Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | lift n. | asansör | ||
The only assurance I can give you is that the President was not blocking a lift. Size verebileceğim tek güvence Başkan'ın bir asansörü engellemediğidir. More Sentences |
||||
Common Usage | lift v. | kaldırmak | ||
Only a crane was able to lift the huge machine. Devasa makineyi ancak vinçle kaldırabildiler. More Sentences |
||||
General | ||||
General | lift n. | asansör | ||
I would like to say that I was stuck in a lift for 15 minutes, so the lifts really are not working. Bir asansörde 15 dakika mahsur kaldığımı söylemek isterim, yani asansörler gerçekten çalışmıyor. More Sentences |
||||
General | lift v. | yukarı kaldırmak | ||
I lifted one up. Ben birini yukarı kaldırdım. More Sentences |
||||
General | lift v. | dağılmak (sis/duman) | ||
It was only when the fog lifted that we noticed that we had slept on the edge of an abyss. Bir uçurumun kenarında uyuduğumuzu ancak sis dağılınca fark ettik. More Sentences |
||||
General | lift v. | yükseltmek | ||
An easy-to-grow plant, lemon balm helps lift the spirits. Yetiştirmesi kolay bir bitki olan melisa, moral yükseltmede yardımcı olur. More Sentences |
||||
General | lift v. | kalkmak | ||
I feel now as if a weight has lifted from me. Sanki üzerimden bir yük kalkmış gibi hissediyorum. More Sentences |
||||
General | lift v. | (kol vb.) kaldırmak | ||
His arms were so sore that he couldn't lift them. Kolları o kadar ağrıyordu ki onları kaldıramıyordu. More Sentences |
||||
General | lift v. | yürürlükten kaldırmak | ||
The government lifted the embargo on certain raw materials. Hükümet bazı hammaddeler üzerinde uygulanan ambargoyu yürürlükten kaldırdı. More Sentences |
||||
General | lift v. | (sis, duman) dağılmak | ||
The fog lifted towards noon. Öğlene doğru sis dağıldı. More Sentences |
||||
General | lift v. | hafiflemek | ||
Her sorrow lifted when she saw the puppy. Yavru köpeği görünce üzüntüsü hafifledi. More Sentences |
||||
General | lift v. | (fikir) devşirmek | ||
His ideas were obviously lifted from other economists. Fikirleri belli ki başka ekonomistlerden devşirilmişti. More Sentences |
||||
General | lift v. | araklamak | ||
Someone has lifted my bike! Biri benim bisikleti araklamış! More Sentences |
||||
General | lift v. | (ses) yükseltmek | ||
Please lift your voice so that the last row can hear. Lütfen en arka sıradakilerin de duyabilmesi için sesinizi yükseltin. More Sentences |
||||
General | lift v. | (yukarı) taşımak | ||
This new technology will lift the market to unimagined heights. Bu yeni teknoloji, pazarı hayal bile edilemeyecek seviyelere taşıyacaktır. More Sentences |
||||
General | lift v. | (toprak altı bitki) sökerek toplamak | ||
Mom is in the garden lifting carrots. Annem bahçede havuçları topluyor. More Sentences |
||||
General | lift v. | hava yoluyla sevk etmek | ||
One hundred and twenty rescue workers were lifted into the disaster area. Yüz yirmi kişilik kurtarma ekibi hava yoluyla felaket bölgesine sevk edildi. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | lift n. | asansör | ||
Such devices also include lift platforms for the disabled or elderly. Bu tür cihazlar ayrıca engelli veya yaşlılar için asansör platformlarını da içerir. More Sentences |
||||
Technical | lift v. | kaldırmak | ||
Nations are forced to lift national border controls. Uluslar ulusal sınır kontrollerini kaldırmaya zorlanıyor. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | lift n. | asansör | ||
Lift platforms are slow enough, let us not make them any slower. Asansör platformları yeterince yavaş, onları daha da yavaşlatmayalım. More Sentences |
||||
Automotive | lift v. | kalkmak | ||
The fog began to lift. Sis kalkmaya başladı. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | lift v. | havalanmak | ||
General | ||||
General | lift n. | kaldırma kuvveti | ||
General | lift n. | yükselme | ||
General | lift n. | yükseltme | ||
General | lift n. | ferahlık | ||
General | lift n. | yükseliş | ||
General | lift n. | neşe | ||
General | lift n. | teleferik | ||
General | lift n. | kaldırma | ||
General | lift n. | yardım | ||
General | lift n. | neşe | ||
General | lift n. | sevinç | ||
General | lift n. | (ayakkabı) taban köselesi | ||
General | lift n. | havayolu ile taşıma | ||
General | lift n. | kaldırıcı kuvvet | ||
General | lift n. | yükseltici kuvvet | ||
General | lift n. | kaldırma cihazı | ||
General | lift n. | manevi güç | ||
General | lift n. | ayakkabının tabanını yükselten parça | ||
General | lift n. | kaldırma mesafesi | ||
General | lift n. | kaldırma yüksekliği | ||
General | lift n. | kaldırma makinesi | ||
General | lift n. | (hava aracı) kaldırıcı kuvvet | ||
General | lift n. | (yayayı) araba ile götürme | ||
General | lift v. | dikmek (kulakları) | ||
General | lift v. | daha yüksek duruma getirmek | ||
General | lift v. | aşırmak | ||
General | lift v. | çıkmak | ||
General | lift v. | germek | ||
General | lift v. | yürütmek | ||
General | lift v. | topraktan çıkarmak | ||
General | lift v. | yükselmek | ||
General | lift v. | yükseklere çıkmak | ||
General | lift v. | (eser) çalmak | ||
General | lift v. | modelden yapılan parçaya geçirmek | ||
General | lift v. | havayolu ile taşımak | ||
General | lift v. | yerden almak | ||
General | lift v. | (kararı) iptal etmek | ||
General | lift v. | hükümsüzleştirmek | ||
General | lift v. | terfi ettirmek | ||
General | lift v. | (ipotekli borcu) kapatmak | ||
General | lift v. | kökünden koparmak | ||
General | lift v. | son vermek | ||
General | lift v. | iptal etmek | ||
General | lift v. | sonlandırmak | ||
General | lift v. | sona erdirmek | ||
General | lift v. | yukarıda tutmak | ||
General | lift v. | (yürürlükten) kaldırmak | ||
General | lift v. | (ürün/malzeme) çalmak | ||
General | lift v. | başkasına ait yazıyı kendisininmiş gibi yayınlamak | ||
General | lift v. | intihal yapmak | ||
General | lift v. | (yürürlükten) kaldırmak | ||
Law | ||||
Law | lift v. | fek etmek | ||
Technical | ||||
Technical | lift n. | bağlak | ||
Technical | lift n. | kaldırma mesafesi | ||
Technical | lift n. | kaldırılan bir şeyin mesafesi | ||
Automotive | ||||
Automotive | lift n. | lift | ||
Aeronautic | ||||
Aeronautic | lift n. | taşıma kuvveti | ||
Aeronautic | lift n. | uçağın kanat ve dümenini etkileyerek onu kaldıran kuvvet | ||
Aeronautic | lift n. | uçağın kanatlarınca üretilen ve uçmasını sağlayan güç | ||
Mining | ||||
Mining | lift n. | tek bir işlemde çıkarılan cevherin kalınlığı | ||
Mining | lift n. | madende kullanılan pompa takımı | ||
Marine Biology | ||||
Marine Biology | lift n. | balık asansörü | ||
Geography | ||||
Geography | lift n. | üst katman | ||
Sport | ||||
Sport | lift n. | kaldırma | ||
Volleyball | ||||
Volleyball | lift n. | taşıma | ||
Volleyball | lift n. | tutma |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
Automotive | ||
Automotive | lift | lift n. |