take away - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
take away almak v.
  • Money has been taken away even from the strengthening of the second pillar that has been called for on all sides.
  • Tüm tarafların çağrıda bulunduğu ikinci ayağın güçlendirilmesinden bile para alınmıştır.
  • What we owe today we will take away from people tomorrow.
  • Bugün borçlu olduğumuz şeyi yarın insanlardan alacağız.
  • Every week a 25 litre drum was taken away and the chef was given GBP 5, part of the black economy.
  • Her hafta 25 litrelik bir bidon alınıyor ve şefe kara ekonominin bir parçası olan 5 Sterlin veriliyor.
Show More (15)
take away götürmek v.
  • What positive experiences do pupils or students take away with them?
  • İlk-ortaöğretim veya üniversite öğrencileri yanlarında hangi olumlu deneyimleri götürüyorlar?
  • And those three seconds took away two whole years.
  • Ve o üç saniye tam iki yılı götürdü.
  • One takes away from one, and you're left with nothing.
  • Biri diğerini götürür ve size de hiçbir şey kalmaz.
Show More (11)
take away çalmak v.
  • Money has been taken away even from the strengthening of the second pillar that has been called for on all sides.
  • Her taraftan talep edilen ikinci sütunun güçlendirilmesinden bile para çalındı.
  • There is someone who has taken away my whole heart here tonight.
  • Bu gece kalbimi bütünüyle çalan birisi var burada.
  • There is someone who has taken away my whole heart here tonight.
  • Bu gece burada kalbimi bütünüyle çalan biri var.
Show More (1)
take away elinden almak v.
  • It is perhaps a little too fearful that we want to take away its right of initiative.
  • Belki de inisiyatif hakkını elinden almak istememizden biraz fazla korkuyor.
  • That power would be taken away from voters and elected representatives in all the countries.
  • Bu güç, tüm ülkelerdeki seçmenlerin ve seçilmiş temsilcilerin elinden alınacaktır.
  • You're a lawyer; he's a drug addict who's just had his stepdaughter taken away from him.
  • Siz bir avukatsınız; o ise üvey kızı elinden alınmış bir uyuşturucu bağımlısı.
Show More (1)
take away alıp götürmek v.
  • And those three seconds took away two whole years.
  • O üç saniye koskoca iki seneyi alıp götürdü.
  • And those three seconds took away two whole years.
  • Ve o üç saniye iki koca yılı alıp götürdü.
  • Somebody took away my bag.
  • Biri çantamı aldı götürdü.
Show More (0)
take away ortadan kaldırmak v.
  • This proposal does not take away the national responsibilities of the national policy-makers.
  • Bu öneri, ulusal politika yapıcıların ulusal sorumluluklarını ortadan kaldırmamaktadır.
  • This takes away freedom of choice, undermines human dignity and works against sustainability.
  • Bu, seçim özgürlüğünü ortadan kaldırır, insan onurunu zedeler ve sürdürülebilirliğe aykırıdır.
Show More (-1)
take away kaldırmak v.
  • If you take away a cornerstone, much more may come tumbling down.
  • Bir köşe taşını kaldırırsanız, çok daha fazlası yıkılabilir.
  • If you take away a cornerstone, much more may come tumbling down.
  • Eğer bir köşe taşını kaldırırsanız, çok daha fazlası yıkılabilir.
Show More (-1)
take away çıkarmak (matematik) v.
  • 10 take away 2 is 8.
  • 10'dan 2'yi çıkarırsak 8 eder.
  • 10 take away 2 is 8.
  • 10'dan 2 çıkarırsan 8 kalır.
Show More (-1)
take away uzaklaştırmak v.
  • Children in the town were taken away for safety.
  • Şehirdeki çocuklar güvenlik için uzaklaştırıldı.
Show More (-2)