tiny - Turco Inglés Diccionario

tiny

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "tiny" en diccionario turco inglés : 15 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
tiny adj. ufacık
The baby held out his tiny hand.
Bebek ufacık elini uzattı.

More Sentences
tiny adj. küçücük
The State restricts the tiny space of freedom that had been gained by the working class and youth.
Devlet, işçi sınıfının ve gençliğin kazandığı küçücük özgürlük alanını kısıtlıyor.

More Sentences
tiny adj. minik
She decided to do a sponsored wheelchair push, self-propelling the wheels with her tiny hands.
Minik elleriyle tekerlekleri kendi kendine iterek sponsorlu bir tekerlekli sandalye itme hareketi yapmaya karar verdi.

More Sentences
General
tiny adj. çok küçük
That is a tiny amount.
Bu çok küçük bir miktar.

More Sentences
tiny adj. küçük
At first reading, Parliament adopted a total of 40 amendments, some admittedly by a tiny majority.
Parlamento, ilk okumada, bazıları kuşkusuz küçük bir çoğunlukla olmak üzere toplam 40 değişiklik önergesini kabul etti.

More Sentences
Technical
tiny adj. ufacık
We made just one tiny little mistake.
Sadece ufacık bir hata yaptık.

More Sentences
Common Usage
tiny adj. mini mini
tiny adj. minicik
General
tiny adj. ufacık tefecik
tiny adj. bacak kadar
tiny adj. bit kadar
tiny adj. ufaklık
tiny adj. minimini
tiny adj. minnacık
tiny adj. mini

Significados de "tiny" con otros términos en diccionario inglés turco: 31 resultado(s)

Inglés Turco
General
tiny [brit] n. bebek
The last time you saw her, she was just a tiny baby.
Sen onu son gördüğünde o daha minik bir bebekti.

More Sentences
a tiny bit adj. bir nebze
I can speak a tiny bit of Hungarian.
Bir nebze Macarca konuşabilirim.

More Sentences
tiny place n. küçük yer
tiny area n. küçük alan
tiny piece of matter n. maddenin çok küçük parçası
tiny piece n. parçacık
tiny piece n. çok küçük parça
tiny piece n. küçücük parça
tiny [brit] n. ufacık çocuk
make tiny distinctions v. titiz davranmak
make tiny distinctions v. ince eleyip sık dokumak
make tiny distinctions v. kılı kırk yarmak
bore somebody out of their (tiny) mind v. içini baymak
miss one tiny detail v. küçük bir ayrıntıyı kaçırmak
tiny and round adj. mercimek kadar
teeny-tiny adj. minicik
teeny-tiny adj. ufacık
Colloquial
tiny house n. küçük ev
tiny house n. çok küçük ev
tiny house n. genellikle 37 metrekare ve altındaki evler
teeny tiny expr. mini minnacık
not even a tiny bit expr. zerre kadar (olumsuz)
Idioms
patter of tiny feet n. çocuk cıvıltısı
the patter of tiny feet n. (evdeki) çocuk sesleri
the patter of tiny feet n. (evdeki) çocuk gürültüsü/patırtısı
hear the patter of tiny feet v. bebeği olduğunu/olacağını öğrenmek
Computer
tiny integer n. çok küçük tamsayı
tiny view n. küçük görünüm
Zoology
tiny speckled bush-cricket n. minik noktalı çalı kriketi
tiny fly n. minik sinek
Botanic
tiny tim (thymophylla aurea) n. papatyagiller familyasından sarı çiçekli bir çayır bitkisi