Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | treadmill n. | koşu bandı | ||
My life has become a treadmill, and I need a break. Hayatım bir koşu bandı haline geldi ve bir mola vermem gerekir. More Sentences |
||||
General | treadmill n. | pedal mili | ||
General | treadmill n. | tekdüze iş | ||
General | treadmill n. | ayak değirmeni | ||
General | treadmill n. | sıkıcı ve monoton iş | ||
General | treadmill n. | değirmen | ||
General | treadmill n. | çark | ||
Technical | ||||
Technical | treadmill n. | ayak değirmeni | ||
Technical | treadmill n. | yürüme bandı |
Inglés | Turco | |
---|---|---|
General | ||
General | run on a treadmill v. | koşu bandı üzerinde koşmak |
General | run on a treadmill v. | koşu bandında koşmak |
Idioms | ||
Idioms | be stuck on a treadmill v. | monoton ve kendini tekrar eden bir hayat yaşamak |
Social Sciences | ||
Social Sciences | hedonic treadmill n. | hedonik adaptasyon |
Social Sciences | hedonic treadmill n. | yaşamdaki büyük değişikliklere rağmen insanların nispeten istikrarlı bir mutluluk düzeyine hızla geri dönme eğiliminde olması |
Linguistics | ||
Linguistics | euphemism treadmill n. | örtmece paradoksu/kısır döngüsü |
Sport | ||
Sport | treadmill test n. | koşu bandı |