|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
price n.
|
bedel |
|
Galicia cannot pay the physical price, in addition to the damage it is suffering.
Galiçya, uğradığı zarara ek olarak fiziki bedeli de ödeyemiyor.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
price n.
|
fiyat |
|
They have higher expectations and are not always after the cheapest price.
Beklentileri daha yüksektir ve her zaman en ucuz fiyatın peşinde değildirler.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
price n.
|
ücret |
|
The price doesn't include consumption tax.
Ücrete tüketim vergisi dahil değil.
More Sentences
|
| General |
|
| 4 |
General |
price n.
|
paha |
|
Nevertheless, we cannot have immigration at any price.
Bununla birlikte ne pahasına olursa olsun göç edemeyiz.
More Sentences
|
| 5 |
General |
price n.
|
fiyat |
|
If we increase the penalty, then we see the price rise.
Cezayı artırırsak, fiyatın yükseldiğini görürüz.
More Sentences
|
| 6 |
General |
price n.
|
ücret |
|
I would like to inquire about your services and prices.
Hizmetleriniz ve ücretleriniz hakkında soru sormak istiyorum.
More Sentences
|
| 7 |
General |
price n.
|
değer |
|
Stock prices fell quickly.
Hisse senedi değerleri çabucak düştü.
More Sentences
|
| Trade/Economic |
|
| 8 |
Trade/Economic |
price n.
|
bedel |
|
Can we compel or perhaps entice them to pay this price?
Onları bu bedeli ödemeye zorlayabilir ya da belki de ikna edebilir miyiz?
More Sentences
|
| 9 |
Trade/Economic |
price n.
|
değer |
|
Bitcoin's price rose above $5,000 for the first time today.
Bitcoin'in değeri ilk defa bugün 5000 doların üzerine çıktı.
More Sentences
|
| 10 |
Trade/Economic |
price n.
|
fiyat |
|
It is, therefore, the fall in the price of farm produce that is leaving the third world hungry.
Bu nedenle üçüncü dünyayı aç bırakan, tarım ürünlerinin fiyatlarındaki düşüştür.
More Sentences
|
| 11 |
Trade/Economic |
price n.
|
paha |
|
Finally, I do not believe we ought to have a unitary system at any price.
Son olarak, ne pahasına olursa olsun üniter bir sisteme sahip olmamız gerektiğine inanmıyorum.
More Sentences
|
| General |
|
| 12 |
General |
price n.
|
karşılık |
|
| 13 |
General |
price n.
|
semen |
|
| 14 |
General |
price n.
|
rüşvet |
|
| 15 |
General |
price n.
|
eder |
|
| 16 |
General |
price n.
|
kıymet |
|
| 17 |
General |
price n.
|
rüşvet verilebilecek miktar |
|
| 18 |
General |
price n.
|
feda etmeye hazır olunan şey |
|
| 19 |
General |
price n.
|
aranan kişinin başına konan ödül |
|
| 20 |
General |
price v.
|
fiyat koymak |
|
|
|
| 21 |
General |
price v.
|
fiyatını belirlemek |
|
| 22 |
General |
price v.
|
paha biçmek |
|
| 23 |
General |
price v.
|
ücretlendirmek |
|
| 24 |
General |
price v.
|
değer biçmek |
|
| 25 |
General |
price v.
|
fiyatını sormak |
|
| 26 |
General |
price v.
|
fiyatını rekabet edilemez seviyeye çıkarmak |
|
| Trade/Economic |
|
| 27 |
Trade/Economic |
price n.
|
eder |
|
| 28 |
Trade/Economic |
price n.
|
kıymet |
|
| 29 |
Trade/Economic |
price n.
|
satış fiyatı |
|
| 30 |
Trade/Economic |
price n.
|
semen |
|
| 31 |
Trade/Economic |
price v.
|
fiyatlandırmak |
|
| Geography |
|
| 32 |
Geography |
price n.
|
wisconsin eyaletinde yerleşim yeri |
|
| 33 |
Geography |
price n.
|
utah eyaletinde şehir |
|
| Wagering |
|
| 34 |
Wagering |
price n.
|
bahiste şansları eşitlemek için uygulanan bir tür avantaj |
|
| 35 |
Wagering |
price n.
|
kazanan bahse ödenen miktar ile oynanan bahis miktarı arasındaki oran |
|
|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
high price n.
|
yüksek fiyat |
|
The public health argument, that is, that higher prices reduce smoking, has also been wheeled out.
Halk sağlığı argümanı, yani yüksek fiyatların sigara içmeyi azalttığı argümanı da öne sürülmüştür.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
price list n.
|
fiyat listesi |
|
Please show me your price list.
Lütfen bana fiyat listenizi gösterin.
More Sentences
|
| General |
|
| 3 |
General |
price control n.
|
fiyat kontrolü |
|
Governments usually resort to price control when inflation has reached a certain level.
Enflasyon belli bir düzeye ulaştığında Hükümetler genellikle fiyat kontrolüne başvururlar.
More Sentences
|
| 4 |
General |
outrageous price n.
|
fahiş fiyat |
|
The store where we used to buy those started charging outrageous prices, so we had to find another store.
Bunları aldığımız mağaza fahiş fiyatlar talep etmeye başladı, biz de başka bir mağaza bulmamız gerekti.
More Sentences
|
| 5 |
General |
price tag n.
|
fiyat etiketi |
|
The price tag is high.
Fiyat etiketi yüksek.
More Sentences
|
|
|
| 6 |
General |
reduced price n.
|
indirimli fiyat |
|
I bought it at a reduced price.
İndirimli fiyattan aldım.
More Sentences
|
| 7 |
General |
price difference n.
|
fiyat farkı |
|
But if price differences are to be wiped out, the difference in price itself needs to be wiped out.
Ancak fiyat farklılıklarının ortadan kaldırılması için fiyat farkının kendisinin ortadan kaldırılması gerekir.
More Sentences
|
| 8 |
General |
wholesale price n.
|
toptan fiyatı |
|
There's been a an increase in wholesale prices.
Toptan fiyatlarda bir artış oldu.
More Sentences
|
| 9 |
General |
fixed price n.
|
sabit fiyat |
|
Other Member States are experiencing limited growth, widespread unemployment and fixed prices.
Diğer Üye Devletler sınırlı büyüme, yaygın işsizlik ve sabit fiyatlarla karşı karşıyadır.
More Sentences
|
| 10 |
General |
minimum price n.
|
asgari fiyat |
|
The suggestion to increase the minimum price to EUR 3 000 is an improvement.
Asgari fiyatın 3.000 avroya yükseltilmesi önerisi bir gelişmedir.
More Sentences
|
| 11 |
General |
total price n.
|
toplam fiyat |
|
Cocoa butter represents 8 to 9% of the total price of chocolate.
Kakao yağı, çikolatanın toplam fiyatının %8 ila 9'unu temsil etmektedir.
More Sentences
|
| 12 |
General |
sale price n.
|
satış fiyatı |
|
Industry, however, benefits from competitive sales prices and minimum costs afterwards.
Ancak sanayi, rekabetçi satış fiyatlarından ve sonrasında minimum maliyetlerden faydalanmaktadır.
More Sentences
|
| 13 |
General |
retail price n.
|
perakende fiyatı |
|
This led to the collapse of cost prices and a rise in retail price.
Bu durum maliyet fiyatlarının düşmesine ve perakende fiyatlarının artmasına yol açmıştır.
More Sentences
|
| 14 |
General |
price increase n.
|
fiyat artışı |
|
Meanwhile we know that the euro has caused significant price increases.
Bu arada Euro'nun önemli fiyat artışlarına neden olduğunu biliyoruz.
More Sentences
|
| 15 |
General |
price rise n.
|
fiyat artışı |
|
Talk of price rises is seriously exaggerated.
Fiyat artışlarından bahsedilmesi ciddi anlamda abartılıdır.
More Sentences
|
| 16 |
General |
land price n.
|
arsa fiyatı |
|
Land prices seem to just keep going up.
Arsa fiyatları sürekli artıyor gibi görünüyor.
More Sentences
|
| 17 |
General |
reasonable price n.
|
makul fiyat |
|
Tom was looking for place to eat that had reasonable prices.
Tom makul fiyatlı yemek yiyecek bir yer arıyordu.
More Sentences
|
| 18 |
General |
regular price n.
|
normal fiyat |
|
Everything at that store is 10 percent off the regular price.
O mağazada her şey normal fiyattan yüzde 10 indirimli.
More Sentences
|
| 19 |
General |
price tag n.
|
bedel |
|
Even in Russia, a clean environment has a price tag, despite the pledges of financial support and cooperation.
Rusya'da bile, mali destek ve işbirliği vaatlerine rağmen temiz bir çevrenin bir bedeli vardır.
More Sentences
|
| 20 |
General |
reduce the price v.
|
ucuzlatmak |
|
We've considered your proposal, and we've decided that we aren't able to reduce the price.
Biz senin önerini düşündük ve fiyatı ucuzlatamayacağımıza karar verdik.
More Sentences
|
| 21 |
General |
lower the price v.
|
fiyatı düşürmek |
|
Tom won't lower the price.
Tom fiyatı düşürmeyecek.
More Sentences
|
| 22 |
General |
pay a price (for something) v.
|
bedel ödemek |
|
They'll pay a price for their arrogance.
Bu küstahlıklarının bedelini ödeyecekler.
More Sentences
|
| 23 |
General |
reduce the price v.
|
fiyatı düşürmek |
|
They are the ones that reduce the price paid to farmers in order to make ever-increasing profits.
Sürekli artan karlar elde etmek için çiftçilere ödenen fiyatı düşürenler onlardır.
More Sentences
|
| 24 |
General |
increase the price v.
|
fiyatı arttırmak |
|
I would like to increase the price.
Fiyatı arttırmak istiyorum.
More Sentences
|
| 25 |
General |
(one's price) fall v.
|
fiyatı düşmek |
|
The oil price is falling.
Petrol fiyatı düşüyor.
More Sentences
|
| 26 |
General |
(one's price) go down v.
|
fiyatı düşmek |
|
The price of oil went down.
Petrol fiyatı düştü.
More Sentences
|
| 27 |
General |
(one's price) drop v.
|
fiyatı düşmek |
|
The price of meat dropped.
Etin fiyatı düştü.
More Sentences
|
| 28 |
General |
raise the price v.
|
fiyatı yükseltmek |
|
These taxes raised the prices on all goods.
Bu vergiler tüm malların fiyatlarını yükseltti.
More Sentences
|
| 29 |
General |
reduce the price v.
|
fiyatı indirmek |
|
We've considered your proposal, and we've decided that we aren't able to reduce the price.
Teklifinizi değerlendirdik ve fiyatta indirim yapamayacağımıza karar verdik.
More Sentences
|
| Idioms |
|
| 30 |
Idioms |
pay the price v.
|
bedel ödemek |
|
It was always the real economy that paid the price for this financial instability.
Bu finansal istikrarsızlığın bedelini ödeyen her zaman reel ekonomi olmuştur.
More Sentences
|
| General |
|
| 31 |
General |
absolute price n.
|
mutlak fiyat |
|
| 32 |
General |
exorbitant price n.
|
fahiş fiyat |
|
| 33 |
General |
charter price n.
|
kira ücreti |
|
| 34 |
General |
average price n.
|
ortalama fiyat |
|
| 35 |
General |
price gap n.
|
ücret farkı |
|
| 36 |
General |
stock price forecasting n.
|
stok fiyat tahmini |
|
| 37 |
General |
price grid n.
|
fiyat tablosu |
|
| 38 |
General |
cash price n.
|
peşin fiyatı |
|
| 39 |
General |
price limit n.
|
fiyat haddi |
|
| 40 |
General |
fixed price n.
|
maktu fiyat |
|
| 41 |
General |
equilibrium price n.
|
denge fiyatı |
|
| 42 |
General |
ruling price n.
|
cari fiyat |
|
| 43 |
General |
market price n.
|
rayiç fiyat |
|
| 44 |
General |
excessive price n.
|
fahiş fiyat |
|
| 45 |
General |
bride's price n.
|
başlık |
|
|
|
| 46 |
General |
astronomic price n.
|
astronomik fiyat |
|
| 47 |
General |
going price n.
|
şimdiki fiyat |
|
| 48 |
General |
price cut n.
|
indirim |
|
| 49 |
General |
price list n.
|
tarife |
|
| 50 |
General |
differential price list n.
|
farklı tarife |
|
| 51 |
General |
illegal price n.
|
aşırı fiyat |
|
| 52 |
General |
the price minus the discount n.
|
indirimli fiyat |
|
| 53 |
General |
equitable price n.
|
adil fiyat |
|
| 54 |
General |
price control n.
|
fiyat denetimi |
|
| 55 |
General |
price hikes for oil n.
|
petrol fiyatlarında artış |
|
| 56 |
General |
unit price n.
|
birim fiyatı |
|
| 57 |
General |
equalisation price n.
|
denkleştirme fiyatı |
|
| 58 |
General |
officially fixed price n.
|
narh |
|
| 59 |
General |
price ceiling n.
|
fiyat tavanı |
|
| 60 |
General |
current price n.
|
cari fiyat |
|
| 61 |
General |
stiff price n.
|
yüksek fiyat |
|
| 62 |
General |
price cutting n.
|
fiyat kırma |
|
| 63 |
General |
the lowest price n.
|
taban fiyat |
|
| 64 |
General |
factory price n.
|
fabrika fiyatı |
|
| 65 |
General |
increase (in price) n.
|
bindirim |
|
| 66 |
General |
bride price n.
|
başlık parası |
|
| 67 |
General |
price of loyalty n.
|
sadakatin bedeli |
|
| 68 |
General |
price range n.
|
fiyat dağılımı |
|
| 69 |
General |
fixed price n.
|
prifiks |
|
| 70 |
General |
purchase price n.
|
satınalma fiyatı |
|
| 71 |
General |
price adjustment n.
|
fiyat ayarlaması |
|
| 72 |
General |
advertised price n.
|
afişe fiyat |
|
| 73 |
General |
price gap n.
|
fiyat farkı |
|
| 74 |
General |
representative price n.
|
örnek fiyat |
|
| 75 |
General |
reduced price n.
|
tenzilatlı fiyat |
|
| 76 |
General |
state bound by market and price mechanism n.
|
piyasa ve fiyat mekanizmasına dayalı devlet |
|
| 77 |
General |
fancy price n.
|
fahiş fiyat |
|
| 78 |
General |
price request form n.
|
fiyat talep formu |
|
| 79 |
General |
price cutting n.
|
indirim |
|
| 80 |
General |
wholesale price index n.
|
toptan eşya fiyat indeksi |
|
| 81 |
General |
price for seeing the bride’s face n.
|
yüz görümlüğü |
|
| 82 |
General |
sluicegate price n.
|
set fiyatı |
|
| 83 |
General |
price offer n.
|
fiyat teklifi |
|
| 84 |
General |
increase in price n.
|
fiyat artışı |
|
| 85 |
General |
bedrock price n.
|
en düşük fiyat |
|
| 86 |
General |
unaltered price n.
|
değiştirilmemiş fiyat |
|
| 87 |
General |
prohibitive price n.
|
fahiş fiyat |
|
| 88 |
General |
unjust price n.
|
fahiş fiyat |
|
| 89 |
General |
illegal price n.
|
fahiş fiyat |
|
| 90 |
General |
loaded price n.
|
yüklü fiyat |
|
| 91 |
General |
fair price n.
|
makul fiyat |
|
| 92 |
General |
bargain price n.
|
indirimli fiyat |
|
| 93 |
General |
bargain price n.
|
sudan ucuz fiyat |
|
| 94 |
General |
fair price n.
|
adil fiyat |
|
| 95 |
General |
price and support information n.
|
ücret ve destek bilgisi |
|
| 96 |
General |
price per unit n.
|
birim fiyatı |
|
| 97 |
General |
price each n.
|
birim fiyatı |
|
| 98 |
General |
price marking n.
|
fiyat etiketi |
|
| 99 |
General |
price tags n.
|
fiyat etiketleri |
|
| 100 |
General |
renewal price n.
|
yenileme fiyatı |
|
| 101 |
General |
stiff price n.
|
ateş pahası |
|
| 102 |
General |
daily price n.
|
günlük fiyat |
|
| 103 |
General |
low price n.
|
ucuz fiyat |
|
| 104 |
General |
estimated price n.
|
muhammen bedel |
|
| 105 |
General |
estimated price n.
|
tahmini fiyat |
|
| 106 |
General |
unit price n.
|
adet fiyatı |
|
| 107 |
General |
purchase price n.
|
alış bedeli |
|
| 108 |
General |
cut price n.
|
indirimli fiyat |
|
| 109 |
General |
cut price n.
|
tenzilatlı fiyat |
|
| 110 |
General |
room price n.
|
oda ücreti |
|
| 111 |
General |
room price n.
|
oda fiyatı |
|
| 112 |
General |
affordable price n.
|
makul fiyat |
|
| 113 |
General |
affordable price n.
|
uygun fiyat |
|
| 114 |
General |
price paid n.
|
ödenen ücret |
|
| 115 |
General |
cash sale price n.
|
peşin satış fiyatı |
|
| 116 |
General |
final price n.
|
son fiyat |
|
| 117 |
General |
decreasing price n.
|
azalan fiyat |
|
| 118 |
General |
falling price n.
|
azalan fiyat |
|
| 119 |
General |
land price n.
|
arsa değeri |
|
| 120 |
General |
price request n.
|
fiyat talebi |
|
| 121 |
General |
campaign price n.
|
kampanya fiyatı |
|
| 122 |
General |
nominal price n.
|
nominal bedel |
|
| 123 |
General |
customer price n.
|
müşteri fiyatı |
|
| 124 |
General |
heavy price n.
|
ağır bedel |
|
| 125 |
General |
price surge n.
|
fiyat artışı |
|
| 126 |
General |
oil price surge n.
|
petrol fiyatlarındaki artış |
|
| 127 |
General |
all-in price n.
|
her şey içinde fiyat |
|
| 128 |
General |
cut-price shop n.
|
ucuzcu dükkan |
|
| 129 |
General |
price-fixing n.
|
fiyat dondurma |
|
| 130 |
General |
fair price n.
|
uygun fiyat |
|
| 131 |
General |
extra over price n.
|
fiyat farkı |
|
| 132 |
General |
domestic price n.
|
yerli fiyatı |
|
| 133 |
General |
fixed price n.
|
sabit alış fiyatı |
|
| 134 |
General |
price comparison n.
|
fiyat karşılaştırması |
|
| 135 |
General |
fixed purchase price n.
|
sabit alış fiyatı |
|
| 136 |
General |
price hikes in the offing n.
|
zamlar kapıda (haber başlığı) |
|
| 137 |
General |
the lowest price n.
|
en son fiyat |
|
| 138 |
General |
the lowest price n.
|
en aşağı fiyat |
|
| 139 |
General |
the lowest price n.
|
en düşük fiyat |
|
| 140 |
General |
charming price n.
|
cazip fiyat |
|
| 141 |
General |
carpet at low price n.
|
düşük fiyata halı |
|
| 142 |
General |
ticket price n.
|
bilet fiyatı |
|
| 143 |
General |
economical price n.
|
ekonomik fiyat |
|
| 144 |
General |
repair price n.
|
tamir bedeli |
|
| 145 |
General |
bride price n.
|
damadın gelinin ailesine verdiği para veya mal |
|
| 146 |
General |
admission price n.
|
giriş ücreti |
|
| 147 |
General |
regular price n.
|
sezon fiyatı |
|
| 148 |
General |
regular price n.
|
indirimden önceki fiyat |
|
| 149 |
General |
price chart n.
|
fiyat tablosu |
|
| 150 |
General |
appropriate price n.
|
uygun fiyat |
|
| 151 |
General |
convenient price n.
|
uygun fiyat |
|
| 152 |
General |
price rise n.
|
zam |
|
| 153 |
General |
astronomical price n.
|
astronomik rakam |
|
| 154 |
General |
astronomical price n.
|
astronomik fiyat |
|
| 155 |
General |
price-point retailer n.
|
her şey bir milyoncu |
|
| 156 |
General |
price schedule n.
|
fiyat listesi |
|
| 157 |
General |
price-point retailer n.
|
bir milyoncu |
|
| 158 |
General |
budget price n.
|
uygun/ucuz fıyat |
|
| 159 |
General |
ideal price n.
|
ideal fiyat |
|
| 160 |
General |
entrance price n.
|
giriş ücreti |
|
| 161 |
General |
grain price n.
|
tahıl fiyatı |
|
| 162 |
General |
market price n.
|
(restoran menülerinde) tedarik bedeline göre alınan fiyat |
|
| 163 |
General |
price tag n.
|
fiyat |
|
| 164 |
General |
price tag n.
|
ücret |
|
| 165 |
General |
price tag n.
|
maliyet |
|
| 166 |
General |
price tag n.
|
değer |
|
| 167 |
General |
knock something off the price v.
|
fiyatta indirim yapmak |
|
| 168 |
General |
put a price on somebody's head v.
|
başına ödül koymak |
|
| 169 |
General |
fix the price of v.
|
fiyat koymak |
|
| 170 |
General |
increase the price v.
|
pahalandırmak |
|
| 171 |
General |
reduce the price v.
|
fiyat kırmak |
|
| 172 |
General |
increase the price of v.
|
pahalandırmak |
|
| 173 |
General |
estimate price v.
|
biçmek |
|
| 174 |
General |
set a fixed price v.
|
narh koymak |
|
| 175 |
General |
lower the price v.
|
ucuzlatmak |
|
| 176 |
General |
come down in price v.
|
bir şeyin fiyatı düşmek |
|
| 177 |
General |
quote a price v.
|
fiyat vermek |
|
| 178 |
General |
decrease the price v.
|
fiyatı düşürmek |
|
| 179 |
General |
estimate a price v.
|
fiyat biçmek |
|
| 180 |
General |
fix the price v.
|
fiyat koymak |
|
| 181 |
General |
go up in price v.
|
fiyatlanmak |
|
| 182 |
General |
put a price on v.
|
adını koymak |
|
| 183 |
General |
estimate a price for v.
|
fiyat biçmek |
|
| 184 |
General |
quote a price for v.
|
fiyat vermek |
|
| 185 |
General |
set the price v.
|
fiyatını belirlemek |
|
| 186 |
General |
set a price on someone's head v.
|
aranılan bir kimsenin kellesine fiyat biçmek |
|
| 187 |
General |
estimate the price v.
|
paha biçmek |
|
| 188 |
General |
reduce the price of v.
|
fiyatı düşürmek |
|
| 189 |
General |
lower the price v.
|
fiyat kırmak |
|
| 190 |
General |
estimate a price v.
|
paha biçmek |
|
| 191 |
General |
lower the price of v.
|
ucuzlatmak |
|
| 192 |
General |
come down in one's price v.
|
kendi malının fiyatını düşürmek |
|
| 193 |
General |
price something out v.
|
fiyat araştırması yapmak |
|
| 194 |
General |
price out v.
|
fiyat araştırması yapmak |
|
| 195 |
General |
price something out v.
|
fiyatını soruşturmak |
|
| 196 |
General |
price out v.
|
paha biçmek |
|
| 197 |
General |
price out v.
|
fiyat koymak |
|
| 198 |
General |
price out v.
|
fiyatlandırmak |
|
| 199 |
General |
price out v.
|
fiyatını soruşturmak |
|
| 200 |
General |
get something at a bargain price v.
|
ucuza kapatmak |
|
| 201 |
General |
be sold at a very cheap price v.
|
bedavaya gitmek |
|
| 202 |
General |
pay the price for v.
|
bedelini ödemek |
|
| 203 |
General |
pay the price for v.
|
bedel ödemek |
|
| 204 |
General |
(for a) price increase v.
|
zam gelmek |
|
| 205 |
General |
be included in the price v.
|
fiyata dahil olmak |
|
| 206 |
General |
reflect the price difference v.
|
fiyat farkını yansıtmak |
|
| 207 |
General |
reflect the price difference v.
|
fiyat farkı yansıtmak |
|
| 208 |
General |
raise the sale price v.
|
fiyatını yükseltmek |
|
| 209 |
General |
raise the sale price v.
|
fiyatına zam yapmak |
|
| 210 |
General |
keep something low (price/quality/pressure) v.
|
düşük tutmak |
|
| 211 |
General |
mark down one's price v.
|
fiyatını düşürmek |
|
| 212 |
General |
(one's price) be increased v.
|
zamlanmak |
|
| 213 |
General |
bring down one's price v.
|
fiyatını düşürmek |
|
| 214 |
General |
cut the price v.
|
fiyatı indirmek |
|
| 215 |
General |
mark down the price v.
|
fiyatı indirmek |
|
| 216 |
General |
mark down one's price v.
|
fiyatını indirmek |
|
| 217 |
General |
mark down the price v.
|
fiyatı düşürmek |
|
| 218 |
General |
bring down one's price v.
|
fiyatını indirmek |
|
| 219 |
General |
cut the price v.
|
fiyatı düşürmek |
|
| 220 |
General |
bring down the price v.
|
fiyatı düşürmek |
|
| 221 |
General |
cut one's price v.
|
fiyatını düşürmek |
|
| 222 |
General |
bring down the price v.
|
fiyatı indirmek |
|
| 223 |
General |
cut one's price v.
|
fiyatını indirmek |
|
| 224 |
General |
lower one's price v.
|
fiyatını indirmek |
|
| 225 |
General |
lower one's price v.
|
fiyatını düşürmek |
|
| 226 |
General |
slash the price v.
|
fiyatı düşürmek |
|
| 227 |
General |
reduce one's price v.
|
fiyatını düşürmek |
|
| 228 |
General |
push down one's price v.
|
fiyatını indirmek |
|
| 229 |
General |
reflect the price increase v.
|
zammı yansıtmak |
|
| 230 |
General |
push down one's price v.
|
fiyatını düşürmek |
|
| 231 |
General |
push down price v.
|
fiyatı düşürmek |
|
| 232 |
General |
push down price v.
|
fiyatı indirmek |
|
| 233 |
General |
slash the price v.
|
fiyatı indirmek |
|
| 234 |
General |
reduce one's price v.
|
fiyatını indirmek |
|
| 235 |
General |
slash the price v.
|
fiyatı aşağı çekmek |
|
| 236 |
General |
raise (the price) artificially v.
|
fiyatı şişirmek |
|
| 237 |
General |
mark down the price v.
|
fiyatı aşağı çekmek |
|
| 238 |
General |
reduce the price v.
|
fiyatı aşağı çekmek |
|
| 239 |
General |
agree on price v.
|
fiyatta anlaşmak |
|
| 240 |
General |
cut the price v.
|
fiyatı aşağı çekmek |
|
| 241 |
General |
lower the price v.
|
fiyatı aşağı çekmek |
|
| 242 |
General |
push down the price v.
|
fiyatı aşağı çekmek |
|
| 243 |
General |
inflate the price v.
|
fiyatı şişirmek |
|
| 244 |
General |
bring down the price v.
|
fiyatı aşağı çekmek |
|
| 245 |
General |
increase the price v.
|
fiyatı yükseltmek |
|
| 246 |
General |
mark up the price v.
|
fiyatı yükseltmek |
|
| 247 |
General |
mark up price v.
|
fiyat yükseltmek |
|
| 248 |
General |
mark up price v.
|
fiyat arttırmak |
|
| 249 |
General |
mark up the price v.
|
fiyatı arttırmak |
|
| 250 |
General |
mark up the price v.
|
fiyatı artırmak |
|
| 251 |
General |
increase the price v.
|
fiyatı artırmak |
|
| 252 |
General |
something's price increase v.
|
fiyatı yükselmek |
|
| 253 |
General |
(something's price) to increase v.
|
fiyatı artmak |
|
| 254 |
General |
set a price for v.
|
ücretlendirmek |
|
| 255 |
General |
pay the difference (in price) v.
|
fark ödemek |
|
| 256 |
General |
reduce the price v.
|
fiyatı (aşağı) çekmek |
|
| 257 |
General |
bring down the price v.
|
fiyatı (aşağı) çekmek |
|
| 258 |
General |
lower the price v.
|
fiyatı (aşağı) çekmek |
|
| 259 |
General |
mark down the price v.
|
fiyatı (aşağı) çekmek |
|
| 260 |
General |
push down the price v.
|
fiyatı (aşağı) çekmek |
|
| 261 |
General |
(one's price) slump v.
|
fiyatı düşmek |
|
| 262 |
General |
raise the price v.
|
fiyatı yukarı çekmek |
|
| 263 |
General |
adjust the price v.
|
fiyatı ayarlamak |
|
| 264 |
General |
increase the price v.
|
fiyatı yukarı çekmek |
|
| 265 |
General |
reconsider the price v.
|
fiyatı yeniden değerlendirmek |
|
| 266 |
General |
hide the price v.
|
fiyatı saklamak |
|
| 267 |
General |
round the price v.
|
fiyatı yuvarlamak |
|
| 268 |
General |
pay a price v.
|
diyet ödemek |
|
| 269 |
General |
pay a price v.
|
bedel ödemek |
|
| 270 |
General |
pay a heavy price for v.
|
bedelini ağır ödemek |
|
| 271 |
General |
leave at a price v.
|
(belirli bir) fiyata bırakmak |
|
| 272 |
General |
reduce the price of v.
|
fiyatını düşürmek |
|
| 273 |
General |
pay the ultimate price v.
|
yüksek bir fiyat ödemek |
|
| 274 |
General |
pay the ultimate price v.
|
en yüksek bedeli ödemek |
|
| 275 |
General |
price out of the market v.
|
fiyatını yükseltmek |
|
| 276 |
General |
price out of the market v.
|
çok fazla değer biçmek |
|
| 277 |
General |
price out of the market v.
|
değerini yükseltmek |
|
| 278 |
General |
price out of the market v.
|
yüksek fiyata satmak |
|
| 279 |
General |
pay the price before history v.
|
tarih önünde hesap vermek |
|
| 280 |
General |
demand bride price v.
|
başlık parası istemek |
|
| 281 |
General |
pay the price before history v.
|
tarihe hesap vermek |
|
| 282 |
General |
pay a high price v.
|
çok fazla para ödemek |
|
| 283 |
General |
pay a high price v.
|
dünyanın parasını ödemek |
|
| 284 |
General |
pay a high price v.
|
pahalıya mal olmak |
|
| 285 |
General |
sell under the price v.
|
fiyatından aşağıya satmak |
|
| 286 |
General |
stand at a high price v.
|
fiyatta yüksek olmak |
|
| 287 |
General |
fall in price v.
|
fiyatı düşürmek |
|
| 288 |
General |
keep a price v.
|
fiyatta ısrar etmek |
|
| 289 |
General |
agree upon the price v.
|
fiyatta mutabık olmak |
|
| 290 |
General |
agree on the price v.
|
fiyatta uzlaşmak |
|
| 291 |
General |
differ in price v.
|
fiyatta farklı olmak |
|
| 292 |
General |
bargain a price v.
|
fiyat üzerinde pazarlık yapmak |
|
| 293 |
General |
agree about the price v.
|
fiyatta mutabık olmak |
|
| 294 |
General |
agree about the price v.
|
fiyat üzerinde uyuşmak |
|
| 295 |
General |
keep the price high v.
|
fiyatı yüksek tutmak |
|
| 296 |
General |
price to drop v.
|
fiyat düşmek |
|
| 297 |
General |
price to fall v.
|
fiyat düşmek |
|
| 298 |
General |
price go down v.
|
fiyat düşmek |
|
| 299 |
General |
be sold at a very cheap price v.
|
ucuza gitmek |
|
| 300 |
General |
be sold at the same price v.
|
aynı fiyata satılmak |
|
| 301 |
General |
be sold at the same price v.
|
aynı paraya satılmak |
|
| 302 |
General |
recommend a price v.
|
bir fiyat tavsiye etmek |
|
| 303 |
General |
suggest a price v.
|
bir fiyat tavsiye etmek |
|
| 304 |
General |
get a price quote v.
|
fiyat teklifi almak |
|
| 305 |
General |
obtain a price quote v.
|
fiyat teklifi almak |
|
| 306 |
General |
receive a price quote v.
|
fiyat teklifi almak |
|
| 307 |
General |
be out of one's price range v.
|
ödeyebileceği fiyatın üzerinde olmak |
|
| 308 |
General |
haggle about the price v.
|
fiyat için pazarlık yapmak |
|
| 309 |
General |
price out of the market v.
|
(piyasanın) çok üzerinde fiyat biçmek/koymak |
|
| 310 |
General |
look for a better price v.
|
daha iyi/ucuz bir fiyat aramak |
|
| 311 |
General |
determine a price v.
|
fiyat belirlemek |
|
| 312 |
General |
set a price v.
|
fiyat belirlemek |
|
| 313 |
General |
lower the price v.
|
fiyatı indirmek |
|
| 314 |
General |
lower the price v.
|
fiyat düşürmek |
|
| 315 |
General |
reduce the price v.
|
fiyat düşürmek |
|
| 316 |
General |
deduct from the price v.
|
fiyattan düşmek |
|
| 317 |
General |
command a fair price v.
|
makul bir fiyatı hak etmek |
|
| 318 |
General |
price [obsolete] v.
|
yüksek değer biçmek |
|
| 319 |
General |
price [obsolete] v.
|
paha biçmek |
|
| 320 |
General |
price [obsolete] v.
|
bedelini ödemek |
|
| 321 |
General |
reduced in price adj.
|
tenzilatlı |
|
| 322 |
General |
beyond price adj.
|
paha biçilmez |
|
| 323 |
General |
without price adj.
|
paha biçilmez |
|
| 324 |
General |
price cutting adj.
|
tenezzül eden |
|
| 325 |
General |
cut-price adj.
|
indirimli mal satan |
|
| 326 |
General |
cut-price adj.
|
indirimli |
|
| 327 |
General |
cut-price adj.
|
tenzilatlı |
|
| 328 |
General |
price-favorable adj.
|
fiyat avantajlı |
|
| 329 |
General |
price-independent adj.
|
fiyattan bağımsız |
|
| 330 |
General |
price-independent adj.
|
fiyat bağımsız |
|
| 331 |
General |
price-independent adj.
|
fiyata bağlı olmayan |
|
| 332 |
General |
half-price adj.
|
yarı fiyatlı |
|
| 333 |
General |
mid-price adj.
|
orta fiyatta |
|
| 334 |
General |
mid-price adj.
|
ortalama fiyatta |
|
| 335 |
General |
mid-price adj.
|
pahalı veya ucuz olmayan |
|
| 336 |
General |
fixed-price adj.
|
sabit fiyatlı |
|
| 337 |
General |
fixed-price adj.
|
etiket fiyatı sabit olan |
|
| 338 |
General |
at a fabulous price adv.
|
ateş pahasına |
|
| 339 |
General |
for any price adv.
|
herhangi bir fiyat için |
|
| 340 |
General |
not at any price adv.
|
katiyen |
|
| 341 |
General |
at reduced price adv.
|
düşük fiyatla |
|
| 342 |
General |
at a price adv.
|
özveri veya kayıpla |
|
| 343 |
General |
not at my price adv.
|
dünyada katiyen |
|
| 344 |
General |
not at any price adv.
|
hiçbir şekilde |
|
| 345 |
General |
at a price adv.
|
fiyatlı |
|
| 346 |
General |
not at my price adv.
|
dünyada |
|
| 347 |
General |
at a price adv.
|
fiyatla |
|
| 348 |
General |
not at my price adv.
|
katiyen |
|
| 349 |
General |
at half price adv.
|
yarı fiyatla |
|
| 350 |
General |
at a cheap price adv.
|
ucuz fiyata |
|
| 351 |
General |
half-price adv.
|
yarı fiyatına |
|
| 352 |
General |
at a fair market price adv.
|
normal pazar fiyatına |
|
| 353 |
General |
at a fabulous price adv.
|
muhteşem bir fiyata |
|
| 354 |
General |
at any price adv.
|
ne pahasına olursa olsun |
|
| 355 |
General |
at a low price adv.
|
yok pahasına |
|
| 356 |
General |
for a bargain price adv.
|
yok pahasına |
|
| Phrasals |
|
| 357 |
Phrasals |
price down v.
|
fiyatını düşürmek |
|
| 358 |
Phrasals |
price down v.
|
fiyatta indirim yapmak |
|
| 359 |
Phrasals |
price something down v.
|
bir şeyin fiyatını düşürmek/aşağı çekmek |
|
| 360 |
Phrasals |
price something down v.
|
bir şeyin fiyatında indirim yapmak |
|
| 361 |
Phrasals |
price up v.
|
fiyatını artırmak/yükseltmek |
|
| 362 |
Phrasals |
price up v.
|
fiyatına zam yapmak |
|
| 363 |
Phrasals |
price something up v.
|
bir şeyin fiyatını artırmak/yükseltmek |
|
| 364 |
Phrasals |
price something up v.
|
bir şeyin fiyatına zam yapmak |
|
| 365 |
Phrasals |
price in v.
|
hesaba/fiyata dahil etmek |
|
| 366 |
Phrasals |
price in v.
|
toplama dahil etmek |
|
| Phrases |
|
| 367 |
Phrases |
at any price adv.
|
her ne pahasına olursa olsun |
|
| 368 |
Phrases |
for any price adv.
|
her ne pahasına olursa olsun |
|
| 369 |
Phrases |
at the price of prep.
|
karşılığında |
|
| 370 |
Phrases |
over the price expr.
|
bedel üzerinden |
|
| 371 |
Phrases |
at any price expr.
|
her ne pahasına olursa olsun |
|
| 372 |
Phrases |
at the lowest price expr.
|
en ucuz fiyata |
|
| 373 |
Phrases |
with no price limit expr.
|
tutar limiti olmadan |
|
| 374 |
Phrases |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
ne alakası var? |
|
| 375 |
Phrases |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
ne ilgisi var? |
|
| 376 |
Phrases |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
alakasız değil mi? |
|
| 377 |
Phrases |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
ne alaka? |
|
| 378 |
Phrases |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
kel alaka değil mi? |
|
| 379 |
Phrases |
at a price expr.
|
bir bedelle |
|
| 380 |
Phrases |
at a price expr.
|
bir bedel karşılığında |
|
| 381 |
Phrases |
at a price expr.
|
olumsuz/istenmeyen bir sonuçla |
|
| 382 |
Phrases |
at a price expr.
|
karşılığında bir bedel ödeyerek |
|
| Proverb |
|
| 383 |
Proverb |
a thing you don't want is dear at any price n.
|
ucuz etin yahnisi yavan olur |
|
| 384 |
Proverb |
a thing you don't want is dear at any price n.
|
bir şey sadece fiyatı ucuz olduğu için alınmaz |
|
| 385 |
Proverb |
thing you don't want is dear at any price
|
ucuz etin yahnisi yavan olur |
|
| 386 |
Proverb |
thing you don't want is dear at any price
|
bir şey sadece fiyatı ucuz olduğu için alınmaz |
|
| 387 |
Proverb |
everyone has their price
|
herkesin bir fiyatı vardır |
|
| 388 |
Proverb |
something you don't want is dear at any price
|
bir şey sadece fiyatı ucuz olduğu için alınmaz |
|
| 389 |
Proverb |
something you don't want is dear at any price
|
ucuz etin yahnisi yavan olur |
|
| Colloquial |
|
| 390 |
Colloquial |
bottom line price n.
|
son fiyat |
|
| 391 |
Colloquial |
not to haggle about the price v.
|
üçe beşe bakmamak |
|
| 392 |
Colloquial |
price out v.
|
fiyatını sormak |
|
| 393 |
Colloquial |
of great price adj.
|
çok değerli |
|
| 394 |
Colloquial |
of great price adj.
|
çok kıymetli |
|
| 395 |
Colloquial |
of great price adj.
|
değeri yüksek |
|
| 396 |
Colloquial |
at a fabulous price expr.
|
adeta el yakıyor |
|
| 397 |
Colloquial |
can't beat the price expr.
|
bundan ucuzunu bulamazsın |
|
| 398 |
Colloquial |
at a price expr.
|
çok para |
|
| 399 |
Colloquial |
cheap at half the price! expr.
|
çok pahalı! |
|
| 400 |
Colloquial |
at a price expr.
|
çok pahalı |
|
| 401 |
Colloquial |
at low price expr.
|
düşük fiyata |
|
| 402 |
Colloquial |
at a price expr.
|
çok maliyetli |
|
| 403 |
Colloquial |
beyond price expr.
|
çok değerli |
|
| 404 |
Colloquial |
every man has his price expr.
|
herkesin bir fiyatı vardır |
|
| 405 |
Colloquial |
for any price expr.
|
hiçbir surette |
|
| 406 |
Colloquial |
at any price expr.
|
her koşul altında |
|
| 407 |
Colloquial |
cheap at half the price! expr.
|
el yakıyor! |
|
| 408 |
Colloquial |
decrease the price expr.
|
fiyatı düşürün |
|
| 409 |
Colloquial |
at any price expr.
|
ne olursa olsun |
|
| 410 |
Colloquial |
take it or leave it price expr.
|
pazarlıksız/son fiyat |
|
| 411 |
Colloquial |
beyond price expr.
|
paha biçilemez |
|
| 412 |
Colloquial |
at a price expr.
|
yüksek maliyetli |
|
| 413 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of tea in china? expr.
|
ne alaka? |
|
| 414 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of tea in china? expr.
|
ne alakası var? |
|
| 415 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of tea in china? expr.
|
alakaya çay demle? |
|
| 416 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of tea in china? expr.
|
ne ilgisi var? |
|
| 417 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of tea in china? expr.
|
kel alaka? |
|
| 418 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of tea in china? expr.
|
ne alaka? |
|
| 419 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of tea in china? expr.
|
ne alakası var? |
|
| 420 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of tea in china? expr.
|
alakaya çay demle? |
|
| 421 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of tea in china? expr.
|
ne ilgisi var? |
|
| 422 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of tea in china? expr.
|
kel alaka? |
|
| 423 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of cheese? [uk] expr.
|
ne alaka? |
|
| 424 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of cheese? [uk] expr.
|
ne alakası var? |
|
| 425 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of cheese? [uk] expr.
|
alakaya çay demle? |
|
| 426 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of cheese? [uk] expr.
|
ne ilgisi var? |
|
| 427 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of cheese? [uk] expr.
|
kel alaka? |
|
| 428 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.
|
ne alaka? |
|
| 429 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.
|
ne alakası var? |
|
| 430 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.
|
alakaya çay demle? |
|
| 431 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.
|
ne ilgisi var? |
|
| 432 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.
|
kel alaka? |
|
| 433 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
ne alaka? |
|
| 434 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
ne alakası var? |
|
| 435 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
alakaya çay demle? |
|
| 436 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
ne ilgisi var? |
|
| 437 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
kel alaka? |
|
| 438 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of meat? expr.
|
ne alaka? |
|
| 439 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of meat? expr.
|
ne alakası var? |
|
| 440 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of meat? expr.
|
alakaya çay demle? |
|
| 441 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of meat? expr.
|
ne ilgisi var? |
|
| 442 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of meat? expr.
|
kel alaka? |
|
| 443 |
Colloquial |
the price is right expr.
|
fiyat uygun |
|
| 444 |
Colloquial |
the price is right expr.
|
uygun fiyat |
|
| 445 |
Colloquial |
the price is right expr.
|
fiyat makul |
|
| 446 |
Colloquial |
the price is right expr.
|
fiyat iyi |
|
| 447 |
Colloquial |
the price is right expr.
|
maliyet uygun |
|
| 448 |
Colloquial |
the price is right expr.
|
ödeme iyi |
|
| 449 |
Colloquial |
the price is right expr.
|
ödeme yeterli |
|
| 450 |
Colloquial |
the price is right expr.
|
ödeme memnun edici |
|
| 451 |
Colloquial |
the price is right expr.
|
değerinin altında fiyat |
|
| 452 |
Colloquial |
the price is right expr.
|
düşük fiyat |
|
| 453 |
Colloquial |
the price is right expr.
|
bedava olmasa alınmaz |
|
| 454 |
Colloquial |
the price is right expr.
|
para verip alınmaz |
|
| 455 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of corn? expr.
|
bunun konuyla ne alakası var? |
|
| 456 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of corn? expr.
|
bunun konumuzla ne ilgisi var? |
|
| 457 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of corn? expr.
|
ne alaka? |
|
| 458 |
Colloquial |
what price (something)? expr.
|
(bir şey) ne yazar? |
|
| 459 |
Colloquial |
what price (something)? expr.
|
(bir şey) kaç yazar? |
|
| 460 |
Colloquial |
what price (something)? expr.
|
(bir şey) neye yarar? |
|
| 461 |
Colloquial |
two for the price of one expr.
|
iki al bir öde |
|
| Idioms |
|
| 462 |
Idioms |
fancy price n.
|
ateş pahası |
|
| 463 |
Idioms |
fancy price n.
|
astronomik fiyat |
|
| 464 |
Idioms |
fancy price n.
|
çok tuzlu fiyat |
|
| 465 |
Idioms |
fancy price n.
|
çok yüksek fiyat |
|
| 466 |
Idioms |
price one has to pay n.
|
ödenecek bedel |
|
| 467 |
Idioms |
a pearl of great price n.
|
muazzam değerli şey |
|
| 468 |
Idioms |
a pearl of great price n.
|
aşırı kıymetli şey |
|
| 469 |
Idioms |
a pearl of great price n.
|
paha biçilmez şey |
|
| 470 |
Idioms |
a price on (one's) head n.
|
(birinin) başına koyulan ödül |
|
| 471 |
Idioms |
a price on (one's) head n.
|
(birinin) kellesine biçilen fiyat |
|
| 472 |
Idioms |
a price on head n.
|
başına koyulan ödül |
|
| 473 |
Idioms |
a price on head n.
|
kellesine biçilen fiyat |
|
| 474 |
Idioms |
a price on someone's head n.
|
birinin başına koyulan ödül |
|
| 475 |
Idioms |
a price on someone's head n.
|
birinin kellesine biçilen fiyat |
|
| 476 |
Idioms |
a set price n.
|
sabit bir fiyat |
|
| 477 |
Idioms |
a set price n.
|
tek bir fiyat |
|
| 478 |
Idioms |
a set price n.
|
önceden belirlenmiş bir fiyat |
|
| 479 |
Idioms |
a set price n.
|
belirli bir fiyat |
|
| 480 |
Idioms |
advertise something for (a price) v.
|
belli bir fiyatta tanıtılmak |
|
| 481 |
Idioms |
set a price on someone's head v.
|
birinin başına ödül koymak |
|
| 482 |
Idioms |
put a price on someone's head v.
|
birinin başına ödül koymak |
|
| 483 |
Idioms |
get a price on one's head v.
|
başına ödül konmuş olmak |
|
| 484 |
Idioms |
have a price on one's head v.
|
başına ödül konmuş olmak |
|
| 485 |
Idioms |
come at a price v.
|
bir bedeli olmak |
|
| 486 |
Idioms |
sell something for a certain price v.
|
belli bir fiyata satmak |
|
| 487 |
Idioms |
place a price on someone's head v.
|
başına ödül koymak |
|
| 488 |
Idioms |
put a price on someone's head v.
|
başına ödül koymak |
|
| 489 |
Idioms |
set one's own price v.
|
fiyatı kendisi koymak |
|
| 490 |
Idioms |
put a price on something v.
|
fiyat vermek |
|
| 491 |
Idioms |
put a price tag on something v.
|
fiyat/paha biçmek |
|
| 492 |
Idioms |
drive a price up v.
|
fiyatları yükseltmek |
|
| 493 |
Idioms |
put a price on something v.
|
fiyat söylemek |
|
| 494 |
Idioms |
set one's own price v.
|
fiyatını kendi belirlemek |
|
| 495 |
Idioms |
put a price tag on something v.
|
fiyat söylemek |
|
| 496 |
Idioms |
put a price tag on something v.
|
fiyat vermek |
|
| 497 |
Idioms |
drive a price down v.
|
fiyatları aşağıya çekmek |
|
| 498 |
Idioms |
drive a price down v.
|
fiyatları düşürmek |
|
| 499 |
Idioms |
drive a price up v.
|
fiyatını yükseltmek |
|
| 500 |
Idioms |
put a price on something v.
|
fiyat/paha biçmek |
|
