| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | supposedly adv. | söylendiğine göre | ||
|
Supposedly, one in ten Europeans are conceived in an IKEA bed. Söylenenlere göre on Avrupalıdan biri IKEA yatakta hamile kalmıştır. More Sentences |
||||
| General | supposedly adv. | sözde | ||
|
Everyone was supposedly pleased about it but, in reality, we have made little progress. Sözde herkes bu durumdan memnundu ama gerçekte çok az ilerleme kaydettik. More Sentences |
||||
| General | supposedly adv. | güya | ||
|
Supposedly, his father once betrayed China. Güya babası bir keresinde Çin'e ihanet etmiş. More Sentences |
||||
| General | supposedly adv. | iddia edildiğine göre | ||
|
Supposedly, his father once betrayed China. İddia edildiğine göre, bir zamanlar babası Çin'e ihanet etti. More Sentences |
||||
| General | supposedly adv. | sözüm ona | ||
|
This is supposedly the last summit of the year on enlargement. Bu, sözüm ona genişleme konusunda yılın son zirvesi. More Sentences |
||||
| General | supposedly adv. | sözümona | ||
| General | supposedly adv. | varsayılarak | ||
| General | supposedly adv. | iddialara göre | ||
| General | supposedly adv. | varsayıldığı gibi | ||
| General | supposedly adv. | tahminen | ||
| English | Turkish | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | supposedly being involved in match-fixing scandal adj. | şike skandalında adı geçen |
