Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | walk-in adj. | geniş ve gömme (dolap) | ||
The walk-in closet was spacious enough for her to walk inside. Geniş gömme dolap, kadının içinde yürüyebileceği kadar ferahtı. More Sentences |
||||
General | walk-in n. | bağımsız müşteri | ||
General | walk-in n. | randevusuz gelen müşteri | ||
General | walk-in n. | rezervasyonsuz gelen müşteri | ||
General | walk-in adj. | geniş | ||
Tourism | ||||
Tourism | walk-in n. | kapı müşterisi | ||
Tourism | walk-in n. | rezervasyon yaptırmadan bir tesise gelen konuk ya da müşteri |