sonda - Turkish English Dictionary

sonda

Meanings of "sonda" in English Turkish Dictionary : 18 result(s)

Turkish English
Technical
sonda probe n.
The space probe landed softly on the surface of Mars.
Uzay sondası Mars'ın yüzeyine yumuşak bir iniş yaptı.

More Sentences
Computer
sonda probe n.
No, leaving the probe there could cause permanent damage.
Hayır, sondayı burada bırakmak kalıcı hasara sebep olabilir.

More Sentences
Automotive
sonda probe n.
No, leaving the probe there could cause permanent damage.
Hayır, sondayı orada bırakmak kalıcı hasara neden olabilir.

More Sentences
General
sonda sound n.
sonda seeker n.
sonda searcher n.
sonda sounder n.
sonda catheter n.
sonda extreme adj.
Technical
sonda bougie n.
sonda tip n.
sonda sonde n.
Medical
sonda catheter n.
sonda style n.
sonda carotis n.
Food Engineering
sonda prob n.
Breeding
sonda drencher n.
Geography
sonda bore n.

Meanings of "sonda" with other terms in English Turkish Dictionary : 71 result(s)

Turkish English
General
yoklamak (sonda vb ile) probe v.
She probed the sand anxiously with a stick.
Kumu bir çubukla endişe içerisinde yokladı.

More Sentences
sonda ile muayene sound n.
en sonda yapılan denetim close-out inspection n.
sonda (insansız küçük uzay aracı) space probe n.
oyuncuların sırayla dizilmiş yığınlardan çeşitli miktarlarda alarak, en sonda tek kalan nesneyi alan kişiye oyunu kaybettirmeye çalıştığı zeka oyunu nim n.
eğlence gösterisinde en sonda yer alarak mizahi konuşmayı sürdüren kimse corner man n.
ince bir sonda seeker n.
sonda koymak probe v.
sonda ile yoklamak sound v.
sonda ile yoklamak probe v.
sonda bulunan terminal adj.
sonda olması gerekeni en başa yerleştiren preposterous adj.
Idioms
sonda gelmek suck hind tit v.
Technical
altın sonda gold probe n.
deney sonda ucu probe tip n.
elektrokimyasal sonda yöntemi electrochemical probe method n.
ısıl sonda thermal probe n.
ışınlı sonda balonu radiosonde n.
iyonosferik sonda ionospheric sounder n.
kirpik sonda eyelash probe n.
kelvin sonda mikroskopisi kelvin probe microscopy n.
piezokon sonda piezocone n.
radyo sonda cihazları radiosondes n.
sonda-yüzey uzaklığı probe-surface distance n.
sonda nitelendirmesi probe characterization n.
sonda çalışması probe performance n.
sonda-numune uzaklığı probe-sample distance n.
sonda ucu probe tip n.
sonda akımı probe current n.
taramalı kelvin sonda mikroskopisi scanning kelvin probe microscopy n.
tükenmez sonda nonconsumable probe n.
ultrasonik sonda ultrasonic probe n.
sonda ile yoklamak probe v.
Electric
atmosferdeki elektrik potansiyelini ölçen sonda electrosonde n.
Construction
sonda çubuğu bore-rod n.
Railway
yük trenlerinde mürettebat için ayrılmış genellikle en sonda bulunan vagon cabin car n.
Medical
ana toplardamara sonda yoluyla besleyici bir çözeltinin verilmesi hyperalimentation n.
kanül (sonda) cannula n.
nazo gastrik sonda naso-gastric catheter n.
oluklu sonda channelled sound n.
özofagus kanserinde daralmış bölgenin sonda ile genişletilmesi dilatation for esophageal cancer n.
periodontal sonda periodontal probe n.
sonda ile mideye yiyecek gönderilmesi gastrogavage n.
suprapubik sonda suprapubic catheter n.
sonda ile muayene probing n.
sonda (aleti) style n.
sonda ile besleme gavage n.
sonda uçlu tek kullanımlık şırınga catheter tip disposable syringe n.
büyümüş prostat bezine uyarlanmış sonda prostatic catheter n.
oluklu sonda staff n.
Math
sonda boyutu probe dimension n.
Biology
(moleküler biyolojide) genellikle eski sonda soyulduktan sonra yeniden sondalamak reprobe v.
Astronomy
roketli sonda rocketsonde n.
atmosferik sonda atmospheric probe n.
Linguistics
kelimenin hem başta hem de sonda kullanıldığı söz sanatı epanadiplosis n.
sonda yer almayan nonfinal adj.
Environment
nötron sonda metodu neutron depth probe method n.
Meteorology
rakon sonda rockoon sounding n.
roketle sonda rocket sounding n.
Geology
furkasyon bölgesi açıklığının tespitinde kullanılan periodontal sonda nabers n.
ana kaynağı yeni zelanda'ya özgü kauri ağaçları olan fosilleşmiş reçineleri kazarak çıkarmak için kullanılan uzun çelik sonda gum digger's spear [new zealand] n.
Music
başta çalınan melodinin sonda, son çalınan melodinin ise başta çalınacağı şekilde ters çevrilen melodi retrograde n.
sonda çalınan parça postlude n.
Abbreviation
ana toplardamara sonda yoluyla besleyici bir çözeltinin verilmesi tpn (total parenteral nutrition) n.
Engineering
depremlerde tehlike oluşturabilecek toprak sıvılaşmasını önlemek için titreşimli sonda kullanımı vibroflotation n.
Entomology
böceğin karnının sonda kalan bölümleri terminalia n.
Star Wars
sonda droidi probe droid n.
sonda düzlükleri sounder flats n.
sonda düzlükleri bilgisayar tesisi sounder flats computer complex n.
ticaret federasyonu sonda kapsülü trade federation probe pod n.
silici sonda droid viper probe droid n.