in trouble - Turco Inglés Diccionario

in trouble

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "in trouble" en diccionario turco inglés : 9 resultado(s)

Inglés Turco
General
in trouble adj. başı dertte
The left-wing democrats are in trouble.
Solcu demokratların başı dertte.

More Sentences
in trouble adj. başı belada
I know why they're in trouble.
Neden başlarının belada olduğunu biliyorum.

More Sentences
in trouble adj. dertli
in trouble adj. bitik
Colloquial
in trouble adj. dertli
Idioms
in trouble expr. hamile (ve evlenmemiş)
in trouble expr. hamile
in trouble expr. evlilik dışı/genç yaşta hamile
in trouble expr. istenmeyen şekilde hamile

Significados de "in trouble" con otros términos en diccionario inglés turco: 53 resultado(s)

Inglés Turco
General
be in trouble v. başı belada olmak
I knew I was in trouble.
Başımın belada olduğunu biliyordum.

More Sentences
be in trouble v. sıkışmak
He stands by me whenever I am in trouble.
Başım ne zaman sıkışsa yanımda olur.

More Sentences
get in trouble v. başına bela gelmek
I hope we don't get in trouble.
Umarım başımıza bela gelmez.

More Sentences
be in trouble v. başı sıkışmak
He stands by me whenever I am in trouble.
Ne zaman başım sıkışsa yanımda olur.

More Sentences
be in trouble v. başı dertte olmak
Tom could tell right away that Mary was in trouble.
Tom, Mary'nin başının dertte olduğunu hemen anladı.

More Sentences
be in trouble v. sıkıntıda olmak
I could tell at a glance that she was in trouble.
Bakar bakmaz bir sıkıntısı olduğunu anlamıştım.

More Sentences
Colloquial
in trouble with (someone) expr. (biriyle) başı belada
Between you and me, he's in trouble with the boss.
Aramızda kalsın, onun patronuyla başı belada.

More Sentences
in trouble with (someone) expr. (biriyle) başı dertte
You're in trouble with the teacher.
Öğretmenle başın dertte.

More Sentences
in trouble with expr. ile başı dertte
Her boyfriend is in trouble with the law.
Sevgilisinin yasa ile başı dertte.

More Sentences
General
be in great trouble v. hali harap olmak
be in great trouble v. hali duman olmak
be in trouble v. zorda olmak
get in trouble v. başına kötü bir şey gelmek
be in trouble v. zorda kalmak
be in trouble v. ayvayı yemek
be in trouble v. hapı yutmak
be in trouble v. başına (bir) iş gelmek
bring a trouble in the past v. geçmişte başına iş açmak
have trouble in reverse v. geri geri gitmede sorun yaşamak
Phrases
in times of trouble expr. sıkıntılı dönemlerde
in time of trouble expr. zor dönemlerde
in times of trouble expr. zor dönemlerde
Colloquial
trouble in paradise n. çiftlerin ilişkileri yolunda gittiğini sanarken aksine ters gitmesi durumu
in trouble with expr. ile başı belada
Idioms
land someone in trouble v. birinin başını belaya sokmak
get in trouble with (someone) v. (biriyle) başı belaya girmek
get in trouble with (someone) v. (biriyle) sorun yaşamak
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v. (bir şey yapmak için) paraya/zamana kıymak
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v. (bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamak
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v. (bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamaktan kaçınmamak
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v. (bir şeyi yapmak için) hiçbir masraftan/harcamadan kaçınmamak
Speaking
get oneself in trouble v. başını derde sokmak
I'm in trouble expr. başım belada
I'm in great trouble expr. başım büyük belada
you're in real trouble expr. başın harbi büyük belada
are you in some kind of trouble? expr. başın belada falan mı?
I'm in real trouble expr. başım büyük belada
you're not the only one who's in trouble expr. başı dertte olan tek sen değilsin
I'm in big trouble expr. başım büyük belada
I don't wanna get in trouble expr. başımın belaya girmesini istemiyorum
you're not the only one who's in trouble expr. başı dertte olan sadece sen değilsin
you're going to be in big trouble expr. başın büyük belaya girecek
I would hate for her to get in trouble expr. başının belaya girmesini hiç istemem
I don't want you getting in any trouble expr. başınızın belaya girmesini istemiyorum
I don't want you getting in any trouble expr. başının belaya girmesini istemiyorum
you're going to be in trouble expr. çekeceğin var
I think we're in trouble expr. galiba başımız dertte
I should've known he was in trouble expr. onun başının belada olduğunu bilmeliydim
I think we're in trouble expr. sanırım başımız dertte
he got himself in trouble again expr. yine başını belaya soktu
Medical
trouble in swallowing n. yutkunma güçlüğü
trouble in swallowing n. yutkunma zorluğu
Slang
be knee-deep in trouble v. belaya bulaşmak