English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | wave n. | dalga | ||
As it draws near, enlargement is generating a wave of reform throughout the entire Union. Genişleme yaklaştıkça tüm Birlik genelinde bir reform dalgası yaratmaktadır. More Sentences |
||||
Common Usage | wave v. | el sallamak | ||
Melanie waved her hand. Melanie elini salladı. More Sentences |
||||
Common Usage | wave v. | dalgalanmak | ||
I dreamed I saw a great wave climbing over green lands and above the hills. Rüyamda büyük bir dalganın yemyeşil topraklara ve tepelerin üzerinden aştığını gördüm. More Sentences |
||||
General | ||||
General | wave n. | dalga | ||
A large accession wave in 2004 is therefore becoming increasingly less likely. Bu nedenle 2004 yılında büyük bir katılım dalgası giderek daha az olası hale gelmektedir. More Sentences |
||||
General | wave v. | el sallamak | ||
I waved. El salladım. More Sentences |
||||
General | wave v. | sallamak | ||
We know we shall not be able to make all the difficulties simply disappear by waving a magic wand. Sihirli bir değnek sallayarak tüm zorlukları ortadan kaldıramayacağımızı biliyoruz. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | wave n. | dalga | ||
I do not think that a wave of hysteria is sufficient grounds for legislation by the European Commission. Bir histeri dalgasının Avrupa Komisyonu tarafından bir yasa çıkarılması için yeterli bir gerekçe olduğunu düşünmüyorum. More Sentences |
||||
General | ||||
General | wave n. | belli bir süre etkili olan (moda vb) | ||
General | wave n. | hare | ||
General | wave n. | titreşimin bir ortam içinde yayılma hareketi | ||
General | wave n. | dalga (saçta) | ||
General | wave n. | gizli iş | ||
General | wave n. | dalgalanma | ||
General | wave n. | bir yüzeydeki kıvrım | ||
General | wave n. | dalavere | ||
General | wave n. | el sallama | ||
General | wave n. | lokma | ||
General | wave n. | mevce | ||
General | wave n. | bukle kalınlığı | ||
General | wave v. | dalgalandırmak | ||
General | wave v. | dalgalanmak (rüzgarda) | ||
General | wave v. | dalga yapmak (saçlarda) | ||
General | wave v. | dalgalanmak | ||
General | wave v. | salınmak | ||
General | wave v. | sallanmak | ||
General | wave v. | dalgalı olmak | ||
General | wave v. | el etmek | ||
General | wave v. | ondüle yapmak | ||
General | wave v. | dalgalandırmak (rüzgar) | ||
General | wave v. | sallamak (mendil/el/tabanca) | ||
Medical | ||||
Medical | wave n. | flot | ||
Environment | ||||
Environment | wave n. | geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgarın etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket |