say

Significados de "say" en diccionario turco inglés : 48 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
Common Usage
1	Common Usage	say v.	söylemek
Finally, I want to say a word about Israel and Palestine. Son olarak İsrail ve Filistin hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. More Sentences
2	Common Usage	say v.	demek
We are not discussing whether to say 'yes' or 'no' to GMOs. GDO'lara "evet" ya da "hayır" demeyi tartışmıyoruz. More Sentences
General
3	General	say n.	söz
The European Parliament has too little say in the reinforced cooperation procedure. Avrupa Parlamentosu güçlendirilmiş işbirliği prosedüründe çok az söz sahibidir. More Sentences
4	General	say n.	söz sahibi olma
Why should the electorates of democracies not have their say on something that is so crucial to our very existence? Neden demokrasilerin seçmenleri varlığımız için bu kadar hayati olan bir konuda söz sahibi olmasın? More Sentences
5	General	say n.	söz hakkı
Incidentally, thus far, the Commission has had no say on the matter in this House either. Bu arada şu ana kadar Komisyon'un da bu Mecliste konuyla ilgili söz hakkı olmadı. More Sentences
6	General	say v.	buyurmak
God said that in the Quran. Allah, Kuran'da böyle buyurmuş. More Sentences
7	General	say v.	varsaymak
What would you do if you had, say, ten thousand dollars? Varsayalım ki on bin doların olsa ne yaparsın? More Sentences
8	General	say v.	söylemek
So I shall say it for the record. Bu yüzden kayıtlara geçmesi için söyleyeceğim. More Sentences
9	General	say v.	okumak
Tom says he's studying French. Tom Fransızca okuduğunu söylüyor. More Sentences
10	General	say v.	göstermek
His face says that he lost. Yüzünün hali kaybettiğini gösteriyor. More Sentences
11	General	say v.	belirtmek
There are broader implications arising from this case, as Jean Lambert has said. Jean Lambert'in de belirttiği gibi, bu davadan kaynaklanan daha geniş kapsamlı sonuçlar bulunmaktadır. More Sentences
12	General	say v.	yazmak
The fact is that the agenda said that we would begin at 5.30 p.m., and you can see the clock. Gerçek şu ki, gündemde saat 17.30'da başlayacağımız yazıyordu ve saati görebilirsiniz. More Sentences
13	General	say v.	etmek
In Brussels, I am very glad to say, the regularity of rain water is not in doubt. Brüksel'de, memnuniyetle ifade etmeliyim ki, yağmur suyunun düzenliliğinden şüphe duyulmamaktadır. More Sentences
14	General	say v.	konuşmak
I shall say no more for now, as I do not want to get angry. Sinirlenmek istemediğim için şimdilik daha fazla konuşmayacağım. More Sentences
15	General	say adv.	örneğin
If you are a member of a primitive community and you wish to produce, say, food, there are two things that you must do. Eğer ilkel bir topluluğun üyesiyseniz ve örneğin gıda üretmek istiyorsanız, yapmanız gereken iki şey vardır. More Sentences
Colloquial
16	Colloquial	say expr.	de ki
Say, "I charge this salt as a being of earth." De ki, "Topraktan gelen bir varlık olan bu tuzu görevlendiriyorum." More Sentences
Technical
17	Technical	say v.	bildirmek
I've had my say. Ben fikrimi bildirdim. More Sentences
18	Technical	say v.	söylemek
This is not something that you can say is open. Bu açık olduğunu söyleyebileceğiniz bir şey değil. More Sentences
General
19	General	say n.	söz sırası
20	General	say n.	laf
21	General	say n.	son söz
22	General	say n.	denilen şey
23	General	say n.	konuşma fırsatı
24	General	say n.	ifade şansı
25	General	say n.	nüfuz
26	General	say n.	etkileme gücü
27	General	say v.	tekrarlamak
28	General	say v.	etmek (dua)
29	General	say v.	okumak (dua)
30	General	say v.	farz etmek
31	General	say v.	işaret etmek
32	General	say adv.	yaklaşık olarak
33	General	say adv.	hemen hemen
34	General	say adv.	aşağı yukarı
35	General	say adv.	olarak
36	General	say adv.	mesela
37	General	say interj.	haydi
Irregular Verb
38	Irregular Verb	say v.	said - said
Phrases
39	Phrases	say expr.	diyelim
Colloquial
40	Colloquial	say expr.	diyelim ki
Computer
41	Computer	say expr.	konuşur
Textile
42	Textile	say n.	serj kumaşa benzer yünlü bir kumaş türü
Archaic
43	Archaic	say v.	konuşmayı bitirmek
44	Archaic	say v.	lafını sonlandırmak
45	Archaic	say v.	susmak
46	Archaic	say v.	resital vermek
Slang
47	Slang	say v.	etkili ifade etmek
48	Slang	say v.	vurgulayarak ifade etmek

Significados de "say" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Computer
1	Computer	say	count expr.

Significados de "say" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
Common Usage
1	Common Usage	final say n.	son söz
As the basis for negotiations, it must not address issues on which Parliament has the final say. Müzakerelerin temeli olarak Parlamentonun son sözü söyleyeceği konulara değinmemelidir. More Sentences
2	Common Usage	say goodbye v.	vedalaşmak
You can't leave until you've said goodbye to Tom. Tom'la vedalaşıncaya kadar gidemezsin. More Sentences
3	Common Usage	say goodbye v.	veda etmek
In the longer term we also have to say goodbye to registration tax. Uzun vadede kayıt vergisine de veda etmemiz gerekiyor. More Sentences
General
4	General	final say n.	son söz
All three issues which I raised are ones on which Parliament has the final say. Gündeme getirdiğim her üç konu da Parlamento'nun son sözü söyleyeceği konulardır. More Sentences
5	General	say hi v.	selam vermek
Let's go say hi to Tom. Tom'a selam vermeye gidelim. gidelim. More Sentences
6	General	say hello v.	selam vermek
She doesn't say hello to her neighbours. Komşularına selam vermiyor. More Sentences
7	General	say goodbye v.	veda etmek
We finally said goodbye to the Europe of the Yalta Conference and the Cold War. Sonunda Yalta Konferansı'nın Avrupa'sına ve Soğuk Savaş'a veda ettik. More Sentences
8	General	say no v.	hayır demek
He said no to peace at Camp David. Camp David'de barışa hayır dedi. More Sentences
9	General	say farewell v.	veda etmek
She was forced to say farewell to the city of her birth. Doğduğu şehre veda etmek zorunda kaldı. More Sentences
10	General	say hello v.	merhaba demek
Tell him I said hello. Ona merhaba dediğimi söyle. More Sentences
11	General	say yes v.	kabul etmek
Some feckless person in the Commission foolishly said yes, a 250 mg limit would be acceptable. Komisyon'daki bazı beceriksiz kişiler aptalca bir şekilde evet, 250 mg'lık bir sınır kabul edilebilir dedi. More Sentences
12	General	say stop v.	dur demek
I said stop right there! Orada dur dedim! More Sentences
13	General	say directly v.	doğrudan söylemek
Let me say directly to him that I have heard this before. Bunu daha önce de duyduğumu kendisine doğrudan söylememe izin verin. More Sentences
14	General	say yes v.	evet demek
The Socialists say yes to the Stability and Growth Pact, which is something that we need. Sosyalistler İstikrar ve Büyüme Paktı'na evet diyorlar ki bu ihtiyacımız olan bir şey. More Sentences
15	General	say good-bye v.	veda etmek
He went off without saying good-bye. Veda etmeden gitti. More Sentences
16	General	say nothing v.	hiçbir şey söylememek
You are aware of all that, yet you say nothing. Bütün bunların farkındasınız ama yine de hiçbir şey söylemiyorsunuz. More Sentences
17	General	have to say v.	söylemek zorunda olmak
They didn't want to listen to what I had to say. Söylemek zorunda olduğum şeyi dinlemek istemediler. More Sentences
18	General	regret to say v.	üzülerek söylemek
I regret to say I have a feeling that the Russian side will continue to delay. Üzülerek söylemeliyim ki Rus tarafının gecikmeye devam edeceğini hissediyorum. More Sentences
19	General	say bad words v.	kötü söz söylemek
One should not say bad words. Kimse kötü söz söylememeli. More Sentences
20	General	say the opposite v.	aksini söylemek
To say the opposite would be a manipulation of the truth. Bunun aksini söylemek gerçeği saptırmak olur. More Sentences
Phrases
21	Phrases	let's say expr.	diyelim ki
Let's say that this time track goes all around the planet. Diyelim ki bu zaman yolu gezegenin her yerine gidiyor. More Sentences
22	Phrases	as they say expr.	dedikleri gibi
As they say, people who do not take themselves seriously are not taken seriously by others. Dedikleri gibi, kendilerini ciddiye almayan insanlar başkaları tarafından ciddiye alınmazlar. More Sentences
23	Phrases	i say expr.	diyorum ki
But I say to them, the proverb may apply to broth but not to our coasts. Ama ben onlara diyorum ki bu atasözü et suyu için geçerli olabilir; kıyı sularımız için değil. More Sentences
24	Phrases	shall we say expr.	diyelim
Mr Watson, I am – shall we say – moderately optimistic that everything will be sorted out. Bay Watson, her şeyin çözüleceğine dair -ne diyelim- biraz iyimserim. More Sentences
25	Phrases	say the least expr.	en azından
So am I, to say the least. En azından ben öyle düşünüyorum. More Sentences
26	Phrases	strange to say expr.	ne garip
Strange to say, his prediction has come true. Ne garip, onun kehaneti gerçekleşti. More Sentences
27	Phrases	strange to say expr.	ne tuhaf
Strange to say, his prediction has come true. Ne tuhaf, onun öngörüsü gerçekleşti. More Sentences
28	Phrases	what they say expr.	söyledikleri
That is what they said, loud and clear. Açık ve net olarak söyledikleri buydu. More Sentences
29	Phrases	needless to say expr.	söylemeye gerek yok
Needless to say, we have all looked into the figures. Söylemeye gerek yok, hepimiz rakamları inceledik. More Sentences
30	Phrases	needless to say expr.	tabii ki
Needless to say, we want more, but sound results have been achieved. Tabii ki sağlam sonuçlar elde etmemize karşın daha fazlasını istiyoruz. More Sentences
Colloquial
31	Colloquial	say goodbye v.	vedalaşmak
I've got to say goodbye. Vedalaşmak zorundayım. More Sentences
32	Colloquial	mean to say v.	kastetmek
What I meant to say was that I didn't want to do that. Kastettiğim şey, bunu yapmak istemediğimdi. More Sentences
33	Colloquial	hard to say adj.	söylemesi zor
That's hard to say. Söylemesi zor. More Sentences
34	Colloquial	who can say? expr.	kim bilir?
Who can say what will happen in the future? Gelecekte ne olacağını kim bilebilir? More Sentences
35	Colloquial	say something expr.	bir şey söyle
Say something in Berber. Berberice bir şey söyle. More Sentences
36	Colloquial	say that expr.	diyelim ki
So let us say that I am allowed to speak because I have to leave for the front. Diyelim ki konuşmama izin verildi çünkü cepheye gitmek zorundayım. More Sentences
37	Colloquial	say good night expr.	iyi geceler de
Say good night, Tom. Tom, iyi geceler de. More Sentences
38	Colloquial	say hi expr.	selamımı ilet
Tell her that I said hi. Ona selamımı ilet. More Sentences
39	Colloquial	say it again expr.	tekrar söyle
Say it again. Tekrar söyle. More Sentences
40	Colloquial	what say you? expr.	sen ne diyorsun?
What say you? Sen ne diyorsun? More Sentences
41	Colloquial	what say you? expr.	ne dersin?
What say you just come down and we talk about this? Aşağı inip bunu konuşmaya ne dersin? More Sentences
General
42	General	agreement on what to say n.	ağızbirliği
43	General	the only thing we can say n.	söyleyebileceğimiz tek şey
44	General	the only thing we can say n.	söylenecek tek şey
45	General	something to say n.	diyecek
46	General	say-so n.	iddia
47	General	say-so n.	düşünce
48	General	time to say goodbye n.	güle güle deme zamanı
49	General	say-so n.	izin
50	General	say-so n.	herhangi bir kanıta dayanmayan düşünce
51	General	so say we all n.	battlestar galactica evreninde amin
52	General	the say n.	üst yetkili
53	General	the say n.	mutlak otorite
54	General	the say n.	son sözü söyleme gücü
55	General	the say n.	son kararı verme hakkı
56	General	say [dialect] n.	sohbet
57	General	say [dialect] n.	muhabbet
58	General	say [dialect] n.	konuşma
59	General	say [scotland] n.	kova
60	General	say [scotland] n.	sepet
61	General	say-so n.	son karar
62	General	say-so n.	yetkili karar
63	General	say something stupid v.	halt etmek
64	General	have something to say v.	diyeceği olmak
65	General	say prayer v.	dua etmek
66	General	say some hard things v.	ağır konuşmak
67	General	say nothing v.	ses çıkarmamak
68	General	say over v.	tekrar etmek
69	General	say something out of spite v.	nispet vermek
70	General	say over and over again v.	tekrar tekrar söylemek
71	General	let somebody say v.	söyletmek
72	General	say things against v.	aleyhinde konuşmak
73	General	say hello v.	selam çakmak
74	General	not to be willing to say v.	dili varmamak
75	General	say uncle v.	pes demek
76	General	say the exact opposite v.	tam tersini söylemek
77	General	say one's say v.	söyleyeceğini söylemek
78	General	say the word v.	emretmek
79	General	say nothing v.	gık dememek
80	General	be too sorry to say a word v.	ağzını bıçak açmamak
81	General	not to be willing to say v.	ağzı varmamak
82	General	say the opposite of v.	aksini belirtmek
83	General	say the blessing v.	yemek duası yapmak
84	General	say one's prayers v.	dua etmek
85	General	have nothing to say v.	diyeceği olmamak
86	General	make somebody say v.	söyletmek
87	General	not to have a good word to say for v.	hep tenkit etmek
88	General	say something in jest v.	şaka olarak söylemek
89	General	say prayer v.	dua okumak
90	General	say nothing v.	ağzına kilit vurmak
91	General	say things against v.	aleyhte konuşmak
92	General	say ditto v.	tasdiklemek
93	General	say over v.	tekrarlamak
94	General	say hi v.	selam çakmak
95	General	say something out of spite v.	nispet yapmak
96	General	have a say in a field v.	alanında söz sahibi olmak
97	General	say something wrong v.	pot kırmak
98	General	say salavat v.	salavat getirmek
99	General	say it to one's face v.	yüzüne söylemek
100	General	say something behind one's back v.	arkasından konuşmak
101	General	say something behind one's back v.	birisinin arkasından konuşmak
102	General	say in a whisper v.	fısıldayarak söylemek
103	General	say in whispers v.	fısıldayarak söylemek
104	General	say explicitly v.	doğrudan söylemek
105	General	say uncle v.	pes etmek
106	General	say again v.	yeniden söylemek
107	General	be unable to bring oneself to say v.	dili varmamak
108	General	dare say v.	dili varmak
109	General	have one's say v.	fikrini bildirmek
110	General	have some say in v.	-de söz sahibi olmak
111	General	say good-bye to each other v.	vedalaşmak
112	General	not to have a good word to say for v.	-i hep tenkit etmek
113	General	not to have a good word to say for v.	-i hiç beğenmemek
114	General	say happy bayram v.	bayramını kutlamak
115	General	say enough is enough v.	yeter artık demek
116	General	say enough v.	yeter artık demek
117	General	say happy eid v.	bayramını kutlamak
118	General	say yes without hesitation v.	hiç düşünmeden evet demek
119	General	say grace v.	yemek masasında dua etmek
120	General	say grace v.	yemeklerden önce ve sonra dua etmek
121	General	happen to say it v.	söylemiş bulunmak
122	General	say everything v.	herşeyi söylemek
123	General	have something to say v.	söyleyecek sözü olmak
124	General	have something to say v.	söyleyecek birşeyi olmak
125	General	not even say a single word v.	tek kelime bile etmemek
126	General	say good-bye to someone and leave v.	(birisiyle) vedalaşıp gitmek/ayrılmak
127	General	not to say anything at all v.	bir kelime etmemek
128	General	not to say anything at all v.	ağzını açmamak
129	General	say one's thoughts aloud v.	sesli düşünmek
130	General	run out of things to say v.	söyleyecek şeyleri tükenmek
131	General	say in a statement v.	açıklamada bulunmak
132	General	can't say her r's v.	r'leri söyleyememek
133	General	can't say his r's v.	r'leri söyleyememek
134	General	say no v.	olmaz demek
135	General	say no v.	kabul etmemek
136	General	say no v.	karşı çıkmak
137	General	say no v.	itiraz etmek
138	General	say no v.	razı olmamak
139	General	say your goodbyes v.	helalleşmek
140	General	say grace (prayer said before meal) v.	yemek için şükür duası etmek
141	General	say grace v.	yemek için şükür duası etmek
142	General	say something wrong v.	yanlış bir şey söylemek
143	General	be sorry to say v.	üzülerek söylemek
144	General	say all in v.	rest çekmek/demek (pokerde)
145	General	say hello v.	selamlamak
146	General	hear say v.	birinin bir şeyi söylediğini duymak
147	General	say amen to v.	samimiyetle onaylamak
148	General	hear say v.	söylenti ile haber almak
149	General	say amen to v.	yürekten katılmak
150	General	say amen to v.	olmasını dilemek
151	General	say [dialect] [uk] v.	tavsiye etmek
152	General	say [dialect] [uk] v.	yanıtlamak
153	General	say [dialect] [uk] v.	uyarmak
154	General	say [dialect] v.	ayarını belirlemek
155	General	say [dialect] v.	miktarını belirlemek
156	General	say [dialect] v.	niteliğini saptamak
157	General	say [dialect] v.	içeriğini saptamak
158	General	so to say adv.	sözde
159	General	that is to say adv.	yani
160	General	sooth to say adv.	doğrusu
161	General	truth to say adv.	gerçekten
162	General	so to say adv.	adeta
163	General	so to say adv.	tabir caizse
164	General	so to say adv.	sanki
165	General	that is to say adv.	demek ki
166	General	in sooth to say adv.	doğrusu
167	General	so to say adv.	güya
168	General	so to say adv.	tabiri caizse
169	General	without wishing to boast i'd like to say that adv.	ayıptır söylemesi
170	General	even though I say it myself adv.	övünmek gibi olmasın ama
171	General	though I say so myself adv.	övünmek gibi olmasın ama
172	General	so to say adv.	deyim yerindeyse
173	General	not to say adv.	hem de
174	General	to say nothing of prep.	üstelik
175	General	to say nothing of prep.	-de cabası
176	General	people say that conj.	söylentilere göre
177	General	say! interj.	ayol
178	General	never say die! interj.	sakın vazgeçme!
179	General	say uncle! interj.	teslim ol!
180	General	never say never interj.	asla asla deme
181	General	say [us/canada] interj.	dinleyin!
182	General	say [us/canada] interj.	aaaa!
183	General	say [us/canada] interj.	deme be!
184	General	as we say expr.	tabiri caizse
Phrasals
185	Phrasals	say something about someone v.	biri hakkında bir şey söylemek
186	Phrasals	say (something) about (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında (bir şey) söylemek
187	Phrasals	say (something) about (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında bir yorum yapmak
188	Phrasals	say (something) about (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında (bir şeyi) anlatmak/ortaya koymak
189	Phrasals	say (something) about (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında (bir şeyi) göstermek
190	Phrasals	say (something) about (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) ilgili (bir şeyi) ortaya çıkarmak/açığa vurmak/belli etmek
191	Phrasals	say (something) about (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkındaki (bir şeyi) gözler önüne sermek
192	Phrasals	say (something) against (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında bir eleştiride bulunmak
193	Phrasals	say (something) against (someone or something) v.	(biri/bir şey) aleyhinde (bir şey) söylemek
194	Phrasals	say (something) against (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) şikayet etmek/yakınmak
195	Phrasals	say (something) for (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) destekleyen (bir şey) söylemek
196	Phrasals	say (something) for (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) savunacak (bir şey) söylemek
197	Phrasals	say (something) for (someone or something) v.	(biri/bir şey) lehine/yararına (bir şey) söylemek
198	Phrasals	say (something) to (one) v.	(birine bir şey) söylemek/demek
199	Phrasals	say about v.	hakkında (bir şey) söylemek
200	Phrasals	say about v.	hakkında konuşmak
201	Phrasals	say against v.	aleyhte konuşmak
202	Phrasals	say against v.	aleyhinde konuşmak
203	Phrasals	say against v.	aleyhinde (bir şey) söylemek
204	Phrasals	say for v.	hakkında (bir şey) söylemek
205	Phrasals	say for v.	-i destekleyen (bir şey) söylemek
206	Phrasals	say for v.	hakkında (bir şeyi) göstermek/işaret etmek
207	Phrasals	say to v.	-e söylemek
208	Phrasals	say to (oneself) v.	(kendi kendine) söylemek
209	Phrasals	say to (oneself) v.	içinden söylemek
210	Phrasals	say to (oneself) v.	(kendi kendine) konuşmak/mırıldanmak
211	Phrasals	say to (oneself) v.	(kendi kendini) telkin etmek
212	Phrasals	say to (oneself) v.	(kendini) bir düşünceye odaklamak
Phrases
213	Phrases	if I do say so n.	ayıptır söylemesi
214	Phrases	to say more clearly expr.	açık olmak gerekirse
215	Phrases	this is not to say that expr.	anlamına gelmez
216	Phrases	one might as well say expr.	aynı şekilde
217	Phrases	per say expr.	bizatihi
218	Phrases	I would say expr.	bence
219	Phrases	without my say so expr.	ben söylemedikçe
220	Phrases	this is all to say expr.	başka bir deyişle
221	Phrases	that is to say expr.	bu demek oluyor ki
222	Phrases	that is to say expr.	bir başka ifadeyle
223	Phrases	without my say so expr.	ben demedikçe
224	Phrases	without his father’s say-so expr.	babasının izni olmadan
225	Phrases	that is to say expr.	bir başka deyişle
226	Phrases	shall we say expr.	diyelim ki
227	Phrases	as who should say expr.	diyormuş gibi
228	Phrases	as who should say expr.	dercesine
229	Phrases	as if to say expr.	dercesine
230	Phrases	when you say expr.	denilince
231	Phrases	one can say that expr.	denebilir ki
232	Phrases	i dare say expr.	diyebilirim ki
233	Phrases	if I may say so expr.	deyim yerindeyse
234	Phrases	we can say that expr.	denebilir ki
235	Phrases	when you say expr.	denince
236	Phrases	never say die expr.	davandan asla vazgeçme
237	Phrases	this is all to say expr.	demek istediğim
238	Phrases	this is all to say expr.	demem o ki
239	Phrases	one might as well say expr.	denebilir de
240	Phrases	that's to say expr.	demek ki
241	Phrases	we can say that expr.	diyebiliriz ki
242	Phrases	people say expr.	diyorlar ki
243	Phrases	shall we say expr.	demek ki
244	Phrases	to say the least expr.	en azından
245	Phrases	I would say expr.	galiba
246	Phrases	to say the least expr.	en hafif deyimiyle
247	Phrases	let's say expr.	farz-ı muhal
248	Phrases	let's say expr.	farzı muhal
249	Phrases	to say the least expr.	en kibar şekliyle
250	Phrases	say the least of it expr.	en basit deyimiyle
251	Phrases	strange to say expr.	hayret
252	Phrases	needless to say expr.	fazla söze gerek yok
253	Phrases	no matter what others say expr.	eller ne derse dersin
254	Phrases	no matter what they say expr.	eller ne derse dersin
255	Phrases	say no to racism expr.	ırkçılığa hayır de
256	Phrases	the more words you know the more you can say expr.	ne kadar çok kelime bilirsen o kadar çok konuşursun
257	Phrases	no matter what they say expr.	kim ne derse desin
258	Phrases	who is to say that? expr.	ne malum?
259	Phrases	per say (correct spelling: per se) expr.	kendiliğinden
260	Phrases	this is not to say that expr.	olmadığı anlamına gelmez
261	Phrases	per say expr.	kendi başına
262	Phrases	easy to say, harder to prove expr.	söylemesi kolay, kanıtlaması zor
263	Phrases	say uncle expr.	pes yani
264	Phrases	I would say expr.	sanırım
265	Phrases	I have to say that expr.	söylemek zorundayım ki
266	Phrases	let's say for a moment expr.	Şimdi ... varsayalım
267	Phrases	what they say expr.	söylenenler
268	Phrases	I have to say that expr.	şunu söylemek isterim ki
269	Phrases	as who should say expr.	söyler gibi
270	Phrases	that is to say expr.	şöyle ki
271	Phrases	as if to say expr.	söylermiş gibi
272	Phrases	have your say expr.	söz sende
273	Phrases	have your say expr.	söz sizde
274	Phrases	it is not too much to say that expr.	...dığını söylemek abartı değildir
275	Phrases	suffice it to say that expr.	yalnız şu kadarını söyleyeyim ki
276	Phrases	I am sorry to say that expr.	üzülerek söylemeliyim ki
277	Phrases	I am sorry to say that expr.	üzülerek belirtmek durumundayım ki
278	Phrases	I regret to say that expr.	üzülerek belirtmek durumundayım ki
279	Phrases	I am sorry to say that expr.	üzülerek söylüyorum ki
280	Phrases	do what I say not what I do! (dwisnwid) expr.	dediğimi yap, yaptığımı yapma
281	Phrases	​if I say it myself expr.	övünmek gibi olmasın
282	Phrases	though​ I say it myself expr.	övünmek gibi olmasın
283	Phrases	​if I say it myself expr.	kendimi övmek gibi olmasın
284	Phrases	though​ I say it myself expr.	kendimi övmek gibi olmasın
285	Phrases	thank you doesn't begin to say enough expr.	teşekkür etmek yeterli değil
286	Phrases	to say nothing of (someone or something) expr.	(birini/bir şeyi) saymıyorum bile
287	Phrases	to say nothing of (someone or something) expr.	(biri/bir şey) de cabası
288	Phrases	to say nothing of (someone or something) expr.	(birinden/bir şeyden) hiç bahsetmiyorum bile
289	Phrases	to say nothing of something expr.	bir şeyi saymıyorum bile
290	Phrases	to say nothing of something expr.	bir şey de cabası
291	Phrases	to say nothing of something expr.	bir şeyden hiç bahsetmiyorum bile
292	Phrases	if I do say so myself expr.	övünmek gibi olmasın
Colloquial
293	Colloquial	say hello from me to your parents n.	ailene selamımı söyle
294	Colloquial	say hello from me to your parents n.	ailene selamlarımı ilet
295	Colloquial	one's say n.	birinin bakış açısı
296	Colloquial	one's say n.	birinin görüşü
297	Colloquial	one's say n.	birinin fikirleri
298	Colloquial	one's say n.	birinin tutumu
299	Colloquial	one's say n.	birinin düşünceleri
300	Colloquial	one's say n.	birinin söylemleri
301	Colloquial	not say a word v.	bir kelime bile etmemek
302	Colloquial	say one's piece v.	düşüncesini söylemek
303	Colloquial	say the word v.	emretmek
304	Colloquial	say the word v.	emir vermek
305	Colloquial	say one's piece v.	fikrini söylemek
306	Colloquial	say the word v.	izin vermek
307	Colloquial	say prayers upon one’s grave v.	mezarı başında dua etmek
308	Colloquial	not say a word v.	konuşmamak
309	Colloquial	say hello v.	selam çakmak
310	Colloquial	say hi v.	selam çakmak
311	Colloquial	go so far as to say something v.	söyleyecek kadar ileri gitmek
312	Colloquial	come to say good-bye v.	vedalaşmaya gelmek
313	Colloquial	drop in to say hello v.	geçerken uğramak
314	Colloquial	drop in to say hello v.	selam vermek için uğramak
315	Colloquial	drop in to say hello v.	habersiz uğrayıp selam vermek
316	Colloquial	drop in to say hello v.	ansızın uğramak
317	Colloquial	go so far as to say v.	söyleyecek kadar ileri gitmek
318	Colloquial	mean to say v.	demeye çalışmak
319	Colloquial	mean to say v.	demek istemek
320	Colloquial	(I) can't say that I have expr.	yaptığımı söyleyemem
321	Colloquial	(I) can't say that I have expr.	yapmadım
322	Colloquial	(I) can't say that I have expr.	gittiğimi söyleyemem
323	Colloquial	(I) can't say that I have expr.	gitmedim
324	Colloquial	(I) can't say that I have expr.	yaptım diyemem
325	Colloquial	(I) can't say that I have expr.	gittim diyemem
326	Colloquial	(I) can't say (as) I have expr.	yaptığımı söyleyemem
327	Colloquial	(I) can't say (as) I have expr.	yapmadım
328	Colloquial	(I) can't say (as) I have expr.	gittiğimi söyleyemem
329	Colloquial	(I) can't say (as) I have expr.	gitmedim
330	Colloquial	(I) can't say (as) I have expr.	yaptım diyemem
331	Colloquial	(I) can't say (as) I have expr.	gittim diyemem
332	Colloquial	who can say? expr.	allah bilir
333	Colloquial	everyone has something to say expr.	ağzı olan konuşuyor
334	Colloquial	say something smart expr.	akıllıca bir şey söyle
335	Colloquial	say the first thing that comes into your mind expr.	aklına gelen ilk şeyi söyle
336	Colloquial	say hi to your mom for me expr.	annene benden selam söyle
337	Colloquial	before you can say knife expr.	birden
338	Colloquial	two strangers with nothing left to say expr.	birbirine söyleyecek hiçbir şeyi kalmayan iki yabancı
339	Colloquial	can't say as I do (can't say as i don't) expr.	bilemeyeceğim emin değilim
340	Colloquial	say it again expr.	bir daha söylesene
341	Colloquial	quicker than you can say jack robinson expr.	çabucak
342	Colloquial	need i/one say more? expr.	fazla söze hacet yok
343	Colloquial	say no more! expr.	fazla söze ne hacet
344	Colloquial	say something impressive expr.	etkileyici bir şeyler söyle
345	Colloquial	can't rightly say expr.	emin değilim
346	Colloquial	but you did not say so the last time we talked expr.	en son konuştuğumuzda öyle demiyordun ama
347	Colloquial	quicker than you can say Jack Robinson expr.	göz açıp kapayıncaya kadar
348	Colloquial	need i/one say more? expr.	fazla söze ne hacet
349	Colloquial	say no more! expr.	fazla söze hacet yok!
350	Colloquial	before you can say knife expr.	fırsat bulmadan
351	Colloquial	quicker than you can say Jack Robinson expr.	hızla
352	Colloquial	go say hi expr.	git merhaba de
353	Colloquial	say your names expr.	isimlerinizi söyleyin
354	Colloquial	people say I talk too much expr.	insanlar çok konuştuğumu söyler
355	Colloquial	say something expr.	konuşsana
356	Colloquial	sad to say expr.	kusura bakma ama
357	Colloquial	it’s safe to say that the crisis period is over expr.	kriz döneminin bittiğini söyleyebiliriz
358	Colloquial	so they say expr.	öyle diyorlar
359	Colloquial	say it's not so expr.	öyle olmadığını söyle
360	Colloquial	say it ain't so expr.	öyle olmadığını söyle
361	Colloquial	say it isn't so expr.	öyle olmadığını söyle
362	Colloquial	what the hell was I going to say? expr.	ne diyecektim lan ben?
363	Colloquial	what the hell was I going to say? expr.	ne söyleyecektim lan ben?
364	Colloquial	sad to say expr.	söylemek istemezdim ama
365	Colloquial	rumors say that expr.	söylenenlere bakılırsa
366	Colloquial	hard to say expr.	söylemesi güç
367	Colloquial	before you can say knife expr.	soluk almadan
368	Colloquial	just as you say expr.	tam da senin dediğin gibi
369	Colloquial	say your phone number expr.	telefon numaranı söyle
370	Colloquial	say no more expr.	tamam/yapıldı/oldu bil
371	Colloquial	can't rightly say expr.	tam olarak bilmiyorum
372	Colloquial	just as you say expr.	tam da dediğin gibi
373	Colloquial	say when expr.	(özellikle birisinin bardağına bir şeyler doldururken) yeter de
374	Colloquial	say it to my face expr.	yüzüme söyle
375	Colloquial	let's not and say (that) we did expr.	yaptık sayalım
376	Colloquial	let's not and say (that) we did expr.	yapmamayı tercih ederim
377	Colloquial	let's not and say (that) we did expr.	gel vazgeçip yaptık sayalım
378	Colloquial	let's not and say (that) we did expr.	yapmasak da yaptık desek
379	Colloquial	let's not and say (that) we did expr.	yapmış gibi gösterelim
380	Colloquial	what do you say? expr.	merhaba, ne haber?
381	Colloquial	what do you say? expr.	selam, n'aber?
382	Colloquial	what do you say? expr.	selam, ne var ne yok?
383	Colloquial	what do you say? expr.	merhaba, nasılsın?
384	Colloquial	what do you say? expr.	selam, nasılsın, iyi misin?
385	Colloquial	what do you say? expr.	selam, ne haber, ne yapıyorsun?
386	Colloquial	what do you say? expr.	merhaba, ne iş?
387	Colloquial	what do you say? expr.	ne diyorsun?
388	Colloquial	what do you say? expr.	ne dersin?
389	Colloquial	what do you say? expr.	cevabın ne?
390	Colloquial	what do you say? expr.	kararın ne?
391	Colloquial	what do you say? expr.	ne karar verdin?
392	Colloquial	what do you say? expr.	ne diyoruz?, teşekkür edelim mi?
393	Colloquial	what do you say? expr.	lütfen diyelim mi?
394	Colloquial	(I) can't say (as) I have expr.	hiç sanmıyorum
395	Colloquial	(I) can't say that I have expr.	hiç sanmıyorum
396	Colloquial	I wouldn't say no (to something) expr.	(bir şeye) hayır demem
397	Colloquial	I wouldn't say no (to something) expr.	(bir şeyi) isterim
398	Colloquial	I'd say expr.	bence
399	Colloquial	I'd say expr.	benim fikrime göre
400	Colloquial	I'd say expr.	bana kalırsa
401	Colloquial	I'd say expr.	bana göre
402	Colloquial	I'd say expr.	fikrimce
403	Colloquial	I'd say expr.	kanımca
404	Colloquial	I'd say expr.	bana göre
405	Colloquial	what would you say if...? expr.	… olsa ne dersin?
406	Colloquial	what would you say if...? expr.	… olsa ne derdin?
407	Colloquial	what would you say if...? expr.	… olsa senin/sizin için sakıncası var mı?
408	Colloquial	(do) you mean to say (that) (something is the case)? expr.	(bir şey) mi demeye çalışıyorsun?
409	Colloquial	(do) you mean to say (that) (something is the case)? expr.	yani (bir şey) mi demek istiyorsun?
410	Colloquial	(do) you mean to say (that) (something is the case)? expr.	(bir şey olduğunu) mu ima ediyorsun?
411	Colloquial	(do) you mean to say (that) (something is the case)? expr.	yani (bir şey) mi diyorsun?
412	Colloquial	(do) you mean to say (that) (something is the case)? expr.	yani (bir şey) olduğunu mu söylüyorsun?
413	Colloquial	say it ain't so, joe! expr.	öyle olmadığını söyle!
414	Colloquial	say it ain't so, joe! expr.	bunun doğru olmadığını söyle!
415	Colloquial	say it ain't so, joe! expr.	bunun yalan olduğun söyle!
416	Colloquial	(I) can't say for sure expr.	tam/kesin olarak bilmiyorum
417	Colloquial	(I) can't say for sure expr.	kesin bir şey söyleyemem
418	Colloquial	(I) can't say that I do expr.	bildiğimi, yaptığımı söyleyemem
419	Colloquial	(I) can't say that I do expr.	biliyorum, yapıyorum diyemem
420	Colloquial	(that's) easy for (one) to say expr.	(biri) için söylemesi kolay
421	Colloquial	(that's) easy for (one) to say expr.	(biri) için demesi kolay
422	Colloquial	(that's) easy for (one) to say expr.	demesi/söylemesi kolay
423	Colloquial	anything you say expr.	tabii ki
424	Colloquial	anything you say expr.	sen nasıl istersen
425	Colloquial	anything you say expr.	elbette
426	Colloquial	anything you say expr.	ne demezsin
427	Colloquial	anything you say expr.	tabii, öyledir
428	Colloquial	can you/we say (something)? expr.	(bir şey) desek yeridir
429	Colloquial	can you/we say (something)? expr.	(bir şey) de denebilir
430	Colloquial	can you/we say (something)? expr.	bir bakıma (bir şey)
431	Colloquial	can you/we say (something)? expr.	başka bir deyişle (bir şey)
432	Colloquial	can you/we say (something)? expr.	(bir şey) desek/dense yalan olmaz
433	Colloquial	can't say as I do expr.	emin değilim
434	Colloquial	can't say as I do expr.	bilemeyeceğim
435	Colloquial	can't say as I do expr.	bilemedim
436	Colloquial	can't say as I do expr.	bilemiyorum
437	Colloquial	can't say as I do expr.	bildiğimi/yaptığımı söyleyemem
438	Colloquial	can't say that I do expr.	emin değilim
439	Colloquial	can't say that I do expr.	bilemeyeceğim
440	Colloquial	can't say that I do expr.	bilemedim
441	Colloquial	can't say that I do expr.	bilemiyorum
442	Colloquial	can't say that I do expr.	bildiğimi/yaptığımı söyleyemem
443	Colloquial	can't say that I have expr.	emin değilim
444	Colloquial	can't say that I have expr.	bilemeyeceğim
445	Colloquial	can't say that I have expr.	bilemedim
446	Colloquial	can't say that I have expr.	bilemiyorum
447	Colloquial	can't say that I have expr.	bildiğimi/yaptığımı söyleyemem
448	Colloquial	do as I say expr.	benim dediğimi yap
449	Colloquial	do as I say expr.	dediğimi yap
450	Colloquial	do as I say expr.	ben ne diyorsam onu yap
451	Colloquial	he/she wouldn't say boo to a goose expr.	ağzına vur lokmasını al
452	Colloquial	he/she wouldn't say boo to a goose expr.	ensesine vur lokmasını al
453	Colloquial	he/she wouldn't say boo to a goose expr.	karıncayı incitmez
454	Colloquial	he/she wouldn't say boo to a goose expr.	vur ensesine al lokmasını
455	Colloquial	he/she wouldn't say boo to a goose expr.	vur ensesine al ekmeğini
456	Colloquial	I wouldn't say no expr.	hayır demem
457	Colloquial	I wouldn't say no expr.	isterim
458	Colloquial	if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.	eğer söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını hiç açma daha iyi
459	Colloquial	if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.	eğer iyi bir şey söylemeyeceksen hiçbir şey söyleme daha iyi
460	Colloquial	if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.	eğer ağzından kötü sözler çıkacaksa ağzını hiç açma/sus daha iyi
461	Colloquial	if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.	kötü söz söyleyeceğine sus/hiç konuşma daha iyi
462	Colloquial	if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.	kötü sözler/şeyler söyleyeceksen sus
463	Colloquial	if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.	eğer kötü konuşacaksan sus daha iyi
464	Colloquial	just want to say expr.	söylemek isterim ki
465	Colloquial	just want to say expr.	sadece (şunu) söylemek istedim/istiyorum
466	Colloquial	just want to say expr.	sadece söylemek/değinmek isterim
467	Colloquial	let me say expr.	şunu belirteyim ki
468	Colloquial	let me say expr.	söyleyeyim ki
469	Colloquial	let me say expr.	söylemeliyim ki
470	Colloquial	let us say... expr.	diyelim ki …
471	Colloquial	let us say... expr.	örneğin …
472	Colloquial	say (that) expr.	varsayalım (ki)
473	Colloquial	say (that) expr.	diyelim (ki)
474	Colloquial	say (that) expr.	farz edelim (ki)
475	Colloquial	say it, don't spray it expr.	tükürmeden konuş
476	Colloquial	say what you like (about someone or something) expr.	(biri/bir şey) hakkında istediğini söyle
477	Colloquial	say what you like (about someone or something) expr.	(biri/bir şey) hakkında ne dersen de/ne düşünürsen düşün
478	Colloquial	suffice (it) to say expr.	kısaca
479	Colloquial	suffice (it) to say expr.	kısacası
480	Colloquial	suffice (it) to say expr.	özet olarak
481	Colloquial	suffice (it) to say expr.	şu kadarını söyleyeyim
482	Colloquial	the devil you say [old-fashioned] expr.	hadi canım
483	Colloquial	the devil you say [old-fashioned] expr.	ne diyorsun?
484	Colloquial	there is no easy way to say this expr.	bunu söylemenin kolay bir yolu yok
485	Colloquial	there is no easy way to say this expr.	bunu söylemek kolay değil
486	Colloquial	there isn't any easy way to say this expr.	bunu söylemenin kolay bir yolu yok
487	Colloquial	there isn't any easy way to say this expr.	bunu söylemek kolay değil
488	Colloquial	what (more) do you want me to say? expr.	daha ne söylememi istiyorsun?
489	Colloquial	what (more) do you want me to say? expr.	daha ne dememi istiyorsun?
490	Colloquial	what (more) do you want me to say? expr.	daha ne söylememi bekliyorsun?
491	Colloquial	what (more) do you want me to say? expr.	daha fazla ne diyebilirim ki?
492	Colloquial	what makes you say so? expr.	neden öyle söylüyorsun?
493	Colloquial	what makes you say so? expr.	neden öyle dedin?
494	Colloquial	what makes you say so? expr.	bunu sana söyleten ne?
495	Colloquial	what makes you say so? expr.	neden öyle diyorsun?
496	Colloquial	what say you? expr.	sen ne düşünüyorsun?
497	Colloquial	what say? expr.	ne dedin?
498	Colloquial	what would you say if (something were to happen)? expr.	(bir şey olsa) ne derdin?
499	Colloquial	what would you say if (something were to happen)? expr.	(bir şey olsa) ne tepki verirdin?
500	Colloquial	what would you say to (something)? expr.	(bir şeye) ne dersin?