Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yerel halk | locals n. | ||
The hospitality and geniality of the local population have always stayed with me. Yerel halkın misafirperverliği ve güler yüzlülüğü hep aklımda kaldı. More Sentences |
||||
General | yerel halk | local resident n. | ||
The mayor of Naples has apologised to a US tourist who was beaten up by local residents shortly after he was mugged. Napoli Belediye Başkanı, soyulduktan kısa bir süre sonra yerel halk tarafından dövülen ABD'li turistten özür diledi. More Sentences |
||||
General | yerel halk | local people n. | ||
All the local people and all the local authorities there are asking for a multilateral nuclear environment programme. Oradaki tüm yerel halk ve tüm yerel yetkililer çok taraflı bir nükleer çevre programı talep etmektedir. More Sentences |
||||
General | yerel halk | local community n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | yerel halk tarafından adlandırılan yer ve kişi isimlerinin yabancılar tarafından farklı isimlendirilmesi | exonym n. |
Idioms | ||
Idioms | yerel halk ile o ilde hizmet veren üniversitenin ilişkisi | town-and-gown n. |
Idioms | siyasi faaliyet açısından yerel düzeyde olan halk | grass-roots n. |
Idioms | yerel halk ile o ilde hizmet veren üniversitenin ilişkisi | town and gown n. |
Idioms | yerel halk ile o ilde hizmet veren üniversitenin ilişkisi ile ilgili | town-gown adj. |
Politics | ||
Politics | yerel halk oylaması | plebiscite n. |
Slang | ||
Slang | sirk veya karnaval çalışanları ile yerel halk arasında çıkan arbede | clem n. |