |
shell n.
|
türbin muhafazası |
|
Anatomy |
|
108 |
Anatomy |
shell n.
|
kulak konkası |
|
109 |
Anatomy |
shell n.
|
kulak kepçesi çukuru |
|
Gastronomy |
|
110 |
Gastronomy |
shell n.
|
kısa kontrfilenin fileto içermeyen bölümü |
|
111 |
Gastronomy |
shell n.
|
şerit biftek |
|
112 |
Gastronomy |
shell n.
|
delmonico biftek |
|
113 |
Gastronomy |
shell n.
|
sığır kısa kontrfilesinin önünden kesilen küçük biftek |
|
114 |
Gastronomy |
shell v.
|
ayıklamak (fasulye vb) |
|
Physics |
|
115 |
Physics |
shell n.
|
atom çekirdeği etrafında yer alan ve yaklaşık olarak eşit enerjili elektron grubunun yörüngelerinin kapladığı alan |
|
116 |
Physics |
shell n.
|
benzer tipteki ve yaklaşık olarak eşit enerjideki çekirdek parçacığı grubu |
|
Marine Biology |
|
117 |
Marine Biology |
shell n.
|
kabuklu yumuşakça |
|
118 |
Marine Biology |
shell n.
|
kabuklu deniz canlısı |
|
Botanic |
|
119 |
Botanic |
shell n.
|
kakao çekirdeği kabuğu |
|
Education |
|
120 |
Education |
shell n.
|
ingiltere'de 13-18 yaş grubu için açılan özel okullarda ara sınıf |
|
History |
|
121 |
History |
shell n.
|
15. yüzyıl ve sonrası avrupa kılıçlarında görülen, kabzanın bir tarafına takılan ve bazen kafes işi olabilen yarı dairesel kabza siperi |
|
Geology |
|
122 |
Geology |
shell n.
|
söndürülmemiş kireçtaşı |
|
Military |
|
123 |
Military |
shell v.
|
mermi belirtmek |
|
Hunting |
|
124 |
Hunting |
shell n.
|
fişek |
|
125 |
Hunting |
shell n.
|
yivsiz av tüfeği fişeği |
|
Sport |
|
126 |
Sport |
shell n.
|
dar ve hafif bir yarış teknesi |
|
Baseball |
|
127 |
Baseball |
shell v.
|
(atıcı) çok sayı yapmak |
|
Archaic |
|
128 |
Archaic |
shell n.
|
üzeri yazılı kırık çanak çömlek parçası |
|
129 |
Archaic |
shell n.
|
lir |
|
|
Category |
English |
Turkish |
|
General |
|
1 |
General |
sea shell n.
|
deniz kabuğu |
|
She was listening to the sea in a sea shell.
Bir deniz kabuğunun içinde denizi dinliyordu.
More Sentences
|
2 |
General |
egg shell n.
|
yumurta kabuğu |
|
Throw the egg shells in the organic rubbish bin.
Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.
More Sentences
|
3 |
General |
shell casing n.
|
mermi kovanı |
|
Sami's killer cleaned up the shell casings.
Sami'nin katili mermi kovanlarını temizledi.
More Sentences
|
4 |
General |
electron shell n.
|
elektron kabuğu |
|
The electron shell is full.
Elektron kabuğu dolu.
More Sentences
|
5 |
General |
coconut shell n.
|
hindistan cevizi kabuğu |
|
How can I reuse coconut shells?
Hindistan cevizi kabuklarını nasıl yeniden kullanabilirim?
More Sentences
|
6 |
General |
empty shell n.
|
boş kabuk |
|
Negative; I have not yet found no eggs, just empty shells.
Olumsuz; henüz yumurta bulamadım, sadece boş kabuklar var.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
7 |
Trade/Economic |
shell company n.
|
paravan şirket |
|
The Panama Papers show how a Panamanian law firm helped its clients set up shell companies in tax havens around the world.
Panama Belgeleri, Panamalı bir hukuk firmasının müşterilerinin dünyanın dört bir yanındaki vergi cennetlerinde paravan şirketler kurmasına nasıl yardımcı olduğunu gösteriyor.
More Sentences
|
Technical |
|
8 |
Technical |
electron shell n.
|
elektron kabuğu |
|
The electron shell is full.
Elektron kabuğu doludur.
More Sentences
|
General |
|
9 |
General |
automatic shell loading n.
|
otomatik kurşun doldurma |
|
10 |
General |
mortar shell n.
|
havan mermisi |
|
11 |
General |
carpet shell n.
|
kum midyesi |
|
12 |
General |
magnetic shell n.
|
manyetik yaprak |
|
13 |
General |
shell game n.
|
üçkağıtçılık |
|
14 |
General |
scallop shell n.
|
deniz kabuğu |
|
15 |
General |
screw shell n.
|
denizminaresi |
|
16 |
General |
shell momentum balance n.
|
kabuk kütle itkisi denkliği |
|
17 |
General |
shell case n.
|
kovan |
|
18 |
General |
tortoise shell n.
|
kaplumbağa kabuğu |
|
19 |
General |
shell ibis n.
|
açık gagalı leylek |
|
20 |
General |
non closed shell n.
|
açık kabuk |
|
21 |
General |
outer shell n.
|
dış kabuk |
|
22 |
General |
tortoise shell n.
|
bağa |
|
23 |
General |
walnut shell n.
|
ceviz kabuğu |
|
24 |
General |
l shell n.
|
l kabuğu |
|
25 |
General |
single shell n.
|
tek kabuk |
|
26 |
General |
oyster shell n.
|
istiridye kabuğu |
|
27 |
General |
turtle's shell n.
|
kaplumbağa kabuğu |
|
28 |
General |
shell shock n.
|
savaş sonrası nevroz |
|
29 |
General |
shell shock n.
|
savaş bunalımı |
|
30 |
General |
free-form shell n.
|
serbest biçimli kabuk |
|
31 |
General |
oyster shell n.
|
istridye kabuğu |
|
32 |
General |
shell bank n.
|
tabela bankası |
|
33 |
General |
coconut shell n.
|
hindistan cevizinin kabuğu |
|
34 |
General |
shell casings n.
|
mermi kovanları |
|
35 |
General |
conch shell n.
|
kabuklu deniz hayvanı kabuğu |
|
36 |
General |
mussel shell n.
|
midye kabuğu |
|
37 |
General |
empty shell n.
|
içi boş kabuk |
|
38 |
General |
camper shell n.
|
kamp aracının arka bölmesi |
|
39 |
General |
shell (specify) n.
|
neyin ateşleneceğini belirten emir |
|
40 |
General |
shell cameo n.
|
işlenmiş deniz kabuğu |
|
41 |
General |
shell cameo n.
|
kabartmalı deniz kabuğu |
|
42 |
General |
shell collecting n.
|
yumuşakça kabuklarını toplayıp inceleme |
|
43 |
General |
shell stitch n.
|
kroşe dikiş |
|
44 |
General |
soft-shell n.
|
liberal kimse |
|
45 |
General |
soft-shell n.
|
uzlaşmacı kimse |
|
46 |
General |
soft-shell n.
|
ılımlı kimse |
|
47 |
General |
shell out v.
|
parayı bayılmak |
|
48 |
General |
come out of one's shell v.
|
açılmak |
|
49 |
General |
shell out v.
|
ödemek |
|
50 |
General |
withdraw into one's shell v.
|
kabuğuna çekilmek |
|
51 |
General |
shell out v.
|
toslamak |
|
52 |
General |
come out of one's shell v.
|
suskunluğu bırakmak |
|
53 |
General |
go into one's shell v.
|
kabuğuna çekilmek |
|
54 |
General |
go into one's shell v.
|
susup insanlarla konuşmamak |
|
55 |
General |
shell out v.
|
sökülmek (para) |
|
56 |
General |
shell out v.
|
paraları sökülmek |
|
57 |
General |
retire into one's shell v.
|
kendi içine kapanmak |
|
58 |
General |
retire into one's shell v.
|
kendi kabuğuna çekilmek |
|
59 |
General |
break the shell of v.
|
kabuğunu kırmak |
|
60 |
General |
without shell adj.
|
kabuksuz |
|
61 |
General |
having a shell adj.
|
kabuklu |
|
62 |
General |
hard shell adj.
|
bağnaz |
|
63 |
General |
shell shocked adj.
|
savaş sonrası nevrozu yaşayan |
|
64 |
General |
shell shocked adj.
|
savaş bunalımı yaşayan |
|
65 |
General |
hard-shell adj.
|
kabuklu |
|
66 |
General |
hard-shell adj.
|
bağnaz |
|
67 |
General |
hard-shell adj.
|
köktenci |
|
68 |
General |
hard-shell adj.
|
aşırı tutucu |
|
69 |
General |
hard-shell adj.
|
muhafazakar |
|
70 |
General |
hard-shell adj.
|
uzlaşılmaz |
|
71 |
General |
half-shell adj.
|
yarım kabuk şeklinde |
|
72 |
General |
shell-less adj.
|
korunmasız |
|
73 |
General |
shell-less adj.
|
savunmasız |
|
74 |
General |
soft-shell adj.
|
yumuşak kabuklu |
|
75 |
General |
soft-shell adj.
|
narin kabuklu |
|
76 |
General |
soft-shell adj.
|
hassas kabuklu |
|
77 |
General |
soft-shell adj.
|
orta yolda buluşan |
|
78 |
General |
soft-shell adj.
|
ılımlı bir politika benimseyen |
|
79 |
General |
soft-shell adj.
|
uzlaşmacı |
|
Phrasals |
|
80 |
Phrasals |
shell out v.
|
bedava dağıtmak |
|
81 |
Phrasals |
shell out v.
|
yerinden çıkarmak |
|
82 |
Phrasals |
shell out v.
|
tamamen söküp ayırmak |
|
83 |
Phrasals |
shell out (money) for something v.
|
bir şey için ödeme yapmak |
|
84 |
Phrasals |
shell out (money) for something v.
|
bir şey için harcama yapmak |
|
85 |
Phrasals |
shell (money) out for something v.
|
bir şey için ödeme yapmak |
|
86 |
Phrasals |
shell (money) out for something v.
|
bir şey için harcama yapmak |
|
87 |
Phrasals |
shell out v.
|
parayı sökülmek |
|
Colloquial |
|
88 |
Colloquial |
shell game n.
|
üçkağıt |
|
89 |
Colloquial |
shell game n.
|
bul karayı al parayı |
|
90 |
Colloquial |
half shell [rare] n.
|
ucuz |
|
91 |
Colloquial |
half shell [rare] n.
|
masrafsız |
|
92 |
Colloquial |
shell out (an amount of money) v.
|
(bir miktar para) bayılmak |
|
93 |
Colloquial |
shell out (an amount of money) v.
|
(bir miktar para) ödemek |
|
94 |
Colloquial |
shell out (an amount of money) v.
|
(bir miktar para) sökülmek |
|
95 |
Colloquial |
shell (an amount of money) out v.
|
(bir miktar para) bayılmak |
|
96 |
Colloquial |
shell (an amount of money) out v.
|
(bir miktar para) ödemek |
|
97 |
Colloquial |
shell (an amount of money) out v.
|
(bir miktar para) sökülmek |
|
Idioms |
|
98 |
Idioms |
a shell game [us] n.
|
üçkağıt çevirme |
|
99 |
Idioms |
a shell game [us] n.
|
ayak oyunları yapma |
|
100 |
Idioms |
a shell game [us] n.
|
ali cengiz oyunu yapma |
|
101 |
Idioms |
a shell game [us] n.
|
katakulli çevirme |
|
102 |
Idioms |
a shell game n.
|
üçkağıt |
|
103 |
Idioms |
bring (one) out of one's shell v.
|
birini kabuğundan çıkarmak |
|
104 |
Idioms |
bring one out of one's shell v.
|
birisini kabuğundan çıkarmak |
|
105 |
Idioms |
be a bit shell shocked v.
|
biraz dumura uğramak |
|
106 |
Idioms |
get one out of one's shell v.
|
birini kabuğundan çıkarmak |
|
107 |
Idioms |
bring out of one's shell v.
|
çekingenliğini yenmesine yardımcı olmak |
|
108 |
Idioms |
shrink back into one's shell v.
|
kabuğuna çekilmek |
|
109 |
Idioms |
crawl/go/retreat/retire into your shell v.
|
kabuğuna çekilmek |
|
110 |
Idioms |
change shell v.
|
kabuk değiştirmek |
|
111 |
Idioms |
bring out of one's shell v.
|
kabuğundan çıkmak |
|
112 |
Idioms |
retire into one's shell v.
|
kabuğuna çekilmek |
|
113 |
Idioms |
come out of one's shell v.
|
kabuğundan çıkmak |
|
114 |
Idioms |
come out of one's shell v.
|
kabuğundan çıkıp sıkılganlığını atmak |
|
115 |
Idioms |
go into one's shell v.
|
kabuğuna çekilmek |
|
116 |
Idioms |
bring out of one's shell v.
|
utangaçlığı üzerinden atmak |
|
117 |
Idioms |
come out of one's shell v.
|
utangaçlığı üzerinden atmak |
|
118 |
Idioms |
come out of one's shell v.
|
üzerindeki çekingenliği atmak |
|
119 |
Idioms |
crawl into (one's) shell v.
|
(biri) kabuğuna çekilmek |
|
120 |
Idioms |
crawl into (one's) shell v.
|
(biri) içine çekilmek |
|
121 |
Idioms |
crawl into (one's) shell v.
|
(biri) içine kapanmak |
|
122 |
Idioms |
crawl into (one's) shell v.
|
(biri) kendi içine çekilmek |
|
123 |
Idioms |
crawl into (one's) shell v.
|
(biri) kendi kabuğuna çekilmek |
|
124 |
Idioms |
retreat into (one's) shell v.
|
(kendi) kabuğuna çekilmek |
|
125 |
Idioms |
retreat into (one's) shell v.
|
(kendi) içine çekilmek |
|
126 |
Idioms |
retreat into (one's) shell v.
|
(kendi) dünyasına çekilmek |
|
127 |
Idioms |
retreat into (one's) shell v.
|
(kendini) soyutlamak |
|
128 |
Idioms |
retreat into (one's) shell v.
|
ketum davranmak |
|
129 |
Idioms |
retreat into (one's) shell v.
|
savunmacı davranmak |
|
130 |
Idioms |
be out of (one's) shell v.
|
açılmak |
|
131 |
Idioms |
be out of (one's) shell v.
|
kabuğundan çıkmak |
|
132 |
Idioms |
be out of (one's) shell v.
|
suskunluğunu bırakmak |
|
133 |
Idioms |
be out of (one's) shell v.
|
daha az utangaç/çekingen olmak |
|
134 |
Idioms |
be out of (one's) shell v.
|
daha sosyal olmak |
|
135 |
Idioms |
be out of (one's) shell v.
|
utangaçlığını/çekingenliğini üzerinden atmak |
|
136 |
Idioms |
be out of (one's) shell v.
|
daha dışa dönük olmak |
|
137 |
Idioms |
be out of (one's) shell v.
|
daha girişken olmak |
|
138 |
Idioms |
bring out of shell v.
|
kabuğundan çıkarmak/çıkmak |
|
139 |
Idioms |
bring out of shell v.
|
utangaçlığını attırmak/atmak |
|
140 |
Idioms |
come out of one's shell v.
|
çekingenliğini yenmek |
|
141 |
Idioms |
come out of your shell v.
|
kabuğundan çıkmak |
|
142 |
Idioms |
come out of your shell v.
|
üzerindeki çekingenliği atmak |
|
143 |
Idioms |
retreat into your shell v.
|
kabuğuna çekilmek |
|
144 |
Idioms |
retreat into your shell v.
|
çekingen olmak |
|
145 |
Idioms |
come out of shell v.
|
açılmak |
|
146 |
Idioms |
come out of shell v.
|
suskunluğu bırakmak |
|
147 |
Idioms |
come out of shell v.
|
kabuğundan çıkıp sıkılganlığını atmak |
|
148 |
Idioms |
come out of shell v.
|
kabuğundan çıkmak |
|
149 |
Idioms |
come out of shell v.
|
utangaçlığı üzerinden atmak |
|
150 |
Idioms |
come out of shell v.
|
üzerindeki çekingenliği atmak |
|
151 |
Idioms |
come out of your shell v.
|
açılmak |
|
152 |
Idioms |
come out of your shell v.
|
suskunluğu bırakmak |
|
153 |
Idioms |
come out of your shell v.
|
kabuğundan çıkıp sıkılganlığını atmak |
|
154 |
Idioms |
come out of your shell v.
|
kabuğundan çıkmak |
|
155 |
Idioms |
come out of your shell v.
|
utangaçlığı üzerinden atmak |
|
156 |
Idioms |
come out of your shell v.
|
üzerindeki çekingenliği atmak |
|
157 |
Idioms |
shell an amount of money out v.
|
bir miktar para bayılmak |
|
158 |
Idioms |
shell an amount of money out v.
|
bir miktar para ödemek |
|
159 |
Idioms |
shell an amount of money out v.
|
bir miktar para sökülmek |
|
160 |
Idioms |
in a nut shell expr.
|
kısaca |
|
161 |
Idioms |
in a nut shell expr.
|
özet olarak |
|
162 |
Idioms |
in one's shell expr.
|
kendi kabuğunda |
|
163 |
Idioms |
in one's shell expr.
|
kabuğuna çekilmiş |
|
164 |
Idioms |
into one's shell expr.
|
kendi kabuğunda |
|
165 |
Idioms |
into one's shell expr.
|
kabuğuna çekilmiş |
|
166 |
Idioms |
into one's shell expr.
|
kabuğuna |
|
167 |
Idioms |
into one's shell expr.
|
kendi içine |
|
168 |
Idioms |
into one's shell expr.
|
kabuğuna/kendi içine çekilmiş |
|
169 |
Idioms |
in one's shell expr.
|
kabuğuna |
|
170 |
Idioms |
in one's shell expr.
|
kendi içine |
|
171 |
Idioms |
in one's shell expr.
|
kabuğuna/kendi içine çekilmiş |
|
172 |
Idioms |
out of (one's) shell expr.
|
daha sosyal |
|
173 |
Idioms |
out of (one's) shell expr.
|
daha dışa dönük |
|
174 |
Idioms |
out of (one's) shell expr.
|
açılmış |
|
175 |
Idioms |
out of (one's) shell expr.
|
kabuğundan çıkmış |
|
176 |
Idioms |
out of (one's) shell expr.
|
daha girişken |
|
177 |
Idioms |
out of (one's) shell expr.
|
daha az utangaç/çekingen |
|
178 |
Idioms |
out of (one's) shell expr.
|
utangaçlığını/çekingenliğini üzerinden atmış |
|
179 |
Idioms |
in the shell expr.
|
gelişmemiş evrede |
|
180 |
Idioms |
in the shell expr.
|
olgunlaşmamış aşamada |
|
181 |
Idioms |
in the shell expr.
|
henüz yumurtadan çıkmamış |
|
182 |
Idioms |
in the shell expr.
|
henüz kabuğundan ayrılmamış |
|
Speaking |
|
183 |
Speaking |
shell out v.
|
uçlanmak |
|
184 |
Speaking |
shell out v.
|
hesabı çekmek |
|
Trade/Economic |
|
185 |
Trade/Economic |
shell scheme n.
|
donanımlı/kuruşu stand |
|
186 |
Trade/Economic |
shell corporation n.
|
naylon şirket |
|
187 |
Trade/Economic |
shell scheme n.
|
paket stand |
|
188 |
Trade/Economic |
shell corporation n.
|
paravan şirket |
|
189 |
Trade/Economic |
shell banks n.
|
tabela bankaları |
|
190 |
Trade/Economic |
shell corporation n.
|
vergi kaçırma amacıyla kurulan şirket |
|
191 |
Trade/Economic |
shell entity n.
|
varlık veya işlemleri olmayan şirket |
|
192 |
Trade/Economic |
shell entity n.
|
paravan oluşum |
|
193 |
Trade/Economic |
shell out v.
|
ödemek |
|
Law |
|
194 |
Law |
the egg shell skull rule n.
|
zarar görenin hassas vücut yapısı olması sebebiyle meydana gelen yüksek zarardan davacının sorumlu tutulması |
|
Tourism |
|
195 |
Tourism |
tour shell n.
|
tur dosyası |
|
Technical |
|
196 |
Technical |
gold shell n.
|
altın kabuk |
|
197 |
Technical |
bottom shell n.
|
alt kabuk |
|
198 |
Technical |
agate shell n.
|
akikli salyangoz kabuğu |
|
199 |
Technical |
valence shell n.
|
atomun en dış elektron kabuğu |
|
200 |
Technical |
tail gate shell n.
|
bagaj kapağı dış sacı |
|
201 |
Technical |
boot lid shell n.
|
bagaj kapağı dış sacı |
|
202 |
Technical |
barrel-vault shell n.
|
beşiktonoz kabuk |
|
203 |
Technical |
connector shell n.
|
bağlantı yuvası |
|
204 |
Technical |
long-span shell n.
|
büyük açıklıklı kabuk |
|
205 |
Technical |
reinforced concrete shell roof n.
|
betonarme kabuk çatı |
|
206 |
Technical |
shell-and-tube cooler n.
|
borulu soğutucu |
|
207 |
Technical |
steel shell pile n.
|
boru kazık |
|
208 |
Technical |
shell concrete roof n.
|
beton kabuk çatı |
|
209 |
Technical |
diaphragm shell molding machine n.
|
böleçli kabuk kalıplama makinesi |
|
210 |
Technical |
diaphragm shell molding n.
|
böleçli kabuk kalıplama |
|
211 |
Technical |
big-end bearing shell n.
|
biyel yatağı kovanı |
|
212 |
Technical |
integrity shell n.
|
bütünlük kabuğu |
|
213 |
Technical |
steel shell n.
|
çelik zırh |
|
214 |
Technical |
steel valve shell n.
|
çelik vana gövdesi |
|
215 |
Technical |
steel shell pile n.
|
çelik kabuk kazık |
|
216 |
Technical |
core-shell nanocrystals n.
|
çekirdek kabuk nanokristalleri |
|
217 |
Technical |
mercury-process shell moulds n.
|
cıvalı kabuk kalıplar |
|
218 |
Technical |
shell of double curvature n.
|
çift eğrilikli kabuk |
|
219 |
Technical |
shell side n.
|
ceket tarafı |
|
220 |
Technical |
drawn shell n.
|
çekme kovan |
|
221 |
Technical |
steel shell n.
|
çelik zarf |
|
222 |
Technical |
outer shell electron n.
|
dış kabuk elektronu |
|
223 |
Technical |
shell of negative curvature n.
|
dışbükey kabuk |
|
224 |
Technical |
shell investment casting n.
|
dış katman sertleştirme |
|
225 |
Technical |
circular cylindrical shell n.
|
dairesel tonoz kabuk |
|
226 |
Technical |
barrel-vault shell n.
|
dairesel kabuk |
|
227 |
Technical |
frozen shell n.
|
donuk kabuk |
|
228 |
Technical |
shell plating n.
|
donam sacı |
|
229 |
Technical |
frozen shell n.
|
donuk katman |
|
230 |
Technical |
converter shell n.
|
dönüştürücü zırhı |
|
231 |
Technical |
closed shell n.
|
dolu kabuk |
|
232 |
Technical |
flexible shell n.
|
esnek kabuk |
|
233 |
Technical |
diamond reaming shell n.
|
elmaslı portkron |
|
234 |
Technical |
electron shell notation n.
|
elektron kabuğu simgeleri |
|
235 |
Technical |
flange bearing shell n.
|
flanş yatağı kovanı |
|
236 |
Technical |
flexible shell n.
|
fleksıbıl kabuk |
|
237 |
Technical |
gas shell n.
|
gaz kovanı |
|
238 |
Technical |
furnace shell n.
|
fırın zırhı |
|
239 |
Technical |
security shell n.
|
güvenlik kabuğu |
|
240 |
Technical |
shell design strength n.
|
gövde tasarımı dayanımı |
|
241 |
Technical |
shell and tube heat exchanger n.
|
gövde borulu ısı değiştirici |
|
242 |
Technical |
shell side n.
|
gövde tarafı |
|
243 |
Technical |
shell plate n.
|
gövde sacı |
|
244 |
Technical |
long-span shell n.
|
geniş açıklıklı kabuk |
|
245 |
Technical |
hyperbolic shell n.
|
hiperbolik kabuk |
|
246 |
Technical |
hyperbolic paraboloid shell n.
|
hiperbolik paraboloit kabuk |
|
247 |
Technical |
shell and tube evaporator n.
|
huzme borulu kondenser |
|
248 |
Technical |
shell and tube type condenser n.
|
huzme borulu kondenser |
|
249 |
Technical |
shell and tube exchanger n.
|
huzme borulu eşanjör |
|
250 |
Technical |
shell and tube condenser n.
|
huzme borulu kondenser |
|
251 |
Technical |
hyperbolic paraboloid shell n.
|
hiperbolik paraboloid kabuk |
|
252 |
Technical |
inner shell electron n.
|
iç kabuk elektronu |
|
253 |
Technical |
shell of positive curvature n.
|
içbükey kabuk |
|
254 |
Technical |
thin-shell tube n.
|
ince etli boru |
|
255 |
Technical |
tracer shell n.
|
izli mermi |
|
256 |
Technical |
shell moulding n.
|
kabuklu kalıplama |
|
257 |
Technical |
shell mould casting n.
|
kabuk kalıba döküm |
|
258 |
Technical |
shell electron n.
|
kabuk elektronu |
|
259 |
Technical |
shell reinforcement n.
|
kabuk teçhizatı |
|
260 |
Technical |
shell radius n.
|
kabuk yarı çapı |
|
261 |
Technical |
shell core n.
|
kabuk maça |
|
262 |
Technical |
shell shape n.
|
kabuk şekli |
|
263 |
Technical |
shell document n.
|
kabuk belge |
|
264 |
Technical |
capsule shell n.
|
kapsül kabuğu |
|
265 |
Technical |
shell reamer n.
|
kabuk rayba |
|
266 |
Technical |
shell curvature n.
|
kabuk eğriliği |
|
267 |
Technical |
shell axis n.
|
kabuk ekseni |
|
268 |
Technical |
shell and milling cutter n.
|
kabuk zırh |
|
269 |
Technical |
shell dome n.
|
kabuk kubbe |
|
270 |
Technical |
shell scrap data handler n.
|
kabuk kalıntısı veri işleyicisi |
|
271 |
Technical |
door shell n.
|
kapı dış kaplaması |
|
272 |
Technical |
shell investment casting n.
|
kabuklu hassas döküm |
|
273 |
Technical |
shell deflection n.
|
kabuk defleksiyon |
|
274 |
Technical |
shell cupola n.
|
kabuk kubbe |
|
275 |
Technical |
shell construction n.
|
kabuk inşaatı |
|
276 |
Technical |
shell width n.
|
kabuk eni |
|
277 |
Technical |
shell copy hook n.
|
kabuk kopyalama kancası |
|
278 |
Technical |
shell mould casting n.
|
kabuklu kalıba döküm |
|
279 |
Technical |
shell molding n.
|
kabuk kalıplama |
|
280 |
Technical |
tortoise shell n.
|
kaplumbağa kabuğu |
|
281 |
Technical |
shell moment n.
|
kabuk momenti |
|
282 |
Technical |
shell moulding n.
|
kabuk kalıp |
|
283 |
Technical |
shell theory n.
|
kabuk teorisi |
|
284 |
Technical |
shell thickness n.
|
kabuk kalınlığı |
|
285 |
Technical |
shell cross-section n.
|
kabuk kesiti |
|
286 |
Technical |
shell moulding n.
|
kabuk döküm |
|
287 |
Technical |
shell concrete n.
|
kabuk betonu |
|
288 |
Technical |
shell equation n.
|
kabuk denklemi |
|
289 |
Technical |
closed shell n.
|
kapalı kabuk |
|
290 |
Technical |
shell roof n.
|
kabuk çatı |
|
291 |
Technical |
shell and coil evaporator n.
|
kangal evaporatör |
|
292 |
Technical |
shell equation n.
|
kabuk eşitliği |
|
293 |
Technical |
shell and coil condenser n.
|
kangal borulu kondenser |
|
294 |
Technical |
shell load n.
|
kabuk yükü |
|
295 |
Technical |
shell slope n.
|
kabuk meyili |
|
296 |
Technical |
shell core blower n.
|
kabuk maça üfleci |
|
297 |
Technical |
boiler shell n.
|
kazan mahfazası |
|
298 |
Technical |
boiler shell n.
|
kazan gövdesi |
|
299 |
Technical |
percentage of shell n.
|
kavkı yüzdesi |
|
300 |
Technical |
boiler shell n.
|
kazan dış sacı |
|
301 |
Technical |
solidified shell n.
|
katılaşmış kabuk |
|
302 |
Technical |
quantum shell n.
|
kuantum kabuğu |
|
303 |
Technical |
converter shell n.
|
konvertör zırhı |
|
304 |
Technical |
crank pin bearing shell n.
|
krank kol yatak muylusu |
|
305 |
Technical |
condenser shell n.
|
kondenser gövdesi |
|
306 |
Technical |
shell clam dredge n.
|
kovan aynası |
|
307 |
Technical |
converter shell n.
|
konvertör kovanı |
|
308 |
Technical |
condenser shell n.
|
kondenser silindir gövdesi |
|
309 |
Technical |
shell side n.
|
manto tarafı |
|
310 |
Technical |
ball shell kit n.
|
mafsal yuvası kiti |
|
311 |
Technical |
shell-type transformer n.
|
mahfazalı transformatör |
|
312 |
Technical |
facing shell n.
|
ön kabuk |
|
313 |
Technical |
plastic shell n.
|
plastik kabuk |
|
314 |
Technical |
ladle shell n.
|
pota kabuğu |
|
315 |
Technical |
parabolic shell n.
|
parabolik kabuk |
|
316 |
Technical |
reaming shell n.
|
portkron |
|
317 |
Technical |
paraboloid shell n.
|
paraboloid kabuk |
|
318 |
Technical |
bearing shell kit n.
|
rulman yatağı kiti |
|
319 |
Technical |
stationary shell boiler plant n.
|
sabit silindirik kazan tesisi |
|
320 |
Technical |
bearing shell n.
|
rulman yatağı |
|
321 |
Technical |
ceramic shell investment method n.
|
seramik kabuklu hassas döküm yöntemi |
|
322 |
Technical |
shell/flued boiler n.
|
silindirik kazan |
|
323 |
Technical |
cylindrical shell n.
|
silindirsel zarf |
|
324 |
Technical |
cylindrical shell n.
|
silindirik kabuk |
|
325 |
Technical |
cylindrical concrete shell n.
|
silindirik beton kabuk |
|
326 |
Technical |
shell boiler n.
|
silindirik borulu kazan |
|
327 |
Technical |
umbrella shell n.
|
şemsiye kabuk |
|
328 |
Technical |
valve shell n.
|
supap muhafazası |
|
329 |
Technical |
standard half-shell n.
|
standart yarı-göze |
|
330 |
Technical |
turbine casing shell n.
|
türbin üst sacı |
|
331 |
Technical |
journal bearing shell n.
|
taşıyıcı yatak kovanı |
|
332 |
Technical |
single-shell casing n.
|
tek kapaklı gövde |
|
333 |
Technical |
completed shell n.
|
tümlenik kabuk |
|
334 |
Technical |
reactor shell n.
|
tepkimeç kabuğu |
|
335 |
Technical |
single-shell casing n.
|
tek zarflı gövde |
|
336 |
Technical |
reactor shell n.
|
tepkimeç zırhı |
|
337 |
Technical |
shell of negative curvature n.
|
ters bükülmüş kabuk |
|
338 |
Technical |
bearing shell n.
|
taşıyıcı kabuk |
|
339 |
Technical |
tri-metal shell n.
|
üç metalli yatak |
|
340 |
Technical |
top shell n.
|
üst zarf |
|
341 |
Technical |
half shell n.
|
yarıkabuk |
|
342 |
Technical |
side shell plating n.
|
yan donam sacı |
|
343 |
Technical |
side shell frames n.
|
yan borda kaplama postaları |
|
344 |
Technical |
oil cooler shell n.
|
yağ soğutucusu gövdesi |
|
345 |
Technical |
bearing shell n.
|
yatak kabuğu |
|
346 |
Technical |
shell auger n.
|
yatık dayak köşebendi |
|
347 |
Technical |
bearing shell n.
|
yatak kovanı |
|
348 |
Technical |
web printer shell extension n.
|
web yazıcısı kabuk uzantısı |
|
349 |
Technical |
strand shell n.
|
yol kabuğu |
|
350 |
Technical |
strand shell formation n.
|
yol kabuğu oluşumu |
|
351 |
Technical |
strand shell thickness n.
|
yol kabuğu kalınlığı |
|
352 |
Technical |
strand shell elongation n.
|
yol kabuğu uzaması |
|
353 |
Technical |
shell bit n.
|
oluklu keskiye benzeyen ve delgi kolu ile kullanılan bir delme aleti |
|
354 |
Technical |
shell of a boiler n.
|
buhar kazanının su ve buharı tutan ve genellikle baca borusu ile ocağı içeren dış kısmı |
|
355 |
Technical |
shell of a boiler n.
|
silindirik kazanın varili |
|
356 |
Technical |
shell of a boiler n.
|
lokomotif kazanının varili |
|
Computer |
|
357 |
Computer |
shell script n.
|
kabuk betiği |
|
358 |
Computer |
integrity shell n.
|
bütünlük kabuğu |
|
359 |
Computer |
multimedia shell extensions n.
|
çoklu ortam kabuk uzantıları |
|
360 |
Computer |
outer shell electron n.
|
dış kabuk elektronu |
|
361 |
Computer |
inner shell electron n.
|
iç kabuk elektronu |
|
362 |
Computer |
shell defview n.
|
kabuk defview |
|
363 |
Computer |
shell command n.
|
kabuk komutu |
|
364 |
Computer |
shell settings n.
|
kabuk ayarları |
|
365 |
Computer |
shell deskbar n.
|
kabuk deskbar |
|
366 |
Computer |
shell scrap datahandler n.
|
kabuk atık veri işleyicisi |
|
367 |
Computer |
shell scrap object handler n.
|
kabuk atık nesne işleyicisi |
|
368 |
Computer |
shell commands n.
|
kabuk komutları |
|
369 |
Computer |
shell copy hook n.
|
kabuk kopyalama çengeli |
|
370 |
Computer |
ms-dos shell n.
|
ms-dos kabuğu |
|
371 |
Computer |
msn mediaview shell n.
|
msn mediaview kabuğu |
|
372 |
Computer |
custom shell n.
|
özel kabuk |
|
373 |
Computer |
shell extensions for sharing n.
|
paylaşım için kabuk uzantıları |
|
374 |
Computer |
windows shell library n.
|
windows shell kitaplığı |
|
375 |
Computer |
testing shell expr.
|
kabuk sınanıyor |
|
Informatics |
|
376 |
Informatics |
shell script n.
|
kabuk program |
|
377 |
Informatics |
shell document n.
|
kabuk belge |
|
378 |
Informatics |
shell program n.
|
kabuk program |
|
Telecom |
|
379 |
Telecom |
secure shell n.
|
güvenli kabuk |
|
380 |
Telecom |
login shell n.
|
kayıt kütüğü |
|
381 |
Telecom |
remote shell protocol n.
|
uzaktaki kabuk protokolü |
|
Mechanic |
|
382 |
Mechanic |
shell counterbore n.
|
delik genişletici |
|
383 |
Mechanic |
shell reamer n.
|
kovan rayba |
|
384 |
Mechanic |
shell reamer n.
|
takma rayba |
|
Textile |
|
385 |
Textile |
large shell stitch overlock sewing machine n.
|
çoban ve gül dikiş makinesi |
|
386 |
Textile |
shell button n.
|
sedef düğme |
|
387 |
Textile |
shell pink n.
|
yavruağzı renkte olan (dokuma) |
|
388 |
Textile |
shell suit n.
|
içi pamuklu dışı su geçirmez hafif bir tür naylon eşofman |
|
Architecture |
|
389 |
Architecture |
basket shell n.
|
sepetkulpu kabuk |
|
Construction |
|
390 |
Construction |
thin-shell concrete n.
|
ince betonarme kemerli/kubbeli çatı |
|
391 |
Construction |
reinforced concrete shell n.
|
betonarme kabuk |
|
392 |
Construction |
concrete shell roof n.
|
betonarme kabuk çatı |
|
393 |
Construction |
shell roof n.
|
kabuk çatı |
|
394 |
Construction |
shell and core n.
|
kaba inşaat |
|
395 |
Construction |
padfoot shell kit n.
|
keçi ayağı seti |
|
396 |
Construction |
thin-shell precast concrete ribbed panel n.
|
öndökümlü filigran döşeme panosu |
|
397 |
Construction |
structural shell n.
|
strüktürel kabuk |
|
398 |
Construction |
cast-in-place shell n.
|
yerinde dökme kabuk |
|
Lighting |
|
399 |
Lighting |
shell base n.
|
silindirsel dip |
|
400 |
Lighting |
shell cap n.
|
silindirsel dip |
|
Dyeing |
|
401 |
Dyeing |
shell pink n.
|
yavruağzı |
|
Automotive |
|
402 |
Automotive |
main bearing shell n.
|
ana yatak kovanı |
|
403 |
Automotive |
main bearing shell n.
|
ana yatak tabakası |
|
404 |
Automotive |
spark plug shell size n.
|
buji anahtar ağzı ebadı |
|
405 |
Automotive |
bare shell n.
|
çıplak gövde |
|
406 |
Automotive |
steel shell n.
|
çelik kabuk |
|
407 |
Automotive |
energy-absorbing body shell n.
|
enerji emici kaporta |
|
408 |
Automotive |
babbitted shell n.
|
içi babit metal ile kaplanmış yatak |
|
409 |
Automotive |
body shell n.
|
kaporta |
|
410 |
Automotive |
body shell n.
|
kaporta sacı |
|
411 |
Automotive |
shell bearing n.
|
kusinet |
|
412 |
Automotive |
bearing shell n.
|
kusinetli yatak |
|
413 |
Automotive |
crankshaft bearing shell n.
|
krankmili yatak kaplaması |
|
414 |
Automotive |
crankshaft bearing shell n.
|
krankmili yatak kovanı |
|
415 |
Automotive |
bearing shell n.
|
kusinet |
|
416 |
Automotive |
crankshaft bearing shell n.
|
krankmili yatak katmanı |
|
Marine |
|
417 |
Marine |
shell sand beach n.
|
deniz kabuğu ve kumdan oluşan sahil |
|
418 |
Marine |
shell plating n.
|
geminin dış kaplaması |
|
419 |
Marine |
marine shell n.
|
kavkı |
|
420 |
Marine |
marine shell n.
|
kavkaa |
|
421 |
Marine |
certificate for the shell & tube cooler n.
|
stern tüp soğutucusu sertifikası |
|
Petrol |
|
422 |
Petrol |
shell-and-tube heat exchanger n.
|
gövde-boru tip ısı değiştirici |
|
Mining |
|
423 |
Mining |
shell expanding n.
|
kabuk genişlemesi |
|
Medical |
|
424 |
Medical |
tooth shell n.
|
diş kabuğu |
|
425 |
Medical |
shell-shocked adj.
|
travma sonrası stres rahatsızlığı çeken |
|
Food Engineering |
|
426 |
Food Engineering |
shell balance n.
|
kabuk denkliği |
|
Gastronomy |
|
427 |
Gastronomy |
shell beans n.
|
barbunya fasulyesi |
|
428 |
Gastronomy |
reddish shell bean n.
|
barbunya |
|
429 |
Gastronomy |
shell beans n.
|
barbunya |
|
430 |
Gastronomy |
top-shell n.
|
deniz minaresi |
|
431 |
Gastronomy |
reddish shell bean n.
|
fasulye |
|
432 |
Gastronomy |
lobster meat baked in the shell n.
|
istakoz thermidor |
|
433 |
Gastronomy |
horn shell n.
|
şeytan minaresi |
|
434 |
Gastronomy |
soft-shell crab n.
|
yumuşak-kabuklu yengeç |
|
435 |
Gastronomy |
pie shell n.
|
turta kafesi |
|
436 |
Gastronomy |
shell meat n.
|
kabuklu deniz mahsulü yemeği |
|
437 |
Gastronomy |
shell steak n.
|
dananın sırt bölgesinden kesilen filetosu çıkarılmış biftek |
|
438 |
Gastronomy |
sugar shell n.
|
(deniz kabuğu şeklinde) şeker kaşığı |
|
439 |
Gastronomy |
shell beans v.
|
fasulye ayıklamak |
|
Physics |
|
440 |
Physics |
atomic shell n.
|
atom kabuğu |
|
441 |
Physics |
electron shell n.
|
elektron kabuğu |
|
442 |
Physics |
shell element n.
|
kabuk eleman |
|
443 |
Physics |
k-shell n.
|
k kabuğu |
|
444 |
Physics |
magnetic shell n.
|
manyetik yaprak |
|
445 |
Physics |
l-shell n.
|
l kabuğu |
|
446 |
Physics |
magnetic shell n.
|
mıknatıssal yaprak |
|
447 |
Physics |
o-shell n.
|
o kabuğu |
|
Chemistry |
|
448 |
Chemistry |
valence shell n.
|
değerlik kabuğu |
|
449 |
Chemistry |
closed shell n.
|
dolu kabuk |
|
450 |
Chemistry |
mustard shell n.
|
hardal kabuğu |
|
Biology |
|
451 |
Biology |
ventricose shell n.
|
orta kısmı yuvarlak veya şişik olan spiral kabuk |
|
452 |
Biology |
ventricose shell n.
|
kabukların dışbükey olduğu çift kabuk |
|
453 |
Biology |
disk shell n.
|
discina cinsi mantar |
|
454 |
Biology |
shell-like adj.
|
içi boş yumuşakça kabuğuna benzeyen |
|
Marine Biology |
|
455 |
Marine Biology |
admiral shell (conus admiralis) n.
|
amiral kabuğu |
|
456 |
Marine Biology |
admiral shell (conus admiralis) n.
|
bir tür deniz kabuğu |
|
457 |
Marine Biology |
razor shell n.
|
ustura midyesi |
|
458 |
Marine Biology |
razor-shell n.
|
denizçakısı |
|
459 |
Marine Biology |
razor-shell n.
|
solenidae familyasına ait uzun ince bir kabuklu yumuşakçalar |
|
460 |
Marine Biology |
carrier shell (xenophora) n.
|
bir deniz kabuklusu cinsi |
|
461 |
Marine Biology |
ladder shell (epitonium) n.
|
genellikle beyaz veya soluk gri renkli, uzun spiral kabuğu olan bir karındanbacaklı deniz salyangozu |
|
462 |
Marine Biology |
lamp shell n.
|
dallı bacaklı |
|
463 |
Marine Biology |
lamp shell n.
|
yiyecek yakalamak için dokunaçları olan istiridye benzeri deniz hayvanlarına verilen ad |
|
464 |
Marine Biology |
needle shell n.
|
bir tür deniz kestanesi |
|
465 |
Marine Biology |
telescope shell (cerithium telescopium) n.
|
çok sayıda basık halkaları olan, boylamasına uzun bir karındanbacaklı |
|
466 |
Marine Biology |
sunset shell n.
|
tellinidae familyasında yer alan deniz kabuğu türlerine verilen ad |
|
467 |
Marine Biology |
tent shell n.
|
deniz salyangozu |
|
468 |
Marine Biology |
auger shell n.
|
terebridae familyasına ait, uzun ve burgulu kabuğu olan karındanbacaklı yumuşakçalara verilen genel ad |
|
469 |
Marine Biology |
tiger shell (cypaea tigris) n.
|
süslü ve benekli bir deniz salyangozu |
|
470 |
Marine Biology |
tongue-shell n.
|
dile benzeyen omurgasız bir canlı cinsi |
|
471 |
Marine Biology |
tooth shell n.
|
denizdişleri |
|
472 |
Marine Biology |
tooth shell n.
|
konik boru şeklindeki kabuğu olan, deniz kıyısında bulunan bir yumuşakça sınıfı |
|
473 |
Marine Biology |
tooth shell n.
|
denizdişleri sınıfından yumuşakçaların konik boru şeklindeki kabuğu |
|
474 |
Marine Biology |
tusk shell n.
|
denizdişleri |
|
475 |
Marine Biology |
tusk shell n.
|
konik boru şeklindeki kabuğu olan, deniz kıyısında bulunan bir yumuşakça sınıfı |
|
476 |
Marine Biology |
tusk shell n.
|
denizdişleri sınıfından yumuşakçaların konik boru şeklindeki kabuğu |
|
477 |
Marine Biology |
top shell n.
|
konik kabuklu, düz tabanı olan deniz salyangozu |
|
478 |
Marine Biology |
turban shell n.
|
konik kabuklu, düz tabanı olan deniz salyangozu |
|
479 |
Marine Biology |
tower shell n.
|
denizminaresi |
|
480 |
Marine Biology |
triton shell n.
|
deniz salyangozu |
|
481 |
Marine Biology |
trocas shell n.
|
ticari olarak avlanılan deniz minaresi |
|
482 |
Marine Biology |
trough-shell n.
|
mactra cinsinden çift kabuklu canlı |
|
483 |
Marine Biology |
trough shell n.
|
mactridae familyasından olan çift kabuklu yumuşakça |
|
484 |
Marine Biology |
trumpet shell n.
|
deniz salyangozu |
|
485 |
Marine Biology |
trumpet shell n.
|
deniz salyangozunun kabuğu |
|
486 |
Marine Biology |
tube-shell n.
|
salgı yoluyla etrafına kabuk benzeri bir tüp oluşturan çift kabuklu yumuşakça |
|
487 |
Marine Biology |
tulip-shell (fasciolaria tulipa) n.
|
abd'nin güneyine özgü büyük ve renkli bir deniz salyangozu |
|
488 |
Marine Biology |
band shell n.
|
abd'nin güneyine özgü büyük ve renkli bir deniz salyangozu |
|
489 |
Marine Biology |
tube shell n.
|
caecidae familyasından olan yumuşakça |
|
490 |
Marine Biology |
blind shell n.
|
caecidae familyasından olan yumuşakça |
|
491 |
Marine Biology |
turban-shell n.
|
konik kabuklu, düz tabanı olan deniz salyangozu |
|
492 |
Marine Biology |
tun shell n.
|
tonnidae familyasından karındanbacaklı bir yumuşakça |
|
493 |
Marine Biology |
tun shell n.
|
tonnidae familyasından karındanbacaklı yumuşakçanın kabuğu |
|
494 |
Marine Biology |
turban shell n.
|
kalın spiral biçimli sedefli kabuğu olan deniz salyangozu |
|
495 |
Marine Biology |
turban shell n.
|
kalın spiral biçimli sedefli kabuğu olan deniz salyangozunun kabuğu |
|
496 |
Marine Biology |
turnip-shell n.
|
rapa ve benzeri kalın spiral biçimli deniz kabuğu cinslerine verilen ad |
|
497 |
Marine Biology |
turtle shell n.
|
kaplumbağa kabuğu |
|
498 |
Marine Biology |
turtle-shell n.
|
iri kaplumbağayı andıran bir deniz kabuğu |
|
499 |
Marine Biology |
turnip shell n.
|
rapa ve benzeri kalın spiral biçimli deniz kabuğu cinslerine verilen ad |
|
500 |
Marine Biology |
turtle shell n.
|
kaplumbağa kabuğu |
|