|
- This directive was promised us, first of all, after summer 2002, then for the end of 2002.
- Bu direktif bize öncelikle 2002 yazından sonra, daha sonra da 2002 sonu için söz verilmişti.
- This is the last plenary sitting before the summer recess.
- Bu, yaz tatilinden önceki son genel kurul oturumudur.
- Countless young people have waited all summer for this first session of the European Parliament.
- Sayısız genç bütün yaz boyunca Avrupa Parlamentosunun bu ilk oturumunu bekledi.
- It comes to an end next summer and there is no intention to extend it.
- Önümüzdeki yaz sona eriyor ve uzatılması gibi bir niyet yok.
- I repeat that we hope to submit the analysis to Parliament before summer.
- Analizi yazdan önce Parlamentoya sunmayı umduğumuzu tekrarlıyorum.
- In countries with warm summers, volatility increases and therefore vapour pressure will have to be increased.
- Yazları sıcak geçen ülkelerde uçuculuğun artması nedeniyle buhar basıncının artırılması gerekecektir.
- In Denmark this very summer, we have seen the importance of effective competition policy.
- Bu yaz Danimarka'da etkin rekabet politikasının önemini gördük.
- The whole process should be concluded before next summer.
- Tüm süreç önümüzdeki yazdan önce tamamlanmalıdır.
- Whether that is tantamount to stating that the summer has ended would perhaps be premature.
- Bunun yazın sona erdiğini söylemekle eş değer olup olmadığı belki de erken olacaktır.
- I am sure that we all took away rewarding reading matter during our summer break.
- Eminim ki hepimiz yaz tatilimiz boyunca faydalı okumalar yaptık.
- There would then be a break, but just for the summer recess.
- Daha sonra sadece yaz tatili için bir ara verilecektir.
- There would then be a break, but just for the summer recess.
- O zaman bir ara verilebilir ama sadece yaz tatili için.
- I was in no doubt that I caught it when I came back to this Parliament after the summer recess.
- Yaz tatilinden sonra bu Parlamentoya geri döndüğümde bunu yakaladığımdan hiç şüphem yoktu.
- It is clear that we all want to complete it before the summer.
- Hepimizin yazdan önce tamamlamak istediği açıktır.
- We shall try to take a delegation to Skopje before the summer.
- Yazdan önce Üsküp'e bir heyet götürmeye çalışacağız.
- It is, unfortunately, only next summer that this good news for passengers will be for real.
- Ne yazık ki yolcular için bu iyi haber ancak önümüzdeki yaz gerçek olacak.
- We look forward to seeing your proposal on this before the summer is out.
- Yaz bitmeden bu konudaki teklifinizi görmeyi dört gözle bekliyoruz.
- The summer of 2004 will be here before we know it.
- 2004 yazı biz farkına varmadan gelmiş olacak.
- It should be published before the summer break.
- Yaz tatilinden önce yayınlanmalıdır.
- I repeat that we hope to submit the analysis to Parliament before summer.
- Analizi yazdan önce Parlamento'ya sunmayı umduğumuzu tekrarlıyorum.
- The Commission proposals may have been late in landing on the table, but they got there well before the summer.
- Komisyon önerileri masaya geç gelmiş olabilir, ancak yazdan çok önce masaya gelmiştir.
- Only now, after the summer, can estimates be made of the damage to the tourism sector.
- Ancak şimdi, yazdan sonra, turizm sektörüne verilecek zarar konusunda tahminlerde bulunulabilir.
- For three years we had bizarrely cold summers and mild winters.
- Üç yıl boyunca acayip soğuk yazlar ve ılıman kışlar geçirdik.
- They looked nice and cool for summer.
- Yaz için güzel ve havalı görünüyorlardı.
- That summer, there was a typhoid epidemic and I turned the house into a hospital.
- O yaz tifo salgını vardı ve evi hastaneye dönüştürdüm.
- That summer, there was a typhoid epidemic and I turned the house into a hospital.
- O yaz bir tifo salgını vardı ve evi hastaneye çevirdim.
- For three years we had bizarrely cold summers and mild winters.
- Üç yıl boyunca tuhaf bir şekilde soğuk yazlar ve ılıman kışlar yaşadık.
- They looked nice and cool for summer.
- Yaz için şık ve havalı görünüyor.
- For three years we had bizarrely cold summers and mild winters.
- Üç yıl boyunca acayip soğuk yazlar ve ılıman kışlar yaşadık.
- That summer, there was a typhoid epidemic and I turned the house into a hospital.
- O yaz tifo salgını vardı ve evi hastaneye çevirdim.
- Tom worked hard all summer.
- Tom yaz boyunca çok çalıştı.
- Tom suggested going to Boston for the summer.
- Tom yaz için Boston'a gitmeyi önerdi.
- I like summer, but I can't stand the heat.
- Yazı severim ancak sıcağa katlanamam.
- If I were with you, every day would be summer.
- Seninle olsaydım, her gün yaz olurdu.
- I was in London for almost the entire summer.
- Ben hemen hemen bütün yaz Londra'daydım.
- I can't believe it's summer already.
- Zaten yaz olduğuna inanamıyorum.
- I'm very happy that summer is coming.
- Yaz geldiği için çok mutluyum.
- Will we have a hot summer?
- Sıcak bir yaz mı geçireceğiz?
- Summer doesn't last very long.
- Yaz çok uzun sürmez.
- She promised herself she would lose three kilos before the summer.
- O yazdan önce üç kilo kaybedeceğine dair kendi kendine söz verdi.
- She has been ill since about summer.
- O, yazdan beri hasta.
- Life consists of rain and sunshine, of snow and heat, of thunder and lightning, and of winter and summer.
- Hayat yağmur ve güneşten, kar ve sıcaktan, gök gürültüsü ve şimşekten, kış ve yazdan oluşur.
- Tom is having a good summer.
- Tom iyi bir yaz geçiriyor.
- Tom worked as a lifeguard during the summer.
- Tom yaz boyunca cankurtaran olarak çalıştı.
- By the summer of 1920, the Red Scare was over.
- 1920 yazında Kızıl Korku sona erdi.
- If spring cleaning takes you the whole spring and part of the summer to complete, you've done something wrong the rest of the year.
- Bahar temizliğini tamamlamanız tüm baharı ve yazın bir bölümünü alıyorsa, yılın geri kalanında bir şeyleri yanlış yapmışsınız demektir.
- I spend my summers in Boston.
- Yazlarımı Boston'da geçiririm.
- All the days of the earth, seedtime and harvest, cold and heat, summer and winter, night and day, shall not cease.
- Yeryüzünün bütün günleri, tohum zamanı ve hasat, soğuk ve sıcak, yaz ve kış, gece ve gündüz sona ermeyecek.
- The coldest winter I ever spent was a summer in San Francisco.
- Geçirdiğim en soğuk kış San Francisco'da geçirdiğim bir yazdı.
- I'll probably swim a lot next summer.
- Muhtemelen önümüzdeki yaz çok yüzeceğim.
- Summer is slow in coming this year.
- Bu yıl yaz yavaş geliyor.
- I was in Boston for almost the entire summer.
- Neredeyse bütün yaz Boston'daydım.
- For my summer homework, I'll try to create a big object with milk cartons.
- Yaz ödevim için süt kartonlarından büyük bir obje yapmaya çalışacağım.
- My mother was in the hospital during the summer.
- Annem yaz boyunca hastanedeydi.
- She promised herself she would lose three kilos before the summer.
- Yazdan önce üç kilo vereceğine dair kendine söz verdi.
- In the winter I'm in the city, but I stay in the country for the summer.
- Kışın şehirdeyim ama yaz için kırsalda kalırım.
- Some people like summer, and others like winter.
- Bazı insanlar yazı sever, bazıları da kışı.
- I was in London for almost all the summer.
- Neredeyse bütün yaz Londra'daydım.
- Tom can't stand the hot and muggy summers here, so he heads for the mountains.
- Tom buradaki sıcak ve bunaltıcı yazlara dayanamıyor, bu yüzden dağlara gidiyor.
- I did some busking during the summer.
- Yazın biraz sokakta çalıştım.
- I spend my summers in Boston.
- Yazlarımı Boston'da geçiriyorum.
- He stayed in Nagano throughout the summer.
- Yaz boyunca Nagano'da kaldı.
- Mary's parents vetoed her summer plans.
- Mary'nin ailesi yaz planlarını veto etti.
- I've known Tom since three summers ago.
- Üç yaz öncesinden beri Tom'u tanıyorum.
- I prefer spring to summer.
- Baharı yaza tercih ederim.
- I was in London for almost all the summer.
- Neredeyse tüm yaz boyunca Londra'daydım.
- Have you decided where you're going next summer?
- Önümüzdeki yaz nereye gideceğinize karar verdiniz mi?
- Have you traveled somewhere during the summer?
- Yaz boyunca bir yere seyahat ettiniz mi?
- We live in the country during the summer.
- Biz yazın taşrada yaşıyoruz.
- Summer is the warmest season of the year.
- Yaz, yılın en sıcak mevsimidir.
- Summer isn't over yet!
- Yaz daha bitmedi!
- With you it's summer all year round.
- Seninle tüm yıl boyunca yaz.
- Do you think Tom will be in Boston all summer?
- Tom'un bütün yaz Boston'da olacağını düşünüyor musun?
- Tom still doesn't know where he's going to go next summer.
- Tom önümüzdeki yaz nereye gideceğini hâlâ bilmiyor.
- Mari moved into the apartment below me a couple of summers ago.
- Mari birkaç yaz önce benim altımdaki daireye taşındı.
- I can hardly wait until summer.
- Yaza kadar güçlükle bekleyebilirim.
- Tom says he plans to stay here all summer.
- Tom, bütün yaz burada kalmayı planladığını söylüyor.
- The four seasons of the year are spring, summer, autumn, and winter.
- Yılın dört mevsimi ilkbahar, yaz, sonbahar ve kıştır.
- In late summer and autumn one can see the leaves change colour.
- Yaz sonu ve sonbaharda yaprakların renk değiştirdiği görülebilir.
- On this hot summer day, Mary wore a midriff-baring T-shirt.
- Bu sıcak yaz gününde Mary göbeğini açıkta bırakan bir tişört giymişti.
- Summers here aren't as hot as in my hometown.
- Burada yazlar memleketimdeki kadar sıcak değil.
- School will break for the summer.
- Okul yaz için ara verecek.
- It would be nice to spend the summer in the mountains.
- Yazı dağlarda geçirmek güzel olurdu.
- Summer has come early.
- Yaz erken geldi.
- Summer has just begun.
- Yaz henüz başladı.
- We had a very hot summer this year.
- Bu yıl çok sıcak bir yaz geçirdik.
- I think I'll go to Boston next summer.
- Sanırım önümüzdeki yaz Boston'a gideceğim.
- Tom is going to do that next summer.
- Tom önümüzdeki yaz onu yapacak.
- Tom grew a beard over the summer.
- Tom yaz boyunca sakal bıraktı.
- I'm already accustomed to the heat of summer.
- Ben zaten yaz sıcağına alışkınım.
- Summer is the season I like best.
- Yaz en çok sevdiğim mevsimdir.
- What's your favorite summer activity?
- En sevdiğin yaz aktivitesi nedir?
- Of the four seasons of the year, I like summer best.
- Yılın dört mevsimi arasında en çok yazı severim.
- But he can't enjoy hot summers.
- Ama sıcak yazlardan zevk alamıyor.
- Do you think you'll be in Boston all summer?
- Bütün yaz Boston'da kalacağını mı sanıyorsun?
- Can you remember the summer Tom shaved his head?
- Tom'un kafasını tıraş ettiği yazı hatırlıyor musun?
- Summer and Autumn are friends.
- Yaz ve sonbahar arkadaştırlar.
- On this hot summer day, Mary wore a midriff-baring T-shirt.
- Bu sıcak yaz gününde Mary göbeği açık tişört giydi.
- Summer is the hottest season.
- Yaz en sıcak mevsimdir.
- After playing tennis all summer, I've acquired considerable skill.
- Bütün yaz tenis oynadıktan sonra, hatırı sayılır bir beceri kazandım.
- One swallow does not a summer make.
- Bir çiçekle yaz gelmez.
- What did Tom do over the summer?
- Tom yaz boyunca ne yaptı?
- Tom can't stand the hot and muggy summers here, so he heads for the mountains.
- Tom buradaki sıcak ve bunaltıcı yazlara dayanamıyor bu yüzden dağlara gidiyor.
- Tom has been staying with his grandmother all summer.
- Tom bütün yaz büyükannesi ile birlikte kalıyor.
- Hopefully the summer will come soon!
- Umarım yaz yakında gelir!
- I'll visit my uncle in Boston next summer.
- Önümüzdeki yaz Boston'daki amcamı ziyaret edeceğim.
- It is one of the biggest summer festivals.
- En büyük yaz festivallerinden biri.
- Spring passed and summer began.
- İlkbahar geçti ve yaz başladı.
- Summer days can be very, very hot.
- Yaz günleri çok ama çok sıcak olabiliyor.
- Are you making plans for the summer?
- Yaz için planlar mı yapıyorsun?
- In summer the temperature rises.
- Yazları sıcaklık artar.
- My plan is to go to Boston next summer.
- Planım önümüzdeki yaz Boston'a gitmek.
- Where do you plan to go on vacation next summer?
- Önümüzdeki yaz tatilde nereye gitmeyi planlıyorsun?
- Summer begins early in my country.
- Benim ülkemde yaz erken başlar.
- Tom stayed in Boston for the summer.
- Tom yaz boyunca Boston'da kaldı.
- Summers are very hot in Kyoto.
- Yazlar Kyoto'da çok sıcaktır.
- I'm going abroad next summer.
- Önümüzdeki yaz yurt dışına gidiyorum.
- How's your summer going?
- Yazın nasıl gidiyor?
- Tom lost thirty pounds over the summer.
- Tom yaz boyunca 30 kilo verdi.
- Did you go anywhere for the summer?
- Yazın herhangi bir yere gittiniz mi?
- Summers here aren't as hot as in my hometown.
- Burada yazlar memleketimdeki kadar sıcak geçmiyor.
- I hope we can go to Boston next summer.
- Umarım önümüzdeki yaz Boston'a gidebiliriz.
- I've never told Tom about what we did that summer.
- Tom'a o yaz yaptıklarımızdan hiç bahsetmedim.
- Tom has been growing a beard all summer.
- Tom bütün yaz sakal bıraktı.
- It’s summer in Paris.
- Paris'te yaz.
- Tom grew a beard over the summer break.
- Tom yaz tatilinde sakal bıraktı.
- Summer is behind us.
- Yaz geride kaldı.
- Tom used to spend summers here.
- Tom yazları burada geçirirdi.
- It takes more than one swallow to make a summer.
- Bir kırlangıçla yaz olmaz.
- I went to the South Pacific for a summer of romantic adventure.
- Romantik bir yaz macerası için Güney Pasifik'e gittim.
- I gained back the weight I'd lost over the summer.
- Yaz boyunca verdiğim kiloları geri aldım.
- Summer is coming to an end.
- Yaz sona eriyor.
- It's hard to fall asleep on stormy summer nights.
- Fırtınalı yaz gecelerinde uykuya dalmak zordur.
- I don't like summer.
- Yazı sevmiyorum.
- It is one of the biggest summer music festivals.
- Bu en büyük yaz müzik festivallerinden biridir.
- Have you experienced a Japanese summer?
- Hiç Japon yazı yaşadınız mı?
- It all started on a hot summer night.
- Her şey sıcak bir yaz gecesinde başladı.
- I'm going to be in Boston all summer.
- Bütün yaz Boston'da olacağım.
- Do you think Tom will be in Boston all summer?
- Sence Tom bütün yaz Boston'da mı kalacak?
- I think we should go to Boston next summer.
- Sanırım önümüzdeki yaz Boston'u ziyaret etmemiz gerekiyor.
- I wish summer break would hurry up and get here.
- Keşke yaz tatili bir an önce gelse.
- It's almost summer.
- Neredeyse yaz geldi.
- Please conserve water during the summer.
- Lütfen yazın suyu tasarruflu kullanın.
- Is it summer yet?
- Henüz yaz gelmedi mi?
- It seems that summer is finally here.
- Görünüşe göre yaz sonunda geldi.
- Spring comes between winter and summer.
- Kış ve Yaz arasında İlkbahar gelir.
- Have a good summer.
- Sana iyi yazlar.
- I love spring and summer.
- Baharı ve yazı seviyorum.
- We had a lot of thunder that summer.
- O yaz çok gök gürültüsü oldu.
- Where are you going for the summer?
- Yaz için nereye gidiyorsun?
- Tom spent the summer at his grandmother's.
- Tom yazı babaannesinin evinde geçirdi.
- I like summer best.
- En çok yazı severim.
- I'll never forget the soft and moist skin of my lover on that summer night.
- O yaz gecesinde sevgilimin yumuşak ve nemli tenini asla unutmayacağım.
- Tom ought to spend the summer in Australia.
- Tom, yazı Avustralya'da geçirmelidir.
- The end of the summer is here.
- Yazın sonu geldi.
- Tom says he plans to stay here all summer.
- Tom bütün yaz burada kalmayı planladığını söyledi.
- Are you making plans for the summer?
- Yaz için planlar yapıyor musunuz?
- Tom plans to work all summer.
- Tom bütün yaz çalışmayı planlıyor.
- I can't stand this hot summer.
- Bu sıcak Yaza dayanamıyorum.
- The summer here is quite warm.
- Burada yazlar oldukça sıcak geçer.
- The two sides struggled for hours in the hot summer sun.
- İki taraf kızgın yaz güneşi altında saatlerce mücadele etti.
- Summer isn't over yet!
- Yaz henüz bitmedi!
- For my summer homework, I'll try to create something big with milk cartons.
- Yaz ödevim için süt kartonlarıyla büyük bir şey yaratmaya çalışacağım.
- Summer is coming soon!
- Yaz yakında geliyor!
- Paris during the Indian summer is an earthly heaven.
- Hint yazında Paris bir yeryüzü cennetidir.
- He doesn't like the heat of the summer.
- O yaz sıcağını sevmez.
- Spring has passed and summer starts.
- Bahar geçti ve yaz başlıyor.
- I prefer spring to summer.
- İlkbaharı yaza tercih ederim.
- The summer was coming to an end.
- Yaz bitiyordu.
- Our plans for the summer are taking shape.
- Yaz için planlarımız şekilleniyor.
- Did you have a good summer?
- İyi bir yaz geçirdin mi?
- Summer seems to have come at last.
- Sonunda yaz gelmiş gibi görünüyor.
- What did Tom do over the summer?
- Tom yazı nasıl geçirdi?
- I was in Boston for the entire summer.
- Bütün yaz Boston'daydım.
- Tom ought to spend the summer in Australia.
- Tom yazı Avustralya'da geçirmeli.
- Paul's family spends the summer at the coast every year.
- Paul'un ailesi her yıl yazı sahilde geçirir.
- We had a lot of thunder that summer.
- O yaz çok gök gürültüsü vardı.
- Tom had a rotten summer.
- Tom berbat bir yaz geçirdi.
- Summer has arrived at last.
- Sonunda yaz geldi.
- In the fall we harvest our summer crops.
- Sonbaharda yaz mahsullerimizi hasat ederiz.
- For my summer homework, I'll try to create something big with milk cartons.
- Yaz ev ödevim için süt kartonlarıyla büyük bir şey yaratmaya çalışacağım.
- How did you spend your summer?
- Yazını nasıl geçirdin?
- Tom was away at camp all summer.
- Tom bütün yaz kamptaydı.
- Do you think you'll be in Boston all summer?
- Yaz boyunca Boston'da olacağını düşünüyor musun?
- Tom ought to spend the summer in Boston.
- Tom yazı Boston'da geçirmeli.
- Where did you spend your summer?
- Yazını nerede geçirdin?
- I'm looking forward to the summer break.
- Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.
- Will we have a hot summer?
- Sıcak bir yaz geçirecek miyiz?
- Tom suggested going to Boston for the summer.
- Tom yazın Boston'a gitmeyi önerdi.
- In the winter I'm in the city, but I stay in the country for the summer.
- Kışın şehirdeyim ama yazları taşrada kalıyorum.
- The swallow is a sign of summer.
- Kırlangıç yazın işaretidir.
- In Japan, the vernal and autumnal equinoxes are national holidays, but the summer and winter solstices are not.
- Japonya'da ilkbahar ve sonbahar ekinoksları ulusal bayramdır ama yaz ve kış gündönümleri değildir.
- They are used to the humid climate of the summer.
- Onlar yazın nemli iklimine alışkın.
- It looks like tomorrow will be a very hot summer day.
- Yarın çok sıcak bir yaz günü olacak gibi görünüyor.
- It'll be summer soon.
- Yakında yaz olacak.
- Make your summer count.
- Yazınızı değerlendirin.
- Summer is almost here.
- Yaz neredeyse geldi.
- My plan for the summer is to go to Europe.
- Yaz için planım Avrupa'ya gitmek.
- Let life be as beautiful as summer flowers, and death as beautiful as autumn leaves.
- Hayat yaz çiçekleri kadar güzel, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
- Summer has come.
- Yaz geldi.
- The summer here is quite warm.
- Burada yaz oldukça sıcaktır.
- Are we going to see you here next summer?
- Önümüzdeki yaz seni buralarda görür müyüz?
- Summer this year is cold.
- Bu yıl yaz soğuk geçiyor.
- It's very hot during the summer.
- Yaz boyunca çok sıcaktır.
- Summer came quickly.
- Yaz çabuk geldi.
- Tom and Mary spent the summer together.
- Tom ve Mary yazı birlikte geçirdiler.
- Her parents insisted that she spend the summer in prep school.
- Ailesi yazı hazırlık okulunda geçirmesi için ısrar etti.
- Are you having a nice summer?
- Güzel bir yaz geçiriyor musun?
- I grew a beard over the summer.
- Yaz boyunca sakalımı uzattım.
- I used to love going back to school after having the summer off.
- Yaz tatilinden sonra okula dönmeyi severdim.
- How often do you go swimming in the sea each summer?
- Her yaz ne sıklıkla denize giriyorsunuz?
- Spring has passed and summer is starting.
- Bahar geçti ve yaz başlıyor.
- Summer came quickly.
- Yaz çabucak geldi.
- I stayed here all summer.
- Bütün yaz burada kaldım.
- One hot summer afternoon she decided to take her boyfriend to a farm outside the town.
- Sıcak bir yaz günü öğleden sonra, erkek arkadaşını şehir dışındaki bir çiftliğe götürmeye karar verdi.
- Winter was long here and summer short.
- Burada kış uzun ve yaz kısadır.
- In the fall we harvest our summer crops.
- Sonbaharda yaz ürünlerimizi hasat ederiz.
- They claim that next summer will be the hottest of the century.
- Önümüzdeki yazın yüzyılın en sıcağı olacağını iddia ediyorlar.
- It is one of the biggest summer festivals.
- En büyük yaz festivallerinden biridir.
- It takes more than one swallow to make a summer.
- Bir yazı yapmak için bir yutkunmadan fazlası gerekir.
- I was in London most of the summer.
- Yazın çoğunu Londra'da geçirdim.
- I've never told Tom about what we did that summer.
- Bu yaz ne yaptığımızdan Tom'a hiç bahsetmedim.
- I met Tom three summers ago.
- Tom'la üç yaz önce tanıştım.
- I was in London for almost the entire summer.
- Neredeyse tüm yaz boyunca Londra'daydım.
- Tom said he wanted me to spend the summer in Boston with him.
- Tom yazı onunla Boston'da geçirmemi istediğini söyledi.
- Tom plans on staying in his mountain cabin all summer.
- Tom bütün yaz dağ kulübesinde kalmayı planlıyor.
- I think we should start making plans for the summer.
- Yaz için planlar yapmaya başlamamız gerektiğini düşünüyorum.
- Spring is over and summer has come.
- Bahar bitti ve yaz geldi.
- My mother and father are sending me to Boston for the summer to visit my cousins.
- Annem ve babam beni yaz için Boston'a kuzenlerimi ziyarete gönderiyor.
- Why don't you come and stay with us next summer?
- Neden önümüzdeki yaz gelip bizimle kalmıyorsun?
- I don't like the heat during the summer.
- Yazın sıcağı sevmiyorum.
- Winter was long here and summer short.
- Burada kış uzun, yaz kısaydı.
- Life consists of rain and sunshine, of snow and heat, of thunder and lightning, and of winter and summer.
- Hayat yağmur ve güneş ışığı, kar ve ısı, gök gürültüsü ve şimşek ve de kış ve yazdan oluşur.
- The summer was coming to an end.
- Yaz sona eriyordu.
- One swallow does not make a summer.
- Bir çiçekle yaz gelmez.
- Summer came, and it got really hot.
- Yaz geldi ve hava çok ısındı.
- During the summer, I will go to France.
- Yazın Fransa'ya gideceğim.
- Tom will probably travel to Australia next summer.
- Tom muhtemelen önümüzdeki yaz Avustralya'ya gidecek.
- I plan to work the rest of the summer.
- Yazın geri kalanında çalışmayı planlıyorum.
- I met him three summers ago.
- Onunla üç yaz önce tanıştım.
- Tom will be in Boston next summer.
- Tom önümüzdeki yaz Boston'da olacak.
- There is nothing like summer and ice cream.
- Yaz ve dondurma gibisi yoktur.
- During summers, I used to go to Miami.
- Yazları Miami'ye giderdim.
- Tom has been staying with his grandmother all summer.
- Tom bütün yaz büyükannesiyle kalıyordu.
- It was a warm summer night.
- Sıcak bir yaz gecesiydi.
- Our summer is short, but warm.
- Yazımız kısa ama sıcaktır.
- Summer is the warmest season of the year.
- Yaz yılın en sıcak mevsimidir.
- Were you at the beach all summer?
- Bütün yaz plajda mıydın?
- How was your summer?
- Yazınız nasıl geçti?
- It is one of the biggest summer music festivals.
- En büyük yaz müzik festivallerinden biri.
- Tom is going to be in Australia all summer.
- Tom bütün yaz Avustralya'da olacak.
- What is your ultimate summer song?
- Son yaz şarkın ne?
- We talked about what we had done during the summer break.
- Yaz tatili boyunca yaptıklarımız hakkında konuştuk.
- On a hot summer day, the air conditioner works all day to keep us cool.
- Sıcak bir yaz gününde, klima bizi serin tutmak için bütün gün çalışır.
- The school is closed during summer.
- Okul yaz boyunca kapalı.
- How was your summer?
- Yazın nasıldı?
- Sicily's summers are hot.
- Sicilya'nın yazları sıcaktır.
- The athletes trained hard every day to be at their best for the Summer Olympics.
- Atletler Yaz Olimpiyatlarında en iyi durumda olmak için her gün sıkı antrenman yaptılar.
- This is the hottest summer we have had in fifty years.
- Son 50 yılın en sıcak yazını yaşıyoruz.
- Aren't you going to go camping next summer?
- Önümüzdeki yaz kampa gitmeyecek misin?
- Plant these seeds before summer sets in.
- Yaz gelmeden önce bu tohumları ek.
- It isn't always summer.
- Her zaman yaz değildir.
- Tom spent the summer at his grandmother's.
- Tom yazı büyükannesinde geçirdi.
- Summer is the hottest season.
- Yaz, en sıcak mevsimdir.
- I used to love going back to school after having the summer off.
- Yaz tatilinden sonra okula geri dönmeyi severdim.
- Tom spent the summer at his grandmother's.
- Tom yazı anneannesinin evinde geçirdi.
- I had a bad summer.
- Kötü bir yaz geçirdim.
- What's your favorite summer food?
- Senin favori yaz yiyeceğin nedir?
- Enjoy your summer.
- Yazın tadını çıkarın.
- One swallow does not a summer make.
- Bir yudumla yaz bitmez.
- I love summer.
- Ben yazı severim.
- Spring has passed and summer is starting.
- İlkbahar geçti ve yaz başlıyor.
- Does Tom still think he'll be in Boston all summer?
- Tom hâlâ bütün yaz Boston'da olacağını düşünüyor mu?
- He organized a summer rock festival.
- O, bir yaz rock festivali düzenledi.
- In summer, we used to go swimming in the river.
- Yazları nehirde yüzmeye giderdik.
- They first met on a summer afternoon.
- Bir yaz öğleden sonrasında ilk defa buluştular.
- I think we should start making plans for the summer.
- Bence yaz için planlar yapmaya başlamalıyız.
- Do you know whether or not Tom is going to Boston next summer?
- Tom'un önümüzdeki yaz Boston'a gidip gitmeyeceğini biliyor musun?
- Sicily's summers are hot.
- Sicilya'da yazlar sıcaktır.
- Do you like summer?
- Yazı sever misin?
- I'll be in Boston all summer.
- Bütün yaz Boston'da olacağım.
- My mother and father are sending me to Boston for the summer to visit my cousins.
- Annem ve babam kuzenlerimi ziyaret etmem için yazın beni Boston'a gönderiyorlar.
- Tom spent the summer in Boston.
- Tom yazı Boston'da geçirdi.
- Summer has ended.
- Yaz sona erdi.
- What's your favorite summer activity?
- Favori yaz etkinliğin nedir?
- He organized a summer rock festival.
- Bir yaz rock festivali düzenledi.
- It will be summer soon.
- Yakında yaz olacak.
- We have the whole summer to play.
- Oynamak için tüm yazımız var.
- Tom plans on staying in his mountain cabin all summer.
- Tom, bütün yaz dağ kulübesinde kalmayı planlıyor.
- Let life be as beautiful as summer flowers, and death as beautiful as autumn leaves.
- Hayat yaz çiçekleri kadar güzel ve ölüm sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
- Brazil is the host of the 2016 Summer Olympic Games.
- Brezilya 2016 Yaz Olimpiyat Oyunları'nın evsahibidir.
- What's your favorite summer food?
- En sevdiğin yaz yemeği nedir?
- Summer is my favorite season.
- Yaz benim en sevdiğim mevsimdir.
- I'm already accustomed to the heat of summer.
- Yazın sıcağına çoktan alıştım.
- Does Tom think he'll be in Boston all summer?
- Tom bütün yaz Boston'da kalacağını mı sanıyor?
- I'll go to Boston next summer to visit Tom.
- Önümüzdeki yaz Tom'u ziyaret etmek için Boston'a gideceğim.
- I wish summer would never end!
- Keşke yaz hiç bitmese!
- I can't wait till summer.
- Yaza kadar bekleyemiyorum.
- He said he wanted me to spend the summer here with him.
- Yazı burada onunla geçirmemi istediğini söyledi.
- During the winter, he complains about the cold and during the summer he complains about the heat.
- O, kış sırasında soğuktan ve yaz sırasında sıcaktan şikayet eder.
- I stayed at my uncle's during the summer.
- Ben yaz boyunca amcamın evinde kaldım.
- Ants work hard all summer.
- Karıncalar bütün yaz çok çalışır.
- There are four seasons in a year - spring, summer, fall, and winter.
- Bir yılda dört mevsim vardır; ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış.
- But he can't enjoy hot summers.
- Ama sıcak yazların tadını çıkaramıyor.
- Spring passed and summer began.
- Bahar geçti ve yaz başladı.
- I did some busking during the summer.
- Yaz boyunca biraz sokak çalgıcılığı yaptım.
- Tom said he wasn't going to Boston next summer.
- Tom, önümüzdeki yaz Boston'a gitmeyeceğini söyledi.
- The coldest winter I ever spent was a summer in San Francisco.
- Şimdiye kadar geçirmiş olduğum en soğuk kış San Francisco'daki bir yazdı.
- Do you think Tom will visit us next summer?
- Sence Tom önümüzdeki yaz bizi ziyaret edecek mi?
- What did Tom do over the summer?
- Tom yaz boyunca neler yaptı?
- Tom will likely come to visit us next summer.
- Tom muhtemelen önümüzdeki yaz bizi ziyarete gelecek.
- Did you have a nice summer?
- Güzel bir yaz geçirdin mi?
- I had a great summer.
- Harika bir yaz geçirdim.
- Has Tom decided where he'll go next summer?
- Tom önümüzdeki yaz nereye gideceğine karar verdi mi?
- Does Tom still want to stay in Boston with us next summer?
- Tom hâlâ önümüzdeki yaz Boston'da bizimle kalmak istiyor mu?
- Summer is the season I like best.
- Yaz en sevdiğim mevsimdir.
- He said he wanted me to spend the summer here with him.
- Yazı burada onunla birlikte geçirmemi istediğini söyledi.
- The summer had gone before I knew.
- Ben farkına varmadan yaz bitmiş.
- Tom is likely going to come to visit us next summer.
- Tom muhtemelen önümüzdeki yaz bizi ziyaret etmeye gelecektir.
- Do you still want to stay in Boston with us next summer?
- Hala önümüzdeki yaz bizimle birlikte Boston'da kalmak istiyor musun?
- I should have completed it before summer.
- Yazdan önce bitirmiş olmalıydım.
- This is the hottest summer that we have had in thirty years.
- Son otuz yılın en sıcak yazını yaşıyoruz.
- Tom returned to his hometown to visit his parents during the summer break.
- Tom yaz tatilinde anne ve babasını ziyaret etmek için memleketine döndü.
- We stayed with them all through the summer.
- Bütün yaz boyunca onlarla birlikte kaldık.
- He took part in the summer festival.
- Yaz festivaline katıldı.
- I'm taking some summer classes.
- Birkaç yaz okulu dersi alıyorum.
- Summer is behind us.
- Yazı geride bıraktık.
- What is your ultimate summer song?
- En sevdiğin yaz şarkısı nedir?
- They are used to the humid climate of the summer.
- Yazın nemli iklimine alışmışlar.
- Most people like summer, but as for me, I like winter much better.
- Çoğu insan yazı sever, ama ben kışı daha çok seviyorum.
- This is the hottest summer we have had in thirty years.
- Son otuz yılın en sıcak yazını yaşıyoruz.
- A white cloud is floating in the blue summer sky.
- Beyaz bir bulut mavi yaz gökyüzünde süzülüyor.
- I stayed at my uncle's during the summer.
- Yaz boyunca amcamda kaldım.
- Tom is going to be in Boston all summer.
- Tom bütün yaz Boston'da olacak.
- I was in Boston for almost the entire summer.
- Neredeyse tüm yaz boyunca Boston'daydım.
- Tom will stay with us all summer.
- Tom bütün yaz bizimle kalacak.
- I'm taking some summer classes.
- Bazı yaz dersleri alıyorum.
- I can't believe it's summer already.
- Şimdiden yaz geldiğine inanamıyorum.
- I wish summer would never end.
- Keşke yaz hiç bitmese.
- We live in the country during the summer.
- Yazları şehir dışında yaşıyoruz.
- It was a warm summer night.
- O sıcak bir yaz gecesiydi.
- What do you want to do next summer?
- Önümüzdeki yaz ne yapmak istiyorsun?
- Does Tom think he'll be in Boston all summer?
- Tom bütün yaz Boston'da olacağını mı düşünüyor?
- It was a warm summer evening.
- Sıcak bir yaz akşamıydı.
- I can hardly wait until summer.
- Yazın gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum.
- My sister will be thirteen years old next summer.
- Kız kardeşim önümüzdeki yaz on üç yaşına girecek.
- I can't wait till summer.
- Yaza kadar bekleyemem.
- Tom worked hard all summer.
- Tom bütün yaz çok çalıştı.
- Summer is coming to an end.
- Yaz bitiyor.
- Summer is slow in coming this year.
- Yaz bu yıl yavaş geliyor.
- Have a good summer.
- İyi bir yaz geçirmenizi dilerim.
- The school is closed during summer.
- Okul yazın kapalıdır.
- Tom worked as a lifeguard during the summer.
- Tom yaz boyunca bir cankurtaran olarak çalıştı.
- Brazil is the host of the 2016 Summer Olympic Games.
- Brezilya 2016 Yaz Olimpiyat Oyunlarına ev sahipliği yapacak.
- Mary's parents vetoed her summer plans.
- Mary'nin anne ve babası onun yaz planlarını veto etti.
- Can you believe that summer is almost over?
- Yazın neredeyse bittiğine inanabiliyor musun?
- The concert will take place next summer.
- Konser,önümüzdeki yaz gerçekleşecek.
- He surfs every day during the summer.
- Yaz boyunca her gün sörf yapıyor.
- Ants work hard all summer.
- Karıncalar bütün yaz çok çalışırlar.
- During the summer, the days become longer.
- Yaz boyunca günler daha uzun sürer.
- Tom lost thirty pounds over the summer.
- Tom, yaz boyunca 30 kilo kaybetti.
- They discovered a very talented player during summer training.
- Yaz antrenmanlarında çok yetenekli bir oyuncu keşfettiler.
- Dan and Linda spent the summer together.
- Dan ve Linda yazı birlikte geçirdiler.
- There are people who like the summer and people who like the winter.
- Yazı seven ve kışı seven kişiler vardır.
- Before Autumn came Summer.
- Sonbahardan önce yaz geldi.
- She has been ill since about summer.
- Yaklaşık yazdan beri hasta.
- I met Tom three summers ago.
- Üç yaz önce Tom'la tanıştım.
- Tom changed the summer tyres.
- Tom yaz lastiklerini değiştirdi.
- If only it could be summer soon.
- Keşke yakında yaz olsa.
- Which do you like better, summer or winter?
- Hangisini daha çok seviyorsun, yazı mı kışı mı?
- Were you at the beach all summer?
- Bütün yaz kumsalda mıydın?
- Tom and Mary are going to get married next summer.
- Tom ve Mary önümüzdeki yaz evlenecekler.
- I've spent my last few summers in Boston.
- Ben son birkaç yazımı Boston'da geçirdim.
- Do you have any plans for the summer?
- Yaz için bir planın var mı?
- Tom will stay with us all summer.
- Tom tüm yaz boyunca bizimle kalacak.
- How's your summer going?
- Yazın nasıl geçiyor?
- I plan to work the rest of the summer.
- Yaz'ın geri kalanında çalışmayı planlıyorum.
- It was on a hot summer night.
- Sıcak bir yaz gecesiydi.
- Which do you like better, summer or winter?
- Hangisini daha çok seversin, yazı mı yoksa kışı mı?
- I was in Boston most of the summer.
- Yazın çoğunu Boston'da geçirdim.
- I should have completed it before summer.
- Yazdan önce onu tamamlamalıydım.
- Brazil hosts the Summer Olympics in twenty sixteen.
- Brezilya iki bin on altıda Yaz Olimpiyatlarına ev sahipliği yapıyor.
- We stayed with them all through the summer.
- Bütün yaz boyunca onlarla kaldık.
- I've decided to go to Boston for the summer.
- Yaz için Boston'a gitmeye karar verdim.
- Would you like to go to Boston with me next summer?
- Önümüzdeki yaz benimle Boston'a gitmek ister misin?
- Tom said he read a lot of interesting books over the summer.
- Tom yaz boyunca çok ilginç kitaplar okuduğunu söyledi.
- It's hard to fall asleep on stormy summer nights.
- Bu fırtınalı yaz gecelerinde uykuya dalmak zordur.
- Summer seems to have come at last.
- Yaz, sonunda gelmiş gibi görünüyor.
- Tom returned to his hometown to visit his parents during the summer break.
- Tom yaz tatilinde ailesini ziyaret etmek için memleketine döndü.
- This is going to be the hottest summer in thirty-six years.
- Bu yaz son otuz altı yılın en sıcak yazı olacak.
- It was a beautiful summer day.
- Güzel bir yaz günüydü.
- On a hot summer day, the air conditioner works all day to keep us cool.
- Sıcak bir yaz gününde, klima bizi serinletmek için bütün gün çalışır.
- Driving across desert landscapes can be dangerous when the summer temperatures are high.
- Yaz sıcaklıkları yüksek olduğunda çöl arazilerinde araba kullanmak tehlikeli olabilir.
- I met her three summers ago.
- Onunla üç yaz önce tanıştım.
- Tom changed the summer tyres.
- Tom yaz lastiklerini değişti.
- It's almost summer.
- Neredeyse yaz.
- He surfs every day during the summer.
- O yaz boyunca her gün sörf yapar.
- I'm going to visit Boston next summer.
- Önümüzdeki yaz Boston'u ziyaret edeceğim.
- Spring is followed by summer.
- İlkbaharın ardından yaz gelir.
- Tom will be in Boston all summer.
- Tom bütün yaz Boston'da olacak.
- Have a good summer.
- İyi bir yaz geçir.
- It's very hot during the summer.
- Yazın hava çok sıcak olur.
- I expect see her again in the next summer.
- Önümüzdeki yaz onu tekrar görmeyi umuyorum.
- Spring comes between winter and summer.
- Bahar kış ve yaz arasında gelir.
- I've spent my last few summers in Boston.
- Son birkaç yazımı Boston'da geçirdim.
- Summer is disappearing and winter approaches.
- Yaz kayboluyor ve kış yaklaşıyor.
- Where will Tom be next summer?
- Tom önümüzdeki yaz nerede olacak?
- We live in the country during the summer.
- Yazları kırsalda yaşıyoruz.
- If only it could be summer soon.
- Keşke yaz yakında geliyor olsa.
- Tom is going to get married next summer.
- Tom önümüzdeki yaz evlenecek.
- Next summer, I want to go to Hawaii.
- Önümüzdeki yaz Hawaii'ye gitmek istiyorum.
- Does Tom still think he'll be in Boston all summer?
- Tom hala bütün yaz Boston'da kalacağını mı düşünüyor?
- The worst thing about summer is the heat.
- Yazın en kötü yanı da sıcaktır.
- Summer has just begun.
- Yaz daha yeni başladı.
- Summer is almost over.
- Yaz neredeyse bitti.
- I'll never forget the soft and moist skin of my lover on that summer night.
- O yaz gecesinde sevgilimin yumuşak ve nemli cildini asla unutmayacağım.
- This is the hottest summer we have had in fifty years.
- Bu, son elli yıldır yaşadığımız en sıcak yaz.
- I met them three summers ago.
- Onlarla üç yaz önce tanıştım.
- I grew a beard over the summer.
- Yaz boyunca sakal bıraktım.
- Tom and I have decided to go to Boston next summer.
- Tom ve ben önümüzdeki yaz Boston'a gitmeye karar verdik.
- He stayed in Nagano throughout the summer.
- O yaz boyunca Nagano'da kaldı.
- I've known Tom since three summers ago.
- Tom'u üç yaz öncesinden beri tanıyorum.
- It was on a hot summer night.
- Sıcak bir yaz gecesindeydi.
- The summer had gone before I knew it.
- Ben farkına bile varmadan yaz bitmişti.
- How is your summer going?
- Yazın nasıl geçiyor?
- He doesn't like the heat of the summer.
- Yazın sıcağını sevmez.
- I love spring and summer.
- İlkbaharı ve yazı seviyorum.
- The rocks on this beach remind me of those summer days when Laura and I played in the sand until nightfall.
- Bu sahildeki kayalar bana Laura'yla akşama kadar kumda oynadığımız yaz günlerini hatırlatıyor.
- School will break for the summer.
- Okul yaz tatiline girecek.
- Plant these seeds before summer sets in.
- Yaz gelmeden bu tohumları ekin.
- I think I'm going to go to Boston next summer.
- Sanırım önümüzdeki yaz Boston'a gideceğim.
- The summer had gone before I knew it.
- Ben tanımadan önce yaz geçmişti.
- It seems like summer is finally here.
- Sanki sonunda yaz gelmiş gibi.
- I like summer, but I can't stand the heat.
- Yazı severim ama sıcağa dayanamam.
- Tom said he read a lot of interesting books over the summer.
- Tom yaz boyunca çok sayıda ilginç kitaplar okuduğunu söyledi.
- They first met on a summer afternoon.
- İlk kez bir yaz öğleden sonrasında tanıştılar.
- Tom took part in the summer festival.
- Tom yaz festivaline katıldı.
- Spring is over and summer has come.
- İlkbahar bitti ve yaz geldi.
- Where do you plan to spend the summer?
- Yazı nerede geçirmeyi planlıyorsun?
Show More (438)
|