extend - Turco Inglés Diccionario

extend

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "extend" en diccionario turco inglés : 54 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
extend v. sunmak (taziye/kutlama)
That is why I should like to extend warm thanks to the Commission for the initiative.
Bu nedenle Komisyona girişiminden dolayı içten teşekkürlerimi sunmak isterim.

More Sentences
extend v. genişletmek
They want to extend NATO as far eastward as possible without changing its command structures.
NATO'nun komuta yapısını değiştirmeden mümkün olduğunca doğuya doğru genişletmek istiyorlar.

More Sentences
extend v. uzatmak
I am prepared to continue the dialogue, which has unfortunately been extended and interrupted.
Maalesef uzatılmış ve kesintiye uğramış olan diyaloğu sürdürmeye hazırım.

More Sentences
General
extend v. genişlemek
It is an area of stability, democracy and prosperity, which will be extended by the enlargement of the European Union.
Avrupa Birliği'nin genişlemesiyle daha da genişleyecek olan bir istikrar, demokrasi ve refah bölgesidir.

More Sentences
extend v. sürmek
Sometimes family feuds extend through the generations.
Bazen aile kavgaları nesiller boyu sürer.

More Sentences
extend v. süreyi uzatmak
Of course, we intend to extend the mandate which allows Yugoslavia to receive EIB loans.
Elbette Yugoslavya'nın AYB kredisi almasına olanak tanıyan yetki süresini uzatma niyetindeyiz.

More Sentences
extend v. uzanmak
Secondly, how far does this unanimity extend?
İkinci olarak, bu oybirliği nereye kadar uzanıyor?

More Sentences
extend v. yaymak
We must not spare efforts to help the central government extend its authority to the entire country.
Merkezi hükümetin yetkilerini tüm ülkeye yaymasına yardımcı olmak için çabalarımızı esirgememeliyiz.

More Sentences
extend v. uzatmak
We feel that this is too long and that it would extend the implementing procedure unnecessarily.
Bunun çok uzun olduğunu ve uygulama prosedürünü gereksiz yere uzatacağını düşünüyoruz.

More Sentences
Trade/Economic
extend v. genişletmek
The rapporteurs recognised this and have extended the Commission proposal to make it more forward-looking.
Sözcüler bunun farkına varmış ve Komisyon teklifini daha ileriye dönük hale getirmek için genişletmişlerdir.

More Sentences
extend v. süreyi uzatmak
Industry wants to do this by extending the data protection period, but this is no guarantee for innovation.
Endüstri bunu veri koruma süresini uzatarak yapmak istiyor ancak bu inovasyon için bir garanti değil.

More Sentences
extend v. yaygınlaştırmak
But tonight, we are talking about extending the use of renewable energy.
Ancak bu akşam, yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılmasından bahsediyoruz.

More Sentences
extend v. görev süresini uzatmak
Why is it so necessary to extend the ISAF's mandate?
ISAF'ın görev süresinin uzatılması neden bu kadar gerekli?

More Sentences
Computer
extend v. yaymak
Would it not be possible to extend reform over a longer period?
Reformu daha uzun bir döneme yaymak mümkün olmaz mıydı?

More Sentences
General
extend v. büyütmek
extend v. devam ettirmek
extend v. (yardım eli) uzatmak
extend v. temdit etmek
extend v. yetişmek
extend v. vermek (yardım/kredi vb)
extend v. varmak
extend v. büyümek
extend v. germek
extend v. vermek
extend v. uzamak
extend v. sağlamak
extend v. tevsi etmek
extend v. artırmak
extend v. ertelemek
extend v. ötelemek
extend v. sonuna kadar çabalamak
extend v. son raddeye kadar zorlamak
extend v. tam kapasiteyle uygulamak
extend v. çıkmak
extend v. çıkıntı yapmak
Trade/Economic
extend v. haczetmek
extend v. kıymet takdir etmek
extend v. müsadere etmek
extend v. temdit etmek
extend v. tevsi etmek
extend v. vadesini uzatmak
extend v. ucuz madde katarak şişirmek
extend v. miktarı hesaplamak
extend v. tutarı hesap etmek
extend v. (borcun ödemesini) ileri bir tarihe ertelemek
extend v. diğer dönem için görevde kalmayı kabul etmek
Law
extend v. vekalet vermek
Technical
extend v. uzamak
Computer
extend v. genişletme yaymak
extend expr. genişlet
extend expr. yapılandır
Breeding
extend v. (at) dört nala koşmak
Archaic
extend v. abartmak
extend v. mübalağa etmek

Significados de "extend" con otros términos en diccionario inglés turco: 149 resultado(s)

Inglés Turco
General
extend a hand v. elini uzatmak
We are extending a hand today, and I am sure that many others will do the same.
Biz bugün elimizi uzatıyoruz ve eminim ki pek çok kişi de aynısını yapacaktır.

More Sentences
extend life v. ömrü uzatmak
Gooseberries are fruits that are effective at extending life.
Bektaşi üzümü ömrü uzatmada etkili bir meyvedir.

More Sentences
Phrasals
extend (from something) (to something) v. (bir noktadan diğer noktaya) yayılmak
It would then be a one-year programme, implementation of which may extend over several years.
Bu durumda uygulaması birkaç yıla yayılabilecek bir yıllık bir program olacaktır.

More Sentences
extend (from something) (to something) v. (bir noktadan diğer noktaya) kadar uzanmak
Reforms extended from Finland, Holland and Germany to Austria, France and Italy.
Reformlar Finlandiya, Hollanda ve Almanya'dan Avusturya, Fransa ve İtalya'ya kadar uzandı.

More Sentences
extend to (someone or something) v. (birine/bir şeye) uzanmak
They will be the new neighbours of the enlarged Union, which will one day extend to the Balkans region too.
Bir gün Balkanlar bölgesine de uzanacak olan genişlemiş Birliğin yeni komşuları olacaklar.

More Sentences
extend to (someone or something) v. (birine/bir şeye) kadar uzanmak
Our responsibility extends to the models of cars.
Sorumluluğumuz araba modellerine kadar uzanıyor.

More Sentences
extend to (someone or something) v. (birini/bir şeyi) kapsamak
The EU's framework programmes do not extend to the developing countries.
AB'nin taslak programları gelişmekte olan ülkeleri kapsamamaktadır.

More Sentences
extend to (something) v. (bir şeyi) iletmek
I should like to extend to him, via yourself, my warmest wishes for a very speedy recovery.
Sizin aracılığınızla kendisine en içten geçmiş olsun dileklerimi iletmek isterim.

More Sentences
extend to (something) v. (bir şeyi) sunmak
For that, I wish to extend to you all my warmest thanks.
Bunun için hepinize en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

More Sentences
General
extend one's market share v. pazar payını genişletmek
extend one's leg v. ayak uzatmak
extend one's authority v. yetkisini genişletmek
extend one's power v. yetkisini genişletmek
extend best wishes v. en iyi dilekleri iletmek
extend the visa v. vizeyi uzatmak
extend the visa v. vize uzatmak
extend polls v. oy verme süresini uzatmak
extend along v. uzanmak
extend over a period of time v. zamana yaymak
extend to the market v. pazara yayılmak
extend out to the market v. pazara yayılmak
extend one's scope v. kapsamını genişletmek
extend an invitation v. resmi bir davetiye göndermek
extend one's market v. piyasasını genişletmek
extend one's market v. pazarını genişletmek
extend one's market v. pazar genişletmek
extend one's greetings to someone v. selam sunmak
endlessly extend along v. uçsuz bucaksız uzanmak
extend the time v. süreyi uzatmak
extend the portfolio v. portföyü genişletmek
extend to v. -e uzatmak
extend over v. -e kadar uzanmak
extend to v. -e genişletmek
extend the membership v. üyelik uzatmak
extend the membership v. üyeliği uzatmak
extend one's holiday v. tatilini uzatmak
extend one's vacation v. tatilini uzatmak
extend the inquiry v. tahkikatı genişletmek
extend the time v. vadesini uzatmak
extend the term of delivery v. teslim süresini uzatmak
extend the business v. ticaret sahasını genişletmek
extend the time v. mühletini uzatmak
extend the time of delivery v. teslim süresini uzatmak
extend the delay v. mühletini uzatmak
extend the time for payment v. ödeme mühletini uzatmak
extend the delay v. vadesini uzatmak
extend the business v. işlerini genişletmek
extend the credit v. krediyi genişletmek
extend someone's condolences v. taziyelerini sunmak
extend credit to someone or a company v. (birisine/bir şirkete) kredi sağlamak
extend someone or a company credit v. (birisine/bir şirkete) kredi kullandırmak
extend credit to someone or a company v. (birisine/bir şirkete) kredi kullandırmak
extend someone or a company credit v. (birisine/bir şirkete) kredi sağlamak
extend a hand v. yardım eli uzatmak
extend all the way to v. -e kadar ulaşmak
extend the deal v. kontratı uzatmak
extend the contract v. sözleşmeyi uzatmak
extend the deal v. sözleşmeyi uzatmak
extend the contract v. kontratı uzatmak
extend over time v. zamana yayılmak
extend to next week v. gelecek haftaya sarkmak
extend the time by 5 minutes v. zamanı beş dakika daha uzatmak
extend the battery life v. batarya ömrünü uzatmak
extend the battery life v. pil ömrünü uzatmak
extend lead v. farkı açmak
extend lead v. aradı farkı açmak
extend [obsolete] v. söke söke almak
extend oneself v. sonuna kadar zorlamak
up to some extend adv. bir yere kadar
Phrasals
extend along v. boyunca uzanmak
extend across v. boyunca uzanmak
extend across v. ötesine geçmek
extend into something v. (bir yerin içine kadar) uzanmak
extend from (something) v. bir şeyden bir şeye genişlemek/yayılmak
extend from (something) v. bir yerden bir yere genişlemek/yayılmak
extend (from something) (to something) v. (bir noktadan diğer noktaya ) kadar dağılmak
extend (from something) (to something) v. (bir noktadan diğer noktaya) sirayet etmek
extend (from something) (to something) v. (bir noktadan diğer noktaya) bulaşmak
extend (from something) (to something) v. (bir noktadan diğer noktaya) saçılmak
extend something to something v. (bir şeyi bir şeye) uzatmak
extend something to something v. (bir şeyi bir şeye) kadar uzatmak
extend something to something v. (bir şeyi bir şeye) kadar ertelemek
extend something to something v. (bir şeyi ileri bir tarihe) almak
extend across (something) v. (bir şey) boyunca uzanmak
extend across (something) v. (bir şeye) yayılmak
extend across (something) v. (bir şeyi) kaplamak
extend over (someone or something) v. (biri/bir şey) boyunca yayılmak
extend over (someone or something) v. (birine/bir şeye) kadar uzanmak
extend over (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sarmak
extend over (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) her yerine yayılmak
extend to v. -e uzamak/uzanmak
extend to v. -i kapsamak
extend to v. -i bildirmek
extend to v. -i iletmek
extend to v. -i sunmak
extend to (someone or something) v. (birine/bir şeye) kadar gelmek
extend to (someone or something) v. (birine/bir şeye) kadar yayılmak
extend to (someone or something) v. (birine/bir şeye) kadar devam etmek
extend to (something) v. (bir şeyi) uzatmak
extend to (something) v. (bir şeyi) bildirmek
extend something to something v. bir şeyi bir şeye kadar uzatmak
extend something to something v. bir şeyi bir şeye uzatmak
extend something to something v. bir şeyi bir noktaya (kadar) uzatmak
extend something to something v. bir şeyin zamanını (bir şeye kadar) uzatmak
extend something to something v. bir şey için verilen zamanı (bir noktaya kadar) uzatmak
Colloquial
eee (embrace, extend, and extinguish) expr. al, geliştir, en iyisi ol
eee (embrace, extend, and extinguish) expr. al, büyüt, rakipsiz ol
embrace, extend, and extinguish expr. al, geliştir, en iyisi ol
embrace, extend, and extinguish expr. al, büyüt, rakipsiz ol
Idioms
extend one's sympathy v. başsağlığı dilemek
extend one's sympathy to someone v. taziyelerini sunmak
extend back a long time v. uzun bir geçmişe dayanmak
extend an olive branch v. zeytin dalı uzatmak
extend (one) credit v. (birine) veresiye vermek
extend (one) credit v. (birine) kredi vermek
extend credit to v. -e veresiye vermek
extend credit to v. -e kredi vermek
extend credit to (one) v. (birine) veresiye vermek
extend credit to (one) v. (birine) kredi vermek
extend sympathy v. başsağlığı dilemek
extend sympathy v. taziyelerini sunmak
Trade/Economic
extend debt maturity v. borcun vadesini uzatmak
extend credit v. kredi uzatmak
extend credit v. krediyi uzatmak
extend maturity v. vade uzatmak
extend vision v. vizyon genişletmek
extend the time v. vadesini uzatmak
Law
extend the time v. süreyi uzatmak
Politics
extend an invitation v. davet etmek
extend one’s thanks v. teşekkürlerini sunmak
extend one's visa v. vizesini uzatmak
extend one's visa v. vizesinin süresini uzatmak
Technical
char right extend n. sağ karakter uzatma
Computer
line up extend n. çizgi yukarı uzatma
extend polygon n. genişlet çokgen
extend mode n. genişletme kipi
extend selection mode n. seçimi genişletme modu
extend size expr. boyutu büyüt
extend volume expr. bölüm uzat
page up extend expr. sayfa yukarı uzatma
extend selection expr. seçimi genişlet
para up extend expr. paragraf yukarı uzatma
Telecom
extend dial n. dahili arama
extend selection v. seçimi genişletmek
Math
extend cut paste expr. uzat kes yapıştır
Education
extend due date v. son başvuru tarihini uzatmak
Hunting
stock extend n. açık dipçik
extend the gun v. silahı hedefe doğrultmak
extend the bipod v. tüfeğin ayaklarını açarak kurmak