| Inglés | Turco | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | happily adv. | mutlu bir şekilde | ||
|
The couple has been living happily together since. Çift o zamandan beri beraber mutlu bir şekilde yaşıyor. More Sentences |
||||
| General | happily adv. | bereket versin ki | ||
|
Happily, the workaholic did not die. Bereket versin ki, işkolik ölmedi. More Sentences |
||||
| General | happily adv. | mutlulukla | ||
|
Something that I shall also happily have included in the Minutes ? Tutanaklara dahil etmekten mutluluk duyacağım bir şey mi? More Sentences |
||||
| General | happily adv. | çok şükür | ||
|
Happily, the workaholic did not die. Çok şükür, işkolik ölmedi. More Sentences |
||||
| General | happily adv. | güle oynaya | ||
| General | happily adv. | sevinçle | ||
| General | happily adv. | güle güle | ||
| General | happily adv. | allahtan | ||
| General | happily adv. | mutluca | ||
| General | happily adv. | iyi ki | ||
| General | happily adv. | uygun bir şekilde | ||
| General | happily adv. | gereğine uygun | ||
| General | happily adv. | şans eseri olarak | ||
| General | happily adv. | isabetli bir şekilde | ||
| General | happily adv. | başarılı bir biçimde | ||
| General | happily adv. | uygun bir şekilde | ||
| Archaic | ||||
| Archaic | happily adv. | tesadüfen | ||
| Archaic | happily adv. | gelişigüzel | ||
