Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | zorunda kalmak | have to v. | ||
Every year since then we have had to use the flexibility instrument. O zamandan beri her yıl esneklik aracını kullanmak zorunda kaldık. More Sentences |
||||
General | zorunda kalmak | be obliged to v. | ||
I was obliged to self-publish my book. Kitabımı kendim yayınlamak zorunda kaldım. More Sentences |
||||
General | zorunda kalmak | commit v. | ||
The torture made him confess to crimes he had not committed. İşkence yüzünden işlemediği suçları itiraf etmek zorunda kaldı. More Sentences |
||||
General | zorunda kalmak | be obliged to do v. |