provoke

Significados de "provoke" en diccionario turco inglés : 30 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
Common Usage
1	Common Usage	provoke v.	kışkırtmak
Provoke and challenge one another for changes. Değişiklik yapmak için birbirinizi kışkırtın ve meydan okuyun. More Sentences
General
2	General	provoke v.	neden olmak
It provokes outrage and reaction, so we must be united, we must be determined and we must be vigilant. Öfke ve tepkiye neden oluyor; bu nedenle birlik olmalı, kararlı olmalı ve uyanık olmalıyız. More Sentences
3	General	provoke v.	çıkarmak
You need to stop provoking fights with Tom. Tom'la kavga çıkarmayı bırakmalısın. More Sentences
4	General	provoke v.	tahrik etmek
I provoked him. Onu tahrik ettim. More Sentences
5	General	provoke v.	kışkırtmak
With the Mavi Marmara, the Turkish government wanted to provoke Israel and cause an incident. Türk hükümeti Mavi Marmara ile İsrail'i kışkırtmak ve olay çıkarmak istiyordu. More Sentences
6	General	provoke v.	provoke etmek
With the Mavi Marmara, the Turkish government wanted to provoke Israel and cause an incident. Mavi Marmara ile Türk hükümeti İsrail'i provoke ederek bir olay çıkarmak istedi. More Sentences
Law
7	Law	provoke v.	kışkırtmak
With the Mavi Marmara, the Turkish government wanted to provoke Israel and cause an incident. Mavi Marmara ile Türk hükümeti İsrail'i kışkırtarak olay çıkarmak istedi. More Sentences
8	Law	provoke v.	tahrik etmek
Don't provoke the beast. Canavarı tahrik etmeyin. More Sentences
Archaic
9	Archaic	provoke v.	uyandırmak
The HACCP (Hazard Analysis and Critical Control Points) system has already provoked strong feelings. HACCP (Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları) sistemi zaten güçlü duygular uyandırmıştı. More Sentences
General
10	General	provoke v.	öfkelendirmek
11	General	provoke v.	kuyruğuna basmak
12	General	provoke v.	yol açmak
13	General	provoke v.	uyandırmak (merak)
14	General	provoke v.	ateşlemek
15	General	provoke v.	dürtmek
16	General	provoke v.	ayaklandırmak
17	General	provoke v.	üstüne varmak
18	General	provoke v.	sinirlendirmek
19	General	provoke v.	kızıştırmak
20	General	provoke v.	kızdırmak
21	General	provoke v.	sebep olmak
22	General	provoke v.	-e neden olmak
23	General	provoke v.	galeyana getirmek
24	General	provoke v.	fişteklemek
25	General	provoke v.	gerekli uyaranı sağlamak
26	General	provoke v.	vücuda getirmek
27	General	provoke v.	(fiziksel reaksiyonu) tetiklemek
Trade/Economic
28	Trade/Economic	provoke v.	teşvik etmek
Law
29	Law	provoke v.	teşvik etmek
Archaic
30	Archaic	provoke v.	çağırmak

Significados de "provoke" con otros términos en diccionario inglés turco: 28 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
Phrasals
1	Phrasals	provoke (one) into (doing something) v.	(birini bir şey yapması) için kışkırtmak
Don't let yourself be provoked into losing your temper. Öfkenizi kaybetmek için kışkırtılmanıza izin vermeyin. More Sentences
2	Phrasals	provoke (one) into (doing something) v.	(birini bir şey yapmaya) kışkırtmak
Don't let yourself be provoked into doing something that you may regret. Pişman olabileceğiniz bir şey yapmak için sizi kışkırtmalarına izin vermeyin. More Sentences
Common Usage
3	Common Usage	provoke the revolt v.	ayaklanmayı kışkırtmak
General
4	General	provoke an incident v.	hadise çıkarmak
5	General	provoke a quarrel v.	maraza çıkarmak
6	General	provoke a quarrel v.	kavga çıkarmak
7	General	provoke disturbance v.	huzursuzluk çıkarmak
8	General	provoke anxiety v.	endişe uyandırmak
9	General	provoke reaction v.	tepki uyandırmak
10	General	provoke the demonstrators into starting a riot v.	göstericileri isyan başlatmaya kışkırtmak
Phrasals
11	Phrasals	provoke someone into something v.	birini (bir şey yapması için) kışkırtmak
12	Phrasals	provoke (one) to v.	(birini) kışkırtmak
13	Phrasals	provoke (one) to v.	(birini) ayaklandırmak
14	Phrasals	provoke (one) to v.	(birini) tahrik etmek
15	Phrasals	provoke (one) to v.	(birini) galeyana getirmek
16	Phrasals	provoke (one) to v.	(birini) fişteklemek
17	Phrasals	provoke (one) to v.	(birini) teşvik etmek
18	Phrasals	provoke (one) to v.	(birini) tetiklemek
19	Phrasals	provoke (one) to v.	(birini) kandırıp bir şey yaptırmak
20	Phrasals	provoke (one) to v.	(birinin) bir şey yapmasına neden olmak/yol açmak
21	Phrasals	provoke (one) to v.	(birini) bir şey yapmaya sevk etmek
22	Phrasals	provoke (one) into (doing something) v.	(birini bir şey yapmaya) teşvik etmek
23	Phrasals	provoke (one) into (doing something) v.	(birini bir şey yapması) için körüklemek/tahrik etmek
24	Phrasals	provoke into v.	için kışkırtmak
25	Phrasals	provoke into v.	-e kışkırtmak
26	Phrasals	provoke into v.	-e teşvik etmek
27	Phrasals	provoke into v.	için körüklemek/tahrik etmek
Trade/Economic
28	Trade/Economic	provoke the crisis v.	krizi tırmandırmak