1 |
charming |
çekici |
adj. |
|
- Layla was a charming woman.
- Leyla çekici bir kadındı.
- I think Tom is charming.
- Tom'un çekici olduğunu düşünüyorum.
- Tom is funny and charming.
- Tom komik ve çekici biri.
- Mary is a charming woman.
- Mary çekici bir kadın.
- Tom said he thought I'm charming.
- Tom beni çekici bulduğunu söyledi.
- He's very charming.
- Çok çekici biri.
- Mary is charming.
- Mary çok çekici.
- Mary found him charming.
- Mary onu çekici buldu.
- Fadil met a charming girl named Dania.
- Fadıl, Dania adında çekici bir kızla tanıştı.
- Mary is charming and attractive.
- Mary büyüleyici ve çekicidir.
- Tom thought he was really charming.
- Tom onun gerçekten çekici olduğunu düşünüyordu.
- Tom is charming and irresistible.
- Tom çekici ve karşı konulmaz.
- Woman would be more charming if one could fall into her arms without falling into her hands.
- İnsan ellerine düşmeden kollarına düşebilse, kadın daha çekici olur.
- Layla was very charming and soft-spoken.
- Leyla çok çekici ve yumuşak konuşuyordu.
- He's a charming man.
- O çekici bir adam.
- She is more charming that the others.
- O diğerlerinden daha çekici.
- You're as charming as ever.
- Her zamanki kadar çekicisin.
- Tom thought Mary was charming.
- Tom, Mary'nin çekici olduğunu düşündü.
- I think she is charming and attractive.
- Bence büyüleyici ve çekici biri.
- She thought of herself as charming enough.
- Kendisinin yeterince çekici olduğunu düşünüyordu.
- Sami was handsome, successful, and charming.
- Sami yakışıklı, başarılı ve çekiciydi.
- Tom can be very charming.
- Tom çok çekici olabiliyor.
- He's charming, funny and intelligent.
- Çekici, komik ve zeki biri.
- Woman would be more charming if one could fall into her arms without falling into her hands.
- Eğer biri onun ellerine düşmeden kucağına düşebilseydi kadın daha çekici olurdu.
- Tom told me that he thought Mary was charming.
- Tom bana Mary'nin çekici olduğunu düşündüğünü söyledi.
- You're charming today.
- Bugün çekicisin.
- You're charming today.
- Bugün çok çekicisin.
- Tom's charming.
- Tom çekici.
- You were charming.
- Sen çekiciydin.
- Tom thought he was really charming.
- Tom gerçekten çekici olduğunu düşündü.
- Joan is as charming as her sister.
- Joan da kız kardeşi kadar çekici.
- She is very charming.
- Çok çekici biri.
- Tom said he thought that I'm charming.
- Tom çekici olduğumu düşündüğünü söyledi.
- She has a charming face.
- Onun çekici bir yüzü var.
- He's charming, funny and intelligent.
- O, çekici, komik ve zekidir.
- Hiroko has charming features.
- Hiroko'nun çekici özellikleri var.
- He's handsome and charming.
- Yakışıklı ve çekici biri.
- Mary is kind of charming.
- Mary çekici biri.
- Tom was charming.
- Tom çekiciydi.
- I think Tom is charming.
- Bence Tom çok çekici.
- Tom is an extremely charming guy.
- Tom son derece çekici bir adam.
- Mary is kind of charming.
- Mary biraz çekici.
- Jane is a most charming girl.
- Jane çok çekici bir kız.
- Tom was so charming.
- Tom çok çekiciydi.
- Tom is charming.
- Tom çekicidir.
- Your eccentricities can make you either charming or tedious.
- Tuhaflıklarınız sizi çekici ya da sıkıcı yapabilir.
- He's funny and charming.
- Komik ve çekici biri.
- He thought of himself as being charming enough.
- Kendisinin yeterince çekici olduğunu düşünüyordu.
- Joan is as charming as her sister.
- Joan, kız kardeşi kadar çekici.
- You can't deny that Tom is charming.
- Tom'un çekici olduğunu inkar edemezsin.
- He's charming and irresistible.
- Çekici ve karşı konulmaz biri.
- Aren't they both charming?
- İkisi de çekici değil mi?
- Your grandmother is a charming lady.
- Büyük anneniz çekici bir hanım.
- Kate is very charming.
- Kate çok çekici.
- Mary is charming.
- Mary çekici.
- She was a charming woman.
- Çekici bir kadındı.
- She is just as charming as her sister.
- O da en az kız kardeşi kadar çekici.
- Tom can be very charming.
- Tom çok çekici olabilir.
- I know Tom is charming.
- Tom'un çekici olduğunu biliyorum.
- You're charming.
- Sen çekicisin.
- I fell in love with the charming female engineer.
- Çekici bir kadın mühendise aşık oldum.
- Kate is as charming as her sister.
- Kate de kız kardeşi kadar çekici.
- She is very charming.
- O çok çekici.
- I fell in love with the charming female engineer.
- Çekici kadın mühendise aşık oldum.
- She is more charming that the others.
- Diğerlerinden daha çekici.
- She is no less charming than her sister.
- Ablasından daha az çekici değil.
Show More (63)
|
2 |
charming |
büyüleyici |
adj. |
|
- They have survived the past in an extraordinary fashion and remained civilised and perennially charming.
- Geçmişte olağanüstü bir şekilde hayatta kaldılar ve medeni ve her zaman büyüleyici kaldılar.
- Tom said that he thought that I'm charming.
- Tom büyüleyici olduğumu düşündüğünü söyledi.
- She has a charming face.
- Büyüleyici bir yüzü var.
- You're as charming as ever.
- Her zaman olduğu gibi büyüleyicisin.
- An accent can be either charming or irritating.
- Bir aksan büyüleyici veya rahatsız edici olabilir.
- That baby has charming eyes.
- Şu bebeğin büyüleyici gözleri var.
- Tom is charming.
- Tom büyüleyici.
- She was a charming woman.
- O büyüleyici bir kadındı.
- What a charming couple!
- Ne büyüleyici bir çift!
- She is a charming woman.
- O büyüleyici bir kadındır.
- You were charming.
- Büyüleyiciydin.
- Tom told me that he thought Mary was charming.
- Tom bana Mary'nin büyüleyici olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Layla was a charming woman.
- Leyla büyüleyici bir kadındı.
- Your grandmother is a charming lady.
- Büyükannen büyüleyici bir hanımefendi.
- Sami lived a charmed life in Cairo.
- Sami Kahire'de büyüleyici bir hayat yaşadı.
- Tom's charming.
- Tom büyüleyici.
- What a charming girl you are!
- Ne kadar büyüleyici bir kızsın sen!
- An accent can be either charming or irritating.
- Bir aksan büyüleyici ya da rahatsız edici olabilir.
- Tom said he thought that I'm charming.
- Tom büyüleyici olduğumu düşündüğünü söyledi.
- Hiroko has charming features.
- Hiroko'nun büyüleyici özellikleri var.
- Mary is a charming woman.
- Mary büyüleyici bir kadın.
- There are many charming old buildings in the city center.
- Şehir merkezinde birçok büyüleyici eski bina var.
- She is just as charming as her sister.
- En az kız kardeşi kadar büyüleyicidir.
- Our neighbour bought himself a charming horse.
- Komşumuz kendini büyüleyici bir at satın aldı.
- He's charming and irresistible.
- O büyüleyici ve karşı konulmaz.
- That baby has charming eyes.
- O bebeğin büyüleyici gözleri var.
Show More (23)
|
3 |
charming |
sevimli |
adj. |
|
- My brother gave me a charming baby doll.
- Kardeşim bana sevimli bir bebek verdi.
- Your children are so charming!
- Çocukların çok sevimli!
- Tom thought Mary was charming.
- Tom, Mary'nin sevimli olduğunu düşündü.
- My brother gave me a charming baby doll.
- Erkek kardeşim bana sevimli bir oyuncak bebek verdi.
- He's funny and charming.
- O, komik ve sevimli.
Show More (2)
|
4 |
charming |
güzel |
adj. |
|
- Our neighbour bought himself a charming horse.
- Komşumuz kendine güzel bir at aldı.
Show More (-2)
|
5 |
charming |
alımlı |
adj. |
|
- Mary is charming and attractive.
- Mary çekici ve alımlı biri.
Show More (-2)
|
6 |
charming |
cazibeli |
adj. |
|
- He's very charming.
- O, çok cazibeli.
Show More (-2)
|