zorunda bırakmak - Turkish English Dictionary

zorunda bırakmak

Meanings of "zorunda bırakmak" in English Turkish Dictionary : 11 result(s)

Turkish English
Common Usage
zorunda bırakmak oblige v.
The latter point constitutes a huge programme which would oblige the United States to attack many of its allies.
Bu son nokta, ABD'yi müttefiklerinin çoğuna saldırmak zorunda bırakacak devasa bir program teşkil etmektedir.

More Sentences
General
zorunda bırakmak oblige v.
The latter point constitutes a huge programme which would oblige the United States to attack many of its allies.
Bu son nokta, ABD'yi müttefiklerinin çoğuna saldırmak zorunda bırakacak devasa bir program teşkil etmektedir.

More Sentences
zorunda bırakmak reduce v.
zorunda bırakmak obligate v.
zorunda bırakmak compel v.
zorunda bırakmak leave someone no choice but do something v.
zorunda bırakmak constrain v.
zorunda bırakmak adact v.
zorunda bırakmak hold v.
zorunda bırakmak obstringe v.
Phrasals
zorunda bırakmak torture into v.

Meanings of "zorunda bırakmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 65 result(s)

Turkish English
Phrasals
(birini bir şey yapmak) zorunda bırakmak compel (someone) to (do something) v.
I was compelled to leave school.
Ben okulu terk etmek zorunda bırakıldım.

More Sentences
yapmak zorunda bırakmak compel to do v.
They were compelled to do it by force, or thrown into prison.
Bunu zorla yapmak zorunda bırakıldılar ya da hapse atıldılar.

More Sentences
(birini bir şey yapmak) zorunda bırakmak oblige (one) to (do something) v.
To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.
Ne yazık ki oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk.

More Sentences
General
başarısızlıktan dolayı okulu bırakmak zorunda kalmak flunk out v.
geri dönmek zorunda bırakmak drive back v.
katlanmak zorunda bırakmak subject v.
Phrasals
birini bir şeye mecbur etmek/yapmak zorunda bırakmak obligate someone to something v.
(birini bir şeyi/kaynağı) kullanmak zorunda bırakmak drive (one) back on (something) v.
cebinden yemek/harcamak zorunda bırakmak drive (one) back on (something) v.
birini bir kaynağı/birikimi kullanmak zorunda bırakmak/kullanmaya itmek drive someone back on something v.
cebinden yemek/harcamak zorunda bırakmak drive someone back on something v.
(birini/bir şeyi) bir şey yapmak zorunda bırakmak force on (someone or something) v.
(birini/bir grubu) yerleşik olduğu yeri terk etmek zorunda bırakmak uproot (someone or something) from (something or some place) v.
birini yerleşik olduğu yeri terk etmek zorunda bırakmak uproot someone from v.
harekete geçmek/bir şey yapmak zorunda bırakmak push to v.
(birini bir şey) yapmak zorunda bırakmak terrify (one) into (something) v.
birini bir şey yapmak zorunda bırakmak terrify someone into something v.
birini bir şey yapmak zorunda bırakmak terrorize someone into something v.
(birini bir şeyi/yeri) terk etmek zorunda bırakmak terrify (one) out of (something or some place) v.
(birini bir şey) yapmak zorunda bırakmak terrorize (one) into (something) v.
(birini bir şeyi) terk etmek zorunda bırakmak terrorize (one) out of (something) v.
sel (birini bir şeyi/yeri) terk etmek zorunda bırakmak wash (someone) out of (something or some place) v.
sel (birini bir şeyden/yerden) çıkmak zorunda bırakmak wash (someone) out of (something or some place) v.
(birini bir programı, kurumu) bırakmak zorunda bırakmak wash (someone) out of (something or some place) v.
birini (bir şey) yapmak zorunda/mecburiyetinde bırakmak bounce into (something) v.
(birini) bir şey yapmak zorunda bırakmak bounce into (someone) v.
evini/işini yakıp birini dışarı çıkmak zorunda bırakmak burn someone out of something v.
yangın nedeniyle birini bulunduğu yeri (işini/evini) terk etmek zorunda bırakmak burn someone out of something v.
evini/işini yakıp dışarı çıkmak zorunda bırakmak burn out of v.
yangın nedeniyle bulunduğu yeri (işini/evini) terk etmek zorunda bırakmak burn out of v.
(birini bir şey yapmak) zorunda bırakmak call upon (someone) v.
-i kullanmak zorunda bırakmak drive back on v.
başarısızlıktan dolayı (okulu) bırakmak zorunda kalmak flunk out (of something) v.
(birini) istifa etmek/pozisyonundan ayrılmak zorunda bırakmak force (someone) out of (something) v.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içine girmek zorunda bırakmak force (someone or something) into (something) v.
birini sözünü tutmak zorunda bırakmak hold someone to something v.
(birini konumunu/bir şeyi) bırakmak zorunda bırakmak muscle (one) out (of something or some place) v.
terk etmek/bırakmak zorunda bırakmak muscle out of v.
(birini bir şey yapmak) zorunda bırakmak obligate (one) to v.
(birini bir şeye) sadık/bağlı kalmak zorunda bırakmak obligate (one) to v.
(yapmak) zorunda bırakmak obligate to v.
'-e sadık/bağlı kalmak zorunda bırakmak obligate to v.
yapmak zorunda bırakmak oblige to do v.
(birini bir şey) yapmak zorunda bırakmak push (someone) into (something) v.
(birini bir şeyden/bir yerden) çıkmak zorunda kalana kadar aç bırakmak starve (one) out of (something or some place) v.
dışarı çıkmak zorunda kalana kadar aç bırakmak starve out v.
(birini yüksek bir meblağ) ödemek zorunda bırakmak sting (one) for (something) v.
(yüksek bir meblağ) ödemek zorunda bırakmak sting for v.
yapmak zorunda bırakmak terrify into v.
(birini bir şey yapmak) zorunda bırakmak torment (one) into (doing something) v.
(birini bir şey yapmak) zorunda bırakmak torture (one) into (doing something) v.
Colloquial
bir meblağı/tutarı ödemek zorunda bırakmak shake down v.
Idioms
(şirket için) işi bırakmak zorunda kalmak be put out of business v.
bırakmak zorunda bırakmak expel from v.
zirvede bırakmak zorunda kalmak cut (one) down in (one's) prime v.
karar vermek zorunda bırakmak force the issue v.
konuyu karara bağlamak zorunda bırakmak force the issue v.
(birini) harekete geçmek/bir şey yapmak zorunda bırakmak shake (one's) tree v.
(birini) istifa etmek/pozisyonundan ayrılmak zorunda bırakmak force (one) out of office v.
(bir şey) yapmak zorunda bırakmak lead one to v.
yapmak zorunda bırakmak lead to do v.
harekete geçmek/bir şey yapmak zorunda bırakmak shake tree v.
Card
aynı renkten oynama kuralından faydalanarak birini (yüksek kart) oynamak zorunda bırakmak drop v.
Slang
(birini) ağaca çıkmak zorunda bırakmak tree (one) v.
ödemek zorunda bırakmak sting v.