|
- The honourable Member asked a question about the specific security of women and young girls.
- Sayın Üye, kadınların ve genç kızların özel güvenliği hakkında bir soru sordu.
- At least give the impression of asking a question.
- En azından bir soru soruyormuş izlenimi verin.
- I was genuinely unaware of this method of asking a question before knowing what was going to be debated here.
- Burada neyin tartışılacağını bilmeden soru sorma yönteminden gerçekten haberim yoktu.
- Representatives of the Commission, I would like to ask a question which refers rather more to the future.
- Komisyon temsilcileri, ben daha ziyade geleceğe yönelik bir soru sormak istiyorum.
- If so, with the President's permission, I should like to ask a question on that subject.
- Eğer öyleyse, Başkan'ın izniyle bu konuda bir soru sormak istiyorum.
- In September 1999, I asked a question on the subject of Hombach.
- Eylül 1999'da Hombach konusunda bir soru sormuştum.
- In actual fact, I was just trying to ask a question, namely why it is that we have not met in Brussels.
- Aslında ben sadece bir soru sormaya çalışıyordum, yani neden Brüksel'de bir araya gelmediğimizi.
- I should like to ask a question.
- Bir soru sormak istiyorum.
- I am going to ask a question, do not worry.
- Bir soru soracağım, merak etmeyin.
- I was genuinely unaware of this method of asking a question before knowing what was going to be debated here.
- Burada neyin tartışılacağını bilmeden önce bu soru sorma yönteminden gerçekten haberim yoktu.
- When I ask a question, you will respond at once.
- Bir soru sorduğumda, hemen cevap vereceksin.
- The pupil held up his hand to ask a question.
- Öğrenci soru sormak için elini kaldırdı.
- Would you mind if I ask a question?
- Bir soru sorabilir miyim?
- Mary wanted to ask a question, but she didn't.
- Mary soru sormak istedi ama sormadı.
- Can I ask a question?
- Bir soru sorabilir miyim?
- Emily asked a question.
- Emily bir soru sordu.
- The man raised his hand to ask a question.
- Adam soru sormak için elini kaldırdı.
- The little girl asked a question of her teacher.
- Küçük kız öğretmenine bir soru sordu.
- Tom wanted to ask a question, but thought that he shouldn't.
- Tom bir soru sormak istiyordu ama sormaması gerektiğini düşündü.
- She wanted to ask a question, so she raised her hand.
- Bir soru sormak istiyordu, o yüzden elini kaldırdı.
- That student raised his hand to ask a question.
- O öğrenci soru sormak için elini kaldırdı.
- I was asked a question I couldn't answer.
- Bana cevaplayamayacağım bir soru soruldu.
- As she wanted to ask a question, she raised her hand.
- Bir soru sormak istediğinde elini kaldırdı.
- One of the students raised his hand to ask a question.
- Öğrencilerden biri soru sormak için parmak kaldırdı.
- She raised her hand to ask a question.
- Bir soru sormak için elini kaldırdı.
- Please feel free to ask a question at any time.
- Lütfen istediğin zaman soru sormaya çekinme.
- The pupil held up his hand to ask a question.
- Öğrenci, bir soru sormak için elini kaldırdı.
- She wanted to ask a question, so she raised her hand.
- O bir soru sormak istedi, bu yüzden elini kaldırdı.
- Please feel free to ask a question at any time.
- Lütfen istediğiniz zaman soru sormaktan çekinmeyin.
- They asked a question that was right on the mark.
- Tamamen isabetli bir soru sordular.
- I'll begin by asking a question.
- Bir soru sorarak başlayacağım.
- If you want to ask a question, please put your hand up.
- Soru sormak istiyorsanız lütfen elinizi kaldırın.
- Tom raised his hand to ask a question.
- Tom soru sormak için elini kaldırdı.
- Let me ask a question.
- Bir soru sormama izin ver.
- Tom wanted to ask a question, but thought that he shouldn't.
- Tom bir soru sormak istedi ama sormaması gerektiğini düşündü.
- I'd like to ask a question.
- Bir soru sormak istiyorum.
- May I ask a question?
- Bir soru sorabilir miyim?
- Takeshi raised his hand to ask a question.
- Takeshi, bir soru sormak için elini kaldırdı.
- Takeshi raised his hand to ask a question.
- Takeshi, soru sormak için elini kaldırdı.
- Tom raised his hand to ask a question.
- Tom bir soru sormak için elini kaldırdı.
- One of the students raised his hand to ask a question.
- Öğrencilerden biri soru sormak için elini kaldırdı.
- As she wanted to ask a question, she raised her hand.
- O bir soru sormak istediği için elini kaldırdı.
- He asked a question about it.
- Bu konuda bir soru sordu.
- I want to ask a question.
- Bir soru sormak istiyorum.
- I just wanted to ask a question.
- Ben sadece bir soru sormak istiyordum.
- She put up her hand to ask a question.
- Soru sormak için elini kaldırdı.
- She asked a question.
- O bir soru sordu.
- He raised his hand to ask a question.
- Soru sormak için elini kaldırdı.
- She raised her hand to ask a question.
- Soru sormak için elini kaldırdı.
- I was just asking a question.
- Sadece bir soru soruyordum.
- If you want to ask a question, please put your hand up.
- Eğer soru sormak istiyorsanız, lütfen elinizi kaldırın.
- I haven't asked a question yet.
- Henüz bir soru sormadım.
- Could I ask a question?
- Bir soru sorabilir miyim?
- She asked a question.
- Bir soru sordu.
- He asked a question in class.
- Sınıfta bir soru sordu.
- He asked a question in class.
- O sınıfta bir soru sordu.
- I have to go ask a question.
- Gidip bir soru sormam lazım.
- They asked a question that was right on the mark.
- Tam yerinde bir soru sordular.
- She put up her hand to ask a question.
- Bir soru sormak için elini kaldırdı.
- The man raised his hand to ask a question.
- Adam bir soru sormak için elini kaldırdı.
- You can always ask a question in return.
- Karşılık olarak her zaman bir soru sorabilirsin.
- Let me ask a question.
- Bir soru sormama izin verin.
- He raised his hand to ask a question.
- Bir soru sormak için elini kaldırdı.
- Don't hesitate to ask a question if you don't understand.
- Anlamadığınız bir şey olursa soru sormaktan çekinmeyin.
- If you don't understand, ask a question.
- Anlamadıysan soru sor.
- Tom asked a question.
- Tom bir soru sordu.
- Don't hesitate to ask a question if you don't understand.
- Eğer anlamıyorsan soru sormaya çekinme.
- That student raised his hand to ask a question.
- Şu öğrenci soru sormak için elini kaldırdı.
- I haven't asked a question yet.
- Henüz soru sormadım.
- Tom wanted to ask a question, but he didn't.
- Tom bir soru sormak istedi ama soramadı.
- Would you mind if I ask a question?
- Bir soru sormamın sakıncası var mı?
- I would like to ask a question.
- Bir soru sormak istiyorum.
Show More (69)
|
