|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
General |
|
1 |
General |
overnight stay n.
|
bir gece kalma |
|
I would like to have an overnight stay soon though.
Yine de yakında bir gece kalmak istiyorum.
More Sentences
|
2 |
General |
stay-at-home mom n.
|
ev hanımı anne |
|
Tom wanted Mary to be a stay-at-home mom.
Tom Mary'nin bir ev hanımı anne olmasını istedi.
More Sentences
|
3 |
General |
somewhere to stay n.
|
kalacak bir yer |
|
I need somewhere to stay.
Kalacak bir yere ihtiyacım var.
More Sentences
|
4 |
General |
our stay n.
|
konaklamamız |
|
Our stay has been very pleasant.
Konaklamamız çok keyifli geçti.
More Sentences
|
5 |
General |
stay on v.
|
bulunmak |
|
New York, where my father is staying on business, is a much more dangerous city than Tokyo.
Babamın iş için bulunduğu New York, Tokyo'dan çok daha tehlikeli bir şehir.
More Sentences
|
6 |
General |
stay in v.
|
dışarı çıkmamak |
|
It is better to stay in than go out.
Evde kalmak dışarı çıkmaktan daha iyidir.
More Sentences
|
7 |
General |
stay overnight v.
|
gece kalmak |
|
Tom invited me to stay overnight.
Tom beni gece kalmaya davet etti.
More Sentences
|
8 |
General |
stay out of v.
|
uzak durmak |
|
Now they have to avoid eviction, stay out of jail and get to the beach, no matter what.
Şimdi tahliye edilmekten kaçınmaları, hapishaneden uzak durmaları ve ne olursa olsun plaja gitmeleri gerekiyor.
More Sentences
|
9 |
General |
stay in v.
|
içeride kalmak |
|
Let's stay in tonight.
Bu gece içeride kalalım.
More Sentences
|
10 |
General |
stay away v.
|
uzak durmak |
|
Opinions can differ about whether the US and Israel did the right thing in staying away.
ABD ve İsrail'in uzak durarak doğru şeyi yapıp yapmadıkları konusunda görüşler farklı olabilir.
More Sentences
|
|
11 |
General |
stay home v.
|
evde kalmak |
|
It also doesn't hurt that the kids stay home.
Ayrıca çocukların evde kalması da sorun değil.
More Sentences
|
12 |
General |
stay behind v.
|
arkada kalmak |
|
I stayed behind to help Tom.
Ben Tom'a yardım etmek için arkada kaldım.
More Sentences
|
13 |
General |
stay away from v.
|
uzak durmak |
|
Stay away from my computer.
Bilgisayarımdan uzak dur.
More Sentences
|
14 |
General |
not to stay v.
|
kalmamak |
|
We told Tom not to stay out late.
Tom'a geç saate kadar dışarıda kalmamasını söyledik.
More Sentences
|
15 |
General |
stay out of v.
|
dışında kalmak |
|
That is an issue the Executive Board should stay out of.
Bu, Yürütme Kurulu'nun dışında kalması gereken bir konudur.
More Sentences
|
16 |
General |
stay in v.
|
evde kalmak |
|
Emily is staying in Melanie's house.
Emily, Melanie'nin evinde kalıyor.
More Sentences
|
17 |
General |
stay out v.
|
dışarıda kalmak |
|
Tom often stays out all night.
Tom sık sık bütün gece dışarıda kalır.
More Sentences
|
18 |
General |
stay out of v.
|
dışında durmak |
|
They stayed out of the way.
Yolun dışında durdular.
More Sentences
|
19 |
General |
stay at home v.
|
evde durmak |
|
He stayed at home all day.
Tüm gün evde durdu.
More Sentences
|
20 |
General |
stay open v.
|
açık kalmak |
|
How late does this building stay open?
Bu bina kaça kadar açık kalıyor?
More Sentences
|
21 |
General |
stay standing (up) v.
|
ayakta kalmak |
|
Everyone stayed standing.
Herkes ayakta kaldı.
More Sentences
|
22 |
General |
stay with v.
|
ile kalmak |
|
Tom decided to stay with Mary.
Tom Mary ile kalmaya karar verdi.
More Sentences
|
23 |
General |
stay overnight v.
|
gecelemek |
|
I stayed overnight in Boston.
Boston'da geceledim.
More Sentences
|
24 |
General |
stay young v.
|
genç kalmak |
|
Do you really want to stay young forever?
Gerçekten sonsuza dek genç kalmak istiyor musunuz?
More Sentences
|
25 |
General |
stay on v.
|
kalmaya devam etmek |
|
I wish I had the will power to stay on a diet.
Keşke diyette kalmaya devam etmek için irade gücüm olsa.
More Sentences
|
26 |
General |
stay put v.
|
kıpırdamadan durmak |
|
Now just stay put.
Şimdi sadece kıpırdamadan dur.
More Sentences
|
27 |
General |
stay indoor v.
|
dışarı çıkmamak |
|
Catherine stayed indoors because it was raining.
Catherine yağmur yağdığı için dışarı çıkmadı.
More Sentences
|
28 |
General |
stay in touch v.
|
iletişimde kalmak |
|
Stay in touch with the most important people in your life.
Hayatınızdaki en önemli insanlarla iletişimde kalın.
More Sentences
|
29 |
General |
stay alive v.
|
hayatta kalmak |
|
It would be better for the cause to stay alive.
Davanın hayatta kalması daha iyi olurdu.
More Sentences
|
30 |
General |
stay in shape v.
|
formda kalmak |
|
I work out to stay in shape.
Formda kalmak için spor yapıyorum.
More Sentences
|
31 |
General |
stay over v.
|
yatıya kalmak |
|
Can I stay over?
Yatıya kalabilir miyim?
More Sentences
|
32 |
General |
stay calm v.
|
sakin kalmak |
|
So, let us stay calm.
Bu nedenle sakin kalalım.
More Sentences
|
33 |
General |
stay calm v.
|
sakin olmak |
|
So, let us stay calm.
O yüzden sakin olalım.
More Sentences
|
34 |
General |
stay focused v.
|
odaklanmış kalmak |
|
Tom was trying to stay focused.
Tom odaklanmış kalmaya çalışıyordu.
More Sentences
|
35 |
General |
stay focused v.
|
odaklan |
|
Stay focused, therefore, on what you have presented.
Bu nedenle sunduğunuz şeye odaklanın.
More Sentences
|
36 |
General |
stay focused v.
|
konsantrasyonunu bozma |
|
Stay focused.
Konsantrasyonunu bozma.
More Sentences
|
37 |
General |
stay positive v.
|
pozitif kalmak |
|
We have to stay positive.
Pozitif kalmak zorundayız.
More Sentences
|
38 |
General |
stay informed v.
|
haberdar olmak |
|
This programme allows you to stay informed.
Bu program haberdar olmanızı sağlar.
More Sentences
|
39 |
General |
stay in contact v.
|
temas halinde kalmak |
|
I stay in contact with Tom.
Tom ile temas halinde kalmak istiyorum.
More Sentences
|
40 |
General |
stay for dinner v.
|
akşam yemeğine kalmak |
|
Tom will be staying for dinner.
Tom akşam yemeğine kalacak.
More Sentences
|
41 |
General |
stay healthy v.
|
sağlıklı kalmak |
|
I do sports in order to stay healthy.
Sağlıklı kalmak için spor yapıyorum.
More Sentences
|
42 |
General |
stay true v.
|
sadık kalmak |
|
Only those who change stay true to themselves.
Sadece değişenler kendilerine sadık kalırlar.
More Sentences
|
43 |
General |
stay hydrated v.
|
bol su içmek |
|
You have to stay hydrated.
Bol su içmelisin.
More Sentences
|
44 |
General |
stay silent v.
|
sessiz kalmak |
|
In this situation, we cannot stay silent about the legal and moral problems surrounding a war.
Bu durumda, savaşı çevreleyen hukuki ve ahlaki sorunlar konusunda sessiz kalamayız.
More Sentences
|
45 |
General |
stay up v.
|
yatmamak (belirli bir saate kadar) |
|
I should not have stayed up late yesterday.
Dün geç yatmamalıydım.
More Sentences
|
46 |
General |
stay-at-home adj.
|
ev hanımı/beyi olan |
|
The stay-at-home mom juggled the responsibilities of taking care of her children and managing the household.
Ev hanımı anne, çocuklarıyla ilgilenme ve evi idare etme sorumluluklarını bir arada yürütüyordu.
More Sentences
|
Phrasals |
|
47 |
Phrasals |
stay up v.
|
ayakta kalmak |
|
He often stays up late at night.
Sık sık gece geç saatlere kadar ayakta kalır.
More Sentences
|
48 |
Phrasals |
stay inside v.
|
içeride kalmak |
|
I just stay inside now.
Şimdi içeride kalıyorum.
More Sentences
|
49 |
Phrasals |
stay ahead v.
|
önde kalmak |
|
Can we stay ahead of them?
Onların önünde kalabilir miyiz?
More Sentences
|
50 |
Phrasals |
stay up until (some hour) v.
|
(bir saate) kadar uyanık kalmak |
|
Tom stays up until after midnight almost every night.
Tom neredeyse her gece gece yarısına kadar uyanık kalır.
More Sentences
|
51 |
Phrasals |
stay up until (some hour) v.
|
(bir saate) kadar uyumamak |
|
Tom stayed up until dawn.
Tom sabaha kadar uyumadı.
More Sentences
|
52 |
Phrasals |
stay up until (some hour) v.
|
(bir saate) kadar yatmamak |
|
Tom stayed up until his father got home.
Tom babası eve gelene kadar yatmadı.
More Sentences
|
Phrases |
|
53 |
Phrases |
stay at home interj.
|
evde kal |
|
Stay at home if you are able to!
Eğer yapabiliyorsan evde kal!
More Sentences
|
Colloquial |
|
54 |
Colloquial |
stay married v.
|
evli kalmak |
|
Tom and Mary have to stay married for the sake of the children.
Tom ve Mary çocukların iyiliği için evli kalmak zorundalar.
More Sentences
|
55 |
Colloquial |
stay cool v.
|
istifini bozmamak |
|
Mike always stays cool.
Mike hiçbir zaman istifini bozmaz.
More Sentences
|
56 |
Colloquial |
stay here interj.
|
burada kal |
|
President Lee went to Seoul today, so I'll be staying here tonight.
Başkan Lee bugün Seul'e gitti, o yüzden bu gece burada kalacağım.
More Sentences
|
57 |
Colloquial |
enjoy your stay expr.
|
iyi tatiller |
|
Enjoy your stay.
İyi tatiller.
More Sentences
|
58 |
Colloquial |
stay put expr.
|
kımıldama |
|
You stay put.
Sen kımıldama.
More Sentences
|
59 |
Colloquial |
stay put expr.
|
olduğun yerde kal |
|
Just stay put.
Olduğun yerde kal.
More Sentences
|
60 |
Colloquial |
stay with me expr.
|
yanımda kal |
|
I would like you to stay with me.
Yanımda kalmanı isterim.
More Sentences
|
61 |
Colloquial |
stay awake expr.
|
uyanık kal |
|
Just hope we can stay awake long enough to enjoy it.
Umarım tadını çıkaracak kadar uzun süre uyanık kalabiliriz.
More Sentences
|
62 |
Colloquial |
stay back exclam.
|
geri dur |
|
Stay back or I'll kill you.
Geri dur yoksa seni öldürürüm.
More Sentences
|
63 |
Colloquial |
stay back exclam.
|
geride dur |
|
Stay back.
Geride dur.
More Sentences
|
General |
|
64 |
General |
triatic stay n.
|
istiralya |
|
65 |
General |
corset stay n.
|
korse balinası |
|
66 |
General |
minimum stay n.
|
asgari kalma süresi |
|
67 |
General |
overnight stay n.
|
yatı |
|
68 |
General |
stay bolt n.
|
setskur |
|
69 |
General |
a three-week stay n.
|
üç haftalık bir ziyaret |
|
70 |
General |
long-stay patient n.
|
uzun süredir hastanede yatan hasta |
|
71 |
General |
stay-cation n.
|
ev tatili |
|
72 |
General |
stay-cation n.
|
evde tatil |
|
73 |
General |
period of stay n.
|
konaklama süresi |
|
74 |
General |
stay at home father n.
|
eşi çalıştığından ötürü ev işlerini yapan koca |
|
75 |
General |
stay-at-home dad n.
|
eşi çalıştığından ötürü ev işlerini yapan koca |
|
76 |
General |
stay in touch with v.
|
iletişim halinde bulunmak |
|
77 |
General |
stay under the debris v.
|
enkaz altında kalmak |
|
78 |
General |
be here to stay v.
|
vazgeçilmez olmak |
|
79 |
General |
stay awake all night v.
|
sabahı bulmak |
|
80 |
General |
stay in v.
|
evin içinde kalmak |
|
81 |
General |
stay for the night v.
|
konaklamak |
|
82 |
General |
stay late v.
|
geç saate kadar kalmak |
|
83 |
General |
stay in prison v.
|
yatmak |
|
84 |
General |
be here to stay v.
|
kalıcı olmak |
|
85 |
General |
stay awake till morning v.
|
sabahlamak |
|
86 |
General |
stay awake all night v.
|
sabahı etmek |
|
87 |
General |
stay up until v.
|
belirli bir saate kadar yatmamak |
|
88 |
General |
stay tuned v.
|
bizi izlemeye devam edin |
|
89 |
General |
stay in v.
|
çalışmaya devam etmek (bir yerde/bir işte) |
|
90 |
General |
stay put v.
|
yerinden kımıldamamak |
|
91 |
General |
stay until evening v.
|
akşamı etmek |
|
92 |
General |
stay in a job v.
|
kapılanmak |
|
93 |
General |
stay overnight v.
|
yatıya kalmak |
|
94 |
General |
stay until evening v.
|
akşamlamak |
|
95 |
General |
stay one's hunger v.
|
açlığını bastırmak |
|
96 |
General |
stay under the debris v.
|
enkazda kalmak |
|
97 |
General |
stay on the rails v.
|
rayına oturmak |
|
98 |
General |
stay out v.
|
dışarıda gezip tozmak |
|
99 |
General |
come to stay v.
|
bir yere devamlı yaşamak amacıyla gelmek |
|
100 |
General |
stay in place v.
|
yerinde kalmak |
|
101 |
General |
stay temporarily v.
|
geçici olarak kalmak |
|
102 |
General |
stay the course v.
|
yarışın veya zor bir olayın sonuna kadar dayanmak |
|
103 |
General |
stay in the background v.
|
kendini göstermemek |
|
104 |
General |
stay behind v.
|
geri kalmak |
|
105 |
General |
stay on hold v.
|
hatta kalmak (telefon) |
|
106 |
General |
stay on hold v.
|
mevcut durumu korumak |
|
107 |
General |
stay out of trouble v.
|
beladan uzak durmak |
|
108 |
General |
stay loyal v.
|
sadık kalmak |
|
109 |
General |
stay in hospital v.
|
hastaneye yatmak |
|
110 |
General |
stay in hospital v.
|
hastanede yatmak |
|
111 |
General |
stay at a hotel v.
|
otelde kalmak |
|
112 |
General |
stay in a hotel v.
|
otelde kalmak |
|
113 |
General |
stay at the hotel v.
|
otelde kalmak |
|
114 |
General |
stay in the hotel v.
|
otelde kalmak |
|
115 |
General |
be able to stay in power v.
|
iktidarda ayakta kalmak |
|
116 |
General |
stay up late v.
|
gece geç saatlere kadar uyanık kalmak |
|
117 |
General |
stay with v.
|
birlikte oturmak |
|
118 |
General |
stay the night v.
|
geceyi geçirmek |
|
119 |
General |
stay distant v.
|
uzakta kalmak |
|
120 |
General |
stay the night v.
|
gecelemek |
|
121 |
General |
stay one step ahead v.
|
bir adım önde olmak |
|
122 |
General |
stay on someone’s good side v.
|
(biriyle) ters düşmemek |
|
123 |
General |
stay indoor v.
|
kapalı bir yerde durmak |
|
124 |
General |
stay indoor v.
|
kapalı bir yerde oturmak |
|
125 |
General |
stay up all night v.
|
sabahı bulmak |
|
126 |
General |
stay up all night v.
|
sabahlamak |
|
127 |
General |
stay up all night v.
|
sabahı etmek |
|
128 |
General |
stay popular v.
|
popülerliğini korumak |
|
129 |
General |
stay up all night v.
|
bütün gece uyumamak |
|
130 |
General |
stay up all night v.
|
bütün gece ayakta kalmak |
|
131 |
General |
stay awake till morning v.
|
sabahı bulmak |
|
132 |
General |
stay behind v.
|
geride durmak |
|
133 |
General |
have no place to stay v.
|
kalacak yeri olmamak |
|
134 |
General |
stay away from work v.
|
işinden kalmak |
|
135 |
General |
stay on alert v.
|
tetikte beklemek |
|
136 |
General |
stay calm v.
|
sükunetini korumak |
|
137 |
General |
stay calm v.
|
sakin durmak |
|
138 |
General |
stay friends after a break up v.
|
ayrıldıktan sonra arkadaş olarak kalmak |
|
139 |
General |
stay friends after a break up v.
|
ayrıldıktan sonra arkadaş kalmak |
|
140 |
General |
stay on course v.
|
yolunda olmak |
|
141 |
General |
stay on course v.
|
rotasından şaşmamak |
|
142 |
General |
stay on course v.
|
rotasında olmak |
|
143 |
General |
stay focused v.
|
konsantrasyonunu bozmamak |
|
144 |
General |
stay focused v.
|
odaklanmak |
|
145 |
General |
stay focused v.
|
dikkatin dağılmasın |
|
146 |
General |
stay loyal to v.
|
-e sadık kalmak |
|
147 |
General |
stay loyal to v.
|
-e bağlı kalmak |
|
148 |
General |
stay neutral v.
|
tarafsız kalmak |
|
149 |
General |
stay up to date v.
|
güncel kalmak |
|
150 |
General |
try to stay calm v.
|
sükunetini korumaya çalışmak |
|
151 |
General |
try to stay calm v.
|
sakin kalmaya çalışmak |
|
152 |
General |
stay out of trouble v.
|
pis işlere bulaşmamak |
|
153 |
General |
stay asleep v.
|
uykuda kalmak |
|
154 |
General |
stay in the trenches v.
|
siperde durmak |
|
155 |
General |
stay faithful to his wife v.
|
karısına sadık kalmak |
|
156 |
General |
stay faithful to his wife v.
|
karısına bağlı kalmak |
|
157 |
General |
stay faithful to her husband v.
|
kocasına bağlı kalmak |
|
158 |
General |
stay faithful to her husband v.
|
kocasına sadık kalmak |
|
159 |
General |
stay dressed v.
|
giyinik kalmak |
|
160 |
General |
stay in communication with v.
|
iletişimde kalmak |
|
161 |
General |
stay under the sun v.
|
güneşte kalmak |
|
162 |
General |
stay in the background v.
|
arka planda kalmak |
|
163 |
General |
stay in the background v.
|
ikinci planda kalmak |
|
164 |
General |
stay in limbo v.
|
arafta kalmak |
|
165 |
General |
stay in touch with v.
|
temas halinde olmak |
|
166 |
General |
stay in touch with v.
|
bağlantı halinde olmak/bulunmak |
|
167 |
General |
stay with the script v.
|
metne sadık kalmak |
|
168 |
General |
stay non-profit v.
|
kar gözetmeyen bir kurum olarak kalmak |
|
169 |
General |
stay out of trouble v.
|
belaya bulaşmamak |
|
170 |
General |
stay in bed late v.
|
yataktan geç kalkmak |
|
171 |
General |
stay on target v.
|
hedefe kilitlenmek |
|
172 |
General |
stay focused on the target v.
|
hedefe kilitlenmek |
|
173 |
General |
stay quiet on the topic v.
|
konu hakkında sessiz kalmak |
|
174 |
General |
stay to the end v.
|
sonuna kadar kalmak |
|
175 |
General |
stay ahead of v.
|
önünde olmak |
|
176 |
General |
stay to dinner v.
|
akşam yemeğine kalmak |
|
177 |
General |
stay in touch with one's friends v.
|
arkadaşlarıyla iletişimde olmak |
|
178 |
General |
stay on top of v.
|
üstünde durmak |
|
179 |
General |
stay on top of v.
|
hakkında bilgi sahibi olmak |
|
180 |
General |
stay out late v.
|
gece geç saate kadar dışarıda kalmak |
|
181 |
General |
stay on top of v.
|
bir şeyin üzerinde/tepesinde olmak |
|
182 |
General |
stay out until the early hours v.
|
geç vakitlere kadar dışarıda olmak/kalmak |
|
183 |
General |
stay detained v.
|
tutuklu kalmak |
|
184 |
General |
stay in prison/jail v.
|
tutuklu kalmak |
|
185 |
General |
stay closed v.
|
kapalı kalmak |
|
186 |
General |
stay true v.
|
(kararından vb) dönmemek |
|
187 |
General |
stay connected v.
|
bağlı kalmak |
|
188 |
General |
stay on task v.
|
görevde kalmak |
|
189 |
General |
stay in balance v.
|
dengede durmak |
|
190 |
General |
stay in business v.
|
işe devam etmek |
|
191 |
General |
stay in a tent v.
|
çadırda kalmak |
|
192 |
General |
stay in ….address v.
|
adreste kalmak |
|
193 |
General |
stay in ….address v.
|
adresinda mukim olmak |
|
194 |
General |
stay warm v.
|
sıcak tutmak |
|
195 |
General |
stay warm v.
|
kendini sıcak tutmak |
|
196 |
General |
stay put v.
|
put gibi durmak |
|
197 |
General |
stay at dorm v.
|
yurtta kalmak |
|
198 |
General |
stay the pace v.
|
diğerlerine yetişmek |
|
199 |
General |
stay the pace v.
|
diğerlerinin hızına yetişmek |
|
200 |
General |
stay the pace v.
|
diğerlerinin temposuna yetişmek |
|
201 |
General |
short-stay adj.
|
kısa süreli |
|
202 |
General |
short-stay adj.
|
kısa vadeli |
|
203 |
General |
short-stay adj.
|
geçici |
|
204 |
General |
stay-at-home adj.
|
çalışmayıp eviyle ilgilenen |
|
205 |
General |
los (length of stay) abrev.
|
hastanede kalış süresi |
|
206 |
General |
los (length of stay) abrev.
|
hastanede yatış süresi |
|
Phrasals |
|
207 |
Phrasals |
stay after someone (about something) v.
|
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak |
|
208 |
Phrasals |
stay after someone (about something) v.
|
başının etini yemek |
|
209 |
Phrasals |
stay after someone (about something) v.
|
birine sürekli bir şeyi yapması için dırdır etmek |
|
210 |
Phrasals |
stay together v.
|
ayrılmamak |
|
211 |
Phrasals |
stay with someone v.
|
biri ile kalmak |
|
212 |
Phrasals |
stay together v.
|
bir arada kalmak |
|
213 |
Phrasals |
stay on after something v.
|
bir olaydan sonra ...(ay/yıl vb) daha yaşamak |
|
214 |
Phrasals |
stay by someone v.
|
birinin yanında durmak |
|
215 |
Phrasals |
stay put v.
|
bir yerden ayrılmamak |
|
216 |
Phrasals |
stay back (from something) v.
|
bir şeye yaklaşmamak/ondan geri durmak |
|
217 |
Phrasals |
stay by someone v.
|
birine yakın durmak |
|
218 |
Phrasals |
stay after someone about something v.
|
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak |
|
219 |
Phrasals |
stay after someone about something v.
|
başının etini yemek |
|
220 |
Phrasals |
stay back v.
|
geri durmak |
|
221 |
Phrasals |
stay within something v.
|
içinde kalmak/durmak |
|
222 |
Phrasals |
stay off v.
|
yaklaşmamak |
|
223 |
Phrasals |
stay up v.
|
yatmamak |
|
224 |
Phrasals |
stay down v.
|
(tehlike anında vb) eğilmek |
|
225 |
Phrasals |
stay off v.
|
uzak durmak |
|
226 |
Phrasals |
stay back v.
|
geri durmak |
|
227 |
Phrasals |
stay back v.
|
yaklaşmamak |
|
228 |
Phrasals |
stay back v.
|
sınıfta kalmak |
|
229 |
Phrasals |
stay back v.
|
(sınıfta kalıp) dersi tekrar etmek |
|
230 |
Phrasals |
stay at (something or some place) v.
|
(bir yerde) kalmak |
|
231 |
Phrasals |
stay at (something or some place) v.
|
(bir yerde) durmak |
|
232 |
Phrasals |
stay at (something or some place) v.
|
geçici olarak (bir yerde) kalmak |
|
233 |
Phrasals |
stay at (something or some place) v.
|
geçici olarak (bir yerde) yaşamak |
|
234 |
Phrasals |
stay at (something or some place) v.
|
(bir şeyi) yapmaya/denemeye devam etmek |
|
235 |
Phrasals |
stay at (something or some place) v.
|
(bir şey) üzerinde çalışmaya devam etmek |
|
236 |
Phrasals |
stay after (someone or something) v.
|
insanlar giderken geride kalıp beklemek |
|
237 |
Phrasals |
stay after (someone) v.
|
(birine) sürekli bir şey yapmasını hatırlatmak |
|
238 |
Phrasals |
stay after (someone) v.
|
(birinin) başının etini yemek |
|
239 |
Phrasals |
stay after (someone) v.
|
(birini) sürekli bir şey yapması için sıkıştırmak |
|
240 |
Phrasals |
stay after (someone) v.
|
bir şey yapması için (birinin) tepesine binmek |
|
241 |
Phrasals |
stay after (something) v.
|
yılmadan (bir şeyi) yapmaya devam etmek |
|
242 |
Phrasals |
stay after (something) v.
|
yılmadan (bir şeye) ulaşmaya çalışmak |
|
243 |
Phrasals |
stay after (something) v.
|
azimle (bir şeyi) yapmaya devam etmek |
|
244 |
Phrasals |
stay after (something) v.
|
azimle (bir şeye) ulaşmaya çalışmak |
|
245 |
Phrasals |
stay after (something) v.
|
(bir şeyin) arkasında durmak |
|
246 |
Phrasals |
stay up on (something v.
|
(bir şeyi) yakından takip etmek |
|
247 |
Phrasals |
stay up on (something v.
|
(bir şeyden) haberdar olmak |
|
248 |
Phrasals |
stay up on (something v.
|
(bir şey) hakkındaki son gelişmelerle ilgili bilgi sahibi olmak |
|
249 |
Phrasals |
stay back v.
|
uzak durmak |
|
250 |
Phrasals |
stay back v.
|
mesafesini korumak |
|
251 |
Phrasals |
stay back v.
|
mesaiye kalmak |
|
252 |
Phrasals |
stay back v.
|
sınıf tekrarı yapmak |
|
253 |
Phrasals |
stay ahead v.
|
önünde kalmak |
|
254 |
Phrasals |
stay ahead v.
|
kontrol altına almak |
|
255 |
Phrasals |
stay ahead v.
|
baş etmek |
|
256 |
Phrasals |
stay ahead v.
|
yetişmek |
|
257 |
Phrasals |
stay at v.
|
-de kalmak |
|
258 |
Phrasals |
stay at v.
|
-de yaşamak |
|
259 |
Phrasals |
stay at v.
|
-de çalışmaya devam etmek |
|
260 |
Phrasals |
stay at v.
|
'-de durmak |
|
261 |
Phrasals |
stay away (from someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) uzak durmak |
|
262 |
Phrasals |
stay away (from someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaklaşmamak |
|
263 |
Phrasals |
stay away (from someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) uzak dur |
|
264 |
Phrasals |
stay away (from someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaklaşma |
|
265 |
Phrasals |
stay away (from someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) bulaşmamak |
|
266 |
Phrasals |
stay away (from someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) araya mesafe koymak |
|
267 |
Phrasals |
stay away (from someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) kaçınmak |
|
268 |
Phrasals |
stay back (from someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) geri durmak |
|
269 |
Phrasals |
stay back (from someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaklaşmamak |
|
270 |
Phrasals |
stay back (from someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) uzak durmak |
|
271 |
Phrasals |
stay back (from someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
|
272 |
Phrasals |
stay below the radar v.
|
gözden/dikkatten kaçmak |
|
273 |
Phrasals |
stay below the radar v.
|
fark edilmemek |
|
274 |
Phrasals |
stay below the radar v.
|
atlanmak |
|
275 |
Phrasals |
stay below the radar v.
|
unutulmak |
|
276 |
Phrasals |
stay by v.
|
-e yakın durmak |
|
277 |
Phrasals |
stay by v.
|
yanında durmak |
|
278 |
Phrasals |
stay by v.
|
yanından ayrılmamak |
|
279 |
Phrasals |
stay by v.
|
destek olmak |
|
280 |
Phrasals |
stay by v.
|
yanında olmak |
|
281 |
Phrasals |
stay by v.
|
sadık/yanında kalmak |
|
282 |
Phrasals |
stay by v.
|
arkasında durmak |
|
283 |
Phrasals |
stay by v.
|
bağlı kalmak |
|
284 |
Phrasals |
stay by (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) yanında durmak/kalmak |
|
285 |
Phrasals |
stay by (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) yanından ayrılmamak |
|
286 |
Phrasals |
stay by (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) destek olmak |
|
287 |
Phrasals |
stay by (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) yanında olmak |
|
288 |
Phrasals |
stay by (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) sadık kalmak |
|
289 |
Phrasals |
stay by (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak |
|
290 |
Phrasals |
stay by (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) bağlı kalmak |
|
291 |
Phrasals |
stay for (something) v.
|
(bir şeye) kalmak |
|
292 |
Phrasals |
stay for (something) v.
|
(bir şey) için kalmak |
|
293 |
Phrasals |
stay for (something) v.
|
(bir şeyi deneyimlemek, bir şeye katılmak için kalmak |
|
294 |
Phrasals |
stay off (of) (something) v.
|
(bir şeyden) uzak durmak |
|
295 |
Phrasals |
stay off (of) (something) v.
|
(bir şeye) yaklaşmamak/dokunmamak |
|
296 |
Phrasals |
stay off (of) (something) v.
|
(bir şeyden) kaçınmak |
|
297 |
Phrasals |
stay out (of something) v.
|
(bir şeyden/yerden) uzak durmak |
|
298 |
Phrasals |
stay out (of something) v.
|
(bir şeye/yere) girmemek |
|
299 |
Phrasals |
stay out (of something) v.
|
(bir şeyin) dışında kalmak |
|
300 |
Phrasals |
stay out (of something) v.
|
(bir şeye) karışmamak |
|
301 |
Phrasals |
stay out (of something) v.
|
(bir şeye) burnunu sokmamak |
|
302 |
Phrasals |
stay out (of something) v.
|
(bir şeye) bulaşmamak |
|
303 |
Phrasals |
stay out (of something) v.
|
(bir şeyden) geri durmak |
|
304 |
Phrasals |
stay to (something) v.
|
(bir şeye) kalmak |
|
305 |
Phrasals |
stay to (something) v.
|
(yemeğe kalmak |
|
306 |
Phrasals |
stay under (something) v.
|
(bir şeyin) altında kalmak/kalmaya devam etmek |
|
307 |
Phrasals |
stay under (something) v.
|
(bir şeyin) altından çıkmamak |
|
308 |
Phrasals |
stay under (something) v.
|
(bir şeyin) altında/içinde gizlenmek |
|
309 |
Phrasals |
stay under (something) v.
|
(bir şey) altında korunmak |
|
310 |
Phrasals |
stay within v.
|
içinde kalmak/durmak |
|
311 |
Phrasals |
stay within bounds v.
|
aşırıya kaçmamak |
|
312 |
Phrasals |
stay within bounds v.
|
haddini aşmamak |
|
313 |
Phrasals |
stay within bounds v.
|
medeniliğini/kibarlığını korumak |
|
314 |
Phrasals |
stay within bounds v.
|
belli sınırlar içerisinde hareket etmek |
|
315 |
Phrasals |
stay within bounds v.
|
sınırlarını bilmek |
|
316 |
Phrasals |
stay within bounds v.
|
belli kurallara/yasalara uymak |
|
317 |
Phrasals |
stay within bounds v.
|
belli kurallar/sınırlar/yasalar dahilinde hareket etmek |
|
Phrases |
|
318 |
Phrases |
stay woke expr.
|
ayık ol |
|
319 |
Phrases |
stay hungry stay foolish expr.
|
aç kal budala kal |
|
320 |
Phrases |
stay with us expr.
|
bizi izlemeye devam edin |
|
321 |
Phrases |
stay tuned expr.
|
beni izlemeye devam edin |
|
322 |
Phrases |
stay out expr.
|
girilmez |
|
323 |
Phrases |
things never stay the same expr.
|
hiç bir şey aynı kalmaz |
|
324 |
Phrases |
stay woke expr.
|
gözün açık olsun |
|
325 |
Phrases |
where to stay expr.
|
nerede kalınır |
|
326 |
Phrases |
stay tuned expr.
|
takipte kalın |
|
327 |
Phrases |
stay within your limits expr.
|
haddini bil |
|
328 |
Phrases |
stay within your limits expr.
|
sınırlarını bil |
|
329 |
Phrases |
more to come stay tuned expr.
|
devamı az sonra bizden ayrılmayın |
|
Proverb |
|
330 |
Proverb |
the more things change, the more they stay the same
|
nereye gitsen bazı şeyler hep aynı |
|
331 |
Proverb |
the more things change, the more they stay the same
|
bazı şeyler hep eski hamam eski tas |
|
332 |
Proverb |
the more things change, the more they stay the same
|
akıl değişmedikten sonra ne yaparsan yap boş |
|
333 |
Proverb |
a false friend and a shadow stay only while the sun shines
|
dost kara günde belli olur |
|
334 |
Proverb |
a false friend and a shadow stay only while the sun shines
|
iyi gün dostu kara günde yok olur |
|
335 |
Proverb |
a false friend and a shadow stay only while the sun shines
|
samimiyetsiz/iki yüzlü insanlar yalnızca iyi günde dostluk eder |
|
336 |
Proverb |
a false friend and a shadow stay only while the sun shines
|
dostun iyisi iyi günde değil zor günde belli olur |
|
Colloquial |
|
337 |
Colloquial |
a place to stay n.
|
kalacak yer |
|
338 |
Colloquial |
sahm (stay-at-home mom) n.
|
ev hanımı |
|
339 |
Colloquial |
sahm (stay-at-home mom) n.
|
çocuklarına bakmak ve evle ilgilenmek için işi bırakmış kadın |
|
340 |
Colloquial |
stay put v.
|
istifini bozmamak |
|
341 |
Colloquial |
give a place to stay v.
|
kalacak yer vermek |
|
342 |
Colloquial |
stay frosty v.
|
sakinliğini korumak |
|
343 |
Colloquial |
stay buried for long v.
|
uzun süre gömülü kalmak |
|
344 |
Colloquial |
stay at it v.
|
(bir şeyi) yapmaya/denemeye devam etmek |
|
345 |
Colloquial |
stay at it v.
|
(bir şey) üzerinde çalışmaya devam etmek |
|
346 |
Colloquial |
stay the night v.
|
başkasının evinde kalmak |
|
347 |
Colloquial |
stay the night v.
|
yatıya kalmak |
|
348 |
Colloquial |
stay the night v.
|
yatılı misafir olarak kalmak |
|
349 |
Colloquial |
stay the night v.
|
geceyi başkasının evinde geçirmek |
|
350 |
Colloquial |
stay the night v.
|
başkasının evinde yatıya kalmak |
|
351 |
Colloquial |
stay the night v.
|
başkasında kalmak |
|
352 |
Colloquial |
stay the night v.
|
geceyi biriyle geçirmek |
|
353 |
Colloquial |
stay the night v.
|
geceyi biriyle birlikte/beraber geçirmek |
|
354 |
Colloquial |
stay the night v.
|
gece birlikte kalmak |
|
355 |
Colloquial |
stay the night v.
|
biriyle yatmak |
|
356 |
Colloquial |
stay dry v.
|
ıslanmamak |
|
357 |
Colloquial |
stay away from my family interj.
|
ailemden uzak dur |
|
358 |
Colloquial |
stay in the car expr.
|
arabada kal |
|
359 |
Colloquial |
stay here it won't take long expr.
|
burada kal uzun sürmez |
|
360 |
Colloquial |
stay out of my hair! expr.
|
beni rahat bırak! |
|
361 |
Colloquial |
can't we just stay here? expr.
|
burada kalsak olmaz mı? |
|
362 |
Colloquial |
we’ll be safe as long as we stay together expr.
|
birlikte olduğumuz sürece güvende olacağız |
|
363 |
Colloquial |
stay here with me expr.
|
burada benimle kal |
|
364 |
Colloquial |
stay with me expr.
|
dayan |
|
365 |
Colloquial |
stay off my back! expr.
|
düş sırtımdan! |
|
366 |
Colloquial |
stay away from my sister expr.
|
kız kardeşimden uzak dur |
|
367 |
Colloquial |
stay away from my daughter expr.
|
kızımdan uzak dur |
|
368 |
Colloquial |
stay with me expr.
|
kendini bırakma |
|
369 |
Colloquial |
stay with me my love expr.
|
kal benimle aşkım |
|
370 |
Colloquial |
find yourself a place to stay expr.
|
kendine kalacak bir yer bul |
|
371 |
Colloquial |
stay where you are expr.
|
olduğunuz yerde kalın |
|
372 |
Colloquial |
stay with me my love expr.
|
kal benimle sevgilim |
|
373 |
Colloquial |
stay where you are expr.
|
olduğun yerde kal |
|
374 |
Colloquial |
stay right behind me expr.
|
tam arkamda dur |
|
375 |
Colloquial |
go big or stay home expr.
|
ya büyük oyna ya da hiç oynama |
|
376 |
Colloquial |
stay in your seats expr.
|
yerlerinizden kalkmayın |
|
377 |
Colloquial |
stay with me expr.
|
yanımda ol |
|
378 |
Colloquial |
stay loose! expr.
|
endişelenme! |
|
379 |
Colloquial |
stay out of it expr.
|
ona karışma |
|
380 |
Colloquial |
stay out of it expr.
|
o işe karışma |
|
381 |
Colloquial |
stay out of it expr.
|
o işten uzak dur |
|
382 |
Colloquial |
stay out of it expr.
|
o konuya karışma/girme |
|
383 |
Colloquial |
stay out of this expr.
|
ona karışma |
|
384 |
Colloquial |
stay out of this expr.
|
o işe karışma |
|
385 |
Colloquial |
stay out of this expr.
|
o işten uzak dur |
|
386 |
Colloquial |
stay out of this expr.
|
o konuya karışma/girme |
|
387 |
Colloquial |
stay back exclam.
|
uzak dur |
|
388 |
Colloquial |
stay back exclam.
|
yaklaşma |
|
389 |
Colloquial |
stay back exclam.
|
mesafeni koru |
|
390 |
Colloquial |
stay! exclam.
|
dur! (köpeğe verilen bir komut) |
|
Idioms |
|
391 |
Idioms |
stay-at-home n.
|
evden çıkmayan tip |
|
392 |
Idioms |
stay-at-home n.
|
evden çıkmayan kimse |
|
393 |
Idioms |
stay-at-home n.
|
ev kuşu |
|
394 |
Idioms |
stay one jump ahead v.
|
hep bir adım önde/önünde olmak |
|
395 |
Idioms |
stay one jump ahead v.
|
hep bir adım ileride/ilerisinde olmak |
|
396 |
Idioms |
stay one jump ahead v.
|
hep bir basamak üstte/üstünde olmak |
|
397 |
Idioms |
stay one jump ahead v.
|
avantajlı durumunu korumak |
|
398 |
Idioms |
stay one jump ahead v.
|
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak |
|
399 |
Idioms |
stay one jump ahead v.
|
trafiğe yakalanmamak/kalmamak |
|
400 |
Idioms |
stay one jump ahead v.
|
(birine) yakalanmamak |
|
401 |
Idioms |
be/stay one jump a head (of somebody/something) v.
|
(hep) bir adım önünde/ilerisinde olmak |
|
402 |
Idioms |
be/stay one jump a head (of somebody/something) v.
|
(hep) bir basamak üstünde olmak |
|
403 |
Idioms |
be/stay one jump a head (of somebody/something) v.
|
avantajlı durumda olmak |
|
404 |
Idioms |
be/stay one jump a head (of somebody/something) v.
|
avantajlı durumunu korumak |
|
405 |
Idioms |
stay in character v.
|
oynadığı role bürünüp öyle kalmak/yaşamak |
|
406 |
Idioms |
stay in character v.
|
oynadığı roldeymiş gibi davranmak |
|
407 |
Idioms |
stay abreast of (someone or something) v.
|
gelişmelerden haberdar olmak |
|
408 |
Idioms |
stay abreast of (someone or something) v.
|
gelişmelerden habersiz kalmamak |
|
409 |
Idioms |
stay abreast of (someone or something) v.
|
gündemi takip etmek |
|
410 |
Idioms |
stay abreast of (someone or something) v.
|
gelişmeleri yakından takip etmek |
|
411 |
Idioms |
stay abreast of (someone or something) v.
|
ayak uydurmak |
|
412 |
Idioms |
stay abreast of (someone or something) v.
|
yetişmek/geri kalmamak |
|
413 |
Idioms |
stay ahead of the game v.
|
avantajlı durumda olmak |
|
414 |
Idioms |
stay ahead of the game v.
|
avantajlı konumda olmak |
|
415 |
Idioms |
stay in touch with someone v.
|
birisi ile temas halinde olmak |
|
416 |
Idioms |
stay on guard against someone v.
|
birine karşı tetikte olmak |
|
417 |
Idioms |
stay clear of something v.
|
bir şeyden uzak durmak |
|
418 |
Idioms |
stay mum v.
|
bişey hakkında konuşmamak/sessiz kalmak |
|
419 |
Idioms |
stay on guard against someone v.
|
birine karşı gardını almak |
|
420 |
Idioms |
stay one step ahead of v.
|
bir adım ileride olmak |
|
421 |
Idioms |
stay in touch with someone v.
|
birisi ile bağlantıda olmak |
|
422 |
Idioms |
stay clear from someone v.
|
birinden uzak durmak |
|
423 |
Idioms |
make someone stay v.
|
birini tutmak |
|
424 |
Idioms |
stay on one's guard against someone v.
|
birine karşı tetikte olmak |
|
425 |
Idioms |
stay one step ahead of v.
|
bir adım önde olmak |
|
426 |
Idioms |
stay on guard against someone v.
|
birine karşı gözünü dört açmak |
|
427 |
Idioms |
stay one step ahead v.
|
bir adım ileride olmak |
|
428 |
Idioms |
stay on the sidelines v.
|
burnunu sokmamak |
|
429 |
Idioms |
stay on one's guard against someone v.
|
birine karşı gözünü dört açmak |
|
430 |
Idioms |
stay above the fray v.
|
bir olayın/tartışmanın dışında kalmak |
|
431 |
Idioms |
stay on one's guard against someone v.
|
birine karşı gardını almak |
|
432 |
Idioms |
stay on top of v.
|
hakkında bilgi sahibi olmak |
|
433 |
Idioms |
stay clear from v.
|
geri durmak |
|
434 |
Idioms |
stay one's hand v.
|
harekete geçmemek |
|
435 |
Idioms |
struggle to stay alive v.
|
ölüm kalım savaşı vermek |
|
436 |
Idioms |
stay on the sidelines v.
|
karışmadan izlemek |
|
437 |
Idioms |
stay one's hand v.
|
kendini tutmak |
|
438 |
Idioms |
stay clear from v.
|
kaçınmak |
|
439 |
Idioms |
stay on the sidelines v.
|
karışmamak |
|
440 |
Idioms |
stay on the sidelines v.
|
müdahil olmamak |
|
441 |
Idioms |
stay one's hand v.
|
kendini frenlemek |
|
442 |
Idioms |
stay ahead of the game v.
|
rakiplerine göre daha avantajlı bir konumda olmak |
|
443 |
Idioms |
stay on the right side of someone v.
|
suyuna gitmek/alttan almak |
|
444 |
Idioms |
stay ahead of the game v.
|
rakiplerinden daha avantajlı durumda olmak |
|
445 |
Idioms |
stay on the good side of someone v.
|
suyuna gitmek/alttan almak |
|
446 |
Idioms |
stay on course v.
|
rotasında olmak |
|
447 |
Idioms |
stay on course v.
|
plandan sapmamak |
|
448 |
Idioms |
stay ahead of the game v.
|
rakiplerine göre daha avantajlı bir durumda olmak |
|
449 |
Idioms |
stay on the right side of someone v.
|
suyuna gitmek |
|
450 |
Idioms |
stay the course v.
|
plana sadık kalmak |
|
451 |
Idioms |
stay ahead of the game v.
|
rakiplerinden daha avantajlı konumda olmak |
|
452 |
Idioms |
stay the course v.
|
rayında gitmek |
|
453 |
Idioms |
stay on the good side of someone v.
|
suyuna gitmek |
|
454 |
Idioms |
stay ahead of the game v.
|
rakiplerinden avantajlı olmak |
|
455 |
Idioms |
stay on track v.
|
tıkırında gitmek |
|
456 |
Idioms |
stay sharp v.
|
tetikte olmak |
|
457 |
Idioms |
stay on one's toes v.
|
tetikte olmak |
|
458 |
Idioms |
stay clear from v.
|
uzak durmak |
|
459 |
Idioms |
stay on course v.
|
yolunda olmak |
|
460 |
Idioms |
stay on track v.
|
yolunda gitmek |
|
461 |
Idioms |
stay the course v.
|
yolunda ilerlemek |
|
462 |
Idioms |
stay on your toes v.
|
(bir şeye) hazır olmak |
|
463 |
Idioms |
stay well clear of v.
|
-den uzak durmak |
|
464 |
Idioms |
stay in the dark v.
|
karanlıkta kalmak |
|
465 |
Idioms |
stay in the dark v.
|
karanlıkta bırakılmak |
|
466 |
Idioms |
stay in the dark v.
|
bihaber olmak |
|
467 |
Idioms |
stay in the dark v.
|
hiçbir şeyden haberi olmamak |
|
468 |
Idioms |
stay stock-still v.
|
put gibi kalmak |
|
469 |
Idioms |
stay stock-still v.
|
donup kalmak |
|
470 |
Idioms |
stay stock-still v.
|
olduğu gibi kalmak |
|
471 |
Idioms |
stay stock-still v.
|
hareketsiz kalmak |
|
472 |
Idioms |
stay stock-still v.
|
kalakalmak |
|
473 |
Idioms |
stay on the straight and narrow v.
|
doğru yoldan şaşmamak |
|
474 |
Idioms |
stay on the straight and narrow v.
|
katı ahlaki prensiplere göre yaşamak |
|
475 |
Idioms |
stay on the straight and narrow v.
|
cennete giden yoldan şaşmamak |
|
476 |
Idioms |
stay under wraps v.
|
üstü kapalı bırakmak |
|
477 |
Idioms |
stay under wraps v.
|
kişilerin arasında sır olarak kalmak |
|
478 |
Idioms |
stay under wraps v.
|
sır olarak saklamak |
|
479 |
Idioms |
stay under wraps v.
|
üstü kapalı bırakmak |
|
480 |
Idioms |
stay under wraps v.
|
kişilerin arasında sır olarak kalmak |
|
481 |
Idioms |
stay under wraps v.
|
sır olarak saklamak |
|
482 |
Idioms |
stay out from under (one's) feet v.
|
ayağının altından çekilmek |
|
483 |
Idioms |
stay out from under (one's) feet v.
|
ayak altından çekilmek |
|
484 |
Idioms |
stay out from under (one's) feet v.
|
yolundan çekilmek |
|
485 |
Idioms |
stay out from under (one's) feet v.
|
ayağına dolanmamak |
|
486 |
Idioms |
stay out from under (one's) feet v.
|
ayak bağı olmamak |
|
487 |
Idioms |
stay off your feet v.
|
İyileşmek için dinlenmek |
|
488 |
Idioms |
stay off your feet v.
|
ayakta çok dolaşmamak |
|
489 |
Idioms |
stay the distance v.
|
yarışın/yarışmanın sonuna kadar kararlılığını, enerjisini, dayanıklılığını korumak |
|
490 |
Idioms |
stay the distance v.
|
sonuna kadar mücadele etmek |
|
491 |
Idioms |
stay the distance v.
|
zor bir şeyin sonuna kadar vazgeçmemek |
|
492 |
Idioms |
stay the distance v.
|
dayanıklı olmak |
|
493 |
Idioms |
stay the distance v.
|
sonuna kadar sürdürmek/peşini bırakmamak |
|
494 |
Idioms |
stay the distance v.
|
sonuna kadar devam etmek |
|
495 |
Idioms |
stay on someone's right side v.
|
birinin suyuna gitmek |
|
496 |
Idioms |
stay on someone's right side v.
|
birinin huyuna suyuna gitmek |
|
497 |
Idioms |
stay on someone's right side v.
|
birini alttan almak |
|
498 |
Idioms |
stay on someone's right side v.
|
biriyle arayı iyi tutmak |
|
499 |
Idioms |
stay young at heart v.
|
kendini genç hissetmek |
|
500 |
Idioms |
stay young at heart v.
|
gençler gibi davranmak |
|