Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | vigilant adj. | uyanık | ||
Our citizens expect and are entitled to a vigilant and positive response. Vatandaşlarımız uyanık ve olumlu bir yanıt beklemekte ve buna hak kazanmaktadır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | vigilant adj. | tedbirli | ||
We must be extremely vigilant. Son derece tedbirli olmalıyız. More Sentences |
||||
General | vigilant adj. | dikkatli | ||
We must therefore have a vigilant and cautious approach. Bu nedenle dikkatli ve ihtiyatlı bir yaklaşım sergilemeliyiz. More Sentences |
||||
General | vigilant adj. | ihtiyatlı | ||
We must therefore maintain a constructive and vigilant attitude for the future. Bu nedenle gelecek için yapıcı ve ihtiyatlı bir tutum sergilemeliyiz. More Sentences |
||||
General | vigilant adj. | uyanık | ||
We must be vigilant, disciplined, and always looking out for one another. Uyanık, disiplinli olmalı ve her zaman birbirimizi kollamalıyız. More Sentences |
||||
General | vigilant adj. | tetikte olan | ||
We need to remain vigilant so that the relatively good human rights situation in the EU does not deteriorate. AB'deki nispeten iyi insan hakları durumunun bozulmaması için tetikte olmamız gerekmektedir. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | vigilant adj. | açıkgöz | ||
General | ||||
General | vigilant adj. | uyumayan | ||
General | vigilant adj. | tetikte | ||
General | vigilant adj. | açıkgöz | ||
General | vigilant adj. | tetik | ||
General | vigilant adj. | müteyakkız | ||
General | vigilant adj. | zinde |
Inglés | Turco | |
---|---|---|
General | ||
General | ever-vigilant adj. | daima tetikte |
General | ever-vigilant adj. | daima uyanık/ihtiyatlı |