capsule - Turco Inglés Diccionario

capsule

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "capsule" en diccionario turco inglés : 33 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
capsule n. kapsül
Take 300 milligrams (mg) of lemon balm in capsule form twice daily.
Günde iki kez kapsül formunda 300 miligram (mg) limon otu alın.

More Sentences
General
capsule n. kapsül
The Orion capsule may one day carry human beings to Mars.
Orion kapsülü bir gün Mars'a insan taşıyabilir.

More Sentences
capsule n. kapsül formunda ilaç
I always prefer taking capsules instead of tablets because they are easier to swallow.
Daima tablet yerine kapsül içmeyi tercih ediyorum çünkü yutması daha kolay.

More Sentences
Computer
capsule n. kapsül
The Orion capsule may one day carry human beings to Mars.
Orion kapsülü bir gün insanları Mars'a taşıyabilir.

More Sentences
Food Engineering
capsule n. kapsül
Take two capsules after a meal.
Yemekten sonra iki kapsül alın.

More Sentences
Astronomy
capsule n. uzay kapsülü
The astronauts spent months inside the capsule orbiting the Earth.
Astronotlar aylarca uzay kapsülünün içinde Dünya'nın yörüngesinde dolandılar.

More Sentences
General
capsule n. tohum zarfı
capsule n. kapak
capsule n. ilaç kapçığı
capsule n. kısa özet
capsule n. yoğunlaşma
capsule v. kapsül içine kapatmak
capsule v. kapsül içine almak
capsule v. kısaca özetlemek
capsule v. yoğunlaştırmak
capsule adj. kısa
capsule adj. özlü
capsule adj. çok yoğun
capsule adj. çok kısa
capsule adj. çok küçük
Technical
capsule n. çanak
capsule n. kovan
Textile
capsule adj. birkaç sade ve temel öğeden oluşan (giyim, koleksiyon)
Aeronautic
capsule n. acil durumlarda mürettebatla birlikte fırlatılan uçak kokpiti
capsule n. basınç odası
Medical
capsule n. hapçık
capsule n. kaşe
capsule n. küçük hap
capsule n. yumuşak kapsül
Chemistry
capsule n. buharlaştırma kabı
capsule n. buharlaştırma kapı
Biology
capsule n. koruyucu kese
capsule n. koruyucu zar

Significados de "capsule" con otros términos en diccionario inglés turco: 107 resultado(s)

Inglés Turco
Tourism
capsule hotel n. kapsül otel
Tom stayed in a capsule hotel in Tokyo.
Tom Tokyo'da bir kapsül otelde kaldı.

More Sentences
General
lens capsule n. lens kapsülü
seed capsule n. koza
capsule hotel n. ancak bir kişinin sığabileceği çekmece benzeri kompartmanlar halinde uyunacak yer
coffee capsule n. kahve kapsülü
sleeping capsule n. uyku ilacı/hapı
time capsule n. zaman kapsülü
capsule bottle n. hap kutusu
capsule bottle n. ilaç şişesi
capsule bottle n. kapsül kutusu
time capsule n. zaman kapsülüne benzeyen şey
Tourism
capsule hotel n. japonya'da yaygın bir konaklama türü
Technical
aluminium capsule n. alüminyum kapsül
bowman's capsule n. bowman kapsülü
bowman capsule n. bowman
seed capsule n. çekirdek kapsülü
diaphragm and capsule pressure gauges n. diyaframlı ve kapsüllü basınç ölçerler
insert capsule n. geçme kap
glisson's capsule n. glisson kapsülü
air capsule n. hava kapsulü
gelatine capsule n. jelatin kapsül
capsule shell n. kapsül kabuğu
aneroid capsule n. kadranlı kapsül
capsule thickness n. kese kalınlığı
rescue capsule n. kurtarma kapsülü
space capsule n. uzay kapsülü
Computer
link capsule n. bağlantı kapsülü
email capsule n. e-posta kapsülü
home capsule n. giriş sayfası kapsülü
half capsule n. yarı kapsül
Telecom
access channel message capsule n. erişim kanalı mesaj kapsülü
Textile
capsule range n. tasarımcının ürettiği ve tüm seriyi temsil etmesi amaçlanan küçük giysi yelpazesi
capsule wardrobe n. yalnızca gerekli olan birkaç parçadan oluşan giysi ve aksesuar koleksiyonu
Automotive
sliding capsule n. kayan muhafaza
idle spring capsule n. rölanti yay kapsülü
Aeronautic
aneroid capsule n. aneroit kapsül
ejection capsule n. fırlatma kapsülü
escape capsule n. kaçış kapsülü
escape capsule n. kurtulma kapsülü
cockpit capsule n. pilot mahalli koltuk fırlatma ünitesi
Medical
posterior capsule opacification n. arka kapsül kesifleşmesi
posterior capsule opacification n. arka kapsül kesafeti
oromucosal capsule n. ağız mukoza kapsülü
posterior capsule rupture n. arka kapsül rüptürü
modified-release capsule hard n. değiştirilmiş salımlı sert kapsül
modified-release capsule soft n. değiştirilmiş salımlı yumuşak kapsül
gastro-resistant capsule hard n. enterik sert kapsül
enteric capsule n. enterik kapsül
gastro-resistant capsule n. enterik kapsül
inflammation of a capsule n. eklem kapsülü yangısı
gastro-resistant capsule soft n. enterik yumuşak kapsül
glisson capsule n. glisson kapsülü
internal capsule n. internal kapsül
inflammation of a capsule n. kapsül iltihabı
rectal capsule n. rektal yumuşak kapsül
intrauterine capsule n. rahim içi kapsül
inhalation powder hard capsule n. sert kapsülde inhalasyon tozu
hard gelatine capsule n. sert jelatin kapsül
hyperintensity in temporal polar region and external capsule n. temporal lob polar bölge ve eksternal kapsülde hiperintensite
vaginal capsule soft n. vajinal yumuşak kapsül
prolonged-release capsule n. uzatılmış salımlı sert kapsül
vaginal capsule hard n. vajinal sert kapsül
heyman capsule for uterine cancer n. uterus kanserinin tedavisinde kullanılan radyoaktif maddeleri içeren kapsüller
prolonged-release capsule n. uzatılmış salımlı kapsül
vaginal capsule n. vajinal kapsül
prolonged-release capsule n. uzatılmış salımlı yumuşak kapsül
soft gelatin capsule n. yumuşak jelatin kapsül
Anatomy
bowman's capsule (capsula glomeruli) n. bowman kapsülü
bowman's capsule (capsula glomeruli) n. böbreğin yapı taşlarını çevreleyen ince çift katlı zar
tenonian capsule n. tenon kapsülü
tenonian capsule n. göz küresi ve göz çukuru arasındaki hassas zar veya bağdoku ile kaplı olan lenfatik boşluk
external capsule n. dış kapsül
joint capsule n. eklem kapsülü
internal capsule n. iç kapsül
external capsule n. uç kapsül
otic capsule n. otik kapsül
otic capsule n. iç kulağın kemik tabakası
capsule of bowman n. bowman kapsülü
sense capsule n. duyu organlarını neredeyse tamamen çevreleyen kıkırdaksı veya kemiksi kavite
adrenal capsule n. adrenal korteks
adrenal capsule n. adrenal bez
adrenal capsule n. böbreküstü bezi
atrabiliary capsule n. adrenal korteks
atrabiliary capsule n. adrenal bez
atrabiliary capsule n. böbreküstü bezi
suprarenal capsule n. adrenal korteks
suprarenal capsule n. adrenal bez
suprarenal capsule n. böbreküstü bezi
synovial capsule n. sinovyal kapsül
synovial capsule n. sinovyal sıvı içeren tamamen kapalı boşluk
Biology
bowman's capsule n. bovman kapsülü
bilocular capsule n. iki hücreye veya bölüme ayrılmış kapsül
glomerular capsule n. glomerüler kapsül
Marine Biology
horny capsule n. dikenli kese
auditory capsule n. işitsel kapsül
Astronomy
ballistic capsule n. balistik kapsül
ballistic capsule n. güneş etrafındaki uydu
ballistic capsule n. uzaya çıkabilen uzay aracı
Botanic
loculicidal capsule n. lokulisid kapsül
poricide capsule n. porisid kapsül
septicide capsule n. septisid kapsül
Apiculture
head capsule n. baş kapsül
Social Sciences
time capsule n. kültürel ve tarihi kayıtları gelecekteki keşfine kadar koruyan nesne/kap
Military
pressurized capsule n. basınçlı kapsül
sonar capsule n. sonar kapsülü
Star Wars
dark trooper hyperspace capsule n. kara asker hiperuzay kapsülü
re-entry capsule n. tekrar giriş kapsülü