delight - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
delight memnun etmek v.
  • This has delighted British Government representatives to the European Convention.
  • Bu durum İngiliz Hükümeti temsilcilerini Avrupa Konvansiyonu nezdinde memnun etmiştir.
  • This has delighted British Government representatives to the European Convention.
  • Bu durum İngiliz Hükûmeti temsilcilerini Avrupa Konvansiyonu nezdinde memnun etmiştir.
  • I am delighted with this report.
  • Bu rapor beni çok memnun etti.
Show More (4)
delight zevk n.
  • It has been a delight to participate in the work on the framework programme.
  • Çerçeve program çalışmalarına katılmak benim için büyük bir zevkti.
  • To see the sunrise from a mountaintop is a delight.
  • Bir dağ zirvesinden güneş'in doğuşunu izlemek bir zevk.
  • I read your new book with real delight.
  • Gerçek bir zevkle kitabını okudum.
Show More (3)
delight sevinmek v.
  • Much to my delight, the Communist system collapsed in Central and Eastern Europe in 1989.
  • 1989 yılında Orta ve Doğu Avrupa'da Komünist sistemin çökmesi beni çok sevindirdi.
  • Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.
  • Çok sevindim, Mary bana Boston'dan hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
  • The gifts will delight the children.
  • Hediyeler çocukları sevindirecek.
Show More (1)
delight sevinç n.
  • The meeting in Bali was scarcely a source of great delight.
  • Bali'deki toplantı pek de büyük bir sevinç kaynağı olmadı.
  • Delight is the opposite of sorrow.
  • Sevinç, üzüntünün zıttıdır.
  • To my great delight, he won the first prize.
  • Benim için büyük sevinç, o birincilik ödülünü kazandı.
Show More (0)
delight keyif n.
  • My brother takes great delight in his stamp collection.
  • Kardeşim pul koleksiyonundan büyük keyif alıyor.
  • My brother takes great delight in his stamp collection.
  • Erkek kardeşim pul koleksiyonundan büyük keyif alır.
Show More (-1)
delight eğlenmek v.
  • She was kicking up her heels with delight.
  • O, bol para harcayarak eğleniyordu.
  • She was kicking up her heels with delight.
  • Vur patlasın çal oynasın eğleniyordu.
Show More (-1)
delight hoşlanmak v.
  • Children delight in comic books.
  • Çocuklar çizgi romanlardan hoşlanırlar.
  • I've always been delighted with the chinese culture.
  • Çin kültüründen her zaman hoşlanmışımdır.
Show More (-1)
delight sevindirmek v.
  • So we are all delighted that the United Kingdom has stopped opting out of social policy.
  • Dolayısıyla Birleşik Krallık'ın sosyal politikadan çekilmekten vazgeçmiş olması hepimizi sevindirmiştir.
Show More (-2)
delight zevk kaynağı n.
  • Letters from grandchildren are a source of delight.
  • Torunlardan gelen mektuplar bir zevk kaynağıdır.
Show More (-2)