tazelemek - Turco Inglés Diccionario

tazelemek

Significados de "tazelemek" en diccionario inglés turco : 19 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
tazelemek freshen v.
The bartender freshened up his cocktail.
Barmen, adamın kokteylini tazeledi.

More Sentences
General
tazelemek freshen up v.
Before going to work in Paris I must freshen up on my French.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.

More Sentences
tazelemek renew v.
That is the price of establishing a blood chain that will renew the confidence of European citizens.
Avrupa vatandaşlarının güvenini tazeleyecek bir kan zinciri kurmanın bedeli budur.

More Sentences
tazelemek revive v.
My hopes revived.
Umutlarım tazelendi.

More Sentences
tazelemek brush up v.
Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.

More Sentences
tazelemek refresh v.
This parliamentary resolution refreshes the political story of the Charter.
Bu parlamento kararı Şart'ın siyasi hikayesini tazelemektedir.

More Sentences
tazelemek rub up v.
tazelemek replenish v.
tazelemek renovate v.
tazelemek recreate v.
tazelemek furbish v.
tazelemek regenerate v.
tazelemek recruit v.
tazelemek replete v.
tazelemek plenish v.
tazelemek fresh [obsolete] v.
tazelemek soften v.
tazelemek spunge v.
tazelemek restore v.

Significados de "tazelemek" con otros términos en diccionario inglés turco: 64 resultado(s)

Turco Inglés
General
bilgiyi tazelemek brush up v.
She studied abroad in order to brush up her English.
İngilizce bilgisini tazelemek için yurt dışında eğitim gördü.

More Sentences
(bilgi, yetenek vb.) tazelemek refurbish v.
He refurbished his skills by taking a training course.
Bir eğitim kursuna katılarak becerilerini tazeledi.

More Sentences
hafıza tazelemek için gözden geçirme ru- up n.
hakkında birinin bilgisini tazelemek refresh someone's memory of v.
cilasını tazelemek refurbish v.
bilgiyi tazelemek brush up on v.
tazelemek (bilgiyi) brush up v.
nikah tazelemek remarry v.
nikah tazelemek get married again v.
güvenini tazelemek reassure v.
abdest tazelemek renew one's ablution v.
hafızasını tazelemek jog one's memory v.
hafızasını tazelemek refresh one's memory v.
güven tazelemek restore trust v.
hafızasını tazelemek refresh memory v.
bilgilerini tazelemek refresh one's knowledge v.
kendini tazelemek refresh oneself v.
güç tazelemek regain power/strength v.
güç tazelemek restore strength v.
makyajını tazelemek touch up her make-up v.
içkisini tazelemek get a refill v.
(biten bir içeceği) tazelemek give a fresh refill v.
makyajını tazelemek reapply make-up v.
(fincana) çayı tazelemek pour another cup of tea v.
yeniden tazelemek regild v.
yeniden tazelemek refreshen v.
hafızayı tazelemek refresh the memory v.
(ateş) tazelemek beete v.
nikah tazelemek rewed v.
Phrasals
(bilgiyi) tazelemek catch up with v.
bilgisini tazelemek brush up v.
hafızasını tazelemek brush up v.
(birini/bir şeyi/kendini bir şeyle) tazelemek refresh (someone, something, or oneself) with (something) v.
birini bir şeyle tazelemek refresh someone with something v.
(birini/bir şeyi bir şeyle) tazelemek replenish (someone or something) with (something) v.
ile ilgili hafızasını tazelemek/canlandırmak rub up on v.
ile ilgili bilgisini tazelemek rub up on v.
bilgisini tazelemek brush something up v.
(bilgisini) tazelemek brush up (on something) v.
birini/bir şeyi tazelemek freshen someone or something up v.
bilgisini tazelemek rub up v.
ile tazelemek refresh with v.
ile tazelemek replenish with v.
Colloquial
makyajını tazelemek freshen up v.
Idioms
kan tazelemek get one's second wind v.
kan tazelemek get a second breath v.
kan tazelemek get a second wind v.
kendini tazelemek blow the cobwebs away v.
makyajını tazelemek powder one's nose v.
kendini tazelemek blow away the cobwebs v.
kendini tazelemek blow away the cobwebs v.
kendini tazelemek clear away the cobwebs v.
kan tazelemek get a second breath v.
kan tazelemek get one's second breath v.
kan tazelemek get a second wind v.
kan tazelemek get one's second wind v.
kan tazelemek get your second wind v.
hafızasını tazelemek jog memory v.
birinin hafızasını tazelemek jog somebody's memory v.
makyajını tazelemek powder your nose v.
Trade/Economic
stoğu tazelemek için satın alınan mallar fill-in n.
eldeki stoğu tazelemek için verilen mal siparişi fill-in n.
Computer
ekranları tazelemek refreshing displays v.
Slang
zulayı tazelemek re-up v.