Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | pazarlamacı | tradesman n. | ||
The tradesman went from house to house selling his products. Pazarlamacı, ürünlerini satmak için kapı kapı dolaştı. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | pazarlamacı | marketer n. | ||
Most businessman do not think of themselves as marketers, but marketing your business is important. Çoğu iş adamı kendilerini pazarlamacı olarak görmez, ancak işinizi pazarlamak önemlidir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | pazarlamacı | marketing staff n. | ||
General | pazarlamacı | marketing expert n. | ||
General | pazarlamacı | marketeer n. | ||
General | pazarlamacı | traveller n. | ||
General | pazarlamacı | traveler n. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | pazarlamacı | hyper n. | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | pazarlamacı | marketing man n. | ||
Trade/Economic | pazarlamacı | distributor n. |
Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | tele pazarlamacı | telemarketer n. | ||
My antipathy toward telemarketers is so strong that I am often rude to them. Tele pazarlamacılara nefretim o kadar büyük ki genellikle onlara kaba davranırım. More Sentences |
||||
General | ||||
General | kapı kapı dolaşarak satış yapan pazarlamacı | doorstep salesman n. | ||
General | kapı kapı gezen pazarlamacı | solicitor n. | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | bağımsız pazarlamacı | independent retailer n. | ||
Trade/Economic | halk dilinde pazarlamacı | door to door salesman n. | ||
Trade/Economic | stajyer pazarlamacı | marketing trainee n. | ||
Automotive | ||||
Automotive | pazarlamacı kupesi | business coupe n. | ||
Psychology | ||||
Psychology | pazarlamacı yönelim | marketing orientation n. |