Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yıkılmış | broken down adj. | ||
The old building was broken down. Eski bina yıkılmıştı. More Sentences |
||||
General | yıkılmış | destroyed adj. | ||
Tom's house has been completely destroyed. Tom'un evi tamamen yıkıldı. More Sentences |
||||
General | yıkılmış | down adj. | ||
You look pretty down. Oldukça yıkılmış görünüyorsun. More Sentences |
||||
General | yıkılmış | broken adj. | ||
The gulf is still wide, although certain historical taboos have been broken. Bazı tarihi tabular yıkılmış olsa da aradaki uçurum hala geniş. More Sentences |
||||
General | yıkılmış | disconsolate adj. | ||
After losing the game, the disconsolate team members sat silently. Maçı kaybettikleri için yıkılmış durumdaki takım üyeleri sessizce oturdular. More Sentences |
||||
General | yıkılmış | overthrown adj. | ||
General | yıkılmış | razed adj. | ||
General | yıkılmış | decadent adj. | ||
General | yıkılmış | wracked adj. | ||
General | yıkılmış | shipwrecked adj. | ||
General | yıkılmış | ruined adj. | ||
General | yıkılmış | demolished adj. | ||
General | yıkılmış | down and out adj. | ||
General | yıkılmış | naught adj. | ||
General | yıkılmış | underwrought [obsolete] adj. | ||
General | yıkılmış | upset adj. | ||
General | yıkılmış | haywire adj. | ||
General | yıkılmış | debilitated adj. | ||
General | yıkılmış | ruinate adj. | ||
General | yıkılmış | doon [scotland] adj. | ||
General | yıkılmış | doun [scotland] adj. | ||
General | yıkılmış | prostrate adj. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | yıkılmış | bumming adj. | ||
Idioms | ||||
Idioms | yıkılmış | all to smash adj. | ||
Idioms | yıkılmış | bottom fell out expr. | ||
Slang | ||||
Slang | yıkılmış | kaput adj. |