Tureng - tip - Inglés Turco Frases

Historia

	Inglés	Turco
1	tip	bahşiş vermek	v.
	Aren't you going to tip the waiter then? Garsona bahşiş vermeyecek misin yani? Don't forget to tip the waiter. Garsona bahşiş vermeyi unutma. We don't want to tip them. Onlara bahşiş vermek istemiyoruz. It is rude not to tip a waiter. Bir garsona bahşiş vermemek kabalıktır. Do we tip here? Burada bahşiş verir miyiz? Tom tipped the cab driver. Tom taksi sürücüsüne bahşiş verdi. If a porter carries your luggage, don't forget to tip him. Bagajınızı bir hamal taşırsa, ona bahşiş vermeyi unutmayın. When you go abroad, you'd better keep in mind that tipping is necessary. Yurt dışına gittiğinizde bahşiş vermenin gerekli olduğunu aklınızda tutsanız iyi olur. Tom tipped the bellboy. Tom belboy'a bahşiş verdi. I tipped the cabbie ten bucks for getting me to the airport on time. Beni havaalanına zamanında götürdüğü için taksiciye on dolar bahşiş verdim. Should I tip? Bahşiş vermeli miyim? If a porter carries your luggage, don't forget to tip him. Bir oda görevlisi bagajını taşıyorsa, ona bahşiş vermeyi unutma. I don't know if you know or not, but here in America you're expected to tip the waiter. Bilip bilmediğini bilmiyorum ama Amerika'da garsona bahşiş vermen beklenir. When you go abroad, you'd better keep in mind that tipping is necessary. Yurt dışına gittiğinizde, bahşiş vermenin gerekli olduğunu aklınızda tutsanız iyi olur. Do we tip here? Burada bahşiş veriyor muyuz? Don't forget to tip the porter for carrying your luggage. Bagajınızı taşıdığı için hamala bahşiş vermeyi unutmayın. How much should I tip? Ne kadar bahşiş vermeliyim? Tom tipped the cab driver. Tom taksi şoförüne bahşiş verdi. How much should we tip her? Ona ne kadar bahşiş vermeliyiz? In Japan it is not customary to tip for good service. Japonya'da iyi hizmet için bahşiş vermek adet değildir. It's not appropriate to give tips in Japan. Japonya'da bahşiş vermek uygun değildir. Give me a tip. Bana bir bahşiş ver. Don't forget to tip the waiter. Garsona bahşiş vermeyi unutmayın. I don't know if you know or not, but here in America you're expected to tip the waiter. Bilip bilmediğini bilmiyorum fakat burada Amerika'da garsona bahşiş vermen bekleniyor. Tom tipped the bellboy. Tom Komiye bahşiş verdi. Tom tipped the waitress. Tom garsona bahşiş verdi. We don't want to tip them. Onlara bahşiş vermek istemeyiz. How much should we tip him? Ona ne kadar bahşiş vermeliyiz? Tipping isn't usually done here. Burada genelde bahşiş verilmez. Show More (26)
2	tip	bahşiş	n.
	We left the waitress a generous tip. Garsona cömert bir bahşiş bıraktık. And then they have a space for an additional tip. Ve sonra onlarda ek bahşiş için ayrıca bir pay oluyor. And then they have a space for an additional tip. Ve sonra ek bir bahşiş için pay bırakıyorlar. I thanked Tom for the tip. Bahşiş için Tom'a teşekkür ettim. We do not accept tips. Bahşiş kabul etmiyoruz. Don't be stingy with the tip. Bahşiş konusunda cimri olmayın. I thanked Tom for the tip. Tom'a bahşiş için teşekkür ettim. Don't be stingy with the tip. Bahşiş konusunda cimri davranma. Are the tip and service charge included? Bahşiş ve servis ücreti dahil mi? Tom put money into the tip jar. Tom bahşiş kavanozuna para koydu. Our employees do not accept tips. Çalışanlarımız bahşiş kabul etmezler. Our employees do not accept tips. Çalışanlarımız bahşiş kabul etmez. We don't accept tips. Biz bahşişleri kabul etmiyoruz. That evening I left my tip under a coffee cup, which I left upside down on the table. O akşam bahşişimi, masaya ters bıraktığım bir kahve fincanının altına bıraktım. We don't accept tips. Bahşiş kabul etmiyoruz. Tips aren't included. Bahşişler dahil değildir. That evening I left my tip under a coffee cup, which I left upside down on the table. O akşam bahşişimi, masada başaşağı bıraktığım bir kahve fincanının altına bıraktım. Where's my tip? Bahşişim nerede? Tips are not accepted. Bahşiş kabul edilmez. Thanks for the tip, Tom. Bahşiş için teşekkürler, Tom. Show More (17)
3	tip	uç	n.
	I could only see the red tip of his cigarette in the dark. Karanlıkta yalnızca sigarasının kırmızı ucunu görebiliyordum. I had the word on the tip of my tongue. Dilimin ucunda bir kelime vardı. His name was on the tip of my tongue, but I couldn't remember it. Adı dilimin ucundaydı ama hatırlayamadım. The word is on the tip of my tongue. Kelime dilimin ucunda. Tom kissed the tip of Mary's nose. Tom, Mary'nin burnunun ucunu öptü. Mary dangled her shoe off the tip of her toes. Mary ayakkabısını parmaklarının ucundan sarkıttı. Tom kissed Mary on the tip of her nose. Tom Mary'yi burnunun ucundan öptü. He was a dapper man with a mustache that curled neatly at each tip. Uçları düzgünce kıvrılmış bıyıkları olan şık bir adamdı. I had the word on the tip of my tongue. Bu kelime dilimin ucundaydı. His name is on the tip of my tongue. Onun adı dilimin ucunda. He was a dapper man with a mustache that curled neatly at each tip. O her ucundan özenle kıvrılmış bir bıyığı olan şık bir adamdı. It is on the tip of my tongue. Dilimin ucunda. His name was on the tip of my tongue, but I couldn't remember it. Onun adı dilimin ucundaydı ama onu hatırlayamadım. I have it in the tip of my tounge. Dilimin ucunda. The word is on the tip of my tongue. Bu kelime dilimin ucunda. His name is on the tip of my tongue. İsmi dilimin ucunda. The words themselves are on the tip of my tongue, but I just can't say it. Kelimeler dilimin ucunda ama söyleyemiyorum. Show More (14)
4	tip	ipucu	n.
	He gave me a few tips on vertical gardening. Bana dikey bahçecilikle ilgili birkaç ipucu verdi. This tip is just a reminder to watch what you eat. Bu ipucu sadece ne yediğinize dikkat etmeniz konusunda bir hatırlatmadır. This tip is just a reminder to watch what you eat. İşte bu ipucu ne yediğinize dikkat etmeniz için bir hatırlatmadır. Thanks for the tip, Tom. İpucu için teşekkürler Tom. We don't want to tip them off. Onlara ipucu vermek istemiyoruz. You were the one who gave me that tip. Bana o ipucunu veren kişi sendin. Let me give you a little tip. Sana küçük bir ipucu vereyim. The police got a tip from an informant. Polis bir muhbirden bir ipucu aldı. Here's a tip for your trouble. İşte zahmetin için bir ipucu. Give me a tip. Bana bir ipucu ver. We don't want to tip them off. Onlara ipucu vermek istemeyiz. Here's a tip for your trouble. İşte senin sorunun için bir ipucu. The tip led the police to a monstrous crime. İpucu, polisi canavarca bir suça götürdü. Show More (10)
5	tip	çöplük	n.
	That car belongs in the tip. O arabanın yeri çöplük. Clean your room; it looks like a tip. Odanı temizle; çöplük gibi görünüyor. Most of it ends up on tips or in waste incinerators. Bunların büyük bir kısmı çöplükleri ya da atık yakma tesislerini boylamaktadır. Show More (0)
6	tip	tüyo	n.
	I got a tip from Harry; I'm putting all my money on Watermelon. Harry'den bir tüyo aldım; bütün paramı Karpuz'a yatırıyorum. Thanks for the tip. Tüyo için teşekkürler. They said it was a very reliable tip. Çok güvenilir bir tüyo olduğunu söylediler. Show More (0)
7	tip	burun	n.
	A snowflake landed on the tip of Mary's nose. Mary'nin burnunun ucuna bir kar tanesi kondu. A snowflake landed on the tip of Tom's nose. Bir kar tanesi Tom'un burnunun ucuna indi. A snowflake landed on the tip of Mary's nose. Bir kar tanesi Mary'nin burnunun ucuna indi. Show More (0)
8	tip	tepe	n.
	What you see above the water is just the tip of the iceberg. Suyun üstünde gördüğün şey sadece buz dağının tepesi. It's the tip of the iceberg. Bu, buzdağının tepesi. Show More (-1)
9	tip	tavsiye	n.
	Thanks for the tips. Tavsiyeler için teşekkürler. Thanks for the safety tip. Güvenlik tavsiyesi için teşekkürler. Show More (-1)
10	tip	yatırmak	v.
	Don't tip your chair back; you might fall. Sandalyeni geriye yatırma; yere düşebilirsin. Show More (-2)
11	tip	dökmek (çöp)	v.
	Tip the broth in a large pot and heat it up. Et suyunu büyük bir tencereye dökerek ısıtın. Show More (-2)
12	tip	ihbar	n.
	The police received an anonymous tip. Polis isimsiz bir ihbar aldı. Show More (-2)
13	tip	söylenmek	v.
	She's tipped as the next queen of pop. Bir sonraki pop kraliçesinin o olacağı söyleniyor. Show More (-2)
14	tip	uyarmak	v.
	What tipped you off? Seni ne uyardı? Show More (-2)
15	tip	yana yatırmak	v.
	He tipped his hat. O, şapkasını yana yatırdı. Show More (-2)
16	tip	eğmek	v.
	Tom tipped his hat. Tom şapkasını eğdi. Show More (-2)
17	tip	öneri	n.
	This article contains tips for those who are eager to increase their vocabulary. Bu makale, kelime hazinesini artırmak isteyenler için öneriler içerir. Show More (-2)

	Inglés	Turco
1	type	tip	n.
	We require a far more formal decision-making procedure of a parliamentary type. Parlamento tipi çok daha resmi bir karar alma prosedürüne ihtiyacımız var. Parliament is not taking the initiative and supporting a Tobin type tax just to annoy the Commission. Parlamento sırf Komisyon'u kızdırmak için inisiyatif alıp Tobin tipi bir vergiyi desteklemiyor. As far as the first type is concerned, I welcome the proposed new title. Birinci tip söz konusu olduğunda, önerilen yeni başlığı memnuniyetle karşılıyorum. They want a Union that delivers the quality of life and the type of society they desire. Arzu ettikleri yaşam kalitesini ve toplum tipini sunan bir Birlik istiyorlar. These options can be withdrawn once the market, favouring type A companies, has created the right conditions. Bu seçenekler, A tipi şirketleri tercih eden piyasa doğru koşulları yarattığında geri çekilebilir. This type of principle is going to be general for a long period. Bu tip prensipler uzun bir süre genel geçer olacak. Construction of this type of ship was halted at the time because the risk of rusting was especially high. Paslanma riski özellikle yüksek olduğu için bu tip gemilerin inşası o dönemde durdurulmuştur. Similarly, the type of web browser is often noted. Benzer şekilde, web tarayıcısının tipi de sıklıkla belirtilir. Machines and other installations, the non-hydraulic type, often break down due to uneven loading. Hidrolik olmayan tipteki makineler ve diğer tesisatlar genellikle dengesiz yükleme nedeniyle bozulur. Not all people are good candidates for this type of eye surgery. Bu tip bir göz ameliyatı için herkes iyi bir aday değildir. However, a variable of type int can hold only whole numbers. Ancak int tipinde bir değişken sadece tam sayıları tutabilir. This type of storage is ideal to save space in your home. Bu tip depolama, evinizde yer kazanmak için idealdir. What type of person is Tom? Tom ne tip bir kişi? What's your type? Senin tipin nedir? What's your personality type? Kişilik tipiniz nedir? We still have a TV-set of the old type. Hâlâ eski tip bir televizyonumuz var. That type of person is dull. Bu tip insanlar sıkıcıdır. This type of concrete has never been used in Singapore. Bu tip beton Singapur'da hiç kullanılmadı. This is exactly the type that we need. Bu tam da ihtiyacımız olan tip. I didn't know Tom was your type. Tom'un senin tipin olduğunu bilmiyordum. I'm the stay-at-home type. Ben evde oturan tiplerdenim. Yanni wasn't that type of person. Yanni o tip bir insan değildi. Tom isn't that type of guy. Tom o tip bir adam değildir. Tom wasn't really my type. Tom gerçekten benim tipim değildi. This type of thing happens all the time. Bu tip şeyler her zaman olur. I'm not her type. Onun tipi değilim. Tom wasn't really my type. Tom benim tipim değildi. I don't like this type of house. Bu tip evler hoşuma gitmiyor. Tom isn't the lying type. Tom yalan söyleyen bir tip değil. I'm not your type. Tipin değilim. I'm not your type. Ben senin tipin değilim. I don't go for men of his type. Onun tipindeki insanları sevmem. You're not Tom's type. Tom'un tipi değilsin. These motorcycles are the same type. Bu motosikletler aynı tip. What's your type? Senin tipin ne? This type of mobile phone sells well. Bu tip cep telefonları çok satıyor. Layla is just my type. Leyla tam benim tipim. This is a new type of car. Bu yeni tip bir araba. I didn't think you were Tom's type. Tom'un tipi olduğunu düşünmemiştim. Tom and I both spent our time in the navy on the same type of ship. Tom ve ben ikimiz de zamanımızı donanmada aynı tip gemide geçirdik. Tom wasn't Mary's type. Tom Mary'nin tipi değildi. What's your personality type? Kişilik tipin nedir? This type of person isn't interesting. Bu tip insanlar ilginç değildir. For your sister, she's the shy type. Kız kardeşine gelince, o utangaç bir tip. Tom is the type of person who always smiles. Tom her zaman gülümseyen bir tiptir. He is my type! O benim tipim. I'm not the type that gives up so easily. Ben kolay pes eden bir tip değilim. Somehow Tom doesn't seem to be Mary's type. Nedense Tom, Mary'nin tipi gibi görünmüyor. Obviously, Tom isn't Mary's type. Belli ki Tom, Mary'nin tipi değil. Tom isn't that type of guy. Tom o tip bir adam değil. Tom and I both spent our time in the navy on the same type of ship. Tom ve ben donanmadaki zamanımızı aynı tip gemide geçirdik. Maybe I wasn't Tom's type. Belki de Tom'un tipi değildim. I'm the bashful type. Ben utangaç bir tipim. I didn't think Tom was your type. Tom'un senin tipin olduğunu düşünmemiştim. What is your type exactly? Tam olarak tipiniz nedir? I don't go for men of his type. Onun tipindeki erkeklerden hoşlanmam. You're my type. Sen benim tipimsin. This type of person is boring. Bu tip insanlar sıkıcıdır. I know your type. Senin tipini biliyorum. My husband is the jealous type. Kocam kıskanç bir tip. She's just my type. Tam benim tipim. This type of person isn't interesting. Bu tip insan, ilgi çekici değildir. I don't like his type. Onun tipini sevmiyorum. Tom said Mary wasn't his type. Tom, Mary'nin onun tipi olmadığını söyledi. What do you mean, I'm not your type? Ne demek senin tipin değilim? I didn't think you were Tom's type. Senin Tom'un tipi olduğunu düşünmedim. You're not Tom's type. Sen Tom'un tipi değilsin. Tom isn't my type. Tom benim tipim değil. I'm not that type of guy. Ben o tip adam değilim. This type foundry has not existed for almost fifteen years. Bu tip bir dökümhane neredeyse on beş yıldır mevcut değil. He isn't my type. Benim tipim değil. You were never my type. Asla benim tipim olmadın. Tom isn't Mary's type. Tom Mary'nin tipi değil. I'm not his type. Ben onun tipi değilim. We still have a TV-set of the old type. Bizim hala eski tip bir televizyonumuz var. I know the type. Bu tipleri bilirim. Somehow Tom doesn't seem to be Mary's type. Her nasılsa Tom, Mary'nin tipi gibi gözükmüyor. Tom isn't really my type. Tom benim tipim değil. He's the type of guy who doesn't take women very seriously. Kadınları pek ciddiye almayan bir tip. What do you mean, I'm not your type? Senin tipin değilim de ne demek? I don't think Tom is the philosophical type. Tom'un felsefi bir tip olduğunu sanmıyorum. Tom told me that Mary was his type. Tom bana Mary'nin onun tipi olduğunu söyledi. Do you sell this type of wallets? Bu tip cüzdanlar satıyor musunuz? Tom isn't really my type. Tom gerçekten tipim değil. Tom is my type. Tom benim tipim. He's the silent type. Sessiz bir tip. I didn't think Tom was your type. Tom'un senin tipin olduğunu düşünmedim. Mary isn't really my type. Mary pek benim tipim değil. I'm not the jealous type. Ben kıskanç bir tip değilim. Mary's clothes are grouped by type and color. Mary'nin elbiseleri tipine ve rengine göre gruplandırılmış. He isn't my type. O benim tipim değil. This is an old type of American clock. Bu, eski tipte bir Amerikan saatidir. Show More (89)
2	lot	tip	n.
	They aren't such a bad lot. Öyle ahlaksız tipler değiller. They aren't such a bad lot. O kadar da kötü tipler değiller. Show More (-1)
3	sort	tip	n.
	He is not the sort of guy who gives in easily. O, kolay pes eden bir tip değildir. Tom is the easy-going sort. Tom rahat bir tiptir. Show More (-1)
4	style	tip	n.
	In the same manner, the style of web browsers is generally noticed. Aynı şekilde, web tarayıcılarının tipi da genellikle fark edilir. Show More (-2)
5	kind	tip	n.
	Tom is not the kind of person to take revenge. Tom intikam alacak tipte biri değil. Show More (-2)
6	guy	tip	n.
	Tom is the most popular guy in our class. Tom sınıfımızda en popüler tip. Show More (-2)
7	character	tip	n.
	Yanni was a suspicious character. Yanni güven vermeyen bir tipti. Show More (-2)