value - Turco Inglés Diccionario

value

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "value" en diccionario turco inglés : 67 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
value n. değer
What is the value of the lake house in Denver?
Denver'daki göl evinin değeri nedir?

More Sentences
value v. değer vermek
We listen to our employees and value their input in all matters.
Çalışanlarımızı dinler ve her konuda onların görüşlerine değer veririz.

More Sentences
value v. paha biçmek
No wise man would deny that the value of forests is priceless.
Hiçbir akıllı adam ormanların değerinin paha biçilemez olduğunu inkar edemez.

More Sentences
value v. değer biçmek
We asked to get our car valued.
Arabamıza değer biçilmesini istedik.

More Sentences
General
value n. önem
I am one of those who value it highly, although some may disagree with me.
Bazıları benimle aynı fikirde olmasa da ben bu konuya büyük önem verenlerden biriyim.

More Sentences
value n. değer
The nutritional value of avocados is very high.
Avokadoların besin değeri çok yüksektir.

More Sentences
value n. karşılık
Looking at this report, the phrase that stands out is 'best value for money'.
Bu rapora baktığımızda göze çarpan ifade "paranın karşılığını en iyi şekilde vermek".

More Sentences
value n. (iyi) fiyat
These crackers are good value at 10p a box.
Bu krakerlerin kutusu için 10 peni iyi fiyat.

More Sentences
value n. (mat.) değer
In this equation, X has the value 15.
Bu denklemde X'in değeri 15'tir.

More Sentences
value v. önem vermek
We are going to place value on the need to defend the freedom and fundamental rights of citizens.
Vatandaşların özgürlüklerini ve temel haklarını savunma ihtiyacına önem vereceğiz.

More Sentences
value v. değer biçmek
You should set a high value on every man's life.
Tüm insanların hayatına yüksek bir değer biçmelisiniz.

More Sentences
value v. değerlendirmek
The good team spirit in the work group is valued positively.
Çalışma grubundaki iyi takım ruhu olumlu değerlendiriliyor.

More Sentences
value v. değerini bilmek
The criminals who destroyed the twin towers of the World Trade Center know the value of symbols.
Dünya Ticaret Merkezi'nin ikiz kulelerini yıkan suçlular sembollerin değerini bilirler.

More Sentences
Trade/Economic
value n. değer
Who is going to compensate organic producers whose crops become contaminated and lose their value?
Ürünleri kirlenen ve değerini kaybeden organik üreticilere kim tazminat ödeyecek?

More Sentences
value v. değerlendirmek
The good team spirit in the work group is valued positively.
Çalışma grubundaki iyi takım ruhu olumlu olarak değerlendirilir.

More Sentences
Technical
value n. değer
All three have their particular value and something special to contribute.
Her üçünün de kendine özgü bir değeri ve katkıda bulunacağı özel bir şey vardır.

More Sentences
Construction
value n. değer
If guidelines are to be of any value, they must be firmly established in the relevant Member State.
Kılavuz ilkelerin bir değer ifade edebilmesi için ilgili Üye Devlette sağlam bir şekilde yerleşmiş olması gerekmektedir.

More Sentences
Math
value n. değer
OLAF alone has investigated cases with a value of EUR 144 million this year.
Sadece OLAF bu yıl 144 milyon Avro değerinde davayı soruşturdu.

More Sentences
Linguistics
value n. değer
The social partners are called on to implement the principle of equal pay for equal work or work of equal value.
Sosyal taraflar, eşit işe eşit ücret ya da eşit değerde iş ilkesini uygulamaya çağırılmaktadır.

More Sentences
Common Usage
value n. kıymet
General
value n. gerçek anlam
value n. fayda
value n. bedel
value n. mal
value n. ehemmiyet
value n. kadir
value n. itibar
value n. değim
value n. paha
value n. özdeğer
value n. kıymet
value n. fiyat
value n. ahlaki ilke
value n. kesin anlam
value n. doğru anlam
value v. saymak
value v. keşide etmek
value v. kıymetini bilmek
value v. paha biçmek
value v. göz ardı etmemek
value v. gözardı etmemek
value v. kıymet takdir etmek
value v. kıymet vermek
value adj. ilkeler veya standartlarla ilgili
value adj. ilkeleri veya standartları içeren
Trade/Economic
value n. bedel
value n. bir şeyin parayla ifade edilen değeri
value n. değer itibar
value n. ekonomik değer
value n. iktisadi kıymet
value n. kıymet
value n. paha
value v. keşfini yapmak
value v. kıymet koymak
value adj. menkul kıymetlere yatırım yapma uygulaması ile ilgili
Technical
value n. pazar fiyatı
value n. rengin koyuluğu veya açıklığı
Computer
value n. sayıyaçevir
value n. sonuç hücre
Construction
value n. kıymet
Medical
value n. valü
value n. valör
Linguistics
value n. değerlik
value n. harfin veya ikiz ünlünün ses kalitesi
Military
value n. kodun açık karşılığı
Wagering
value v. yapılacak bahise en yüksek oranı almak
Music
value n. bir notanın göreceli süresi

Significados de "value" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
General
real value n. gerçek değer
These will tell us the real value of the work that we are doing and that we are asking others to do.
Bunlar bize yaptığımız ve başkalarından yapmalarını istediğimiz işin gerçek değerini söyleyecektir.

More Sentences
cultural value n. kültürel değer
Respect for other cultural values is of course very much worth striving for.
Diğer kültürel değerlere saygı duymak elbette ki uğrunda çaba göstermeye değer bir husustur.

More Sentences
total value n. toplam değer
The total value of these projects is a massive EUR 66.6 billion.
Bu projelerin toplam değeri 66.6 milyar Euro gibi devasa bir rakamdır.

More Sentences
limit value n. sınır değer
Existing limit values for nitrogen dioxide and lead were not exceeded.
Azot dioksit ve kurşun için mevcut sınır değerler aşılmamıştır.

More Sentences
value added n. katma değer
A second step must then be to increase value added through exports.
İkinci adım ise ihracat yoluyla katma değeri artırmak olmalıdır.

More Sentences
basic value n. temel değer
The EU and the United States share the same basic values.
AB ve Amerika Birleşik Devletleri aynı temel değerleri paylaşmaktadır.

More Sentences
nominal value n. nominal değer
As the presidency has pointed out, slower growth will affect the nominal value of budgetary positions.
Cumhurbaşkanlığının da belirttiği gibi daha yavaş büyüme bütçe pozisyonlarının nominal değerini etkileyecektir.

More Sentences
value-added tax n. katma değer vergisi
Just think of the example of the collection of value-added tax.
Sadece katma değer vergisi tahsilatı örneğini düşünün.

More Sentences
ethical value n. etik değer
We all agree that the principle of voluntary, non-remunerated blood donation is of a very high ethical value.
Gönüllü ve karşılıksız kan bağışı ilkesinin çok yüksek bir etik değere sahip olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz.

More Sentences
shared value n. ortak değer
We have shared values and interests.
Ortak değerlerimiz ve ilgi alanlarımız var.

More Sentences
best value n. en iyi değer
But the best value can never be based on purely financial criteria.
Ancak en iyi değer hiçbir zaman yalnızca mali kriterlere dayandırılamaz.

More Sentences
literary value n. edebi değer
But you really succeeded in presenting something of high literary value with this first report on externalisation.
Ama dışsallaştırma konusundaki bu ilk raporunuzla gerçekten edebi değeri yüksek bir şey sunmayı başardınız.

More Sentences
add value v. değer katmak
So what does the report recommend that is different, that adds value to this very long-running debate?
Peki, rapor bu uzun soluklu tartışmaya değer katan, farklı olan ne öneriyor?

More Sentences
provide value v. değer sağlamak
They provide value for money.
Onlar para için değer sağlarlar.

More Sentences
add value v. katma değer sağlamak
Only where clear-cut, cross-border issues arise can European legislation offer added value.
Avrupa mevzuatı ancak net ve sınır ötesi meselelerin ortaya çıktığı durumlarda katma değer sağlayabilir.

More Sentences
provide added value v. katma değer sağlamak
They also often provide added value for consumers, users, public authorities and all those being addressed.
Ayrıca genellikle tüketiciler, kullanıcılar, kamu yetkilileri ve hitap edilen herkes için katma değer sağlarlar.

More Sentences
Trade/Economic
no value n. değeri yoktur
That is of no value to us.
Bunun bizim için hiçbir değeri yoktur.

More Sentences
value creation n. değer yaratma
Investors must distinguish between genuine value creation and wishful thinking.
Yatırımcılar gerçek değer yaratma ile hüsnükuruntu arasında ayrım yapmalı.

More Sentences
value judgment n. değer yargısı
I am not making a value judgment, just stating facts.
Ben bir değer yargısında bulunmuyorum, sadece gerçekleri ifade ediyorum.

More Sentences
Common Usage
sentimental value n. manevi değer
default value n. varsayılan değer
General
survival value n. hayatta kalma değeri
latent value n. karakteristik değer
exchange value n. değişim değeri
relgious value n. dinsel değer
tenth value layer n. ondabirlik malzeme kalınlığı
mean value theorem n. ortalama değer teoremi
book value n. maliyet
calorific value n. ısıldeğer
philosophical value n. felsefi değer
plus value n. artı değer
current value accounting n. cari değerler muhasebesi
threshold limit value n. zehirlilik sınır değeri
value system n. değerlendirme sistemi
local maximum value n. yerel en büyük değer
increase in value n. kıymet artışı
rental value policy n. kira sigortası
monetary value n. para değeri
perceived value n. algılanan değer
current value n. rayiç
value added tax n. kıymet artış vergisi
tenth value thickness n. ondabirlik malzeme kalınlığı
saving value n. tasarruf değeri
current value n. rayiç bedel
mean square value n. ortalama kareler değeri
traditional value n. geleneksel değer
local value n. yer değeri
face value n. ön değer
cash value n. nakdi kıymet
minimal value n. en küçük değer
market value n. piyasa fiyatı
market value n. rayiç
maximum value n. en yüksek değer
characteristic value n. gizdeğer
special value n. hasiyet
nominal value n. itibari kıymet
value added tax n. kdv
usage value n. kullanım değeri
value theories n. değer teorileri
value proposition n. değer önermesi
value segment n. değer segmenti
religious value n. dinsel değer
added value n. ekonomik ve toplumsal katma değer
decrease in value n. değer kaybı
sale value n. satış kıymeti
extreme value theory n. uç değer teorisi
boundary value problems n. sınır değer problemleri
subjective value n. sübjektif değer
present value n. şimdiki değer
value engineering n. değer mühendisliği
future value n. gelecek değer
constant value n. sabit değer
each value n. her bir değer
percent value n. yüzde değer
additional value n. ek değer
land value taxation n. arazi vergilendirmesi
social value n. toplumsal değer
absolute value n. salt değer
bruckner value n. brükner değeri
value assumption n. değer tahmini
zero value n. sıfır değer
added value n. artı değer
net value n. gerçek değer
net value n. net değer
low value n. düşük değer
budget value n. bütçe değeri
national value n. milli değer
land value n. arsa değeri
agreed value n. üzerinde anlaşmaya varılmış değer
agreed value n. mutabakatlı bedel
settled value n. üzerinde anlaşmaya varılmış değer
the value agreed upon n. üzerinde anlaşmaya varılmış değer
face value n. görünür değer
face value n. üzerinde yazılı değer
face value n. dış görünüşe göre değer
allowable value n. kabul edilebilir değer
average value n. ortalama değer
touristic value n. turistik değer
technical value n. teknik değer
decision value n. karar değeri
desired value n. istek değeri
agreed-upon value n. üzerinde anlaşmaya varılmış değer
added-value n. katma değer
added-value n. ek değer
labour theory of value n. emek-değer kuramı
half-value thickness n. yarı değer kalınlığı
face-value n. itibari kıymet
half-value layer n. yarı değer kalınlığı
value-added n. katma değer
value-for-money audit n. paranın karşılığı denetimi
p-value n. p-değeri
extreme value n. uç değer
extreme value n. sınır değer
ideal value n. düşüncel değer
appraisal value n. nitelik hesaplanarak saptanan değer
nutritive value n. besleme değeri
proper value n. karakteristik değer
proper value n. gizdeğer
threshold limit value n. eşik sınır değeri
digit value n. basamak değeri
subjective value n. öznel değer
true value of a quantity n. bir büyüklüğün gerçek değeri
one's value before someone else n. birisinin (birinin) gözündeki değeri
acquisition value n. devralma değeri
takeover value n. devralma değeri
daily value n. günlük değer
artistic value n. sanatsal değer
building value n. bina değeri
value chain n. değer zinciri
ethic value n. etik değer
value of infinite life n. sonsuz ömür değeri
negative/minus value n. eksi değer
lowest value n. en alt/düşük değer
article of value n. değerli eşya
value of family n. ailenin değeri
moral value n. ahlaki değer
stored value card n. değer yüklemeli kart
stored value card n. değeri yüklü kart
universal value n. evrensel değer
the true value of the land n. arazinin gerçek değeri
most repeated value n. en çok tekrarlanan değer
historical value n. tarihi değer
light in weight but heavy in value n. yükte hafif pahada ağır
sentimental value n. duygusal değer
foods with high nutritional value n. besin değeri yüksek olan gıdalar
high nutritional value foods n. yüksek besin değerli gıdalar
high nutritional value foods n. besin değerleri yüksek olan gıdalar
foods with high nutritional value n. besin değerleri yüksek olan gıdalar
foods with high nutritional value n. yüksek besin değerli gıdalar
high nutritional value foods n. besin değeri yüksek olan gıdalar
high nutritional value food n. besin değeri yüksek olan gıda
food with high nutritional value n. besin değeri yüksek olan gıda
high nutritional value food n. yüksek besin değerli gıda
food with high nutritional value n. yüksek besin değerli gıda
high nutritional value food n. besin değeri yüksek gıda
food with high nutritional value n. besin değeri yüksek gıda
cargo value n. kargo değeri
assigned value n. atanmış değer
thing of value n. değerli eşya
tag value n. etiket değeri
a commonly shared value n. yaygın şekilde paylaşılan ortak bir değer
shock value n. şok etme potansiyeli
shock value n. şok etme değeri
fitted value n. uyumlu değer
personal value n. kişisel değer
resource value n. kaynak değer
the concept of intrinsic value n. içsel değer kavramı
article of value n. kıymetli eşya
street value n. sokaktaki değeri
nutritive value n. besin değeri
value of sharing n. paylaşmanın önemi
missing value n. kayıp değer
value from innovation n. yenilikten gelen değer
adaptive threshold value n. uyarlanmış eşik değeri
production value n. üretim değeri
deformation value n. deformasyon değeri
composite value n. bileşik değer
value of a product n. bir ürünün değeri
average basket value n. ortalama sepet değeri
food value n. besin değeri
time value n. harcanan emek süresiyle ölçülen değer
value orientation n. bir kişi veya bir sosyal grupça kabul edilen ahlaki değerler
value-system n. bir kişi veya bir sosyal grupça kabul edilen ahlaki değerler
value orientation n. ahlaki ilke
value orientation n. ahlaki kural
scale value n. belirli bir ölçeğe göre olan değer
kitchen value n. mutfak değeri
street value n. uyuşturucu maddenin karaborsa fiyatı
be of great value v. çok değerli olmak
set a high value on v. çok kıymet vermek
calculate below the real value v. eksik hesaplamak
rise in value v. kıymetlenmek
be of value v. kıymetli olmak
lose its value v. değerden düşmek
be of value v. değerli olmak
gain value v. kıymetlenmek
raise the value of v. değerini yükseltmek
increase in value v. değeri artmak
know the value of v. kıymetini bilmek
know the value of v. kadrini bilmek
fall in value v. devalüe olmak
increase in value v. değerlenmek
increase the value of v. kıymetlendirmek
go down in value v. değeri düşmek
value time v. zamanı değerlendirmek
understand the value of v. değerini anlamak
attribute value to v. değer atfetmek
lose value v. değer yitirmek
increase the value v. değerini arttırmak
create value v. değer yaratmak
not to recognize the value of (someone/something) v. değer anlamamak
not to recognize the value of (someone/something) v. değerini bilmemek
decrease one's value v. değerini düşürmek
not to recognize the value of (someone/something) v. değerini anlamamak
not to recognize the value of (someone/something) v. değer bilmemek
increase the value of (something) v. değerlendirmek
appreciate the value of v. değer bilmek
add value v. değer kazandırmak
find one's value v. değer bulmak
see value v. değer görmek
carry value v. değer taşımak
appreciate the value of v. değerini anlamak
not to find its value v. değerini bulmamak
assess the value of the damage v. hasar tespiti yapmak
not to value v. değer vermemek
lose one's value v. değerini yitirmek
lose in value v. değerinden kaybetmek
lose in value v. değerini kaybetmek
decrease in value v. değerini kaybetmek
decrease in value v. değer kaybetmek
lose in value v. değer kaybetmek
value someone or something above someone or something v. herkesten üstün tutmak
value above v. herkesten üstün tutmak
increase in value v. değer kazanmak
rise in value v. değer kazanmak
raise in value v. değer kazanmak
gain value v. değer kazanmak
know someone's value v. değerini bilmek
know someone's value v. kıymetini bilmek
value someone's words/opinion v. sözüne değer vermek
understand one’s value v. birinin değerini anlamak
value something greatly v. bir şeye çok değer vermek
lose value v. değer kaybetmek
value one’s partnership v. ortaklığına önem vermek
have little value in itself v. fazla bir değeri olmamak
know somebody’s value v. kıymet bilmek
know somebody’s value v. değerini bilmek
know somebody’s value v. kıymetini bilmek
assign a value to a variable v. değişkene bir değer atamak
assign value to a variable v. değişkene değer atamak
take matters at face value v. konuyu olduğu gibi değil göründüğü gibi ele almak
rise in value v. değeri artmak
value the vase at one million dollars v. vazoya bir milyon dolar değer biçmek
increase in value v. değer olarak artmak
create added value v. katma değer yaratmak
have a sentimental value (to) v. (birine) manevi bir değeri olmak
have a sentimental value (to) v. (birine) manevi değeri olmak
have a sentimental value v. (birine) manevi bir değeri olmak
have a sentimental value v. (birine) manevi değeri olmak
not know somebody’s value v. kıymet bilmemek
value someone or something above someone or something v. her şeyin üstünde tutmak
increase the value of (something) v. değerini arttırmak
increase the value of (something) v. değerini arttırmak
value above v. her şeyin üstünde tutmak
value driven adj. değer odaklı
having the value (of) adj. bedelli
value driven adj. değer yaratmayı esas alan
value-driven adj. değer yaratmayı esas alan
value-driven adj. değer odaklı
value-substantive adj. değer esaslı
value-focused adj. değer odaklı
value-driven adj. değere odaklanmış
value-substantive adj. değere dayalı
value-wise adj. değer
value-laden adj. değer yüklü
non-value adding adj. değer katmayan
value-free adj. değerden bağımsız
value-free adj. değer yargısız
value-free adj. değer yargılarıyla hareket etmeyen
difficult to value adj. değerlemesi zor
at face value adv. göründüğü gibi
for its scrap value adv. hurda fiyatına
at value adv. piyasa fiyatına göre değerlendirilmiş
Phrasals
value someone or something as something v. olarak görmek/tutmak
value someone or something as something v. bir şeyle bir/eşit tutmak/görmek
value someone or something for something v. birine/bir şeye bir özelliğinden dolayı saygı duymak
value someone or something for something v. birini/bir şeyi bir özelliğinden dolayı beğenmek
value someone or something for something v. birine/bir şeye bir özelliğinden dolayı hayran kalmak/olmak
take (someone or something) at face value v. (birini/bir şeyi) dış görünümüne göre/görüntüsüne bakarak/yüzeysel olarak değerlendirmek
take (someone or something) at face value v. (birini/bir şeyi) dışarıdan göründüğü gibi kabul etmek
take (someone or something) at face value v. (birini/bir şeyi) yüzeysel olarak değerlendirmek
value (someone or something) above (someone or something else) v. (birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünde tutmak
value (someone or something) above (someone or something else) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak
value (someone or something) as (someone or something else) v. (birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak görmek/tutmak
value (someone or something) as (someone or something else) v. (birini/bir şeyi biri/bir şey) saymak
value (someone or something) for (someone or something else) v. (birine/bir şeye birinden/bir şeyden) dolayı değer vermek
value (something) at (some amount of money) v. (bir şeye bir fiyat/değer) biçmek
value (something) at (some amount of money) v. (bir şeye bir fiyat) belirlemek
value (something) at (some amount of money) v. (bir şeyin) fiyatını (belli bir miktar) olarak belirlemek
value as v. olarak görmek/tutmak
value as v. (bir şey) saymak
value at v. bir fiyat/değer biçmek
value at v. bir fiyat belirlemek
value at v. fiyatını (belli bir miktar) olarak belirlemek
value for v. -den dolayı değer vermek
Proverb
a good example has twice the value of good advice bir musibet bin nasihatten iyidir
a good example has twice the value of good advice bir musibet bin nasihatten evladır
Colloquial
one's value in the sight of someone n. birisinin (birinin) gözündeki değeri
one's value in somebody's eyes n. birisinin (birinin) gözündeki değeri
one's value in someone else's eyes n. birisinin (birinin) gözündeki değeri
one's value in someone's eyes n. birisinin (birinin) gözündeki değeri
Idioms
a good value n. değerinin altında fiyat
a good value [australia] n. şen şakrak biri
a good value n. düşük fiyatına rağmen kaliteli olan şey
a good value [australia] n. eğlenceli biri
a good value [australia] n. sempatik biri
a good value [australia] n. içten biri
a good value [australia] n. etkileyici biri
face value n. dış görünüş
face value n. dış görünüm
face value n. ilk bakışta bırakılan izlenim
face value n. (işin) görünen yüzü
a value judgement [uk] n. değer yargısı
a value judgement [uk] n. şahsi fikir/görüş
a value judgement [uk] n. öznel değerlendirme
take something at face value v. göründüğü gibi kabul etmek
take someone at face value v. göründüğü gibi kabul etmek
take at face value v. (bir şeyi) dış görünümüne göre/görüntüsüne bakarak/yüzeysel olarak değerlendirmek/ doğru kabul etmek
know the price of everything and the value of nothing v. her şeyin fiyatını bilip hiçbir şeyin değerini bilmemek
know the price of everything and the value of nothing v. her şeyin fiyatını bilmek ama değerini bilmemek
know the price of everything and the value of nothing v. fiyat bilip değer bilmemek
know the price of everything and the value of nothing v. materyalist olup hiçbir şeyin gerçek değerinden anlamamak
know the price of everything and the value of nothing v. materyalist olup hiçbir şeyin gerçek değerinin farkına varmamak
take at face value v. dış görüntüsüne göre değerlendirmek
take at face value v. dışarıdan göründüğü gibi kabul etmek
take at face value v. yüzeysel olarak değerlendirmek
be taken at face value v. dış görüntüsüne göre değerlendirilmek
be taken at face value v. yüzeysel olarak değerlendirilmek
be taken at face value v. dışarıdan göründüğü gibi kabul edilmek/değerlendirilmek
Speaking
you don't value me/take me seriously expr. bana değer vermiyorsun
he gives you good value for your money expr. ödediğin para karşılığında sana iyi mal verir
you get good value for your money there expr. orada ödediğin para karşılığında iyi mal alırsın
I value you expr. sana değer veriyorum
teach the value of sharing expr. paylaşmanın önemini öğretmek
I value you expr. size değer veriyorum
Trade/Economic
nominal value n. par değeri
depreciated value n. amortisman değeri
rate of surplus value n. artık değer oranı
par value of common stock n. adi hisse senedinin nominal değeri
purchase value n. alış değeri
common stock without par value n. alelade hisse senedi
depreciation value n. amortisman bedeli
gold value n. altın değeri
open position value n. açılan pozisyon değeri
land value n. arazi bedeli
value of land n. arazi bedeli
analytical value n. analiz değeri
purchase value n. alım değeri
rate of surplus value n. artı değer oranı
archival value n. arşivsel değer (belgenin devam eden faydalılığı veya anlamlılığını ifade eder)
fair market value n. adil piyasa değeri
fair value n. adil değer
asset value n. aktif değer
capitalised value n. aktifleştirilen değer
withdrawal value n. alacaklı bakiye
value received n. alınan kıymet
gold value clause n. altın değeri şartı
depreciated value n. amorti edilmiş değer
loss in value n. amortisman
depreciable value n. amortismana tabi değer
depreciated book value n. amortismanlı kayıtlı değer
archival value n. arşivsel değer
increment value n. artan değer
increasing value n. artan değer
increased value n. artan değer
residual value n. artan değer
plus value n. artı değer
surplus value n. artı değer
surplus value n. artık değer
residual value n. artık değer
written down value n. artık değer
theory of surplus value n. artık değer teorisi
minimum value n. asgari kıymet
real value n. asli değer
intrinsic value n. asli değer
real value n. asli kıymet
excess value n. aşırı değer
value in kind n. ayni değer
decrease in value of long term marketable securities n. bağlı menkul kıymetler değer düşüklüğü karşılığı
defined benefit obligation based on present value n. belirlenmiş tazminat yükümlülüğünün bugünkü değeri
expected value n. beklenen kıymet
par value of a currency n. başa baş değer
expected monetary value n. beklenen parasal değer
residual value n. bakiye değer
allowance for the decline in the value of the share capital subscriptions to the share capital subscriptions to affiliated companies n. bağlı ortaklıklar sermaye payları değer düşüklüğü karşılığı
per share value n. beher hisse değeri
boom value n. balon değer
decrease in value of subsidiaries' shares n. bağlı ortaklıklar sermaye payları karşılığı
epected value n. beklenen değer
allowance for the decline in the value of long-term marketable securities n. bağlı menkul kıymetler değer düşüklüğü karşılığı
expected value n. beklenen değer
allowance for market decline in stock value of subsidiaries n. bağlı ortak ser pay değ düşük
par value n. başabaş değer
present value of defined benefit obligation n. belirlenmiş tazminat yükümlülüğünün bugünkü değeri
per share value n. beher hissenin değeri
allowance for market decline in the value of long term security investments n. bağlı menk kıy değer düş karş
decrease in value of subsidiaries shares n. bağlı ortaklıklar sermaye payları değer düşüklüğü karşılığı
loan value n. borçlanma değeri
entity-specific value n. birime özgü değer
net present value net n. bugünkü değer
gross book value n. brüt defter defteri
unit value n. birim değeri
going value n. bir şirketin net aktifi
gross book value n. brüt muhasebe değeri
stock value n. borsa kıymeti
gross development value (gdv) n. brüt kalkınma değeri
gross book value n. brüt defter değeri
residual value n. bir sabit varlığın maliyet bedelinden o güne kadar biriken amortismanlar çıkartıldıktan sonra geri kalan değer
declared value n. beyan edilmiş değer
present value n. bugünkü değer
stock exchange value n. borsa değeri
market value of going concern n. bir işletmenin cari pazar değeri
cash surrender value n. bir hayat sigortası poliçesinin feshinde ödenecek nakdi tazminat
loss on decreasing stock-exchange value n. borsa değer azalış zararları
unit value n. birim değer
gross value n. brüt kıymet
cash surrender value n. bir hayat sigortası poliçesinin tasarruf kısmı
sales value n. bir varlığın satılabileceği fiyat
stated value n. beyan edilmiş değer
intrinsic value n. bünyevi değer
balance sheet value n. bilanço değeri
unit fund value n. birim pay değeri
cash value n. bir mal veya menkul kıymetin nakit değeri
fair value n. birim üretim maliyeti
declared value n. beyan edilen değer
registered value n. beyan edilen değer
actual cash value n. bugünkü parasal değeri
gross value added n. brüt katma değer
present value n. bugünkü değer
declared value n. beyan edilen kıymet
declared value n. beyan edilmiş kıymet
fair value n. borsa rayici
capitalized value n. bugünkü değer
current value n. cari değer
current market value n. cari pazar değeri
current market value n. cari piyasa fiyatı
present value n. cari değer
current value accounting n. cari maliyet muhasebesi
forced sale value n. cebri satış değeri
realizable value n. cari değer
nuisance value n. çekilen sıkıntıların karşılığı olan para
nuisance value n. cereme parası
increment value n. değer artışı
bond value of convertible securities n. değiştirilebilir senetlerin tahvil değeri
decrease in value n. değerde azalma
book value n. defter kıymeti
value decrement n. değer azalması
augmentation of value n. değer artışı
transfer value n. devir değeri
stored value card n. değer yüklenmiş kart
non-value adding activities n. değer katmayan faaliyetler
book value n. defter değeri
store of value n. değer saklama aracı
value management n. değer yönetimi
value chain analysis n. değer zinciri analizi
value chain management n. değer zinciri yönetimi
value congruence n. değer uyumu
domestic value added tax n. dahilde alınan katma değer vergisi
increment value tax n. değer artış vergisi
value creation n. değer yaratımı
value of exchange n. değişim değeri
increase of value n. değer artışı
reduction in value n. değer kaybı
value increment tax n. değer artışı vergisi
net book value n. defterde yazılı olan net değer
paradox of value n. değer paradoksu
value chain n. değer zinciri
value-based pricing n. değer tabanlı fiyatlandırma
capital stock without par value n. değersiz hisse senetleri
value creating company n. değer yaratan şirket
utility theory of value n. değer fayda kuramı
increase in value n. değer artışı
stability of value n. değer istikrarı
surplus value n. değer fazlası
no-par value stock nominal n. değeri olmayan pay senedi
value analysis n. değer analizi
value correction n. değer düzeltimi
value lever n. değer kaldıracı
loan-to-value ratio n. değere kıyasen kredi oranı
conversion value n. değişim değeri
value proposition n. değer önerisi
carrying value n. defter kıymeti
excess value n. değer fazlası
value (of a quantity) n. değer (ölçülen büyüklüğün)
value pricing n. değer fiyatlama
value investment n. değer yatırımı
value transfer n. değer transferi
neoclassical theory of value n. değerin neoklasik teorisi
labour theory of value n. değerin emek kuramı
premium over conversion value n. değişim değeri üstündeki prim