avoid - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
avoid kaçınmak v.
  • We are told that, in order to avoid such evils, greater flexibility in the employment market is required.
  • Bize bu tür kötülüklerden kaçınmak için istihdam piyasasında daha fazla esneklik gerektiği söyleniyor.
  • Acidification is still a problem to which we cannot avoid drawing attention.
  • Asitleşme hala dikkat çekmekten kaçınamayacağımız bir sorundur.
  • It is very important that we avoid contributing to the creation of a two-tier Europe.
  • İki katmanlı bir Avrupa'nın yaratılmasına katkıda bulunmaktan kaçınmamız çok önemlidir.
Show More (427)
avoid kaçmak v.
  • People who commit serious war crimes, including rape, must not be able to avoid being brought to justice.
  • Tecavüz de dahil olmak üzere ciddi savaş suçları işleyen kişiler adalet önüne çıkarılmaktan kaçamamalıdır.
  • It seems to me like you've been busy avoiding them.
  • Bana öyle geliyor ki onlardan kaçmakla meşgulsün.
  • Why do you always avoid that topic?
  • Neden bu konudan hep kaçıyorsun?
Show More (84)
avoid önlemek v.
  • We want violence to be avoided and are opposed to all forms of violence.
  • Şiddetin önlenmesini istiyoruz ve şiddetin her türlüsüne karşıyız.
  • We can confirm that, in our opinion, this incident could and should have been avoided.
  • Bize göre bu olayın önlenebileceğini ve önlenmesi gerektiğini teyit edebiliriz.
  • The original purpose of the Directive was to avoid distortions in trade.
  • Direktifin orijinal amacı ticaretteki çarpıklıkları önlemekti.
Show More (77)
avoid uzak durmak v.
  • Tom wanted to avoid Mary.
  • Tom, Mary'den uzak durmak istedi.
  • I'm avoiding Tom.
  • Tom'dan uzak duruyorum.
  • I want to avoid rush hour.
  • Trafiğin yoğun olduğu saatlerden uzak durmak istiyorum.
Show More (44)
avoid sakınmak v.
  • You should avoid all physical contact with wild animals.
  • Vahşi hayvanlarla her türlü fiziksel temastan sakınmalısınız.
  • We're avoiding her.
  • Biz ondan sakınıyoruz.
  • I'd do anything to avoid that.
  • Bundan sakınmak için her şeyi yaparım.
Show More (11)
avoid kurtulmak v.
  • Had they left a little earlier, they would have avoided the traffic jam.
  • Biraz daha erken çıksalardı, trafik sıkışıklığından kurtulacaklardı.
  • This time, you won't avoid being punished.
  • Bu sefer cezalandırılmaktan kurtulamayacaksın.
  • This time, you won't avoid your punishment.
  • Bu sefer, cezandan kurtulamayacaksın.
Show More (7)
avoid önüne geçmek v.
  • We were, however, obliged to support the Commission's proposal in order to avoid any further watering down.
  • Bununla birlikte, daha fazla sulandırmanın önüne geçmek için Komisyon'un teklifini desteklemek zorunda kaldık.
  • By shifting the criteria from the regions to the Member States, we can avoid plenty of problems later on.
  • Kriterleri bölgelerden Üye Devletlere kaydırarak daha sonra yaşanabilecek pek çok sorunun önüne geçebiliriz.
  • I believe that, by means of the amendments now adopted by the committees, we have avoided the risks that existed.
  • Şu anda komiteler tarafından kabul edilen değişiklikler sayesinde, mevcut risklerin önüne geçtiğimize inanıyorum.
Show More (0)
avoid engellemek v.
  • Having said that, this will not avoid the next spillage of oil.
  • Bununla birlikte, bu durum bir sonraki petrol sızıntısını engellemeyecektir.
  • No care and accuracy can help avoid the appearance of green spots.
  • Hiçbir özen ve hassasiyet, yeşil noktaların ortaya çıkmasını engellemeye yardımcı olamaz.
Show More (-1)
avoid geçiştirmek v.
  • He avoided the question.
  • Soruyu geçiştirdi.
  • You're avoiding the question.
  • Soruyu geçiştiriyorsun.
Show More (-1)
avoid korunmak v.
  • They stood under the canopy in front of the store, so as to avoid the rain.
  • Yağmurdan korunmak için dükkanın önündeki gölgeliklerin altında durdular.
  • Take lots of vitamin C to avoid catching cold.
  • Soğuk algınlığından korunmak için bol miktarda C vitamini al.
Show More (-1)
avoid çekinmek v.
  • Stop avoiding me.
  • Benden çekinmeyi bırak.
Show More (-2)
avoid savuşturmak v.
  • Don't avoid my question.
  • Sorumu savuşturma.
Show More (-2)
avoid çıkmak v.
  • This new product has been checked twice this week in order to avoid any problem during the installation.
  • Bu yeni ürün, kurulum sırasında herhangi bir sorun çıkmaması için bu hafta iki kez kontrol edildi.
Show More (-2)