|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
çok daha iyi |
better by far adj.
|
|
This is better by far.
Bu çok daha iyi.
More Sentences
|
2 |
General |
çok iyi |
outstanding adj.
|
|
Tom is an outstanding musician.
Tom çok iyi bir müzisyendir.
More Sentences
|
3 |
General |
çok iyi |
great adj.
|
|
This is one area in which I believe the Commission can be a very great friend to Wales.
Komisyonun Galler için çok iyi bir dost olabileceğine inandığım alanlardan biri de budur.
More Sentences
|
4 |
General |
çok iyi |
excellent adj.
|
|
Tom is in excellent health.
Tom'un sağlığı çok iyi.
More Sentences
|
5 |
General |
çok daha iyi |
much better adj.
|
|
You have to have a much better, much more careful look at this.
Bu konuya çok daha iyi, çok daha dikkatli bir şekilde bakmalısınız.
More Sentences
|
6 |
General |
çok iyi |
terrific adj.
|
|
I heard that Tom is a terrific kisser.
Tom'un çok iyi öpüştüğünü duydum.
More Sentences
|
7 |
General |
çok iyi |
cool adj.
|
|
This is cool.
Bu çok iyi.
More Sentences
|
8 |
General |
çok iyi |
much adj.
|
|
But it was a unique concept, and much good work was done.
Ancak benzersiz bir konseptti ve çok iyi işler yapıldı.
More Sentences
|
9 |
General |
çok iyi |
nicely adv.
|
|
Tom did very nicely.
Tom çok iyi iş çıkardı.
More Sentences
|
10 |
General |
çok daha iyi |
a lot better adv.
|
|
We have done well but we could still do a lot better.
İyi iş çıkardık ama hala çok daha iyisini yapabiliriz.
More Sentences
|
11 |
General |
çok iyi |
only too adv.
|
|
We are only too aware of the consequences this has on women's health.
Bunun kadın sağlığı üzerindeki sonuçlarının çok iyi farkındayız.
More Sentences
|
Phrases |
|
12 |
Phrases |
çok daha iyi |
much better expr.
|
|
I believe that policy is much better than the one of 'don't vaccinate but rather burn'.
Bu politikanın 'aşılamayın, yakın' politikasından çok daha iyi olduğuna inanıyorum.
More Sentences
|
13 |
Phrases |
çok daha iyi |
infinitely better expr.
|
|
Doing anything no matter how small is infinitely better than doing nothing.
Ne kadar küçük olursa olsun bir şey yapmak hiçbir şey yapmamaktan çok daha iyidir.
More Sentences
|
Colloquial |
|
14 |
Colloquial |
çok iyi anlaşmak |
get along famously (with someone) v.
|
|
We got along famously.
Çok iyi anlaşırdık.
More Sentences
|
15 |
Colloquial |
çok iyi |
hot adj.
|
|
Last night was very hot and muggy and I didn't sleep very well.
Dün gece çok sıcak ve bunaltıcıydı ve çok iyi uyumadım.
More Sentences
|
General |
|
16 |
General |
çok iyi bir iş |
a plum job n.
|
|
|
17 |
General |
çok iyi |
funkiness n.
|
|
18 |
General |
çok iyi şans |
best of luck n.
|
|
19 |
General |
çok iyi bir iş |
a plum post n.
|
|
20 |
General |
çok iyi |
alpha plus n.
|
|
21 |
General |
çok iyi işitme |
acute hearing n.
|
|
22 |
General |
çok iyi kişi |
beauty n.
|
|
23 |
General |
çok iyi şey |
beauty n.
|
|
24 |
General |
beysbolda çok sayıda iyi vuruşun yapıldığı oyun |
slugfest n.
|
|
25 |
General |
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı/durum |
potemkin village n.
|
|
26 |
General |
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı/durum |
potyomkin village n.
|
|
27 |
General |
çok iyi şey |
the business n.
|
|
28 |
General |
çok iyi kimse |
the business n.
|
|
29 |
General |
çok iyi durumda olan sikke |
mint n.
|
|
30 |
General |
çok iyi durumda olan damga |
mint n.
|
|
31 |
General |
çok iyi durumdaki araba |
minter n.
|
|
32 |
General |
bir şeyi çok iyi bilmek |
have something at one's fingertips v.
|
|
33 |
General |
çok iyi bir şey olmak |
be quite something v.
|
|
34 |
General |
çok iyi gitmek |
go like a bomb v.
|
|
35 |
General |
çok iyi gitmek (işler) |
thrive v.
|
|
36 |
General |
çok iyi biliyormuş gibi kullanmak (bir sözü) |
bandy about v.
|
|
|
37 |
General |
çok iyi gelişmek/büyümek |
thrive v.
|
|
38 |
General |
-den çok daha iyi bir performans göstermek |
outdo v.
|
|
39 |
General |
-den çok iyi olmak |
outclass v.
|
|
40 |
General |
çok iyi olmak |
excel v.
|
|
41 |
General |
çok iyi bir pozisyonda olmak |
fly high v.
|
|
42 |
General |
çok iyi öğrenmek |
learn something very well v.
|
|
43 |
General |
çok iyi bilmek |
know something by heart v.
|
|
44 |
General |
çok iyi bilmek |
know by heart v.
|
|
45 |
General |
(şarkı vb) çok daha iyi söylemek |
sing much better than v.
|
|
46 |
General |
birini çok iyi tanımak |
know someone very well v.
|
|
47 |
General |
aklına koyduğu her şeyde çok iyi olmak |
be great at anything he/she sets one's mind to v.
|
|
48 |
General |
çok iyi bir aileden gelmek |
come from a very good family v.
|
|
49 |
General |
çok iyi dans etmek |
dance very well v.
|
|
50 |
General |
bir şeyi çok iyi bilmek |
know something very well v.
|
|
51 |
General |
çok iyi kondisyonda/durumda olmak |
be in great shape v.
|
|
52 |
General |
çok iyi performans sergilemek |
give a very good performance v.
|
|
53 |
General |
çok iyi performans göstermek |
give a very good performance v.
|
|
54 |
General |
bir müzik aletini konuşturmak/çok iyi çalmak |
play a musical instrument very well v.
|
|
55 |
General |
(rol) çok iyi ve hızlı şekilde yapmak |
blaze away v.
|
|
56 |
General |
çok iyi atış yapmak |
overshoot v.
|
|
57 |
General |
çok iyi çalmak |
outthieve v.
|
|
58 |
General |
çok iyi |
dandy adj.
|
|
59 |
General |
çok iyi |
bully adj.
|
|
60 |
General |
çok iyi |
some adj.
|
|
61 |
General |
çok iyi |
jolly good adj.
|
|
62 |
General |
çok iyi |
elegant adj.
|
|
63 |
General |
çok iyi |
roaring adj.
|
|
64 |
General |
çok iyi |
banner adj.
|
|
65 |
General |
çok iyi |
celestial adj.
|
|
66 |
General |
çok iyi |
of the first water adj.
|
|
67 |
General |
çok iyi |
exceptional adj.
|
|
68 |
General |
çok iyi |
very good adj.
|
|
69 |
General |
çok iyi |
good adj.
|
|
70 |
General |
çok iyi |
bang up adj.
|
|
71 |
General |
çok iyi |
choice adj.
|
|
72 |
General |
çok iyi |
first-class adj.
|
|
73 |
General |
çok iyi |
extra adj.
|
|
74 |
General |
çok iyi |
devastating adj.
|
|
75 |
General |
çok iyi |
admirable adj.
|
|
76 |
General |
çok iyi |
unrivalled adj.
|
|
|
77 |
General |
çok iyi |
unrivaled adj.
|
|
78 |
General |
çok iyi olmayan |
unbrilliant adj.
|
|
79 |
General |
çok iyi durumda |
undamaged adj.
|
|
80 |
General |
çok iyi durumda |
undestroyed adj.
|
|
81 |
General |
çok iyi olmayan |
unideal adj.
|
|
82 |
General |
duyuları çok iyi |
sagacious adj.
|
|
83 |
General |
çok iyi |
barrie [scotland] [dialect] adj.
|
|
84 |
General |
çok iyi |
blinging adj.
|
|
85 |
General |
çok iyi veya başarılı |
mega adj.
|
|
86 |
General |
çok iyi |
bumper adj.
|
|
87 |
General |
çok iyi konumda |
golden adj.
|
|
88 |
General |
çok iyi durumda |
golden adj.
|
|
89 |
General |
çok iyi geliştirilmiş veya geniş kapsamlı (beceri) |
compleat adj.
|
|
90 |
General |
çok iyi |
phantastic adj.
|
|
91 |
General |
çok iyi |
phantastical adj.
|
|
92 |
General |
çok iyi araştırılmış |
ploughed [rare] adj.
|
|
93 |
General |
çok iyi |
precellent [obsolete] adj.
|
|
94 |
General |
çok iyi |
sick-dog adj.
|
|
95 |
General |
çok iyi |
superbad adj.
|
|
96 |
General |
çok iyi bilinen |
supereminent adj.
|
|
97 |
General |
çok iyi |
superexcellent adj.
|
|
98 |
General |
çok iyi |
superslick adj.
|
|
99 |
General |
çok iyi |
very well adv.
|
|
100 |
General |
çok iyi |
highly adv.
|
|
101 |
General |
çok daha iyi |
all the better adv.
|
|
102 |
General |
hepsi çok iyi |
all too well adv.
|
|
103 |
General |
çok iyi bir biçimde |
finely adv.
|
|
104 |
General |
çok iyi |
famously adv.
|
|
105 |
General |
çok iyi değil |
after a fashion adv.
|
|
106 |
General |
çok iyi bir şekilde |
gorgeously adv.
|
|
107 |
General |
çok iyi bir şekilde |
magnificently adv.
|
|
108 |
General |
çok iyi bir şekilde |
resplendently adv.
|
|
109 |
General |
çok iyi bir şekilde |
splendidly adv.
|
|
110 |
General |
çok iyi bilinen |
famously adv.
|
|
111 |
General |
herkesin çok iyi bildiği |
famously adv.
|
|
112 |
General |
çok iyi bir şekilde |
champion [dialect] adv.
|
|
113 |
General |
çok iyi |
tip-top adv.
|
|
114 |
General |
çok iyi bir halde |
overwell adv.
|
|
115 |
General |
çok iyi şekilde |
clever [dialect] adv.
|
|
116 |
General |
çok iyi bir şekilde |
fine adv.
|
|
117 |
General |
çok iyi bir şekilde |
first-rate adv.
|
|
118 |
General |
çok iyi |
thumbs up interj.
|
|
119 |
General |
çok iyi |
good job interj.
|
|
Phrasals |
|
120 |
Phrasals |
(bir şeyde) çok iyi olmak |
excel at (something) v.
|
|
121 |
Phrasals |
(bir şeyde) çok iyi olmak |
excel in (something) v.
|
|
Phrases |
|
122 |
Phrases |
çok iyi/güzel |
the berries expr.
|
|
123 |
Phrases |
çok iyi/güzel |
it's the berries expr.
|
|
124 |
Phrases |
en/çok (komik/iyi/kötü) |
quite the (most something) expr.
|
|
125 |
Phrases |
bu/bu sefer/böyle/şimdi (çok) daha iyi (oldu) |
that’s (much) better expr.
|
|
126 |
Phrases |
ya çok iyi ya da çok kötü sonuçlanan durum |
boom or bust expr.
|
|
127 |
Phrases |
çok iyi derecede ingilizce |
excellent command of english expr.
|
|
128 |
Phrases |
çok iyi bir aşçı |
no mean cook expr.
|
|
129 |
Phrases |
çok daha iyi |
way better expr.
|
|
130 |
Phrases |
çok daha iyi |
better still expr.
|
|
131 |
Phrases |
iyi yapmak için hiçbir zaman çok geç değildir |
it's never too late to do well expr.
|
|
132 |
Phrases |
çok iyi olurdu |
(one) could stand (something) expr.
|
|
133 |
Phrases |
çok daha iyi |
heaps better expr.
|
|
Proverb |
|
134 |
Proverb |
bir işte çok iyi bir yere gelmek (yükselmek) istiyorsan en alttan başlayıp adım adım yükselmelisin |
he who would climb the ladder must begin at the bottom
|
|
Colloquial |
|
135 |
Colloquial |
çok iyi |
thumbs-up n.
|
|
136 |
Colloquial |
çok iyi olur |
good deal n.
|
|
137 |
Colloquial |
çok iyi/yakın arkadaş |
best bud n.
|
|
138 |
Colloquial |
çok iyi seviyede |
god tier n.
|
|
139 |
Colloquial |
çok iyi bilinen bir olay |
ancient history n.
|
|
140 |
Colloquial |
çok iyi örnek |
an object lesson n.
|
|
141 |
Colloquial |
çok başarılı olacağına inanılan kişilerden/en iyi oyunculardan oluşan takım |
dream team n.
|
|
142 |
Colloquial |
öyle çok iyi (biri veya bir şey) olmama |
no bargain n.
|
|
143 |
Colloquial |
çok iyi (biri/bir şey) |
hang of a (someone or something) n.
|
|
144 |
Colloquial |
uçuş veya helikopterler konusunda çok iyi olan kimse |
rotorhead n.
|
|
145 |
Colloquial |
çok iyi babalık yapan kimse |
superdad n.
|
|
146 |
Colloquial |
çok iyi nişan almak |
have very good aim v.
|
|
147 |
Colloquial |
çok iyi tanımak |
know inside out v.
|
|
148 |
Colloquial |
çok iyi bilmek |
know inside out v.
|
|
149 |
Colloquial |
çok iyi tanımak |
know someone good v.
|
|
150 |
Colloquial |
çok iyi bir iş yapmak |
do a hell of a job v.
|
|
151 |
Colloquial |
işinde çok iyi olmak |
be very good at what he/she does v.
|
|
152 |
Colloquial |
çok iyi vakit geçirmek |
have the craic v.
|
|
153 |
Colloquial |
koşullar çok iyi olmasa da elinden gelenin en iyisini yapmak |
make the best of it v.
|
|
154 |
Colloquial |
çok iyi olmak |
be the bomb v.
|
|
155 |
Colloquial |
çok iyi bir performans sergilemek |
kill v.
|
|
156 |
Colloquial |
(bir şeyde) birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak |
have it (all) over someone or something (in something) v.
|
|
157 |
Colloquial |
bir şeyden çok daha iyi olmak |
that beats something all to pieces [rural] v.
|
|
158 |
Colloquial |
çok iyi anlaşmak |
get on famously [old-fashioned] v.
|
|
159 |
Colloquial |
çok iyi anlaşmak |
get along famously [old-fashioned] v.
|
|
160 |
Colloquial |
bir konuda/bir şeyi yapmada çok iyi olmak |
be a great one for something/for doing something v.
|
|
161 |
Colloquial |
çok iyi gitmek |
be going gangbusters [us] v.
|
|
162 |
Colloquial |
çok iyi/olağanüstü bir performans sergilemek |
be on v.
|
|
163 |
Colloquial |
çok iyi/olağanüstü oynamak |
be on v.
|
|
164 |
Colloquial |
-i çok iyi bilmek |
be well aware that... v.
|
|
165 |
Colloquial |
kopmak (çok iyi olmak) |
jump v.
|
|
166 |
Colloquial |
çok iyi olmak |
(have) got it going on v.
|
|
167 |
Colloquial |
bir şeyin çok iyi bir örneği olmak |
be no mean... v.
|
|
168 |
Colloquial |
çok iyi olmak |
slap v.
|
|
169 |
Colloquial |
çok iyi olmak |
go hard v.
|
|
170 |
Colloquial |
çok iyi |
bumping adj.
|
|
171 |
Colloquial |
çok iyi/hoş |
butter adj.
|
|
172 |
Colloquial |
muhteşem/çok iyi |
ducky adj.
|
|
173 |
Colloquial |
çok iyi |
dude adj.
|
|
174 |
Colloquial |
çok iyi |
dudical adj.
|
|
175 |
Colloquial |
gerçekten çok iyi |
dudical adj.
|
|
176 |
Colloquial |
çok iyi |
whale on adj.
|
|
177 |
Colloquial |
gerçekten çok iyi |
real gone adj.
|
|
178 |
Colloquial |
çok iyi |
kickin’ adj.
|
|
179 |
Colloquial |
çok iyi |
kicken adj.
|
|
180 |
Colloquial |
çok iyi |
primo adj.
|
|
181 |
Colloquial |
çok iyi |
blazing adj.
|
|
182 |
Colloquial |
çok iyi |
bold adj.
|
|
183 |
Colloquial |
çok iyi oyuncularla dolu |
loaded [us] adj.
|
|
184 |
Colloquial |
çok iyi |
diesel adj.
|
|
185 |
Colloquial |
çok iyi |
gravycakes adj.
|
|
186 |
Colloquial |
çok iyi |
hard-core adj.
|
|
187 |
Colloquial |
çok iyi |
kickin adj.
|
|
188 |
Colloquial |
çok iyi |
fandabidozi [uk] adj.
|
|
189 |
Colloquial |
çok iyi |
five-by-five adj.
|
|
190 |
Colloquial |
çok iyi araştırılmış |
plowed [rare] adj.
|
|
191 |
Colloquial |
çok iyi |
lit adj.
|
|
192 |
Colloquial |
çok iyi |
superterrific adj.
|
|
193 |
Colloquial |
çok iyi/aşırı iyi (bir şey veya kişi) |
a hell of a someone or something adv.
|
|
194 |
Colloquial |
çok iyi/aşırı iyi (bir şey veya kişi) |
a helluva someone or something adv.
|
|
195 |
Colloquial |
çok iyi |
bonny [dialect] [uk] adv.
|
|
196 |
Colloquial |
için çok iyi! |
bully for! interj.
|
|
197 |
Colloquial |
senin/onun/onlar için çok iyi |
bully for you/him/her/them interj.
|
|
198 |
Colloquial |
(daha çok kadın için) terbiyesiz/iyi terbiye almamış |
no better than (one) ought to be expr.
|
|
199 |
Colloquial |
(daha çok kadın için) terbiyesiz/iyi terbiye almamış |
no better than (one) should be expr.
|
|
200 |
Colloquial |
çok iyi/sıkı/süper/harika (kişi/şey) |
one heck of a (something or someone) expr.
|
|
201 |
Colloquial |
yürü be, çok iyi gidiyorsun! |
you're killing it! expr.
|
|
202 |
Colloquial |
çok iyi |
a bit of all right expr.
|
|
203 |
Colloquial |
çok daha iyi (olur vb) |
so much the better expr.
|
|
204 |
Colloquial |
çok iyi değil |
not much of a expr.
|
|
205 |
Colloquial |
çok iyi anlaşılmış |
in focus expr.
|
|
206 |
Colloquial |
çok iyi |
bang up expr.
|
|
207 |
Colloquial |
çok iyi bir biçimde |
with a bang expr.
|
|
208 |
Colloquial |
çok iyi bilinen |
in focus expr.
|
|
209 |
Colloquial |
çok az/bir kademe/bir gömlek daha iyi |
a notch better expr.
|
|
210 |
Colloquial |
çok iyi (nasılsın sorusuna cevaben) |
peachy keen expr.
|
|
211 |
Colloquial |
çok iyi değil |
not-so-good expr.
|
|
212 |
Colloquial |
çok iyi durumda |
in the pink expr.
|
|
213 |
Colloquial |
çok daha iyi |
tant mieux [french] expr.
|
|
214 |
Colloquial |
çok az/bir kademe/bir gömlek daha iyi |
notch above expr.
|
|
215 |
Colloquial |
kendine çok ama çok iyi bak |
take very good care of yourself expr.
|
|
216 |
Colloquial |
kendine çok iyi bak |
take very good care of yourself expr.
|
|
217 |
Colloquial |
çok iyi anlaştık |
we just clicked expr.
|
|
218 |
Colloquial |
gerçekten çok iyi |
wicked bad expr.
|
|
219 |
Colloquial |
(bir şey yapmak için) (çok) daha iyi |
(all) the better to (do something) expr.
|
|
220 |
Colloquial |
çok iyi ya |
that's a fine how-de-do expr.
|
|
221 |
Colloquial |
çok iyi ya |
that's a fine how-de-do expr.
|
|
222 |
Colloquial |
çok iyi değil |
not too hot expr.
|
|
223 |
Colloquial |
çok da iyi değil |
not too hot expr.
|
|
224 |
Colloquial |
çok iyi durumda değil |
not too hot expr.
|
|
225 |
Colloquial |
pek/çok iyi değil |
not too hot expr.
|
|
226 |
Colloquial |
pek/çok iyi durumda değil |
not too hot expr.
|
|
227 |
Colloquial |
çok iyi değil |
not so hot expr.
|
|
228 |
Colloquial |
çok da iyi değil |
not so hot expr.
|
|
229 |
Colloquial |
çok iyi durumda değil |
not so hot expr.
|
|
230 |
Colloquial |
pek/çok iyi değil |
not so hot expr.
|
|
231 |
Colloquial |
pek/çok iyi durumda değil |
not so hot expr.
|
|
232 |
Colloquial |
çok iyi |
a-ok expr.
|
|
233 |
Colloquial |
çok iyi |
a (damn) sight too good expr.
|
|
234 |
Colloquial |
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi |
a (damn) sight better (than somebody/something) expr.
|
|
235 |
Colloquial |
çok daha iyi |
a sight better expr.
|
|
236 |
Colloquial |
çok daha iyi |
all to the better expr.
|
|
237 |
Colloquial |
çok daha iyi |
all to the better expr.
|
|
238 |
Colloquial |
(ve) bu çok iyi bir haber |
(and) a good job too expr.
|
|
239 |
Colloquial |
(ve) bu çok iyi oldu |
(and) a good job too expr.
|
|
240 |
Colloquial |
(ve) bu çok iyi bir haber |
(and) a good thing too expr.
|
|
241 |
Colloquial |
(ve) bu çok iyi oldu |
(and) a good thing too expr.
|
|
242 |
Colloquial |
çok iyi |
like a bomb [uk/new zealand] expr.
|
|
243 |
Colloquial |
… olması çok iyi |
(it's) a good job/thing (that) expr.
|
|
244 |
Colloquial |
çok iyi |
hang of a expr.
|
|
245 |
Colloquial |
çok iyi |
a hang of expr.
|
|
246 |
Colloquial |
çok iyi dedin |
I couldn't have said it better myself expr.
|
|
247 |
Colloquial |
çok olması her zaman iyi değildir |
more is less expr.
|
|
248 |
Colloquial |
çok iyi |
nice one expr.
|
|
249 |
Colloquial |
çok iyi (bilmek/tanımak) |
only too well expr.
|
|
250 |
Colloquial |
hem de çok iyi/yakından (bilmek/tanımak) |
only too well expr.
|
|
251 |
Colloquial |
çok daha iyi |
streets ahead [uk] expr.
|
|
252 |
Colloquial |
bunu (bu iğrenç, rahatsız edici şeyi) söylediğin çok iyi oldu, teşekkürler |
thanks for sharing expr.
|
|
253 |
Colloquial |
çok iyi/hoş oldu |
that went down a treat expr.
|
|
254 |
Colloquial |
bu çok iyi |
that's sweet expr.
|
|
255 |
Colloquial |
çok iyi |
neato (canito) exclam.
|
|
256 |
Colloquial |
çok iyi |
all right exclam.
|
|
257 |
Colloquial |
çok iyi |
all right exclam.
|
|
258 |
Colloquial |
çok iyi ya |
how-de-do [us] exclam.
|
|
259 |
Colloquial |
çok iyi iş! |
nice work! [uk] exclam.
|
|
260 |
Colloquial |
çok iyi |
fire exclam.
|
|
261 |
Colloquial |
çok iyi |
def (definitely) abrev.
|
|
262 |
Colloquial |
çok iyi |
ftw (for the win) abrev.
|
|
Idioms |
|
263 |
Idioms |
çok daha iyi bir plan veya önlem |
a trick worth two of that n.
|
|
264 |
Idioms |
çok iyi sahnelenen şey |
grandstand play n.
|
|
265 |
Idioms |
çok iyi kimse |
a living doll n.
|
|
266 |
Idioms |
iyi/yüksek notlar almak için çok çalışan öğrenci |
marksman n.
|
|
267 |
Idioms |
(bir şeyde/işte) çok iyi |
a past master (in something) n.
|
|
268 |
Idioms |
(bir şeyde/işte) çok iyi |
a past master (of something) n.
|
|
269 |
Idioms |
(bir şeyde/işte) çok iyi |
a past master (at something) n.
|
|
270 |
Idioms |
görüş açısı/manzarası çok iyi konum |
a ringside seat n.
|
|
271 |
Idioms |
görüş açısı/manzarası çok iyi konum |
a ringside view n.
|
|
272 |
Idioms |
çok iyi zaman |
a whale of a (good) time n.
|
|
273 |
Idioms |
çok iyi bir etki |
a world of good n.
|
|
274 |
Idioms |
verilen/harcanan para için çok iyi |
a bigger bang for the buck n.
|
|
275 |
Idioms |
bu fiyata/bu fiyat için çok iyi |
a bigger bang for the buck n.
|
|
276 |
Idioms |
birlikte çok iyi vakit geçirilen kimse |
boon companion n.
|
|
277 |
Idioms |
çok iyi durumda |
fat of the land n.
|
|
278 |
Idioms |
(bir şeyde) çok iyi/verimli bir alet, kimse |
lean, mean (something) machine n.
|
|
279 |
Idioms |
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan şey |
potemkin n.
|
|
280 |
Idioms |
bir konuda çok iyi olmak |
be a great one for (doing something) v.
|
|
281 |
Idioms |
çok iyi/süper olmak |
be (the) bomb v.
|
|
282 |
Idioms |
çok iyi/süper olmak |
be the bomb [us] v.
|
|
283 |
Idioms |
(her gerektiğinde) çok çalışarak iyi iş çıkarmak |
answer the bell v.
|
|
284 |
Idioms |
mükemmel/çok iyi olmak |
be the business v.
|
|
285 |
Idioms |
(sınav, müsabaka) çok iyi sonuçlar almak |
come off with flying colors v.
|
|
286 |
Idioms |
(sınav, müsabaka) çok iyi sonuçlar almak |
come through with flying colors v.
|
|
287 |
Idioms |
araları çok iyi olmak |
be as thick as thieves v.
|
|
288 |
Idioms |
birine çok kibar/iyi davranmak |
kill someone with kindness v.
|
|
289 |
Idioms |
birini çok iyi tanımak |
get on a first-name basis with someone v.
|
|
290 |
Idioms |
birbirine çok iyi gitmek |
be in accord with v.
|
|
291 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi yapıyor/yapabiliyor olmak |
have down to a science v.
|
|
292 |
Idioms |
birbirine çok iyi gitmek |
be in tune with v.
|
|
293 |
Idioms |
birini çok iyi tanımak |
be on a first-name basis with someone v.
|
|
294 |
Idioms |
birbirine çok iyi gitmek |
be in harmony with v.
|
|
295 |
Idioms |
bir şeyde çok iyi olmamak |
be no great shakes v.
|
|
296 |
Idioms |
birinden çok daha iyi olmak |
be streets ahead of someone v.
|
|
297 |
Idioms |
birinden çok daha iyi olmak |
stand head and shoulders above someone v.
|
|
298 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi öğrenmek/anlamak |
have (something) down cold v.
|
|
299 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi bilmek |
know something through and through v.
|
|
300 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi yapabilmek |
have something at one's fingertips v.
|
|
301 |
Idioms |
bir şeyde çok iyi olmak |
be a dab hand v.
|
|
302 |
Idioms |
çok iyi durumda olmak |
be in the pink of condition v.
|
|
303 |
Idioms |
çok iyi bilmek |
have a head for v.
|
|
304 |
Idioms |
çok iyi uymak |
suit someone to a t v.
|
|
305 |
Idioms |
çok iyi bir iş çıkarmak |
make a good fist of doing something v.
|
|
306 |
Idioms |
çok iyi ağırlanmak/karşılanmak |
have red-carpet treatment v.
|
|
307 |
Idioms |
çok iyi uymak |
fit someone to a t v.
|
|
308 |
Idioms |
çok iyi tanımak |
read like a book v.
|
|
309 |
Idioms |
çok iyi gitmek |
go down a storm v.
|
|
310 |
Idioms |
çok iyi başlamak |
get off to a flying start v.
|
|
311 |
Idioms |
çok iyi vakit geçirmek |
have a whale of a time v.
|
|
312 |
Idioms |
çok iyi bilmek |
have at one's fingertips v.
|
|
313 |
Idioms |
çok iyi hissetmek |
feel like a million dollars v.
|
|
314 |
Idioms |
çok iyi becerebilmek |
have something at one's fingertips v.
|
|
315 |
Idioms |
çok iyi bilmek |
know something forwards and backwards v.
|
|
316 |
Idioms |
çok iyi başlamak |
be off to a flying start v.
|
|
317 |
Idioms |
çok iyi zaman geçirmek |
have a field day v.
|
|
318 |
Idioms |
çok iyi niyetli olmak |
not to have a bad bone in one's body v.
|
|
319 |
Idioms |
çok mutlu ve iyi hissetmek |
be in one's glory v.
|
|
320 |
Idioms |
çok iyi hissetmek |
feel like a million bucks v.
|
|
321 |
Idioms |
çok iyi işlemek/çalışmak |
work like a charm v.
|
|
322 |
Idioms |
çok iyi denetlenmek |
be well in hand v.
|
|
323 |
Idioms |
çok iyi bilmek |
have something at one's fingertips v.
|
|
324 |
Idioms |
çok iyi performans göstermek/sergilemek (sporcu) |
play a blinder v.
|
|
325 |
Idioms |
çok iyi bir başlangıç yapmak |
be off to a flying start v.
|
|
326 |
Idioms |
çok iyi bilmek |
know something inside out v.
|
|
327 |
Idioms |
davranışlarını çok iyi tahlil etmek |
read like a book v.
|
|
328 |
Idioms |
çok iyi bilmek |
know something backwards v.
|
|
329 |
Idioms |
çok iyi anlamak |
read like a book v.
|
|
330 |
Idioms |
çok iyi bilmek |
know something backwards and forwards v.
|
|
331 |
Idioms |
çok iyi durumda olmak |
live on the fat of the land v.
|
|
332 |
Idioms |
çok iyi konuma gelmek |
ride high v.
|
|
333 |
Idioms |
çok iyi bilinmek |
be on the map v.
|
|
334 |
Idioms |
çok iyi bilmek |
know where all the bodies are buried v.
|
|
335 |
Idioms |
çok uğraşarak tekrar eski iyi durumuna dönmek |
claw one's way back from something v.
|
|
336 |
Idioms |
çok iyi ağırlanmak/karşılanmak |
get red-carpet treatment v.
|
|
337 |
Idioms |
çok iyi bir başlangıç yapmak |
get off to a flying start v.
|
|
338 |
Idioms |
neler olup bittiğini çok iyi bilmek |
keep one's finger on the pulse v.
|
|
339 |
Idioms |
kendini çok iyi hissetmemek |
be feeling a little under the weather v.
|
|
340 |
Idioms |
neler olup bittiğini çok iyi bilmek |
have one's finger on the pulse v.
|
|
341 |
Idioms |
kendini çok iyi hissetmek |
feel on top of the world v.
|
|
342 |
Idioms |
kendini çok iyi hissetmemek |
feel a little under the weather v.
|
|
343 |
Idioms |
kendisini çok iyi hissetmek |
be in a transport of joy v.
|
|
344 |
Idioms |
kendisini çok iyi hissetmek |
be in a transport of delight v.
|
|
345 |
Idioms |
kitabını yazmış olmak (çok iyi bilmek) |
wrote the book on something v.
|
|
346 |
Idioms |
(özellikle deneyimi/yeteneği sayesinde) bir şeyi çok iyi yapmak |
have something down to a fine art v.
|
|
347 |
Idioms |
(diğerlerinden) çok daha iyi olmak |
knock spots off somebody/something v.
|
|
348 |
Idioms |
(özellikle deneyimi/yeteneği sayesinde) bir şeyi çok iyi yapmak |
have something off to a fine art v.
|
|
349 |
Idioms |
-den çok daha iyi olmak |
stand head and shoulders above v.
|
|
350 |
Idioms |
(ağrı/acı/dert gibi) bir şeye çok iyi gelmek |
work wonders with something v.
|
|
351 |
Idioms |
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek |
know something only too well v.
|
|
352 |
Idioms |
çok iyi bir cinsel deneyim yaşamak |
feel the earth move v.
|
|
353 |
Idioms |
çok elverişli/iyi durumda olmak |
have an easy time of it v.
|
|
354 |
Idioms |
çok elverişli/iyi konumda olmak |
have an easy time of it v.
|
|
355 |
Idioms |
çok iyi özelliklere sahip olmak |
have (someone's or something's) good points v.
|
|
356 |
Idioms |
çok iyi anlaşmak |
get on famously v.
|
|
357 |
Idioms |
sayılarla arası çok iyi olmak |
have a head for figures v.
|
|
358 |
Idioms |
sayılara kafası çok iyi basmak |
have a head for figures v.
|
|
359 |
Idioms |
iki şeyi birbirinden çok iyi ayırt etmek |
know a hawk from a handsaw v.
|
|
360 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi yapmak |
do it up brown v.
|
|
361 |
Idioms |
işini çok iyi yapmak |
do it up brown v.
|
|
362 |
Idioms |
benzerlerinden çok daha iyi, büyük olmak |
be in a different league v.
|
|
363 |
Idioms |
çok iyi bilmek |
know full well v.
|
|
364 |
Idioms |
çok iyi farkında olmak |
know full well v.
|
|
365 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi bilmek |
have/know/get something off pat v.
|
|
366 |
Idioms |
birini çok iyi anlamak/tanımak |
get under (one's) skin v.
|
|
367 |
Idioms |
birini çok iyi anlamak/tanımak |
get under your skin v.
|
|
368 |
Idioms |
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak |
have (something) off pat v.
|
|
369 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi bilmek |
have something off pat v.
|
|
370 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi bilmek |
have something down pat v.
|
|
371 |
Idioms |
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak |
have (something) down pat v.
|
|
372 |
Idioms |
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak |
get (something) down pat v.
|
|
373 |
Idioms |
çok iyi ve ayrıntılı bilmek |
know like a book v.
|
|
374 |
Idioms |
(birini) çok iyi tanımlamak |
get (one) bang to rights v.
|
|
375 |
Idioms |
(biri/bir şey) hakkında çok iyi düşüncelere sahip olmak |
think greatly of (someone or something) v.
|
|
376 |
Idioms |
(biri/bir şey) hakkında çok iyi görüşleri olmak |
think greatly of (someone or something) v.
|
|
377 |
Idioms |
bir şey yapmanın çok iyi bir yolunu bulmak |
have the right idea v.
|
|
378 |
Idioms |
(bir şeyden) çok daha iyi olmak |
beat (something) all to pieces v.
|
|
379 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi yapmak |
knock (something) out of the ballpark v.
|
|
380 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi yapmak |
knock (something) out of the park v.
|
|
381 |
Idioms |
(bir şeyi/yeri) çok iyi bilmek |
know (something) like the palm of (one's) hand v.
|
|
382 |
Idioms |
çok iyi bir seçim/tercih yapmak |
pick a winner v.
|
|
383 |
Idioms |
(bir şeyde) birinden ya da bir şeyden çok iyi olmak |
have it (all) over someone or something (in something) v.
|
|
384 |
Idioms |
birinden çok daha iyi olmak |
have (got) it all over v.
|
|
385 |
Idioms |
birinden çok daha iyi olmak |
have it all over (someone) v.
|
|
386 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak |
be a shining example (of someone or something) v.
|
|
387 |
Idioms |
çok iyi gitmek/olmak |
be all roses v.
|
|
388 |
Idioms |
çok iyi gitmek/olmak |
be a bed of roses v.
|
|
389 |
Idioms |
yakıt tasarrufu çok iyi olmak |
run off smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
|
|
390 |
Idioms |
yakıt tasarrufu çok iyi olmak |
run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
|
|
391 |
Idioms |
çok iyi ve ayrıntılı bilmek |
know like a book v.
|
|
392 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi yapmak |
have something down to a fine art v.
|
|
393 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi yapmak |
have got something down to a fine art [uk] v.
|
|
394 |
Idioms |
çok iyi bir ünü/şöhreti olmak |
bat one thousand v.
|
|
395 |
Idioms |
çok iyi bir özgeçmişi olmak |
bat one thousand v.
|
|
396 |
Idioms |
bir şeyde/bir şeyi yapmakta çok iyi olmak |
be a dab hand at something/at doing something [uk] v.
|
|
397 |
Idioms |
çok iyi bir örnek olmak |
be a shining example v.
|
|
398 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak |
be a shining example (of somebody/something) v.
|
|
399 |
Idioms |
çok iyi bir örnek olmak |
be a shining light v.
|
|
400 |
Idioms |
dıştan çok iyi/parlak görünüp içi fos olmak |
be all fur coat and no knickers v.
|
|
401 |
Idioms |
çok iyi olmak |
be good news v.
|
|
402 |
Idioms |
çok iyi (bir şey) olmak |
be no mean (something) v.
|
|
403 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak |
be streets ahead (of somebody/something) [uk] v.
|
|
404 |
Idioms |
birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak |
beat somebody/something hollow v.
|
|
405 |
Idioms |
birini çok iyi olduğu bir alanda/konuda geride bırakmak |
beat someone at their own game v.
|
|
406 |
Idioms |
(sınav, müsabaka) çok iyi sonuçlar almak |
come through (something) with flying colors v.
|
|
407 |
Idioms |
birine/bir şeye çok iyi gelmek |
do somebody/something a world of good v.
|
|
408 |
Idioms |
birine/bir şeye çok iyi gelmek |
do somebody/something a power of good v.
|
|
409 |
Idioms |
birine/bir şeye çok iyi gelmek |
do someone or something a power of good v.
|
|
410 |
Idioms |
çok iyi öğrenmek/anlamak |
have down cold v.
|
|
411 |
Idioms |
çok iyi hissetmek |
feel like a million dollars v.
|
|
412 |
Idioms |
çok iyi hissetmek |
feel like a million v.
|
|
413 |
Idioms |
(birine) tam/çok iyi uymak |
fit (one) to a t v.
|
|
414 |
Idioms |
(birine) tam/çok iyi uymak |
fit (someone) like a glove v.
|
|
415 |
Idioms |
(birini) çok iyi anlamak/tanımak/bilmek |
get (one's) number v.
|
|
416 |
Idioms |
çok iyi bir başlangıç yapmak |
get off to a flyer v.
|
|
417 |
Idioms |
çok iyi başlamak |
get off to a flyer v.
|
|
418 |
Idioms |
çok iyi anlaşmak |
get along famously [old-fashioned] v.
|
|
419 |
Idioms |
birini çok iyi anlayıp doğru olarak tanımlamak |
get someone bang to rights [uk] v.
|
|
420 |
Idioms |
(bir şeyi) çok iyi becermek |
have (got) a knack for (something) v.
|
|
421 |
Idioms |
görüş açısı/manzarası çok iyi olmak |
have a ringside seat v.
|
|
422 |
Idioms |
görüş açısı/manzarası çok iyi olmak |
have a ringside view v.
|
|
423 |
Idioms |
çok iyi vakit geçirmek |
have a whale of a (good) time v.
|
|
424 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi bilmek |
have something at your fingertips v.
|
|
425 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi yapabilmek |
have something at your fingertips v.
|
|
426 |
Idioms |
neler olup bittiğini çok iyi bilmek |
have your finger on the pulse v.
|
|
427 |
Idioms |
(bir şeyi) çok iyi bilmek |
get (something) down pat v.
|
|
428 |
Idioms |
(bir şeyi) çok iyi bilmek |
have (something) down pat v.
|
|
429 |
Idioms |
neler olup bittiğini çok iyi bilmek |
have/keep your finger on the pulse v.
|
|
430 |
Idioms |
ağzı çok/iyi laf yapmak |
kiss the blarney stone v.
|
|
431 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak |
knock (the) spots off (someone or something) [uk/australia] v.
|
|
432 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak |
knock the socks off (someone or something) v.
|
|
433 |
Idioms |
(hepsini/her şeyi) çok iyi bilmek |
know (all) too well v.
|
|
434 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) çok iyi bilmek/tanımak |
know (someone or something) inside out v.
|
|
435 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) çok iyi bilmek |
know (someone or something) through and through v.
|
|
436 |
Idioms |
(bir şeyi) çok iyi bilmek |
know (something) backward [us] v.
|
|
437 |
Idioms |
(bir şeyi) çok iyi bilmek |
know (something) backward and forward [us] v.
|
|
438 |
Idioms |
(bir şeyi) çok iyi bilmek |
know (something) forward and backward [us] v.
|
|
439 |
Idioms |
(bir şeyi) çok iyi bilmek |
know (something) inside and out v.
|
|
440 |
Idioms |
çok iyi bilmek |
know backwards and forwards v.
|
|
441 |
Idioms |
çok iyi bilmek |
know forwards and backwards v.
|
|
442 |
Idioms |
çok iyi bilmek |
know like the palm of hand v.
|
|
443 |
Idioms |
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek |
know only too well v.
|
|
444 |
Idioms |
ne olduğunu/nasıl bir şey olduğunu çok iyi bilmek |
know only too well v.
|
|
445 |
Idioms |
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak |
know somebody/something backwards [uk] v.
|
|
446 |
Idioms |
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak |
know somebody/something inside out v.
|
|
447 |
Idioms |
bir şeyi çok iyi bilmek |
know something like the back of your hand v.
|
|
448 |
Idioms |
yakıt tasarrufu çok iyi olmak |
run off the smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
|
|
449 |
Idioms |
kulağa çok iyi gelmek |
sound like a (real) winner v.
|
|
450 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak |
stand head and shoulders above (someone or something) v.
|
|
451 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak |
stay head and shoulders above (someone or something) v.
|
|
452 |
Idioms |
çok iyi uymak |
suit to a t v.
|
|
453 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak |
tower head and shoulders above (someone or something) v.
|
|
454 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak |
tower head and shoulders over (someone or something) v.
|
|
455 |
Idioms |
çok iyi |
mean adj.
|
|
456 |
Idioms |
kafası çok iyi |
loaded to the gills adj.
|
|
457 |
Idioms |
verilen/harcanan para için çok iyi |
bigger bang for the buck adj.
|
|
458 |
Idioms |
bu fiyata/bu fiyat için çok iyi |
bigger bang for the buck adj.
|
|
459 |
Idioms |
(bir şeyde) çok iyi |
death on (something) adj.
|
|
460 |
Idioms |
çok iyi öğrenilmiş/anlaşılmış |
down cold adj.
|
|
461 |
Idioms |
çok iyi öğrenilmiş/anlaşılmış |
down to a fine art adj.
|
|
462 |
Idioms |
çok iyi |
heavy adj.
|
|
463 |
Idioms |
-de çok iyi |
hot on adj.
|
|
464 |
Idioms |
(daha çok kadın için) terbiyesiz/iyi terbiye almamış |
no better than you should (or ought to) be adj.
|
|
465 |
Idioms |
(bir şeyde) çok iyi değil |
not so hot at (something) adj.
|
|
466 |
Idioms |
(bir şeyde) çok da iyi değil |
not so hot at (something) adj.
|
|
467 |
Idioms |
çok iyi bir başlangıç yapmış |
off to a flying start adj.
|
|
468 |
Idioms |
çok iyi başlamış |
off to a flying start adj.
|
|
469 |
Idioms |
çok iyi |
right royal adj.
|
|
470 |
Idioms |
çok iyi |
like a champ adv.
|
|
471 |
Idioms |
çok iyi şekilde |
to (good) advantage adv.
|
|
472 |
Idioms |
çok iyi şekilde |
to (better) advantage adv.
|
|
473 |
Idioms |
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade |
the best is yet to be expr.
|
|
474 |
Idioms |
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade |
the best is yet to come expr.
|
|
475 |
Idioms |
çok iyi |
heck of a expr.
|
|
476 |
Idioms |
çok iyi |
about it expr.
|
|
477 |
Idioms |
çok iyi |
bout it expr.
|
|
478 |
Idioms |
çok kibar ve iyi giyimli erkek çocuğu |
little ford fauntleroy expr.
|
|
479 |
Idioms |
çok iyi bir iş/parti/hikaye |
a whale of a (job/party/story) expr.
|
|
480 |
Idioms |
çok iyi |
over the top expr.
|
|
481 |
Idioms |
çok iyi |
a heaven on earth expr.
|
|
482 |
Idioms |
çok iyi durumda |
in top form expr.
|
|
483 |
Idioms |
çok iyi |
like nobody's business expr.
|
|
484 |
Idioms |
çok iyi |
no mean expr.
|
|
485 |
Idioms |
çok iyi |
got it going on expr.
|
|
486 |
Idioms |
çok daha iyi |
a heap sight better expr.
|
|
487 |
Idioms |
çok iyi durumda |
mint condition expr.
|
|
488 |
Idioms |
çok iyi |
out of this world expr.
|
|
489 |
Idioms |
çok iyi |
all well and good expr.
|
|
490 |
Idioms |
çok iyi değil |
no great shakes expr.
|
|
491 |
Idioms |
çok iyi yapma |
in the groove expr.
|
|
492 |
Idioms |
çok iyi |
full well expr.
|
|
493 |
Idioms |
çok iyi |
world of good expr.
|
|
494 |
Idioms |
morali ve sağlığı çok iyi |
as fit as a fiddle expr.
|
|
495 |
Idioms |
morali ve sağlığı çok iyi |
as fit as a flea expr.
|
|
496 |
Idioms |
her şey çok iyi gidiyor |
everything's roses expr.
|
|
497 |
Idioms |
her şey çok iyi gidiyor |
everything's (or it's all) roses expr.
|
|
498 |
Idioms |
bu işte çok/iyi para var |
there's gold in them there hills expr.
|
|
499 |
Idioms |
bu işte çok/iyi para var |
there's gold in them thar hills expr.
|
|
500 |
Idioms |
iyi muameleden çok kötü muamele |
more kicks than halfpence [obsolete] expr.
|
|