person - Turco Inglés Diccionario

person

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "person" en diccionario turco inglés : 23 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
person n. kişi
I asked who that person was.
O kişinin kim olduğunu sordum.

More Sentences
person n. şahıs
Sarah, your quirky missing person's case has turned into cold blooded murder.
Sarah, tuhaf "kayıp şahıs" vakanız soğukkanlı bir cinayete dönüştü.

More Sentences
General
person n. kimse
The reform of the common fisheries policy is necessary, and no sensible person would deny this.
Ortak balıkçılık politikası reformu gereklidir ve aklı başında hiç kimse bunu inkar edemez.

More Sentences
person n. adam
You're a rude person.
Sen kaba bir adamsın.

More Sentences
person n. kişilik
It carries out its tasks with a staff of 242 persons.
Görevlerini 242 kişilik bir kadroyla yerine getirmektedir.

More Sentences
person n. birey
The Turkish Labour Law foresees that private and public institutions employ disabled persons.
Türk İş Kanunu, özel ve kamu kuruluşlarının engelli bireyleri istihdam etmesini öngörmektedir.

More Sentences
person n. şahıs
Sarah, your quirky missing person's case has turned into cold blooded murder.
Sarah, ilginç kayıp şahıs davan soğukkanlı bir cinayete dönüştü.

More Sentences
person n. kişi
Firstly, no one person, namely President Lukashenko, can stand in the way of a whole country of ten million inhabitants.
Öncelikle, tek bir kişi, yani Başkan Lukashenko, on milyon nüfuslu bütün bir ülkenin önünde duramaz.

More Sentences
person n. insan
The remoteness of peripheral areas causes high costs for marketing, trade, and transportation of goods and persons.
Çevre bölgelerin uzaklığı, pazarlama, ticaret ve mal ve insan taşımacılığı için yüksek maliyetlere neden olmaktadır.

More Sentences
person n. biri
Maybe there's this whole other person inside you entirely.
Belki de içinizde tamamen başka biri vardır.

More Sentences
Trade/Economic
person n. kişi
Needless to say, every person who becomes a victim of a road accident is one too many.
Trafik kazası kurbanı olan her bir kişinin çok fazla olduğunu söylemeye gerek yok.

More Sentences
person n. şahıs
That's the person they suspect killed Tom.
Tom'u öldürdüğünden şüphelendikleri şahıs bu.

More Sentences
Law
person n. kişi
If you want to find out what is really important for a person, do not ask them.
Bir kişi için gerçekten neyin önemli olduğunu öğrenmek istiyorsanız, ona sormayın.

More Sentences
Linguistics
person n. şahıs
Tom isn't a bad person.
Tom kötü bir şahıs değil.

More Sentences
General
person n. tip
person n. zat
person n. can
person n. fert
person n. şahsiyet
person n. vücut
person n. merdüm
person n. sıfat
person n. beden

Significados de "person" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
in person adv. bizzat
While I was not able to attend in person, the Commission services represented me and delivered an address.
Bizzat katılamasam da Komisyon hizmetleri beni temsil etti ve bir konuşma yaptı.

More Sentences
General
lazy person n. tembel
In other words, he is a lazy person.
Başka bir deyişle, o tembel bir insan.

More Sentences
wise person n. bilge
For a wise person one word is enough!
Bilge bir insan için tek bir kelime yeterlidir!

More Sentences
rich person n. zengin kişi
They say he's the richest person in the city.
Şehirdeki en zengin kişi olduğunu söylüyorlar.

More Sentences
retired person n. emekli
Is it a violation of human rights to allow an elderly, sick, retired person to live on a mere EUR 500 per month?
Yaşlı, hasta, emekli bir kişinin ayda sadece 500 avro ile yaşamasına izin vermek insan hakları ihlali midir?

More Sentences
shy person n. utangaç
I'm a very shy person.
Ben çok utangaç bir insanım.

More Sentences
another person n. başka biri
I feel like another person.
Kendimi başka biri gibi hissediyorum.

More Sentences
the third person n. üçüncü şahıs
This verb is normally used only in the third person.
Bu fiil normalde sadece üçüncü şahıslarda kullanılır.

More Sentences
second person n. ikinci kişi
The second person I would like to respond to is Klaus Hänsch.
Cevap vermek istediğim ikinci kişi ise Klaus Hänsch.

More Sentences
blind person n. kör
In many places blind persons sell lottery tickets.
Pek çok yerde kör kişiler piyango bileti satarlar.

More Sentences
fat person n. şişman kişi
Tom is the fattest person I know.
Tom tanıdığım en şişman kişi.

More Sentences
selfish person n. bencil
Tom is a selfish person, isn't he?
Tom bencil bir insan, değil mi?

More Sentences
business person n. iş insanı
Donald Trump is a famous business person.
Donald Trump ünlü bir iş insanıdır.

More Sentences
healthy person n. sağlıklı kişi
A healthy person is a poorly examined sick person.
Kötü muayene edilmiş hastaya sağlıklı kişi denir.

More Sentences
legal person n. tüzel kişi
That also applies to the subtle attitude to legal persons.
Bu aynı zamanda tüzel kişilere yönelik ince tutum için de geçerlidir.

More Sentences
particular person n. belirli kişi
Those particular persons will run.
Bu belirli kişiler kaçacak.

More Sentences
average person n. ortalama insan
How much do you think the average person spends eating out in a year?
Ortalama insanın dışarıda yemek için bir yılda ne kadar para harcadığını düşünüyorsunuz?

More Sentences
single person n. tek kişi
The golf course is completely deserted, there is not a single person!
Golf sahası tamamen ıssız, bir tek kişi yok!

More Sentences
reliable person n. güvenilir birey
He seems to me a serious and reliable person.
Bana ciddi ve güvenilir biri gibi görünüyor.

More Sentences
wrong person n. yanlış insan
Layla killed the wrong person.
Layla yanlış insanı öldürdü.

More Sentences
missing person n. kayıp kişi
Tom filed a missing person's report.
Tom kayıp kişi ihbarında bulundu.

More Sentences
cat person n. kedici
Tom isn't a cat person.
Tom bir kedi insanı değil.

More Sentences
turn against (for one person to another) v. aleyhine dönmek
The tide is turning against Tom.
Gidişat Tom'un aleyhine dönüyor.

More Sentences
Common Usage
black person n. siyahi
morning person n. sabah insanı
General
unemployed person n. işsiz
person who avoids risky ventures n. sağlamcı
a private person n. kendinden bahsetmekten kaçınan kimse
strapping person n. aznavur
adventurous person n. sergüzeştçi
person of rank n. ileri gelen kimse
the face of a asthenic person n. astenik yüz
married person n. evli kişi
marginal person n. marjinal kişi
truthful person n. doğrucu davut
holy person n. ermiş
famous person n. şöhret
paranoid person n. paranoid
mentally deranged person n. ruhsal özürlü
creative person n. yaratıcı kişi
cruel person n. delibalta
person who makes excuses n. bahaneci
white person n. beyaz insan
burly person n. aznavur
energetic person n. enerjik kişi
sensible person n. aklıselim sahibi
slovenly person n. intizamsız kişi
inexperienced person n. çaylak
natural person n. şahıs
french person n. fransız kişi
mentally deranged person n. akıl hastası
obstinate person n. inatçı
inexperienced person n. kuş
bucktoothed person n. kazmadiş
thinking person n. düşünen kişi
perceiving person n. idrak insanı
disgusting person n. çirkef
scholarly person n. alim
shortsighted person n. miyop
an immortal person believed to come in time of need n. hızır
prejudiced person n. önyargılı insan
key person n. kilit noktası
person putting on airs n. müstekbir
handicapped person in need of nursing n. bakıma muhtaç özürlü
detention of person n. tutuklama
one-armed person n. çolak
displaced person n. yurtsuz kişi
person in freedom n. hür
relevant person n. ilgili kişi
skinny person n. çiroz
unsuccessful person n. başarısız kişi
clever person n. cin
shrewd person n. kurt
a weak person n. çiroz
eccentric person n. tuhaf kimse
cunning person n. hin
poor person n. fakir
pretentiously polite person n. kibarlık budalası
ugly person n. kakanoz
introvert person n. içe dönük kişi
foolish person n. aptal kişi
cheeky/shameless person n. maya
person in freedom n. özgür insan
rich person n. mal mülk sahibi
poor person n. yoksul
educated person n. çelebi
authorized person n. yetkili kimse
person of note n. önemli biri
person who works on a morning shift n. sabahçı
person in need of nursing n. bakıma muhtaç kimse
influential person n. nüfuzlu kimse
egocentric person n. benözekçi
displaced person n. savaş gibi nedenlerle vatanını terk etmek zorunda bırakılmış kimse
homeless person n. evsiz kişi
sensing person n. pozitif insan
person to person call n. ihbarlı konuşma
illiterate person n. kara cahil
very important person n. çok önemli kişi
extravert person n. dışa dönük kişi
jobless person n. işsiz
artificial person n. tüzelkişi
bad person n. kötü kişi
dissolute person n. bozuk ahlaklı kişi
a round person n. tombul kimse
person who does not keep his or her word n. allak
unusual person n. garip kimse
sensing person n. akıllı insan
experienced person n. deneyimli kimse
person who gives injections n. iğneci
professional person n. profesyonel kişi
authorized person n. yetkili kişi
person to person call n. davetli konuşma
boring person n. sıkıcı tip
retired person n. tekaüt
first person n. ilk ağız
crabby person n. huysuz kimse
deaf person n. sağır
oriental person n. doğulu kimse
independent person n. hür insan
huge person n. deve gibi
person who lives on a salary n. aylıkçı
clumsy person n. beceriksiz kişi
person of rank n. önemli kimse
religious person n. dindar kişi
juvenile person n. genç
person in need of nursing n. bakıma muhtaç insan
charitable person n. fukara babası
bisexual person n. biseksüel kişi
wise person n. deneyimli kimse
person who finds excuses n. bahaneci
ungrateful person n. nankör kimse
witty person n. nükteci
stupid person n. aptal
forgetful person n. unutkan kişi
unobservant person n. bakar kör
offenses against the person n. kişilere karşı suçlar
good person n. insan evladı
reckless person n. dikkatsiz kişi
evil person n. iblis
insane person n. deli
adventurous person n. serüvenci
extrovert person n. dışa dönük kişi
disabled person n. malul
important person n. önemli kimse
invited person n. çağrılı
dissolute person n. sefih
authorized person n. şirket yetkilisi
a young and inexperienced person n. dünkü çocuk
displaced person n. evinden edilmiş kişi
contact person n. irtibat görevlisi
heterosexual person n. heteroseksüel kişi
slightly built person n. ince yapılı
independent person n. özgür insan
worthless person n. değersiz kimse
colored person n. renkli kişi
good person n. iyi insan
person attending a course n. kursiyer
unfortunate person n. talihsiz kimse
important person n. ağır top
unkind person n. sert kimse
a person´s good qualities n. bir kimsenin iyi özellikleri
person out of work n. işsiz
other person n. el
stateless person n. tabiyetsiz kişi
third person n. üçüncü şahıs
juridical person n. tüzel kişi
cost per person n. kişi başına maliyet
well preserved older person n. eski toprak
mentioned person n. adı geçen şahıs
said person n. adı geçen şahıs
person who pays compensation n. tazminat veren
person who reimburses n. tazminat veren
prosaic person n. alelade kimse
prosaic person n. sıradan kimse
professional person n. iş güç sahibi
professional responsible person n. iş güç sahibi
responsible professional person n. iş güç sahibi
hospitable person n. misafirperver insan
elderly person n. kelli felli
said person n. adı geçen kişi
aforesaid person n. adı geçen kişi
aforementioned person n. adı geçen kişi
qualified person n. nitelikli insan
competent person n. nitelikli insan
inconsiderate person n. anlayışsız insan
insensitive person n. anlayışsız insan
authorized person n. resmi kişi
difficult person n. zor insan
competent person n. uzman kişi
competent person n. kompetan
armed person n. silahlı kişi
oath of dumb person n. dilsizin yemini
talented person n. yetenekli kişi
insured person n. sigortalı kimse
above-mentioned person n. adı geçen kişi
antisocial person n. anti-sosyal insan
beautiful-good person n. güzel insan
beautiful-good person n. iyi insan
imperfect-incomplete person n. eksik insan
free will of a person n. irade-i cüz’iyye
employment of a person in according of a contract in the ottoman empire n. icare-i ademi
marginal person n. marjinal-duraksamalı insan
hot-tempered person n. çabuk sinirlenen kimse
good-for-nothing person n. moloz
hot-tempered person n. kolay sinirlenen kimse
person-to-person call n. şehirlerarası ihbarlı konuşma
strong-willed person n. irade sahibi
self-employed person n. serbest meslek sahibi
public-spirited person n. yurtsever
person-time n. adam-zaman
obsessive-compulsive person n. obsesif-kompulsif kişi
one-person companies n. özel şirketler
one-person corporations n. tek kişilik şirketler
needy-indigent person n. yardıma muhtaç insan
non-person n. sıkıcı tip
well-mannered person n. adam evladı
well-heeled person n. kalantor
wishy-washy person n. taslak
well-read person n. ayaklı kütüphane
a person with the same name as another n. adaş
person-day n. adam-gün
white person n. beyaz ırka mensup kimse
bootlicking person n. ahlaksız (kişi)
despicable person n. ahlaksız (kişi)
person causing the loss n. zarar veren kişi
accidental killing of a person in a fight n. (bir kavga sırasında) kazara adam öldürme
confidential person n. güvenilir şahıs
poor person n. fukara
person of note n. önemli kimse
street person n. evsiz
natural person n. hakiki şahıs
natural person n. gerçek kişi
socially prominent person n. topluma mal olmuş şahıs
second person n. ikinci şahıs
socially prominent person n. topluma mal olmuş kişi
black person n. zenci
experienced person n. deneyimli insan
collaborative person n. işbirlikçi kişi
person of style n. tarz sahibi
disaffected person n. bağlı olmayan kişi
respective person n. ilgili şahıs
related person n. ilgili şahıs
relevant person n. ilgili şahıs
respective person n. ilgili kişi
related person n. ilgili kişi
optimistic person n. iyimser kişi
worthless person n. ciğeri beş para etmez
inner person n. iç insan
inner person n. içteki kişi
inner person n. insanın özü
two-faced person n. iki yüzlü kimse
disreputable person n. itibarsız kişi
- person n. kişi kapasiteli
polite person n. nazik kişi
a worthless person n. değersiz insan
people person n. konuşkan insan
people person n. sosyal insan
people person n. girişken insan
mononymous person n. tek ad kullanan kimse
chair person n. başkan
nonwhite person n. beyaz olmayan insan
the most impressive person n. en etkileyici kişi
a rational person living in the real world n. gerçek dünyada yaşayan aklı başında bir insan
tough person n. zor insan
determined person n. azimli/kararlı kişi
a wealthy person n. varlıklı kimse/kişi
a two-person job n. iki kişilik bir iş
fully realized person n. gerçeği anlamış kişi/tamamen aydınlanmış birey
person of means n. imkan sahibi kimse
bookish person n. kitapsever
bookish person n. kitap meraklısı kimse
cat person n. kedi seven kişi
prohibited person n. yasaklı kişi
the first person to go to space n. uzaya giden ilk insan
the first person to go to space n. uzaya giden ilk kişi
first person to step on the moon n. aya ilk ayak basan kişi
first person to step foot on the moon n. aya ilk ayak basan kişi
first person to set foot on the moon n. aya ilk ayak basan kişi
people person n. insancıl kişi
people person n. insancıl birey
right person n. doğru kişi
cold person n. soğuk insan
cold person n. soğuk kimse
cold person n. soğuk birey
chosen person n. seçilmiş kişi
key person n. kilit isim
person in charge of the organization/event n. organizasyon sorumlusu
3rd person n. 3.kişi
third person n. 3.kişi
average person n. ortalama birey
average person n. ortalama kişi
delivery person n. kargocu
delivery person n. kurye
delivery person n. kargo görevlisi
well-off person n. hali vakti yerinde olan kimse
being a people person n. insanlara iyi geçinme
being a people person n. insanlarla iyi geçinen birisi olma
straw person fallacy n. korkuluk mantık hatası
the right person n. doğru insan
the right person n. doğru kişi
alarming person n. telaşlı kimse
alarming person n. kolay endişelenen kimse
alarming person n. evhamlı kimse
ordinary person n. alelade insan
ordinary person n. sıradan kişi
ordinary person n. sıradan kimse
ordinary person n. sıradan insan
common person n. sıradan kimse
common person n. sıradan kişi
common person n. alelade insan
common person n. sıradan insan/kişi
first-person interpreting n. birinci ağızdan çeviri
first-person interpreting n. ilk ağızdan tercüme
first-person interpreting n. birinci tekil şahıs çeviri
person with disabilities n. engelli birey
disabled person n. engelli kişi
four-person room n. dört kişilik oda
four-person room n. 4 kişilik oda
4-person room n. dört kişilik oda
4-person room n. 4 kişilik oda
physical person n. gerçek kişi
normal weight person n. normal kilolu kimse
normal weight person n. normal kilolu birey
reliable person n. güvenilir insan
reliable person n. güvenilir kimse
understanding person n. anlayışlı insan
calm person n. sakin kişi
organised person n. planlı insan
organized person n. planlı insan
bus person n. komi
person on the phone n. telefondaki kişi
home person n. ev insanı
malevolent person n. kötü niyetli kişi
hard person n. zor insan
non-person n. önemsiz kimse
non-person n. yok hükmünde kimse
non-person n. değersiz kimse
nonreligious person n. dindar olmayan kimse
nude person n. çıplak insan
thin person n. zayıf kimse
thin person n. sıska kimse
aliterate person n. okuma yazması olduğu halde okumaya ilgi duymayan kimse
abandoned person n. umudunu kaybetmiş insan
3rd person n. 3. kişi
emotional person n. duygusal kimse
emotional person n. duyarlı kimse
uneducated person n. eğitimsiz kimse
uneducated person n. cahil kimse
unemotional person n. duygusuz kimse
unemotional person n. hissiz kimse
english person n. ingiliz
english person n. ingiltere vatandaşı
english person n. ingiltereli
unpleasant person n. hoş olmayan kimse
unpleasant person n. nahoş kimse
unpleasant person n. hoşa gitmeyen kimse
unpleasant person n. huysuz kimse
unpleasant person n. kavgacı kimse
unpleasant person n. ters kimse
unpleasant person n. sert kimse
unpleasant person n. dayanılmaz kimse
disagreeable person n. hoş olmayan kimse
disagreeable person n. nahoş kimse
disagreeable person n. hoşa gitmeyen kimse
disagreeable person n. huysuz kimse
disagreeable person n. kavgacı kimse
disagreeable person n. ters kimse
disagreeable person n. sert kimse
disagreeable person n. dayanılmaz kimse
unwelcome person n. istenmeyen kimse
young person n. yaşı genç kimse
bereaved person n. yaslı kimse
bereaved person n. yakınını kaybetmiş kimse
large person n. iri yarı kimse
large person n. ortalama birinden daha iri kimse
male person n. erkek
male person n. eril birey
literate person n. okur yazar
literate person n. okuma yazma bilen kişi
lay person n. ruhban sınıfından olmayan kimse
lay person n. meslekten olmayan kimse
learned person n. okumuş kimse
handicapped person n. engelli kimse
handicapped person n. özürlü kimse
heterosexual person n. heteroseksüel kimse
missing person n. nerede olduğu bilinmeyen ve aranmakta olan kimse
hunted person n. avlanan kimse
calm person n. sakin kişi
calm person n. sakin insan
deceased person n. ölü
deceased person n. ölmüş kimse
person of interest n. ilgili kişi
safe person n. güvenli kişi
safe person n. güven hissi veren kişi
old person n. yaşlı insan
old person n. ihtiyar insan
old person n. yaşlı kimse
old person n. ihtiyar kimse
diseased person n. hasta kimse
diseased person n. hastalığı olan kimse
diseased person n. hastalığa yakalanmış kimse
inexperienced person n. deneyimsiz kimse
inexperienced person n. saf kimse
inexperienced person n. temiz kimse
inexperienced person n. tecrübesiz kimse
inexperienced person n. acemi kimse
inexperienced person n. ehil olmayan kimse
color-blind person n. renk körü kimse
color-blind person n. renk tonlarını ayırt edemeyen kimse
famous person n. ünlü kimse
famous person n. şöhret sahibi kimse
famous person n. tanınmış kimse
incompetent person n. etkisiz kimse
irish person n. irlandalı
female person n. kadın birey
female person n. kadın
posslq (person of the opposite sex sharing living quarters) n. karşı cinsten ev arkadaşı
deaf and dumb person n. sağır ve dilsiz kimse
dead person n. ölü insan
dead person n. ölü kimse
public relations person n. halkla ilişkiler yöneticisi
public relations person n. halkla ilişkiler sorumlusu
public relations person n. reklam ve halkla ilişkiler sorumlusu
service person n. tamirci kimse
service person n. bakım onarım teknisyeni
silent person n. konuşmayan kimse
silent person n. sessiz kimse
sleepless person n. uykusuz kimse
sleepless person n. uyuyamayan kimse
small person n. ortalamanın altında boyuta sahip kimse
entitled person n. her şeye hakkı olduğunu sanan kimse
point person n. kilit isim
point person n. önemli kimse
super-person n. süper kahraman
super-person n. üst insan
super-person n. üstün insan
super-person n. insansı ilahi varlık
cat person n. kedi insanı
be a distinguished person v. parmakla gösterilmek
set one person against another v. fitne sokmak
pit one person against another v. boy ölçüşmek
find the right person to do a job v. adamını bulmak
search a person for v. üstünü aramak
be a person of distinction v. parmakla gösterilmek
appoint a person as an agent v. vekil tayin etmek
make a person feel sleepy v. uyku vermek
be a decent person v. adam gibi adam olmak
meet with a competent person v. adamına düşmek
favor one person v. ayrıcalık tanımak
pit one person against another v. birbiriyle boy ölçüşmek
pit one person against another v. birbiriyle yarışmak
be the right person for a job v. adamı olmak
be in the shadow of another person v. gölgesinde kalmak
cause the death of another person v. ölümüne sebebiyet vermek
search a person for v. üzerini aramak
vote in person v. şahsen oy vermek
(a person) be in desperate straits v. çaresiz olmak
give food to a person or an animal by hand v. elle beslemek
give food to a person or an animal by hand v. eliyle beslemek
bring a person to justice v. birine ettiğini buldurmak
pick up in person v. elden almak
receive in person v. elden almak
marry a rich person v. zengin biriyle evlenmek
be attacked by unidentified person or persons v. kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından saldırıya uğramak
be attacked by unidentified person or persons v. kimliği belirsiz kişi veya kişilerce saldırıya uğramak
feel like a new person v. yenilenmiş hissetmek
revive a person v. hayata döndürmek
revive a person v. yaşama döndürmek
be a good person v. iyi biri olmak
win the person v. kişiyi kazanmak
people person v. iş dışında insanlarla vakit geçirmekten hoşlanan
be the last person (to do something) v. (bir şeyi yapacak) son kişi olmak
be a whole other person v. başka biri olup çıkmak
flit from person to person v. bir insandan diğerine geçmek
ask the wrong person v. yanlış kişiye sormak
vary from person to person v. kişiden kişiye değişmek
want to sit and talk in person v. oturup yüz yüze konuşmak istemek
find the right person v. doğru kişiyi bulmak
find the right person v. doğru insanı bulmak
file a missing person report v. kayıp kişi ihbarında/bildiriminde bulunmak
pay in person v. elden ödemek
pay in person v. peşin ödemek
apologize in person v. şahsen özür dilemek
spread from person to person v. insandan insana yayılmak
meet in person v. bizzat karşılamak
feel embarrassed for another person v. başkasının yerine utanmak
search for a missing person v. kaybolan birini aramak
go over the head of a person v. üst makamdan birine itiraz etmek
respect the person v. taraf tutmak
tar and feather a person v. birinin üstüne katran sürüp tüye bulamak
truss a person v. kıyafetleri güzelce üzerine geçirmek
respect the person v. birilerini kayırmak
truss a person v. kıyafetleri iliklemek
keep (a person) guessing v. doğru dürüst haberdar etmemek
keep (a person) guessing v. belirsizlikte bırakmak
keep (a person) guessing v. meraktan çatlatmak
great and wealthy (person) adj. devletli
rich person adj. zengin
pretentious (person) adj. gösteriş budalası
pretentious (person) adj. gösteriş meraklısı