parasız - Turco Inglés Diccionario

parasız

Significados de "parasız" en diccionario inglés turco : 41 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
parasız broke adj.
Tom didn't look broke to me.
Tom bana parasız görünmüyordu.

More Sentences
parasız free adj.
The place isn't free.
Mekan parasız değil.

More Sentences
General
parasız without money adj.
Can anyone be happy without money?
İnsan parasız mutlu olabilir mi?

More Sentences
parasız penniless adj.
I was penniless when I arrived in Boston.
Boston'a geldiğimde parasızdım.

More Sentences
Common Usage
parasız free of charge adj.
General
parasız gratis adj.
parasız upper adj.
parasız fortuneless adj.
parasız stony broke adj.
parasız complimentary adj.
parasız impecunious adj.
parasız gratuitous adj.
parasız moneyless adj.
parasız cashless adj.
parasız destitute adj.
parasız unpennied adj.
parasız dollarless adj.
parasız poorly off adj.
parasız out-of-pocket adj.
parasız for nothing adv.
Colloquial
parasız brassic adj.
parasız stone broke adj.
parasız badly off adj.
parasız on one's beam ends expr.
Idioms
parasız down on (one's) uppers adj.
parasız in reduced circumstances expr.
parasız behind the eight ball expr.
parasız down on his uppers expr.
parasız on (one's) uppers expr.
parasız on uppers expr.
parasız on your uppers expr.
parasız down on your uppers [old-fashioned] [uk] expr.
Trade/Economic
parasız free of charge adj.
parasız franco adj.
parasız low adj.
Slang
parasız down-and-out adj.
parasız ass out adj.
parasız clean adj.
parasız flyblown [australia] adj.
parasız fly-blown [australia] adj.
British Slang
parasız potless adj.

Significados de "parasız" con otros términos en diccionario inglés turco: 152 resultado(s)

Turco Inglés
General
parasız kalmak be broke v.
You always seem to be broke by the end of the month.
Ay sonuna kadar hep beş parasız kalıyor gibisin.

More Sentences
beş parasız broke adj.
I can't afford to go on holiday this year because I'm broke.
Ben bu sene tatile gitmeyi göze alamam çünkü beş parasızım.

More Sentences
beş parasız badly off adj.
Some people are well off and others are badly off.
Bazı insanlar varlıklı ve diğerleri beş parasız.

More Sentences
beş parasız flat broke adj.
I was flat broke.
Beş parasızdım.

More Sentences
beş parasız penniless adj.
Now I am penniless, a poor pensioner, but I am happy because I have enjoyed my life.
Şimdi beş parasızım, fakir bir emekliyim ama mutluyum çünkü hayatımdan zevk aldım.

More Sentences
beş parasız bad off adj.
I didn't realize how bad off you were.
Ne kadar beş parasız olduğunu fark etmedim.

More Sentences
Colloquial
beş parasız hard up expr.
He was hard up.
Beş parasızdı.

More Sentences
Idioms
beş parasız olmak be broke v.
Tom will probably be broke.
Tom muhtemelen beş parasız olacak.

More Sentences
General
yoksullara parasız yemek verilen yer soup kitchen n.
parasız yatılı öğrenim free boarding education n.
parasız okuma free education n.
parasız giriş kartı free pass n.
parasız resmi okul public school n.
nezaketen parasız verilen şey courtesy n.
parasız kimse down-and-out n.
beş parasız kalmak be totally broke v.
parasız bırakmak leave someone penniless v.
parasız kalmak go broke v.
parasız kalmak run out of money v.
parasız pulsuz utterly penniless adj.
parasız pulsuz down and out adj.
parasız pulsuz penniless adj.
parasız pulsuz wealthless adj.
beş parasız poor adj.
beş parasız stony-broke adj.
beş parasız stone-broke adj.
parasız yapılan cashless adj.
başlık parasız dowerless adj.
beş parasız shillingless adj.
beş parasız silverless adj.
beş parasız fortuneless adj.
parasız bir halde impecuniously adv.
parasız olarak gratis adv.
beş parasız haldeyken pinchingly adv.
Colloquial
beş parasız skid-row bum n.
beş parasız stew bum [old-fashioned] n.
parasız kalma spring broke n.
beş parasız kalmak be down v.
birini beş parasız bırakmak get someone strapped v.
beş parasız kalmak not have a bean v.
beş parasız olmak be badly off v.
beş parasız kalmak be cleaned out v.
beş parasız dead broke adj.
beş parasız poor in money adj.
parasız kalmış stone-broke adj.
parasız kalmış stony-broke adj.
beş parasız beat adj.
beş parasız kalmış on one's beam ends expr.
Idioms
beş parasız churchmouse n.
parasız/pulsuz olmak not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] v.
parasız/pulsuz olmak not have a penny to bless yourself with v.
birini beş parasız bırakmak leave someone high and dry v.
beş parasız olmak not have two pennies to rub together v.
beş parasız olmak not have a red cent v.
beş parasız olmak not have a bean v.
beş parasız olmak not have two cents to rub together v.
beş parasız bırakmak cut off with a shilling v.
beş parasız olmak not have a penny to one's name v.
beş parasız olmak not have two nickels to rub together v.
beş parasız bırakmak leave someone flat v.
beş parasız olmak without a red cent v.
parasız kalmak get into a jam v.
parasız kalmak be caught short v.
parasız kalmak be in a jam v.
parasız kalmak get into a bind v.
parasız kalmak be out of pocket v.
parasız kalmak flat on one's ass v.
parasız kalmak have a thin time of it v.
parasız kalmak go bust v.
parasız bırakmak cut someone off without a penny v.
parasız kalmak find oneself in a jam v.
parasız kalmak/olmak get behind the eight ball v.
parasız kalmak be in a bind v.
parasız kalmak find oneself in a bind v.
parasız kalmak/olmak be behind the eight ball v.
parasız kalmak have a thin time v.
beş parasız olmak not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] v.
beş parasız olmak not have a penny to bless yourself with [old-fashioned] v.
beş parasız olmak not have a penny v.
parasız/pulsuz olmak not have a penny v.
parasız olmak be (down) on (one's) uppers [uk] v.
beş parasız olmak be in the poorhouse v.
parasız kalmak be in the poorhouse v.
cebinde para kalmak/parasız kalmak be in pocket [uk] v.
cebinde para kalmak/parasız kalmak be out of pocket [uk] v.
(birini) beş parasız bırakmak cut (one) off with a cent v.
(birini) beş parasız ortada bırakmak leave (one) flat v.
beş parasız olmak not have a penny to your name [uk] v.
beş parasız olmak not have a cent to your name [us] v.
beş parasız olmak not have a shot in (one's) locker [obsolete] v.
evsiz barksız/parasız pulsuz/işsiz güçsüz dolanmak waltz matilda [australia] v.
beş parasız cleaned out adj.
parasız pulsuz down and out adj.
parasız kalmış caught short adj.
parasız kalmış flat busted adj.
parasız kalmış flat broke adj.
beş parasız poor as a church mouse adj.
beş parasız poor as church mice adj.
beş parasız down on (one's) uppers adj.
beş parasız poor as a churchmouse adj.
beş parasız as poor as lazarus expr.
beş parasız down to chili and beans expr.
beş parasız flat busted expr.
beş parasız as poor as a church mouse expr.
parasız günler yakın the wolf is at the door expr.
beş parasız in low water expr.
beş parasız kalmış on skid row [us] expr.
beş parasız behind the eight ball expr.
beş parasız down on his uppers expr.
beş parasız in the poorhouse expr.
parasız kalmış in the poorhouse expr.
beş parasız on (one's) uppers expr.
beş parasız on uppers expr.
beş parasız on your uppers expr.
beş parasız down on your uppers [old-fashioned] [uk] expr.
parasız günler yakın the wolf is at one's door expr.
Speaking
parasız kaldım I went broke expr.
Trade/Economic
mektubu parasız gönderme hakkı frank n.
(gönderiyi) parasız göndermek frank v.
beş parasız low adj.
parasız kalmış out-of-pocket adj.
Law
parasız (toprak) uncharged adj.
parasız olarak gratis adv.
Politics
bir memurunun parasız görmesi gereken bir iş için para talep etmesi exaction n.
Tourism
parasız seyahat eden kimse deadhead n.
Advertising
parasız reklam plug n.
reklam amacıyla bir derginin parasız dağıtılması controlled circulation n.
Education
devlet parasız yatılı okulu public boarding school n.
geniş bir kentsel bölgeden öğrenci çekerek yenilikçi ve uzmanlaşmaya dayalı eğitim veren parasız okul magnet school n.
parasız eğitim free education n.
parasız yatılı (devlet okulu) public boarding school n.
devlet destekli parasız ilköğretim okulu common school n.
Religious
beş parasız kimse lazarus n.
Theatre
parasız gösteri free show n.
Archaic
beş parasız bırakmak necessitate v.
Slang
parasız anına denk gelmek be caught short v.
parasız kalmış bust adj.
şekli bozuk (parasız kimse) broke adj.
parasız kalmış skint adj.
şekli bozuk (parasız kimse) penniless adj.
parasız pulsuz shot to the curb adj.
beş parasız shot to the curb adj.
beş parasız ass out adj.
beş parasız brassic lint adj.
parasız pulsuz brassic lint adj.
beş parasız clean adj.
beş parasız he hasn't got a zack expr.
beş parasız he hasn't got a brass razoo expr.
hiç parasız not a brass farthing expr.
beş parasız ain't long enough expr.
parasız kalmış flat on (one's) ass expr.
parasız kalmış flat on ass expr.