cazip

Significados de "cazip" en diccionario inglés turco : 36 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	cazip	attractive adj.
It certainly appears as an attractive alternative to killing and destroying animals. Hayvanları öldürmek ve yok etmek için kesinlikle cazip bir alternatif olarak görünüyor. More Sentences
General
2	General	cazip	appealing adj.
This will also afford the profession more standing, which is very important, and will also make it more appealing. Bu aynı zamanda mesleğe daha fazla itibar kazandıracaktır ki bu çok önemlidir ve mesleği daha cazip hale getirecektir. More Sentences
3	General	cazip	desirable adj.
No, I'm in a desirable trade. Hayır, ben cazip bir işin içindeyim. More Sentences
4	General	cazip	enticing adj.
That sounds very enticing. Kulağa çok cazip geliyor. More Sentences
5	General	cazip	taking adj.
6	General	cazip	juicy adj.
7	General	cazip	inviting adj.
8	General	cazip	conspicuous adj.
9	General	cazip	smashing adj.
10	General	cazip	attracting adj.
11	General	cazip	becoming adj.
12	General	cazip	winning adj.
13	General	cazip	canny adj.
14	General	cazip	wizard adj.
15	General	cazip	alluring adj.
16	General	cazip	provocative adj.
17	General	cazip	catchy adj.
18	General	cazip	catching adj.
19	General	cazip	charming adj.
20	General	cazip	spicy adj.
21	General	cazip	piquant adj.
22	General	cazip	endearing adj.
23	General	cazip	engaging adj.
24	General	cazip	nice adj.
25	General	cazip	rewarding adj.
26	General	cazip	taky adj.
27	General	cazip	toothy adj.
28	General	cazip	allective [obsolete] adj.
29	General	cazip	allicient adj.
30	General	cazip	likely adj.
31	General	cazip	gainly [dialect] adj.
32	General	cazip	impressive adj.
33	General	cazip	pow adj.
34	General	cazip	plummy adj.
35	General	cazip	premial adj.
Trade/Economic
36	Trade/Economic	cazip	charming adj.

Significados de "cazip" con otros términos en diccionario inglés turco: 101 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	cazip kılmak	make it attractive v.
However, this requires a much better investment climate to make it attractive for companies to invest in Europe. Ancak bunun için şirketlerin Avrupa'da yatırım yapmalarını cazip kılacak çok daha iyi bir yatırım ortamı gerekmektedir. More Sentences
2	General	cazip gelmek	appeal v.
The wealth of the country is appealing to its greedy neighbours. Ülkenin zenginliği açgözlü komşularına cazip gelmektedir. More Sentences
3	General	cazip olmak	tempt v.
It would be indeed tempting to enter into this debate. Bu tartışmaya girmek gerçekten de cazip olacaktır. More Sentences
4	General	cazip görünmek	tempt v.
None of these things look tempting. Bunların hiçbiri cazip görünmüyor. More Sentences
5	General	çok cazip	tempting adj.
It can be very tempting to try to see it all at once. Her şeyi aynı anda görmeye çalışmak çok cazip olabilir. More Sentences
Speaking
6	Speaking	kulağa cazip geliyor	sounds appealing expr.
The idea of decoupling aids and cutting red tape sounds appealing. Yardımların ayrıştırılması ve bürokrasinin azaltılması fikri kulağa cazip geliyor. More Sentences
General
7	General	cazip şey	allurement n.
8	General	son derece cazip ya da dikkat çekici kişi veya şey	showstopper n.
9	General	cazip teklif	attractive offer n.
10	General	cazip fiyat	charming price n.
11	General	cazip ödeme planı	attractive payment plan n.
12	General	çekici/cazip hedef	attractive target n.
13	General	cazip şey	agacerie n.
14	General	cazip yön	captation [obsolete] n.
15	General	cazip teklif	tempting offer n.
16	General	cazip olma	tentability n.
17	General	çocuklara cazip gelen tehlikeli oyuncak	attractive nuisance n.
18	General	cazip gelen ve ilgi çeken kimse	desirable n.
19	General	cazip gelen ve ilgi çeken şey	desirable n.
20	General	cazip şey	gudgeon n.
21	General	insanlara cazip gelen renkli, hareketli ve geniş yer	disneyland n.
22	General	cazip davet	comether [dialect] n.
23	General	cazip teklif	comether [dialect] n.
24	General	cazip hale getirmek	make it attractive v.
25	General	cazip kılmak	make desirable v.
26	General	cazip hale gelmek	become attractive v.
27	General	cazip hale getirmek	make attractive v.
28	General	cazip gelmek	be attractive to v.
29	General	cazip gelmek	attract v.
30	General	keyifli/cazip hale getirmek	salt v.
31	General	cazip gelmek	charm v.
32	General	cazip duruma getirmek	make charming/attractive v.
33	General	cazip duruma gelmek	become charming/attractive v.
34	General	daha çekici, daha cazip hale getirmek	candy-coat v.
35	General	cazip gelmek	wind [obsolete] v.
36	General	cazip olmayan	unideal adj.
37	General	görünüşte cazip olan	fair adj.
38	General	çok cazip gelen	fantabulous adj.
39	General	cazip olarak	appealingly adv.
40	General	cazip bir şekilde	juicily adv.
Phrasals
41	Phrasals	bir şeyle cazip kılmak	pitch on v.
42	Phrasals	bir şeyle cazip kılmak	pitch upon v.
43	Phrasals	(bir şeyi bir şeyle) cazip göstermek	salt (something) with (something) v.
44	Phrasals	bir şeyi bir şeyle cazip hale getirmek	salt something with something v.
45	Phrasals	(birine) cazip görünmek/gelmek	call to (one) v.
46	Phrasals	(bir şeyi) cezbedici/cazip hale getirmek	firm something up v.
47	Phrasals	cazip hale getirmek	firm up v.
48	Phrasals	ile cazip göstermek	salt with v.
49	Phrasals	ile cazip hale getirmek	salt with v.
50	Phrasals	(birine/bir şeye) cazip/sevimli göstermek	warm to (someone or something) v.
Proverb
51	Proverb	yasaklanan şey daha cazip hale gelir	forbidden fruit is the sweetest
52	Proverb	sadece kendini düşünen biri kimse için cazip değildir	a man wrapped up in himself makes a very small bundle
Colloquial
53	Colloquial	cazip fiyatlar	smashing prices n.
54	Colloquial	çekici/cazip gelen ama elle tutulur bir değeri olmayan şey	junk food n.
55	Colloquial	çekici/cazip gelen ama bir faydası olmayan şey	junk food n.
56	Colloquial	cazip ama içi boş/gereksiz şey	junk food n.
57	Colloquial	(biri) için pek cazip olmamak	not do a lot for (someone) v.
58	Colloquial	(birine) pek çekici/cazip gelmemek	not do a lot for (someone) v.
59	Colloquial	(biri) için pek cazip olmamak	not do anything for (someone) v.
60	Colloquial	(birine) pek çekici/cazip gelmemek	not do anything for (someone) v.
61	Colloquial	(biri) için pek cazip olmamak	not do much for (someone) v.
62	Colloquial	(birine) pek çekici/cazip gelmemek	not do much for (someone) v.
63	Colloquial	cazip bir özelliği/yeteneği olmak	have something to offer v.
64	Colloquial	birinde/bir şeyde cazip bir şey	something about someone or something expr.
Idioms
65	Idioms	cazip yan/ek özellikler	bells and whistles n.
66	Idioms	(bir şeyin) cazip (gibi görünmeye çalışan) yanı	the acceptable face of (something) n.
67	Idioms	cazip yan	the acceptable face of n.
68	Idioms	bir şirketin devralmak için cazip olmayacak şekilde yeniden düzenlenmesi için başvurulan yöntem	poison pill n.
69	Idioms	cazip kişilik	winning ways n.
70	Idioms	ilginç/iyi/cazip bir fikir olmak	have a ring to it v.
71	Idioms	koşulları çekici/cazip hale getirmek	sweeten up the deal v.
72	Idioms	işi cazip hale getirmek	sweeten (up) the kitty v.
73	Idioms	işi cazip hale getirmek	sweeten the kitty v.
74	Idioms	işi almak için yeteneklerini, becerilerini, cazip özelliklerini göstermek/sergilemek	sell oneself v.
75	Idioms	(biri) için çok çekici/cazip bir şey olmak	be meat and drink to (someone) v.
76	Idioms	bir şeyi alım için cazip kılmak	bring something into play v.
77	Idioms	cazip hale getirmek	sugarcoat the pill v.
78	Idioms	(birine) çekici/cazip gelmek	ring (one's) bells v.
79	Idioms	daha cazip bir şekilde düzenlemek	sweeten (up) the pot v.
80	Idioms	daha cazip/çekici bir hale getirmek	sweeten (up) the pot v.
81	Idioms	koşulları çekici/cazip hale getirmek	sweeten the deal v.
82	Idioms	cazip hale getirilmiş	sugarcoated adj.
83	Idioms	her şey çok cazip (olacak)	the goose hangs high [old-fashioned] expr.
84	Idioms	cazip bir …	a peach of a … expr.
85	Idioms	(biri) için çok çekici/cazip	meat and drink to (one) expr.
86	Idioms	benim için çok çekici/cazip bir şey	it is meat and drink to me [uk] expr.
87	Idioms	(birinin/bir şeyin) çekici/cazip bir tarafı vardı/var	there was/is something about (someone or something) expr.
Trade/Economic
88	Trade/Economic	bir kredinin ilk verilişinde teklif edilen cazip oran	teaser rate n.
89	Trade/Economic	çekici/cazip hedef pazar	attractive target market n.
90	Trade/Economic	cazip koşul	attractive term n.
91	Trade/Economic	cazip koşullar	attractive terms n.
92	Trade/Economic	cazip fiyat	charm price n.
93	Trade/Economic	cazip indirim	attractive discount n.
94	Trade/Economic	müşteri için cazip fiyat	tempting price n.
95	Trade/Economic	ürün veya hizmetin alıcıya cazip gelen özelliği	discriminator n.
Advertising
96	Advertising	satılık bir evin yoldan bakıldığında alıcıya cazip gelmesi	kerb appeal [uk] n.
Gastronomy
97	Gastronomy	kitaplar, dergiler ve televizyon programlarında kullanılan aşırı cazip yemek görselleri	gastroporn n.
Slang
98	Slang	sözleşmeyi daha cazip hale getirmek için eklenen herhangi bir madde	sweetener n.
99	Slang	sözleşmeyi daha cazip hale getirmek için eklenen herhangi bir madde	kicker n.
100	Slang	cazip şey	jam n.
101	Slang	(birine) cazip gelmek	melt (one's) butter v.