Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | keen adj. | hevesli | ||
Anna is a very keen runner. Anna çok hevesli bir koşucudur. More Sentences |
||||
Common Usage | keen adj. | keskin | ||
She is a good boss with a keen mind for commerce. Ticaret konusunda keskin zekası olan iyi bir yöneticidir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | keen adj. | uygun | ||
However, we are also keen to ensure that our continent occupies an appropriate position in the world as a whole. Bununla birlikte, kıtamızın bir bütün olarak dünyada uygun bir konuma sahip olmasını sağlamak konusunda da istekliyiz. More Sentences |
||||
General | keen adj. | büyük | ||
We take a keen interest in the question of the death penalty everywhere. Ölüm cezası konusuna her yerde büyük ilgi duyuyoruz. More Sentences |
||||
General | keen adj. | keskin | ||
The advent of new communication services constituted keen competition for the traditional postal companies. Yeni iletişim hizmetlerinin ortaya çıkması, geleneksel posta şirketleri için keskin bir rekabet oluşturmuştur. More Sentences |
||||
General | keen adj. | istekli | ||
She was very keen to start work as soon as possible. Mümkün olan en kısa sürede işe başlamak konusunda çok istekliydi. More Sentences |
||||
General | keen adj. | gayretli | ||
Bobby is a very keen student and works very hard. Bobby çok gayretli bir öğrenci ve çok çalışıyor. More Sentences |
||||
General | keen adj. | uzman | ||
My friend Tina has a keen eye for art. Arkadaşım Tina'nın sanat konusunda uzman bir gözü var. More Sentences |
||||
General | keen adj. | coşkulu | ||
As he walked towards the stage, he felt a keen feeling of honor. Sahneye doğru yürürken coşkulu bir gurur hissi duyuyordu. More Sentences |
||||
General | keen adj. | sıkı | ||
There was keen competition between the two companies. İki şirket arasında sıkı bir rekabet vardı. More Sentences |
||||
General | keen adj. | jilet gibi keskin | ||
She bought a small knife with a keen blade to camp. Kamp için jilet gibi keskin bıçağı olan küçük bir çakı aldı. More Sentences |
||||
General | keen adj. | şiddetli (rüzgar) | ||
Suddenly, a keen wind blew through the windows. Birdenbire pencerelerden şiddetli bir rüzgâr esti. More Sentences |
||||
General | keen adj. | hesaplı | ||
We offer exceptional cleaning services for keen prices. Hesaplı fiyatlara mükemmel temizlik hizmetleri sunmaktayız. More Sentences |
||||
Slang | ||||
Slang | keen adj. | iyi | ||
The kid has a keen sense of hearing. Çocuğun çok iyi bir işitme duyusu var. More Sentences |
||||
General | ||||
General | keen n. | akıllılık | ||
General | keen n. | düşkünlük | ||
General | keen n. | matem türküsü | ||
General | keen n. | ağıt | ||
General | keen v. | ağıt yakmak | ||
General | keen v. | düşkün olmak | ||
General | keen adj. | ince şiddetli | ||
General | keen adj. | sert | ||
General | keen adj. | akıllı | ||
General | keen adj. | güçlü | ||
General | keen adj. | kuvvetli | ||
General | keen adj. | zeki | ||
General | keen adj. | acı | ||
General | keen adj. | şahane | ||
General | keen adj. | kılağılı | ||
General | keen adj. | doymak bilmez (iştah) | ||
General | keen adj. | canlı | ||
General | keen adj. | zorlu | ||
General | keen adj. | meraklı | ||
General | keen adj. | gözü açık | ||
General | keen adj. | düşkün | ||
General | keen adj. | harika | ||
General | keen adj. | şiddetli | ||
General | keen adj. | ucuz | ||
General | keen adj. | sivri | ||
General | keen adj. | keskin (göz/zeka) | ||
General | keen adj. | ince | ||
General | keen adj. | yoğun | ||
General | keen adj. | kıyasıya (rekabet) | ||
General | keen adj. | sivri uçlu | ||
General | keen adj. | keskin kokulu | ||
General | keen adj. | iyi kesebilen | ||
General | keen adj. | nüfuz edici | ||
General | keen adj. | keskin kenarlı | ||
General | keen adj. | çok hassas | ||
General | keen adj. | delici | ||
General | keen adj. | keskin (bıçak gibi) | ||
General | keen adj. | sivri ucu olan | ||
General | keen adj. | keskin kenarı olan | ||
General | keen adj. | kesici | ||
Technical | ||||
Technical | keen n. | keskin kokulu | ||
Technical | keen n. | nüfuz edici | ||
Technical | keen adj. | çok hassas | ||
Technical | keen adj. | delici | ||
Technical | keen adj. | iyi kesebilen | ||
Technical | keen adj. | keskin (bıçak gibi) | ||
Technical | keen adj. | keskin kenarlı | ||
Technical | keen adj. | kesici | ||
Technical | keen adj. | keskin kenarı olan | ||
Technical | keen adj. | sivri uçlu | ||
Technical | keen adj. | sivri ucu olan | ||
Slang | ||||
Slang | keen adj. | on numara (müthiş) | ||
Slang | keen adj. | mükemmel |