|
Category |
English |
Turkish |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
shop n.
|
mağaza |
|
A town with many shops, many industries and all within an accessible area.
Birçok mağazaya, birçok endüstriye sahip ve hepsi erişilebilir bir alanda bulunan bir kasaba.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
shop n.
|
dükkan |
|
Three hours later, the shop no longer existed.
Üç saat sonra dükkan artık mevcut değildi.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
shop n.
|
atölye (zanaatçıya ait) |
|
It is truly the shop floor on which understanding is shared.
Burası gerçekten de anlayışın paylaşıldığı bir atölye.
More Sentences
|
4 |
General |
shop n.
|
tamirhane |
|
Tom told me his car was in the shop.
Tom bana arabasının tamirde olduğunu söyledi.
More Sentences
|
5 |
General |
shop n.
|
fabrika |
|
Tony did not want to work in a shop or a factory.
Tony, bir dükkân veya bir fabrikada çalışmak istemiyordu.
More Sentences
|
6 |
General |
shop n.
|
iş |
|
Let's talk shop for a while.
Biraz iş konuşalım.
More Sentences
|
7 |
General |
shop n.
|
dükkan |
|
This should not be a Christmas gift shop.
Bu bir Noel hediyesi dükkanı olmamalıdır.
More Sentences
|
8 |
General |
shop n.
|
iş |
|
Let's not talk shop, OK?
İş konuşmayalım, tamam mı?
More Sentences
|
9 |
General |
shop v.
|
alışverişe çıkmak |
|
They are out shopping.
Alışverişe çıktılar.
More Sentences
|
10 |
General |
shop v.
|
alışveriş etmek |
|
Mary likes to shop at Forever 21.
Mary, Forever 21'da alışveriş etmeyi seviyor.
More Sentences
|
11 |
General |
shop v.
|
araştırma yapmak |
|
I usually shop around before I buy something.
Bir şey satın almadan önce genellikle etrafta araştırma yaparım.
More Sentences
|
12 |
General |
shop v.
|
alışveriş yapmak |
|
If you're shopping for a tablet, be sure to check out the Nook Tablet to see if you agree.
Bir tablet için alışveriş yapıyorsanız, aynı fikirde olup olmadığınızı görmek için Nook Tablet'e göz atmayı unutmayın.
More Sentences
|
13 |
General |
shop v.
|
satın almak |
|
In the game, you can find an armor/weapon shop and plenty of upgrades you can check out immediately.
Oyunda bir zırh/silah dükkanı ve hemen satın alabileceğiniz çok sayıda yükseltme bulabilirsiniz.
More Sentences
|
14 |
General |
shop v.
|
piyasaya sürmek |
|
Twenty-five years ago, the Body Shop launched cosmetics that were not tested on animals.
Yirmi beş yıl önce Body Shop hayvanlar üzerinde test edilmeyen kozmetik ürünlerini piyasaya sürdü.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
15 |
Trade/Economic |
shop n.
|
dükkan |
|
Game animals are naturally also for sale on shop shelves or they are given or sold to neighbours and relatives.
Oyun hayvanları doğal olarak dükkan raflarında da satılıyor ya da komşulara ve akrabalara veriliyor veya satılıyor.
More Sentences
|
16 |
Trade/Economic |
shop n.
|
işyeri |
|
The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.
More Sentences
|
17 |
Trade/Economic |
shop n.
|
mağaza |
|
The same situation happened previously in the case of the tax-free shops at airports.
Aynı durum daha önce havaalanlarındaki vergisiz satış mağazalarında da yaşanmıştı.
More Sentences
|
Automotive |
|
18 |
Automotive |
shop n.
|
dükkan |
|
We might just as well shut up shop and go home.
Dükkanı kapatıp evimize de gidebiliriz.
More Sentences
|
19 |
Automotive |
shop n.
|
tamirhane |
|
My car's in the shop.
Arabam tamirde.
More Sentences
|
General |
|
20 |
General |
shop n.
|
zanaat dersi (ortaokul ve liselerde) |
|
|
21 |
General |
shop n.
|
tecimevi |
|
22 |
General |
shop n.
|
atelye |
|
23 |
General |
shop n.
|
imalathane |
|
24 |
General |
shop n.
|
meslek |
|
25 |
General |
shop n.
|
okul |
|
26 |
General |
shop n.
|
kuruluş |
|
27 |
General |
shop n.
|
kurum |
|
28 |
General |
shop n.
|
dükkan (perakende satış yapılan) |
|
29 |
General |
shop n.
|
cam işçileri ekibi |
|
30 |
General |
shop n.
|
dükkana benzer şey |
|
31 |
General |
shop n.
|
operasyon merkezi |
|
32 |
General |
shop n.
|
işlem merkezi |
|
33 |
General |
shop n.
|
işlevsel faaliyet |
|
34 |
General |
shop n.
|
fonksiyonel aktivite |
|
35 |
General |
shop n.
|
tedarik kaynağı |
|
36 |
General |
shop n.
|
ev atölyesi |
|
37 |
General |
shop n.
|
alet edevat ile çalışma sanatı |
|
38 |
General |
shop n.
|
teknik çalışma bilimi |
|
39 |
General |
shop n.
|
toplanma yeri |
|
40 |
General |
shop n.
|
buluşma yeri |
|
|
41 |
General |
shop n.
|
faaliyet merkezi |
|
42 |
General |
shop n.
|
etkinlik merkezi |
|
43 |
General |
shop n.
|
meslek |
|
44 |
General |
shop n.
|
tiyatroculuk |
|
45 |
General |
shop n.
|
iş sohbeti |
|
46 |
General |
shop n.
|
iş hakkında yürütülen muhabbet |
|
47 |
General |
shop n.
|
alışveriş |
|
48 |
General |
shop v.
|
hapse atmak |
|
49 |
General |
shop v.
|
araştırmak |
|
50 |
General |
shop v.
|
ele vermek |
|
51 |
General |
shop v.
|
gammazlamak |
|
52 |
General |
shop v.
|
alıcı gözü ile bakmak |
|
53 |
General |
shop v.
|
stok durumuna bakmak |
|
54 |
General |
shop v.
|
(gazete) alışveriş için taramak |
|
55 |
General |
shop v.
|
servise göndermek |
|
56 |
General |
shop v.
|
huzuruna çıkarmak |
|
57 |
General |
shop v.
|
satışa sunmak |
|
58 |
General |
shop v.
|
(markette) en iyi ürünü aramak |
|
59 |
General |
shop v.
|
(markette) en iyi fiyatı kovalamak |
|
60 |
General |
shop v.
|
göz gezdirmek |
|
61 |
General |
shop v.
|
(mecazen) ava çıkmak |
|
62 |
General |
shop v.
|
(ürün veya projeyi) satmaya çalışmak |
|
63 |
General |
shop v.
|
(işi) bağlamaya çalışmak |
|
Trade/Economic |
|
64 |
Trade/Economic |
shop n.
|
atölye |
|
65 |
Trade/Economic |
shop interj.
|
müşteri bekliyor! |
|
66 |
Trade/Economic |
shop interj.
|
müşteriye bakın! |
|
Technical |
|
67 |
Technical |
shop n.
|
işlik |
|
68 |
Technical |
shop n.
|
onarım evi |
|
Education |
|
69 |
Education |
shop n.
|
(ilk veya ortaokulda) laboratuvar |
|
Military |
|
70 |
Military |
shop n.
|
onarım atölyesi |
|
71 |
Military |
shop n.
|
tamirhane |
|
Archaic |
|
72 |
Archaic |
shop v.
|
piyasaya sürmek |
|
73 |
Archaic |
shop v.
|
satışa çıkarmak |
|
74 |
Archaic |
shop v.
|
satmak |
|
75 |
Archaic |
shop v.
|
alıcıya sunmak |
|
British Slang |
|
76 |
British Slang |
shop v.
|
gammazlamak |
|
77 |
British Slang |
shop v.
|
ispiyonlamak |
|
|
Category |
English |
Turkish |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
shop assistant n.
|
tezgahtar |
|
Old people were tricked by the shop assistant.
Yaşlı insanlar tezgâhtar tarafından kandırılırdı.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
pawn shop n.
|
rehin dükkanı |
|
Tom works at a pawn shop.
Tom bir rehin dükkanında çalışıyor.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
shop window [uk] n.
|
vitrin |
|
This plenary is Parliament's shop window to the world.
Bu genel kurul Parlamento'nun dünyaya açılan vitrinidir.
More Sentences
|
|
General |
|
4 |
General |
flower shop n.
|
çiçekevi |
|
I work in a flower shop.
Bir çiçekçide çalışıyorum.
More Sentences
|
5 |
General |
pizza shop n.
|
pizzacı |
|
I found a really nice pizza shop in the old town.
Eski şehir merkezinde şirin bir pizzacı keşfettim.
More Sentences
|
6 |
General |
shoe shop n.
|
ayakkabı dükkanı |
|
He runs a shoe shop.
Ayakkabı dükkanı işletiyor.
More Sentences
|
7 |
General |
cake shop n.
|
pastane |
|
I've heard that there's a new cake shop near the station that makes delicious cakes.
İstasyonun yakınında lezzetli pastalar yapan yeni bir pastane olduğunu duydum.
More Sentences
|
8 |
General |
souvenir shop n.
|
hediyelik eşya dükkanı |
|
The same is true of restaurants, souvenir shops and boutiques.
Aynı durum restoranlar, hediyelik eşya dükkanları ve butikler için de geçerlidir.
More Sentences
|
9 |
General |
antique shop n.
|
antikacı |
|
He came across this old coin in an antique shop.
Bu eski paraya bir antikacıda rastlamış.
More Sentences
|
10 |
General |
beauty shop n.
|
güzellik salonu |
|
My mother has gone to the beauty shop.
Annem güzellik salonuna gitti.
More Sentences
|
11 |
General |
pet shop n.
|
evcil hayvan dükkanı |
|
If you want to buy a leash, go to a pet shop.
Bir tasma almak istiyorsan bir evcil hayvan dükkanına fit.
More Sentences
|
12 |
General |
butcher's shop n.
|
kasap |
|
We do have large slaughterhouses in Europe, but we also have a host of small butcher's shops.
Avrupa'da büyük mezbahalarımız var ama aynı zamanda çok sayıda küçük kasap dükkânımız da var.
More Sentences
|
13 |
General |
coffee shop n.
|
kahve dükkanı |
|
The coffee shop is closed while the air conditioning is under repair.
Klima tamirde olduğu süre boyunca kahve dükkanı kapalı.
More Sentences
|
14 |
General |
toy shop n.
|
oyuncak dükkanı |
|
I live next door to the toy shop.
Oyuncak dükkanının bitişiğinde oturuyorum.
More Sentences
|
15 |
General |
barber shop n.
|
berber dükkanı |
|
He went to the barber shop.
O, berber dükkanına gitti.
More Sentences
|
16 |
General |
shop floor n.
|
üretim bölümü |
|
The shop floor has great insight into what goes wrong and how things can be improved.
Üretim bölümü, neyin yanlış gittiği ve işlerin nasıl iyileştirilebileceği konusunda büyük bir içgörüye sahiptir.
More Sentences
|
17 |
General |
shop assistant n.
|
mağaza görevlisi |
|
Old people were tricked by the shop assistant.
Yaşlı insanlar mağaza görevlisi tarafından kandırıldı.
More Sentences
|
18 |
General |
gun shop n.
|
silah dükkanı |
|
There are only liquor stores and gun shops here.
Burada sadece içki ve silah dükkanları var.
More Sentences
|
19 |
General |
hamburger shop n.
|
hamburger dükkanı |
|
That shop is a hamburger shop.
O dükkan bir hamburger dükkanı.
More Sentences
|
20 |
General |
pastry shop n.
|
pastane |
|
The pastry shop is open.
Pastane açıktır.
More Sentences
|
21 |
General |
shop owner n.
|
dükkan sahibi |
|
Tom is an ice cream shop owner.
Tom bir dondurma dükkanı sahibi.
More Sentences
|
22 |
General |
new shop n.
|
yeni dükkan/mağaza |
|
When did you open your new shop?
Yeni dükkanınızı ne zaman açtınız?
More Sentences
|
23 |
General |
clothing shop n.
|
kıyafet dükkanı |
|
Did you find these at a vintage clothing shop?
Bunları eski kıyafet dükkanında mı buldun?
More Sentences
|
24 |
General |
flower shop n.
|
çiçekçi dükkanı |
|
My uncle has a flower shop near the station.
Dayımın, istasyonun yakınında bir çiçekçi dükkanı var.
More Sentences
|
25 |
General |
sports shop n.
|
spor mağazası |
|
It's the biggest sports shop in the region.
Bölgedeki en büyük spor mağazası.
More Sentences
|
26 |
General |
antique shop n.
|
antika dükkanı |
|
I'm looking for information on the Anderson Antique Shop in London.
Londra'daki Anderson Antika Dükkanı hakkında bilgi arıyorum.
More Sentences
|
27 |
General |
coffee shop n.
|
kahvehane |
|
This coffee shop is cozy.
Bu kahvehane rahat.
More Sentences
|
28 |
General |
coffee shop n.
|
kafeterya |
|
Shall we stop in at a coffee shop?
Bir kafeteryada duralım mı?
More Sentences
|
29 |
General |
shop window (uk) n.
|
mağaza vitrini |
|
The dress in the shop window caught Marie's eye.
Mağaza vitrinindeki elbise Marie'nin dikkatini çekti.
More Sentences
|
30 |
General |
music shop n.
|
müzik dükkanı |
|
This is Wonder Music Shop.
Burası Wonder Müzik Dükkanı.
More Sentences
|
31 |
General |
china shop n.
|
züccaciye |
|
Don't act like a bull in a china shop.
Züccaciye dükkanındaki boğa gibi davranma.
More Sentences
|
32 |
General |
fish shop n.
|
balık dükkanı |
|
There is a fly buzzing in front of the fish shop.
Balık dükkanını önünde vızıldayan bir sinek var.
More Sentences
|
33 |
General |
shut the shop v.
|
dükkanı kapatmak |
|
Mr Hobson shut the shop and went home.
Bay Hobson, dükkanı kapattı ve eve gitti.
More Sentences
|
34 |
General |
close the shop v.
|
dükkanı kapatmak |
|
They closed the shop.
Dükkanı kapattılar.
More Sentences
|
35 |
General |
window-shop v.
|
vitrin gezmek |
|
Tom went window-shopping.
Tom bir şey almadan vitrinleri gezdi.
More Sentences
|
Speaking |
|
36 |
Speaking |
photo shop n.
|
fotoğrafçı |
|
Is there a photo shop in the hotel?
Otelde bir fotoğrafçı var mıdır?
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
37 |
Trade/Economic |
shoe shop n.
|
ayakkabı dükkanı |
|
He runs a shoe shop.
O bir ayakkabı dükkânı işletir.
More Sentences
|
38 |
Trade/Economic |
barber shop n.
|
berber dükkanı |
|
Is there a barber shop in the hotel?
Otelde berber dükkanı var mı?
More Sentences
|
39 |
Trade/Economic |
flower shop n.
|
çiçekçi dükkanı |
|
Tom works in a flower shop on Park Street.
Tom, Park Caddesi'nde bir çiçekçi dükkanında çalışıyor.
More Sentences
|
40 |
Trade/Economic |
duty-free shop n.
|
gümrüksüz satış mağazası |
|
Tom bought a bottle of vodka and some perfume at the duty-free shop.
Tom gümrüksüz satış mağazasından bir şişe votka ve biraz parfüm aldı.
More Sentences
|
41 |
Trade/Economic |
souvenir shop n.
|
hediyelik eşya dükkanı |
|
Is there any souvenir shop around here?
Buralarda hediyelik eşya dükkanı var mı?
More Sentences
|
42 |
Trade/Economic |
pawn shop n.
|
rehin dükkanı |
|
He works at a pawn shop.
Bir rehin dükkanında çalışıyor.
More Sentences
|
43 |
Trade/Economic |
shop steward n.
|
sendika temsilcisi |
|
This time we need a practical and politically-neutral shop steward to serve all of us.
Bu kez hepimize hizmet edecek pratik ve siyasi açıdan tarafsız bir sendika temsilcisine ihtiyacımız var.
More Sentences
|
44 |
Trade/Economic |
repair shop n.
|
tamir atölyesi |
|
I'm going to the repair shop.
Tamir atölyesine gidiyorum.
More Sentences
|
Common Usage |
|
45 |
Common Usage |
repair-shop n.
|
tamirhane |
|
46 |
Common Usage |
pawn shop n.
|
tefeci |
|
General |
|
47 |
General |
curiosity shop n.
|
hediyelik eşya dükkanı |
|
48 |
General |
machine shop n.
|
makine atölyesi |
|
49 |
General |
apothecary's shop n.
|
eczane |
|
50 |
General |
pawn shop n.
|
tefeci dükkanı |
|
51 |
General |
hat shop n.
|
şapkacı dükkanı |
|
52 |
General |
discount shop n.
|
iskonto kurumu |
|
53 |
General |
machine shop n.
|
atölye |
|
54 |
General |
shop management n.
|
atelye yönetimi |
|
55 |
General |
automobile repair shop n.
|
otomobil tamirhanesi |
|
56 |
General |
tobacco shop n.
|
tütün fabrikası |
|
57 |
General |
tea shop n.
|
çay fabrikası |
|
58 |
General |
jeweller's shop n.
|
kuyumcu dükkanı |
|
59 |
General |
sweet shop n.
|
şekerci dükkanı |
|
60 |
General |
shop assistant n.
|
satıcı |
|
61 |
General |
tea shop n.
|
çay ocağı |
|
62 |
General |
fitting shop n.
|
montaj atölyesi |
|
63 |
General |
print shop n.
|
yazıcı hizmeti veren dükkan |
|
64 |
General |
coffee shop n.
|
kahve çay ve hafif yemekler sunan lokanta |
|
65 |
General |
sweet shop n.
|
şekerci |
|
66 |
General |
open shop n.
|
sendikasız işçi çalıştıran kuruluş |
|
67 |
General |
print shop n.
|
matbaa |
|
68 |
General |
beauty shop n.
|
kadınlar için kuaför salonu |
|
69 |
General |
furniture shop n.
|
mobilyacı |
|
70 |
General |
shop clerk n.
|
satıcı |
|
71 |
General |
machine shop n.
|
makine fabrikası |
|
72 |
General |
photographer's shop n.
|
fotoğrafçı |
|
73 |
General |
op shop n.
|
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese |
|
74 |
General |
shop right n.
|
işveren ruhsatı |
|
75 |
General |
owner of a shop n.
|
dükkan sahibi |
|
76 |
General |
carpet shop n.
|
halıcı |
|
77 |
General |
repair shop n.
|
tamirci dükkanı |
|
78 |
General |
closed shop n.
|
yalnız sendika üyelerini çalıştıran fabrika |
|
79 |
General |
machine shop n.
|
tornacı dükkanı |
|
80 |
General |
furrier's shop n.
|
kürkçü dükkanı |
|
81 |
General |
gift shop n.
|
hediyelik dükkanı |
|
82 |
General |
erecting shop n.
|
montaj atölyesi |
|
83 |
General |
shop window n.
|
camekan |
|
84 |
General |
confectioner's shop n.
|
şekerci |
|
85 |
General |
resale shop n.
|
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese |
|
86 |
General |
opportunity shop n.
|
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese |
|
87 |
General |
corner shop n.
|
köşebaşı dükkan |
|
88 |
General |
body shop n.
|
karoseri |
|
89 |
General |
carpenter´s shop n.
|
marangozhane |
|
90 |
General |
a famous flower shop in old istanbul of ottoman empire n.
|
sabuncakis |
|
91 |
General |
old clothes shop n.
|
eskici dükkanı |
|
92 |
General |
junk shop n.
|
eski eşya dükkanı |
|
93 |
General |
shop girl n.
|
tezgahtar kız |
|
94 |
General |
pastry shop n.
|
pastacı |
|
95 |
General |
multiple shop n.
|
şube |
|
96 |
General |
paint shop n.
|
boyahane |
|
97 |
General |
shop mathematics n.
|
atölye matematiği |
|
98 |
General |
shop floor n.
|
işçiler |
|
99 |
General |
shop floor n.
|
çalışanlar |
|
100 |
General |
kebab shop n.
|
kebapçı |
|
101 |
General |
kebab shop n.
|
kebap dükkanı |
|
102 |
General |
shop staff n.
|
mağaza görevlisi |
|
103 |
General |
tailor shop n.
|
terzi dükkanı |
|
104 |
General |
paint shop n.
|
boya atölyesi |
|
105 |
General |
kebab shop n.
|
kebapçı dükkanı |
|
106 |
General |
doner shop n.
|
dönerci |
|
107 |
General |
doner shop n.
|
dönerci dükkanı |
|
108 |
General |
antique shop n.
|
antika satıcısı |
|
109 |
General |
hot shop n.
|
yaratıcı reklam ajansı |
|
110 |
General |
a bull in a china shop n.
|
orman kibarı |
|
111 |
General |
florist shop n.
|
çiçekçi dükkanı |
|
112 |
General |
florist shop n.
|
çiçekçi |
|
113 |
General |
dram-shop n.
|
bar |
|
114 |
General |
dolly-shop n.
|
rehinci |
|
115 |
General |
cut-price shop n.
|
ucuzcu dükkan |
|
116 |
General |
shop-lifter n.
|
mağazalardan eşya çalan kişi |
|
117 |
General |
pop-shop n.
|
rehinci |
|
118 |
General |
shop-girl n.
|
çalışan kadın |
|
119 |
General |
multi-storey shop n.
|
çok katlı mağaza |
|
120 |
General |
stationery shop n.
|
kırtasiyeci |
|
121 |
General |
shop-window dummy n.
|
vitrin mankeni |
|
122 |
General |
offal shop n.
|
sakatatçı dükkanı |
|
123 |
General |
high street shop n.
|
cadde üzerindeki dükkan |
|
124 |
General |
hamburger shop n.
|
hamburgerci |
|
125 |
General |
hamburger shop n.
|
hamburgerci dükkanı |
|
126 |
General |
pastry shop n.
|
pastacı dükkanı |
|
127 |
General |
print shop n.
|
basımevi |
|
128 |
General |
shoe repair shop n.
|
ayakkabı tamir atölyesi |
|
129 |
General |
shoe repair shop n.
|
ayakkabı tamir dükkanı |
|
130 |
General |
shoe repair shop n.
|
ayakkabı tamircisi |
|
131 |
General |
cookie shop n.
|
kurabiye dükkanı |
|
132 |
General |
cookie shop n.
|
kurabiyeci |
|
133 |
General |
dress shop n.
|
giyim mağazası |
|
134 |
General |
dress shop n.
|
kıyafet dükkanı |
|
135 |
General |
clothing shop n.
|
kıyafet mağazası |
|
136 |
General |
clothing shop n.
|
giyim mağazası |
|
137 |
General |
dress shop n.
|
kıyafet mağazası |
|
138 |
General |
stationery shop n.
|
kırtasiye dükkanı |
|
139 |
General |
jewellery shop n.
|
kuyumcu |
|
140 |
General |
crystalware shop n.
|
billuriye |
|
141 |
General |
glassware shop n.
|
billuriye |
|
142 |
General |
candy shop n.
|
şeker dükkanı |
|
143 |
General |
cell phone shop n.
|
cep telefonu mağazası |
|
144 |
General |
cell phone shop n.
|
cep telefonu dükkanı |
|
145 |
General |
phone shop n.
|
telefon dükkanı |
|
146 |
General |
phone shop n.
|
telefon mağazası |
|
147 |
General |
phone shop n.
|
telefoncu |
|
148 |
General |
knick-knack shop n.
|
biblo dükkanı |
|
149 |
General |
bric-a-brac-shop n.
|
biblo dükkanı |
|
150 |
General |
body shop n.
|
tamirhane |
|
151 |
General |
auto body shop n.
|
araba tamirhanesi |
|
152 |
General |
betting shop n.
|
bahis şirketi |
|
153 |
General |
betting shop n.
|
bahis bayi |
|
154 |
General |
hardware shop n.
|
nalburiye |
|
155 |
General |
hardware shop n.
|
nalbur |
|
156 |
General |
shop paper n.
|
bir şirketin özellikle çalışanları için yayınladığı dergi |
|
157 |
General |
shop paper n.
|
firma dergisi |
|
158 |
General |
beauty shop n.
|
kozmetik mağazası |
|
159 |
General |
barter shop n.
|
takas dükkanı |
|
160 |
General |
body shop n.
|
kaportacı |
|
161 |
General |
bucket shop n.
|
borsa hisselerinden vurgun yapan aracı kurum |
|
162 |
General |
nail shop n.
|
pedikür/manikür salonu |
|
163 |
General |
dolly shop n.
|
gemi bakkalı |
|
164 |
General |
dolly shop n.
|
rehinci |
|
165 |
General |
duty free shop n.
|
gümrüksüz mallar mağazası |
|
166 |
General |
chop shop n.
|
çalıntı araba parçalarının (satılmak amacıyla) söküldüğü yer |
|
167 |
General |
newsagent's shop (uk) n.
|
gazete büfesi |
|
168 |
General |
newsagent's shop (uk) n.
|
gazete bayisi |
|
169 |
General |
newsagent's shop (uk) n.
|
gazeteci |
|
170 |
General |
newsagent's shop (uk) n.
|
gazete satılan yer |
|
171 |
General |
newsagent's shop (uk) n.
|
gazete bayi |
|
172 |
General |
pound shop n.
|
bir milyoncu |
|
173 |
General |
electronics shop n.
|
elektronik mağazası |
|
174 |
General |
leather shop n.
|
deri mağazası |
|
175 |
General |
leather shop n.
|
derici |
|
176 |
General |
bag shop n.
|
çantacı |
|
177 |
General |
music shop n.
|
müzik mağazası |
|
178 |
General |
shop sign n.
|
dükkan tabelası |
|
179 |
General |
engine shop n.
|
motorhane |
|
180 |
General |
pound shop n.
|
herşey birmilyoncu |
|
181 |
General |
pound shop n.
|
her-şey bir milyoncu |
|
182 |
General |
pound shop n.
|
herşey bir milyoncu |
|
183 |
General |
pound shop n.
|
bir milyoncu |
|
184 |
General |
ironing shop n.
|
ütü dükkanı |
|
185 |
General |
trousers shop n.
|
pantolon dükkanı |
|
186 |
General |
ironing shop n.
|
ütühane |
|
187 |
General |
shop salesclerk n.
|
mağaza satış temsilcisi |
|
188 |
General |
shop salesclerk n.
|
mağaza satış görevlisi |
|
189 |
General |
shop assistant n.
|
mağaza satış temsilcisi |
|
190 |
General |
shop assistant n.
|
mağaza satış görevlisi |
|
191 |
General |
shop clerk n.
|
mağaza satış temsilcisi |
|
192 |
General |
shop clerk n.
|
mağaza satış görevlisi |
|
193 |
General |
clerk. shop sales rep n.
|
mağaza satış temsilcisi |
|
194 |
General |
clerk. shop sales rep n.
|
mağaza satış görevlisi |
|
195 |
General |
rug shop n.
|
halı dükkanı |
|
196 |
General |
rug shop n.
|
halı mağazası |
|
197 |
General |
rug shop n.
|
halıcı |
|
198 |
General |
photographer's shop n.
|
fotoğrafçı dükkanı |
|
199 |
General |
costume shop n.
|
kostüm mağazası |
|
200 |
General |
costume shop n.
|
kostüm dükkanı |
|
201 |
General |
tea shop n.
|
çay ve hafif yiyeceklerin servis edildiği dükkan |
|
202 |
General |
tea shop n.
|
çayevi |
|
203 |
General |
printing shop n.
|
baskı dükkanı |
|
204 |
General |
printing shop n.
|
basımevi |
|
205 |
General |
novelty shop n.
|
ufak tefek hediyelik eşyalar satan dükkan |
|
206 |
General |
clothes shop n.
|
giyim mağazası |
|
207 |
General |
pawn shop n.
|
rehinci dükkanı |
|
208 |
General |
espresso shop n.
|
espresso dükkanı |
|
209 |
General |
berlin shop n.
|
berlin yün işlemesi mağazası |
|
210 |
General |
medicine shop n.
|
(malezya'da) modern ilaçların yanında geleneksel otların da satıldığı fakat reçete edilmiş ilaçların tedarik edilemediği çin menşeli eczane |
|
211 |
General |
chip shop [uk] n.
|
balık ve patates kızartması satan yer |
|
212 |
General |
opportunity shop [australia/new zealand] n.
|
yardım mağazası |
|
213 |
General |
rum shop [caribbean] n.
|
alkollü içecekleri şişe olarak da satan taverna |
|
214 |
General |
in-bond shop [caribbean] n.
|
gümrüksüz satış mağazası |
|
215 |
General |
grocery shop n.
|
bakkal |
|
216 |
General |
grocery shop n.
|
market |
|
217 |
General |
paper shop [uk] n.
|
gazete bayisi |
|
218 |
General |
paper shop [uk] n.
|
büfe |
|
219 |
General |
paper shop [uk] n.
|
gazete büfesi |
|
220 |
General |
porn shop n.
|
erotik mağaza |
|
221 |
General |
porn shop n.
|
seks ürünleri satan dükkan |
|
222 |
General |
coffee-shop n.
|
kahveci |
|
223 |
General |
coffee-shop n.
|
kahve servis eden işletme |
|
224 |
General |
fish shop n.
|
balıkçı dükkanı |
|
225 |
General |
fish-and-chip shop [uk] n.
|
balık kroket ve patates kızartması satılan dükkan |
|
226 |
General |
print shop n.
|
baskı veya grafiklerin satıldığı dükkan |
|
227 |
General |
preferential shop n.
|
yönetimi sendika üyelerine çeşitli alanlarda imtiyaz sunan bir dükkan türü |
|
228 |
General |
shoe-shop n.
|
ayakkabı dükkanı |
|
229 |
General |
shoe-shop n.
|
ayakkabı mağazası |
|
230 |
General |
shop [obsolete] n.
|
atölyeye benzer oluşum |
|
231 |
General |
shop bell n.
|
(dükkan kapılarında) müşteri geldi zili |
|
232 |
General |
shop boy n.
|
genç mağaza görevlisi erkek |
|
233 |
General |
shop front n.
|
vitrin |
|
234 |
General |
shop front n.
|
mağazanın ön tarafı |
|
235 |
General |
shop front n.
|
mağaza binasının ön tarafında yer alan odalar |
|
236 |
General |
shop mechanic n.
|
makinist |
|
237 |
General |
shop mechanic n.
|
tezgah operatörü |
|
238 |
General |
shop mechanic n.
|
makine ustası |
|
239 |
General |
shop talk n.
|
işle ilgili sohbet |
|
240 |
General |
shop talk n.
|
mesleki terminoloji |
|
241 |
General |
shop talk n.
|
mesleki jargon |
|
242 |
General |
slop shop n.
|
hazır giyim mağazası |
|
243 |
General |
slopseller's shop n.
|
hazır giyim mağazası |
|
244 |
General |
smoke shop n.
|
tekel bayi |
|
245 |
General |
smoke shop n.
|
tütün dükkanı |
|
246 |
General |
sundry shop n.
|
(malezya'da) çin menşeli gıdaların ağırlıkta olduğu şarküteri |
|
247 |
General |
shop for v.
|
çarşı pazar dolaşmak |
|
248 |
General |
set up shop v.
|
tezgah kurmak |
|
249 |
General |
set up shop v.
|
yazıhane açmak |
|
250 |
General |
shop around v.
|
en uygun fiyatların peşinde çarşı pazar dolaşmak |
|
251 |
General |
open a shop v.
|
dükkan açmak |
|
252 |
General |
close up shop v.
|
işyerini kapatmak (iş gününün bitiminde) |
|
253 |
General |
shop online v.
|
online alışveriş yapmak |
|
254 |
General |
shop for v.
|
araştırmak |
|
255 |
General |
shop for v.
|
belirli şeylerin peşinde çarşı pazar dolaşmak |
|
256 |
General |
close up a shop v.
|
kepenk kapatmak |
|
257 |
General |
window shop v.
|
vitrine bakmak |
|
258 |
General |
set up shop v.
|
dükkan açmak |
|
259 |
General |
set up a shop v.
|
dükkan açmak |
|
260 |
General |
set up a shop v.
|
mağaza açmak |
|
261 |
General |
open a shop v.
|
mağaza açmak |
|
262 |
General |
set up a shop v.
|
dükkan kurmak |
|
263 |
General |
open a sport shop v.
|
spor mağazası açmak |
|
264 |
General |
shop unlimitedly v.
|
sınırsız alışveriş yapmak |
|
265 |
General |
shop on the internet v.
|
internetten alışveriş yapmak |
|
266 |
General |
talk shop v.
|
işinden söz etmek |
|
267 |
General |
shop-soiled adj.
|
dükkanda bayatlamış |
|
Phrasals |
|
268 |
Phrasals |
shop at v.
|
bir yerden alışveriş yapmak |
|
269 |
Phrasals |
shop (something) around v.
|
(bir şeyi) çeşitli alıcılara pazarlamak |
|
270 |
Phrasals |
shop around (for something) v.
|
(bir şeyin) en uygun fiyatlısını bulmak için çarşı pazar dolaşmak |
|
271 |
Phrasals |
shop around (for something) v.
|
(bir şeyin) en uygun fiyatlısını bulmak için farklı yerlere bakmak |
|
Proverb |
|
272 |
Proverb |
keep your shop and your shop will keep you
|
bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur |
|
273 |
Proverb |
a man without a smiling face must not open a shop
|
güler yüzlü bir tutum insanı iş hayatında başarılı kılar |
|
274 |
Proverb |
a man without a smiling face must not open a shop
|
gülmeyi bilmeyen dükkan açmasın |
|
275 |
Proverb |
a man without a smiling face must not open a shop
|
gülümsemeyi bilmeyen dükkan açmasın |
|
276 |
Proverb |
a man without a smiling face must not open a shop
|
güler yüzlü olmayan dükkan açmasın |
|
Colloquial |
|
277 |
Colloquial |
talking shop n.
|
hiçbir sonuca ulaşmayan tartışmalar yapan grup ya da komite |
|
278 |
Colloquial |
an ice cream shop n.
|
dondurmacı |
|
279 |
Colloquial |
thrift shop n.
|
İkinci el satış mağazası |
|
280 |
Colloquial |
a cop shop n.
|
karakol |
|
281 |
Colloquial |
a cop shop n.
|
polis karakolu |
|
282 |
Colloquial |
a cop shop n.
|
polis istasyonu |
|
283 |
Colloquial |
sports shop n.
|
spor mağazası |
|
284 |
Colloquial |
sports shop n.
|
spor dükkanı |
|
285 |
Colloquial |
thrift shop n.
|
ucuz satan yer |
|
286 |
Colloquial |
hock shop n.
|
rehinci dükkanı |
|
287 |
Colloquial |
hock shop n.
|
rehinci |
|
288 |
Colloquial |
chop-shop n.
|
çalıntı araba parçalarının (satılmak amacıyla) söküldüğü yer |
|
289 |
Colloquial |
chop-shop n.
|
oto kasabı |
|
290 |
Colloquial |
op-shop [australia/new zealand] n.
|
yardım mağazası |
|
291 |
Colloquial |
op-shop [australia/new zealand] n.
|
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese |
|
292 |
Colloquial |
op-shop [australia/new zealand] n.
|
yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza |
|
293 |
Colloquial |
variety shop n.
|
her şey bir milyoncu |
|
294 |
Colloquial |
variety shop n.
|
bir milyoncu |
|
295 |
Colloquial |
variety shop n.
|
ucuz fiyatla birçok çeşit ürün satılan dükkan |
|
Idioms |
|
296 |
Idioms |
the cop shop n.
|
karakol |
|
297 |
Idioms |
the cop shop n.
|
polis karakolu |
|
298 |
Idioms |
the cop shop n.
|
polis istasyonu |
|
299 |
Idioms |
a bull in a china shop n.
|
paldır küldür dalan/hareket eden kimse |
|
300 |
Idioms |
a bull in a china shop n.
|
götüyle/kıçıyla dağ deviren kimse |
|
301 |
Idioms |
a bull in a china shop n.
|
patavatsız kimse |
|
302 |
Idioms |
a closed shop n.
|
belli kriterlere sahip kişilerin alındığı/dahil edildiği iş/yarışma |
|
303 |
Idioms |
a closed shop n.
|
belli kişilerle sınırlı iş/yarışma |
|
304 |
Idioms |
a closed shop n.
|
sadece belli kişilere açık iş/yarışma |
|
305 |
Idioms |
a closed shop n.
|
yalnız belli bir sendikaya üye kişileri çalıştıran fabrika, işyeri |
|
306 |
Idioms |
a closed shop n.
|
yalnızca belli bir sendikanın üyelerinin çalışabildiği fabrika, işyeri |
|
307 |
Idioms |
a talking shop [uk] n.
|
hiçbir sonuca varmayan tartışmaların yaşandığı toplantı/organizasyon |
|
308 |
Idioms |
a talking shop [uk] n.
|
her şeyin lafta kaldığı bir toplantı/organizasyon |
|
309 |
Idioms |
a talk shop [us] n.
|
hiçbir sonuca varmayan tartışmaların yaşandığı toplantı/organizasyon |
|
310 |
Idioms |
a talk shop [us] n.
|
her şeyin lafta kaldığı bir toplantı/organizasyon |
|
311 |
Idioms |
bull in a china shop n.
|
orman kibarı |
|
312 |
Idioms |
bull in a china shop n.
|
beceriksiz |
|
313 |
Idioms |
bull in a china shop n.
|
sakar |
|
314 |
Idioms |
bull in a china shop n.
|
züccaciye dükkanına girmiş fil |
|
315 |
Idioms |
mom-and-pop shop n.
|
küçük ve yerel dükkan |
|
316 |
Idioms |
mom-and-pop shop n.
|
mahalle bakkalı |
|
317 |
Idioms |
mom-and-pop shop n.
|
aile bakkalı/dükkanı |
|
318 |
Idioms |
shop till you drop n.
|
düşüp bayılana kadar alışveriş |
|
319 |
Idioms |
sweat-shop n.
|
çalışanların az maaş aldıkları kötü çalışma koşullarına sahip işyeri |
|
320 |
Idioms |
sweat-shop n.
|
köle gibi çalıştıran iş yeri |
|
321 |
Idioms |
talk shop v.
|
mesleki işleri konuşmak |
|
322 |
Idioms |
talk shop v.
|
iş hakkında konuşmak |
|
323 |
Idioms |
talk shop v.
|
iş konuşmak |
|
324 |
Idioms |
talk shop v.
|
işten konuşmak |
|
325 |
Idioms |
talk shop v.
|
kendi işinden sözetmek |
|
326 |
Idioms |
smell of the shop v.
|
mesleğini fazlaca belli etmek |
|
327 |
Idioms |
smell of the shop v.
|
ne iş yaptığı hemen anlaşılmak |
|
328 |
Idioms |
be all over the shop v.
|
dört bir yana dağılmak |
|
329 |
Idioms |
be all over the shop v.
|
düzensizlik içinde olmak |
|
330 |
Idioms |
be all over the shop v.
|
dört bir yana yayılmak |
|
331 |
Idioms |
be all over the shop v.
|
dört bir yana saçılmak |
|
332 |
Idioms |
shut up shop v.
|
işyeri vb'ni kapatmak |
|
333 |
Idioms |
close up shop v.
|
işyeri vb'ni kapatmak |
|
334 |
Idioms |
talk shop v.
|
iş konuşmak |
|
335 |
Idioms |
be all over the shop v.
|
kafası tamamen karışmak |
|
336 |
Idioms |
close up shop v.
|
kepenk indirmek |
|
337 |
Idioms |
shut up shop v.
|
kepenk indirmek |
|
338 |
Idioms |
come to the wrong shop v.
|
yanlış kapı çalmak |
|
339 |
Idioms |
come to the wrong shop v.
|
yanlış kapıyı çalmak |
|
340 |
Idioms |
give away the shop v.
|
bir pazarlıkta çok fazla taviz vermek |
|
341 |
Idioms |
give away the shop v.
|
bir anlaşmada gereğinden çok ödün vermek |
|
342 |
Idioms |
give away the shop v.
|
bir alışverişte çok fazla ödemek |
|
343 |
Idioms |
give away the shop v.
|
elde avuçta ne varsa vermek/ödemek |
|
344 |
Idioms |
live over the shop [uk] v.
|
dükkanın üstünde yaşamak |
|
345 |
Idioms |
live over the shop [uk] v.
|
iş yerinde yaşamak |
|
346 |
Idioms |
live over the shop [uk] v.
|
iş yeriyle evi bir arada olmak |
|
347 |
Idioms |
live over the shop v.
|
iş yeri mülkünde yaşamak |
|
348 |
Idioms |
live over the shop v.
|
iş yerinin olduğu binada yaşamak |
|
349 |
Idioms |
mind the shop v.
|
bir yere göz kulak olmak |
|
350 |
Idioms |
mind the shop v.
|
bir şeye göz kulak olmak |
|
351 |
Idioms |
mind the shop v.
|
birinin yerine bir yere/şeye bakmak |
|
352 |
Idioms |
mind the shop v.
|
geçici olarak bir şeyin/işin başına geçmek |
|
353 |
Idioms |
mind the shop v.
|
geçici olarak bir şeyden/işten sorumlu olmak |
|
354 |
Idioms |
mind the shop v.
|
geçici olarak bir şeyin/yerin sorumlusu olmak |
|
355 |
Idioms |
mind the shop v.
|
kısa süreliğine birinin yerine bir şeye/yere bakmak |
|
356 |
Idioms |
mind the shop v.
|
kısa süreliğine birinin yerine bir şeye/yere göz kulak olmak |
|
357 |
Idioms |
be like a bull in a china shop v.
|
züccaciye dükkanına girmiş fil gibi olmak/hissetmek |
|
358 |
Idioms |
set up shop somewhere v.
|
bir yere tezgah/dükkan açmak |
|
359 |
Idioms |
set up shop somewhere v.
|
bir yerde iş yeri kurmak/açmak |
|
360 |
Idioms |
shop till (one) drops v.
|
düşüp bayılana kadar alışveriş yapmak |
|
361 |
Idioms |
shop till (one) drops v.
|
alışverişin dibine vurmak |
|
362 |
Idioms |
watch the shop v.
|
bir yere/duruma bakmak |
|
363 |
Idioms |
watch the shop v.
|
bir yere/duruma göz kulak olmak |
|
364 |
Idioms |
window-shop v.
|
vitrinleri seyretmek |
|
365 |
Idioms |
window-shop v.
|
vitrin gezmek |
|
366 |
Idioms |
window-shop v.
|
bir şey almadan vitrinlere bakmak |
|
367 |
Idioms |
all over the shop [uk] adj.
|
kafası karışmış |
|
368 |
Idioms |
all over the shop [uk] adj.
|
kafası dağılmış/dağınık |
|
369 |
Idioms |
all over the shop [uk] adj.
|
sağlıklı düşünemeyen |
|
370 |
Idioms |
all over the shop [uk] adj.
|
mantıklı davranamayan |
|
371 |
Idioms |
all over the shop [uk] adj.
|
planlı davranamayan |
|
372 |
Idioms |
all over the shop [uk] adj.
|
kafası karışmış |
|
373 |
Idioms |
all over the shop [uk] adj.
|
kafası dağılmış/dağınık |
|
374 |
Idioms |
all over the shop [uk] adj.
|
sağlıklı düşünemeyen |
|
375 |
Idioms |
all over the shop [uk] adj.
|
mantıklı davranamayan |
|
376 |
Idioms |
all over the shop [uk] adj.
|
planlı davranamayan |
|
377 |
Idioms |
(like a) bull in a china shop adj.
|
beceriksiz |
|
378 |
Idioms |
(like a) bull in a china shop adj.
|
çok beceriksiz |
|
379 |
Idioms |
(like a) bull in a china shop adj.
|
çok sakar |
|
380 |
Idioms |
(like a) bull in a china shop adj.
|
sakar |
|
381 |
Idioms |
(like a) bull in a china shop adj.
|
züccaciye dükkanına girmiş fil gibi |
|
382 |
Idioms |
like a bull in a china shop expr.
|
beceriksiz |
|
383 |
Idioms |
like a bull in a china shop expr.
|
çok sakar |
|
384 |
Idioms |
like a bull in a china shop expr.
|
çok beceriksiz |
|
385 |
Idioms |
as awkward as a bull in a china shop expr.
|
çok sakar |
|
386 |
Idioms |
as awkward as bull in a china shop expr.
|
çok sakar |
|
387 |
Idioms |
as awkward as a bull in a china shop expr.
|
çok beceriksiz |
|
388 |
Idioms |
as awkward as bull in a china shop expr.
|
çok beceriksiz |
|
389 |
Idioms |
like a bull in a china shop expr.
|
sakar |
|
390 |
Idioms |
like a kid in a candy shop expr.
|
çok mutlu |
|
391 |
Idioms |
like a kid in a candy shop expr.
|
çok sevinçli |
|
392 |
Idioms |
like a child in a sweet shop [uk] expr.
|
darı ambarına düşmüş tavuk gibi |
|
393 |
Idioms |
like a child in a sweet shop [uk] expr.
|
etekleri zil çalan |
|
394 |
Idioms |
like a child in a sweet shop [uk] expr.
|
şekerci dükkanındaki çocuk gibi |
|
395 |
Idioms |
like a child in a sweet shop [uk] expr.
|
sevinçten çılgına dönmüş |
|
Speaking |
|
396 |
Speaking |
photo shop n.
|
fotoğraf dükkanı |
|
397 |
Speaking |
photo shop n.
|
fotoğrafçı dükkanı |
|
398 |
Speaking |
we don't have time to shop expr.
|
alışverişe çıkmaya zamanımız yok |
|
399 |
Speaking |
do you want anything from the shop? expr.
|
dükkandan/bakkaldan bir şey istiyor musun? |
|
400 |
Speaking |
where is the shop? expr.
|
dükkan nerede? |
|
401 |
Speaking |
no shop talk expr.
|
işten konuşmak yok |
|
Trade/Economic |
|
402 |
Trade/Economic |
open shop n.
|
açık işyeri |
|
403 |
Trade/Economic |
shoe shop n.
|
ayakkabı mağazası |
|
404 |
Trade/Economic |
shoe shop n.
|
ayakkabı satış yeri |
|
405 |
Trade/Economic |
contracted shop n.
|
anlaşmalı mağaza |
|
406 |
Trade/Economic |
contracted shop n.
|
anlaşmalı dükkan |
|
407 |
Trade/Economic |
work shop n.
|
atölye |
|
408 |
Trade/Economic |
shop class n.
|
atölye dersi |
|
409 |
Trade/Economic |
print shop n.
|
baskı dükkanı |
|
410 |
Trade/Economic |
shop selling n.
|
borsada satış |
|
411 |
Trade/Economic |
shop-in-shop n.
|
bir markanın belli bir alanda tek bir mağaza gibi sergilenmesi |
|
412 |
Trade/Economic |
bucket shop n.
|
borsa hisseleri üzerinde vurgun yapan yolsuz işyeri |
|
413 |
Trade/Economic |
computer shop n.
|
bilgisayar mağazası |
|
414 |
Trade/Economic |
computer shop n.
|
bilgisayar dükkanı |
|
415 |
Trade/Economic |
sweat shop n.
|
çalışanların az maaş aldıkları kötü çalışma koşullarına sahip işyeri |
|
416 |
Trade/Economic |
shop floor n.
|
çalışanlar |
|
417 |
Trade/Economic |
shop floor workers n.
|
çalışanlar |
|
418 |
Trade/Economic |
shop fitter n.
|
dükkan düzenleyicisi |
|
419 |
Trade/Economic |
shop keeper n.
|
dükkan sahibi |
|
420 |
Trade/Economic |
shop lifter n.
|
dükkan hırsızı |
|
421 |
Trade/Economic |
shop window (brit) n.
|
dükkan vitrini |
|
422 |
Trade/Economic |
shop keeper n.
|
dükkancı |
|
423 |
Trade/Economic |
junk shop n.
|
eskici dükkanı |
|
424 |
Trade/Economic |
crafts shop n.
|
el sanatları atölyesi |
|
425 |
Trade/Economic |
brick and mortar shop n.
|
fiziksel mağaza |
|
426 |
Trade/Economic |
shop bill n.
|
fiyat listesi |
|
427 |
Trade/Economic |
brick and mortar shop n.
|
fiziki bir faaliyet yeri olmaksızın internet kanalıyla online hizmet veren işletmelerin aksine belirli bir işyerinden (bina veya dükkan) faaliyet gösteren geleneksel işletmeleri tanımlamak için kullanılan bir terim |
|
428 |
Trade/Economic |
runaway shop n.
|
gezici dükkan |
|
429 |
Trade/Economic |
pop-up shop n.
|
gezici mağaza |
|
430 |
Trade/Economic |
duty-free shop n.
|
genellikle liman veya havaalanlarında o ülkenin vergi ve resimlerinden muaf malların perakende satıldığı nokta |
|
431 |
Trade/Economic |
op shop n.
|
hayır kurumu mağazası |
|
432 |
Trade/Economic |
charity shop n.
|
hayır kurumu mağazası |
|
433 |
Trade/Economic |
resale shop n.
|
hayır kurumu mağazası |
|
434 |
Trade/Economic |
hospice shop n.
|
hayır kurumu mağazası |
|
435 |
Trade/Economic |
junk shop n.
|
hurda mağazası |
|
436 |
Trade/Economic |
thrift shop n.
|
hayır kurumu mağazası |
|
437 |
Trade/Economic |
bucket shop n.
|
hisse senetleri işemleri yapan yer |
|
438 |
Trade/Economic |
work shop n.
|
iş yeri |
|
439 |
Trade/Economic |
shop floor n.
|
işçi katı |
|
440 |
Trade/Economic |
shop steward n.
|
işyeri temsilcisi |
|
441 |
Trade/Economic |
job shop n.
|
iş evi |
|
442 |
Trade/Economic |
shop order n.
|
iş emri |
|
443 |
Trade/Economic |
manufacturing shop n.
|
imalathane |
|
444 |
Trade/Economic |
shop steward n.
|
işçi temsilcisi |
|
445 |
Trade/Economic |
shop floor workers n.
|
işçiler |
|
446 |
Trade/Economic |
shop committee n.
|
iş kurulu |
|
447 |
Trade/Economic |
shop drawing n.
|
imalat resmi |
|
448 |
Trade/Economic |
shop floor n.
|
işçiler |
|
449 |
Trade/Economic |
job shop n.
|
iş idaresi |
|
450 |
Trade/Economic |
shop committee n.
|
iş komitesi |
|
451 |
Trade/Economic |
closed shop n.
|
kapalı iş yeri |
|
452 |
Trade/Economic |
stationery shop n.
|
kırtasiye mağazası |
|
453 |
Trade/Economic |
captive shop n.
|
kullanımı şirkete ait olan atölye |
|
454 |
Trade/Economic |
cooperative shop n.
|
kooperatif satış yeri |
|
455 |
Trade/Economic |
shop window (brit) n.
|
mağaza vitrini |
|
456 |
Trade/Economic |
shop keeper n.
|
mağaza sahibi |
|
457 |
Trade/Economic |
shop-in-shop n.
|
mağaza içinde mağaza |
|
458 |
Trade/Economic |
shop committee n.
|
mağaza komitesi |
|
459 |
Trade/Economic |
multiple shop n.
|
mağaza zincirinden biri |
|
460 |
Trade/Economic |
machine shop n.
|
makine atölyesi |
|
461 |
Trade/Economic |
record shop n.
|
müzik dükkanı |
|
462 |
Trade/Economic |
furniture shop n.
|
mobilya satış yeri |
|
463 |
Trade/Economic |
furniture shop n.
|
mobilya dükkanı |
|
464 |
Trade/Economic |
runaway shop n.
|
mobil dükkan |
|
465 |
Trade/Economic |
furniture shop n.
|
mobilya mağazası |
|
466 |
Trade/Economic |
record shop n.
|
müzik mağazası |
|
467 |
Trade/Economic |
repair shop n.
|
onarım atölyesi |
|
468 |
Trade/Economic |
repairing shop n.
|
onarım atölyesi |
|
469 |
Trade/Economic |
retail shop n.
|
perakende satış mağazası |
|
470 |
Trade/Economic |
retail shop n.
|
perakende satış dükkanı |
|
471 |
Trade/Economic |
retail shop n.
|
perakendeci dükkan |
|
472 |
Trade/Economic |
retail shop n.
|
perakendeci dükkanı |
|
473 |
Trade/Economic |
pop-up shop n.
|
portatif mağaza |
|
474 |
Trade/Economic |
rival shop n.
|
rakip dükkan |
|
475 |
Trade/Economic |
shop girl n.
|
satıcı kız |
|
476 |
Trade/Economic |
union shop n.
|
sendika işletmesi |
|
477 |
Trade/Economic |
tobacco shop n.
|
sigara satıcısı |
|
478 |
Trade/Economic |
closed shop n.
|
sendika üyesi işçileri çalıştıran yer |
|
479 |
Trade/Economic |
chief shop steward n.
|
sendika temsilcisi |
|
480 |
Trade/Economic |
job shop production n.
|
siparişe göre üretim |
|
481 |
Trade/Economic |
tobacconist shop n.
|
sigara satıcısı |
|
482 |
Trade/Economic |
clearance sale shop n.
|
seri sonu mağazası |
|
483 |
Trade/Economic |
runaway shop n.
|
seyyar mağaza |
|
484 |
Trade/Economic |
closed shop n.
|
sendika işyeri |
|
485 |
Trade/Economic |
open shop n.
|
sendikaya üye olma zorunluluğu olmayan işeri |
|
486 |
Trade/Economic |
open shop n.
|
sendikasız işyeri |
|
487 |
Trade/Economic |
nonunion shop n.
|
sendikasız işyeri |
|
488 |
Trade/Economic |
one-stop-shop n.
|
tek durak noktası |
|
489 |
Trade/Economic |
pawn shop n.
|
tefeci dükkanı |
|
490 |
Trade/Economic |
one stop shop n.
|
tek-duraklı hizmet anlayışı |
|
491 |
Trade/Economic |
shop clerk n.
|
tezgahtar |
|
492 |
Trade/Economic |
tally shop n.
|
taksitle satış yapan dükkan |
|
493 |
Trade/Economic |
repairing shop n.
|
tamir atölyesi |
|
494 |
Trade/Economic |
tobacco shop n.
|
tütüncü |
|
495 |
Trade/Economic |
one stop shop n.
|
tek durak noktası |
|
496 |
Trade/Economic |
tobacconist shop n.
|
tütün satıcısı |
|
497 |
Trade/Economic |
tobacconist shop n.
|
tütüncü |
|
498 |
Trade/Economic |
one stop shop n.
|
tek noktada hizmet sunumu |
|
499 |
Trade/Economic |
wholesale shop n.
|
toptancı dükkan |
|
500 |
Trade/Economic |
agency shop n.
|
temsilci bürosu |
|