|
- Tom told Mary that he was alone.
- Tom Mary'e yalnız olduğunu söyledi.
- I prefer to be alone.
- Yalnız olmayı tercih ederim.
- Tom said Mary was likely to be alone.
- Tom Mary'nin muhtemelen yalnız olacağını söyledi.
- They like to be alone.
- Onlar yalnız olmaktan hoşlanırlar.
- Tom realized he was alone.
- Tom yalnız olduğunu fark etti.
- We assumed Tom was alone.
- Tom'un yalnız olduğunu sanıyorduk.
- I thought I was alone.
- Yalnız olduğumu sanıyordum.
- We assumed Tom was alone.
- Tom'un yalnız olduğunu varsaydık.
- Tom didn't want Mary to be alone.
- Tom, Mary'nin yalnız olmasını istemedi.
- I was told you would be alone.
- Bana yalnız olacağın söylendi.
- There are worse things than being alone.
- Yalnız olmaktan daha kötü şeyler var.
- You said you were alone, did not you?
- Yalnız olduğunu söylemiştin, değil mi?
- Tom thought Mary was alone.
- Tom, Mary'nin yalnız olduğunu sanıyordu.
- Tom didn't think Mary would be alone.
- Tom, Mary'nin yalnız olacağını düşünmüyordu.
- Tom looks like someone who's used to being alone.
- Tom yalnız olmaya alışkın birine benziyor.
- Tom doesn't think Mary will be alone.
- Tom Mary'nin yalnız olacağını düşünmüyor.
- I am a man who can't stand being alone.
- Yalnız olmaya dayanamayan bir erkeğim.
- I like to be alone.
- Yalnız olmayı severim.
- I thought you liked being alone.
- Yalnız olmayı sevdiğini düşünüyordum.
- I was afraid to be alone.
- Yalnız olmaktan korkuyordum.
- Tom likes being alone.
- Tom yalnız olmaktan hoşlanıyor.
- I love my wife, but I sometimes need to be alone.
- Karımı seviyorum fakat bazen yalnız olmaya ihtiyacım var.
- I wanted to make sure you were alone.
- Yalnız olduğundan emin olmak istedim.
- Tom said that he was alone.
- Tom yalnız olduğunu söyledi.
- I really like being alone.
- Yalnız olmayı gerçekten seviyorum.
- I'd prefer being alone right now.
- Şu anda yalnız olmayı tercih ediyorum.
- You'll always be alone.
- Sen her zaman yalnız olacaksın.
- They realized they were alone.
- Yalnız olduklarını fark ettiler.
- I need to be alone to think.
- Düşünmek için yalnız olmalıyım.
- Tom thinks Mary is alone.
- Tom Mary'nin yalnız olduğunu düşünüyor.
- It's great to finally be alone.
- Sonunda yalnız olmak harika.
- Do you believe that you are alone in the world?
- Dünyada yalnız olduğuna inanıyor musun?
- Tom is likely to be alone.
- Tom muhtemelen yalnız olacak.
- I wish to be alone for a while.
- Bir süre için yalnız olmak istiyorum.
- I wish to be alone for a couple of hours.
- Ben birkaç saat yalnız olmayı diliyorum.
- I know what it's like to be alone.
- Yalnız olmanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
- I think I'd like to be alone right now.
- Sanırım şu anda yalnız olmak istiyorum.
- You'll never be alone again.
- Bir daha asla yalnız olmayacaksınız.
- Tom said Mary is alone.
- Tom, Mary'nin yalnız olduğunu söyledi.
- I don't think I'll be alone.
- Yalnız olacağımı sanmıyorum.
- Do you like being alone?
- Yalnız olmaktan hoşlanır mısın?
- I hate being alone this time of year.
- Yılın bu zamanında yalnız olmaktan nefret ederim.
- Are you sure Tom is alone?
- Tom'un yalnız olduğuna emin misin?
- Tom thinks Mary won't be alone.
- Tom, Mary'nin yalnız olmayacağını düşünüyor.
- I thought you said you were alone.
- Yalnız olduğunu söylediğini sanıyordum.
- Tom thinks Mary will be alone.
- Tom Mary'nin yalnız olacağını düşünüyor.
- Tom won't likely be alone.
- Tom muhtemelen yalnız olmayacak.
- I'm perfectly happy being alone.
- Yalnız olmaktan tamamen mutluyum.
- Tom doesn't think Mary is alone.
- Tom Mary'nin yalnız olduğunu düşünmüyor.
- Even in paradise it is not good to be alone.
- Cennette bile yalnız olmak iyi değildir.
- Tom told me he was alone.
- Tom bana yalnız olduğunu söyledi.
- Tom didn't think Mary was alone.
- Tom, Mary'nin yalnız olduğunu düşünmedi.
- I'll be alone.
- Yalnız olacağım.
- You don't have to be alone.
- Yalnız olmak zorunda değilsin.
- Do you really think Tom is alone?
- Gerçekten Tom'un yalnız olduğunu mu düşünüyorsun?
- Tom knew that I'd be alone.
- Tom yalnız olacağımı biliyordu.
- If he'd been alone at that time, he'd have died.
- O zaman yalnız olsaydı ölürdü.
- He likes being alone.
- Yalnız olmaktan hoşlanıyor.
- It's nice to be alone.
- Yalnız olmak güzel.
- Tom doesn't like to be alone.
- Tom yalnız olmayı sevmez.
- Tom told me that he thought Mary was alone.
- Tom bana Mary'nin yalnız olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom said that Mary was alone.
- Tom, Mary'nin yalnız olduğunu söyledi.
- I'm perfectly happy being alone.
- Yalnız olmaktan çok mutluyum.
- I don't want him to be alone.
- Onun yalnız olmasını istemiyorum.
- Tom said Mary was alone.
- Tom Mary'nin yalnız olduğunu söyledi.
- I thought you liked being alone.
- Yalnız olmayı sevdiğini sanıyordum.
- Tom must've been alone.
- Tom yalnız olmalı.
- There are worse things than being alone.
- Yalnız olmaktan daha kötü şeyler de var.
- I thought you'd be alone.
- Yalnız olacağını düşünmüştüm.
- Better to be alone than in bad company.
- Yalnız olmak kötü bir arkadaştan daha iyidir.
- I really would rather be alone right now.
- Şu an gerçekten yalnız olmayı tercih ederim.
- I wonder why Tom is alone.
- Tom'un neden yalnız olduğunu merak ediyorum.
- I really like being alone.
- Yalnız olmaktan gerçekten hoşlanıyorum.
- I am a man who can't stand being alone.
- Yalnız olmaya dayanamayan bir insanım.
- I'm going to be alone.
- Yalnız olacağım.
- I thought I was alone.
- Yalnız olduğumu düşündüm.
- You'll always be alone.
- Her zaman yalnız olacaksın.
- I like being alone, but not feeling like it.
- Yalnız olmayı seviyorum ama öyle hissetmiyorum.
- Tom thought Mary was alone.
- Tom Mary'nin yalnız olduğunu düşündü.
- I'd rather be alone.
- Yalnız olmayı tercih ederim.
- You'll never be alone again.
- Bir daha asla yalnız olmayacaksın.
- I don't want you to be alone.
- Yalnız olmanı istemiyorum.
- Tom said that Mary was likely to be alone.
- Tom Mary'nin muhtemelen yalnız olacağını söyledi.
- Would you two like to be alone?
- Siz ikiniz yalnız olmak ister misiniz?
- I'd like to be alone now.
- Şimdi yalnız olmak istiyorum.
- This time you won't be alone.
- Bu sefer yalnız olmayacaksın.
- Tom thought he was alone.
- Tom yalnız olduğunu sanıyordu.
- Tom will probably be alone.
- Tom muhtemelen yalnız olacak.
- You shouldn't be alone.
- Yalnız olmamalısın.
- Tom won't be alone.
- Tom yalnız olmayacak.
- You don't have to be alone anymore.
- Artık yalnız olmak zorunda değilsin.
- Tom didn't think Mary was alone.
- Tom Mary'nin yalnız olduğunu düşünmedi.
- I thought I was alone here.
- Burada yalnız olduğumu düşündüm.
- I really would rather be alone right now.
- Şu anda gerçekten yalnız olmayı tercih ederim.
- Tom doesn't think Mary is alone.
- Tom, Mary'nin yalnız olduğunu düşünmüyor.
- He likes being alone.
- Yalnız olmayı seviyor.
- I'm sure Tom will be alone.
- Tom'un yalnız olacağına eminim.
- Tom told me that he thought Mary would be alone.
- Tom bana Mary'nin yalnız olacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom said he thought Mary was alone.
- Tom, Mary'nin yalnız olduğunu düşündüğünü söyledi.
- I don't like being alone on the beach.
- Sahilde yalnız olmayı sevmiyorum.
- Let's just hope Tom is alone.
- Sadece Tom'un yalnız olduğunu umalım.
- You said you were alone, did not you?
- Sen yalnız olduğunu söyledin, değil mi?
- Tom was glad to be alone.
- Tom yalnız olduğuna memnundu.
- I really need to be alone right now.
- Şu anda gerçekten yalnız olmaya ihtiyacım var.
- Tom soon realized he was alone.
- Tom çok geçmeden yalnız olduğunu fark etti.
- She likes being alone.
- O da yalnız olmayı seviyor.
- I hate being alone this time of year.
- Yılın bu zamanında yalnız olmaktan nefret ediyorum.
- I wonder whether Tom is alone.
- Tom'un yalnız olup olmadığını merak ediyorum.
- I didn't know Tom would be alone.
- Tom'un yalnız olacağını bilmiyordum.
- Tom should be alone.
- Tom yalnız olmalı.
- Tom was glad to be alone.
- Tom yalnız olduğu için mutluydu.
- I'd like to be alone.
- Yalnız olmak isterdim.
- I think I need to be alone.
- Sanırım yalnız olmalıyım.
- Are you sure Tom is alone?
- Tom'un yalnız olduğundan emin misin?
- They said they were alone.
- Yalnız olduklarını söylediler.
- They like to be alone.
- Yalnız olmayı seviyorlar.
- I prefer to be alone.
- Ben yalnız olmayı tercih ederim.
- I like to be alone.
- Yalnız olmayı seviyorum.
- I need to be alone so I can think.
- Yalnız olmam gerek böylece düşünebilirim.
- Is it possible to live together and yet still be alone?
- Birlikte yaşayıp yine de yalnız olmak mümkün müdür?
- Tom thinks Mary is alone.
- Tom, Mary'nin yalnız olduğunu düşünüyor.
- Tom will be alone.
- Tom yalnız olacak.
- You shouldn't be alone, Tom.
- Yalnız olmamalısın, Tom.
- Tom needs to be alone.
- Tom'un yalnız olmaya ihtiyacı var.
- You'll be alone.
- Yalnız olacaksın.
- I thought you'd be alone.
- Ben senin yalnız olacağını düşündüm.
- Let's just hope Tom is alone.
- Tom'un yalnız olduğunu umalım.
- They realized they were alone.
- Yalnız olduklarını anladılar.
- I dislike being alone.
- Ben yalnız olmaktan hoşlanmam.
- I'm afraid to be alone.
- Ben yalnız olmaktan korkuyorum.
- I know what it means to be alone.
- Yalnız olmanın ne demek olduğunu bilirim.
- I didn't know Tom was going to be alone.
- Tom'un yalnız olacağını bilmiyordum.
- Tom never allowed Mary to be alone with his children.
- Tom Mary'nin çocuklarıyla yalnız olmasına asla izin vermedi.
- Tom didn't think Mary would be alone.
- Tom Mary'nin yalnız olacağını düşünmemişti.
- Tom said that Mary was likely to be alone.
- Tom, Mary'nin muhtemelen yalnız olacağını söyledi.
- I thought I was alone here.
- Burada yalnız olduğumu sanıyordum.
- Tom likes being alone.
- Tom yalnız olmayı seviyor.
- Every person who is alone is alone because they are afraid of others.
- Yalnız olan herkes diğer insanlardan korktuğu için yalnızdır.
- We assumed that Tom was alone.
- Tom'un yalnız olduğunu varsaydık.
- Tom likes to be alone.
- Tom yalnız olmayı sever.
- I don't want them to be alone.
- Onların yalnız olmasını istemiyorum.
- I won't be alone.
- Yalnız olmayacağım.
- I know what it means to be alone.
- Yalnız olmanın ne anlama geldiğini biliyorum.
- I think I'd like to be alone.
- Sanırım yalnız olmak isterdim.
- I'm afraid to be alone at night.
- Geceleri yalnız olmaktan korkuyorum.
- I thought Tom was alone.
- Tom'un yalnız olduğunu sanıyordum.
- Tom thought Mary would be alone.
- Tom Mary'nin yalnız olacağını düşündü.
- I suspect that Tom and Mary are alone.
- Tom ve Mary'nin yalnız olduğundan şüpheleniyorum.
- Is Tom afraid to be alone?
- Tom yalnız olmaktan korkuyor mu?
- It's better to be alone than with some dumbass by your side.
- Yanında bir aptal olmasındansa yalnız olmak daha iyidir.
- Tom said Mary is alone.
- Tom Mary'nin yalnız olduğunu söyledi.
- Tom told Mary that he was alone.
- Tom, Mary'ye yalnız olduğunu söyledi.
- I need to be alone for a while.
- Bir süre yalnız olmam gerekiyor.
- Tom will likely be alone.
- Tom muhtemelen yalnız olacak.
- I didn't want you to feel you were alone.
- Yalnız olduğunu hissetmeni istemedim.
- Is it possible to live together and yet still be alone?
- Birlikte yaşamak ve hâlâ yalnız olmak mümkün mü?
- I'd like to be alone.
- Yalnız olmak istiyorum.
- I hate being alone on Valentine's Day.
- Sevgililer Günü'nde yalnız olmaktan nefret ediyorum.
- I love being alone.
- Yalnız olmayı seviyorum.
- I know what it's like to be alone.
- Yalnız olmanın nasıl bir şey olduğunu bilirim.
- I don't like being alone.
- Yalnız olmayı sevmiyorum.
- Though she was alone, I didn't think she was lonely.
- Yalnız olmasına rağmen, tek başına kalmış olduğunu düşünmedim.
- I hate being alone at Christmas.
- Noel'de yalnız olmaktan nefret ediyorum.
- You don't have to be alone tonight.
- Bu gece yalnız olmak zorunda değilsin.
- I'd really rather be alone right now.
- Şu anda yalnız olmayı tercih ederim.
- Tom is going to be alone.
- Tom yalnız olacak.
- Every person who is alone is alone because they are afraid of others.
- Yalnız olan her insan başkalarından korktuğu için yalnızdır.
- I said I was alone, didn't I?
- Yalnız olduğumu söyledim, değil mi?
- Tom couldn't stand being alone, could he?
- Tom yalnız olmaya katlanamadı, değil mi?
- Sami will never be alone again.
- Sami bir daha asla yalnız olmayacak.
- I'd prefer being alone right now.
- Şu anda yalnız olmayı tercih ederim.
- My unhappiness probably is because I very much like to be alone.
- Mutsuzluğumun sebebi muhtemelen yalnız olmaktan çok keyif alıyor olmam.
- Tom said he thought Mary would be alone.
- Tom, Mary'nin yalnız olacağını düşündüğünü söyledi.
- I don't want her to be alone.
- Onun yalnız olmasını istemiyorum.
- You will never be alone.
- Asla yalnız olmayacaksın.
- To love is to be alone.
- Sevmek yalnız olmaktır.
- If he'd been alone at that time, he'd have died.
- Eğer o sırada yalnız olsaydı, ölmüş olurdu.
- Tom told me that he'd be alone.
- Tom bana yalnız olacağını söyledi.
- Tom said Mary was alone.
- Tom, Mary'nin yalnız olduğunu söyledi.
- Tom thought he was alone.
- Tom yalnız olduğunu düşünüyordu.
- Do you like to be alone?
- Yalnız olmayı sever misin?
- I know that Tom is alone.
- Tom'un yalnız olduğunu biliyorum.
- We assumed that Tom was alone.
- Tom'un yalnız olduğunu düşündük.
Show More (180)
|
|
- I really need to be alone right now.
- Şu an gerçekten yalnız kalmaya ihtiyacım var.
- If you don't mind, I'd like to be alone for a while.
- Sakıncası yoksa, bir süre yalnız kalmak istiyorum.
- You two probably want to be alone.
- Siz ikiniz galiba yalnız kalmak istiyorsunuz.
- Tom wants to be alone.
- Tom yalnız kalmak istiyor.
- She doesn't like being alone, but I prefer it like that.
- O yalnız kalmaktan hoşlanmaz, ancak ben öyle tercih ederim.
- Tom and Mary looked like they wanted to be alone together.
- Tom ve Mary birlikte yalnız kalmak istiyor gibi görünüyorlardı.
- He needs to be alone.
- Onun yalnız kalmaya ihtiyacı var.
- You'll be alone.
- Yalnız kalırsınız.
- It sounds like you want to be alone.
- Yalnız kalmak istiyorsun gibi görünüyor.
- How did you know I wanted to be alone?
- Yalnız kalmak istediğimi nereden bildin?
- You'll never be alone again.
- Bir daha asla yalnız kalmayacaksın.
- The moment she was alone, she opened the letter.
- Yalnız kalır kalmaz mektubu açtı.
- This is because you do not want to be alone.
- Çünkü yalnız kalmak istemiyorsun.
- Tom won't be alone.
- Tom yalnız kalmayacak.
- Tom doesn't want to be alone.
- Tom yalnız kalmak istemiyor.
- Maybe Tom wants to be alone.
- Belki Tom yalnız kalmak istiyordur.
- Tom should be alone.
- Tom yalnız kalmalı.
- We can go back home if you two want to be alone.
- Siz ikiniz yalnız kalmak istiyorsanız eve dönebiliriz.
- Didn't I tell you I wanted to be alone?
- Yalnız kalmak istediğimi sana söylemedim mi?
- Tom thinks Mary will be alone.
- Tom, Mary'nin yalnız kalacağını düşünüyor.
- You will never be alone again.
- Sen bir daha asla yalnız kalmayacaksın.
- I'm sure Tom didn't need to be alone.
- Tom'un yalnız kalmasına gerek olmadığından eminim.
- I just wish Tom didn't have to be alone.
- Keşke Tom yalnız kalmak zorunda olmasaydı.
- I want to be alone!
- Yalnız kalmak istiyorum!
- Why did you choose to be alone?
- Neden yalnız kalmayı seçtiniz?
- I just kind of want to be alone right now.
- Şu anda yalnız kalmak istiyorum.
- I need to be alone so I can think.
- Yalnız kalmalıyım ki düşünebileyim.
- Tom looks like someone who's used to being alone.
- Tom yalnız kalmaya alışkın birine benziyor.
- Tom said that he wanted to be alone and then he went upstairs to his bedroom.
- Tom yalnız kalmak istediğini söyledi ve sonra üst kattaki yatak odasına çıktı.
- The moment she was alone, she opened the letter.
- Yalnız kaldığı anda mektubu açtı.
- She wanted to be alone.
- Yalnız kalmak istiyordu.
- I'd really rather be alone right now.
- Gerçekten şu anda yalnız kalmayı tercih ediyorum.
- I was told you would be alone.
- Yalnız kalacağın söylenmişti.
- If you don't mind, I'd like to be alone for a while.
- Senin için bir sakıncası yoksa, bir süre yalnız kalmak istiyorum.
- I would like to be alone.
- Yalnız kalmak istiyorum.
- I think what you want is to be alone.
- Bence istediğin şey yalnız kalmak.
- She doesn't like being alone, but I prefer it like that.
- O yalnız kalmayı sevmez ama ben öyle olmasını tercih ederim.
- Tom doesn't think Mary will be alone.
- Tom, Mary'nin yalnız kalacağını düşünmüyor.
- I don't want you to be alone.
- Yalnız kalmanı istemiyorum.
- My unhappiness probably is because I very much like to be alone.
- Mutsuzluğum muhtemelen yalnız kalmayı çok sevdiğim içindir.
- Sami and Layla wanted to be alone together.
- Sami ve Leyla birlikte yalnız kalmak istiyorlardı.
- Tom couldn't stand being alone with Mary.
- Tom, Mary ile yalnız kalmaya dayanamazdı.
- Are you sure you want to be alone?
- Yalnız kalmak istediğine emin misin?
- Tom is likely going to be alone.
- Tom muhtemelen yalnız kalacak.
- Humans aren't meant to be alone.
- İnsanlar yalnız kalmak için yaratılmamıştır.
- I was scared to be alone in the dark.
- Karanlıkta yalnız kalmaktan korkuyordum.
- I don't want to be alone with Tom.
- Tom'la yalnız kalmak istemiyorum.
- Tom didn't want to be alone on Valentine's Day.
- Tom Sevgililer Günü'nde yalnız kalmak istemedi.
- Tom couldn't stand being alone with Mary.
- Tom, Mary ile yalnız kalmaya dayanamıyordu.
- That's because you don't want to be alone.
- Çünkü yalnız kalmak istemiyorsun.
- Tom is going to be alone.
- Tom yalnız kalacak.
- Tom was whistling in the dark to belie how terrified he was to be alone in the house which was rumoured to be haunted.
- Tom, perili olduğu söylenen evde yalnız kalmaktan ne kadar korktuğunu belli etmemek için karanlıkta ıslık çalıyordu.
- I was afraid to be alone.
- Yalnız kalmaktan korkuyordum.
- Tom doesn't like being alone.
- Tom yalnız kalmayı sevmez.
- I finally found a place where we can be alone.
- Sonunda yalnız kalabileceğimiz bir yer buldum.
- Right now, I simply want to be alone.
- Şu anda sadece yalnız kalmak istiyorum.
- Tom said he didn't want to be alone with Mary.
- Tom, Mary ile yalnız kalmak istemediğini söyledi.
- I'm sure Tom didn't have to be alone.
- Eminim Tom yalnız kalmak zorunda değildi.
- I want to be alone for a while.
- Bir süre yalnız kalmak isterim.
- I just need to be alone.
- Yalnız kalmaya ihtiyacım var.
- I feel like being alone.
- Yalnız kalmak istiyorum.
- I don't want to be alone.
- Yalnız kalmak istemiyorum.
- Sami will never be alone again.
- Sami bir daha asla yalnız kalmayacak.
- I don't want Tom to be alone.
- Tom'un yalnız kalmasını istemiyorum.
- Tom thought Mary would be alone.
- Tom, Mary'nin yalnız kalacağını düşündü.
- Maybe you shouldn't be alone now.
- Belki de şimdi yalnız kalmamalısın.
- I wish to be alone for a while.
- Bir süre yalnız kalmak isterdim.
- I've never actually been alone.
- Aslında hiç yalnız kalmadım.
- What's really good for me is to be alone.
- Bana en iyi gelen şey yalnız kalmak.
- Would you two like to be alone?
- Siz ikiniz yalnız kalmak ister misiniz?
- I've never actually been alone.
- Aslında hiç yalnız kalmamıştım.
- Didn't I tell you I wanted to be alone?
- Sana yalnız kalmak istediğimi söylemedim mi?
- I think I'd like to be alone right now.
- Sanırım şu anda yalnız kalmak istiyorum.
- I'd like to be alone for a few minutes please.
- Birkaç dakika yalnız kalmak istiyorum lütfen.
- I tried to cheer her up, but all she wanted was to be alone.
- Onu neşelendirmeye çalıştım ama tek istediği yalnız kalmaktı.
- I think I need to be alone.
- Sanırım yalnız kalmaya ihtiyacım var.
- I have had enough of being alone.
- Yalnız kalmaktan bıktım.
- It's because you don't want to be alone.
- Çünkü yalnız kalmak istemiyorsun.
- Why do you want to be alone all the time?
- Neden sürekli yalnız kalmak istiyorsun?
- I don't know why Tom wanted to be alone.
- Tom'un neden yalnız kalmak istediğini bilmiyorum.
- I'm afraid to be alone at night.
- Geceleri yalnız kalmaktan korkuyorum.
- Tom likes to be alone.
- Tom yalnız kalmayı seviyor.
- Tom said he wanted to be alone, and then went up to his room.
- Tom yalnız kalmak istediğini söyledi ve sonra odasına çıktı.
- I think I'd like to be alone.
- Sanırım yalnız kalmak istiyorum.
- It might be very hard for me to be alone right now.
- Şu anda yalnız kalmak benim için çok zor olabilir.
- I didn't know Tom was going to be alone.
- Tom'un yalnız kalacağını bilmiyordum.
- I'm worried about Tom being alone.
- Tom'un yalnız kalmasından endişeleniyorum.
- After hearing the tragic news, he went outside to be alone.
- Trajik haberleri duyduktan sonra, o yalnız kalmak için dışarı çıktı.
- I just wish Tom didn't need to be alone.
- Keşke Tom'un yalnız kalmasına gerek olmasaydı.
- Tom never allowed Mary to be alone with his children.
- Tom, Mary'nin çocuklarıyla yalnız kalmasına asla izin vermezdi.
- If you don't want to be alone, I can keep you company.
- Yalnız kalmak istemiyorsan, sana eşlik edebilirim.
- I don't think I'll be alone.
- Yalnız kalacağımı sanmıyorum.
- I'd like to be alone if you don't mind.
- Sakıncası yoksa yalnız kalmak istiyorum.
- I thought I'd always be alone.
- Hep yalnız kalacağımı düşündüm.
- I wish to be alone for a couple of hours.
- Birkaç saat yalnız kalmak isterdim.
- Tom thinks Mary won't be alone.
- Tom, Mary'nin yalnız kalmayacağını düşünüyor.
- I'm sure Tom will be alone.
- Eminim Tom yalnız kalacaktır.
- Why did you choose to be alone?
- Siz neden yalnız kalmayı seçtiniz?
- Tom didn't want Mary to be alone.
- Tom, Mary'nin yalnız kalmasını istemiyordu.
- Tom is alone in the dining room with Mary.
- Tom yemek odasında Mary ile yalnız kaldı.
- I'm sure he doesn't want to be alone on New Year's Eve.
- Eminim yılbaşı gecesi yalnız kalmak istemiyordur.
- You shouldn't be alone at a time like this.
- Böyle bir zamanda yalnız kalmamalısın.
- I want to be alone for a while.
- Bir süre yalnız kalmak istiyorum.
- Don't you two want to be alone?
- Siz ikiniz yalnız kalmak istemiyor musunuz?
- I don't want him to be alone.
- Onun yalnız kalmasını istemiyorum.
- Tom couldn't stand being alone, could he?
- Tom yalnız kalmaya dayanamazdı, değil mi?
- You probably just want to be alone.
- Muhtemelen yalnız kalmak istiyorsun.
- Tom and Mary wanted to be alone.
- Tom ve Mary yalnız kalmak istediler.
- Tom and I wanted to be alone.
- Tom ve ben yalnız kalmak istedik.
- I need to be alone.
- Yalnız kalmaya ihtiyacım var.
- I just want to be alone right now.
- Şu anda yalnız kalmak istiyorum.
- You won't be alone.
- Yalnız kalmayacaksın.
- I really don't want to be alone tonight.
- Bu gece cidden yalnız kalmak istemiyorum.
- Where's your favorite place to go when you want to be alone?
- Yalnız kalmak istediğinizde gitmeyi en sevdiğiniz yer neresi?
- Go away, I want to be alone!
- Git buradan, yalnız kalmak istiyorum!
- If you want to be alone, I'll leave.
- Yalnız kalmak istiyorsan, giderim.
- I'm sure Tom didn't have to be alone.
- Tom'un yalnız kalmak zorunda olmadığından eminim.
- Tom doesn't like to be alone.
- Tom yalnız kalmaktan hoşlanmaz.
- I know you probably want to be alone, so I'll leave.
- Muhtemelen yalnız kalmak istediğini biliyorum, o yüzden gidiyorum.
- Sami and Layla wanted to be alone together.
- Sami ve Layla birlikte yalnız kalmak istediler.
- Tom didn't want to be alone.
- Tom yalnız kalmak istemedi.
- I'm sure Tom didn't need to be alone.
- Eminim Tom'un yalnız kalmaya ihtiyacı yoktu.
- I haven't had a chance to be alone with Tom yet.
- Henüz Tom'la yalnız kalma şansım olmadı.
- Is Tom afraid to be alone?
- Tom yalnız kalmaktan korkuyor mu?
- I really need to be alone right now.
- Şu anda gerçekten yalnız kalmaya ihtiyacım var.
- I don't want to be alone again.
- Tekrar yalnız kalmak istemiyorum.
- I just want to be alone.
- Yalnız kalmak istiyorum.
- He needs to be alone in order to do some thinking.
- Biraz düşünmek için yalnız kalmaya ihtiyacı var.
- All of a sudden, Mary and I were alone.
- Birden Mary ve ben yalnız kaldık.
- I wanted to be alone.
- Yalnız kalmak istedim.
- You shouldn't be alone, Tom.
- Yalnız kalmamalısın, Tom.
- You probably want to be alone.
- Muhtemelen yalnız kalmak istiyorsun.
- Tom needs to be alone.
- Tom'un yalnız kalmaya ihtiyacı var.
- I think Tom just wants to be alone.
- Bence Tom sadece yalnız kalmak istiyor.
- Do you like being alone?
- Yalnız kalmayı seviyor musun?
- Tom and Mary wanted to be alone together.
- Tom ve Mary yalnız kalmak istediler.
- After hearing the tragic news, he went outside to be alone.
- Trajik haberi duyduktan sonra yalnız kalmak için dışarı çıktı.
- I need to be alone for a while.
- Bir süre yalnız kalmalıyım.
- It's obvious you two want to be alone together.
- İkinizin yalnız kalmak istediği çok açık.
- Even in paradise it is not good to be alone.
- Cennette bile yalnız kalmak iyi değildir.
- I don't want to be alone right now.
- Şu anda yalnız kalmak istemiyorum.
- I don't want to be alone anymore.
- Artık yalnız kalmak istemiyorum.
- You don't have to be alone anymore.
- Artık yalnız kalmak zorunda değilsin.
- I don't want to be alone all my life.
- Hayatım boyunca yalnız kalmak istemiyorum.
- You will never be alone again.
- Bir daha asla yalnız kalmayacaksın.
- I got the impression Tom wanted to be alone.
- Tom'un yalnız kalmak istediği izlenimine kapıldım.
- I love my wife, but I sometimes need to be alone.
- Karımı seviyorum ama bazen yalnız kalmaya ihtiyacım oluyor.
- Tom will be alone.
- Tom yalnız kalacak.
- Tom and Mary looked like they wanted to be alone together.
- Tom ve Mary yalnız kalmak ister gibiydiler.
- You two probably want to be alone.
- Siz ikiniz muhtemelen yalnız kalmak istiyorsunuz.
- Tom told me that he'd be alone.
- Tom bana yalnız kalacağını söyledi.
- Tom wanted to be alone.
- Tom yalnız kalmak istedi.
- I'm afraid to be alone.
- Yalnız kalmaktan korkuyorum.
- I am a man who can't stand being alone.
- Ben yalnız kalmaya dayanamayan bir adamım.
- We can go back home if you two want to be alone.
- İkiniz yalnız kalmak istiyorsanız biz eve dönebiliriz.
- I don't want them to be alone.
- Yalnız kalmalarını istemiyorum.
- Tom and Mary wanted to be alone together.
- Tom ve Mary birlikte yalnız kalmak istiyordu.
- He needs to be alone.
- Yalnız kalmaya ihtiyacı var.
- I need to be alone to think.
- Düşünmek için yalnız kalmaya ihtiyacım var.
- I need to be alone.
- Benim de yalnız kalmaya ihtiyacım var.
- The moment he was alone, he opened the letter.
- Yalnız kaldığı anda mektubu açtı.
- I dislike being alone.
- Yalnız kalmaktan hoşlanmıyorum.
Show More (159)
|