ıssız - Turkish English Dictionary

ıssız

Meanings of "ıssız" in English Turkish Dictionary : 28 result(s)

Turkish English
Common Usage
ıssız deserted adj.
Sami and Layla drove Farid to a deserted farm.
Sami ve Leyla, Ferit'i ıssız bir çiftliğe götürdüler.

More Sentences
ıssız desert adj.
They will survey the desert island.
Onlar ıssız bir adayı araştıracaklar.

More Sentences
General
ıssız lonely adj.
He lives in this lonely place by himself.
Bu ıssız yerde tek başına yaşıyor.

More Sentences
ıssız isolated adj.
Near the forest stands an isolated house.
Ormanın yakınında ıssız bir ev var.

More Sentences
ıssız uninhabited adj.
Those are areas that have been uninhabited over a long period, because it requires more effort to earn a living.
Bu alanlar, geçimini sağlamak daha fazla çaba gerektirdiği için uzun bir süre boyunca ıssız kalmış alanlardır.

More Sentences
ıssız lonesome adj.
It was a very lonesome place.
Çok ıssız bir yerdi.

More Sentences
Common Usage
ıssız desolate adj.
General
ıssız stark adj.
ıssız retired adj.
ıssız uncharted adj.
ıssız waste adj.
ıssız unfrequented adj.
ıssız widowed adj.
ıssız lone adj.
ıssız forsaken adj.
ıssız solitary adj.
ıssız wild adj.
ıssız secluded adj.
ıssız void adj.
ıssız forlorn adj.
ıssız out-of-the-way adj.
ıssız lorn adj.
ıssız empty adj.
ıssız bare adj.
ıssız lane [scotland] adj.
ıssız disinhabited adj.
Colloquial
ıssız unkard [dialect] adj.
Geography
ıssız bleakness adj.

Meanings of "ıssız" with other terms in English Turkish Dictionary : 74 result(s)

Turkish English
General
ıssız bir ada a deserted island n.
Tom landed his helicopter on a desert island.
Tom helikopterini ıssız bir adaya indirdi.

More Sentences
Colloquial
ıssız bir yer middle of nowhere expr.
This is also happening at other hospitals which are not in the middle of nowhere.
Bu durum, ıssız bir yerde olmayan diğer hastanelerde de yaşanmaktadır.

More Sentences
General
deniz kazasına uğrayıp ıssız bir kıyıda mahsur kalan kimse castaway n.
ıssız yer waste n.
ıssız yer wilderness n.
ıssız yer the wild n.
ıssız yer desert n.
ıssız yer solitude n.
ıssız ada desert island n.
ıssız ada deserted island n.
ıssız yer howling wilderness n.
ıssız bir ada a lonely island n.
ıssız yer moonscape n.
karayolu veya toplu taşıma ile erişilemeyen ıssız bölge backcountry n.
karayolu veya toplu taşıma ile erişilemeyen ıssız bölge backland n.
ıssız olma remoteness n.
ıssız konum eirie n.
çorak ve ıssız bölge wild n.
(kanada'da) ıssız bölgelerde uzman bir ormancı, kayıkçı ve rehber olan kimse voyageur n.
ıssız adada tek başına bırakılan kimse maroon n.
ıssız yer wild n.
ıssız yer by-place n.
güney afrika'nın ıssız kırsal kesimleri platteland n.
ıssız adada bırakmak cast away v.
ıssız adada bırakmak maroon v.
ıssız bir adaya bırakmak maroon v.
bir kişiyi ıssız bir adada tek başına bırakmak maroon someone on an island v.
ıssız adaya düşmek become stranded on a deserted island v.
ıssız adaya düşmek become stranded on a desert island v.
ıssız adaya düşmek end up on a desert island v.
kaçma ihtimalinin olmadığı ıssız bir yere bırakmak maroon v.
yarı ıssız half-deserted adj.
ıssız ve kasvetli gousty [dialect] [uk] adj.
ıssız ve kasvetli goustie [dialect] [uk] adj.
ıssız hale getirilmiş dishabited adj.
ıssız bir şekilde isolatedly adv.
ıssız bir şekilde lonelily adv.
ıssız bir şekilde desolately adv.
ıssız bir yerde removedly adv.
Phrases
ıssız adaya düşersen in case end up on a desert island expr.
Colloquial
ıssız adam toxic bachelor n.
ıssız yollar lonely roads n.
ıssız yer the hind end of creation [rural] n.
ülkenin sınırında ıssız bir bölgede yaşayan, avcılık veya ticaretle uğraşan öncü kimse mountain man n.
Idioms
ıssız yer boondocks n.
(birini) ıssız bir adada tek başına bırakmak maroon (one) on an island v.
ıssız bir adada tek başına bırakmak maroon on an island v.
ıssız ve ulaşılması güç yer back of beyond expr.
ıssız ve ulaşılması güç bir yerde at the back of beyond expr.
ıssız ve ulaşılması güç bir yerde in the back of beyond expr.
ıssız yer back of (the) beyond expr.
ıssız yer back of beyond expr.
ıssız yer back of the beyond expr.
ıssız bir yerde beyond the black stump expr.
Speaking
ıssız adaya düşsen yanına alacağın üç şey ne olurdu? if you were stranded on a deserted island what three things would you bring? expr.
ıssız adaya düşsen yanına alacağın üç şey ne olurdu? if you were stranded on a deserted island name three things you would bring? expr.
ıssız adaya düşsen yanına alacağın üç şey ne olurdu? if you were stranded on a deserted island what three things would you take? expr.
ıssız bir yerde in the middle of nowhere expr.
Psychology
boş, ıssız, karanlık yerlerden korkma cenophobia n.
boş, ıssız, karanlık yerlerden korkma kenophobia n.
Agriculture
yabani, ekilmemiş ve ıssız arazi wildland [us] n.
yabani, ekilmemiş ve ıssız arazi wildlands [us] n.
Environment
ıssız alan minimal occupancy area n.
Geography
bahamalar'da ıssız ve küçük bir ada samana cay n.
Mythology
ıssız yollarda ortaya çıkan at veya köpek suretindeki ruh gytrash n.
Slang
ıssız/ücra yer arse end of nowhere [uk] n.
ıssız/ücra yer the ass end of creation n.
ıssız/ücra yer ass end of nowhere n.
ıssız yer the ass end of creation n.
ıssız ve küçük yerde yaşayan kimse bred [australia] n.
yerleşim yerlerinden uzakta, ıssız ve vahşi bölge bundu n.
ıssız yer six-finger country [australia] n.
yerleşim yerlerinden uzakta, ıssız ve vahşi olan (bölge) bundu adj.
Star Wars
ıssız in forsaken den n.