bireysel - Turco Inglés Diccionario

bireysel

Significados de "bireysel" en diccionario inglés turco : 14 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
bireysel individual adj.
I urge sensible handling of transport and the individual identification of animals.
Nakil işlemlerinin hassasiyetle yürütülmesini ve hayvanların bireysel olarak tanımlanmasını tavsiye ediyorum.

More Sentences
General
bireysel individualistic adj.
She's very individualistic.
Çok bireysel biridir.

More Sentences
Technical
bireysel individual adj.
The reason I am referring to individual policies is to show how difficult the second step is.
Bireysel politikalara atıfta bulunmamın nedeni, ikinci adımın ne kadar zor olduğunu göstermektir.

More Sentences
General
bireysel separate adj.
bireysel singular adj.
bireysel civil adj.
bireysel personal adj.
bireysel particular adj.
bireysel idiomatic adj.
bireysel idiomatical adj.
Politics
bireysel personal adj.
Biology
bireysel ontogenetic adj.
bireysel ontogenic adj.
Social Sciences
bireysel unregimented adj.

Significados de "bireysel" con otros términos en diccionario inglés turco: 255 resultado(s)

Turco Inglés
General
bireysel ilgi individual attention n.
The old doctor gave individual attention to each patient.
Yaşlı doktor, her bir hastaya bireysel ilgi gösterdi.

More Sentences
bireysel kullanım individual use n.
This room is for individual use.
Bu oda bireysel kullanım içindir.

More Sentences
Trade/Economic
bireysel talep individual demand n.
With which individual demands is the Council having difficulty?
Konsey hangi bireysel talepler karşısında zorluk yaşıyor?

More Sentences
bireysel talep individual demand n.
Now a few words on individual demands set out in the report.
Şimdi raporda yer alan bireysel taleplere ilişkin birkaç söz.

More Sentences
Law
bireysel haklar individual rights n.
Our individualist societies are constantly refining individual rights.
Bireyci toplumlarımız sürekli olarak bireysel hakları geliştirmektedir.

More Sentences
Politics
bireysel özgürlük individual freedom n.
We protest against the measures restricting individual freedoms that this climate of war is bringing about.
Bu savaş ortamının yol açtığı bireysel özgürlükleri kısıtlayıcı önlemleri protesto ediyoruz.

More Sentences
General
bireysel emeklilik sistemi individual annuity insurance n.
bireysel görüşme individual interview n.
bireysel eğitim programları individualized education programs n.
bireysel farklılıklar individual differences n.
bireysel hedef personal target n.
bireysel hedef personal goal n.
bireysel hedef personal objective n.
bireysel hizmet individual service n.
bireysel gelişim personal development n.
bireysel süreklilik self continuity n.
bireysel hedef solitary goal n.
bireysel çalışma self-study n.
bireysel kabiliyet individual talent n.
bireysel farkındalık self-consciousness n.
bireysel spor individual sports n.
bireysel ihtiyaçlara ilişkin kaygının bulunmaması impersonality n.
bireysel isteklerden uzak olma impersonality n.
bireysel kimlik ipsism n.
günlük yolculuklarda kullanılan ve bireysel koltuklar için ekstra ücret ödenen yolcu vagonu drawing-room car n.
günlük yolculuklarda kullanılan ve bireysel koltuklar için ekstra ücret ödenen yolcu vagonu parlour car n.
sınıftan ayrışan bireysel şey particular n.
afetten bireysel korunma individual disaster prevention n.
bireysel bileşenler individual components n.
(eski ingiliz sisteminde) bireysel tasarruf hesabı cat n.
bireysel bakış açısı benimsemek adopt an individual perspective v.
bireysel farklılıkları araştıran idiographical adj.
bireysel farklılıkları araştıran idiographic adj.
bireysel olmayan disprivacied adj.
bazen eksantrik görünecek kadar bağımsız ve bireysel olan ornery adj.
bir miktar paradan bireysel olarak sorumlu olan out-of-pocket adj.
bireysel olarak individualistically adv.
bireysel olarak on an individual basis adv.
bireysel olarak in proper prep.
Trade/Economic
ingiltere'de bireysel tasarruf hesapları için gönüllü olarak kabul edilmiş standartlar cat standard n.
bağımsız bireysel emeklilik aracısı independent individual pension intermediary n.
bireysel emeklilik aracıları sınavı personal pension intermediaries exam n.
bireysel hizmetler personal services n.
bireysel holding şirketi personal holding company n.
bireysel emeklilik sistemi borçları private pension system payables n.
bireysel işlemlerin bilançoya kayıt yöntemi accounting process n.
bireysel emeklilik individual pension n.
bireysel finansman kredisi home equity loan n.
bireysel hesap personal account n.
bireysel finansal tablolar separate financial statements n.
bireysel emeklilik danışma kurulu personal pension advisory board n.
bireysel emeklilik individual retirement n.
bireysel emeklilik sistemi alacaklar private pension system receivables n.
bireysel farklar göstermeyen blanket n.
bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi kanunu personal pension savings and investment system law n.
bireysel bankacılık personal banking n.
bireysel kredi personal loan n.
bireysel emeklilik private pension scheme n.
bireysel bankacılık retail banking n.
bireysel talep şedülü individual's demand schedule n.
bireysel krediler personal loans n.
bireysel müşteri retail customer n.
bireysel finansman individual financing n.
bireysel emeklilik sistemi private pension system n.
bireysel finansal tablo individual financial statement n.
bireysel iş sözleşmesi personal employment contract n.
bireysel direkt satış individual direct sales n.
bireysel finansman personal financing n.
bireysel emeklilik gelirleri private pension income n.
bireysel raporlama temeli stand-alone basis n.
bireysel tarife individual tariff n.
bireysel emeklilik aracısı personal pension intermediary n.
bireysel tasarruf personal saving n.
bireysel satış temsilcisi personal sales representative n.
bireysel raporlama işletmesi stand-alone entity n.
bireysel emeklilik sigortası personal retirement insurance n.
bir mağazalar zincirine bağlı olmayıp bireysel mülkiyet kapsamında faaliyet gösteren mağaza independent store n.
bireysel kredi personal loan n.
bireysel talep eğrisi individual's demand curve n.
bireysel emeklilik sistemi personal pension system n.
bireysel borçların (gönüllü olarak) yeniden yapılandırılması yöntemi individual voluntary arrangement n.
bireysel arz individual supply n.
bireysel çıkar self-interest n.
bireysel ürünler individual products n.
bireysel sözleşme individual contract n.
birçok bireysel miktar veya fiyatın tek bir parti veya fiyat ölçüsü durumuna gelecek biçimde birleştirilmesi aggregate n.
bireysel emeklilik planı private pension plan n.
bireysel emeklilik planı individual pension plan n.
bireysel çalışma individual work n.
bireysel emeklilik hesabı özet profili summary of individual pension account profile n.
bireysel bankacılık private banking n.
bireysel bankacılık consumer banking n.
bireysel krediler consumer loans n.
bireysel bankacılık retail banking n.
bireysel yatırımcı individual investor n.
bireysel markalama individual branding n.
bireysel müşteri temsilcisi private customer representative n.
bireysel emeklilik aracısı sicil numarası individual pension intermediary registration number n.
bireysel finansal tablolar individual financial statements n.
bireysel emeklilik hesabı individual pension account n.
bireysel finansman personal finance n.
hizmetlerini bireysel anlaşma veya sözleşmeye göre satan taşıma firması contract carrier n.
perakende üst bireysel pazarlama senior retail private marketing n.
yurt içi bireysel yatırımcı domestic retail investor n.
yurt içi bireysel yatırımcılar domestic retail investors n.
bireysel kredi retail loan n.
bireysel hesaplara dayalı based on individual accounts expr.
Law
davanın hakimin bireysel gözlemlerine dayanarak görüldüğü yargılama şekli trial by inspection n.
bireysel siyasi sorumluluk individual political responsibility n.
bireysel özgürlük yasaları personal liberty laws n.
bireysel başvuru individual application n.
bireysel göç individual migration n.
bireysel çıkar kanunu law of self interest n.
bireysel hakların ihlali civil injury n.
bireysel iş hukuku individual labor law n.
bireysel silahlanma individual armament n.
bireysel silahlanma personal armament n.
papazın aylık maaşının ödenmesine cemaatteki toprak sahiplerinin bireysel hisselerinin tahsisi locality [scotland] n.
papazın aylık maaşının ödenmesine cemaatteki toprak sahiplerinin bireysel hisselerini tahsis etmek local [scotland] v.
bireysel mülkiyet çıkarlara ait veya ilgili singular adj.
bireysel mülkiyet çıkarlarını etkileyen singular adj.
bireysel mülkiyet haklarına ait veya ilgili singular adj.
bireysel mülkiyet haklarını etkileyen singular adj.
bireysel dosya individual case expr.
Politics
başkalarının işlerine ve bireysel özgürlüklere karışmamaya dayalı ideoloji laissez-faire n.
bireysel hürriyet individual liberty n.
bireysel lobiciler individual lobbyists n.
bireysel başvuru hakkı right to individual application n.
bireysel ve toplumsal özgürlük individual and collective freedom n.
bireysel lobici individual lobbyist n.
bireysel ortaklık programı individual partnership program n.
bireysel istihkakları idare ve ödeme ofisi office for the administration and settlement of individual entitlements n.
bireysel muafiyet individual exemption n.
bireysel başvuru bürosu individual application bureau n.
kişilerin bireysel üstünlüğüne ve liyakate dayanan yönetim biçimi meritocracy n.
(britanya'da) polis teşkilatının, su işleri müdürlüğünün veya yerel makamların kötü yönetimlerine dair yapılan bireysel şikayetleri soruşturan yerel kamu denetçisi commissioner for local administration n.
(westminster modelinde) meclis üyelerinin siyasi partiler yönlendirmesi olmadan bireysel kararla kullandıkları oy free vote n.
başkalarının işlerine ve bireysel özgürlüklere karışmama ideolojisine dayanan laissez-faire adj.
Insurance
bağımsız bireysel emeklilik aracısı independent individual pension intermediary n.
bireysel sağlık sigortası private health insurance n.
bireysel para sigortaı personal money insurance n.
bireysel sorumluluk metodu independent liability method n.
bireysel kaza sigortası personal accident insurance n.
bireysel emeklilik hesabı özet profili summary of individual pension account profile n.
bireysel emeklilik aracısı sicil numarası individual pension intermediary registration number n.
bireysel sorumluluk sigortası personal liability insurance n.
bireysel hayat sigortası individual life assurance n.
bireysel emeklilik aracıları sınavı individual pension intermediaries exam n.
bireysel emeklilik aracısı individual pension intermediary n.
bireysel emeklilik danışma kurulu individual pension advisory board n.
bireysel emeklilik hesabı individual pension account n.
bireysel sigorta ürünleri individual insurance products n.
bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi kanunu the individual pension savings and investment system law n.
birikimli hayat sigortalarından bireysel emeklilik sistemine aktarım transfer of accumulations in life insurance to individual pension system n.
bireysel direkt satış individual direct sales n.
bireysel emeklilik sistemi individual pension system n.
vergisi önden ödenen bireysel emeklilik hesabı roth ira n.
topluluğun özel yardım kurumu ihtiyacını karşılamak üzere bireysel abonelerden toplanan genel fon community chest n.
topluluğun özel yardım kurumu ihtiyacını karşılamak üzere bireysel abonelerden toplanan genel fon community fund n.
yatırım planına kişinin kendisinin karar verdiği bir bireysel emeklilik çeşidi sipp [uk] n.
bireysel hesaplara dayalı based on individual accounts expr.
Tourism
kapsamlı bireysel tur individual inclusive tour n.
Technical
bireysel ısıtma individual heating n.
bireysel pil simgesini individual battery icon n.
bireysel yetkiler individual permissions n.
bireysel pissu individual sewage n.
Computer
bireysel iletişim individual communication n.
Electric
(bireysel tüketici veya elektrik santrali) elektrik yükü demand n.
Automotive
bireysel ateşleme bobini single spark ignition coil n.
bireysel bobinli ateşleme coil per cylinder n.
Transportation
bireysel gereksinime göre özel ulaşım hizmeti/ özel ulaşım hizmeti mobility as a service (maas) n.
Medical
bireysel risk faktörlerinin tedavisi treatment of individual risk factors n.
bireysel farklılıklar personal differences n.
bireysel doz individual dose n.
bireysel yatkınlık individual predisposition n.
bireysel risk individual risk n.
Psychology
bireysel psikoterapi individual psychotherapy n.
bireysel sembol individual symbol n.
bireysel ruhbilim individual psychology n.
bireysel eğitim individualized instruction n.
bireysel farklılıklar individual differences n.
bireysel psikoloji individual psychology n.
bireysel farklılaşma differentiation of self n.
bireysel yenilikçilik personal innovativeness n.
bireysel mesafe individual distance n.
bireysel öğretim sistemleri intelligent tutoring systems n.
bireysel farklılaşma self differentiation n.
bireysel eğitim programları individualized education programs n.
wechsler bireysel başarı testi wechsler individual achievement test n.
bireysel tepkiler veya davranış yapıları ile ilgili molecular adj.
bireysel tepkiler veya davranış yapılarını vurgulayan molecular adj.
Food Engineering
bireysel hızlı dondurma individually quick freezing n.
bireysel çabuk dondurma tekniği individual quick freezing n.
Logic
genel bir ifadeden bireysel ifade çıkarma instantiation n.
bireysel olarak farklı olup genelden farklı olmayan discrete adj.
bireysel olarak farklı olup genel olarak farklı olmayan discretive adj.
Statistics
bireysel test puanlarının ırk grubundaki standart puanlara dönüştürülmesi race-norming n.
Biology
bireysel takımlar unit deme n.
anatomik, embriyolojik veya fizyolojik olarak ilişkili bireysel yapılar grubu complex n.
bireysel organizmaların kökenine ve gelişimine ait ontogenetic adj.
bireysel organizmaların kökeni ve gelişimiyle ilgili ontogenetic adj.
Marine Biology
aktarılabilen bireysel kota individual transferable quota n.
aktarılabilir bireysel kota individual transferable quota n.
aktarılamayan bireysel kota individual non-transferable quota n.
bireysel kota individual quota n.
bireysel balıkçılık kotası individual fishing quota n.
Agriculture
bireysel yemleme hand feeding n.
Social Sciences
bireysel gelişme personal development n.
grup halinde alınan kararların bireysel olarak alınan kararlara oranla daha fazla risk taşıması risky shift n.
toplumun bireysel birimlere veya gruplara bölünmesi atomism n.
evreni bir bütün olarak ele alan ve bireysel durumlara bu bütüne göre değerlendiren universalist adj.
evreni bir bütün olarak ele alan ve bireysel durumlara bu bütüne göre değerlendiren universalistic adj.
Education
bireysel erişim merkezi self-access centre n.
bireysel çalışma individual study n.
bireysel öğrenme merkezi self-access centre n.
öğrencinin başta bilgi ve kavramlara hakim olmasını, sonrasında bireysel bir çalışma ile daha üst seviye bilgiyi edinmesini amaçlayan bir öğretme yöntemi kumon n.
(massachusetts'deki devlet liselerinde) öğrencinin kendi hızında ve bireysel gözetim eşliğinde üstlendiği ders modüllerinden her biri contract n.
Linguistics
bireysel değişke individual variant n.
bireysel değişke free variant n.
bireysel sınav individual test n.
bireysel yönelimli öğretim individually guided education n.
bireysel değerlendirme self assessment n.
History
amerikan sivil savaşından sonra bireysel çıkar elde etmek için kuzeyden güneye göç eden yerli carpetbagger n.
Religious
hıristiyanlıkta kutsal ruh'la bireysel olarak bağ kurmaya dayanan, resmi ibadetlere itibar etmeyen radikal 17. yüzyıl doktrini ranterism n.
hıristiyanlıkta kutsal ruh'la bireysel olarak bağ kurmaya dayanan, resmi ibadetlere itibar etmeyen radikal 17. yüzyıl doktrini rantism n.
hinduizmde bireysel hırslarla ilişkiyi keserek brahma ile kaynaşan ruhun samsaradan kurtulması durumu nirvana n.
öznel/bireysel alan forum internum n.
Philosophy
bireysel örnek token n.
bireysel benliğin evrensel ruhla bir araya gelmesi yoga n.
Environment
bireysel nbc korunma individual protection n.
bireysel karbon ayak izi individual carbon footprint n.
bireysel gözlemleme individual monitoring n.
bireysel korunma individual protective equipment n.
bireysel gözlemleme cihazı individual monitoring device n.
bireysel askere sağlanan nbc korunma individual nuclear, biological, and chemical protection n.
bireysel buhar detektörü individual vapor detector n.
çok birimli yapıda bireysel mülkiyet condominium n.
minyatür ve taşınabilir bireysel kimyasal savaş maddesi algılayıcısı individual chemical agent detector n.
Geology
bireysel yaşayan bir mercan calceolid n.
bireysel mercanlar soliter corals n.
Military
bireysel ortaklık programı individual partnership programme n.
bireysel kaynak koruyucu algılayıcısı individual resource protection sensor n.
askerlere verilen bireysel korunma gereçleri mission-oriented protective posture gear n.
askerlere verilen bireysel korunma gereçleri mopp gear (mission-oriented protective posture gear) n.
Sport
bireysel çıkış individual start n.
bireysel taktikler individual tactics n.
bireysel savunma individual defense n.
bireysel yarışma individual event n.
bireysel yarışan iki bowling oyuncusu arasındaki eleme maçı match play n.
(bireysel kategoride) buz patencisinin buzda çizdiği sekiz rakamı figure of eight n.
oyuncuların bireysel katılım sağladığı softbol/beyzbol maçı scrub n.
bireysel sporlarda bir takımın ikinci tercihi olan second-string adj.
Card
her katılımcının bireysel yarıştığı oyun round game n.
Cinema
frank capra tarzında, bireysel cesaret eylemlerine vurgu yapan (film) capraesque n.
Archaic
toplumsal ilişkilerden uzaklaşıp kendini tümüyle bireysel veya zihinsel uğraşlara vermek descend v.