shop - Turkish English Dictionary

shop

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "shop" in Turkish English Dictionary : 77 result(s)

English Turkish
Common Usage
shop n. mağaza
A town with many shops, many industries and all within an accessible area.
Birçok mağazaya, birçok endüstriye sahip ve hepsi erişilebilir bir alanda bulunan bir kasaba.

More Sentences
shop n. dükkan
Three hours later, the shop no longer existed.
Üç saat sonra dükkan artık mevcut değildi.

More Sentences
General
shop n. atölye (zanaatçıya ait)
It is truly the shop floor on which understanding is shared.
Burası gerçekten de anlayışın paylaşıldığı bir atölye.

More Sentences
shop n. tamirhane
Tom told me his car was in the shop.
Tom bana arabasının tamirde olduğunu söyledi.

More Sentences
shop n. fabrika
Tony did not want to work in a shop or a factory.
Tony, bir dükkân veya bir fabrikada çalışmak istemiyordu.

More Sentences
shop n.
Let's talk shop for a while.
Biraz konuşalım.

More Sentences
shop n. dükkan
This should not be a Christmas gift shop.
Bu bir Noel hediyesi dükkanı olmamalıdır.

More Sentences
shop n.
Let's not talk shop, OK?
İş konuşmayalım, tamam mı?

More Sentences
shop v. alışverişe çıkmak
They are out shopping.
Alışverişe çıktılar.

More Sentences
shop v. alışveriş etmek
Mary likes to shop at Forever 21.
Mary, Forever 21'da alışveriş etmeyi seviyor.

More Sentences
shop v. araştırma yapmak
I usually shop around before I buy something.
Bir şey satın almadan önce genellikle etrafta araştırma yaparım.

More Sentences
shop v. alışveriş yapmak
If you're shopping for a tablet, be sure to check out the Nook Tablet to see if you agree.
Bir tablet için alışveriş yapıyorsanız, aynı fikirde olup olmadığınızı görmek için Nook Tablet'e göz atmayı unutmayın.

More Sentences
shop v. satın almak
In the game, you can find an armor/weapon shop and plenty of upgrades you can check out immediately.
Oyunda bir zırh/silah dükkanı ve hemen satın alabileceğiniz çok sayıda yükseltme bulabilirsiniz.

More Sentences
shop v. piyasaya sürmek
Twenty-five years ago, the Body Shop launched cosmetics that were not tested on animals.
Yirmi beş yıl önce Body Shop hayvanlar üzerinde test edilmeyen kozmetik ürünlerini piyasaya sürdü.

More Sentences
Trade/Economic
shop n. dükkan
Game animals are naturally also for sale on shop shelves or they are given or sold to neighbours and relatives.
Oyun hayvanları doğal olarak dükkan raflarında da satılıyor ya da komşulara ve akrabalara veriliyor veya satılıyor.

More Sentences
shop n. işyeri
The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.

More Sentences
shop n. mağaza
The same situation happened previously in the case of the tax-free shops at airports.
Aynı durum daha önce havaalanlarındaki vergisiz satış mağazalarında da yaşanmıştı.

More Sentences
Automotive
shop n. dükkan
We might just as well shut up shop and go home.
Dükkanı kapatıp evimize de gidebiliriz.

More Sentences
shop n. tamirhane
My car's in the shop.
Arabam tamirde.

More Sentences
General
shop n. zanaat dersi (ortaokul ve liselerde)
shop n. tecimevi
shop n. atelye
shop n. imalathane
shop n. meslek
shop n. okul
shop n. kuruluş
shop n. kurum
shop n. dükkan (perakende satış yapılan)
shop n. cam işçileri ekibi
shop n. dükkana benzer şey
shop n. operasyon merkezi
shop n. işlem merkezi
shop n. işlevsel faaliyet
shop n. fonksiyonel aktivite
shop n. tedarik kaynağı
shop n. ev atölyesi
shop n. alet edevat ile çalışma sanatı
shop n. teknik çalışma bilimi
shop n. toplanma yeri
shop n. buluşma yeri
shop n. faaliyet merkezi
shop n. etkinlik merkezi
shop n. meslek
shop n. tiyatroculuk
shop n. iş sohbeti
shop n. iş hakkında yürütülen muhabbet
shop n. alışveriş
shop v. hapse atmak
shop v. araştırmak
shop v. ele vermek
shop v. gammazlamak
shop v. alıcı gözü ile bakmak
shop v. stok durumuna bakmak
shop v. (gazete) alışveriş için taramak
shop v. servise göndermek
shop v. huzuruna çıkarmak
shop v. satışa sunmak
shop v. (markette) en iyi ürünü aramak
shop v. (markette) en iyi fiyatı kovalamak
shop v. göz gezdirmek
shop v. (mecazen) ava çıkmak
shop v. (ürün veya projeyi) satmaya çalışmak
shop v. (işi) bağlamaya çalışmak
Trade/Economic
shop n. atölye
shop interj. müşteri bekliyor!
shop interj. müşteriye bakın!
Technical
shop n. işlik
shop n. onarım evi
Education
shop n. (ilk veya ortaokulda) laboratuvar
Military
shop n. onarım atölyesi
shop n. tamirhane
Archaic
shop v. piyasaya sürmek
shop v. satışa çıkarmak
shop v. satmak
shop v. alıcıya sunmak
British Slang
shop v. gammazlamak
shop v. ispiyonlamak

Meanings of "shop" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
shop assistant n. tezgahtar
Old people were tricked by the shop assistant.
Yaşlı insanlar tezgâhtar tarafından kandırılırdı.

More Sentences
pawn shop n. rehin dükkanı
Tom works at a pawn shop.
Tom bir rehin dükkanında çalışıyor.

More Sentences
shop window [uk] n. vitrin
This plenary is Parliament's shop window to the world.
Bu genel kurul Parlamento'nun dünyaya açılan vitrinidir.

More Sentences
General
flower shop n. çiçekevi
I work in a flower shop.
Bir çiçekçide çalışıyorum.

More Sentences
pizza shop n. pizzacı
I found a really nice pizza shop in the old town.
Eski şehir merkezinde şirin bir pizzacı keşfettim.

More Sentences
shoe shop n. ayakkabı dükkanı
He runs a shoe shop.
Ayakkabı dükkanı işletiyor.

More Sentences
cake shop n. pastane
I've heard that there's a new cake shop near the station that makes delicious cakes.
İstasyonun yakınında lezzetli pastalar yapan yeni bir pastane olduğunu duydum.

More Sentences
souvenir shop n. hediyelik eşya dükkanı
The same is true of restaurants, souvenir shops and boutiques.
Aynı durum restoranlar, hediyelik eşya dükkanları ve butikler için de geçerlidir.

More Sentences
antique shop n. antikacı
He came across this old coin in an antique shop.
Bu eski paraya bir antikacıda rastlamış.

More Sentences
beauty shop n. güzellik salonu
My mother has gone to the beauty shop.
Annem güzellik salonuna gitti.

More Sentences
pet shop n. evcil hayvan dükkanı
If you want to buy a leash, go to a pet shop.
Bir tasma almak istiyorsan bir evcil hayvan dükkanına fit.

More Sentences
butcher's shop n. kasap
We do have large slaughterhouses in Europe, but we also have a host of small butcher's shops.
Avrupa'da büyük mezbahalarımız var ama aynı zamanda çok sayıda küçük kasap dükkânımız da var.

More Sentences
coffee shop n. kahve dükkanı
The coffee shop is closed while the air conditioning is under repair.
Klima tamirde olduğu süre boyunca kahve dükkanı kapalı.

More Sentences
toy shop n. oyuncak dükkanı
I live next door to the toy shop.
Oyuncak dükkanının bitişiğinde oturuyorum.

More Sentences
barber shop n. berber dükkanı
He went to the barber shop.
O, berber dükkanına gitti.

More Sentences
shop floor n. üretim bölümü
The shop floor has great insight into what goes wrong and how things can be improved.
Üretim bölümü, neyin yanlış gittiği ve işlerin nasıl iyileştirilebileceği konusunda büyük bir içgörüye sahiptir.

More Sentences
shop assistant n. mağaza görevlisi
Old people were tricked by the shop assistant.
Yaşlı insanlar mağaza görevlisi tarafından kandırıldı.

More Sentences
gun shop n. silah dükkanı
There are only liquor stores and gun shops here.
Burada sadece içki ve silah dükkanları var.

More Sentences
hamburger shop n. hamburger dükkanı
That shop is a hamburger shop.
O dükkan bir hamburger dükkanı.

More Sentences
pastry shop n. pastane
The pastry shop is open.
Pastane açıktır.

More Sentences
shop owner n. dükkan sahibi
Tom is an ice cream shop owner.
Tom bir dondurma dükkanı sahibi.

More Sentences
new shop n. yeni dükkan/mağaza
When did you open your new shop?
Yeni dükkanınızı ne zaman açtınız?

More Sentences
clothing shop n. kıyafet dükkanı
Did you find these at a vintage clothing shop?
Bunları eski kıyafet dükkanında mı buldun?

More Sentences
flower shop n. çiçekçi dükkanı
My uncle has a flower shop near the station.
Dayımın, istasyonun yakınında bir çiçekçi dükkanı var.

More Sentences
sports shop n. spor mağazası
It's the biggest sports shop in the region.
Bölgedeki en büyük spor mağazası.

More Sentences
antique shop n. antika dükkanı
I'm looking for information on the Anderson Antique Shop in London.
Londra'daki Anderson Antika Dükkanı hakkında bilgi arıyorum.

More Sentences
coffee shop n. kahvehane
This coffee shop is cozy.
Bu kahvehane rahat.

More Sentences
coffee shop n. kafeterya
Shall we stop in at a coffee shop?
Bir kafeteryada duralım mı?

More Sentences
shop window (uk) n. mağaza vitrini
The dress in the shop window caught Marie's eye.
Mağaza vitrinindeki elbise Marie'nin dikkatini çekti.

More Sentences
music shop n. müzik dükkanı
This is Wonder Music Shop.
Burası Wonder Müzik Dükkanı.

More Sentences
china shop n. züccaciye
Don't act like a bull in a china shop.
Züccaciye dükkanındaki boğa gibi davranma.

More Sentences
fish shop n. balık dükkanı
There is a fly buzzing in front of the fish shop.
Balık dükkanını önünde vızıldayan bir sinek var.

More Sentences
shut the shop v. dükkanı kapatmak
Mr Hobson shut the shop and went home.
Bay Hobson, dükkanı kapattı ve eve gitti.

More Sentences
close the shop v. dükkanı kapatmak
They closed the shop.
Dükkanı kapattılar.

More Sentences
window-shop v. vitrin gezmek
Tom went window-shopping.
Tom bir şey almadan vitrinleri gezdi.

More Sentences
Speaking
photo shop n. fotoğrafçı
Is there a photo shop in the hotel?
Otelde bir fotoğrafçı var mıdır?

More Sentences
Trade/Economic
shoe shop n. ayakkabı dükkanı
He runs a shoe shop.
O bir ayakkabı dükkânı işletir.

More Sentences
barber shop n. berber dükkanı
Is there a barber shop in the hotel?
Otelde berber dükkanı var mı?

More Sentences
flower shop n. çiçekçi dükkanı
Tom works in a flower shop on Park Street.
Tom, Park Caddesi'nde bir çiçekçi dükkanında çalışıyor.

More Sentences
duty-free shop n. gümrüksüz satış mağazası
Tom bought a bottle of vodka and some perfume at the duty-free shop.
Tom gümrüksüz satış mağazasından bir şişe votka ve biraz parfüm aldı.

More Sentences
souvenir shop n. hediyelik eşya dükkanı
Is there any souvenir shop around here?
Buralarda hediyelik eşya dükkanı var mı?

More Sentences
pawn shop n. rehin dükkanı
He works at a pawn shop.
Bir rehin dükkanında çalışıyor.

More Sentences
shop steward n. sendika temsilcisi
This time we need a practical and politically-neutral shop steward to serve all of us.
Bu kez hepimize hizmet edecek pratik ve siyasi açıdan tarafsız bir sendika temsilcisine ihtiyacımız var.

More Sentences
repair shop n. tamir atölyesi
I'm going to the repair shop.
Tamir atölyesine gidiyorum.

More Sentences
Common Usage
repair-shop n. tamirhane
pawn shop n. tefeci
General
curiosity shop n. hediyelik eşya dükkanı
machine shop n. makine atölyesi
apothecary's shop n. eczane
pawn shop n. tefeci dükkanı
hat shop n. şapkacı dükkanı
discount shop n. iskonto kurumu
machine shop n. atölye
shop management n. atelye yönetimi
automobile repair shop n. otomobil tamirhanesi
tobacco shop n. tütün fabrikası
tea shop n. çay fabrikası
jeweller's shop n. kuyumcu dükkanı
sweet shop n. şekerci dükkanı
shop assistant n. satıcı
tea shop n. çay ocağı
fitting shop n. montaj atölyesi
print shop n. yazıcı hizmeti veren dükkan
coffee shop n. kahve çay ve hafif yemekler sunan lokanta
sweet shop n. şekerci
open shop n. sendikasız işçi çalıştıran kuruluş
print shop n. matbaa
beauty shop n. kadınlar için kuaför salonu
furniture shop n. mobilyacı
shop clerk n. satıcı
machine shop n. makine fabrikası
photographer's shop n. fotoğrafçı
op shop n. satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese
shop right n. işveren ruhsatı
owner of a shop n. dükkan sahibi
carpet shop n. halıcı
repair shop n. tamirci dükkanı
closed shop n. yalnız sendika üyelerini çalıştıran fabrika
machine shop n. tornacı dükkanı
furrier's shop n. kürkçü dükkanı
gift shop n. hediyelik dükkanı
erecting shop n. montaj atölyesi
shop window n. camekan
confectioner's shop n. şekerci
resale shop n. satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese
opportunity shop n. satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese
corner shop n. köşebaşı dükkan
body shop n. karoseri
carpenter´s shop n. marangozhane
a famous flower shop in old istanbul of ottoman empire n. sabuncakis
old clothes shop n. eskici dükkanı
junk shop n. eski eşya dükkanı
shop girl n. tezgahtar kız
pastry shop n. pastacı
multiple shop n. şube
paint shop n. boyahane
shop mathematics n. atölye matematiği
shop floor n. işçiler
shop floor n. çalışanlar
kebab shop n. kebapçı
kebab shop n. kebap dükkanı
shop staff n. mağaza görevlisi
tailor shop n. terzi dükkanı
paint shop n. boya atölyesi
kebab shop n. kebapçı dükkanı
doner shop n. dönerci
doner shop n. dönerci dükkanı
antique shop n. antika satıcısı
hot shop n. yaratıcı reklam ajansı
a bull in a china shop n. orman kibarı
florist shop n. çiçekçi dükkanı
florist shop n. çiçekçi
dram-shop n. bar
dolly-shop n. rehinci
cut-price shop n. ucuzcu dükkan
shop-lifter n. mağazalardan eşya çalan kişi
pop-shop n. rehinci
shop-girl n. çalışan kadın
multi-storey shop n. çok katlı mağaza
stationery shop n. kırtasiyeci
shop-window dummy n. vitrin mankeni
offal shop n. sakatatçı dükkanı
high street shop n. cadde üzerindeki dükkan
hamburger shop n. hamburgerci
hamburger shop n. hamburgerci dükkanı
pastry shop n. pastacı dükkanı
print shop n. basımevi
shoe repair shop n. ayakkabı tamir atölyesi
shoe repair shop n. ayakkabı tamir dükkanı
shoe repair shop n. ayakkabı tamircisi
cookie shop n. kurabiye dükkanı
cookie shop n. kurabiyeci
dress shop n. giyim mağazası
dress shop n. kıyafet dükkanı
clothing shop n. kıyafet mağazası
clothing shop n. giyim mağazası
dress shop n. kıyafet mağazası
stationery shop n. kırtasiye dükkanı
jewellery shop n. kuyumcu
crystalware shop n. billuriye
glassware shop n. billuriye
candy shop n. şeker dükkanı
cell phone shop n. cep telefonu mağazası
cell phone shop n. cep telefonu dükkanı
phone shop n. telefon dükkanı
phone shop n. telefon mağazası
phone shop n. telefoncu
knick-knack shop n. biblo dükkanı
bric-a-brac-shop n. biblo dükkanı
body shop n. tamirhane
auto body shop n. araba tamirhanesi
betting shop n. bahis şirketi
betting shop n. bahis bayi
hardware shop n. nalburiye
hardware shop n. nalbur
shop paper n. bir şirketin özellikle çalışanları için yayınladığı dergi
shop paper n. firma dergisi
beauty shop n. kozmetik mağazası
barter shop n. takas dükkanı
body shop n. kaportacı
bucket shop n. borsa hisselerinden vurgun yapan aracı kurum
nail shop n. pedikür/manikür salonu
dolly shop n. gemi bakkalı
dolly shop n. rehinci
duty free shop n. gümrüksüz mallar mağazası
chop shop n. çalıntı araba parçalarının (satılmak amacıyla) söküldüğü yer
newsagent's shop (uk) n. gazete büfesi
newsagent's shop (uk) n. gazete bayisi
newsagent's shop (uk) n. gazeteci
newsagent's shop (uk) n. gazete satılan yer
newsagent's shop (uk) n. gazete bayi
pound shop n. bir milyoncu
electronics shop n. elektronik mağazası
leather shop n. deri mağazası
leather shop n. derici
bag shop n. çantacı
music shop n. müzik mağazası
shop sign n. dükkan tabelası
engine shop n. motorhane
pound shop n. herşey birmilyoncu
pound shop n. her-şey bir milyoncu
pound shop n. herşey bir milyoncu
pound shop n. bir milyoncu
ironing shop n. ütü dükkanı
trousers shop n. pantolon dükkanı
ironing shop n. ütühane
shop salesclerk n. mağaza satış temsilcisi
shop salesclerk n. mağaza satış görevlisi
shop assistant n. mağaza satış temsilcisi
shop assistant n. mağaza satış görevlisi
shop clerk n. mağaza satış temsilcisi
shop clerk n. mağaza satış görevlisi
clerk. shop sales rep n. mağaza satış temsilcisi
clerk. shop sales rep n. mağaza satış görevlisi
rug shop n. halı dükkanı
rug shop n. halı mağazası
rug shop n. halıcı
photographer's shop n. fotoğrafçı dükkanı
costume shop n. kostüm mağazası
costume shop n. kostüm dükkanı
tea shop n. çay ve hafif yiyeceklerin servis edildiği dükkan
tea shop n. çayevi
printing shop n. baskı dükkanı
printing shop n. basımevi
novelty shop n. ufak tefek hediyelik eşyalar satan dükkan
clothes shop n. giyim mağazası
pawn shop n. rehinci dükkanı
espresso shop n. espresso dükkanı
berlin shop n. berlin yün işlemesi mağazası
medicine shop n. (malezya'da) modern ilaçların yanında geleneksel otların da satıldığı fakat reçete edilmiş ilaçların tedarik edilemediği çin menşeli eczane
chip shop [uk] n. balık ve patates kızartması satan yer
opportunity shop [australia/new zealand] n. yardım mağazası
rum shop [caribbean] n. alkollü içecekleri şişe olarak da satan taverna
in-bond shop [caribbean] n. gümrüksüz satış mağazası
grocery shop n. bakkal
grocery shop n. market
paper shop [uk] n. gazete bayisi
paper shop [uk] n. büfe
paper shop [uk] n. gazete büfesi
porn shop n. erotik mağaza
porn shop n. seks ürünleri satan dükkan
coffee-shop n. kahveci
coffee-shop n. kahve servis eden işletme
fish shop n. balıkçı dükkanı
fish-and-chip shop [uk] n. balık kroket ve patates kızartması satılan dükkan
print shop n. baskı veya grafiklerin satıldığı dükkan
preferential shop n. yönetimi sendika üyelerine çeşitli alanlarda imtiyaz sunan bir dükkan türü
shoe-shop n. ayakkabı dükkanı
shoe-shop n. ayakkabı mağazası
shop [obsolete] n. atölyeye benzer oluşum
shop bell n. (dükkan kapılarında) müşteri geldi zili
shop boy n. genç mağaza görevlisi erkek
shop front n. vitrin
shop front n. mağazanın ön tarafı
shop front n. mağaza binasının ön tarafında yer alan odalar
shop mechanic n. makinist
shop mechanic n. tezgah operatörü
shop mechanic n. makine ustası
shop talk n. işle ilgili sohbet
shop talk n. mesleki terminoloji
shop talk n. mesleki jargon
slop shop n. hazır giyim mağazası
slopseller's shop n. hazır giyim mağazası
smoke shop n. tekel bayi
smoke shop n. tütün dükkanı
sundry shop n. (malezya'da) çin menşeli gıdaların ağırlıkta olduğu şarküteri
shop for v. çarşı pazar dolaşmak
set up shop v. tezgah kurmak
set up shop v. yazıhane açmak
shop around v. en uygun fiyatların peşinde çarşı pazar dolaşmak
open a shop v. dükkan açmak
close up shop v. işyerini kapatmak (iş gününün bitiminde)
shop online v. online alışveriş yapmak
shop for v. araştırmak
shop for v. belirli şeylerin peşinde çarşı pazar dolaşmak
close up a shop v. kepenk kapatmak
window shop v. vitrine bakmak
set up shop v. dükkan açmak
set up a shop v. dükkan açmak
set up a shop v. mağaza açmak
open a shop v. mağaza açmak
set up a shop v. dükkan kurmak
open a sport shop v. spor mağazası açmak
shop unlimitedly v. sınırsız alışveriş yapmak
shop on the internet v. internetten alışveriş yapmak
talk shop v. işinden söz etmek
shop-soiled adj. dükkanda bayatlamış
Phrasals
shop at v. bir yerden alışveriş yapmak
shop (something) around v. (bir şeyi) çeşitli alıcılara pazarlamak
shop around (for something) v. (bir şeyin) en uygun fiyatlısını bulmak için çarşı pazar dolaşmak
shop around (for something) v. (bir şeyin) en uygun fiyatlısını bulmak için farklı yerlere bakmak
Proverb
keep your shop and your shop will keep you bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur
a man without a smiling face must not open a shop güler yüzlü bir tutum insanı iş hayatında başarılı kılar
a man without a smiling face must not open a shop gülmeyi bilmeyen dükkan açmasın
a man without a smiling face must not open a shop gülümsemeyi bilmeyen dükkan açmasın
a man without a smiling face must not open a shop güler yüzlü olmayan dükkan açmasın
Colloquial
talking shop n. hiçbir sonuca ulaşmayan tartışmalar yapan grup ya da komite
an ice cream shop n. dondurmacı
thrift shop n. İkinci el satış mağazası
a cop shop n. karakol
a cop shop n. polis karakolu
a cop shop n. polis istasyonu
sports shop n. spor mağazası
sports shop n. spor dükkanı
thrift shop n. ucuz satan yer
hock shop n. rehinci dükkanı
hock shop n. rehinci
chop-shop n. çalıntı araba parçalarının (satılmak amacıyla) söküldüğü yer
chop-shop n. oto kasabı
op-shop [australia/new zealand] n. yardım mağazası
op-shop [australia/new zealand] n. satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese
op-shop [australia/new zealand] n. yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza
variety shop n. her şey bir milyoncu
variety shop n. bir milyoncu
variety shop n. ucuz fiyatla birçok çeşit ürün satılan dükkan
Idioms
the cop shop n. karakol
the cop shop n. polis karakolu
the cop shop n. polis istasyonu
a bull in a china shop n. paldır küldür dalan/hareket eden kimse
a bull in a china shop n. götüyle/kıçıyla dağ deviren kimse
a bull in a china shop n. patavatsız kimse
a closed shop n. belli kriterlere sahip kişilerin alındığı/dahil edildiği iş/yarışma
a closed shop n. belli kişilerle sınırlı iş/yarışma
a closed shop n. sadece belli kişilere açık iş/yarışma
a closed shop n. yalnız belli bir sendikaya üye kişileri çalıştıran fabrika, işyeri
a closed shop n. yalnızca belli bir sendikanın üyelerinin çalışabildiği fabrika, işyeri
a talking shop [uk] n. hiçbir sonuca varmayan tartışmaların yaşandığı toplantı/organizasyon
a talking shop [uk] n. her şeyin lafta kaldığı bir toplantı/organizasyon
a talk shop [us] n. hiçbir sonuca varmayan tartışmaların yaşandığı toplantı/organizasyon
a talk shop [us] n. her şeyin lafta kaldığı bir toplantı/organizasyon
bull in a china shop n. orman kibarı
bull in a china shop n. beceriksiz
bull in a china shop n. sakar
bull in a china shop n. züccaciye dükkanına girmiş fil
mom-and-pop shop n. küçük ve yerel dükkan
mom-and-pop shop n. mahalle bakkalı
mom-and-pop shop n. aile bakkalı/dükkanı
shop till you drop n. düşüp bayılana kadar alışveriş
sweat-shop n. çalışanların az maaş aldıkları kötü çalışma koşullarına sahip işyeri
sweat-shop n. köle gibi çalıştıran iş yeri
talk shop v. mesleki işleri konuşmak
talk shop v. iş hakkında konuşmak
talk shop v. iş konuşmak
talk shop v. işten konuşmak
talk shop v. kendi işinden sözetmek
smell of the shop v. mesleğini fazlaca belli etmek
smell of the shop v. ne iş yaptığı hemen anlaşılmak
be all over the shop v. dört bir yana dağılmak
be all over the shop v. düzensizlik içinde olmak
be all over the shop v. dört bir yana yayılmak
be all over the shop v. dört bir yana saçılmak
shut up shop v. işyeri vb'ni kapatmak
close up shop v. işyeri vb'ni kapatmak
talk shop v. iş konuşmak
be all over the shop v. kafası tamamen karışmak
close up shop v. kepenk indirmek
shut up shop v. kepenk indirmek
come to the wrong shop v. yanlış kapı çalmak
come to the wrong shop v. yanlış kapıyı çalmak
give away the shop v. bir pazarlıkta çok fazla taviz vermek
give away the shop v. bir anlaşmada gereğinden çok ödün vermek
give away the shop v. bir alışverişte çok fazla ödemek
give away the shop v. elde avuçta ne varsa vermek/ödemek
live over the shop [uk] v. dükkanın üstünde yaşamak
live over the shop [uk] v. iş yerinde yaşamak
live over the shop [uk] v. iş yeriyle evi bir arada olmak
live over the shop v. iş yeri mülkünde yaşamak
live over the shop v. iş yerinin olduğu binada yaşamak
mind the shop v. bir yere göz kulak olmak
mind the shop v. bir şeye göz kulak olmak
mind the shop v. birinin yerine bir yere/şeye bakmak
mind the shop v. geçici olarak bir şeyin/işin başına geçmek
mind the shop v. geçici olarak bir şeyden/işten sorumlu olmak
mind the shop v. geçici olarak bir şeyin/yerin sorumlusu olmak
mind the shop v. kısa süreliğine birinin yerine bir şeye/yere bakmak
mind the shop v. kısa süreliğine birinin yerine bir şeye/yere göz kulak olmak
be like a bull in a china shop v. züccaciye dükkanına girmiş fil gibi olmak/hissetmek
set up shop somewhere v. bir yere tezgah/dükkan açmak
set up shop somewhere v. bir yerde iş yeri kurmak/açmak
shop till (one) drops v. düşüp bayılana kadar alışveriş yapmak
shop till (one) drops v. alışverişin dibine vurmak
watch the shop v. bir yere/duruma bakmak
watch the shop v. bir yere/duruma göz kulak olmak
window-shop v. vitrinleri seyretmek
window-shop v. vitrin gezmek
window-shop v. bir şey almadan vitrinlere bakmak
all over the shop [uk] adj. kafası karışmış
all over the shop [uk] adj. kafası dağılmış/dağınık
all over the shop [uk] adj. sağlıklı düşünemeyen
all over the shop [uk] adj. mantıklı davranamayan
all over the shop [uk] adj. planlı davranamayan
all over the shop [uk] adj. kafası karışmış
all over the shop [uk] adj. kafası dağılmış/dağınık
all over the shop [uk] adj. sağlıklı düşünemeyen
all over the shop [uk] adj. mantıklı davranamayan
all over the shop [uk] adj. planlı davranamayan
(like a) bull in a china shop adj. beceriksiz
(like a) bull in a china shop adj. çok beceriksiz
(like a) bull in a china shop adj. çok sakar
(like a) bull in a china shop adj. sakar
(like a) bull in a china shop adj. züccaciye dükkanına girmiş fil gibi
like a bull in a china shop expr. beceriksiz
like a bull in a china shop expr. çok sakar
like a bull in a china shop expr. çok beceriksiz
as awkward as a bull in a china shop expr. çok sakar
as awkward as bull in a china shop expr. çok sakar
as awkward as a bull in a china shop expr. çok beceriksiz
as awkward as bull in a china shop expr. çok beceriksiz
like a bull in a china shop expr. sakar
like a kid in a candy shop expr. çok mutlu
like a kid in a candy shop expr. çok sevinçli
like a child in a sweet shop [uk] expr. darı ambarına düşmüş tavuk gibi
like a child in a sweet shop [uk] expr. etekleri zil çalan
like a child in a sweet shop [uk] expr. şekerci dükkanındaki çocuk gibi
like a child in a sweet shop [uk] expr. sevinçten çılgına dönmüş
Speaking
photo shop n. fotoğraf dükkanı
photo shop n. fotoğrafçı dükkanı
we don't have time to shop expr. alışverişe çıkmaya zamanımız yok
do you want anything from the shop? expr. dükkandan/bakkaldan bir şey istiyor musun?
where is the shop? expr. dükkan nerede?
no shop talk expr. işten konuşmak yok
Trade/Economic
open shop n. açık işyeri
shoe shop n. ayakkabı mağazası
shoe shop n. ayakkabı satış yeri
contracted shop n. anlaşmalı mağaza
contracted shop n. anlaşmalı dükkan
work shop n. atölye
shop class n. atölye dersi
print shop n. baskı dükkanı
shop selling n. borsada satış
shop-in-shop n. bir markanın belli bir alanda tek bir mağaza gibi sergilenmesi
bucket shop n. borsa hisseleri üzerinde vurgun yapan yolsuz işyeri
computer shop n. bilgisayar mağazası
computer shop n. bilgisayar dükkanı
sweat shop n. çalışanların az maaş aldıkları kötü çalışma koşullarına sahip işyeri
shop floor n. çalışanlar
shop floor workers n. çalışanlar
shop fitter n. dükkan düzenleyicisi
shop keeper n. dükkan sahibi
shop lifter n. dükkan hırsızı
shop window (brit) n. dükkan vitrini
shop keeper n. dükkancı
junk shop n. eskici dükkanı
crafts shop n. el sanatları atölyesi
brick and mortar shop n. fiziksel mağaza
shop bill n. fiyat listesi
brick and mortar shop n. fiziki bir faaliyet yeri olmaksızın internet kanalıyla online hizmet veren işletmelerin aksine belirli bir işyerinden (bina veya dükkan) faaliyet gösteren geleneksel işletmeleri tanımlamak için kullanılan bir terim
runaway shop n. gezici dükkan
pop-up shop n. gezici mağaza
duty-free shop n. genellikle liman veya havaalanlarında o ülkenin vergi ve resimlerinden muaf malların perakende satıldığı nokta
op shop n. hayır kurumu mağazası
charity shop n. hayır kurumu mağazası
resale shop n. hayır kurumu mağazası
hospice shop n. hayır kurumu mağazası
junk shop n. hurda mağazası
thrift shop n. hayır kurumu mağazası
bucket shop n. hisse senetleri işemleri yapan yer
work shop n. iş yeri
shop floor n. işçi katı
shop steward n. işyeri temsilcisi
job shop n. iş evi
shop order n. iş emri
manufacturing shop n. imalathane
shop steward n. işçi temsilcisi
shop floor workers n. işçiler
shop committee n. iş kurulu
shop drawing n. imalat resmi
shop floor n. işçiler
job shop n. iş idaresi
shop committee n. iş komitesi
closed shop n. kapalı iş yeri
stationery shop n. kırtasiye mağazası
captive shop n. kullanımı şirkete ait olan atölye
cooperative shop n. kooperatif satış yeri
shop window (brit) n. mağaza vitrini
shop keeper n. mağaza sahibi
shop-in-shop n. mağaza içinde mağaza
shop committee n. mağaza komitesi
multiple shop n. mağaza zincirinden biri
machine shop n. makine atölyesi
record shop n. müzik dükkanı
furniture shop n. mobilya satış yeri
furniture shop n. mobilya dükkanı
runaway shop n. mobil dükkan
furniture shop n. mobilya mağazası
record shop n. müzik mağazası
repair shop n. onarım atölyesi
repairing shop n. onarım atölyesi
retail shop n. perakende satış mağazası
retail shop n. perakende satış dükkanı
retail shop n. perakendeci dükkan
retail shop n. perakendeci dükkanı
pop-up shop n. portatif mağaza
rival shop n. rakip dükkan
shop girl n. satıcı kız
union shop n. sendika işletmesi
tobacco shop n. sigara satıcısı
closed shop n. sendika üyesi işçileri çalıştıran yer
chief shop steward n. sendika temsilcisi
job shop production n. siparişe göre üretim
tobacconist shop n. sigara satıcısı
clearance sale shop n. seri sonu mağazası
runaway shop n. seyyar mağaza
closed shop n. sendika işyeri
open shop n. sendikaya üye olma zorunluluğu olmayan işeri
open shop n. sendikasız işyeri
nonunion shop n. sendikasız işyeri
one-stop-shop n. tek durak noktası
pawn shop n. tefeci dükkanı
one stop shop n. tek-duraklı hizmet anlayışı
shop clerk n. tezgahtar
tally shop n. taksitle satış yapan dükkan
repairing shop n. tamir atölyesi
tobacco shop n. tütüncü
one stop shop n. tek durak noktası
tobacconist shop n. tütün satıcısı
tobacconist shop n. tütüncü
one stop shop n. tek noktada hizmet sunumu
wholesale shop n. toptancı dükkan
agency shop n. temsilci bürosu