as - Turco Inglés Diccionario

as

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "as" en diccionario turco inglés : 52 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
as prep. gibi
As I said before, the decision we make must reflect long-term thinking.
Daha önce de söylediğim gibi, verdiğimiz kararlar uzun vadeli düşünmeyi yansıtmalıdır.

More Sentences
General
as adv. dahi
Everyone recognizes the boy as a real genius.
Herkes çocuğun gerçek bir dahi olduğunu kabul ediyor.

More Sentences
as prep. için
This is where I shall leave my contribution, as time is getting on.
Zaman ilerlediği için katkımı burada bırakıyorum.

More Sentences
as prep. rağmen
Young as she was, she devotedly attended on her sick grandmother.
Genç olmasına rağmen, hasta büyükannesine özveriyle baktı.

More Sentences
as conj. çünkü
I can understand why, as this is always a protracted event.
Bunun nedenini anlayabiliyorum, çünkü bu her zaman uzun süren bir olaydır.

More Sentences
as conj. madem
As long as you're here, you'd better take a bath.
Madem buradasın, bir banyo yapsan iyi olur.

More Sentences
as conj. iken
The situation being as it is, I will make two proposals.
Durum böyle iken, iki öneride bulunacağım.

More Sentences
as conj. ki
As I am quite sure MEPs agree, it is a question of the EU's credibility.
Eminim ki Avrupa Parlamentosu üyelerinin de hemfikir olduğu üzere, bu AB'nin güvenilirliği ile ilgili bir sorundur.

More Sentences
as conj. iken
As the lion is king of beasts, so is the eagle king of birds.
Aslan, yırtıcı hayvanların kralı iken, kartal da kuşların kralıdır.

More Sentences
as conj. sırasında
The peoples of Europe do not want this and demonstrated as much during the war in Iraq.
Avrupa halkları bunu istemiyor ve Irak savaşı sırasında da bunu gösterdiler.

More Sentences
as conj. nedeniyle
As such, mining waste is one of our major environmental problems.
Bu nedenle, maden atıkları en önemli çevre sorunlarımızdan biridir.

More Sentences
as conj. her ne kadar
I am quoting Dante, and, much as it pains me, I feel that the quotation is appropriate.
Dante'den alıntı yapıyorum ve her ne kadar bana acı verse de bu alıntının yerinde olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
as conj. amacıyla
The death penalty, which we have just debated, is handed out and is often carried out in public as a deterrent.
Az önce tartıştığımız idam cezası, caydırıcı olması amacıyla verilir ve genellikle kamuoyu önünde infaz edilir.

More Sentences
Computer
as expr. adı
The Northern Alliance, as its name suggests, is composed of various ethnic groups from Northern Afghanistan.
Kuzey İttifakı, adından da anlaşılacağı üzere, Kuzey Afganistan'daki çeşitli etnik gruplardan oluşmaktadır.

More Sentences
Common Usage
as prep. olarak
General
as adv. -dikçe
as adv. babında
as adv. kadar
as prep. kadar
as prep. -e rağmen
as prep. karşın
as conj. -den dolayı
as conj. olduğundan
as conj. mademki
as conj. olduğu gibi
as conj. -diği için
as conj. -irken
as conj. -ken
as conj. -dığı için
as conj. -diği gibi
as conj. -diğine göre
as conj. -in kadar
as conj. (olduğu) halde
as conj. -dukça
as conj. -dıkça
as conj. mademki
as conj. esnasında
as conj. gerçi
as conj. olsa bile
as conj. aynen … gibi
as conj. sebebiyle
as conj. den ötürü
as conj. ise de
as conj. namına
as conj. sıfatıyla
Phrases
as adv. noktasında
Colloquial
as conj. onu
Computer
as expr. tür
as expr. türü
History
as n. antik roma'nın standart para birimi
as n. bakır veya bakır alaşımı olan bir antik roma sikkesi
as n. antik roma'da bir ağırlık birimi

Significados de "as" en diccionario inglés turco : 12 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
as ace n.
Tom picked up the five cards he had been dealt and saw that he had a pair of aces and three kings.
Tom kendisine dağıtılan beş kartı eline aldı ve bir çift as ve üç papaz olduğunu gördü.

More Sentences
Card
as ace n.
I had four aces.
Dört tane asım vardı.

More Sentences
General
as ermine n.
as superstar n.
as crack n.
as stoat n.
as first-string adj.
Colloquial
as one's trump card n.
as one's best card n.
as in the front rank expr.
Chemistry
as symbol of arsenic n.
Card
as high n.

Significados de "as" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
as a result adv. sonuç olarak
Law making will be weakened as a result.
Sonuç olarak kanun yapma süreci zayıflayacaktır.

More Sentences
just as adv. tıpkı
In this case, a border-control corps, just as others want coastguards.
Bu durumda, tıpkı diğerlerinin sahil güvenlik görevlileri istemesi gibi, bir sınır kontrol birliği.

More Sentences
as a whole adv. bütün olarak
Let me say something about the appropriations as a whole.
Bir bütün olarak ödenekler hakkında bir şeyler söylememe izin verin.

More Sentences
General
as an exception n. istisna olarak
As an exception, I will give you fifteen seconds in which to ask your question.
Bir istisna olarak, sorunuzu sormanız için size on beş saniye vereceğim.

More Sentences
start out as v. olarak çalışmaya başlamak
Tom started out as a janitor.
Tom bir kapıcı olarak çalışmaya başladı.

More Sentences
act as interpreter v. tercümanlık yapmak
I acted as interpreter at the meeting.
Toplantıda tercümanlık yaptım.

More Sentences
regard as v. olarak görmek
The restrictions introduced by the EU are aimed at people whom we regard as responsible for the crisis in the country.
AB tarafından getirilen kısıtlamalar, ülkedeki krizin sorumlusu olarak gördüğümüz kişilere yöneliktir.

More Sentences
seem as if v. gibi gelmek
Looking back on our college days, it seems as if they were a century ago.
Üniversite günlerimize dönüp baktığımda, sanki bir asır önceymiş gibi geliyor.

More Sentences
act as v. gibi davranmak
We cannot allow him to act as judge and jury here.
Onun burada yargıç ve jüri gibi davranmasına izin veremeyiz.

More Sentences
regard as v. görmek
I will confine my comments to two points I regard as crucial.
Yorumlarımı çok önemli gördüğüm iki nokta ile sınırlandıracağım.

More Sentences
look as if v. gibi görünmek
From the outside, it looks as if the Commission has something to hide.
Dışarıdan bakıldığında, Komisyon'un saklayacak bir şeyleri varmış gibi görünüyor.

More Sentences
regard as v. saymak
The work on these areas cannot be regarded as being complete if one half of humanity is ignored.
İnsanlığın bir yarısı göz ardı edilirse bu alanlardaki çalışmalar tamamlanmış sayılamaz.

More Sentences
be regarded as v. olarak kabul edilmek
Indonesian has long been regarded as the local bridge language.
Endonezce uzun zamandır yerel köprü dili olarak kabul ediliyor.

More Sentences
act as a v. görevi görmek
In addition, the agreements with the EU will act as an anchor.
Ayrıca AB ile yapılan anlaşmalar da bir çıpa görevi görecektir.

More Sentences
be seen as v. olarak görülmek
In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.

More Sentences
be named as v. olarak adlandırılmak
France's Antoine Griezmann was named as the player of the tournament.
Fransa'nın Antoine Griezmann'ı turnuvanın oyuncusu olarak adlandırıldı.

More Sentences
be treated as v. gibi davranılmak
If you act like a child, you will be treated as such.
Bir çocuk gibi davranırsan öyle davranılırsın.

More Sentences
serve as v. işlevini görmek
The box will serve as a table.
Kutu, masa işlevi görecek.

More Sentences
function as v. işlevini görmek
In this respect, the establishment of one European Research Area will function as a catalyst.
Bu bağlamda tek bir Avrupa Araştırma Alanı'nın kurulması bir katalizör işlevi görecektir.

More Sentences
become known as v. olarak tanınmak
He became known as a doctor.
Doktor olarak tanındı.

More Sentences
act as v. sıfatıyla hareket etmek
Mike acted as chairperson of the meeting.
Mike toplantı başkanı sıfatıyla hareket etti.

More Sentences
act as if v. gibi davranmak
Can we seriously say that in this event the European Union must act as if nothing had happened?
Bu olayda Avrupa Birliği'nin hiçbir şey olmamış gibi davranması gerektiğini ciddi olarak söyleyebilir miyiz?

More Sentences
sound as if v. gibi gelmek
It sounds as if you don't like Tom.
Sen Tom'dan hoşlanmıyormuşsun gibi geliyor.

More Sentences
act as v. işlevi görmek
Secondly, they very often act as a perverse incentive.
İkinci olarak çoğu zaman ters bir teşvik işlevi görürler.

More Sentences
Common Usage
working as chief physician n. başhekimlik
treat (as) v. saymak
General
as the crow flies n. kuş uçuşu
the average daily earning taken as basic to premium n. ortalama günlük kazanç
musicians as authors n. müzisyen yazarlar
wig as head scarf n. başörtü peruka
grain as feed n. yemlik tahıllar
education as institution n. eğitim kurumu
dogs as laboratory animals n. laboratuvar hayvanları olarak köpekler
adopted girl brought up as a servant n. ahretlik
fish as laboratory animals n. laboratuvar hayvanları olarak balıklar
a face as long as a fiddle n. suratı iki karış
sale of foodstuffs by a municipality so as to regulate the prices n. tanzim satışı
child as laborer n. işçi çocuk
grain as feed n. yemlik tahılları
the average daily earning taken as basic to premium n. prime esas
mash used as dog food n. yal
test of english as a foreign language n. yabancı dil olarak ingilizce testi
working as a maid n. hizmetçilik
as much again n. bir misli daha
people such as these n. bu gibiler
as sixteenths n. onaltıda bir
petroleum as fuel n. akaryakıt
formerly known as n. önceden ..olarak bilenen
test of english as a foreign language n. toefl
catch-as-catch-can n. serbest güreş
petroleum as fuel n. akar-yakıt
noteworthy as news n. haber nitelikli
a person with the same name as another n. adaş
population as a whole n. toplam nüfus
representation of oneself as n. kendini ... olarak tanıtma
representation of oneself as n. kendini olarak tanıtma
pay-as-you-go phone n. kontörlü hat
same deal as before n. önceki anlaşmanın aynısı
as-sirat al-mustaqeem (arabic) n. sırat köprüsü
as-sirāt (arabic) n. sırat köprüsü
a man dressed as father christmas n. noel baba kılığında bir adam
as-sirat al-mustaqim (the straight path) n. doğru yol
requirement as to form n. şekil şartı
the country as a whole n. ülkenin bütünü
the country as a whole n. ülkenin tamamı
start off as a waiter and end up as the owner of the restaurant n. restoranda garson olarak çalışmaya başlayıp sonunda restoranın sahibi olmak
deaf as a doorpost n. duvar gibi sağır
suicide as a social problem n. toplumsal bir sorun olarak intihar
turkish as a foreign language n. yabancı dil olarak türkçe
a is to b as c is to d n. analojik ilişki kuran kalıp
a is to b as c is to d n. c ile d'nin ilişkisi, a ile b'nin ilişkisi gibi
ambes-as [obsolete] n. kötü şans
working as chief physician n. başhekimlik
life as we know it n. bildiğimiz hâliyle yaşam
regard as v. bilmek
look on someone as mad v. deli yerine koymak
regard as impossible v. imkansız gözüyle görmek
tag someone as v. birine belirli bir damga vurmak
hold as a hostage v. rehine olarak tutmak
be as good as v. gibi olmak
provide as a guarantee v. teminat olarak göstermek
behave as an older sister v. ablalık etmek
call as v. olarak anmak
masquerade as v. rolü yapmak
stigmatize as v. damgasını vurmak
give as security v. rehin vermek
regard as burdensome v. yüksünmek
label as v. sınıflandırmak
be nominated as a candidate v. aday olarak gösterilmek
pay as one goes v. peşin parayla alışveriş etmek
be as happy as lark v. zevkten dört köşe olmak
have as a purpose v. amaç olarak almak
put someone down as v. birinin (bir başkası) olduğunu zannetmek
do as much harm as possible v. etmediğini komamak
regard as v. kabul etmek
be as good as one's promise v. sözünde durmak
be as pissed as a newt v. leyla olmak
reckon as v. saymak
stand as still as a statue v. put gibi durmak
taken as granted v. bahşedilmiş saymak
be regarded as v. sanılmak
behave as an older sister (toward) v. ablalık etmek
die as an unbeliever v. imansız gitmek
register as revenue v. irad kaydetmek
act as a brake v. fren görevi görmek
serve as a model v. örnek olmak
be nominated as a candidate v. aday gösterilmek
put someone down as v. bir başkası zannetmek
regard as impossible v. imkansız gözüyle bakmak
work as a laborer v. ırgatlık etmek
act as a witness v. şahitlik etmek
work as an apprentice v. çıraklık etmek
rock as tough on a spring v. yaylanmak
become as gentle as a lamb v. kuzu kesilmek
disguise as v. olarak kılık değiştirmek
nominate as a candidate v. aday göstermek
do as much harm as possible v. etmediğini bırakmamak
mark so as not to forget v. mim koymak
regard something as good riddance v. bir şeyin yok edilmesini hoş karşılamak
start someone out as v. birini belirli bir işte çalışmaya başlatmak
masquerade as something v. kılığına girmek
take shape as v. biçimini almak
regard as a stranger v. yadırgamak
taken as granted v. bahşedilmiş gibi saymak
masquerade as v. ayağına yatmak
serve as an offset to something v. bir şeyin güzelliğini belirtmek
give as a gift v. hediye etmek
masquerade as v. kılığına girmek
be as pissed as a newt v. dut gibi olmak
pass oneself off as v. kendini ... diye satmak
be as good as one's word v. sözünü tutmak
present oneself as v. kesilmek
stamp someone as v. bir şey birinin belirli bir gruba ait olduğunu göstermek
regard as too little v. azımsamak
regard as v. telakki etmek
take as an example v. pay biçmek
lay down as a condition v. şart koşmak
stand as a candidate in something v. adaylığını koymak
adopt as a principle v. ilke edinmek
reckon as v. varsaymak
get as red as betroot v. pancar gibi kızarmak
make as if v. yapar gibi görünmek
be assumed as v. addedilmek
use as a shield v. siper etmek
tag someone as v. birine (birşeyin) damgası vurmak
rank as v. sayılmak
refer to as v. olarak tanımak
masquerade as v. taslamak
start someone in as v. birini belirli bir işte çalışmaya başlatmak
dress as if it is summer v. baharı başına vurmak
function as an ambassador v. elçilik etmek
be as good as one's word v. sözünde durmak
rank as v. yer almak
refer to as v. olarak bilmek
pose as v. süsü vermek
stigmatize as v. belirli bir şeyin damgasını vurmak
pass oneself off as v. süsü vermek
serve as a model v. emsal teşkil etmek
regard someone as mad v. deli yerine koymak
lay down as a condition v. şart koymak
appoint a person as an agent v. vekil tayin etmek
act as interpreter v. tercümanlık etmek
act as a witness v. tanıklık etmek
hold up as v. örnek göstermek
be as pissed as a newt v. zom olmak
have as a meaning v. anlam olarak almak
regard as v. nazarıyla bakmak
be as good as one's word v. sözünü yerine getirmek
be so kind as to v. lütfetmek
pass oneself off as v. diye geçinmek
be as good as one's promise v. sözünü yerine getirmek
approve as it is v. aynen onamak
be as strong as a lion v. aslan kesilmek
be circulated as a rumour v. ağızdan ağıza yayılmak
have as a guest v. misafir olarak kabul etmek
qualify as news v. haber değeri taşımak
treat somebody as an enemy v. düşmanlık etmek
remove oneself as a candidate v. adaylıktan çekilmek
masquerade as v. kendini ... gibi göstermek
put in somebody as intermediary v. araya koymak
turn as red as a beet v. pancar gibi olmak
be as good as v. geri kalmamak
pose as v. kendine ... süsü vermek
be as good as one's bond v. son derece güvenilir olmak
be as happy as larry v. zevkten dört köşe olmak
treat something as a joke v. işi şakaya vurmak
use as a screen v. paravan olarak kullanmak
regard as too little v. az bulmak
adopt quality as a principle v. kaliteyi ilke edinmek
be accepted as v. olarak geçmek
act as v. başkasının vazifesini yapmak
lose as casualties v. kurban vermek
take as an example v. örnek almak
act as a prostitute v. fuhuş yapmak
stigmatize as v. damgalamak
pose as v. kılığına girmek
use somebody as a tool v. maşa gibi kullanmak
be regarded as v. olarak sayılmak
regard as possible v. ihtimal vermek
be as good as one's promise v. sözünü tutmak
be supplied to the consumer as fresh v. tüketiciye taze olarak sunulmak
regard as v. gözüyle bakmak
stigmatize as v. belirli bir şekilde damgalamak
be counted as v. addedilmek
be perceived as different v. ayrımsanmak
take as a goal v. amaç edinmek
be taken as a reference v. referans alınmak
take as references v. referans olarak almak
take as a reference v. referans olarak almak
be taken as references v. referans alınmak
authorize somebody as assignee v. vekil nasp etmek
fancy oneself as something v. kendini bir şey sanmak
handle something as a whole v. bütün olarak ele almak
be as good as your word v. verdiği sözü tutmak
come true as hoped v. istenen şekilde gerçekleşmek
materialize as required v. istenen şekilde gerçekleşmek
come true as wished v. istenen şekilde gerçekleşmek
come true as expected v. istenen şekilde gerçekleşmek
materialize as expected v. istenen şekilde gerçekleşmek
come true as desired v. istenen şekilde gerçekleşmek
materialize as hoped v. istenen şekilde gerçekleşmek
materialize as desired v. istenen şekilde gerçekleşmek
come true as required v. istenen şekilde gerçekleşmek
act as a brake v. fren vazifesi görmek
not end up as one had hoped v. fos çıkmak
regard (somebody/something) as completely unimportant v. hiçe saymak
give as good as one gets (in an argument) v. laf altında kalmamak
make (someone) a personal visit (as an act of deference) v. ayağına gelmek
accept as an evidence v. delil olarak kabul etmek
consider as an evidence v. delil olarak kabul etmek
do as one says v. denileni yapmak
get drunk as a skunk v. zurna olmak
get drunk as a skunk v. zil zurna sarhoş olmak
get drunk as a skunk v. alkol komasına girmek
regard someone as friend v. dost bilmek
appear as a guest on a tv show v. konuk olmak (bir tv programına vb)
appear as a guest on a tv show v. konuk olarak katılmak (bir tv programına vb)
be as sick as a dog v. yatak döşek hasta olmak
be as sick as a dog v. yataklara düşmek
stroll along (such as a river) v. yanından geçmek (nehir vb)
be appointed as a teacher v. öğretmen olarak atanmak
be inducted as a governor v. vali olarak atanmak
be inducted as a commander v. komutan olarak atanmak
serve as a model v. örnek teşkil etmek
be considered as v. olarak anılmak
act as referee v. hakem görevi görmek
act as a brake on v. fren vazifesi görmek
give as a pretext v. bahane göstermek
be mentioned as v. olarak anılmak
see something as necessary v. gerekli görmek
take something as starting v. başlangıç almak
use as a base v. baz olarak almak
use something as starting v. başlangıç olarak almak
sell as v. olarak satmak
use something as base v. baz almak
see something as unnecessary v. gereksiz görmek
regard something as necessary v. lüzumlu görmek
serve as a brake on v. fren görevi görmek
pledge something as security v. teminat olarak vermek
regard something as necessary v. gerekli görmek
take something as starting v. başlangıç olarak almak
use something as base v. temel olarak kullanmak
regard something as unnecessary v. lüzumsuz görmek
pledge something as security v. teminat olarak göstermek
see something as unnecessary v. lüzumsuz görmek
take something as security v. teminat almak
use something as starting v. başlangıç almak
regard something as unnecessary v. gereksiz görmek
take something as pledge v. teminat almak
use something as base v. temel almak
see something as necessary v. lüzumlu görmek
appoint someone as distributor v. distribütör tayin etmek
use as a means of v. araç olarak kullanmak
be regarded as too little v. azımsanmak
use something as bait v. yem olarak kullanmak
give something as an excuse v. bahane göstermek
regard something as necessary v. gerek duymak
see someone as responsible v. sorumlu tutmak
regard someone as responsible v. sorumlu tutmak
consider something as significant v. önemli bulmak
regard something as significant v. önemli görmek
regard something as significant v. önemli bulmak
regard something as significant v. önemli saymak
see something as necessary v. gerek görmek
provide something as collateral for (a loan) v. teminat olarak göstermek
view something as significant v. önemli saymak
view something as significant v. önemli görmek
regard something as necessary v. gerek görmek
supply as a collateral v. teminat olarak göstermek
take something as a collateral v. teminat olarak almak
be pledged as a collateral v. teminat olarak gösterilmek
see something as necessary v. gerek duymak
be supplied as a collateral v. teminat olarak gösterilmek
consider something as significant v. önemli görmek
view something as significant v. önemli bulmak
consider something as significant v. önemli saymak
pledge as a collateral v. teminat olarak göstermek
serve as a soldier v. askerliğini yapmak
accept as is v. olduğu gibi kabul etmek
be regarded as unfair v. haksız bulunmak
work as an intern v. stajyer olarak çalışmak
be at a loss as to whom to believe v. iki arada kalmak
regard something as strange v. tuhaf karşılamak
regard something as impossible v. imkansız gözüyle bakmak
see something as impossible v. imkansız gözüyle bakmak
be regarded as invalid v. geçersiz sayılmak
regard something as strange v. garip karşılamak
take as a fundamental belief v. felsefe edinmek
adopt as a principle v. felsefe edinmek
adopt as a point of view v. felsefe edinmek
appear as v. gibi gözükmek
be regarded as strange v. garip gelmek
be regarded as strange v. garipsenmek
see something as necessary v. zorunlu görmek
regard something as necessary v. zorunlu görmek
serve as a model v. emsal oluşturmak
serve as a model v. emsal olmak
use as a trump card v. koz olarak kullanmak
occur at the same time as v. denk gelmek
occur at the same time as v. denk düşmek
lead to the same result as another v. aynı yola çıkmak
make (someone) straighten up and do as he is supposed to do v. yola getirmek
straighten up and do as one is supposed to do v. yola gelmek
regard something as a threat v. tehdit olarak görmek
view something as a threat v. tehdit olarak görmek
consider something as a threat v. tehdit olarak görmek
perceive something as a threat v. tehdit olarak görmek
see something as a threat v. tehdit olarak görmek
regard as commendable v. övgüye değer bulmak
portray something/someone as a target v. hedefe koymak
be shown as a model v. örnek gösterilmek
be shown as an example v. örnek gösterilmek
undertake as a duty v. görev edinmek
take something on as a duty v. görev edinmek
point a reed (for use as a pen) v. kalem açmak
enable to function as v. olarak işlemesini sağlamak
enable to operate as v. olarak işlemesini sağlamak
enable to perform as v. olarak işlemesini sağlamak
be cited as an example v. örnek gösterilmek
use something as base v. dayanak almak
regard something as inadequate v. yetersiz görmek
be required as (a qualification) v. şart aranmak
be as busy as a beaver v. başını kaşıyacak vakti olmamak
be as busy as grand central station v. karınca yuvası gibi kaynamak
be as busy as a bee v. başını kaşıyacak vakti olmamak
regard as an enemy v. düşman görmek
regard as an enemy v. düşman gözüyle görmek
be taken as a basis v. esas alınmak
be taken as a basis v. baz alınmak
be as sick as a dog v. çok hasta olmak
treat as unimportant v. hafife almak
use someone as a cat's paw v. birini maşa olarak kullanmak
lay (something) down as a condition v. şart koymak
lay (something) down as a condition v. şart getirmek
lay (something) down as a condition v. şart koşmak
use as a reference v. kaynak almak
use as a source v. kaynak almak
use as a source v. kaynak olarak kullanmak
use as a reference v. kaynak olarak kullanmak
be perceived as v. olarak algılanmak
act as a vote-hunter v. oy avcılığı yapmak
act as a go-between v. köprü olmak
be treated as v. gibi muamele görmek
be accepted as v. sanılmak
be called as v. isimle anılmak
be counted as an offense v. suç sayılmak
take someone as a model v. model almak
see someone as an enemy v. rakip görmek
take someone as an example v. model almak
see someone as an opponent v. rakip görmek
regard as v. gözü ile bakmak
save as v. yeni adla saklamak
give up as a bad job v. işin peşini bırakmak
give up as a bad job v. işin ucunu bırakmak
be kept as a back up v. yedekte bulundurulmak
be held as a back up v. yedekte bulundurulmak
keep as a back-up v. yedekte bulundurmak
serve as basis v. esas oluşturmak
represent oneself as v. kendini ... olarak tanıtmak
represent oneself as v. kendini olarak tanıtmak
punish as a warning or deterrent to others v. başkalarına ibret olsun diye cezalandırmak
punish as a warning or deterrent to others v. ibret-i alem olsun diye cezalandırmak
punish as a warning or deterrent to others v. ibreti alem için cezalandırmak
interpret as v. şeklinde yorumlamak
be ranked as the v. (birinci, ikinci, onuncu vb) sırada yer almak
as is evident from its name v. adından anlaşılmak
state as v. diye belirtmek
work as a teacher v. öğretmen olarak çalışmak
be sly as a fox v. tilki gibi kurnaz olmak
be reflected as an expense v. masraf olarak yansıtılmak
take something as a primary issue v. öncelikli tutmak
sober as a judge v. tamamen ayık olmak
be used as animal feeds v. hayvan beslemede kullanılmak
take something as a prime concern v. öncelikli tutmak
regard as exceptional v. istisna gözüyle bakmak
regard as exceptional v. istisna olarak görmek
point as a target v. hedef göstermek
take it as one's duty v. gayret etmek
take as principle v. prensip edinmek
pass as good v. sağlam addedilmek
take it as one's duty v. görev bilmek
hold as a security v. teminat olarak tutmak
keep as a security v. teminat olarak tutmak
allege as a pretext v. mazeret olarak göstermek
see someone as an enemy v. rakip olarak görmek
see someone as a rival v. rakip olarak görmek
see someone as an opponent v. rakip olarak görmek
see someone as an enemy v. düşman görmek
see someone as an enemy v. düşman olarak görmek
see someone as a rival v. rakip görmek
regard something as considerable v. makul karşılamak
count as v. gibi saymak
count as v. olarak görmek
count as v. olarak saymak
allege as a pretext v. bahane uydurmak
allege as a pretext v. bahane üretmek
consider as an obligation v. zorunluluk olarak görmek
appear as an on-air guest v. canlı yayın konuğu olarak katılmak
appear as an on-air guest v. canlı yayın konuğu olmak
see someone as a brother v. kardeş gibi görmek
see someone as a friend v. arkadaş olarak görmek
accept as a present v. hediye olarak kabul etmek
accept as a gift v. hediye olarak kabul etmek
take something as a mission v. misyon edinmek
be pronounced as written v. yazıldığı gibi okunmak
rename as v. ...olarak yeniden adlandırmak
indicate as v. şeklinde belirtmek
state as v. şeklinde belirtmek
live as a slave v. köle gibi yaşamak
take/regard/consider something as an insult v. hakaret kabul etmek
take/regard/consider something as an insult v. hakaret saymak
leave things as they are v. (işleri) olduğu gibi bırakmak
die as a result of one's gunshot wounds v. kurşun yaralarından ölmek
be so bold as to do something v. (bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak
make so bold as to do something v. (bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak
be so bold as to do something v. (bir şeyi yapmaya) cesareti olmak
make so bold as to do something v. (bir şeyi yapmaya) cesareti olmak
ordain someone as something v. papaz olarak atamak/görevlendirmek
ordain someone as something v. birini papaz/din adamı/din görevlisi yapmak
become known as v. olarak bilinmeye başlamak
construe as criticism v. eleştiri olarak algılamak/yorumlamak
designate someone as v. olarak belirlemek
designate someone as v. olarak tayin etmek
designate someone as v. olarak atamak
envision someone as someone else v. birisini bir başkasıymış gibi düşünmek/hayal etmek
finger someone as someone v. birisini birisi olarak tanıtmak/işaret etmek/göstermek
emerge from something as something v. bir şeyden -e olarak çıkmak/vücut bulmak
employ someone as something v. -e olarak işe almak/çalıştırmak
engage someone as something v. olarak işe almak
be elected as president v. başkan olarak seçilmek
elect as president v. başkan olarak seçmek
double up as a bed v. açılınca yatak olmak
work as a lawyer v. avukat olarak çalışmak
work as a lawyer v. avukatlık yapmak
inaugurate someone as v. -e olarak tanıtmak
happen/take place as expected v. istenen şekilde gerçekleşmek
not as it seems v. göründüğü gibi olmamak
be used to be known as v. eskiden -e olarak tanınmak/bilinmek
not do as well as expected at the box office v. gişede umduğunu bulamamak
not get enough love as a child v. çocukken sevgiden yoksun büyümek
not get enough love as a child v. çocukken yeterli sevgiyi almamak/görmemek
be awarded as a prize v. ödül olarak verilmek
consider education as an investment in the future v. eğitimi geleceğe yatırım olarak görmek
look upon education as an investment in the future v. eğitimi geleceğe yatırım olarak görmek
serve as a warning v. uyarı görevi görmek
serve as a warning v. uyarı teşkil etmek
serve as a warning v. uyarı niteliğinde olmak
be selected as village of the year v. yılın kasabası/köyü seçilmek
throw in as a bonus v. (bir şey alana yanında ücretsiz bir şeyi) hediye olarak vermek
be impounded as evidence v. delil olarak el konulmak
have a rare talent as an artist v. bir sanatçı olarak nadir bulunan bir yeteneğe sahip olmak
have a rare talent as an artist v. bir sanatçı olarak nadir bir yeteneğe sahip olmak
not as young as one used to be v. eskisi gibi genç olmamak
pass as v. olarak geçmek
use something as a model v. bir şeyi model olarak kullanmak
see someone as a role model v. birini rol model olarak görmek
see someone as a role model v. birini rol model görmek
receive someone as an honored guest v. birini onur konuğu olarak kabul etmek
run as an independent v. bağımsız aday olmak
die as a hero v. kahraman olarak ölmek
use as an alternative to v. alternatif olarak kullanmak
see something as irritating v. bir şeyi rahatsız edici bulmak
work as a team v. takım olarak çalışmak
acclaim someone as king v. kral ilan etmek
act as v. olarak bulunmak
act as v. görevi görmek
label (someone) as v. bir kişiyi ... şeklinde yaftalamak
be used as an aphrodisiac v. afrodizyak olarak kullanılmak
be treated as a fool v. enayi yerine konmak
be as different as night and day v. birbirinden gece gündüz kadar farklı olmak
act as if he/she was smart v. akıllı/zeki geçinmek
work as a team v. bir ekip gibi çalışmak
work as a team v. bir takım gibi çalışmak
work as a team v. takım/ekip halinde çalışmak
act as a broker v. brokerlik yapmak
act as a broker v. komisyonculuk yapmak
serve as a deputy v. milletvekilliği yapmak
serve as basis v. dayanak teşkil etmek
consider someone as/to be one's son v. oğlu gibi görmek
regard someone as a son v. oğlu gibi görmek