|
- When we realize something it usually happens fast.
- Bir şeyi fark ettiğimizde genellikle çabucak gerçekleşir.
- When we realize something it usually happens fast.
- Bir şeyi fark ettiğimizde genellikle hızlı olur.
- It makes you realize how powerful and important social connection is.
- Sosyal bağ kurmanın ne kadar kuvvetli ve önemli olduğunu fark etmenizi sağlıyor.
- I realized what was happening.
- Neler olduğunu fark ettim.
- I didn't realize it until much later.
- Çok sonraya kadar fark etmedim.
- I realized that even though I wanted to eat, I didn't have enough time.
- Yemek yemek istememe rağmen, yemek yiyecek yeterli zamanımın olmadığını fark ettim.
- We finally realized that we shouldn't be doing that.
- Sonunda bunu yapmamamız gerektiğini fark ettik.
- I didn't realize you didn't know how to speak French.
- Fransızca konuşmayı bilmediğini fark etmemiştim.
- Tom didn't realize what was going on.
- Tom neler olduğunu fark etmedi.
- I didn't realize Tom shouldn't be doing what he was doing.
- Tom'un yaptığı şeyi yapmaması gerektiğini fark etmemiştim.
- Before Tom and Mary realized what was happening, their friendship had turned into love.
- Tom ve Mary ne olduğunu fark etmeden önce onların arkadaşlığı aşka dönüştü.
- After that, I left, but then I realized that I forgot my backpack at their house.
- Ondan sonra ayrıldım ama sonra sırt çantamı onların evinde unuttuğumu fark ettim.
- Sami realized it wasn't easy to tame his hidden desires.
- Sami gizli arzularını dizginlemenin kolay olmadığını fark etti.
- Tom didn't realize he had to leave.
- Tom gitmesi gerektiğini fark etmemişti.
- Tom realized that Mary couldn't do what she was trying to do.
- Tom, Mary'nin yapmaya çalıştığı şeyi yapamayacağını fark etti.
- Tom suddenly realized he wasn't alone.
- Tom aniden yalnız olmadığını fark etti.
- Layla realized that everybody was out looking for him.
- Layla herkesin onu aramak için dışarıda olduğunu fark etti.
- Tom realized he barely had enough money to buy everything he needed to buy.
- Tom, alması gereken her şeyi almaya zar zor yetecek parası olduğunu fark etti.
- I realized how stupid I was.
- Ne kadar aptal olduğumu fark ettim.
- I've married and I realize, that my childhood ends now.
- Evlendim ve çocukluğumun artık bittiğini fark ettim.
- Tom realized he wouldn't likely be able to do that.
- Tom bunu muhtemelen yapamayacağını fark etti.
- Tom realized that Mary was getting tired.
- Tom, Mary'nin yorulmaya başladığını fark etti.
- I didn't realize how bad off you were.
- Ne kadar beş parasız olduğunu fark etmedim.
- Sami was so drunk that he didn't even realize that he had paid the prostitute.
- Sami o kadar sarhoştu ki fahişeye para verdiğini bile fark etmedi.
- I never realized that Tom is such a moron.
- Tom'un bu kadar moron olduğunu hiç fark etmemiştim.
- Tom realized that Mary wanted to leave.
- Tom, Mary'nin gitmek istediğini fark etti.
- He realized that the visitors had tricked him.
- Ziyaretçilerin onu kandırdığını fark etti.
- You didn't realize Tom needed to do that, did you?
- Tom'un bunu yapması gerektiğini fark etmedin, değil mi?
- I didn't realize that Tom didn't know French.
- Tom'un Fransızca bilmediğini fark etmedim.
- Tom soon realized with horror the serious error he had made.
- Tom yaptığı ciddi hatayı çok geçmeden dehşetle fark etti.
- Tom didn't realize how late it was getting.
- Tom saatin ne kadar geç olduğunu fark etmedi.
- Tom realized that it wasn't a joke.
- Tom bunun bir şaka olmadığını fark etti.
- Sami realized that Layla didn't love him.
- Sami, Layla'nın onu sevmediğini fark etti.
- I finally realized what was happening.
- Sonunda ne olduğunu fark ettim.
- Tom realized it was useless to argue.
- Tom tartışmanın yararsız olduğunu fark etti.
- Tom realized right away that he should have worn a heavier coat.
- Tom daha kalın bir palto giymesi gerektiğini hemen fark etti.
- I realized I still hadn't eaten anything.
- Hâlâ bir şey yemediğimi fark ettim.
- Tom realized Mary might be telling him something important.
- Tom Mary'nin ona önemli bir şey söyleyebileceğini fark etti.
- He did not realize where it had come from.
- Onun nereden geldiğini fark etmedi.
- Fadil realized he had made a tragic mistake.
- Fadıl trajik bir hata yaptığını fark etti.
- I'm sure Tom will come back as soon as he realizes he left his briefcase here.
- Tom'un evrak çantasını burada bıraktığını fark eder etmez geri geleceğinden eminim.
- Tom doesn't yet realize what he needs to do.
- Tom henüz ne yapması gerektiğini fark etmiyor.
- In retrospect, Tom realized he shouldn't have been dating both sisters at the same time.
- Geriye dönüp baktığında, Tom iki kız kardeşle aynı anda çıkmaması gerektiğini fark etti.
- I never realized how much I'd miss you.
- Seni ne kadar özleyeceğimi asla fark etmedim.
- Hunting accidents happen more often than most people realize.
- Avcılık kazaları çoğu insanın fark ettiğinden daha sık olur.
- Some people don't realize how fortunate they are.
- Bazı insanlar ne kadar şanslı olduklarını fark etmezler.
- I'm beginning to realize that you don't really like me as much as I like you.
- Benden, benim senden hoşlandığım kadar hoşlanmadığını fark etmeye başlıyorum.
- They realized they were wrong.
- Hatalı olduklarını fark ettiler.
- Tom realized that Mary had been lying to him.
- Tom, Mary'nin ona yalan söylediğini fark etti.
- Tom realized that Mary had fainted.
- Tom, Mary'nin bayıldığını fark etti.
- Tom realized what he had to do.
- Tom ne yapmak zorunda olduğunu fark etti.
- Tom realized he had a mission.
- Tom, bir görevi olduğunu fark etti.
- She quickly realized there was something wrong with that car.
- Arabada bir sorun olduğunu hemen fark etti.
- Tom realized he didn't have enough money to buy everything he needed.
- Tom ihtiyacı olan her şeyi almak için yeterli parası olmadığını fark etti.
- I didn't realize that it had gotten so late.
- Saatin çok geç olduğunu fark etmedim.
- I didn't realize you were already here.
- Zaten burada olduğunu fark etmedim.
- Tom realized he had been unreasonable.
- Tom mantıksız olduğunu fark etti.
- I realized what was happening.
- Ne olduğunu fark ettim.
- Tom was the first one to realize what was happening.
- Ne olduğunu ilk fark eden Tom oldu.
- Tom didn't realize he had his sweater on inside out.
- Tom kazağını ters giydiğini fark etmedi.
- Tom realized that the door was unlocked.
- Tom, kapının kilitsiz olduğunu fark etti.
- Tom realized what had happened.
- Tom ne olduğunu fark etti.
- I didn't realize I needed to be here yesterday.
- Dün burada olmam gerektiğini fark etmedim.
- I just realized something.
- Bir şey fark ettim.
- I realized it was a mistake.
- Onun bir hata olduğunu fark ettim.
- I didn't realize how hungry I was.
- Ne kadar aç olduğumu fark etmemiştim.
- Tom didn't realize his socks didn't match.
- Tom çoraplarının uymadığını fark etmedi.
- Tom didn't realize he'd made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını fark etmedi.
- Nobody realized Tom was in pain.
- Kimse Tom'un acı çektiğini fark etmedi.
- I didn't realize Tom was unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğunu fark etmemiştim.
- Tom didn't realize Mary should do that.
- Tom Mary'nin bunu yapması gerektiğini fark etmedi.
- I didn't realize that Tom should do that.
- Tom'un bunu yapması gerektiğini fark etmemiştim.
- Tom realized he was alone.
- Tom yalnız olduğunu fark etti.
- If you realize you've done something wrong, then you should listen to your conscience and fix it as much as possible.
- Eğer yanlış bir şey yaptığınızı fark ederseniz, vicdanınızı dinlemeli ve onu olabildiğince düzeltmelisiniz.
- I realize I don't actually really need a sailboat.
- Aslında bir yelkenliye ihtiyacım olmadığını fark ettim.
- Tom suddenly realized he was wrong.
- Tom birden hatalı olduğunu fark etti.
- I don't think that Tom realizes how rude he's being.
- Ben Tom'un onun ne kadar kaba olduğunu fark ettiğini düşünmem.
- I didn't realize that Tom didn't need to do that.
- Tom'un bunu yapmasına gerek olmadığını fark etmemiştim.
- I didn't realize Tom was serious.
- Tom'un ciddi olduğunu fark etmedim.
- Tom realized he couldn't talk.
- Tom konuşamayacağını fark etti.
- Tom realized there was a lot left to do.
- Tom yapacak çok şeyin kaldığını fark etti.
- Tom didn't realize what was expected of him.
- Tom kendisinden bekleneni fark etmedi.
- Tom realized he needed to do that.
- Tom bunu yapması gerektiğini fark etti.
- Tom realized Mary wouldn't likely be able to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapamayacağını fark etti.
- I had not realized how important this is to you.
- Bunun senin için ne kadar önemli olduğunu fark etmemiştim.
- He hadn't realized his mistake until it was too late.
- Çok geç olana kadar hatasını fark etmemişti.
- Tom didn't realize he should do that.
- Tom bunu yapması gerektiğini fark etmedi.
- Tom started to answer the question and then realized it was a rhetorical question.
- Tom soruyu yanıtlamaya başladı ve sonra bunun cevabı beklenmeyen bir soru olduğunu fark etti.
- Tom realized Mary was getting tired.
- Tom, Mary'nin yorulmaya başladığını fark etti.
- Tom didn't realize he had to help Mary do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmasına yardım etmesi gerektiğini fark etmedi.
- Tom realized Mary had to help John.
- Tom, Mary'nin John'a yardım etmesi gerektiğini fark etti.
- Tom realized Mary needed to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapması gerektiğini fark etti.
- Sami realized that wasn't the life he wanted.
- Sami istediği hayatın bu olmadığını fark etti.
- When did you realize Tom didn't like it here?
- Tom'un burayı sevmediğini ne zaman fark ettiniz?
- Tom realized Mary wasn't going to be able to do that.
- Tom Mary'nin onu yapamayacağını fark etti.
- Tom realized there was only one exit.
- Tom sadece bir çıkış olduğunu fark etti.
- Tom realized that Mary was worried.
- Tom, Mary'nin endişeli olduğunu fark etti.
- Tom soon realized he wasn't alone.
- Tom çok geçmeden yalnız olmadığını fark etti.
- I didn't realize you couldn't understand French.
- Fransızca anlayamadığını fark etmemiştim.
- Tom realized there was nothing more he could do.
- Tom yapabileceği başka bir şey olmadığını fark etti.
- It was not until Lucy left me that I realized how much I loved her.
- Lucy beni terk edene kadar onu ne kadar çok sevdiğimi fark etmemiştim.
- I never realized that you were interested in Japanese art.
- Japon sanatıyla ilgilendiğini hiç fark etmemiştim.
- Tom soon realized that Mary had stolen all his money.
- Tom kısa sürede Mary'nin tüm parasını çaldığını fark etti.
- Fadil realized that Layla was still alive.
- Fadıl, Leyla'nın hala hayatta olduğunu fark etti.
- Tom realized he didn't need to do that.
- Tom bunu yapmasına gerek olmadığını fark etti.
- He seems not to have realized its importance.
- Olayın önemini fark etmemiş gibi görünüyor.
- I don't think any of you realize the significance of this.
- Hiçbirinizin bunun önemini fark edeceğini sanmıyorum.
- I didn't realize that it had gotten so late.
- Saatin bu kadar geç olduğunu fark etmemiştim.
- I didn't realize you lived in this neighborhood.
- Bu mahallede yaşadığını fark etmedim.
- Tom realized he didn't have enough money to buy what he needed.
- Tom, ihtiyacı olan şeyleri almak için yeterli parası olmadığını fark etti.
- If you realize you've done something wrong, then you should listen to your conscience and fix it as much as possible.
- Yanlış bir şey yaptığınızı fark ederseniz, vicdanınızı dinlemeli ve mümkün olduğunca düzeltmelisiniz.
- Dan realized he was in love with Linda.
- Dan, Linda'ya aşık olduğunu fark etti.
- I'm not sure you realize how important Tom is to me.
- Tom'un benim için ne kadar önemli olduğunu fark ettiğinden emin değilim.
- Tom looked at the price tag and realized he didn't have enough money.
- Tom fiyat etiketine baktı ve yeterli parası olmadığını fark etti.
- Tom realized he didn't need to do that.
- Tom, bunu yapmak zorunda olmadığını fark etti.
- Tom realized Mary wouldn't likely be able to do that.
- Tom, Mary'nin bunu muhtemelen başaramayacağını fark etti.
- I soon realized that something had changed.
- Çok geçmeden bir şeylerin değiştiğini fark ettim.
- Tom realized Mary was worried.
- Tom, Mary'nin endişelendiğini fark etti.
- Tom didn't realize that Mary wasn't having a good time.
- Tom, Mary'nin iyi vakit geçirmediğini fark etmedi.
- Tom didn't realize he had his sweater on inside out.
- Tom kazağını ters giydiğini fark etmemiş.
- Tom realized he barely had enough money to buy everything he had to buy.
- Tom, alması gereken her şeyi almaya zar zor yetecek parası olduğunu fark etti.
- I should've realized the truth a long time ago.
- Ben uzun zaman önce gerçeği fark etmeliydim.
- I didn't realize that Tom didn't need to do that.
- Tom'un bunu yapmasına gerek olmadığını fark etmedim.
- We have a lot more in common than I realized.
- Benim fark ettiğimizden çok daha fazla ortak yönümüz var.
- I didn't realize that Tom didn't know French.
- Tom'un Fransızca bilmediğini fark etmemiştim.
- I didn't realize how busy Tom was.
- Tom'un ne kadar meşgul olduğunu fark etmedim.
- Do you realize how ridiculous it is?
- Onun ne kadar saçma olduğunu fark ediyor musun?
- I had not realized how important this is to you.
- Bunun sizin için ne kadar önemli olduğunu fark etmemiştim.
- After I had left the house, I realized that the key was still in the house.
- Evden çıktıktan sonra anahtarın hala evde olduğunu fark ettim.
- Tom realized Mary was following him.
- Tom, Mary'nin onu takip ettiğini fark etti.
- I didn't realize that Tom had to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olduğunu fark etmedim.
- At first, I thought it was a stupid idea, but I eventually realized what a good idea it was.
- Başta bunun aptalca bir fikir olduğunu düşündüm fakat sonunda bunun ne kadar iyi bir fikir olduğunu fark ettim.
- He realized that he had lost his wallet.
- Cüzdanını kaybettiğini fark etti.
- I didn't realize that Tom wanted me to do that for him.
- Tom'un bunu onun için yapmamı istediğini fark etmemiştim.
- Tom and Mary soon realized that they shouldn't have done that.
- Tom ve Mary çok geçmeden bunu yapmamaları gerektiğini fark ettiler.
- I should've realized the truth a long time ago.
- Gerçeği uzun zaman önce fark etmeliydim.
- Tom realized that he was on his own.
- Tom tek başına olduğunu fark etti.
- I realized I couldn't win.
- Kazanamayacağımı fark ettim.
- Tom realized it was time to leave.
- Tom gitme zamanı olduğunu fark etti.
- Tom realized there was a lot left to do.
- Tom yapacak çok iş kaldığını fark etti.
- Tom realized that Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu fark etti.
- Tom realized that he had fallen in love with Mary.
- Tom, Mary'ye aşık olduğunu fark etti.
- I didn't realize you didn't like Tom.
- Tom'dan hoşlanmadığını fark etmemiştim.
- Tom realized that Mary didn't like him.
- Tom Mary'nin ondan hoşlanmadığını fark etti.
- I didn't realize how much money you'd lost.
- Ne kadar para kaybettiğini fark etmedim.
- She realized she had seen him before.
- Onu daha önce görmüş olduğunu fark etti.
- We realized it was pointless.
- Bunun anlamsız olduğunu fark ettik.
- I realize there's more here than meets the eye.
- Burada göründüğünden daha fazlası olduğunu fark ettim.
- Tom was the first one to realize that Mary wanted to do that.
- Mary'nin bunu yapmak istediğini ilk fark eden Tom oldu.
- Tom realized he had to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmek zorunda olduğunu fark etti.
- Tom realized the food pyramid was a fraud.
- Tom besin piramidinin bir sahtekarlık olduğunu fark etti.
- I didn't realize you were awake.
- Uyanık olduğunu fark etmemiştim.
- I didn't realize Tom broke that.
- Tom'un onu kırdığını fark etmedim.
- Tom suddenly realized he loved Mary.
- Tom aniden Mary'yi sevdiğini fark etti.
- Tom realized that Mary didn't like him much.
- Tom, Mary'nin ondan pek hoşlanmadığını fark etti.
- The salad contained marijuana and then he realized he loved his new job.
- Salata esrar içeriyordu ve sonrasında o yeni işini sevdiğini fark etti.
- Tom soon realized there was no way he could do that.
- Tom kısa sürede onu yapabilecek bir yol olmadığını fark etti.
- We came to realize that the problem isn’t just a few bad corporations but the entire system itself.
- Sorunun sadece birkaç kötü şirket değil, tüm sistemin kendisi olduğunu fark ettik.
- I didn't realize that Tom didn't have to do that.
- Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığını fark etmemiştim.
- At first, Tom seemed angry, but then I realized he was just worried.
- İlk başta Tom kızgın görünüyordu, ama sonra sadece endişelendiğini fark ettim.
- Tom didn't realize he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu fark etmemişti.
- He has not realized his own mistake.
- Kendi hatasını fark etmedi.
- Tom realized Mary should do that.
- Tom, Mary'nin onu yapması gerektiğini fark etti.
- Tom realized he wasn't alone.
- Tom yalnız olmadığını fark etti.
- Tom suddenly realized he wasn't alone.
- Tom birden yalnız olmadığını fark etti.
- Tom realized that he was drowning.
- Tom boğulmakta olduğunu fark etti.
- The confused travelers realized they were headed toward the wrong town.
- Kafaları karışmış gezginler yanlış şehre doğru yöneldiklerini fark ettiler.
- Did you realize that you haven't eaten anything since this morning?
- Bu sabahtan beri hiçbir şey yemediğini fark ettin mi?
- Layla realized that Sami was alive.
- Leyla, Sami'nin hayatta olduğunu fark etti.
- I didn't realize that my wallet was missing until I got home.
- Eve varıncaya kadar cüzdanımın kayıp olduğunu fark etmedim.
- I realize that I don't have enough money.
- Yeterince param olmadığını fark ettim.
- I talked with Tom for over an hour before he said something that made me realize he wasn't a native speaker.
- Tom ile bir saatten fazla konuştuktan sonra anadilini bilmediğini fark ettim.
- I never realized you were interested in Japanese art.
- Japon sanatıyla ilgilendiğini hiç fark etmemiştim.
- I didn't realize you didn't understand French.
- Fransızca anlamadığını fark etmedim.
- We have a lot more in common than I realized.
- Fark ettiğimden çok daha fazla ortak noktamız var.
- Sami realized Layla was a good person.
- Sami, Layla'nın iyi bir insan olduğunu fark etti.
- Tom realized it was time to go.
- Tom gitme vaktinin geldiğini fark etti.
- He has not realized his mistakes yet.
- Hatalarını henüz fark etmedi.
- Tom realized he wasn't convincing anybody.
- Tom kimseyi ikna edemediğini fark etti.
- Tom didn't realize that he'd made a mistake.
- Tom hata yaptığını fark etmedi.
- Tom realized Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin onu yapmak zorunda olduğunu fark etti.
- I didn't realize that my wallet was missing until I got home.
- Eve gidene kadar cüzdanımın kaybolduğunu fark etmedim.
- Tom realized it was time to leave.
- Tom gitme vaktinin geldiğini fark etti.
- Tom soon realized there was nothing he could do to help.
- Tom çok geçmeden yardım etmek için yapabileceği hiçbir şey olmadığını fark etti.
- I didn't realize what time it was.
- Saatin kaç olduğunu fark etmedim.
- Tom suddenly realized that Mary wasn't in the room anymore.
- Tom aniden Mary'nin artık odada olmadığını fark etti.
- It took me a long time to realize I was doing it the wrong way.
- Onu yanlış şekilde yaptığımı fark etmem uzun zamanımı aldı.
- Tom didn't realize that he had made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını fark etmedi.
- Tom realized Mary was waiting for him.
- Tom Mary'nin kendisini beklediğini fark etti.
- When I realized it was raining, I took my umbrella.
- Yağmur yağdığını fark ettiğimde şemsiyemi aldım.
- Tom realized Mary wasn't kidding.
- Tom Mary'nin şaka yapmadığını fark etti.
- Tom realizes he's made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını fark etti.
- I didn't realize that Tom didn't live in Boston anymore.
- Tom'un artık Boston'da yaşamadığını fark etmemiştim.
- How many years ago did you realize you were adopted?
- Kaç yıl önce evlat edinildiğini fark ettin?
- Tom realized he no longer needed to do that.
- Tom artık bunu yapmasına gerek olmadığını fark etti.
- Tom didn't realize Mary shouldn't be doing what she was doing.
- Tom, Mary'nin yaptığı şeyi yapmaması gerektiğini fark etmedi.
- I realized it only then.
- Bunu ancak o zaman fark ettim.
- I didn't realize it was a big deal.
- Büyük bir mesele olduğunu fark etmemiştim.
- I didn't realize that I needed to be here yesterday.
- Dün burada olmam gerektiğini fark etmemiştim.
- I realized how rare happy people were.
- Mutlu insanların ne kadar nadir olduğunu fark ettim.
- Tom realized Mary wanted to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak istediğini fark etti.
- Tom didn't realize Mary was John's girlfriend.
- Tom, Mary'nin John'un kız arkadaşı olduğunu fark etmemişti.
- I didn't realize you didn't have enough money to buy a ticket.
- Bilet alacak kadar paran olmadığını fark etmemiştim.
- I didn't realize Tom played golf.
- Tom'un golf oynadığını fark etmemiştim.
- I didn't realize what that meant.
- Onun ne anlama geldiğini fark etmedim.
- By the time Tom realized what was happening, it was too late.
- Tom ne olduğunu fark edinceye kadar çok geç olmuştu.
- Where were you when you realized that you didn't have your umbrella?
- Şemsiyenizin olmadığını fark ettiğinizde neredeydiniz?
- Tom didn't realize Mary shouldn't be doing what she was doing.
- Tom, Mary'nin yaptığını yapmaması gerektiğini fark etmedi.
- Tom realized Mary wasn't likely to be able to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapamayacağını fark etti.
- Not till then did I realize the danger of the situation.
- O zamana kadar durumun tehlikesini fark etmedim.
- Sami didn't realize the deadly poison was meant for him.
- Sami ölümcül zehrin kendi için olduğunu fark etmedi.
- I didn't realize Tom broke that.
- Tom'un onu kırdığını fark etmemiştim.
- I didn't realize you were hungry.
- Aç olduğunu fark etmemiştim.
- Tom realized that Mary was dead.
- Tom, Mary'nin öldüğünü fark etti.
- Fadil quickly realized that answering that question would be no simple task.
- Fadıl o soruyu cevaplamanın basit bir görev olmayacağını çabucak fark etti.
- I didn't realize you didn't have a driver's license.
- Ehliyetin olmadığını fark etmemiştim.
- Tom didn't realize that Mary was lying.
- Tom Mary'nin yalan söylediğini fark etmedi.
- I didn't realize you didn't have a driver's license.
- Bir ehliyetin olmadığını fark etmedim.
- I didn't realize it had gotten so late.
- Saatin bu kadar geç olduğunu fark etmemiştim.
- I now realize that I'd misunderstood what Tom said.
- Tom'un dediklerini yanlış anladığımı şimdi fark ettim.
- Sami realized it was a waste of time.
- Sami bunun zaman kaybı olduğunu fark etti.
- I hadn't realized what was going on.
- Ben neler olduğunu fark etmemiştim.
- All of a sudden, I realized I must learn Polish.
- Birdenbire Lehçe öğrenmem gerektiğini fark ettim.
- Tom realized that Mary wanted to leave.
- Tom, Mary'nin ayrılmak istediğini fark etti.
- It took him a while to realize the situation.
- Durumu fark etmesi biraz zaman aldı.
- Sorry, I didn't realize you were busy.
- Affedersin, meşgul olduğunu fark etmedim.
- Tom realized that he had lost his wallet.
- Tom cüzdanını kaybettiğini fark etti.
- Tom realized he was likely to be late.
- Tom muhtemelen geç kalacağı fark etti.
- I didn't realize it was a secret.
- Bunun bir sır olduğunu fark etmedim.
- Tom realized that Mary didn't like him very much.
- Tom, Mary'nin ondan çok hoşlanmadığını fark etti.
- Tom realized he didn't have enough money to buy everything he needed.
- Tom, ihtiyacı olan her şeyi almak için yeterli parası olmadığını fark etti.
- I just realized Tom is older than Mary.
- Tom'un Mary'den büyük olduğunu fark ettim.
- I didn't realize it was a secret.
- Bunun bir sır olduğunu fark etmemiştim.
- Tom and Mary suddenly realized they weren't alone.
- Tom ve Mary birdenbire yalnız olmadıklarını fark ettiler.
- I didn't realize till I visited Australia how small Japan really is.
- Japonya'nın gerçekten ne kadar küçük olduğunu Avustralya'yı ziyaret edinceye kadar fark etmedim.
- Nobody realized Tom was in pain.
- Tom'un acı çektiğini kimse fark etmiyordu.
- I didn't realize how hungry I was.
- Ne kadar aç olduğumu fark etmedim.
- When did you realize that?
- Bunu ne zaman fark ettin?
- Tom realized he was likely to be late.
- Tom geç kalacağını fark etti.
- Tom didn't realize Mary had to help John do that.
- Tom, Mary'nin John'a yardım etmesi gerektiğini fark etmemişti.
- I didn't realize you couldn't understand French.
- Fransızca anlayamadığını fark etmedim.
- Sami realized the peril he was in.
- Sami içinde bulunduğu tehlikeyi fark etti.
- The confused travelers realized they were headed toward the wrong town.
- Kafası karışan yolcular yanlış kasabaya gittiklerini fark ettiler.
- Tom realized he was in love with Mary.
- Tom Mary'ye aşık olduğunu fark etti.
- I didn't realize how bad off you were.
- Bu kadar kötü durumda olduğunu fark etmemiştim.
- I didn't realize you were here.
- Burada olduğunu fark etmedim.
- I didn't realize you were so hungry.
- Bu kadar aç olduğunu fark etmedim.
- Tom realized he didn't have enough time to do that.
- Tom bunu yapmak için yeterli zamanı olmadığını fark etti.
- Tom realized he had to leave.
- Tom ayrılmak zorunda olduğunu fark etti.
- Tom realized that he had no money on him.
- Tom üzerinde hiç para olmadığını fark etti.
- I didn't realize Tom was in the hospital.
- Tom'un hastanede olduğunu fark etmemiştim.
- I never realized that you were such a good French speaker.
- Bu kadar iyi Fransızca konuştuğunu hiç fark etmemiştim.
- I didn't realize you were serious.
- Ciddi olduğunu fark etmemiştim.
- I didn't realize you were Canadian.
- Senin Kanadalı olduğunu fark etmedim.
- Tom realized there was no way he'd be able do that.
- Tom bunu yapmasının bir yolu olmadığını fark etti.
- I didn't realize things were so bad.
- İşlerin bu kadar kötü olduğunu fark etmemiştim.
- I suddenly realized that everything in my life was not an accident.
- Birden hayatımdaki her şeyin bir kaza olmadığını fark ettim.
- I didn't realize how difficult this was going to be.
- Bunun ne kadar zor olacağını fark etmedim.
- Tom finally realized that Mary was right.
- Tom sonunda Mary'nin haklı olduğunu fark etti.
- Tom quickly realized that he was different from the other children.
- Tom çabucak diğer çocuklardan farklı olduğunu fark etti.
- I didn't realize that Tom wanted me to do that.
- Tom'un bunu yapmamı istediğini fark etmemiştim.
- I never realized how stressful this job would be.
- Bu işin ne kadar stresli olacağını hiç fark etmemiştim.
- We should've realized that Tom needed our help.
- Tom'un yardımımıza ihtiyacı olduğunu fark etmeliydik.
- I didn't realize you knew him.
- Onu tanıdığını fark etmemiştim.
- I realized that I didn't want to spend any more time dealing with that problem.
- Ben o sorun ile ilgili daha fazla zaman harcamak istemediğimi fark ettim.
- I realized that putting this thing into practice was hard.
- Bu şeyi uygulamaya koymanın zor olduğunu fark ettim.
- I just realized Tom is older than Mary.
- Ben Tom'un Mary'den daha yaşlı olduğunu fark ettim.
- I didn't realize you wanted to go with us.
- Bizimle gitmek istediğini fark etmedim.
- Hunting accidents happen more often than most people realize.
- Av kazaları çoğu insanın fark ettiğinden daha sık olur.
- I guess I just realized how stupid I would look if I did that.
- Bunu yaparsam ne kadar aptal görüneceğimi fark ettim sanırım.
- I realized it wasn't for me.
- Bana olmadığını fark ettim.
- I didn't realize it was you.
- Onun sen olduğunu fark etmedim.
- We realized it too late.
- Çok geç fark ettik.
- Tom suddenly realized what Mary was thinking.
- Tom aniden Mary'nin ne düşündüğünü fark etti.
- People often lie about what they did on the weekend, so their friends won't realize how boring they really are.
- İnsanlar genellikle hafta sonu ne yaptıkları hakkında yalan söylerler, böylece arkadaşları gerçekte ne kadar sıkıcı olduklarını fark etmezler.
- Tom realizes he's being ignored.
- Tom görmezden gelindiğini fark etti.
- Tom realized there were no cars parked in front of the school.
- Tom, okulun önünde park edilmiş araba olmadığını fark etti.
- Tom realized he was a suspect.
- Tom şüpheli olduğunu fark etti.
- When Tom looked down at the apple he was eating, he realized that he had eaten half a worm.
- Tom yediği elmaya baktığında yarım bir solucan yediğini fark etti.
- Tom realized he shouldn't be doing what he was doing.
- Tom yaptıklarını yapmaması gerektiğini fark etti.
- At first he did not realize that he had won the speech contest.
- İlk başta, konuşma yarışmasını kazandığını fark etmedi.
- Tom didn't realize that he'd made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını fark etmedi.
- I didn't realize that you were feeling so bad.
- Bu kadar kötü hissettiğini fark etmemiştim.
- It was not until then that I realized my mistake.
- O zamana kadar hatamı fark etmemiştim.
- Tom didn't realize that Mary couldn't do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapamayacağını fark etmedi.
- It took him a while to realize the situation.
- Durumu fark etmek onun biraz zamanını aldı.
- I didn't realize you used to live in Boston.
- Eskiden Boston'da yaşadığını fark etmemiştim.
- I didn't realize that there was a problem.
- Bir sorun olduğunu fark etmemiştim.
- You didn't realize that Tom didn't want to do that, did you?
- Tom'un bunu yapmak istemediğini fark etmedin, değil mi?
- Tom realized he had to do that.
- Tom bunu yapması gerektiğini fark etti.
- I realize it's probably too late.
- Muhtemelen çok geç olduğunu fark ettim.
- I didn't realize Tom lives here.
- Tom'un burada yaşadığını fark etmedim.
- You must realize that prosperity does not last forever.
- Refahın sonsuza dek sürmeyeceğini fark etmelisin.
- I didn't realize you didn't have enough money to buy a ticket.
- Bir bilet almak için yeterli paran olmadığını fark etmedim.
- Tom realized that he was on his own.
- Tom kendi başına olduğunu fark etti.
- Tom smiled when he realized that Mary was about to kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpmek üzere olduğunu fark ettiğinde gülümsedi.
- I didn't realize Tom was so stupid.
- Tom'un çok aptal olduğunu fark etmedim.
- Sami began to realize that.
- Sami bunu fark etmeye başladı.
- I didn't realize till I visited Australia how small Japan really is.
- Avustralya'yı ziyaret edene kadar Japonya'nın gerçekten ne kadar küçük olduğunu fark etmemiştim.
- Layla never realized there was a ranch that size.
- Leyla o büyüklükte bir ahır olduğunu fark etmemişti.
- I didn't realize you knew her.
- Onu tanıdığını fark etmemiştim.
- Tom didn't realize he shouldn't do that.
- Tom bunu yapmaması gerektiğini fark etmedi.
- I hadn't realized how crazy Tom was.
- Tom'un ne kadar çılgın olduğunu fark etmemiştim.
- One out of 455 women doesn't realize she's pregnant until the twentieth week of pregnancy.
- 455 kadından biri hamileliğinin yirminci haftasına kadar hamile olduğunu fark etmiyor.
- I didn't realize things were so bad.
- İşlerin bu kadar kötü olduğunu fark etmedim.
- I realized that I didn't want to spend any more time dealing with that problem.
- Bu sorunla daha fazla zaman harcamak istemediğimi fark ettim.
- A lot of people don't realize how easy it is to do that.
- Bir sürü insan onu yapmanın ne kadar kolay olduğunu fark etmiyor.
- It took him only a few minutes to realize his mistakes.
- Hatalarını fark etmek onun sadece birkaç dakikasını aldı.
- Tom realized Mary shouldn't do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaması gerektiğini fark etti.
- I didn't realize you didn't know how to swim.
- Yüzmeyi bilmediğini fark etmedim.
- I don't think any of you realize the importance of this.
- Sizlerden birinin bunun önemini fark ettiğini sanmıyorum.
- I didn't realize that Tom's bill was overdue.
- Tom'un faturasının geciktiğini fark etmemiştim.
- Did you just realize that?
- Bunu yeni mi fark ettin?
- Tom realized he was no longer needed.
- Tom artık kendisine ihtiyaç olmadığını fark etti.
- It took me a long time to realize I was doing it wrong.
- Yanlış yaptığımı fark etmem uzun zaman aldı.
- I hadn't realized how boring Tom was.
- Tom'un ne kadar sıkıcı olduğunu fark etmemiştim.
- I didn't realize you could speak French.
- Fransızca konuşabildiğini fark etmemiştim.
- Tom finally realized that he'd been wrong.
- Tom sonunda hatalı olduğunu fark etti.
- Tom soon realized there was a problem.
- Tom çok geçmeden bir problem olduğunu fark etti.
- I didn't realize that Tom didn't live in Boston anymore.
- Tom'un artık Boston'da yaşamadığını fark etmedim.
- You should realize by now that you can't beat me.
- Beni yenemeyeceğini şimdiye kadar fark etmen gerekiyor.
- I should've realized it was you.
- Onun sen olduğunu fark etmeliydim.
- It took him only a few minutes to realize his mistakes.
- Hatalarını fark etmesi sadece birkaç dakikasını aldı.
- Tom realized he should do that.
- Tom bunu yapması gerektiğini fark etti.
- I never realized that you were interested in Japanese art.
- Japon sanatı ile ilgilendiğini hiç fark etmemiştim.
- Tom realized he had forgotten to lock the door.
- Tom kapıyı kilitlemeyi unuttuğunu fark etti.
- At last, he realized his mistakes.
- Sonunda, hatalarını fark etti.
- Tom didn't realize that Mary was lying.
- Tom, Mary'nin yalan söylediğini fark etmedi.
- Tom didn't realize how late it was getting.
- Tom ne kadar geç olduğunu fark etmedi.
- I didn't realize you were so rich.
- Bu kadar zengin olduğunu fark etmedim.
- I realized too late that I needed Tom's help.
- Tom'un yardımına ihtiyacım olduğunu çok geç fark ettim.
- Layla realized there was no way out.
- Leyla hiçbir çıkış yolu olmadığını fark etti.
- I hadn't realized how boring Tom was.
- Tom'un ne kadar sıkıcı olduğunu fark etmedim.
- Tom realized Mary was waiting for him.
- Tom, Mary'nin onu beklediğini fark etti.
- I didn't realize Tom shouldn't be doing what he was doing.
- Tom’un yaptıklarını yapmaması gerektiğini fark etmedim.
- At that point I realized the danger of the situation.
- Ben o noktada durumun tehlikesini fark ettim.
- We realized our mistake too late.
- Hatamızı çok geç fark ettik.
- Tom realized Mary might be telling him something important.
- Tom, Mary'nin ona önemli bir şey söyleyebileceğini fark etti.
- Tom didn't even realize Mary had left.
- Tom, Mary'nin gittiğini bile fark etmedi.
- I didn't realize you were so good at French.
- Fransızcada bu kadar iyi olduğunu fark etmemiştim.
- Tom realized he'd made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını fark etti.
- I didn't realize you didn't know how to swim.
- Yüzme bilmediğini fark etmemiştim.
- Tom hasn't realized his mistake yet.
- Tom henüz hatasını fark etmedi.
- Tom realized he barely had enough time to do what he wanted to do.
- Tom, yapmak istediği şeyi yapmak için ancak yeterli zamanı olduğunu fark etti.
- Not till then did I realize the danger of the situation.
- O zamana kadar durumun tehlikesini fark etmemiştim.
- I didn't realize you were Canadian.
- Kanadalı olduğunu fark etmedim.
- I didn't realize you wanted to go with us.
- Bizimle gitmek istediğini fark etmemiştim.
- Tom realized that he had made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını fark etti.
- I realize that it is easier to write than to speak.
- Yazmanın konuşmaktan daha kolay olduğunu fark ediyorum.
- Tom realized he didn't have enough money.
- Tom yeterli parası olmadığını fark etti.
- Tom doesn't yet realize what he has to do.
- Tom henüz ne yapması gerektiğini fark etmiyor.
- Don't you realize what Tom is doing?
- Tom'un ne yaptığını fark etmiyor musun?
- Tom realized that he might be in danger.
- Tom tehlikede olabileceğini fark etti.
- I realized that I can't win.
- Kazanamayacağımı fark ettim.
- Tom soon realized there was someone else in the room.
- Tom çok geçmeden odada başka birinin olduğunu fark etti.
- I didn't realize I'd made a mistake.
- Bir hata yaptığımı fark etmedim.
- We realized it was pointless.
- Bunun yararsız olduğunu fark ettik.
- I didn't even realize Tom had a sister.
- Tom'un bir kız kardeşi olduğunu fark etmedim bile.
- I didn't realize you were hungry.
- Aç olduğunu fark etmedim.
- Tom didn't realize Mary had left.
- Tom, Mary'nin gittiğini fark etmedi.
- I guess I never realized how much I rely on Tom.
- Sanırım Tom'a ne kadar güvendiğimi hiç fark etmemişim.
- Dan didn't even realize that he had been swindled.
- Dan dolandırıldığını bile fark etmedi.
- Tom soon realized that no one was paying any attention to him.
- Tom çok geçmeden kimsenin ona dikkat etmediğini fark etti.
- Did you realize that you haven't eaten anything since this morning?
- Sabahtan beri bir şey yemediğini fark ettin mi?
- Tom realized he shouldn't be doing what he was doing.
- Tom yaptığı şeyi yapmaması gerektiğini fark etti.
- Tom suddenly realized that Mary loved him.
- Tom aniden Mary'nin onu sevdiğini fark etti.
- Tom realized the problem.
- Tom sorunu fark etti.
- I didn't realize how thirsty I was.
- Ne kadar susadığımı fark etmemiştim.
- How many years ago did you realize you were adopted?
- Evlatlık olduğunu kaç yıl önce fark ettin?
- Tom realized it was hopeless.
- Tom umutsuz olduğunu fark etti.
- Tom soon realized he was alone.
- Tom çok geçmeden yalnız olduğunu fark etti.
- If you listen to the lyrics, you'll realize that they don't say anything.
- Şarkı sözlerini dinlerseniz, hiçbir şey söylemediklerini fark edeceksiniz.
- I didn't realize how much time this was going to take.
- Bunu ne kadar zaman alacağını fark etmedim.
- I didn't realize Tom was the one who broke that.
- Bunu kıranın Tom olduğunu fark etmemiştim.
- I realized I wasn't ready.
- Hazır olmadığımı fark ettim.
- Tom realized Mary was asleep.
- Tom, Mary'nin uyuduğunu fark etti.
- I realize I don't actually really need a sailboat.
- Aslında gerçekten bir yelkenliye ihtiyacım olmadığını fark ediyorum.
- Tom realized there was no way he could do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmasının bir yolu olmadığını fark etti.
- Tom didn't realize Mary shouldn't do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaması gerektiğini fark etmedi.
- I just realized something interesting.
- Az önce ilginç bir şey fark ettim.
- I didn't realize the difference between them.
- Onların arasındaki farkı fark etmedim.
- I realized I needed to study French a little harder.
- Fransızcayı biraz daha sıkı çalışmam gerektiğini fark ettim.
- At first he did not realize that he had won the speech contest.
- O, ilk başta, konuşma yarışmasını kazandığını fark etmedi.
- Tom realized Mary wasn't talking to him.
- Tom, Mary'nin onunla konuşmadığını fark etti.
- I didn't realize that Tom didn't have a driver's license.
- Tom'un bir ehliyetinin olmadığını fark etmemiştim.
- Tom suddenly realized what Mary was thinking.
- Tom birden Mary'nin ne düşündüğünü fark etti.
- The more we learn, the better we realize our ignorance.
- Ne kadar çok öğrenirsek, cehaletimizi o kadar iyi fark ederiz.
- Tom realized he'd said way too much.
- Tom çok şey söylediğini fark etti.
- He did not realize where it had come from.
- Nereden geldiğini fark etmedi.
- Tom realized there were no cars parked in front of the school.
- Tom okulun önünde hiç araba olmadığını fark etti.
- Layla realized that she was losing the battle.
- Leyla savaşı kaybediyor olduğunu fark etti.
- Tom suddenly realized that something was wrong.
- Tom birden bir şeyin yanlış olduğunu fark etti.
- Tom realized that the door was unlocked.
- Tom kapının kilitli olmadığını fark etti.
- After that, I left, but then I realized that I forgot my backpack at their house.
- Ondan sonra, ayrıldım ama onların evinde çantamı unuttuğumu fark ettim.
- Tom realized he was being followed.
- Tom izlendiğini fark etti.
- I didn't realize you could speak French.
- Fransızca konuştuğunu fark etmedim.
- Tom realized Mary had to help John.
- Tom, Mary'nin John'a yardım etmek zorunda olduğunu fark etti.
- Tom realized Mary needed to do that.
- Tom, Mary'nin onu yapması gerektiğini fark etti.
- Sami realized that.
- Sami onu fark etti.
- Tom realized that Mary was worried.
- Tom, Mary'nin endişelendiğini fark etti.
- She realized she had seen him before.
- Onu daha önce gördüğünü fark etti.
- I didn't realize you knew them.
- Senin onları tanıdığını fark etmedim.
- Tom was the first one to realize that Mary wasn't having any fun.
- Tom, Mary'nin hiç eğlenmediğini fark eden ilk kişiydi.
- Only when I visited "The Happy," I realized that I'm unhappy.
- Mutlu'yu ziyaret ettiğimde mutsuz olduğumu fark ettim.
- I didn't realize Tom and Mary were married.
- Tom'un ve Mary'nin evli olduğunu fark etmedim.
- Tom realized Mary wasn't having much fun.
- Tom, Mary'nin pek eğlenmediğini fark etti.
- I didn't realize you were so rich.
- Bu kadar zengin olduğunu fark etmemiştim.
- I never realized how much I would miss you.
- Seni ne kadar özleyeceğimi hiç fark etmemiştim.
- At first, I thought Tom was angry, but then I realized that he was just worried.
- İlk başta Tom'un kızgın olduğunu düşündüm ama sonra sadece endişelendiğini fark ettim.
- Tom looked around and realized he was lost.
- Tom etrafına baktı ve kaybolduğunu fark etti.
- You never realize the value of something till you lose it.
- Bir şeyin değerini onu kaybedinceye kadar asla fark etmezsin.
- I didn't realize you felt so strongly about this.
- Bu konuda bu kadar güçlü hissettiğini fark etmemiştim.
- Tom realized Mary was probably not going to be able to do that.
- Tom, Mary'nin onu muhtemelen yapamayacağını fark etti.
- Tom realized that Mary didn't like him very much.
- Tom, Mary'nin ondan pek hoşlanmadığını fark etti.
- I hadn't realized what was going on.
- Neler olduğunu fark etmemiştim.
- Tom realized he was wrong.
- Tom hatalı olduğunu fark etti.
- Dania realized that Fadil had a mistress.
- Dania, Fadıl'ın bir metresinin olduğunu fark etti.
- I didn't realize we were late.
- Geç kaldığımızı fark etmemiştim.
- I didn't realize that Tom was so gullible.
- Tom'un bu kadar saf olduğunu fark etmemiştim.
- Tom stopped knocking on the door as soon as he realized that Mary wasn't home.
- Tom, Mary'nin evde olmadığını fark eder etmez kapıyı çalmayı bıraktı.
- I didn't realize that you were feeling so bad.
- Çok kötü hissettiğini fark etmedim.
- I never realized you were such a good French speaker.
- Bu kadar iyi Fransızca konuştuğunu hiç fark etmemiştim.
- Tom still doesn't realize anything might be wrong.
- Tom bir şeyin yanlış olabileceğini hâlâ fark etmiyor.
- Tom didn't realize who the man was.
- Tom adamın kim olduğunu fark etmedi.
- I didn't realize that at the time.
- Bunu o zaman fark etmemiştim.
- Tom realizes what he has done.
- Tom ne yaptığını fark eder.
- Tom realized that he had no money on him.
- Tom yanında hiç para olmadığını fark etti.
- Tom quickly realized that he was different from the other children.
- Tom diğer çocuklardan farklı olduğunu hemen fark etti.
- Sami realized that.
- Sami bunu fark etti.
- I didn't realize Tom and Mary were so close.
- Tom ve Mary'nin bu kadar yakın olduğunu fark etmemiştim.
- Tom realized that he hadn't paid the bill, so he went back into the restaurant.
- Tom hesabı ödemediğini fark etti ve restorana geri döndü.
- Tom and Mary realized that they weren't really compatible.
- Tom ve Mary gerçekten uyumlu olmadıklarını fark ettiler.
- Tom realized he'd said way too much.
- Tom çok fazla şey söylediğini fark etti.
- Tom realized he had a mission.
- Tom bir görevi olduğunu fark etti.
- I didn't realize that the cost of living was so high in Australia.
- Avustralya'da yaşam maliyetinin çok yüksek olduğunu fark etmedim.
- The police realized that Dan acted in self-defence.
- Polis Dan'in nefsi müdafaa yaptığını fark etti.
- Tom realized that Mary was following him.
- Tom, Mary'nin onu takip ettiğini fark etti.
- You don't realize its value until you have lost your health.
- Sağlığını kaybedene kadar onun değerini fark etmezsin.
- I suddenly realized what was happening.
- Birden neler olduğunu fark ettim.
- I didn't realize Tom was serious.
- Tom'un ciddi olduğunu fark etmemiştim.
- I didn't realize that Tom shouldn't do that.
- Tom'un bunu yapmaması gerektiğini fark etmedim.
- I didn't realize how much Tom hated me.
- Tom'un benden ne kadar nefret ettiğini fark etmedim.
- Tom didn't realize he was in any danger.
- Tom bir tehlikede olduğunu fark etmedi.
- I never realized how stressful this job would be.
- Bu işin ne kadar stresli olacağını hiç fark etmedim.
- The more we learn, the more we realize how little we know.
- Ne kadar çok öğrenirsek, ne kadar az şey bildiğimizi o kadar çok fark ederiz.
- I didn't realize I needed to be here yesterday.
- Dün burada olmam gerektiğini fark etmemiştim.
- Tom smiled when he realized that Mary was about to kiss him.
- Tom, Mary'nin kendisini öpmek üzere olduğunu fark ettiğinde gülümsedi.
- I never realized how much Tom liked Mary.
- Tom'un Mary'yi ne kadar çok sevdiğini hiç fark etmedim.
- I realize I messed up.
- Her şeyi berbat ettiğimi fark ettim.
- When you get married and have kids, you'll realize that actions speak louder than words.
- Evlendiğinizde ve çocuk sahibi olduğunuzda, eylemlerin sözlerden daha önemli olduğunu fark edeceksiniz.
- Tom realized that Mary was getting tired.
- Tom, Mary'nin yorulduğunu fark etti.
- Tom didn't realize that there was a problem.
- Tom bir sorun olduğunu fark etmedi.
- I didn't realize you knew them.
- Onları tanıdığını fark etmemiştim.
- I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice.
- Ailemin tavsiyelerine kulak vermeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.
- I feel like a kid who suddenly realizes that Santa Claus doesn't exist.
- Noel Baba'nın var olmadığını aniden fark eden bir çocuk gibi hissediyorum.
- Tom realized that Mary wasn't happy.
- Tom, Mary'nin mutlu olmadığını fark etti.
- I didn't realize I should do that.
- Bunu yapmam gerektiğini fark etmemiştim.
- I didn't realize Tom was your father.
- Tom'un baban olduğunu fark etmedim.
- I didn't realize I should do that.
- Bunu yapmam gerektiğini fark etmedim.
- Tom suddenly realized that something was wrong.
- Tom aniden bir şeylerin yanlış gittiğini fark etti.
- Tom realized he was in trouble.
- Tom başının belada olduğunu fark etti.
- I didn't realize that at the time.
- Bunu o zaman fark etmedim.
- Tom soon realized he wasn't alone.
- Tom kısa süre içinde yalnız olmadığını fark etti.
- I realized I still hadn't eaten anything.
- Hala bir şey yemediğimi fark ettim.
- I'm beginning to realize that myself.
- Bunu ben de fark etmeye başladım.
- I didn't realize you were serious.
- Senin ciddi olduğunu fark etmedim.
- Tom wanted to build his own house, but gave up after realizing how much work it would be.
- Tom kendi evini inşa etmek istedi ama ne kadar zahmetli olacağını fark edince vazgeçti.
- It took me a long time to realize I was doing it the wrong way.
- Yanlış şekilde yaptığımı fark etmem uzun zaman aldı.
- Tom suddenly realized what he had just done.
- Tom birden az önce ne yaptığını fark etti.
- Tom realized he was probably not going to be able to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapamayacağını fark etti.
- I hadn't realized how rich Tom was.
- Tom'un ne kadar zengin olduğunu fark etmemiştim.
- I didn't realize you were in a hurry.
- Aceleniz olduğunu fark etmemiştim.
- I hadn't realized how rich Tom was.
- Tom'un ne kadar zengin olduğunu fark etmedim.
- I didn't realize you were tired.
- Yorgun olduğunu fark etmedim.
- Tom realized he was a suspect.
- Tom onun bir şüpheli olduğunu fark etti.
- She realized that she had better tell the truth.
- Gerçeği söylemesi gerektiğini fark etti.
- It was not until I visited Australia that I realized how small Japan was.
- Avustralya'yı ziyaret edene kadar Japonya'nın ne kadar küçük olduğunu fark etmemiştim.
- I didn't realize you didn't understand French.
- Fransızca anlamadığını fark etmemiştim.
- I realized that even though I wanted to eat, I didn't have enough time.
- Yemek yemek istememe rağmen yeterince zamanım olmadığını fark ettim.
- Tom realized he wouldn't likely be able to do that.
- Tom onu muhtemelen başaramayacağını fark etti.
- Tom didn't realize his nose was bleeding.
- Tom burnunun kanadığını fark etmedi.
- I didn't realize you knew him.
- Senin onu tanıdığını fark etmedim.
- It didn't take Tom long to realize that he wasn't welcome there.
- Tom'un orada sıcak karşılanmadığını fark etmesi uzun zaman almadı.
- I don't think I realized how much I loved you.
- Seni ne kadar sevdiğimi fark ettiğimi sanmıyorum.
- When did you realize that you were wrong?
- Hatalı olduğunu ne zaman fark ettin?
- Sami realized pretty quickly what was going on.
- Sami neler olup bittiğini çok çabuk fark etti.
- Only when I visited "The Happy," I realized that I'm unhappy.
- Ancak "Mutlu"yu ziyaret ettiğim vakit mutsuz olduğumu fark ettim.
- I've loved you for longer than you realize.
- Seni fark ettiğinden daha uzun süredir seviyorum.
- I didn't realize you were in a hurry.
- Acele ettiğini fark etmedim.
- I suddenly realized that everything in my life was not an accident.
- Aniden hayatımdaki her şeyin bir tesadüf olmadığını fark ettim.
- I realized later that I shouldn't have done that.
- Onu yapmamam gerektiğini daha sonra fark ettim.
- I didn't realize Tom was so stupid.
- Tom'un bu kadar aptal olduğunu fark etmemiştim.
- I never realized how much Tom wanted to go to Boston.
- Tom'un Boston'a ne kadar çok gitmek istediğini hiç fark etmedim.
- I didn't realize Tom didn't like Mary.
- Tom'un Mary'den hoşlanmadığını fark etmemiştim.
- I didn't realize you were so hungry.
- Bu kadar aç olduğunu fark etmemiştim.
- Fadil realized he had made a tragic mistake.
- Fadıl trajik bir hata yapmış olduğunu fark etti.
- I didn't realize it was so late.
- Bu kadar geç olduğunu fark etmemiştim.
- I didn't realize how thirsty I was.
- Ne kadar susadığımı fark etmedim.
- They realized they were alone.
- Yalnız olduklarını fark ettiler.
- Tom realized the food pyramid was a fraud.
- Tom besin piramidinin aldatmaca olduğunu fark etti.
- I guess I never realized how much I rely on Tom.
- Sanırım Tom'a ne kadar güvendiğimi hiç fark etmedim.
- Tom was the first one to realize Mary wanted to do that.
- Tom, Mary'nin onu yapmak istediğini fark eden ilk kişiydi.
- Eventually, Tom will realize he needs help.
- Sonunda, Tom yardıma ihtiyacı olduğunu fark edecek.
- Tom realized there was nothing he could do to help.
- Tom yardım etmek için yapabileceği bir şey olmadığını fark etti.
- I didn't realize you had company.
- Misafirin olduğunu fark etmedim.
- I didn't realize Tom was your father.
- Tom'un baban olduğunu fark etmemiştim.
- I didn't realize you were so good at French.
- Fransızcada bu kadar iyi olduğunu fark etmedim.
- I guess you didn't realize that.
- Sanırım bunu fark etmedin.
- Tom suddenly realized he was wrong.
- Tom birden yanıldığını fark etti.
- Mary looked into her bag and realized that her computer had been stolen.
- Mary çantasına baktı ve bilgisayarının çalındığını fark etti.
- I didn't realize we had a meeting scheduled.
- Planlanmış bir toplantımız olduğunu fark etmemiştim.
- The value of his discovery was not realized until after his death.
- Onun keşfinin değeri onun ölümünün sonrasına kadar fark edilmedi.
- I guess you didn't realize that.
- Sanırım onu fark etmedin.
- When Dan realized what happened, it was too late.
- Dan ne olduğunu fark ettiğinde çok geçti.
- Tom now realizes he shouldn't have told Mary about that.
- Tom ondan Mary'ye bahsetmemesi gerektiğini şimdi fark ediyor.
- Tom realized he didn't have enough time to do that.
- Tom onu yapmak için yeterli zamanı olmadığını fark etti.
- Dan finally realized that Linda was right.
- Dan nihayet Linda'nın haklı olduğunu fark etti.
- Tom realized Mary wasn't having much fun.
- Tom, Mary'nin çok eğlenmediğini fark etti.
- I just realized something.
- Sadece bir şey fark ettim.
- I never realized how hard it must be to be a woman.
- Kadın olmanın ne kadar zor olduğunu hiç fark etmemiştim.
- Tom didn't realize that Mary had left.
- Tom, Mary'nin gittiğini fark etmedi.
- Nobody realized that Tom was in pain.
- Kimse Tom'un acı çektiğini fark etmedi.
- Layla realized that everybody was out looking for him.
- Leyla herkesin onu aramaya çıktığını fark etti.
- Tom realized he didn't love Mary anymore.
- Tom, Mary'yi artık sevmediğini fark etti.
- I didn't realize you were here.
- Burada olduğunu fark etmemiştim.
- I realized it wasn't for me.
- Benim için olmadığını fark ettim.
- Tom and Mary suddenly realized they weren't alone.
- Tom ve Mary birden yalnız olmadıklarını fark ettiler.
- I realized I didn't have enough time to do what had to be done.
- Yapılması gereken şeyi yapacak zamanım olmadığımı fark ettim.
- They don't realize that we know they're lying to us.
- Bize yalan söylediklerini bildiğimizi fark etmiyorlar.
- I never realized how much I'd miss you.
- Seni ne kadar özleyeceğimi hiç fark etmemiştim.
- Tom realized Mary shouldn't be doing what she was doing.
- Tom, Mary'nin yapmakta olduğu şeyi yapmaması gerektiğini fark etti.
- He realized the magnitude of his crime.
- Suçunun büyüklüğünü fark etti.
- Tom realized he wasn't going to be able to do that.
- Tom bunu yapamayacağını fark etti.
- I didn't realize that Tom had never gone to high school.
- Tom'un liseye gitmediğini fark etmemiştim.
- Do you realize that?
- Onu fark ediyor musun?
- I didn't realize how much Tom hated me.
- Tom'un benden ne kadar nefret ettiğini fark etmemiştim.
- I didn't realize how much Tom missed Mary.
- Tom'un Mary'yi ne kadar çok özlediğini fark etmedim.
- I realized that cats can see in the dark.
- Kedilerin karanlıkta görebildiğini fark ettim.
- Tom realized something.
- Tom bir şey fark etti.
- Tom realized he shouldn't do that.
- Tom bunu yapmaması gerektiğini fark etti.
- I realize that I don't have enough money.
- Fark ediyorum ki yeterince param yokmuş.
- I suddenly realized what was happening.
- Birden bire ne olduğunu fark ettim.
- Tom wanted to build his own house, but gave up after realizing how much work it would be.
- Tom kendi evini inşa etmek istedi, ancak ne kadar iş olacağını fark ettikten sonra vazgeçti.
- I checked my watch and realized I was an hour early.
- Saatimi kontrol ettim ve bir saat erken geldiğimi fark ettim.
- Tom realized that Mary had fainted.
- Tom, Mary'nin bayılmış olduğunu fark etti.
- Sorry, I didn't realize you were busy.
- Üzgünüm, meşgul olduğunu fark etmemiştim.
- Layla realized there was no way out.
- Layla çıkış yolu olmadığını fark etti.
- Tom realizes Mary doesn't like him very much.
- Tom, Mary'nin ondan pek hoşlanmadığını fark etti.
- He finally realized that Mary had made a fool of him.
- Sonunda Mary'nin kendisini aptal yerine koyduğunu fark etti.
- I began to realize that Tom wasn't as happy as he used to be.
- Tom'un eskisi kadar mutlu olmadığını fark etmeye başladım.
- I didn't realize you were tired.
- Yorgun olduğunu fark etmemiştim.
- Tom realized Mary should do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapması gerektiğini fark etti.
- I never realized how much Tom wanted to go to Boston.
- Tom'un Boston'a gitmeyi ne kadar çok istediğini hiç fark etmemiştim.
- Tom realized he barely had enough time to do what he wanted to do.
- Tom yapmak istediklerini yapmak için yeterli zamanı olmadığını fark etti.
- Tom realized that Mary didn't like him.
- Tom, Mary'nin ondan hoşlanmadığını fark etti.
- Tom realized he was trapped.
- Tom tuzağa düştüğünü fark etti.
- I didn't realize Tom was married.
- Tom'un evli olduğunu fark etmemiştim.
- We realize that.
- Biz onu fark ederiz.
- I thought Tom would eventually realize Mary didn't like him.
- Tom'un sonunda Mary'nin ondan hoşlanmadığını fark edeceğini düşünüyordum.
- I'm sure Tom will come back as soon as he realizes he left his briefcase here.
- Eminim Tom çantasını burada unuttuğunu fark eder etmez geri gelecektir.
- I didn't realize you knew her.
- Senin onu bildiğini fark etmedim.
- Tom realized that he was drowning.
- Tom onun boğulduğunu fark etti.
- Layla never realized there was a ranch that size.
- Layla bu büyüklükte bir çiftlik olduğunu hiç fark etmemişti.
- Tom realized Mary was getting tired.
- Tom Mary'nin yorulduğunu fark etti.
- Tom realized Mary was lying.
- Tom, Mary'nin yalan söylediğini fark etti.
- Tom realized that Mary was having trouble breathing.
- Tom, Mary'nin nefes almakta zorlandığını fark etti.
- Tom realized it was useless to try to convince Mary to do that.
- Tom, Mary'yi buna ikna etmeye çalışmanın faydasız olduğunu fark etti.
- I'm glad you realize that.
- Bunu fark etmene sevindim.
- Sami realized Layla was dead.
- Sami, Layla'nın öldüğünü fark etti.
- I didn't realize Tom was in the hospital.
- Tom'un hastanede olduğunu fark etmedim.
- I hadn't realized the magnitude of the problems.
- Sorunların büyüklüğünü fark etmemiştim.
- I never realized Tom was interested in French.
- Tom'un Fransızca ile ilgilendiğini hiç fark etmemiştim.
- I didn't realize that Tom was lying.
- Tom'un yalan söylediğini fark etmedim.
- Fadil realized that Layla was still alive.
- Fadıl, Leyla'nın hâlâ hayatta olduğunu fark etti.
- Tom didn't realize Mary should do that.
- Tom bunu Mary'nin yapması gerektiğini fark etmedi.
- Tom realized he was being followed.
- Tom takip edildiğini fark etti.
- Tom suddenly realized that he was in danger.
- Tom aniden tehlikede olduğunu fark etti.
- Tom was the first one to realize that Mary was having a hard time doing that.
- Mary'nin bunu yapmakta zorlandığını ilk fark eden Tom oldu.
- Tom didn't realize that Mary wanted to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak istediğini fark etmemişti.
- I didn't realize Tom was so rich.
- Tom'un bu kadar zengin olduğunu fark etmemiştim.
- Tom realized that Mary was asleep.
- Tom, Mary'nin uyuduğunu fark etti.
- Mary suddenly realized that Tom loved her.
- Mary aniden Tom'un onu sevdiğini fark etti.
- Tom was the first one to realize that Mary wasn't having any fun.
- Mary'nin hiç eğlenmediğini ilk fark eden Tom oldu.
- I realized I didn't have enough time to do what had to be done.
- Yapılması gerekenleri yapmak için yeterli zamanım olmadığını fark ettim.
- Tom suddenly realized what he had just done.
- Tom birdenbire az önce ne yaptığını fark etti.
- I realized I needed help.
- Yardıma ihtiyacım olduğunu fark ettim.
- Tom realized he didn't have enough money.
- Tom, yeterli parasının olmadığını fark etti.
- I didn't realize it was you.
- Sen olduğunu fark etmedim.
- I didn't realize my wallet was missing until I got home.
- Eve gelene kadar cüzdanımın kaybolduğunu fark etmemiştim.
- Tom realized Mary was probably not going to be able to do that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapamayacağını fark etti.
- He instantly regretted taking apart the laptop after realizing how many complex components there were inside.
- İçinde ne kadar çok karmaşık bileşen olduğunu fark ettikten sonra dizüstü bilgisayarı parçalara ayırdığına anında pişman oldu.
- Tom didn't realize that Mary had left.
- Tom Mary'nin gittiğini fark etmedi.
- Tom didn't realize he had to do that.
- Tom bunu yapmak zorunda olduğunu fark etmedi.
- Tom realized it was useless to try to convince Mary to do that.
- Tom Mary'yi onu yapmaya ikna etmeye çalışmanın faydasız olduğunu fark etti.
- Suddenly, Jack realized what had happened to him.
- Birdenbire, Jack kendisine ne olduğunu fark etti.
- Tom realized there was nothing he could do to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmek için yapabileceği hiçbir şey olmadığını fark etti.
- I didn't realize that Tom didn't have a driver's license.
- Tom'un ehliyeti olmadığını fark etmemiştim.
- She realized her ambition to become a great scientist.
- Büyük bir bilim insanı olma hırsını fark etti.
- I didn't realize you didn't like Tom.
- Tom'u sevmediğini fark etmedim.
- Sami realized it was a waste of time.
- Sami onun zaman kaybı olduğunu fark etti.
- I didn't realize there was a problem.
- Bir sorun olduğunu fark etmemiştim.
- Tom never realized what was happening.
- Tom neler olduğunu hiç fark etmedi.
- Layla realized that Sami was alive.
- Layla, Sami'nin hayatta olduğunu fark etti.
- Tom didn't realize where the money had come from.
- Tom paranın nereden geldiğini fark etmedi.
- We finally realized that we shouldn't be there.
- Sonunda orada olmamamız gerektiğini fark ettik.
- Tom realized that he was dying.
- Tom ölmek üzere olduğunu fark etti.
- I didn't realize you lived in this neighborhood.
- Bu mahallede yaşadığını fark etmemiştim.
- You do not realize how important health is until you get sick.
- Hastalanıncaya kadar sağlığın ne kadar önemli olduğunu fark etmiyorsun.
- I didn't realize how much money you'd lost.
- Ne kadar para kaybettiğini fark etmemiştim.
- I didn't realize you were awake.
- Uyanık olduğunu fark etmedim.
- Tom was the first one to realize Mary wanted to do that.
- Mary'nin bunu yapmak istediğini ilk fark eden Tom oldu.
- Tom realized that Mary was right.
- Tom, Mary'nin haklı olduğunu fark etti.
- When Tom looked down at the apple he was eating, he realized that he had eaten half a worm.
- Tom yediği elmaya baktığında yarım solucan yediğini fark etti.
- Tom realized how small he was compared to the other boys.
- Tom diğer çocuklara kıyasla ne kadar küçük olduğunu fark etti.
- Tom realized it was hopeless.
- Tom bunun umutsuz olduğunu fark etti.
- Tom realized he was in deep trouble.
- Tom başının büyük belada olduğunu fark etti.
- She realized that she had better tell the truth.
- O gerçeği söylemenin daha iyi olacağını fark etti.
- Tom soon realized there was a problem.
- Tom yakında bir sorun olduğunu fark etti.
- I wonder if Tom realizes how lonely I am.
- Tom'un ne kadar yalnız olduğumu fark edip etmediğini merak ediyorum.
- Sami didn't realize that at that moment.
- Sami o anda bunu fark etmedi.
- Tom realized what was happening.
- Tom neler olduğunu fark etti.
- Tom realized that Mary must be seeing someone else.
- Tom, Mary'nin başka biriyle görüşüyor olması gerektiğini fark etti.
- Tom realized there was no toilet paper.
- Tom tuvalet kağıdı olmadığını fark etti.
- I hadn't realized how crazy Tom was.
- Tom'un ne kadar çılgın olduğunu fark etmedim.
- I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.
- Çin'in hızla geliştiğini ama Çin halkının nispeten sakin bir hayat yaşadığını fark ettim.
- Sami realized that wasn't the life he wanted.
- Sami istediği yaşamın o olmadığını fark etti.
- I didn't realize Tom was married to Mary.
- Tom'un Mary ile evli olduğunu fark etmemiştim.
- Tom realized he had to leave.
- Tom gitmesi gerektiğini fark etti.
- I didn't realize you used to live in Boston.
- Boston'da yaşadığını fark etmedim.
- Tom realized that he might be late.
- Tom geç kalabileceğini fark etti.
- I didn't realize Tom was going to have to leave early.
- Tom'un erken ayrılmak zorunda kalacağını fark etmemiştim.
- Tom realized there was nothing more he could do.
- Tom, yapabileceği başka bir şey olmadığını fark etti.
- He finally realized that he was wrong.
- Sonunda hatalı olduğunu fark etti.
- The lyrics seem innocent enough, but if you listen to them closely, you'll realize how subversive they really are.
- Şarkı sözleri yeterince masum görünüyor ancak onları yakından dinlerseniz, gerçekte ne kadar yıkıcı olduklarını fark edeceksiniz.
- Tom realized he had been unreasonable.
- Tom mantıksız davrandığını fark etti.
- He realized Paul had stood him up.
- Paul'ün onu ektiğini fark etti.
- I never realized how much Tom liked Mary.
- Tom'un Mary'den ne kadar hoşlandığını hiç fark etmemiştim.
- I didn't realize how busy Tom was.
- Tom'un ne kadar meşgul olduğunu fark etmemiştim.
- I didn't realize there was a problem.
- Bir sorun olduğunu fark etmedim.
- Tom realized that Mary had been lying to him.
- Tom Mary'nin ona yalan söylediğini fark etti.
- It took him a moment to realize where he was after he came to.
- O geldikten sonra nerede olduğunu fark etmesi biraz zaman aldı.
- Tom realized he didn't have enough money to buy what he needed.
- Tom, ihtiyaç duyduğu şeyi alacak kadar parası olmadığını fark etti.
- Tom realized he had to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmesi gerektiğini fark etti.
- Mary suddenly realized she loved Tom.
- Mary aniden Tom'u sevdiğini fark etti.
- Tom realized that he wasn't the same as the other kids.
- Tom diğer çocuklarla aynı olmadığını fark etti.
- I didn't realize you knew Tom.
- Tom'u tanıdığını fark etmedim.
- I didn't realize we were late.
- Geç kaldığımızı fark etmedim.
- Tom soon realized he needed to help Mary.
- Tom çok geçmeden Mary'ye yardım etmesi gerektiğini fark etti.
- Tom soon realized that Mary had stolen all his money.
- Tom çok geçmeden Mary'nin tüm parasını çaldığını fark etti.
- Tom realized he was no longer in love with Mary.
- Tom artık Mary'ye aşık olmadığını fark etti.
- Tom realized that Mary didn't like him much.
- Tom, Mary'nin ondan çok hoşlanmadığını fark etti.
- I began to realize that I had misunderstood him.
- Onu yanlış anladığımı fark etmeye başladım.
- Tom was the first one to realize what was happening.
- Tom ne olduğunu fark eden ilk kişiydi.
- Tom realized he had forgotten to lock the door.
- Tom, kapıyı kilitlemeyi unuttuğunu fark etti.
- Tom realized he couldn't talk.
- Tom konuşamadığını fark etti.
- I didn't realize how much Tom missed Mary.
- Tom'un Mary'yi ne kadar özlediğini fark etmemiştim.
- I didn't realize that at the time.
- O zaman fark etmemiştim.
- Tom realized that he hadn't paid the bill, so he went back into the restaurant.
- Tom hesabı ödemediğini fark etti, bu yüzden restorana geri döndü.
- Tom realized Mary had to leave.
- Tom, Mary'nin gitmesi gerektiğini fark etti.
- When I stood up, I realized that Tom was much taller than me.
- Ayağa kalktığımda Tom'un benden çok daha uzun olduğunu fark ettim.
- I didn't realize Tom was married to Mary.
- Tom'un Mary ile evli olduğunu fark etmedim.
- Tom realized he didn't love Mary anymore.
- Tom artık Mary'yi sevmediğini fark etti.
- When I look back on my life, I realize how much time I wasted.
- Hayatıma dönüp baktığımda ne kadar çok zamanı boşa harcadığımı fark ediyorum.
- At first, I thought Tom was angry, but then I realized he was just worried.
- İlk başta Tom'un kızgın olduğunu düşünmüştüm ama sonra sadece endişelendiğini fark ettim.
- Tom didn't realize he was in any danger.
- Tom tehlikede olduğunu fark etmedi.
- I didn't realize Tom played golf.
- Tom'un golf oynadığını fark etmedim.
- Tom didn't realize he had to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmesi gerektiğini fark etmemişti.
- I didn't realize how much time this was going to take.
- Bunun ne kadar zaman alacağını fark etmemiştim.
- Tom didn't realize how important it was to be at the meeting.
- Tom toplantıda olmanın ne kadar önemli olduğunu fark etmemişti.
- I didn't realize that Tom wanted me to do that with him.
- Tom'un bunu onunla yapmamı istediğini fark etmemiştim.
- The police realized that Dan acted in self-defence.
- Polis, Dan'in kendini savunmak için hareket ettiğini fark etti.
- Tom realizes he's being ignored.
- Tom gözardı edildiğini fark ediyor.
- Tom didn't realize Mary wanted to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak istediğini fark etmemişti.
- We realized it too late.
- Biz onu çok geç fark ettik.
- I realized later that the person I was talking to wasn't Tom.
- Konuştuğum kişinin Tom olmadığını sonradan fark ettim.
- He thought he was smart, but he didn't realize that he fell in my trap.
- O, akıllı olduğunu düşünüyordu ama benim tuzağıma düştüğünü fark etmedi.
- Tom didn't realize Mary was so rich.
- Tom, Mary'nin bu kadar zengin olduğunu fark etmemişti.
- Tom realized Mary had a gun.
- Tom, Mary'nin silahı olduğunu fark etti.
- Midway through our trip we realized that we hadn't brought enough money.
- Yolculuğumuzun ortasında yeterince para getirmediğimizi fark ettik.
- Tom realized Mary had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapması gerektiğini fark etti.
- I didn't realize Tom didn't like Mary.
- Tom'un Mary'yi sevmediğini fark etmemiştim.
Show More (678)
|
|
- I'm here because I realized why you look so familiar to me.
- Buradayım çünkü bana neden bu kadar tanıdık geldiğini anladım.
- There I realized how powerful you are.
- Ne kadar kudretli olduğunu orada anladım.
- There I realized how powerful you are.
- O zaman ne kadar kudretli olduğunuzu anladım.
- At this point, I realized how overwhelmed and tired I was.
- Ne kadar bitkin ve yorgun olduğumu o vakit anladım.
- It makes you realize how powerful and important social connection is.
- Sosyal bağlantının ne kadar kuvvetli ve önemli olduğunu anlamanızı sağlar.
- There I realized how powerful you are.
- Orada ne kadar güçlü olduğunu anladım.
- Tom realizes what's going on.
- Tom ne olduğunu anlıyor.
- It won't be long before he realizes the mistake.
- Hatayı anlaması uzun sürmez.
- I finally realized what was happening.
- Sonunda ne olduğunu anladım.
- Tom realized what he had to do.
- Tom ne yapması gerektiğini anladı.
- By the time Tom realized what was going on, the police had already arrested Mary.
- Tom neler olduğunu anladığında, polis Mary'yi zaten tutuklamıştı.
- Tom didn't realize who the man was.
- Tom adamın kim olduğunu anlamadı.
- I now realize why Tom was angry with me.
- Şimdi neden Tom'un bana kızgın olduğunu anlıyorum.
- When did you realize that you were wrong?
- Hatalı olduğunu ne zaman anladın?
- I didn't realize that Tom was lying.
- Tom'un yalan söylediğini anlamadım.
- I now realize why Tom was angry with me.
- Tom'un bana neden kızgın olduğunu şimdi anlıyorum.
- It took Tom a moment to realize what was happening.
- Tom'un ne olduğunu anlaması biraz zaman aldı.
- Tom soon realized the seriousness of his error.
- Tom çok geçmeden hatasının ciddiyetini anladı.
- When they realized what they had done, they tried to wash their hands of it.
- Ne yaptıklarını anladıklarında, ellerini yıkamaya çalıştılar.
- I realized it was a mistake.
- Ben hata olduğunu anladım.
- I don't think Tom realized just how much Mary loved him.
- Tom'un Mary'nin onu ne kadar sevdiğini anladığını sanmıyorum.
- I didn't realize Tom was going to have to leave early.
- Tom'un erken ayrılmak zorunda kalacağını anlamadım.
- Tom realized he wasn't going to be able to do that.
- Tom bunu yapamayacağını anladı.
- You should realize by now that you can't beat me.
- Şimdiye kadar beni yenemeyeceğini anlamış olmalısın.
- The more I get to know people, the more I realize why Noah only let animals on the boat.
- İnsanları tanıdıkça, Nuh'un neden sadece hayvanları gemiye aldığını daha iyi anlıyorum.
- It took me a long time to realize that I wasn't doing that the right way.
- Bunu doğru şekilde yapmadığımı anlamam uzun zamanımı aldı.
- At first, I thought Tom was angry, but then I realized that he was just worried.
- İlk başta, Tom'un kızgın olduğunu düşündüm, ama sonra sadece endişeli olduğunu anladım.
- Tom finally realized that Mary was never going to consider him her boyfriend.
- Tom sonunda Mary'nin onu asla erkek arkadaşı olarak görmeyeceğini anladı.
- At that point I realized the danger of the situation.
- O anda durumun ne kadar tehlikeli olduğunu anladım.
- They've realized they should stop discrimination against gays.
- Eşcinsellere karşı ayrımcılığa son vermeleri gerektiğini anladılar.
- Tom realized Mary was lying.
- Tom, Mary'nin yalan söylediğini anladı.
- We finally realized that we shouldn't be doing that.
- Sonunda bunu yapmamamız gerektiğini anladık.
- Only then did I realize what he meant.
- Ne demek istediğini ancak o zaman anladım.
- Tom realized Mary wasn't going to be able to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapamayacağını anladı.
- I talked with Tom for over an hour before he said something that made me realize he wasn't a native speaker.
- Tom anadilinde konuşmadığını anlamamı sağlayan bir şey diyene kadar onunla bir saatten fazla konuştum.
- We realize now that Tom knew exactly who Mary was.
- Tom'un Mary'nin kim olduğunu bildiğini şimdi anlıyoruz.
- I didn't realize that there was a problem.
- Bir problemin var olduğunu anlamadım.
- Tom realized he was probably not going to be able to do that.
- Tom onu muhtemelen yapamayacağını anladı.
- Tom realized Mary was worried.
- Tom, Mary'nin endişeli olduğunu anladı.
- You should realize by now that you can't fool me.
- Şimdiye kadar beni kandıramayacağını anlamış olmalısın.
- I don't think any of you realize the significance of this.
- Hiçbirinizin bunun önemini anladığını sanmıyorum.
- Tom hasn't realized his mistake yet.
- Tom henüz hatasını anlamadı.
- Tom never realized what was happening.
- Tom ne olduğunu anlamadı.
- By the time Tom realized what was happening, it was too late.
- Tom ne olduğunu anladığında çok geç olmuştu.
- At last, he realized his error.
- En sonunda, hatasını anladı.
- Tom soon realized there was no way he could do that.
- Tom çok geçmeden bunu yapmasının mümkün olmadığını anladı.
- We realize now that Tom never really liked Mary.
- Tom'un Mary'den hiç hoşlanmadığını şimdi anlıyoruz.
- It was some time before he realized his mistake.
- Hatasını anlaması için biraz zaman geçmesi gerekti.
- You must realize that prosperity does not last forever.
- Refahın sonsuza dek sürmeyeceğini anlamalısınız.
- I didn't realize what I needed to do.
- Ne yapmam gerektiğini anlamadım.
- I soon realized that something had changed.
- Çok geçmeden bir şeylerin değiştiğini anladım.
- She may realize later what I meant.
- Ne demek istediğimi daha sonra anlayabilir.
- Layla realized that she was losing the battle.
- Layla savaşı kaybetmekte olduğunu anladı.
- They realized they were alone.
- Yalnız olduklarını anladılar.
- Tom realized what was about to happen.
- Tom az sonra ne olacağını anladı.
- I'm not sure you realize how important Tom is to me.
- Tom'un benim için ne kadar önemli olduğunu senin anladığından emin değilim.
- I was just too young and stupid to realize I shouldn't have tried doing that.
- Bunu yapmaya çalışmamam gerektiğini anlayamayacak kadar genç ve aptaldım.
- I should've realized what the problem was.
- Sorunun ne olduğunu anlamalıydım.
- It is not until you lose your health that you realize its value.
- Sağlığınızı kaybedene kadar onun değerini anlayamazsınız.
- Do you realize how stupid that idea is?
- O fikrin ne kadar aptalca olduğunu anlıyor musun?
- We suddenly realized what was happening.
- Birden ne olduğunu anladık.
- Tom realized Mary wasn't kidding.
- Tom, Mary'nin şaka yapmadığını anladı.
- I soon realized what it was.
- Kısa sürede ne olduğunu anladım.
- I finally realized that vampires exist.
- Sonunda vampirlerin var olduğunu anladım.
- We should've realized that Tom needed our help.
- Tom'un yardımımıza ihtiyacı olduğunu anlamalıydık.
- I thought you'd eventually realize Tom didn't like you.
- Sonunda Tom'un senden hoşlanmadığını anlayacağını düşünmüştüm.
- I won't talk to you until you've realized your mistake.
- Hatanı anlayana kadar seninle konuşmayacağım.
- Tom was smart enough to realize that he shouldn't be there.
- Tom orada olmaması gerektiğini anlamaya yetecek kadar akıllıydı.
- Tom realized Mary shouldn't do that.
- Tom, Mary'nin onu yapmaması gerektiğini anlamıştı.
- I realized it was a mistake as soon as I did it.
- Yaptığım anda bunun bir hata olduğunu anladım.
- At last, he realized his mistakes.
- Sonunda hatalarını anladı.
- I thought Tom would eventually realize Mary didn't like him.
- Tom'un sonunda Mary'nin ondan hoşlanmadığını anlayacağını düşündüm.
- At last, he realized his error.
- Sonunda hatasını anladı.
- She may realize later on what I meant.
- Ne demek istediğimi daha sonra anlayabilir.
- Sami didn't realize the deadly poison was meant for him.
- Sami, ölümcül zehirin kendisi için olduğunu anlamadı.
- Sami began to realize that.
- Sami onu anlamaya başladı.
- I realized it wasn't for me.
- Benim için olmadığını anladım.
- Fadil quickly realized that answering that question would be no simple task.
- Fadıl bu soruya cevap vermenin hiç de kolay olmayacağını kısa sürede anladı.
- Tom was smart enough to realize that he shouldn't be there.
- Tom orada olmaması gerektiğini anlayacak kadar zekiydi.
- Do you realize what this means?
- Bunun ne anlama geldiğinin farkında mısın?
- Tom realizes what's happened.
- Tom ne olduğunu anladı.
- When I look back on my life, I realize how much time I wasted.
- Yaşamıma dönüp baktığımda ne kadar çok zaman kaybettiğimi anlıyorum.
- At first, Tom seemed angry, but then I realized he was just worried.
- İlk başta, Tom kızgın görünüyordu, ama sonra sadece endişeli olduğunu anladım.
- I realize how frustrated you must be.
- Ne kadar hayal kırıklığına uğramış olduğunu anlıyorum.
- We suddenly realized what was happening.
- Neler olduğunu aniden anladık.
- It took him a moment to realize where he was after he came to.
- Kendine geldikten sonra nerede olduğunu anlaması biraz zaman aldı.
- Tom soon realized it was useless to try to convince Mary to stay.
- Tom çok geçmeden Mary'yi kalmaya ikna etmeye çalışmanın faydasız olduğunu anladı.
- Tom realized what had happened.
- Tom ne olduğunu anladı.
- Tom finally realized that Mary didn't really like him.
- Tom sonunda Mary'nin ondan gerçekten hoşlanmadığını anladı.
- Dan finally realized that Linda was right.
- Dan sonunda Linda'nın haklı olduğunu anladı.
- I didn't realize Tom was unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğunu anlamadım.
- You do not realize how important health is until you get sick.
- Hastalanana kadar sağlığın değerini anlayamazsınız.
- We finally realized that we shouldn't be there.
- Sonunda orada olmamamız gerektiğini anladık.
- Tom realized it was useless to argue.
- Tom tartışmanın faydasız olduğunu anladı.
- At first, I thought it was a stupid idea, but I eventually realized what a good idea it was.
- Başta aptalca bir fikir olduğunu düşünmüştüm ama sonunda ne kadar iyi bir fikir olduğunu anladım.
- I should've realized it was you.
- Sen olduğunu anlamalıydım.
- Tom didn't realize that Mary wanted to do that.
- Tom Mary'nin onu yapmak istediğini anlamadı.
- Tom finally realized that Mary was never going to consider him her boyfriend.AC
- Tom sonunda Mary'nin onu asla erkek arkadaşı olarak görmeyeceğini anladı.
- Realize deeply that the present moment is all you ever have.
- Şu anın sahip olduğun tek şey olduğunu iyice anla.
- Dan realized he was in love with Linda.
- Dan, Linda'ya aşık olduğunu anladı.
- I realize that it is easier to write than to speak.
- Yazmanın konuşmaktan daha kolay olduğunu anlıyorum.
- I guess I just realized how stupid I would look if I did that.
- Sanırım bunu yaparsam ne kadar aptal görüneceğimi anladım.
- Tom now realizes he shouldn't have told Mary about that.
- Tom şimdi Mary'ye bundan bahsetmemesi gerektiğini anlıyor.
- I realize this is a difficult time for you.
- Bunun senin için zor bir zaman olduğunu anlıyorum.
- It was only yesterday that I realized what she really meant.
- Gerçekte ne demek istediğini ancak dün anladım.
- They realized they were wrong.
- Yanıldıklarını anladılar.
- Only then did I realize what he meant.
- Ancak o zaman onun ne demek istediğini anladım.
- The more I get to know people, the more I realize why Noah only let animals on the boat.
- İnsanları tanıdıkça, Nuh'un neden gemiye sadece hayvanları aldığını daha iyi anlıyorum.
- I don't think you realize what you're saying.
- Size ne dendiğini anladığınızı sanmıyorum.
- I realize Tom wasn't joking.
- Tom'un şaka yapmadığını anladım.
- At first, I thought Tom was angry, but then I realized he was just worried.
- İlk başta, Tom'un kızgın olduğunu düşündüm, ama sonra sadece endişeli olduğunu anladım.
- I now realize that I'd misunderstood what Tom said.
- Şimdi anlıyorum ki Tom'un söylediklerini yanlış anlamışım.
- Before Tom and Mary realized what was happening, their friendship had turned into love.
- Tom ve Mary ne olduğunu anlamadan önce, arkadaşlıkları aşka dönüşmüştü.
- Some day you will come to realize the importance of saving.
- Bir gün tasarrufun önemini anlayacaksın.
- Tom quickly realized that something was wrong.
- Tom bir şeylerin yanlış gittiğini hemen anladı.
- The more I get to know people, the more I realize why Noah only let animals on the boat.
- İnsanları tanıdıkça, Nuh'un gemiye niye sadece hayvanları aldığını daha iyi anlıyorum.
- Tom soon realized there was someone else in the room.
- Tom çok geçmeden odada başka biri olduğunu anladı.
- You must realize that I can't help you.
- Sana yardım edemeyeceğimi anlamalısın.
- Sami realized pretty quickly what was going on.
- Sami neler olduğunu çok çabuk anladı.
- In retrospect, Tom realized he shouldn't have been dating both sisters at the same time.
- Geriye dönüp baktığında, Tom her iki kız kardeşle aynı zamanda flört etmemesi gerektiğini anladı.
- Tom realized that it wasn't a joke.
- Tom bunun bir şaka olmadığını anladı.
- He finally realized that he was wrong.
- Sonunda yanıldığını anladı.
- Tom didn't realize he had to help Mary.
- Tom Mary'ye yardım etmesi gerektiğini anlamadı.
- He realized the magnitude of his crime.
- Suçunun büyüklüğünü anladı.
- Tom realized that Mary was lying.
- Tom, Mary'nin yalan söylediğini anladı.
- I didn't realize what that meant.
- Bunun ne anlama geldiğini bilmiyordum.
- When Dan realized what happened, it was too late.
- Dan ne olduğunu anladığında artık çok geçti.
- Don't you realize that my work is very serious?
- Benim işimin çok ciddi olduğunu anlamıyor musun?
- Eventually, Tom will realize that he needs help.
- Eninde sonunda Tom yardıma ihtiyacı olduğunu anlayacaktır.
- Tom finally realized that he'd been wrong.
- Tom sonunda yanıldığını anladı.
- Eventually, Tom will realize he needs help.
- Eninde sonunda Tom yardıma ihtiyacı olduğunu anlayacak.
- Tom soon realized there was nothing he could do to help.
- Tom çok geçmeden yardım etmek için yapabileceği bir şey olmadığını anladı.
- You never realize the value of something till you lose it.
- Bir şeyin değerini onu kaybedene kadar anlayamazsın.
- I don't think any of you realize the importance of this.
- Hiçbirinizin bunun önemini anladığını sanmıyorum.
- Do you realize what this means?
- Bunun ne demek olduğunu anlıyor musun?
- Everyone realized this was serious.
- Herkes bunun ciddi olduğunu anladı.
- I realized later that I shouldn't have done that.
- Bunu yapmamam gerektiğini sonradan anladım.
- Dania realized that Fadil had a mistress.
- Dania, Fadıl'ın bir metresi olduğunu anladı.
- Tom finally realized that Mary was right.
- Tom sonunda Mary'nin haklı olduğunu anladı.
- Tom realized he was in deep trouble.
- Tom başının fena halde dertte olduğunu anladı.
- By the time Tom realized what was going on, the police had already arrested Mary.
- Tom neler olduğunu anladığında polis Mary'yi çoktan tutuklamıştı.
- I realized that I can't win.
- Kazanamayacağımı anladım.
- Suddenly, Jack realized what had happened to him.
- Aniden, Jack ona ne olduğunu anladı.
- Now I realize why.
- Şimdi nedenini anlıyorum.
- Tom realized Mary shouldn't be doing what she was doing.
- Tom, Mary'nin yaptığı şeyi yapmaması gerektiğini anladı.
- Tom realized there was only one exit.
- Tom sadece bir çıkış olduğunu anladı.
- I never realized that Tom is such a moron.
- Tom'un bu kadar geri zekalı olduğunu hiç anlamadım.
- You don't realize its value until you have lost your health.
- Sağlığınızı kaybedene kadar onun değerini anlayamazsınız.
- I soon realized what it was.
- Kısa süre içinde onun ne olduğunu anladım.
- Tom didn't realize who that man was.
- Tom o adamın kim olduğunu anlamadı.
- I didn't realize the difference between them.
- Aralarındaki farkı anlamamışım.
Show More (148)
|