| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | young man n. | genç | ||
|
Without these kinds of new technologies, the future for young men like that is extremely bleak. Bu tür yeni teknolojiler olmadan bu gibi gençlerin geleceği son derece kasvetli. More Sentences |
||||
| General | young man interj. | (nasihat ifadesi olarak) genç adam | ||
|
I think you're all being perfectly beastly to this nice young man. Bence hepiniz bu hoş genç adama son derece hayvani davranıyorsunuz. More Sentences |
||||
| Common Usage | ||||
| Common Usage | young man n. | delikanlı | ||
| General | ||||
| General | young man n. | yiğit | ||
| General | young man n. | jön | ||
| General | young man n. | ergen erkek | ||
| General | young man n. | genç yetişkin erkek | ||
| General | young man n. | yardımcı olarak çalışan genç | ||
| General | young man n. | çırak | ||
| General | young man n. | sevgili (erkek) | ||
| General | young man n. | erkek arkadaş | ||
| English | Turkish | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | a young black man n. | genç bir siyah adam |
| General | strapping (young man) adj. | koç gibi |
| Idioms | ||
| Idioms | angry young man n. | yazılarında geleneksel toplumu eleştiren 20. yüzyıl ingiliz yazarlar grubu üyesi kimse |
| Idioms | angry young man n. | geleneksel değerlerin ve toplumun karşısında duran genç adam |
| Idioms | angry young man n. | geleneksel değerlere ve topluma karşı isyan eden genç adam |
| Idioms | day is young but not man expr. | gün gençtir, ama insan değil |
| Politics | ||
| Politics | angry young man n. | ekonomik veya sosyal adaletsizliği sert bir şekilde eleştiren kimse |
| Literature | ||
| Literature | angry young man n. | 1950'lerde ortaya çıkan bir grup ingiliz yazardan oluşan ve sosyal konuları protesto eden bir grup |
