natural - Turco Inglés Diccionario

natural

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "natural" en diccionario turco inglés : 71 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
natural adj. doğuştan
She is a natural to play the part of Juliet.
Juliet rolünü oynamak için doğuştan yetenekli.

More Sentences
natural adj. doğal
This is only natural, on account of the rule of law being prioritised with good reason.
Hukukun üstünlüğüne haklı olarak öncelik verildiği için bu doğaldır.

More Sentences
General
natural adj. doğuştan
She is a natural musician.
O, doğuştan müzisyen.

More Sentences
natural adj. doğal
This should basically be easy, as the UN and the EU are natural allies.
BM ve AB doğal müttefikler olduğu için bu temelde kolay olmalıdır.

More Sentences
Common Usage
natural adj. tabii
natural adj. natürel
General
natural n. doğuştan hünerli kimse
natural n. afro saç stili
natural n. doğal ürün
natural n. geri zekalı kimse
natural n. muhakeme gücünden yoksun kimse
natural n. (bir şeye) doğuştan kabiliyetli kimse
natural n. başarılı olması çok muhtemel seçim
natural n. adeta biçilmiş kaftan
natural adj. yapmacıksız
natural adj. asıl
natural adj. fıtri
natural adj. natürel
natural adj. doğuştan olan
natural adj. normal
natural adj. cibilli
natural adj. olağan
natural adj. suni olmayan
natural adj. tabiata uygun
natural adj. doğaya değgin
natural adj. asli
natural adj. doğuştan gelen ahlak ve adalet duygusuna dayalı
natural adj. kan bağıyla bağlı
natural adj. öz (üvey olmayan)
natural adj. zararsız
natural adj. kötü amaçlı olmayan
natural adj. istisnai olmayan
natural adj. medeniyetin henüz etkilemediği
natural adj. ilkel
natural adj. kaba saba
natural adj. işlenmemiş
natural adj. afro stili (saç)
natural adj. doğal bilimlere ait
natural adj. maddesel
natural adj. fiziksel
natural adj. gayrimeşru
natural adj. kaba saba
natural adj. yontulmamış
natural adj. öz (baba/anne)
natural adj. üvey değil
Mechanic
natural adj. tabii
Dyeing
natural adj. soluk ten rengi veya grimsi sarı renkte olan
natural adj. yapay olarak boyanmamış veya renklendirilmemiş
Math
natural adj. sıfır dahil pozitif tamsayılarla ilgili
Biology
natural adj. kendiliğinden büyüyen/gelişen
Religious
natural adj. ahlaken olgunlaşmamış
natural adj. günahkar
Sport
natural n. (bilardoda) kolayca deliğe girebilecek atış
natural n. (boğa güreşinde) pelerin sol elde tutularak yapılan bir tür manevra
Card
natural adj. joker olmayan
natural adj. joker içermeyen
natural adj. (briçte) alışılmışın dışında
Wagering
natural n. bazı kart ve zar oyunlarında hemen kazanacağı belirli olan kombinasyon
natural n. kumarda 7 ya da 11 getirerek kazanma
natural n. bakara oyununda 8 veya 9 getirme
Music
natural n. natürel
natural n. öncesinde gelen diyez veya bemolü iptal etmek için nota önüne konan işaret
natural n. natürel işaretinin doğal sesine döndürdüğü nota
natural n. piyanonun beyaz tuşu
natural adj. enstrüman yardımı olmadan üretilen (ses)
natural adj. falseto olmayan (ses)
natural adj. diyezsiz
natural adj. bemolsüz
Ottoman Turkish
natural adj. hılki
Archaic
natural adj. doğuştan budala
Slang
natural adj. gayrimeşru (çocuk)

Significados de "natural" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
natural gas n. doğal gaz
The natural gas deposits in the Arctic Ocean will be of vital importance to the EU in the future.
Kuzey Buz Denizi'ndeki doğal gaz yatakları gelecekte AB için hayati önem taşıyacaktır.

More Sentences
General
natural science n. doğa bilimleri
The natural sciences are harder than the social sciences.
Doğa bilimleri sosyal bilimlerden daha zordur.

More Sentences
natural light n. doğal ışık
Next, check out the result under natural light.
Daha sonra sonucu doğal ışıkta kontrol edin.

More Sentences
natural environment n. doğal ortam
Nobody can know what will happen when genetically modified organisms are introduced into the natural environment.
Genetiği değiştirilmiş organizmalar doğal ortama sokulduğunda ne olacağını kimse bilemez.

More Sentences
natural event n. doğal olay
There are such things as natural events.
Doğal olaylar diye bir şey vardır.

More Sentences
natural balance n. doğal denge
Let the market itself then decide the natural balance for transport modes.
Bırakalım da ulaşım türleri arasındaki doğal dengeyi piyasa kendisi belirlesin.

More Sentences
natural disaster n. doğal afet
As you know, we have had no such instrument, no aid fund for natural disasters in the past.
Bildiğiniz gibi geçmişte doğal afetler için böyle bir aracımız, yardım fonumuz yoktu.

More Sentences
natural products n. doğal ürünler
Natural products and natural processes tend to be mistakenly equated to environmental protection.
Doğal ürünler ve doğal süreçler yanlışlıkla çevrenin korunması ile eş tutulma eğilimindedir.

More Sentences
natural conditions n. doğa koşulları
Permanent handicaps due to difficult natural conditions must equally be taken into account.
Zorlu doğa koşullarından kaynaklanan kalıcı handikaplar da aynı şekilde dikkate alınmalıdır.

More Sentences
natural condition n. doğal koşul
As we speak it is frozen over, which illustrates how problematic the natural conditions are there.
Biz konuşurken donmuş durumda, bu da oradaki doğal koşulların ne kadar sorunlu olduğunu gösteriyor.

More Sentences
natural beauty n. doğal güzellik
It expressed its view of the countryside by purchasing areas of outstanding natural beauty.
Olağanüstü doğal güzelliğe sahip alanları satın alarak kırsal kesime bakışını ifade etmiştir.

More Sentences
natural causes n. doğal sebepler
He died of natural causes.
Doğal sebeplerden öldü.

More Sentences
natural selection n. doğal seleksiyon
This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection.
Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.

More Sentences
natural language n. doğal dil
Programming languages have gradually started resembling natural languages.
Programlama dilleri yavaş yavaş doğal dillere benzemeye başladı.

More Sentences
natural disaster n. doğal felaket
It has become clear that mankind continues to be unable to avoid natural disasters.
İnsanoğlunun doğal felaketlerden kaçınmaya devam edemeyeceği anlaşılmıştır.

More Sentences
natural disasters n. doğal afetler
In recent years 80% of the disasters which have occurred are natural disasters, such as gales, earthquakes or floods.
Son yıllarda meydana gelen afetlerin %80'i fırtına, deprem veya sel gibi doğal afetlerdir.

More Sentences
natural talent n. doğal yetenek
Everyone has natural talents.
Herkesin doğal yetenekleri var.

More Sentences
natural catastrophe n. doğal felaket
The floods that put Central Europe under such immense strain this summer were a huge natural catastrophe.
Bu yaz Orta Avrupa'yı böylesine büyük bir baskı altına alan seller büyük bir doğal felaketti.

More Sentences
natural mineral water n. doğal maden suyu
Natural mineral water contains calcium, magnesium, sodium, potassium as well as nitrate.
Doğal maden suyu kalsiyum, magnezyum, sodyum, potasyum ve ayrıca nitrat içerir.

More Sentences
natural resources n. doğal kaynaklar
Other countries too in old and new Europe are, however, guilty of plundering the natural resources of Africa.
Ancak eski ve yeni Avrupa'daki diğer ülkeler de Afrika'nın doğal kaynaklarını yağmalamaktan suçludur.

More Sentences
natural habitat n. doğal yaşam alanı
Elephants are poached for their ivory and their natural habitat has been considerably altered and reduced.
Filler fildişleri için kaçak avlanmaktadır ve doğal yaşam alanları önemli ölçüde değiştirilmiş ve azaltılmıştır.

More Sentences
natural diet n. doğal beslenme
A natural diet is suitable for human digestion.
Doğal beslenme insan sindirimine uygundur.

More Sentences
natural selection n. doğal seçilim
This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection.
Bu tür, doğal seçilim sonucu hastalığa karşı direnç geliştirdi.

More Sentences
natural phenomenon n. doğa olayı
A rainbow is a natural phenomenon.
Gökkuşağı bir doğa olayıdır.

More Sentences
natural satellite n. doğal uydu
Uranus has 27 known natural satellites.
Uranüs'ün bilinen 27 doğal uydusu vardır.

More Sentences
natural-born adj. doğuştan
Tom is a natural-born teacher.
Tom doğuştan bir öğretmendi.

More Sentences
Trade/Economic
natural resource n. doğal kaynak
It is true that it is an economic activity that involves a natural resource which must be protected.
Bunun, korunması gereken bir doğal kaynağı içeren ekonomik bir faaliyet olduğu doğrudur.

More Sentences
natural resources n. doğal kaynaklar
The Congo has exceptional natural resources.
Kongo olağanüstü doğal kaynaklara sahiptir.

More Sentences
natural resource n. doğal kaynak
In the past three decades alone, one third of the planet's natural resource base has been consumed - gone.
Sadece son otuz yılda, gezegendeki doğal kaynak tabanının üçte biri tüketildi; yani yok oldu.

More Sentences
natural sources n. doğal kaynaklar
The same applies to NO2 where, however, no derogation for natural sources or events is allowed.
Aynı durum NO2 için de geçerlidir ancak doğal kaynaklar veya olaylar için herhangi bir istisnaya izin verilmemektedir.

More Sentences
Politics
natural disasters n. doğal afetler
In recent years 80% of the disasters which have occurred are natural disasters, such as gales, earthquakes or floods.
Son yıllarda meydana gelen afetlerin %80'i fırtına, deprem ya da sel gibi doğal afetlerdir.

More Sentences
natural wealth n. doğal zenginlik
A war that turns mainly on the considerable natural wealth of the country.
Büyük ölçüde ülkenin önemli doğal zenginliklerine dayanan bir savaş.

More Sentences
natural resources n. doğal kaynaklar
This means more pressure on natural resources and more pressure on the environment.
Bu da doğal kaynaklar üzerinde daha fazla baskı ve çevre üzerinde daha fazla baskı anlamına gelmektedir.

More Sentences
Tourism
natural beauty n. doğal güzellik
The mountains, lakes, rivers and lush green forests of Ikaria island form a unique natural beauty.
Ikaria adasının dağları, gölleri, nehirleri ve yemyeşil ormanları eşsiz bir doğal güzellik oluşturur.

More Sentences
Common Usage
natural gas n. doğalgaz
General
natural radiation n. tabii radyasyon
biological diversity and natural resources management n. biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynak yönetimi
natural selection n. doğal seçme
natural ability n. kabiliyet
management of environment and natural resources n. çevrenin ve tabii kaynakların yönetimi
natural attraction n. doğal atraksiyon
natural observation n. tabii müşahede
natural selection n. tabii seleksiyon
natural lighting n. doğal aydınlatma
natural gas pipelines n. doğal gaz boru hattı
management of environment and natural resources n. çevre yönetimi
natural history n. tabiat bilgisi
natural ageing n. doğal yaşlanma
natural law n. doğal hukuk
minister of energy and natural resources n. enerji ve tabii kaynaklar bakanı
natural resources department n. tabi kaynaklar şubesi
history of natural disasters n. doğal afetler tarihi
natural geopolitical center n. doğal jeopolitik merkez
natural tendency n. huy
natural faculty n. meleke
natural tendency n. mizaç
natural law n. tabii hukuk
natural reserve n. tabiatı koruma alanı
the natural sciences n. doğal bilimler
natural spring water n. doğal kaynak suyu
natural theology n. doğa teolojisi
natural assets n. doğal varlıklar
natural disaster science n. doğal afet bilimi
natural zeolites n. doğal zeolitler
natural endowment n. allah vergisi
natural disposition n. hilkat
being natural n. tabiilik
natural rate of unemployment n. tabii işsizlik oranı
natural draught n. doğal havalandırma
natural child n. evlilikdışı çocuk
natural person n. şahıs
natural color n. doğal renk
natural division of labour n. tabii iş bölümü
grade 1 natural site area n. 1. derece doğal sit alanı
natural disaster fund n. afet fonu
contributions in natural law n. doğa yasalarında makaleler
natural color n. asıl renk
natural gas n. yergazı
natural harbour n. doğal liman
natural disaster victim n. afetzede
natural disaster n. tabii afet
natural and compatible mates n. birbirleri için yaratılmış çift
natural history n. doğa tarihi
natural history n. doğa bilgisi
natural hazard area analysis n. doğal tehlike alanı analizi
natural ventilation n. doğal havalandırma
compressed natural gas n. sıkıştırılmış doğal gaz
natural elevation n. doğal yükseklik
natural language processing n. doğal dil işleme
natural obstacle n. tabii engel
natural child n. gayri meşru çocuk
natural selection n. doğal ayıklanma
nonrenewable natural resources n. yenilenemeyen doğal kaynaklar
natural history museums n. doğa tarihi müzeleri
natural foods n. doğal besinler
natural life n. doğal yaşam
natural gas engineering n. doğal gaz mühendisliği
natural gas stove n. doğalgaz sobası
natural heating n. tabi ısıtma
natural wood n. doğal ahşap
natural gas pipe n. doğalgaz borusu
natural vegetation n. doğal bitki örtüsü
natural product n. doğal ürün
natural wear n. doğal aşınma
natural rapport n. doğal uyum
natural wonder n. doğa harikası
natural fiber n. doğal lif
natural water source n. doğal su kaynağı
natural habitat n. doğal habitat
natural habitat n. doğal çevre
natural formation n. doğal oluşum
natural leather n. doğal deri
natural place n. doğal yer
natural beauties n. doğal güzellikler
secret-concealed-natural power n. fıtri güç
secret-concealed-natural power n. gizli güç
natural catastrophe-disaster n. tabii afet
natural-technological disaster n. doğal-teknolojik afet
natural selection n. doğal ayırım-seçilim
natural colour n. doğal renk
natural law n. doğa kanunu
natural oscillations n. özsalınımlar
natural circulation n. doğal dolaşım
natural radiation n. doğal ışınım
natural obstacles n. doğal engeller
natural philosophy n. tabiat bilgisi
natural minerals n. doğal mineraller
natural regeneration n. doğal gençleşme
natural resin n. doğal reçine
natural pruning n. doğal budanma
natural sand n. doğal kum
natural resins n. doğal reçineler
natural-draught water cooling tower n. doğal çekişli su soğutma kulesi
natural purification n. doğal temizlenme
natural shelter n. doğal barınak
natural light n. günışığı
natural lighting n. doğal ışıklandırma
natural science n. doğal bilimler
natural oscillations n. doğal salınımlar
natural gas operated car n. doğal gazlı araba
natural gas n. doğalgaz
natural stone n. doğaltaş
natural wastage n. doğal israf
natural appearance n. doğal görünüm
natural ability n. doğal yetenek
natural catastrophe n. doğal afet
natural boundary n. doğal sınır
natural fool n. doğuştan budala
natural person n. gerçek kişi
natural parent n. ana ve baba
natural person n. hakiki şahıs
natural parent n. ebeveyn
natural gas central heating boiler n. doğalgaz kombi
natural gas meter n. doğalgaz sayacı
natural water spring n. doğal su kaynağı
natural life park n. doğal yaşam parkı
destructive natural disaster n. yıkıcı doğal afet
natural stone n. tabii taş
general directorate of cultural and natural heritage n. kültür ve tabiat varlıklarını koruma genel müdürlüğü
cultural and natural properties n. kültür ve tabiat varlıkları
natural gas meter n. doğal gaz sayacı
natural cognation n. kan hısımlığı
natural gas service line n. doğal gaz servis hattı
natural affection n. yakınlar arasındaki doğal sevgi ve şefkat ilişkisi
natural gas pipe line n. doğal gaz boru hattı
natural disaster n. doğal yıkım
natural gas engineer n. doğalgaz mühendisi
petroleum and natural gas engineer n. petrol ve doğalgaz mühendisi
natural factor n. doğal unsur
natural element n. doğal unsur
natural step n. doğal adım
natural stones n. doğal taşlar
next natural step n. sonraki doğal adım
natural parks n. doğal parklar
natural abundance n. doğal bolluk
the natural consequence of n. olağan sonucu
the natural result of n. olağan sonucu
natural medicine n. doğal ilaç
natural climate n. doğal iklim
natural boundary n. tabii hudut
natural border n. doğal sınır
natural assets/properties n. tabiat varlıkları
conservation of natural resources n. doğal kaynakların korunması
natural protected area n. doğal sit alanı
natural shelter n. doğal korunak
a natural explanation n. doğal bir izah
a natural explanation n. doğal bir açıklama
use of natural sources n. doğal kaynakların kullanımı
use of natural sources n. doğal kaynakların kullanılması
ministry of energy and natural resources n. enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı
natural gas pipelines n. doğal gaz boru hatları
natural phenomenon n. doğal fenomen
a natural cycle n. doğal bir döngü
the town embraced by the natural beauties and the historical cities n. doğal güzellikler ve tarihi kentlerin kucakladığı belde
natural remedies n. doğal çareler
natural aroma n. doğal aroma
natural skill n. doğal beceri
natural skill n. doğal yetenek
natural forces n. doğal afetler
natural disasters n. doğal felaketler
natural calamities n. doğal felaketler
natural soap n. doğal sabun
short of a natural disaster n. doğal bir afet olmadıkça
natural father n. öz baba
natural history museum n. doğa tarihi müzesi
natural events n. doğa olayları
natural living environment n. doğal yaşam alanı
natural world n. doğal dünya
natural fit n. doğal uyum
natural extension n. doğal uzantı
natural right n. doğuştan gelen hak
natural heritage n. tabiat varlıkları
natural world n. doğal yaşam
museum of natural history n. doğal tarih müzesi
natural gas use n. doğalgaz kullanımı
natural sleep cycle n. doğal uyku döngüsü
natural cook n. doğal/organik gıdalarla yemek pişiren kimse
semi-precious natural stone n. yarı değerli doğal taş
natural surrounding n. doğal çevre
natural auburn n. doğal kumral
mathematical principles of natural philosophy n. doğal filizofinin matematiksel ilkeleri
natural [obsolete] n. bir yerin yerlisi olan kimse
natural [obsolete] n. kişinin tabiatı
natural [obsolete] n. nesnenin doğal formu
natural bridges n. utah'ın güneydoğusunda üç adet doğal köprüden oluşan ulusal bir anıt
natural covering n. bir şeyi kaplayan veya saran doğal nesne
natural covering n. doğal örtü
natural magic n. doğaüstü etkiler üretmek için doğanın güçlerini kullanma sanatı
natural object n. insan eli değmeden doğal yoldan oluşan nesne
natural scientist n. doğa bilimcisi
natural scientist n. fiziksel dünya ile ilgili nesne, fenomen veya yasalarla ilgilenen bilim insanı
natural spring n. doğal kaynak
natural state n. medeniyet eli değmemiş vahşi ve ilkel yaşam koşulları
natural wastage n. bir şeyin kötü kullanım veya zorlanma neticesinde ziyan olması veya veriminin azalması
natural wastage n. istifa, emeklilik veya ölüm nedeniyle personel veya üyen kademeli olarak azalması
natural wastage n. hastalık veya kullanmama sebebiyle vücut bölümlerinin güçten düşmesi
natural antibiotics n. doğal antibiyotik
natural state of mind n. doğal ruh hali
natural selection n. doğal seçilim
natural gas usage n. doğal gaz kullanımı
natural gas n. yer gazı
die a natural death v. eceliyle ölmek
be seen natural v. doğal karşılanmak
die a natural sudden v. aniden ölmek
grow back to one's natural colour v. doğal rengini geri kazanmak
be on a natural high v. sevinçten havalara uçmak
be on a natural high v. çok mutlu olmak
be on a natural high v. mutlu olmak
die a natural sudden v. eceliyle ölmek
upset the natural balance v. doğal dengeyi bozmak
disturb natural balance v. doğal dengeyi bozmak
look natural v. doğal görünmek
have natural ability v. doğal yeteneği olmak
have natural ability v. doğal becerisi olmak
have natural ability v. doğuştan yetenekli olmak
have a natural talent for v. doğal yeteneği/becerisi/kabiliyeti olmak
die of natural causes v. eceliyle ölmek
die of natural causes v. doğal nedenlerle ölmek
protect the natural resources v. doğal kaynaklarıı korumak
make natural v. doğallaştırmak
become natural v. tabiileşmek
become natural v. doğallaşmak
natural-gas powered adj. doğalgazlı
natural gas operated adj. doğalgazlı
with natural gas adj. doğalgazlı
all-natural adj. yüzde yüz doğal
natural gas adj. doğalgazlı
as a natural consequence adv. doğal sonuç olarak
by natural means adv. doğal nedenlerle
in their natural environment adv. doğal ortamlarında
natural to prep. için doğal
Irregular Verb
natural inclination n. doğal yönelim
Proverb
dying is as natural as living ölmek de yaşamak kadar doğal
dying is as natural as living ölüm de hayatın bir parçası
dying is as natural as living ölüm de yaşam kadar normal
dying is as natural as living ölüm de yaşam kadar kaçınılmaz
Colloquial
natural response n. doğal tepki
natural born performer n. doğuştan performansçı kimse
a natural conversation n. doğal bir konuşma
natural flow of life n. hayatın/yaşamın doğal akışı
natural worrier n. her hali endişeli
Idioms
kick the natural stuffing out of someone v. birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek
beat the natural stuffing out of someone v. birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek
kick the natural stuffing out of someone v. birisini öldüresiye dövmek
kick the natural stuffing out of someone v. birisini çok kötü benzetmek
beat the natural stuffing out of someone v. birisini çok kötü benzetmek
beat the natural stuffing out of someone v. birisini öldüresiye dövmek
die a natural death (us) v. eceli ile ölmek
die a natural death (us) v. yitip gitmek
Speaking
take a photo of me looking natural n. fotoğrafımı haberim yokmuş gibi çek
take a photo of me looking natural n. haberim yokmuş gibi çek
it's natural to be selfish sometimes expr. bazen bencil olmamız normaldir/doğaldır
he/she came very natural to me expr. bana çok doğal geldi
we must protect our natural resources expr. doğal kaynaklarımızı korumalıyız
earthquake is a natural disaster expr. deprem bir doğal afettir
I'm planning on having a natural birth expr. normal doğum yapmayı düşünüyorum
your natural color expr. senin doğal rengin
Trade/Economic
natural grouping n. amaca göre sınıflandırma
natural rights n. asli haklar
natural monopoly n. doğal monopol
natural rate of unemployment n. doğal işsizlik oranı
natural observation n. doğal gözlem
natural increase of population n. doğal nüfus artışı
natural attraction n. doğal cazibe
natural rate of growth n. doğal büyüme oranı
natural disaster insurance n. doğal afet sigortası
natural disaster insurance authority n. doğal afet sigortalan kurumu
natural monopoly n. doğal tekel
natural rate of unemployment n. doğal işsizlik oranı
natural level of output n. doğal üretim düzeyi
natural monopoly n. doğal tekel
natural rights n. doğal haklar
natural work team n. doğal iş grubu
natural gas sales contract/agreement n. doğalgaz satış sözleşmesi
natural asset n. doğal varlık
natural succession n. doğal biçimde yerine geçme
natural rate hypothesis n. doğal oran hipotezi
natural unemployment rate n. doğal işsizlik oranı
natural charm n. doğal cazibe
natural obligations n. doğal borçlar
natural gas credit n. doğalgaz kredisi
natural price n. doğal fiyat
natural order n. doğal düzen
natural work module n. doğal iş düzeni
natural succession n. doğal veraset
natural harbour n. doğal liman
natural gas exchange n. doğal gaz borsası
natural heir n. doğal mirasçı
natural level of employment n. doğal çalışma düzeyi
natural factors n. doğal faktörler
natural resources tax n. doğal kaynaklar vergisi
natural capital n. doğal sermaye
natural risk n. doğal risk
natural grouping n. doğal gruplandırma
natural rate of interest n. doğal faiz oranı
natural account expenses n. doğal hesap giderleri
natural harbor n. geminin doğal limanı
natural person n. gerçek şahıs
natural person n. gerçek kişi
natural entity n. gerçek kişi
natural persons n. gerçek kişiler
natural person n. hakiki şahıs
natural grouping n. maksada göre tasnif
natural business year n. normal hesap devresi
natural business year n. normal hesap dönemi
natural business year n. normal mali dönem
natural resources n. özel tükenmeye tabi varlıklar
assets subject to depletion-natural resources n. özel tükenmeye tabi varlıklar
petroleum and natural gas industry n. petrol ve tabii gaz endüstrisi
petroleum and natural gas industry n. petrol ve doğalgaz endüstrisi
petroleum and natural gas industry n. petrol ve doğalgaz sanayii
petroleum and natural gas industry n. petrol ve doğal gaz endüstrisi
natural monopoly n. tabii monopol
natural catastrophe n. tabii felaket
natural tolerance n. tabii tolerans
natural monopoly n. tabii tekel
natural person n. tüzel kişinin tersi
natural obligation n. tabii borç
natural rights n. tabii haklar
with vessels natural segregations n. yükün geminin doğal şekline göre ayrılıp yerleştirilmesi
Law
natural parents n. biyolojik ebeveyn
natural justice n. adil yargı
natural rights n. asli haklar
natural father n. biyolojik baba
easement of natural support n. bir arazi üzerindeki inşaatı engellemeye dair mülk sahibinin sahip olduğu irtifak hakkı
doctrin of natural law n. doğal hukuk görüşü
natural law n. doğal hukuk
natural fruits n. doğal ürünler
natural succession n. doğal veraset
natural right n. doğal hakkı
natural event n. doğa olayı
natural law n. doğa kanunu
natural judge principle n. doğal yargıç ilkesi
natural gas market law n. doğalgaz piyasası kanunu
natural father n. doğal baba
natural presumption n. doğal karine
natural forces n. doğal güçler
principle of the natural judge n. doğal yargıç ilkesi
natural child n. gayrimeşru çocuk
natural child n. evlilik dışı doğan çocuk
natural and legal person n. gerçek ve tüzel kişi
natural person n. gerçek kişi
natural father n. gerçek baba
natural person n. gerçek kişi
natural person n. gerçek kişi
natural and legal persons n. gerçek ve tüzel kişiler
natural person n. hakiki şahıs
code of protection of cultural and natural properties n. kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu
natural person or legal identity n. özel veya tüzel kişi
natural person n. özel kişi
natural child n. piç
natural person n. tabii kişi
natural law n. tabii hukuk
natural justice n. yargılama yetkisine sahip kimsenin uygulamak zorunda olduğu kural ve usuller
Politics
convention on the conservation of european wildlife and natural habitats n. avrupa tabii hayatını bitki ve hayvanların yaşadığı yerleri koruma altına alınmasına dair sözleşme
natural allegiance n. bir vatandaşın vatanına karşı sadakat borcu
natural order n. doğal nizam
natural resources n. doğal servetler
natural born citizenship n. doğumla kazanılan vatandaşlık
natural disasters n. doğal afet
natural born citizen n. doğuştan vatandaş
natural born british subject n. doğuştan ingiliz vatandaşı
natural allegiance n. doğum sebebiyle vatandaşlık
wto negotiating group on movement of natural persons n. dtö kişilerin serbest dolaşımı müzakere grubu
natural boundary n. doğal sınır
natural order n. doğal düzen
committee on the conservation of natural habitats and of wild fauna and flora n. doğal yaşam ortamlarının ve yabani hayvan ve bitki türlerinin korunması komitesi
natural born citizen n. doğma büyüme vatandaş
natural resource wealth n. doğal kaynaklar zenginliği
natural rights n. doğal haklar
natural allegiance n. doğuştan vatanına bağlılık
natural resources management n. doğal kaynaklar yönetimi
directorate of culture and cultural and natural heritage n. kültür ve kültürel ve doğal mirası koruma müdürlüğü
unescap committee on environment and natural resources development n. unescap çevre ve doğal kaynakların geliştirilmesi komitesi
royal society of london for improving natural knowledge n. ingiliz hükümetinin bilimi desteklemek için kurduğu bir onursal ingiliz topluluğu
Institutes
general directorate of natural disasters n. afet işleri genel müdürlüğü
natural disasters insurances authority n. doğal afet sigortaları kurumu
ministry of energy and natural resources n. enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı
the ministry of energy and natural resources n. enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı
ministry of energy and natural resources n. enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı
ministry of energy and-natural-resources n. enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı
ministry of energy and-natural-resources n. enerji ve doğal kaynaklar bakanlığı
cultural and natural heritage conservation board n. kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulu
cultural and natural heritage preservation board n. kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulu
undersecretariat of the ministry of energy and natural resources n. müsteşarlık
committee on industry, trade, energy, natural resources, information and technology n. sanayi ticaret enerji tabii kaynaklar bilgi ve teknoloji komisyonu
department of agricultural insurance and natural disasters n. tarım sigortaları ve doğal afetler daire başkanlığı
department of agricultural insurance and natural disasters n. tarım sigortalan ve doğal afetler daire başkanlığı
department of agri-environment and conservation of natural resources n. tarımsal çevre ve doğal kaynaklan koruma daire başkanlığı
the turkish foundation for combating erosion reforestation and the protection of natural habitats n. türkiye erozyonla mücadele ağaçlandırma ve doğal varlıkları koruma vakfı (tema)
general directorate for protection of natural assets n. tabiat varlıklarını koruma genel müdürlüğü
Industry
natural gas piping systems n. doğalgaz boru hatları
natural gas transmission and distribution piping systems n. doğalgaz taşıma ve dağıtım boru hatları
natural gas pipeline n. doğalgaz boru hattı
Insurance
natural premium n. doğal prim
Tourism
natural tourism asset n. doğal turizm değeri
natural riches n. doğal zenginlikler
natural richness n. doğal zenginlik
natural conservation area n. tabiat koruma bölgesi
natural park n. tabiat parkı
natural assets n. tabiat varlığı
natural monument n. tabiat anıtı
Technical
natural action n. doğada var olan süreç
natural action n. doğa tarafından üretilen süreç
natural action n. doğal süreç
natural process n. doğada var olan süreç
natural process n. doğa tarafından üretilen süreç
natural process n. doğal süreç
natural process n. doğada var olan veya doğa tarafından üretilen süreç
natural shape n. insan yapımı olmayan, doğal güçlerin yarattığı biçim
natural steel n. dökme demiri fırınhanede doğrudan rafine ederek veya cevherin doğrudan işlenmesiyle wootz olarak yapılan çelik
natural draught burner n. atmosferik brülör
natural ground n. bozulmamış zemin
natural period n. bir cismin veya sistemin serbest titreşiminin periyotu
natural color n. doğal renk
natural gas analysis n. doğal gaz analizi
natural convection n. doğal taşınım
flexural strength of natural stone under constant moment n. doğal taşın sabit moment altında eğilme dayanımı
natural cryolite n. doğal kriyolit
storage of natural gas n. doğal gazın depolanması
natural smoke and heat exhaust ventilator n. doğal duman ve ısı boşaltma vantilatörü
natural science n. doğal bilimler
densification on natural sintering n. doğal sinterleşmedeki yoğunlaşma
natural radioctivity n. doğal radyoaktivite
natural latex rubber condom n. doğal kauçuk lateksten yapılmış kondom
natural strain n. doğal gerinim
natural vibration frequency n. doğal titreşim frekansı
natural circulation n. doğal sirkülasyon
natural moisture content n. doğal su içeriği
natural state n. doğal hal
natural polymer n. doğal polimer
natural stone n. doğal taş
natural-draught water cooling tower n. doğal çekişli su soğutma kulesi
natural daylight glass n. doğal güneş camı
natural draft cooling tower n. doğal çekişli soğutma kulesi
natural moisture n. doğal nem
natural resonance frequency n. doğal rezonans frekansı
natural selection n. doğal ayıklanma
natural resonance n. doğal rezonans
natural sand n. doğal kum
natural block mica n. doğal blok mika
classification of natural stones n. doğal taşların sınıflandırılması
natural hardness n. doğal sertlik
total sulfur in natural gas n. doğal gazdaki toplam kükürt
natural resin n. doğal reçine
natural rubber latex concentrate n. doğal kauçuk lateksi konsantresi
natural gas combined cycle plant n. doğal gaz kombine çevrim santrali
natural interference n. doğal girişim
natural clay n. doğal kil
natural print n. doğal baskı
natural and synthetic rubber latices n. doğal ve sentetik kauçuk lateksleri
natural colour n. doğal renk
natural crystalline calcium carbonate n. doğal kristal kalsiyum karbonat
natural law function generator n. doğa yasası işlev üreteci
natural frequency n. doğal frekans
natural sintering n. doğal sinterleşme
natural support n. doğal destek
natural uranium reactor n. doğal uranyumlu reaktör
natural wavelength n. doğal dalga boyu
natural coarse aggregate sample n. doğal iri agrega numunesi